26.06.2025

Zeliha Aksaz Şahbaz: "AKP İktidarı, Bağımlılıkla Mücadelede Toplumu ve Aileleri Yalnız Bırakmıştır"

CHP Genel Başkan Yardımcısı Zeliha Aksaz Şahbaz, "AKP iktidarı, bağımlılıkla mücadelede toplumu ve aileleri yalnız bırakmıştır. Oysa bu alan devletin asli görevidir ve sorumluluk yalnızca ailelere ya da STK’lara devredilemez" dedi.

Şahbaz, 26 Haziran Uluslararası Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığı ile Mücadele Günü dolayısıyla yazılı açıklama yaptı.

Şahbaz, uyuşturucuyla mücadelenin sadece bir farkındalık günü etkinliğiyle sınırlı kalamayacağını, toplumsal adalet, umut ve kamusal sorumluluk gerektirdiğini ifade etti.

Türkiye’de uyuşturucu kullanımının artık münferit bir sorun değil, derin bir sistem krizine dönüştüğünü; bağımlılığın yoksulluğun, umutsuzluğun, toplumsal dışlanmanın ve adaletsizliğin doğrudan sonucu olduğunu vurgulayan Şahbaz, şunları kaydetti:

"Bu krizin sadece bireyi değil, toplumun tümünü ve gelecek kuşakları tehdit eden büyük bir yıkımdır. Uyuşturucu bağımlılığı, kapitalist kar hırsının, sosyal çöküntünün ve sağlıkta ticarileşmenin en yıkıcı sonuçlarından biridir. Bugün cezaevlerinde bulunan 400 bin kişinin yaklaşık yüzde 60’ı doğrudan ya da dolaylı olarak uyuşturucuya bağlı suçlardan dolayı özgürlüğünden yoksundur. Bu, ülkemizin geleceği için ciddi bir alarmdır. Ancak güvenlikçi ve kriminalize edici mevcut politikalar, gençleri ve yoksul mahalleleri hedef alırken, asıl nedeni gözardı etmektedir; gençlerimiz, devletin yetersiz eğitim, istihdam ve sosyal destek politikaları nedeniyle savunmasız bırakılmıştır. Hacettepe Üniversitesi Halk Sağlığı verilerine göre, 2022’de uyuşturucuya bağlı ölümler yüzde 22 oranında artmış, vakaların yüzde 61,6’sında birden fazla madde kullanılmıştır. Ölenlerin yüzde 92,3’ü erkek, ortalama yaş ise 35’tir. Türkiye, 25 yaş altı gençlerde uyuşturucuya bağlı ölüm oranında dünyanın ilk beş ülkesi arasında yer almaktadır. Bu tablo, meselenin yalnızca bir suç değil, aynı zamanda sınıfsal, sosyolojik ve politik bir sorun olduğunu göstermektedir.

"UYUŞTURUCUYA BAĞLI 246 ÖLÜMÜN YÜZDE 18,7’Sİ MDMA KAYNAKLIDIR"

İçişleri Bakanlığının verilerine göre, 2022’de yaklaşık 5 milyon MDMA (ekstazi) tableti ele geçirildi. 15–34 yaş arası nüfusun yüzde 2,2’si, 15–24 yaş grubunun yüzde 2,3’ü MDMA kullandı. Uyuşturucuya bağlı 246 ölümün yüzde 18,7’si MDMA kaynaklıdır; bu, Avrupa ortalamasının dört katıdır. Bağımlılık tedavi başvurularında metamfetamin yüzde 37,1 ile başı çekerken, ekstazi yüzde 0,7’de kalmıştır. Yeni nesil renkli tabletler, jelibon ve şeker formundaki maddelerle uyuşturucular ilkokul çağına kadar inmiş; bağımlı annelerden dolayı bağımlı bebekler dünyaya gelmektedir. Bağımlılık bir suç değil, tedavi gerektiren bir hastalıktır. Ancak mevcut sistem bağımlılığı hala kriminal bir sorun olarak görmekte; tedavi ve rehabilitasyon hizmetleri büyük kentlerle sınırlı kalmakta, kırsalda ve yoksul mahallelerdeki yurttaşlar görmezden gelinmektedir. Aileler ise çoğunlukla ücretsiz ve nitelikli tedaviye ulaşamadığı için çaresiz bırakılmakta, rehabilitasyon sonrası sosyal destek yetersizliği ve işsizlik toplumsal kırılganlığı derinleştirmektedir.

