08.11.2024

Ulaş Karasu: "Sorunları Bir Rapor Halinde Sayın Bakan Uraloğlu'na İlettik, Bu Sorunların Takipçisi Olmaya Devam Edeceğiz"

CHP Genel Başkan Yardımcısı Ulaş Karasu, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu ile dün yaptıkları görüşmeye ilişkin "Hatay’da gördüğümüz ulaşımla, altyapıyla, şehircilikle ilgili gördüğümüz eksiklikleri, yapılan yanlışları Sayın Bakan'a iletme şansımız oldu. Sayın Bakan da konuların birçoğunu biliyor ama ihale süreçlerinin bir kısmının başlatıldığını bir kısmının devam ettiğini ifade etti. Bizden bir gün önce gelen heyetin az önce belirttiğim gibi sorunları yine aynı şekilde konuştuklarını ve bu sorunların çözümü noktasında iş birliği yapılması gerektiğini ifade ettiler. Biz sorunları bir rapor halinde Sayın Bakana ilettik. Bu sorunların takipçisi olmaya devam edeceğiz. Yaparlarsa, gerçekleştirirlerse sorunları çözerlerse teşekkür ederiz. Yoksa da gerekli eleştirilerimizi yapmaya devam ederiz" dedi.

CHP Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’ndan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ulaş Karasu, parti genel merkezinde basın toplantısı düzenledi. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu ile dün TBMM'de gerçekleştirdikleri görüşmenin detaylarını anlatan Karasu, şöyle konuştu:

"Genel Başkanımızın görevlendirmesiyle 16-17 Ekim tarihlerinde Hatay'da bir dizi ziyaretlerde bulundum. Bu ziyaretlerimiz doğrultusunda Hatay milletvekillerimizle birlikte Ulaştırma Bakanı Sayın Abdulkadir Uraloğlu’ndan randevu talep etmiştim. Dün akşam bu randevuyu gerçekleştirdik. Hatay milletvekillerimiz Servet Mullaoğlu ve Nermin Yıldırım Kaya ile birlikte ziyaretimizi gerçekleştirdik. Sayın Mehmet Güzelmansur yurtdışında olduğu için görüşmeye katılamadı. Hatay’da ulaşımla, altyapıyla, şehircilikle ilgili gördüğümüz eksiklikleri, yapılan yanlışları Sayın Bakan'a iletme şansımız oldu.

"Hatay ciddi anlamda ulaşım sorunu yaşıyor"

Göreve geldikten sonra ilk ziyaretimi Hatay'a yapmıştım. Geçen yıl Kasım ayında gerçekleştirdiğim ziyarette Hatay'ın sorunlarını gözlemlemiş ve bunları gündeme o tarihte de taşımıştım. Ne yazık ki aradan geçen 11 aylık sürede Hatay'ın sorunlarının çözülmediğini hatta sorunlarının büyüdüğünü üzülerek yeniden tespit ettik. Hatay ciddi anlamda ulaşım sorunu yaşıyor. Hatay'da ciddi anlamda hava kirliliği yaşanıyor. Hatay'da hala insanlarımız konteynerlerde yaşamaya devam ediyorlar. Özellikle Hatay'da 223 bin 906 vatandaşımız hala konteynerlerde yaşıyor. Tabii buna yaşamak denirse. Resmi rakamlara göre Hatay'da 176 bin konut hak sahibi var.

Burada sizlere Hatay Valiliği'nin yayınlamış olduğu iki rapordan bilgiler vermek istiyorum. Ağustos ayında Hatay Valiliği bir rapor yayınladı. Ağustos ayında yayınlamış olduğu raporda; yerleşen hane sayısını 3 bin 599 olarak ifade etti. Aradan iki aylık süre geçti. Yeniden Ekim ayında bir rapor daha yayınladı. Burada yerleşen hane sayısı 3 bin 320’ye düştü. Yani üzerinden iki ay geçmesine rağmen Hatay'da konutlara yerleşen sayısı düştü. Tabii ki bunun nedenleri var. Özellikle vatandaşlarımız bina ücretlerinin belli olmaması, boş senetlere imza atmalarından dolayı ya da taşındıkları dairelerin kendilerinin yaşam kültürüne uygun olmamasından kaynaklı olarak daireleri terk ediyorlar ve bir belirsizliğin içine doğru gidiyorlar. Bununla ilgili vatandaşlarımızın özellikle sorunlarının ivedilikle çözülmesi gerekiyor.

