20.01.2011

GENEL BAŞKAN KEMAL KILIÇDAROĞLU HABERTÜRK “CANLI YAYIN” (20 OCAK 2011)

GENEL BAŞKAN KEMAL KILIÇDAROĞLU HABERTÜRK “CANLI YAYIN” (20.01.2011)

Sunucu- Evet, artık seçimlere çok az bir süre kaldı ve siyasi partilerin liderlerinin seçim turları da artık bir nevi başladı diyebiliriz. Önemli bir konuğumuz var bugün. CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’yla Türkiye’nin gündemini görüşeceğiz. Aynı zamanda Erzurum’dan bu yayını gerçekleştirdiğimizin bilgisini de tekrarlayalım. Efendim öncelikle hoş geldiniz yayınımıza.

Kemal KILIÇDAROĞLU- Hoş bulduk efendim.

Sunucu- Efendim Erzurum’dasınız artık seçime çok az bir süre kaldı ama Türkiye’nin gündemi aslında her zaman olduğu gibi çok yoğun. Öncelikle bugün İstanbul’da önemli bir görüşme gerçekleşti. Referandum sürecinde bertaraf tartışmaları vardı ve Başbakan Erdoğan bugün TÜSİAD Genel Kuruluna katıldı.

Öncelikle bu görüşmeyi, bu TÜSİAD’ın Genel Kuruluna katılmasını Sayın Başbakanın nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kemal KILIÇDAROĞLU- Belki buzların erimesi açısından yararlı bir toplantı olmuştur diye düşünüyorum. Sayın Başbakan sadece TÜSİAD’ı değil diğer sivil toplum kuruluşlarını da ziyaret etmeli. Yani herhangi bir ayrıştırma yapmamalı sivil toplum kuruluşları arasında.

Sunucu- Sayın Başbakan işadamlarıyla konuşmasında sizin özellikle meydanlardan yaptığınız ekonomik vaatlere işadamlarını herhalde gerçekçi bulmuyorsunuzdur yaklaşık 200 milyar liralık bir kaynak bulunması gerekiyor. Size de herhalde gerçekçi gelmiyordur gibisinden eleştirel bir yaklaşım oldu sizin vermiş olduğunuz, yapmış olduğunuz vaatlere. Bunu nasıl değerlendireceksiniz?

Kemal KILIÇDAROĞLU- Doğrusunu isterseniz bu 200 milyar eski parayla 200 katrilyonluk bir rakam daha meclis genel kurulunda AKP Grup Başkanvekilleri tarafından dile getirilmişti. Fakat Sayın Başbakan bunu kullanmadı. Ben Sayın Başbakanın oradaki abartılı rakamlara itibar etmediği kanısındaydım. Fakat bugün TÜSİAD’da kullanınca doğrusunu isterseniz bende şaşırdım.

Siz bir Başbakansınız, emrinizde Devlet Planlama Teşkilatı var, Hazine Müsteşarlığı var, bağımsız kuruluşlar var, Maliye Bakanlığı var. Bir sorun bakalım. Bizim bu taahhütlerimizin gerçekten maliyeti nedir diye? 200 milyarlık bir rakam tamamen afaki bir rakam. Bizim vaatlerimizin halk nezdinde tutunmamasını sağlayan bir söylem geliştirmiş Sayın Başbakan.

Eğer bir Başbakan gerçektende böyle bir rakamı telaffuz ediyorsa bu Başbakanın ülke yönetiminden haberi yoktur. Bütçeden haberi yoktur. Geleceğe yönelik haberi yoktur. Verdiği rakamların tamamı yanlıştır. Nasıl bir Başbakan? Nasıl bu ülkeyi yönetiyor. Doğrusunu isterseniz anlamakta zorlandım. Başbakansınız, verdiğiniz vaatler açıktır, somuttur ki ben bunların birkaç tanesinin kaynağını da açıkladım. Öyle 41 vaadin 41’i de ekonomiyle ilgisi yok. Bunların büyük bir kısmı hukuk ağrılıklıdır. Türkiye’nin demokratikleşmesi açısından, özgürlüklerin gelişmesi açısından vaatlerdir. En temel konu aile sigortasıdır ki, bunu biz yapacağız. Bu konuda kararlıyız. Öyle 200 milyarlık bir rakam söz konusu değil. İkincisi emeklilere intibak hakkını vereceğiz.