"AKP İKTİDARI, BAĞIMLILIKLA MÜCADELEDE TOPLUMU VE AİLELERİ YALNIZ BIRAKMIŞTIR"

Üstelik Sağlık Bakanlığının 2025 bütçesinin sadece yüz binde dördü bağımlılıkla mücadeleye ayrılmıştır. Bu ödeneğin büyük kısmı ise doğrudan kamu hizmetleri yerine, STK adı altında yandaş kuruluşlara aktarılmıştır. Personel ödenekleri neredeyse hiç kullanılmamış, hizmet alımları ve yatırımlar ise sınırlı kalmıştır. AKP iktidarı, bağımlılıkla mücadelede toplumu ve aileleri yalnız bırakmıştır. Oysa bu alan devletin asli görevidir ve sorumluluk yalnızca ailelere ya da STK’lara devredilemez.

"HER BÖLGEDE YAYGIN VE ÜCRETSİZ AMATEM’LER AÇILMALI"

Bizim çözümümüz net ve kapsayıcı; sağlık, eğitim, adalet ve güvenlik kurumları arasında etkili bir eşgüdüm kurulmalı; kurumlar arası kopukluklar giderilmelidir. Her bölgede yaygın ve ücretsiz AMATEM’ler açılmalı, tedavi yalnızca büyük şehirlerle sınırlı kalmamalıdır. Ailelere yönelik psikososyal destek, danışmanlık ve eğitim programları ulusal sağlık politikası haline gelmelidir. ALO 191 hattı, ailelere de özel destek verecek şekilde yeniden yapılandırılmalıdır. Bağımlılık tedavisi cezaevi koşullarına mahkûm edilemez; rehabilitasyon onarıcı, özgür ve kamusal sağlık hizmetleriyle yürütülmelidir. Bağımlılıkla mücadele, kamu sağlığı, sosyal hizmet, yerel yönetimler ve eğitim politikaları arasında multidisipliner, bütüncül ve koordineli şekilde yürütülmelidir.

"UYUŞTURUCU KAÇAKÇILIĞINA KARŞI GÖSTERMELİK ÖNLEMLER YETMEZ"

Uyuşturucu ile mücadele, yalnızca bireyin değil, tüm ailenin ve toplumun sağlık hakkını güvenceye almakla mümkündür. Bugün binlerce aile destek bulamadığı için yalnızlaştırılmakta, damgalanmakta ve görünmez kılınmaktadır. Oysa insana yakışır, erişilebilir ve ücretsiz bir kamusal sağlık sistemiyle bağımlılıkla mücadele edilebilir. Uyuşturucu kaçakçılığına karşı göstermelik önlemler yetmez. Devletin tüm kurumları şeffaf olmalı; suç şebekeleriyle mücadele, kamuoyuna açık ve istisnasız şekilde yürütülmelidir. Uyuşturucu, gençliğe reva görülen geleceksizliğin adıdır. Bu kaderi kabul etmiyoruz. Adaletsiz düzene karşı yaşamı, sağlığı ve dayanışmayı savunuyoruz. Unutmayalım; uyuşturucunun panzehiri; umut, eşitlik ve özgürlük dolu bir toplumsal düzendir. Türkiye’nin gençleri uyuşturulmuş bir geleceğe değil, adil ve özgür bir yarına layıktır."