"TOKİ, boş senetlere imza attırıyor. Bunun adı yasal tefecilik"

TOKİ, boş senetlere imza attırıyor. Bunun adı yasal tefecilik. Vatandaşlarımız ödeyeceği borcu ne yazık ki bilmiyor. Bakın Hatay'ın yeniden canlandırılması için yeniden ayağa kaldırılması için ekonominin ve ticaretin canlandırılması gerekiyor. Özellikle Hatay 2011 Suriye iç savaşından sonra ciddi anlamda göç almış, sınır kapıları kapatılarak Hatay ekonomisini her geçen gün düşürmüştü. Bunun üzerine depremi de yaşayan Hataylılar Hatay'ı terk etmek zorunda kaldılar. 500 bin Hataylı, Hatay dışına göç etmek zorunda kaldı. Bugüne kadar Hatay yedi tane büyük deprem yaşadı ve yedi depremin sonunda da ayağa kalkmasını bildi. Şimdi sekizinci sefer ayağa kalkmak zorunda. Bununla ilgili de Hatay'a yapılması gerekenleri atılması gerekenlerin özellikle ulaşımla ilgili sorunları dün Sayın Bakan'a ilettim. Burada bu sorunların birkaçına değinmek istiyorum. Özellikle geçen yıl ifade etmiştik. Bu yıl ihalesi yapıldı. Şu anda çalışmalar başlamış durumda. Belen Geçidi'nin bir an önce tamamlanması gerekiyor. Edirne'den İskenderun'a kadar bin 200 kilometrelik otoyol mevcut. Ne yazık ki 22 yıllık sürede 38 kilometrelik yol yapılamadı ve özellikle deprem günü Hatay'a, Antakya'ya, Samandağ'a, Defne'ye ulaşması gereken yardım bir türlü ulaştırılamadı ve belki binlerce canımız yardım ulaştırılamadığı için can vermek zorunda kaldı.

Amanos tünelleriyle ilgili ihale süreci Ocak ayında başladı, tamamlandı, ihalesi yapıldı. Bir yıl geçmesine rağmen şu ana kadar herhangi bir çalışma yapılmamış durumda. Ulaştırma Bakanı'na bununla ilgili sorduğumuzda da kendisinin bu çalışmanın bu ihale sürecinin dış kaynakla yapıldığını şu ana kadar kredi sürecinin tamamlandığını, kredi süreci tamamlandıktan sonra çalışmanın başlayacağını ifade ettiler. Bu Amanos tünellerini 10 yıl önce Recep Tayyip Erdoğan Hatay'ın çılgın projesi olarak tanımlamıştı. 10 yıl önce başlayacaklar projeye hala başlayamamış durumdalar. Şehir içinde adeta bir trafik ve kaos yaşanıyor. Özellikle Antakya'da, Defne'de yaşayan vatandaşlarımız depremden sonra Arsuz'a göç etmek zorunda kaldılar. Arsuz'da Antakya'nın, Defne'nin mesafesi kısa bir mesafe, 70 kilometrelik bir mesafeden bahsediyoruz. Ama burada ulaşım süresi dört saati, üç buçuk saati buluyor. Özellikle bunun en önemli nedenlerinden birisi de Hatay'da Honda kavşağı olarak bilinen kavşakta yaşanan trafik sorunu. Vatandaşlarımız 1,5-2 saat kavşakta beklemek zorunda kalıyorlar.

"Bu sınır kapısı açıldığı takdirde bütün Orta Doğu'ya ticaretimiz yeniden canlanabilecek"

Hatay Havalimanı'nda çalışmalar devam ediyor. Fakat Hatay'a inen uçak sayısı yetersiz. Uçaklarla ilgili ciddi şikayetler var. Saatlerle ilgili ciddi şikayetler var. Bunların da bir an önce giderilmesi gerekiyor. Az önce bahsettim Hatay ekonomisinin canlanabilmesi için ticaretin canlanabilmesi için ilk yapılması gerekenlerden birisi Yayladağ Sınır Kapısı'nın açılması gerekiyor. Yayladağ Sınır Kapısı Hatay'ı, Avrupa'yı, Türkiye'yi Orta Doğu'ya bağlayabilen şu anda tek sınır kapısı. Bu sınır kapısı açıldığı takdirde bütün Orta Doğu'ya ticaretimiz yeniden canlanabilecek. Hatay'da üreten çiftçimiz, esnafımız, iş insanımız ticaretini yeniden Orta Doğu'ya ulaştırılabilecek. Özellikle Lübnan’da yaşanan sorunlardan sonra o bölgede ticaret yapan insanlarımızın Orta Doğu'ya ulaşma şansı neredeyse kalmamış durumda.

