30.10.2020
30.10.2020
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet'in ilanının 97. yıldönümünde, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyetimizi emanet ettiği gençlerle buluştu. Videokonferans yöntemiyle gerçekleştirilen toplantıda, gençlerin KYK borçları nedeniyle yaşadıkları sorunları ve taleplerini dinleyen CHP lideri Kılıçdaroğlu çözüm önerilerini anlattı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na, CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke, Genel Başkan Yardımcıları Lale Karabıyık, Fethi Açıkel ve Gökçe Gökçen, Gençlik Kolları Genel Başkanı Emre Yılmaz ile Parti Meclisi Üyesi Deniz Demir katıldı.
Genç- Ben de maalesef öğrenim kredisi almak durumunda kaldım üniversite döneminde burs çıkmadığı için. Ailemin maddi geliri o kadar iyi de değildi aslında. Daha farklı insanlara çıkmıştı ama bana çıkmadı, öğrenim kredisi almak zorunda kaldık. Sonrasında 2017 yılında mezun oldum, 2018’de geri ödeme yapmam için zaten uyarılar verilmişti ama ben hala ödeme yapamadım. Çalışıyorum ama bir yandan da tek başıma yaşamaya çalışıyorum, ailemle yaşamıyorum çünkü. Kira, fatura bunların hepsi benim yükümlülüklerim. Bunun dışında iki tane kardeşim var, ben bunların eğitimlerine de katkı sağlamak durumundayım.
Genç- Birçok arkadaşım aldıkları krediden daha fazla miktarda ödeme yapacaklarından dolayı bir sorumluluk şeyi bulunmaktadır. Örneğin bir arkadaşım 11 bin 250 TL’ye imza atmış fakat ödemesi gereken miktar 15 bin küsur TL. Böyle bir faiz işlenmesi yapılıyor. Erteleme ya da dondurma yaptırmak istesek de, taksit aksatıldığı için hani bundan dolayı da böyle bir sıkıntı oluyor.
Genç- 16 bin 500 TL KYK kredisi almışım 27 bin 500 TL olmuş şu an faiziyle birlikte ve ben bunu ödeyemiyorum. Bu dönemde iş aradım, çok aradım, bulamadım. En son buldum, pandemi yüzünden işten çıkarıldım ve devletin bana sağladığı tek destek 1168 lira bir ödenek.
Genç- Ablam da mezun oldu, ben de mezun oldum. O öğretmen olarak 3 yıldır atanamıyor. Ben de atanamıyorum. Benim 19 bin 750 lira olarak imza attığım KYK borcu 27 bin 750 TL oldu. 20 bin de ablamın KYK borcu var. Yani toplam bir aile içinde şu an bizim 50 bin TL tutarında bir KYK ödememiz var. Aynı zamanda sosyoloji mezunu olarak Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı yıllardır bize sözler veriyor başkanım sosyologları atama ama bu atamaların hiçbiri sözünde tutulmuyor. Özel okullar aylık maaşımızı vermiyor. Özel okullara gittiğimizde düşük bütçelerde çalışıyoruz, stajyer olarak gösteriyorlar bizi.
Genç- Siz eğer hükümete gelirseniz bu kayyum sorununa ne düşünüyorsunuz? Olayın dışında bir şey ama öğrencileri etkiliyor. Yani ben kayyumdan ciddi etkileniyorum.
Genç- Tam burslu olarak başladım üniversiteye, sonrasında son yıl neden kesildiğini bilmediğim bir şekilde bursum kesildi. Bu öğrenim kredisi olarak devam etti. Tarih öğretmeniyim ama atanamıyorum. Mülakatıma sıfır verildi. Mülakatın ilk geldiği yıllar, ilk defa atama istediğimiz yıllardı bizim ve iki kez de atanamadım.
Genç- Devlet, yap-işlet-devret modelleriyle 211 projeye bugüne kadar 130 milyar dolar hazine garantisi vermiş. Kanal İstanbul’a 204 milyar TL maliyet ayırabiliyor. Yani KYK borçlarını silmek nasıl mümkün olmayabilir?
