14.07.2025
14.07.2025
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı işçileri, tam dokuz aydır Toplu İş Sözleşmesi’nden (TİS) yoksun bırakılmış durumda. Sözleşme imzalanamıyor. Çalışanlar belirsizlik içinde bırakılıyor. Gözler ise hâlâ kamu çerçeve protokolünde. Ancak ortada ne adil bir sözleşme var ne de çalışanı koruyan bir irade. Hükümetin işçiye reva gördüğü yüzde 17’lik zam teklifi, adeta alay edercesine sunuluyor. CHP Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka, yaşanan mağduriyete ilişkin yazılı basın açıklaması yayımladı.
Nazlıaka, açıklamada şu ifadelere yer verdi:
“Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Sayın Mahinur Özdemir Göktaş, Meclis komisyonlarında Bakanlığın faaliyetlerini anlatırken başarı öyküleriyle övünüyor, rakamlarla göz boyamaya çalışıyor. Ancak bu parlak sunumların arkasındaki gerçek tablo çok daha karanlık ve utanç vericidir. Bakanlığın hizmetlerini sırtlayan işçiler, her geçen gün daha fazla yoksullaştırılmakta, hakları gasp edilmekte, emekleri görmezden gelinmektedir.
Bugün Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nda görev yapan binlerce kamu işçisi, adeta modern kölelik koşullarında yaşamaya mahkûm edilmiştir. Kadro vaadiyle kandırılan işçilere, fiilen taşeron muamelesi yapılmakta; çalışma koşulları, ücret düzenlemeleri ve izin hakları keyfi biçimde belirlenmektedir. İşverenin işine hangi yasa geliyorsa, o yasa uygulanmaktadır. İş Kanunu, Borçlar Kanunu, toplu sözleşme hükümleri sadece idarenin lehine olacak şekilde kullanılmaktadır.
Sayın Bakan, ‘eşit hizmet’ diyerek kamuoyunu yanıltmaktadır. Gerçekte, aynı işi yapan farklı statüdeki çalışanlar arasında derin uçurumlar vardır. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nda üç farklı ücretli işçi var. 17’nci iş kolu olan işçiler, 4/B’li memurlar ve 10 No’lu iş kolunda çalışan işçiler. Haftada 40 saat çalışan 4/B’liler 45 bin liraya yakın maaş alırken, fazla mesaiye boğulan kadrolu işçiler günlük 1143 lirayla geçinmeye çalışmakta, maaşlarının yüzde 27’sini vergi olarak ödemektedir. Kreş hakkı, tayin hakkı, izin hakkı, hatta insanca dinlenme hakkı bile ya kâğıt üstünde kalmakta ya da hiç tanınmamaktadır.
Bakanlık kurumlarında yaşanan bu tablo, sadece iş yeri barışını bozan bir çalışma hayatı sorunu değildir. Aynı zamanda bir adalet ve eşitlik sorunudur. Aile Bakanlığı, Aile Yılı ilan ettiği 2025’te, kendi bakanlığının çalışanlarını dışlanmış, değersizleştirilmiş, yok sayılmıştır. Personelin taleplerine kulak tıkayan, örgütlü emeği baskı altına alan bir yönetim anlayışıyla karşı karşıyayız.
9 aydır Toplu İş Sözleşmesi bekleyen ne Kamusal Çerçeve Protokolü’nden ne de sendikal haklardan gerçek anlamda faydalanabilen emekçilerin sabrı tükenmiş durumdadır. Fazla çalışmaları karşılıksız kalan, yıllık izinleri kısıtlanan, görev tanımı dışına sürülen, baskı gören çalışanlar yalnız bırakılmıştır.”
BAKAN’A SESLENİYORUM: EŞİTLİK İSTİYORUZ!
Cumhuriyet Halk Partisi olarak, sosyal hizmet emekçilerinin sesi olmaya devam edeceklerinin altını çizen Nazlıaka, buradan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Sayın Göktaş’a açıkça sesleniyoruz: “İşçiler arasında ayrımcılığa son verin. 696 sayılı KHK ile verilen sahte kadrolar değil, gerçek ve eşit haklara dayalı bir kadro sistemi getirin. Kreş ücretlerini kamu işçisi için erişilebilir hale getirin. 9 aydır imzalanmayan Toplu İş Sözleşmesi’ni şeffaf bir şekilde işçinin bilgisi ve onayı dahilinde sonuçlandırın. Tüm sosyal hizmet çalışanlarına hak ettikleri ücreti ve güvenceyi sağlayın!”
14.07.2025
14.07.2025
14.07.2025
14.07.2025