16.07.2016

16 Temmuz 2016 tarihli Olağanüstü toplanan TBMM Genel Kurulunda Yaptığı Konuşma

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU’NUN 15 TEMMUZ 2016 DARBE GİRİŞİMİ SONRASI OLAĞANÜSTÜ TOPLANAN TBMM GENEL KURULUNDA YAPTIĞI KONUŞMA

KILIÇDAROĞLU: DEMOKRASİYE YAPILAN SALDIRIYI AÇIK YÜREKLİLİKLE LANETLİYORUZ

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu: "Dün demokrasiye yapılan saldırıyı açık yüreklilikle lanetliyoruz. Halkımız meydanlara çıktı, darbeye karşı direnme hakkını kullandı." dedi.
CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun TBMM Genel Kurulunda yaptığı konuşma şöyle:

DÜN YAŞADIĞIMIZ OLAY DOĞRUDAN BİR DARBE GİRİŞİMİDİR

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, siyasi partilerimizin saygıdeğer genel başkanları, bizleri televizyonları başında izleyen saygıdeğer yurttaşlarım; Türkiye Cumhuriyeti bize altın tabak içinde sunulmadı. Türkiye Cumhuriyeti devletini acıyla, kanla, göz yaşıyla kurduk. Yeniden bir devlet kurmak için verdiğimiz mücadele, bütün dünyanın saygısını kazandı. Mazlum milletlere örnek bir devlet kurduk. Cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırmak da cumhuriyeti kuranların, çocuklarına vasiyetidir.
Değerli milletvekilleri, demokrasiyi oluşturmak, geliştirmek, derinleştirmek kolay değildir. Tarihin her evresinde bunu görürüz. Biz de demokrasi adına ağır bedeller ödedik. Dikkat buyurunuz, hatırlayınız, bu ağır bedeller hep darbe dönemlerinden sonra olmuştur. Değerli milletvekilleri, açıkça söyleyelim, dün yaşadığımız olay doğrudan bir darbe girişimidir. Cumhuriyetimize, demokrasimize, tarihsel birikimimize yapılmış açık bir saldırıdır. Oysa biz, demokrasimizi güçlendirmek ve baki kılmak için Anayasa’mıza öyle maddeler koyduk ki değiştirilmesi dahi teklif edilemez. Nedir bunlar? Örneğin: "Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir." diyoruz. İşin anahtarı da aslında burada
Her koşulda demokrasiyi savunmak, hukukun üstünlüğünü savunmak, laikliği savunmak hepimizin ortak görevi ve ortak paydası olmalıdır. Kuşkusuz, dün demokrasiye yapılan saldırıyı, açık yüreklilikle, grubum adına, bize oy veren bütün kitleler adına, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları adına açıkça lanetliyoruz.

DEMOKRASİYİ GELİŞTİRMEK VE DERİNLEŞTİRMEK HEPİMİZİN ORTAK PAYDASI OLDU

Olay hepimizde derin üzüntü yarattı, fakat ne mutlu ki bu süreç, siyasette başından beri olması gereken bir ortak paydada bizleri birleştirdi. Nedir bu ortak payda? Onu da söyleyeyim: Bu ortak payda, cumhuriyet ve demokrasiye olan bağlılığıdır Türkiye Büyük Millet Meclisinin. Demokrasiyi geliştirmek ve derinleştirmek hepimizin ortak paydası oldu. Bu, bize gurur ve onur veriyor ancak bunu sadece dilimizle değil, yüreğimizle de söylemeye devam edeceğiz.
Değerli milletvekilleri, demokrasi, aynı zamanda üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğüdür; demokrasi, aynı zamanda Anayasa ve ettiğimiz yemine bağlılık demektir; demokrasi, aynı zamanda düşünce özgürlüğü demektir; demokrasi, aynı zamanda medya özgürlüğü demektir; demokrasi, aynı zamanda tarafsız ve bağımsız yargı demektir; demokrasi, aynı zamanda güçler ayrılığı demektir; demokrasi, aynı zamanda din ve vicdan özgürlüğü demektir ve demokrasi, aynı zamanda hukuku ve demokrasiyi katledenlere karşı direnme hakkı demektir.

DİRENME HAKKININ NE KADAR MEŞRU OLDUĞUNU DÜN GÖRDÜK
Dün halkımız meydanlara çıktı, darbeye karşı direnme hakkını kullandı. Hukukun çiğnendiği, hukukun üstünlüğünün reddedildiği hâllerde, mesela, demokrasinin darbeyle yok edilmesinin istenmesi hâlinde, direnme hakkının ne kadar meşru olduğunu dün gördük; direnme hakkına bundan daha güzel bir örnek verilemez.
Değerli milletvekilleri, şunu hiç kimse unutmasın: Bu Meclis sonuna kadar demokrasiyi savunacaktır, bundan hiç kimsenin endişesi olmasın. Bu Meclis cumhuriyetin değerlerini de sonuna kadar savunacaktır, bundan da kimsenin endişesi olmasın.
Değerli milletvekilleri, bu Meclise düşen tarihî bir sorumluluk var. Hep birlikte, cumhuriyet ve özgürlükçü demokrasi bağlamında, cepheyi genişletmek zorundayız. Dolayısıyla, benzer olayların tekrarlanmaması için herkes bu tarihî sorumluluğun gereğini yerine getirmek zorundadır.
Öte yandan, bu darbe girişimi bize şunu açık ve net gösterdi: Bu darbe girişimini parlamenter demokratik sistemimizin önlediğini de unutmamamız gerekiyor. Bu, parlamenter demokratik geleneğimizin bize kazandırdığı bir mirastır, bu mirasa sahip çıkmak da hepimizin ortak görevidir. Darbenin bastırılması ayrıca parlamenter demokratik sistemimizin ulaştığı olgunluğu da göstermektedir. Ayrılık yok, gayrılık yok; demokrasi konusunda sonuna kadar birlikte mücadele var. Bu, parlamenter demokrasi sistemimizin olgunluğunu gösteren, hangi noktaya ulaştığımızı gösteren en önemli olaydır değerli arkadaşlarım, Türk siyasal tarihinde.
Değerli milletvekilleri, ileride "Bu darbe girişimi nasıl önlendi?" diye tarihçiler oturup araştıracaklar. Bu ülkede korkusuz, demokrat ve özgürlükçü kalmış bir medyamız var. Her türlü eziyet ve yasağa rağmen özgürlüğünü korumaya çalışan medya, darbecilerin yolunu kapattı, özgürlüğün yolunu gösterdi. Dün televizyonlarımızın başında otururken bu gerçeği hep beraber gördük, hem de hepimizin gözleri önünde, canlı yayında medya dün halkın doğru bilgilendirilmesini sağladı, halka direnme hakkını kullanma konusunda cesaret verdi. Medyaya bu bağlamda yürekten teşekkür ediyorum. Neden "medya özgürlüğü" diye ısrarla ama ısrarla söylerdik? Medya özgürlüğü çağdaş demokrasilerde yasama, yargı ve yürütmeden sonra dördüncü büyük güç. Artık bu gücün hepimizin önünde olduğunu da hepimiz bilelim değerli milletvekilleri.