Genç- KYK sorunu sadece buzdağının görünen bir sorun. Gençler olarak iş bulamıyoruz, kendi alanımızda çalışamıyoruz, kendi alanımızda özel sektörde çalışıyoruz. Özel sektörde çok düşük ücretler alıyoruz. Bu yüzden kredilerimizi, borçlarımızı ödeyemiyoruz.
Genç- Devlete atanamadık diyoruz kendimize bir gelecek düşünelim. Benim bir klinik açmam için en az 40 bin lira paraya ihtiyacım var. Ben daha iki sene önce 26 bin liraya imza attım. Bitirene kadar bu 35 – 36 olacak. Bu parayı devlet benden almasa en azından kendime bir iş kurarım. Şimdi devlet benden 36 bini alacak her türlü. Aldığı an benim iş sektörüm de bitiyor.
Genç- 2021’in Temmuz’unun 1’inde isteniyor ilk gelir başlangıç ödemesi. 54 ay ödemem isteniyor. Normalde anapara 36 ay. Şimdi 18 ay faiz olur mu? Ayrıca bu kadar faiz, faiz siliyorlar 5 müteahhide. Şimdi bize mi hizmet ediyorlar, yandaşa mı hizmet ediyorlar? 3Y’i bitireceğiz diye çıktılar 3Y’ye mahkum ettiler.
Genç- Gençlerde büyük bir umutsuzluk hakim. Gelecek kaygısı, bu yaşımıza gelip hala ailemizden para alıyor olmak; tüm bunlar psikolojik olarak zaten bitik hissettirirken, buna çözüm getirmek yerine gün geçtikçe koşullar gençler için daha da zorlaştırılıyor. Örneğin, zaten eğitimini gördüğümüz mesleğe atanamayacağız, acaba polisliğe falan mı başvursak derken zaten torpil yaptıramayacağımızı düşünüyoruz.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Kredi Yurtlar Kurumundan aldığınız kredilerle ilgili ne olacak diyorsunuz. Bizim görüşümüz şu, kesinlikle iki yol var. Yani iktidar diyorsa ki bizim mutlaka bir miktar paraya ihtiyacımız var; o zaman faizi siler, anaparayı da taksitlendirirsiniz ve insanlar belli bir zaman dilimi içinde bu taksitlerini ödeyebilirler. Ama bunların içinden gerçekten iş bulamayanlar için, herhangi bir şekliyle gelir elde edemeyenler için bu uygulamanın iş buluncaya kadar sürdürülmesi lazım. İşi olur, iş bulur ondan sonra siz faizi silersiniz, anaparayı taksitlendirebilirsiniz. Bu birinci çözüm. Eğer bir devlet benim mutlaka paraya ihtiyacım var ve ben mutlaka para almalıyım diyorsa faizi silmeli ve devam etmeli.
Şimdi bir soru şu, neden krediye mecbur kalıyoruz diye bir soru geldi, Aycan arkadaşımızın sorduğu. Tabi krediye genelde aileler çocuklarını rahat okutamıyorlarsa, belli bir gelir düzeyinin altında gelir elde ediyorlarsa doğal olarak öğrenci üniversiteyi bitirmek için kredi almak zorunda, yani yaşamını sürdürmek zorunda. Üstelik aldığı kredi de öyle çok büyük bir kredi değil. Yani biz de hepimiz öğrencilik yaptık bir şekliyle. Hayatı en düşük standartlarda yaşamaya çalışıyoruz bir arada okulla bazen yurt arasında, okulla ev arasında veya kiraladığımız yerler arasında günümüzü geçirmeye çalışıyoruz. Dolayısıyla kredi gelişmiş ülkelerde de başarılı öğrencilere bazen paralı okullarda kredi verilir, ama düşük gelirli ailelerin çocuklarına hemen hemen bütün ülkelerde devlet yardım yapar. Çünkü her halükarda okumak yani çocuğun üniversiteyi bitirmesi bir topluma, sınıfa, ülkeye sınıf atlatır. Eğitimli bir toplumun geleceğinin parlak olduğunu aslında bütün dünya biliyor.
