07.03.2024

Yankı Bağcıoğlu, Türkiye ile Somali Arasında İmzalanan Savunma ve Ekonomik İşbirliği Çerçeve Anlaşması’nın Güvenlik Politikaları Açısından Değerlendirdi

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, Türkiye ile Somali Arasında İmzalanan Savunma ve Ekonomik İşbirliği Çerçeve Anlaşması’nı, güvenlik politikaları açısından değerlendirdi. Genel Başkan Yardımcısı Bağcıoğlu'nun açıklaması şöyle:

Somali, Türkiye ile 10 yıllık Deniz Güvenliği Anlaşmasını onaylayarak, Türkiye'ye Somali karasularında tam yetki verdi. Türkiye’nin, Somali donanmasının yeniden yapılandırılması ve karasularındaki deniz güvenliği faaliyetleri karşılığında, Somali MEB kaynaklarından belli bir gelir elde etmesi öngörülüyor.

Türkiye’nin Somali deniz yetki alanlarında araştırma, sondaj ve balıkçılık faaliyetinde bulunması 5-6 yıldır gündemde idi. Türkiye ile Somali arasında imzalanan Savunma ve Ekonomik İşbirliği Çerçeve Anlaşması’na ilişkin olarak:

Somali Cumhurbaşkanı:

Türkiye 10 yıl boyunca denizlerimizi koruyacak. 10 yıllık iş birliğinden sonra biz de denizlerimizi koruyacak bir donanmaya sahip olacağız.

Anlaşmanın; Somali’de terörizm, dış tehditler, korsanlık ve yasa dışı balıkçılık ile mücadele ile kıyıların korunması ve deniz kaynaklarının geliştirilmesi gibi konularda iş birliklerini kapsadığını belirtti.

Ayrılıkçı Somaliland yetkilileri:

Mogadişu, Türkiye ile ve hatta Mısır’la da anlaşma imzalarsa, Etiyopya ile imzaladığımız anlaşma uygulanacaktır.

Eş-Şebab Terör Örgütü:

Anlaşma “yasa dışı”, Türkiye’nin bölgedeki hegemonik hırslarının yeni bir yansıması.

Yabancı haber ajansları:

Anlaşma, Etiyopya'nın Aden Körfezi'ne erişim sağlamak için ayrılıkçı Somaliland bölgesiyle ortaklık kurma çabalarını caydırmayı amaçlıyor gibi görünüyor. Somali, Somaliland'ı kendi topraklarının bir parçası olarak gördüğü için Etiyopya ile Somaliland arasındaki Ocak anlaşması nedeniyle savaşa girmeye hazır olduğunu söyledi.

Somali ile Türkiye arasında yapılan anlaşmanın zamanlaması ve Somali’nin hiç vakit geçirmeden anlaşmayı onaylayıp yürürlüğe sokmasının en önemli nedeni, komşusu Etiyopya’nın uluslararası hukuka göre Somali topraklarının bir parçası olan ama son 30 yılda kendi özerk yönetimini geliştiren Somaliland ile 1 Ocak’ta imzaladığı anlaşma oldu.

İkili işbirliği protokolü olarak kamuoyuna duyurulan anlaşmaya göre, Kızıldeniz’e kıyısı olmayan Etiyopya, Somaliland’ın Berbera Limanı’nı kullanabilecek. Etiyopya’nın anlaşma uyarınca, kiralanmış bir askeri üsse erişim sağlayacağı da belirtiliyor.

Birleşmiş Milletler’in yanı sıra hiçbir ülke tarafından tanınmayan Somaliland’ın Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, “50 yıl boyunca sürecek bir kiralama sözleşmesi karşılığında Etiyopya donanmasına 20 km deniz erişiminin sağlanacağını” duyurdu.

İçeriği açıklanmayan anlaşmada, Etiyopya’nın Somaliland’i tanıyabileceğine ilişkin bir maddenin de yer aldığı iddia edildi.

Ayrıca; Somali’nin Mısır ile de benzer bir anlaşma imzalamak istediği iddiaları mevcuttur.

MSB kaynakları:

Somali'nin isteği üzerine terörle mücadele konusunda verdiğimiz desteği deniz güvenliği alanında da vereceğiz. Böylece Somali’nin kendi karasularındaki yasa dışı ve düzensiz faaliyetlerle mücadelede kapasite ve kabiliyetlerini geliştirmesine yardımcı olacağız. Söz konusu anlaşmanın onay süreci devam etmektedir.