Bunu da biz yaptık. Biz hesap adamıyız. Ben bürokraside iken de hesap uzmanı olarak görev yapıyordum. Hesabın ne olduğunu biliriz. Paranın ne olduğunu biliriz. Nerelere harcanması gerektiğini biliriz. Kaynak nasıl verimli kullanılır onu da biliriz. Ayrıca nasıl çarçur edilir onu da takip ederiz. Parayı çarçur edenler için 200 milyar tabi fazla paradır. Onu çünkü birilerine verecekler. Ama bizim için 5 kuruşun bile değeri vardır. Yerinde ve zamanında harcandığı zaman Türkiye’nin çözülemeyecek sorunu da yoktur.

Sunucu- Efendim bugünün ana gündem maddelerinden biri dün Danıştay 8. Dairesinin vermiş olduğu başörtüsüyle sınava girmeme kararı ve bugün yine Başbakan Erdoğan’ın bunu hukuksuzluk olarak niteleyen sözleri oldu. Eğitim haklarını ihlal anlamına geliyor ifadesini kullandı. Aslında sabah bir açıklama yaptınız hukuka saygılı olmak gerekir açıklamasını yaptınız. Başbakan Erdoğan’ın hukuksuzluk olarak değerlendirmesi, nitelemesini siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kemal KILIÇDAROĞLU- Sayın Başbakan referandum öncesi biz üstünlerin hukukuna hayır diyeceğiz. Hukukun üstünlüğünü sağlayacağız demişti. Geldiğimiz noktada üstünlerin hukukunu koruyor, hukukun üstünlüğünü değil. Biz haklıdan yanayız. Güçlüden yana değiliz. Başbakan güçlüden yana olmayı yeğliyor. Güçlüden yana tavır koyuyor. Yargı karar vermiş. O karara hepimiz saygı duyacağız. Eleştireceğiz belki. Saygıda duyacağız. Ama o eleştiriyi yaparken de belli bir saygıyı koruyarak yapacağız. Çünkü hukukun yıprandığı yerde demokrasi yıpranır. Hukukun yıprandığı yerde haklardan, özgürlüklerden sağlıklı olarak söz edemezsiniz.

Alınan kararlar var. Yani Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararı var. Şimdi ona da mı hukuku çiğdendi diyecekler. Anayasa Mahkemesinin kararı var. Ona da mı hukukun üstünlüğü burada yıpratıldı diyeceğiz. Danıştay’ın kararı var. Yerel mahkemelerin kararları var. Yani bu kararlara saygılı olmayı artık siyaset adamanın öğrenmesi lazım. Özellikle de Sayın Başbakanın.

Sunucu- Peki Efendim, koalisyon lafları oldu. Biliyorsunuz hem Sayın Gürsel Tekin’in açıklamaları oldu, AKP ile koalisyon olabilir. MHP ile koalisyon olabilir. Önemli olan devletin, hükümetin sağlam kurulmasıdır anlamında. Siz koalisyona nasıl bakıyorsunuz CHP’nin Genel Başkanı ve lideri olarak?

Kemal KILIÇDAROĞLU- Önce koalisyona soğuk baktığımı söyleyeyim. Biz tek başımıza iktidar olmak istiyoruz ve bu konuda da samimiyiz. Türkiye raydan çıkan ekonomisi öyle, hukuku öyle, insan hakları öyle. Avrupa Birliği’yle ilişkiler öyle. Dünyayla ilişkiler öyle. Raydan çıkan bir ülke konumundayız. Artık bırakın Türkiye’yi dışarıdakiler bile Türkiye’yi tartışmaya başladılar. Türkiye’de acaba eksen kayması var mı diye?

Türkiye’yi alıp yeniden çağdaş modern bir ülke haline getirmemiz gerekiyor. Bunun içinde CHP’nin tek başına iktidar olması lazım. Yoksulluğu yeneceksiniz. İşsizliği yeneceksiniz. Üreten Türkiye’yi kuracaksınız. Türkiye üretecek. Türkiye’de fabrikaların bacası tütecek. Esnaf memnun olacak. Çiftçi memnun olacak. Mutlu bir Türkiye yaratacaksınız. Bunun mücadelesini vereceksiniz. Bu ancak CHP’nin tek başına iktidarıyla mümkündür.

Bunun için halka söylüyorum. Umudum sizsiniz. Bu ülkede barışı, huzuru, dostluğu, mutlu bir Türkiye’yi kurmak, egemen kılmak istiyorsanız halkın partisinde herkesin buluşması gerekiyor. Halktan yana bir politika izleyeceğiz. Güçlüden yana değil dediğim gibi. Yoksulluğu yenen bir Türkiye, 21. yüzyılın ayıbını ortadan kaldıran bir Türkiye’yi eğer 2,5 aylık çocuk eğer hayatını kaybediyorsa açlıktan bu ayıp aslında hepimizin ayıbıdır. Bu ülkeyi yönetenlerin ayıbıdır.