Faiz yükünün fazla olduğundan söz ettiniz, doğru faiz yükü çok fazla. Gelir durumu iyi olmayan veya işi olmayan birisi için anaparanın ödenmesi sorunken, faizin ödenmesi de başlı başına bir sorun. Bunun kalkması gerektiğini zaten söylüyoruz, CHP olarak da dillendiriyoruz. Eğer KYK borçları silinirse vatandaş şuna itiraz edecek, arkadaş ben vergimi ödedim sen de devletten para aldın, o zaman sen de vergini ödeyeceksin yani borcunu ödeyeceksin. Şunun altını çizelim, vergiyi ödeyen kişi çalışan ve gelir elde eden kişi siz çalışmıyorsunuz ve gelir elde etmiyorsunuz. Dolayısıyla böyle bir eleştirinin size gelmesi haksızlık. Siz eğitiminizi tamamlıyorsunuz, üniversiteyi bitiriyorsunuz, Türkiye’ye katkı vermek istiyorsunuz ama siyasal iktidar sizin verdiğiniz çabanın gereğini yerine getirmiyor yani size iş bulamıyor, size iş vermiyor. Dolayısıyla borcun silinmesi kadar doğal bir şey olamaz. Sosyal devlet, düşük gelirlilerin yanında olan devlet demektir. Varlıklıların yanında olan devlet sosyal devlet değildir. Sosyal devlet; gelir dağılımını dengeleyen, herkese istihdam alanı yaratan devlet demektir. Anayasamızda değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen madde, “Türkiye Cumhuriyeti demokratik laik sosyal hukuk devletidir.” Yani sosyal devlet kavramını hiç kimse değiştiremez. Soru şu, Türkiye Cumhuriyeti devleti sosyal bir devlet mi; fakirin, fukaranın yanında olan bir devlet mi, kredi borcunu yüksek faizler nedeniyle ödeyemeyen ve ödemediği için icraya verilen veya bankadaki hesabına el konulan devlet mi? O zaman sosyal devleti sorgulayacaksınız.
Gençler umutsuz, siz olsanız ne yaparsınız? Bir sefer niye umutsuzsunuz? Önümüze seçimler gelecek mi? Gelecek. Niye örgütlenmiyorsunuz? Beni işsiz bırakan siyasi iktidara oy vermem diye kampanya açın. Niye böyle bir kampanya açmıyorsunuz? Milyonlarsınız siz. CHP iktidara gelecek mi? Gelsek bunları yapacağız. Peki nasıl geleceğiz iktidara? Siz oy verirseniz yüzde yüz iktidara geliyoruz. Gençler önümüzdeki seçimlerde kendilerini işsiz bırakan iktidara değil de kendilerine iş vaat eden iktidara oy verirlerse o zaman bu sorun çözülüyor. Aklınıza şu soru gelebilir, iktidar bana iş bulmak zorunda mı, devlet bana iş bulmak zorunda mı? Evet devlet size iş bulmak zorunda, Anayasanın 49. maddesi belki çoğunuzun haberi bile yok, maddenin başı, çalışma hakkı ve ödevi, “çalışma herkesin hakkı ve ödevidir...” Yani sizin hakkınız var, çalışma hakkınız var ama bu hak size verilmiyor. Devam ediyor o madde, “devlet çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek, işsizliği önlemeyi elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır…” 13 milyon kişi bir partiye oy verdiği zaman zaten onu tek başına iktidara getirir ve siz oy verdiğiniz zaman biz size şu koşulla oy veriyoruz diyeceksiniz, “Türkiye’de herkese istihdam yaratacaksınız.” Beni işsiz bırakana oy yok kampanyası açın. Benim sizden isteğim bu. Bu kampanya çok değerli bir kampanyadır. Milyonlar bu kampanyaya destek vermek zorundadır.