İki devlet arasındaki böyle bir anlaşmanın, özellikle GÜVENLİK bağlamında bazı sonuçları olacağı aşikardır. AŞAĞIDAKİ MÜLAHAZALARIN DİKKATE ALINMASINDA FAYDA OLABİLİR:

1- Türkiye ve Somali arasında 2012'de imzalanan Askeri Eğitim ve İşbirliği Anlaşması kapsamında Somali Silahlı Kuvvetlerine teknik destek ve eğitim veren Türkiye, Mogadişu’da TÜRKSOM olarak bilinen bir askeri üsse (Anadolu kışlası) sahip.

Türkiye Mogadişu'daki havaalanı ve limanın yönetimini de üslenmiş durumda. (ALBAYRAK GRUBU)

2- TSK’na ait bir kara birliği (takviyeli tabur kabul edilebilir) 2017 yılından beri; “Somali ordusuna eğitim vermek” görevi ile Somali’de bulunuyor. Somali Silahlı Kuvvetleri personeline çok başarılı şekilde hem Somali’de hem de Türkiye’de olacak şekilde teröristle mücadele harekâtı dahil eğitim veriliyor. Bu birliğin muharebe görevi yok. Ayrıca irtibat ve danışman olarak görev yapan deniz ve hava kuvvetlerinden de askeri personel mevcut. Yani Türk Deniz Kuvvetleri zaten yıllardır Somali Deniz Kuvvetlerine danışmanlık yapıyor. Benzer Deniz Kuvvetlerini yapılandırma görevini Türk Deniz Kuvvetleri personeli örneğin Romanya için yıllar önce de yaptı.

3- Doğal kaynaklar (altın, uranyum ve büyük ölçüde keşfedilmemiş demir cevheri, doğal gaz, petrol) açısından büyük rezervlere sahip olduğu belirtilen Somali, güvenlik riskleri taşıyan ve onlarca yıldır istikrar bulamamış bir devlet. Ayrılıkçı “Somaliland” konusunda Etiyopya ile gerginlik yaşıyor, İŞİD bölgesel kolu El Şahab terör örgütü oldukça aktif ve ülkenin bir bölümünde kontrolü elinde bulunduruyor.

Türkiye Büyükelçiliği, Türk askeri üssü ve Türkiye’nin inşa edip işlettiği diğer birçok kurum zaman zaman El Şebab örgütünün hedefleri arasında yer alıyor.

Somali’de etkin olan 5 devlet; Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Türkiye Cumhuriyeti, Birleşik Krallık ve Amerika Birleşik Devletleri'nden temsilcilerin yer aldığı “Somali Grubu” beşinci toplantısı 7 Şubat’ta yapıldı.

Türkiye-Somali Anlaşmasından, özellikle Somali limanlarında yatırımları olan ve bölgedeki aktörlerden biri BAE’nin rahatsız olduğu, Mogadişu’ya bir heyet gönderdiği, ayrıca Somali ordusuna askeri yardımı kestiği / azalttığı haberleri yabancı basında yer aldı.

Dikkat çekici bir şekilde; 16 Şubat 2024 tarihinde, ABD’nin Somali güvenlik güçlerine ülkenin beş farklı bölgesinde (Baidoa, Dhusamareb, Jowhar, Kismayo ve Mogadişu) yeni kurulan askeri üslerde eğitim vermeyi planladığı basında yer aldı.

Ayrıca; 20 Şubat 2024’te Ankara ziyaretinde bulunan Amerikalı Senatör Jeanne Shaheen Türkiye’nin Afrika’da, ABD’nin sahip olmadığı ilişkilere sahip olduğunu belirterek “Sadece bu ülkeler için değil, bence dünya istikrarı için de önemli olacak alanlarda birlikte çalışabiliriz” yorumunu yaptı.

4- Etiyopya İle Somali Arasındaki Somaliland Krizi:

Somali'den 1991'de tek taraflı bağımsızlığını ilan eden Somaliland, Ocak’ta imzalanan mutabakat zaptıyla Etiyopya'ya ticari ve askeri amaçlar için kıyılarını kullanma izni vermişti.

Etiyopya'nın Kızıldeniz sahillerine erişim sağlamak için Somaliland ile yaptığı anlaşma, son yıllarda tırmanışa geçen bölgesel tansiyonu da alevlendirdi.

Somaliland Başkanı Musa Bihi Abdi, anlaşmanın tamamlanmasıyla Etiyopya'nın kendilerini "bağımsız" olarak tanıyacağını söylemişti.

