24.05.2025

Yankı Bağcıoğlu: "Silahlı Kuvvetler Keyfiyetle Değil, Kurumsal Akılla Yönetilir"

CHP Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde rütbe bekleme süre yetkisinin Cumhurbaşkanı’na bırakılmasına yönelik yapılan düzenlemeye tepki gösterdi. Bağcıoğlu, "Bu düzenleme, hem hukuk devleti ilkesine hem de TSK’nin kurumsal yapısına açık bir müdahaledir. Kimin iktidar döneminde olursa olsun Keyfiyetin kurumsal disiplinin önüne geçmesine izin verilemez" dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, önümüzdeki günlerde Genel Kurul gündemine gelecek kanun teklifinde yer alan ve Cumhurbaşkanı’na rütbe bekleme süre yetkisi tanıyan maddeye tepki gösterdi. Bağcıoğlu, konuya ilişkin yazılı açıklamasında, şu ifadelere yer verdi:

"Türkiye Cumhuriyeti’nin güvenliği, bağımsızlığı ve caydırıcılığı; sadece modern silah sistemlerine değil, aynı zamanda hukukun üstünlüğü ve kurumsal disiplini önceleyen bir komuta-kadro yapısına dayanır. Ancak son torba yasa teklifinde yer alan ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nde (TSK) rütbe bekleme sürelerinin Cumhurbaşkanı kararıyla değiştirilmesini ve Cumhurbaşkanı onayıyla kesinleşmesini öngören düzenleme, bu temel dengeyi zedelemektedir. Bu girişim, yalnızca hukuk devleti ilkesine değil, aynı zamanda TSK’nin kurumsal yapısına da açıkça zarar verecek niteliktedir. Silahlı Kuvvetler, siyasal takdire dayalı müdahalelerle değil; öngörülebilir, objektif ve liyakat temelli bir sistemle yönetilmelidir. Her kararnamenin ya da her kişisel takdirin, binlerce subayın kariyerini, planlamasını ve aile düzenini etkilediği bir yapı, hem askeri disiplin hem de moral-motivasyon açısından derin tahribatlar yaratacaktır.

"BU TARZ UYGULAMALAR 'HUKUKİ GÜVENLİK' İLKELERİYLE ÇATIŞMAKTADIR"

Anayasa Mahkemesi’nin daha önce uyardığı gibi; Cumhurbaşkanlığına bu tür yetkiler tanıyan önceki düzenlemeler Anayasa Mahkemesi tarafından daha önce iptal edilmiştir. Çünkü bu tarz uygulamalar, 'idarenin bütünlüğü' ve 'hukuki güvenlik' ilkeleriyle çatışmaktadır. Hukuk devleti; tek kişinin takdirine bırakılmış rütbe planlamalarıyla değil, şeffaf ve denetlenebilir karar süreçleriyle inşa edilir. TSK’de rütbe bekleme süreleri, sadece bir terfi meselesi değil; yıllar süren insan gücü planlamalarının, eğitim altyapısının, envanter ve görev doktrinlerinin tamamıyla uyumlu şekilde yapılandırılmış bir sistemdir. Bu süreler, örneğin yeni nesil silah sistemlerine geçiş veya belirli kuvvet yapılarının evrimi gibi somut ve teknik nedenlere dayalı olarak, Genelkurmay Başkanlığı tarafından uzun vadeli stratejik planlamayla belirlenmelidir. Bu süreci, siyasal veya kişisel değerlendirmelere açmak, sadece askeri yapıyı değil, ülkenin savunma sistematiğini zayıflatmak anlamına gelir.

"YÜRÜRLÜĞE GİRMEDEN GERİ ÇEKİLMELİ, MEVCUT SİSTEM KORUNMALIDIR"

15 Temmuz sonrasında, askeri sağlık sisteminden harp okullarına, yargı düzeninden lojistik komuta yapısına kadar birçok alanda yapılan değişikliklerin, TSK’nin bütünlüğünü zayıflattığını gördük. Şimdi benzer bir eğilim, personel rejimi üzerinden yeniden devreye sokulmak isteniyor. Bu hatalı yoldan dönülmelidir. Askeri disiplin, yargı ve idari süreçler arasında kurulmuş denge mekanizması bozulursa, görev yapan subaylar hukuki güvenceden mahrum bırakılır. Bu da TSK’nin iç güvenliğini, birlik bütünlüğünü ve savaşma gücünü doğrudan zayıflatır. Cumhurbaşkanına ordudan ihraç yetkisi veren madde, kamuoyu ve muhalefetin haklı tepkisiyle torba yasa teklifinden çıkarılmıştır. Ancak aynı torba yasada yer alan ve rütbe bekleme sürelerini Cumhurbaşkanı’nın belirlemesini öngören düzenleme de en az onun kadar sakıncalıdır. Bu teklif daha yürürlüğe girmeden geri çekilmeli, mevcut sistem korunmalıdır.

CHP’nin tavrı açıktır; CHP olarak biz, kendi iktidarımız dahil hangi iktidar döneminde olursa olsun; kişisel takdirlere dayanan, savunma hakkını yok sayan, denetlenemez bir askeri personel rejimine karşıyız. Subayların özlük hakları, terfi sistemleri ve görevden alınmaları, şeffaf, hesap verebilir ve hukuka dayalı süreçlerle düzenlenmelidir. Bu sadece bir savunma meselesi değil, aynı zamanda bir demokrasi meselesidir. Silahlı Kuvvetler’in siyasallaşmasına değil; güçlenmesine, kurumsallaşmasına ve itibarının korunmasına ihtiyacımız var."