Biz bir önergeyi verirken AK Partinin grup başkanvekilleriyle de, MHP’nin grup başkanvekilleriyle de görüşülüyor, yani bizim CHP’nin grup başkanvekilleri diğer partilerin grup başkanvekilleriyle de görüşüyorlar. Hatta biz bazen şu öneriyi yapıyoruz. Önergeyi biz vermeyelim, iktidar olarak siz verin, biz de destekleriz. Onu bile kabul etmiyorlar çünkü parlamentoda iktidarı destekleyen ve iktidar olan partilerin milletvekillerinin bağımsız iradeleri yok. Saraydan gelen talimata göre el kaldırıp indirdikleri için onların bağımsız iradeleri yok. Biz sorun diyoruz, saraya sorun, belki saray buna evet der. Böylece milyonlarca genç en azından bu borcun getirdiği yükten kurtulmuş olur.
Umutsuzluğa kapılıyorsunuz ama gücünüzün farkında değilsiniz. Lütfen gücünüzü fark edin, çok güçlüsünüz. Bütün siyasi partiler size muhtaç biliyor musunuz? El, avuç açacaklar size yarın öbür gün ne olursunuz bize oy verin diye. Güçlü olmanız için bir arada olmanız lazım, ortak karar vermeniz lazım.
KYK’yla ilgili son düşüncem şu, tamamının silinmesi lazım. Niçin silinmesi lazım? Devlet sizi işsiz bıraktı, bana iş bulması gereken devlet beni işsiz bıraktıysa benim bir sefer borçlarımı sileceksin. Ben bunları niye aldım, bu borcu niye aldım? Okuyayım diye aldım. Okuma konusunda her türlü desteği vermesi gereken siyasi iktidar, o da Anayasada var. Bizim belediyemiz, mesela İstanbul Büyükşehir Belediyemiz 13 bin öğrenciye yanlış hatırlamıyorsam karşılıksız burs veriyor. Ankara Büyükşehir veriyor, karşılıksız burs veriyor. Pek çok belediyemiz veriyor. Yoksul aileler varsa onların çocuklarına burs veriyor karşılıksız. Siz bursu veriyorsunuz, bir de geri istiyorsunuz. Geri isterken iş vereceksiniz. İş vereceksiniz, sonra parayı geri isteyeceksiniz. Şimdi hem iş vermiyorlar, hem asıl parayı değil üstüne faiziyle beraber geri verin diyorlar.
Kayyum için baştan beri düşündüğüm şu, seçimle gelen seçimle gider. Demokrasidir. Demokrasiyi bu ülkede kabul ediyorsak halkın seçtiği bir belediye başkanını görevden alacaksın yerine kayyum atayacaksın, bu yanlıştır. Hiçbir demokraside böyle bir şey olmaz. Bir daha söyleyeyim, şunu da ifade edeyim, 20 Temmuz OHAL sürecine girdikten sonra Türkiye’de bir sivil darbe oldu, şu anda bir sivil darbenin içindeyiz zaten. Dolayısıyla kayyum, bu sivil darbenin oluşturduğu hukukun gereği olarak ortaya çıkıyor. Biz ayrıca kendi hukuk sistemimizin darbe hukukundan arındırılmasını, düşünce özgürlüğünü, gençlerin düşüncelerini özgürce ifade etmelerini, siyasal partileri diledikleri kadar en sert söylemlerle eleştirmeleri gerektiğini, bütün bunların hepsini savunuyoruz. Yani diyoruz ki, bu ülkenin insanı neden üçüncü sınıf bir demokrasiye mahkum, neden birinci sınıf demokrasi bizim ülkemizde olmasın. Bunu istiyoruz.
Efendim hepinize yürekten teşekkür ediyorum. Bizi buluşturan arkadaşımıza da teşekkür ederim. Umarım keyifli bir sohbet olmuştur. Ama bu düşüncelerimi sadece sizinle konuştuğum için değil, bu düşüncelerimi ben zaman zaman yeri geldiğinde kamuoyuyla da paylaşıyorum.
Tekrar teşekkürler. Bütün ailelerinize benim selamlarımı, saygılarımı iletirseniz ayrıca çok mutlu olurum. Hoşçakalın.
Tüm Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
10.12.2024
09.12.2024
09.12.2024
09.12.2024