Somali hükümeti ise Etiyopya'nın, Somaliland'le denize erişim anlaşması yapması üzerine büyükelçisini Etiyopya'dan geri çekmişti.

Arap Birliği de Etiyopya ile Somaliland arasında deniz erişim iş birliğine yönelik "Kızıldeniz'de askeri üs inşası ve liman geliştirilmesinin önünü açan" anlaşmayı reddettiğini ve kınadığını duyurmuştu.

Somaliland ve Etiyopya'nın yakın ortağı olan Birleşik Arap Emirlikleri şu ana kadar gelişmelere sessiz kaldı. BAE, Kızıldeniz bölgesinde ve daha genel olarak Afrika'da etkisini arttırıyor. Somaliland'ın Berbera limanını yönetiyor. BAE şirketleri Afrika genelinde liman altyapıları inşa ediyor. BAE, Çin, ABD ve AB'nin ardından kıtadaki en büyük yabancı yatırımcılar arasında yer alıyor.

5- Dünya üzerinde hiçbir devlette benzeri görülmedik şekilde Somali karasuları, Münhasır Ekonomik Bölgesi ile eşit olacak şekilde 200 deniz mili olarak ilan edilmiş. (Çoğu devlet bu absürt sınırlamayı tanımıyor, yani pek geçerliliği yok)

6- Bir sorunsuz uygulama için öncelikle Somali’de icra edilecek faaliyete ilişkin “siyasi hedefin”, ayrıca anlaşmada konu edilen “Deniz Güvenliği faaliyetlerine ilişkin görevlerin” açıkça belirtilmesi gerekir. Çünkü, deniz güvenliği “denizde terörizm faaliyetlerinin engellenmesi, düzensiz göçmenlerin önlenmesi, sualtı kritik altyapının korunması, karasuları / MEB’de yasadışı balıkçılık veya araştırma faaliyetlerinin önlenmesi, yasadışı faaliyet icra eden ticaret gemilerinin kontrolü, uyuşturucu kaçakçılığı ile mücadele, deniz haydutluğu ve denizde silahlı soygunun engellenmesi vb.” gibi çok değişik görevleri ihtiva eder.

7- Somali’nin aşırı iddialı karasularında (200 deniz mili) deniz güvenliği faaliyeti icra edilecekse, alanın genişliği nedeni ile çok fazla sayıda gemiye ihtiyaç duyulur. En azından hava vasıtası taşıyabilen/kontrol edebilen birkaç suüstü platformuna gerek duyulacaktır. Belki de insansız hava ve deniz araçları da tasarruf amaçlı bulundurulmalıdırlar. Aksi takdirde taahhüt ettiğimiz ancak kontrol edemediğimiz bölgelerde engellenemeyen deniz güvenliği ihlallerine tanıklık etmek zorunda kalırız ve taahhütlerimize karşın devlet olarak itibarımız zedelenir.

8- Teknik ve bölgesel şartlar dikkate alındığında görevlendirilebilecek gemiler, yeni inşa edilen fırkateyn ve korvetlerimiz, müteakip dönemde ise açık deniz karakol gemilerimiz olmak zorundadır.

9- Bölgedeki sıcaklık, nem gibi şartlar savaş gemilerinin teknik durumlarını olumsuz etkileyebilir. Kısa dönemde sahilde çevik onarım timleri tesisi gerekirken orta vadede idame, bakım-tutum masrafları artar, kullanım ömürleri kısalır. Yılın her 5 aylık dönemi çok yağışlı muson iklimi nedeni ile deniz şartları da olumsuz olmaktadır.

10- Somali MEB’i iddia edilen doğal gaz kaynaklarının yanı sıra balık rezervleri açısından oldukça zengin biliniyor. İtalyan, İspanyol vb. Avrupa ülkelerinden balıkçılar burada faaliyet gösteriyor. Zaten deniz haydutluğunun doğuşu da bu balıkçılara karşı kendilerini Somali Sahil Güvenliği olarak ilan eden bir grubun daha sonra yasadışı gemi kaçırma olaylarına tevessül etmesi. (Bunların İsviçre’de bir kısım elebaşlarınca yönetildiğine dair istihbarat mevcuttur.)