Depremde Hatay'da 48 bine yakın ticarethane yerle bir oldu. Esnaf bitti. En azından bu sınır kapısına açılırsa Hatay'daki vatandaşlarımızın sorunları bir nebze olsun çözülmüş olur, ticaret canlanmış olur. Çünkü lojistikte önemli bir merkezde Hatay her geçen gün güç kaybetmeye devam ediyor. İskenderun Limanı'yla ilgili bazı değerlendirmeleri de yapmak istiyorum. Burası bildiğiniz gibi LİMAKPORT tarafından işletiliyor. Özel bir liman. Yedi yıldır Türkiye'ye gelen özellikle Amerika kıtasından gelen bütün canlı hayvan ticareti, İskenderun Limanı tarafından gerçekleştiriliyor. Ve İskenderun'da ciddi sağlık sorunları yaşanmaya başlanmış durumda. Ciddi bir koku yaşanıyor. Özellikle hayvanlarla birlikte gelen sinek, böcek gibi çeşitli haşereler bölgede yaşayan vatandaşlarımızı canından bezdirmiş durumda. Özellikle çocukların elleri, kolları, yüzlerinde kaşıntılar, sineklerin sayesinde yara bere içinde. Hastanelere her gün onlarca başvuru oluyor. Bununla ilgili de bir an önce adımların atılması gerekiyor.

"Hatay'ı şahsi meselemiz olarak görmeye devam edeceğiz"

Hatay ziyaretinde özellikle gençlerin arasında da büyük bir umutsuzluk olduğunu gördük. Hatay'ın bir an önce ticarette, ekonomide, şehircilikte ayağa kalkması gerekirken gençlerimizin de en azından bölgede zaman geçirebilecekleri sosyal alanların, gençlik merkezlerinin, yürüyüş yollarının da aynı şekilde tamamlanması gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ilk Genel Başkanımız Mustafa Kemal Atatürk, Hatay'ı şahsi meselesi olarak gördü ve Hatay'ı ölmeden önce Türkiye Cumhuriyeti sınırlarına katılması noktasında büyük çaba sarf etti ve bunu başardı. Bizler de Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel'in ilk günden itibaren belirttiği gibi Hatay'ı şahsi meselemiz olarak görmeye devam edeceğiz. Özellikle her ay içinde gölge bakanlarımız Hatay'a gidecekler, bölgede ziyaretlerde bulunacaklar ve Hatay'ın sorunlarını, deprem bölgesinin sorunlarını gündeme getirmeye devam edeceğiz. Şunu biliyoruz ki; bölgenin ayağa kalkması için ciddi anlamda bir mücadeleye ve organizasyona ihtiyacı var. Aynı zamanda burada Hatay'da gördüğümüz bir manzarayla size ifade etmek istiyorum; Çünkü özellikle CHP'li yurttaşlarımız bu konuda ciddi şikayetler içindeler. Siyasetçilerimiz ciddi şikayet içindeler. Hatay Valisi'nin aklını başına toplaması gerekiyor. Hatay Valisi'nin Hatay Valisi olduğunu bilmesi gerekiyor. Bir siyasi partinin il başkanı gibi hareket etmemesi gerekiyor. En son iki gün önce Ulaştırma Bakanlığı Sayın Vali'nin başkanlığında ziyaret eden heyete CHP'li milletvekilleri siyasiler davet edilmemiş durumda. Hatay Valisi siyaset yapmak istiyorsa valiliği bırakıp gidip Adalet ve Kalkınma Partisi'ne siyaset yapabilir. Onun dışında yapması gereken devletin valisi olmaktır. Bütün Hataylıların valisi olmaktır. Siyaset yapmak yerine Hatay'ın sorunlarını çözmek için uğraşmalıdır diyorum."

"Sayın Bakan hale süreçlerinin bir kısmının başlatıldığını bir kısmının devam ettiğini ifade etti"

Karasu, Bakan Uraloğlu'nun yaklaşımının sorulması üzerine de şu yanıtı verdi:

"Sayın Bakan da konuların birçoğunu biliyor ama ihale süreçlerinin bir kısmının başlatıldığını bir kısmının devam ettiğini ifade etti. Bizden bir gün önce gelen heyetin az önce belirttiğim gibi sorunları yine aynı şekilde konuştuklarını ve bu sorunların çözümü noktasında iş birliği yapılması gerektiğini ifade ettiler. Ben ilgileri için kendilerine teşekkür ediyorum. Biz sorunları bir rapor halinde Sayın Bakan'a ilettik. Bu sorunların takipçisi olmaya devam edeceğiz. Yaparlarsa, gerçekleştirirlerse sorunları çözerlerse teşekkür ederiz. Yoksa da gerekli eleştirilerimizi yapmaya devam ederiz. Takipçisi olacağız konunun."