DEMOKRASİ ÜZERİNDEKİ VESAYETE BU PARLAMENTO ASLA İZİN VERMEMELİDİR
Yalnız eklemek zorundayım: Siyasi partilerin darbe karşısında gösterdiği ortak tavır, cumhuriyete ve demokrasiye bağlılık konusunda öz eleştiri yapma fırsatını da bize sundu. Çünkü demokrasi geliştikçe Türkiye dünyanın saygın ülkelerinden biri olacaktır, bu konuda en ufak bir endişemiz yok. Bu darbe girişimiyle ilgili olarak her siyasi partinin oturup bir öz eleştiri yapması tarihin zorunlu kıldığı bir durumdur değerli arkadaşlar, bir zorunluluktur. Bu darbe girişimiyle ilgili olarak…
Değerli milletvekilleri, her türlü darbeye karşı olmak bu Parlamentonun görevidir. Darbecinin kimliği ve amacı ne olursa olsun teröre karşı nasıl ortak bir tavır koyuyorsak, bir tepki gösteriyorsak, demokrasi üzerindeki vesayete karşı da ortak tavır, ortak hedef koymalıyız ve mücadele etmeliyiz. Demokrasi üzerindeki vesayeti asla kabul etmemeliyiz.
Mademki milletin takdiriyle buraya geldik, mademki milletin oyu çok değerlidir, mademki millî irade çok değerlidir, demokrasi üzerindeki vesayete kim olursa olsun, makamı mevkisi ne olursa olsun, rütbesi ne olursa olsun bu Parlamento asla izin vermemelidir, vermeyecektir de bundan sonra.
Korumaya yemin ettiğimiz demokratik, laik, sosyal hukuk devleti bütün bu sorunlarımızın aslında çözüm anahtarıdır değerli arkadaşlarım. Dün burada her partiden milletvekili el ele, yan yana mücadele ettiler, büyük saldırılara karşı birlikte göğüs gerdiler, patlayan bombalar altında demokrasiye sahip çıktılar. Yarın da hepimiz ortak akılla, uzlaşı kültürü içinde -bir daha söylüyorum, uzlaşı kültürü içinde- Türkiye’nin sorunlarını çözmek için birlikte çalışmak zorundayız. Bu, bizim, halkımıza vereceğimiz, vadedeceğimiz güzel bir olaydır.
Yaşadığımız tüm sorunları, tam demokrasi, daha fazla özgürlük ve adalet içinde çözebiliriz çünkü özgürlüklerin kısıtlanması, adaletin tek taraflı hâle getirilmesi ve demokrasiden taviz verilmesi, sorunların çözümü değil, sorunların kendisidir değerli milletvekilleri. Demokrasiye yönelen her tehdit de Türkiye’ye yönelen bir tehdittir. Bunu da asla unutmamamız gerekiyor.

KİM ADALETTEN SAPTIYSA HUKUKUN İÇİNDE YARGILAYACAĞIZ
Değerli milletvekilleri, önümüzde çok kritik bir dönem olduğu gerçeğini kabul etmeliyiz. Bu dönemi soğukkanlılıkla, devletin vakarına ve ciddiyetine yakışan bir anlayışla yani hukuk içinde kalarak atlatmamız gerekmektedir. Devletin vakarına saygı göstereceğiz, o anlayışta olacağız, hukuktan vazgeçmeyeceğiz çünkü devlet, hukuk içinde devlettir. Adalet, mülkün yani devletin temelidir. Kim adaletten saptıysa, hukukun içinde yargılayacağız, ön yargılardan uzak, adalete teslim edeceğiz. Devletin saygınlığına ve vakarına düşen de budur değerli arkadaşlarım.
Bu duygu ve düşüncelerle, bu saldırılar sırasında hayatını kaybeden bütün vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifa, milletimize de başsağlığı diliyorum.
Halk arasında gerilimi tahrik ve teşvik edici üslup -halk arasında gerilimi tahrik ve teşvik edici üslup- ve girişimlerden kaçınılması gerektiği vurgusuyla Türkiye’nin bir daha böyle acı günler yaşamamasını diliyor, yüce Meclisi demokrasi dileğimle saygıyla selamlıyorum.