11- Olayın hukuki boyutu incelendiğinde, TBMM’de onaylanan, 17 Ocak 2024 tarihli “Türk Silahlı Kuvvetleri deniz unsurlarının bölge ülkelerinin karasuları dışında olmak üzere Aden Körfezi, Somali açıkları, Arap denizi ve Mücavir bölgelerde deniz haydutluğu, silahlı soygun eylemleri ve denizde terörizmle mücadele amacıyla görevlendirilmesi” konulu Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi kapsamı tamamen farklı olduğu için anlaşma kapsamında verilecek görevler için geçerli olamaz.

12- TSK’nın görevlendirilmesi için yeni bir tezkere ve TBMM onayına ihtiyaç vardır.

SONUÇ OLARAK;

1- 2017 yılından beri; TSK kara birliği Somali’de kendilerine tahsisli kışlalarda teröristle mücadele harekâtı dahil Somali personelini eğitme görevi, Deniz Kuvvetleri personeli de Somali Deniz Kuvvetlerine “danışmanlık” görevi yapıyor.

2- Somali’de güvenlik riski ve tehdit yüksek, İŞİD kolu El Şabab aktif, ayrılıkçı Somaliland’in tanınma karşılığı Etiyopya’ya üs verme niyeti nedeni ile Somali – Etiyopya arasında gerginlik üst seviyede, her an bu gerginlik çatışmaya da dönüşebilir. Bölgedeki aktörler örneğin BAE bu çatışmaya bir şekilde dahil olabilir.

Bu faaliyetin siyasi hedefinin ve deniz güvenliği görevlerinin çok net belirlenmesi gerekir. Bu tanımlanmamıştır. Yabancı basında yer aldığı gibi örneğin Etiyopya ile gerginlik / çatışmada Somali hükümetini desteklemek gibi muharip görevler asla üstlenilmiş olmamalıdır.

3- Türk Deniz Kuvvetleri milli ve NATO görevleri nedeni ile yoğun bir harekât temposu içerisindedir. Bölgeye gönderilecek gemiler olumsuz deniz ve meteorolojik şartlardan etkilenebilir, bakım – tutum, idame problemleri çıkabilir, kullanım ömürleri azalabilir.

4- Bölgemiz ateşten gömlek; krizlerin süratle büyüme ihtimali mevcut, vatan savunması için asli görevler aksatılmamalı, çevredeki muhtemel hasımlara cesaret verici bölge dışı gemi görevlendirmeleri asgaride tutulmalı, kısıtlı imkân ve kaynaklarımız dağıtılarak kuvvet azaltımına yol açacak şekilde harcanmamalıdır.

5- Somali karasuları ve MEB’i 200 deniz mili genişlikte iddiası tek başına istikrar bozucudur. Çok değişik tehdit veya istikrar bozucu unsurun olduğu bir coğrafyada böylesi büyük bir deniz alanı doğasından dolayı çok zor kontrol edilebilir. (Alan Egeden büyüktür.) Gemi sayısı artırılırsa, ana vatanda milli güvenliğimiz tehlikeye düşer, Egede emrivakilere maruz kalabiliriz, Doğu Akdeniz’de Kıbrıs eksenli kışkırtmalara açık hale gelebiliriz. Somali’de görevlendirilecek gemi sayısı yetersiz olursa bu defa da sorumlu olunan bölgede meydana gelebilecek denizde güvenlik olayları devlet olarak itibarımızı zedeler.

6- Somali karasuları / MEB’inde örneğin bir İtalyan veya İspanyol balıkçı gemisi ile karşılaşılırsa ne olacaktır? NATO / AB üyesi bir devletin gemisine Türk gemilerinin Somali karasularında müdahalesi mi olacak? Bu gibi uluslararası hukuk ve diplomasi bakımından karmaşık durumlar göz önüne alınmalı.

7- Doğu Akdeniz’de Antalya Körfezi güneyi dışında milyar doları aşkın tedarik maliyetine katlanarak aldığımız derin sondaj veya sismik gemileriyle araştırma yapamadık, bu bölgede de el atılmamış olabilecek rezervler varken Somali’ye sondaj / araştırma gemilerinin planlanması, sondaj / araştırma gemilerine görev bulunması ve dış baskılarla Akdeniz dışına çıkarılması için bir suni gerekçe olabilir.

8- Ama en önemli husus, gelir elde etmek için TSK personelini anavatandan çok uzakta başka bir devletin çıkarlarını korumak için ucu açık ve muğlak bir görev için mi göndereceğiz? Buna vatan koruması için and içmiş askerlerin gönderilmesi anlamlı mıdır? Orası vatan mıdır? Türkiye’nin bu konudaki açıklanmamış “çıkarı” nedir?