Düşünün Sayın Başbakan çıkıp ülkenin parlak geleceğini anlatıyor. Ama Adana’da aynı gün polisler operasyon yapıyor, insanlar taksitle böbreklerini satıyorlar. Bu Başbakanın düşünmesi gerekmez mi? Ya bu ülkede ne oldu da bu insanlar taksitle böbrek satmaya kalkıyorlar. Demek ki, bir yerde aksamalar var. Sayın Başbakanın bunlardan haberi yok. Kendisi artık fildişi kulede oturuyor. Halkın sorunlarını artık unutmuş vaziyette Sayın Başbakan. Halktan kopmuş birisi bu.

Onun için ben sağlıklı, tutarlı bir politika üreteceği kanısında değilim. O açıdan biz koalisyonları bir tarafa bırakalım, geleceğe, halkın iktidarına bakalım diyorum.

Sunucu- Efendim, çok tartışılan bir konu son günlerde. Galatasaray’ın stat açılışında Türk Telekom Arena’da yaşanan protestolar Başbakan Erdoğan’ın stadı terk etmesi ve sonrasında yaşanan hem tartışmalar hem siyasiler hem belki taraftarlar hem vatandaşlar çok konuşuldu. Siz Galatasaray Ali Sami Yen Spor Kompleksi Türk Telekom Arena’da yaşanan protestoyu Başbakan Erdoğan’ın stadı terk etmesini ve sonrasında yaşanan tartışmaları Fenerbahçeli olduğunuzu biliyorum. Genel olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kemal KILIÇDAROĞLU- Önce şunu söyleyeyim. Ben ve eşim Fenerbahçeliyiz ama üç çocuğumda Galatasaraylı. Ailede güzel bir birliktelik sağlamış durumdayız. Ayrıca Beşiktaşlılara da müthiş saygımız var.

Aslında spor herkesin ilgi alanında olan bir konu. Şimdi önce şunu söyleyeyim; siyasetçiler protestolara alışmalılar. Bu bütün demokrasilerde üç aşağı beş yukarı var. Yani kızmak yerine o insanların hangi gerekçeyle ve niçin protesto ettiklerini anlamak gerekiyor. Başbakanın önce yapması gereken olay bu.

İkincisi, Sayın Başbakan sanki o stadyumu lütuf etmiş, kurmasını sağlamış, kendi cebinden bedelini ödeyip, belli bir lütufla onlara sunmuş gibi bir hava içinde. Bu doğru değil. Böyle bir havayı yaratmakta doğru değil. Bu stadyum bu milletin parasıyla yapıldı. Yani kimse cebinden ödemedi. Sonunda o açlıktan ölen çocuk mama alırken bile eğer belli bir bedel ödemişse o da katma değer vergisi ödemiştir. Bu tablo varken siz bu tabloyu göz ardı edemezsiniz.

Dolayısıyla Başbakanın bu anlayışı yanlış. Bu anlayış zaten değişik kesimlerde, saygın kalemlerde eleştirdiler. Yani bu Galatasaray’ın stadyumu birilerinin lütfu değil halkın parasıyla artı Galatasaray çok daha güzel, değerli bir arsayı da bıraktı yani. Karşılıklı bu işler. Böyle oldu.

Sunucu- Son olarak şunu sormak istiyorum; aynı konuyla ilgili hem Sayın TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar’a yöneltilen eleştiriler var konuşmasından dolayı. Hem de yaşanan olaylardan sonra bir takım bürokratların tweeter’ından yazmış olduğu mesajlara ilişkin yine özellikle bir takım taraftarlarda Galatasaray taraftarlarının bir kısmında tepki oluştu. Son olarak bununla ilgilide görüşünüzü alabilir miyim?

Kemal KILIÇDAROĞLU- Şimdi dediğim gibi eleştiriye çok soğuk bakmamak gerekiyor. Demokrasilerde eleştiri bir politikacı için olmazsa olmaz olaylardan birisidir. Ama burada bir şeye dikkat etmek gerekiyor. Eleştiriyi yapanlara siz daha sert eleştirilerle üzerine gitmeyeceksiniz. Bunlardan birisi Sayın Egemen Bağış’ın yapmış olduğu ciddi bir eleştiri. Yani düzeysiz bir eleştiri. Bunun da dikkate alınması lazım.

Onun dışında tweeter’da yani sosyal medyada bu tür eleştiriler gelebilir. Karşı eleştiriler gelebilir. Hükümeti destekleyen açıklamalar olabilir. Demokrasilerde de bunları olağan karşılayacaksınız.

Sunucu- Çok teşekkür ederiz efendim yayınımıza katıldığınız için.