31.07.2024

Murat Emir: ‘Çözüm Bekleyen Pek Çok Sorun Varken Meclis’i Kapattılar’

‘MERSİN BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİNİN HESAPLARINA HACİZ KABUL EDİLEMEZ’

CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Sokak hayvanlarıyla ilgili düzenlemenin TBMM’den geçtiğini kaydeden CHP’li Emir, şunları ifade etti:

“Biz bu katliam yasasına, sokak hayvanlarını katletmek için önünü açan ve onları öldürme olanağı tanıyan yasayı engellemek için Meclis'te var gücümüzle çalıştık. Hem komisyon aşamasında hem genel kurul aşamasında CHP milletvekilleri olağanüstü çaba sarf ettiler, çok uzun saatler boyunca çalışıldı. İç Tüzükten kaynaklanan her türlü direnç gösterildi ama maalesef sesimizi duymak istemediler. Talimatı Cumhurbaşkanından almışlardı, ne pahasına olursa olsun bu yasayı geçirmek üzere emir almışlardı ve aldıkları emir gereğince de bu yasayı böylesine geçirdiler. Bu yasa, asla vicdanların kabul edemeyeceği ve sokak hayvanlarının öldürülmesine yol açacak bir yasadır. Ama bu yasayı hazırlayanlar bilsinler ki, bir kez daha buradan da söylüyoruz ki, bizim belediye başkanlarımız hayvanların öldürülmesine asla izin vermeyecek, buna katkı vermeyecek, buna karşı duracak ve bu yasanın hayvanları öldürmekle ilgili bölümlerine asla uymayacak. Bizler yaşamdan yana tutum alıyoruz, öldürmeye karşıyız, sokak hayvanlarını her ne isim adı altında olursa olsun katletmeye karşıyız.”

‘ANAYASA MAHKEMESİ’NE BAŞVURACAĞIZ’

Saldırgan, çeteleşmiş ve hastalık taşıyan hayvanların sokaklardan arındırılması gerektiğine işaret eden Emir, “Bu, belediyelerin görevidir. Ama bunu yapmak için hayvanları toplayıp bir barınağa tıkıp, gerektiğinde de onların öldürülmesini emreden bu yasaya asla uymayacaktır” dedi. CHP’li Emir, şöyle devam etti:

“Bu yasa; Anayasa'ya aykırı bir yasa. Defalarca söyledik, düzeltmek istemediler. Anayasa'ya uymamayı bir alışkanlık haline getirmiş durumdalar. Dolayısıyla da biz 60 günlük süre içerisinde hem de yürütmeyi durdurma talebi olarak bu yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvuracağız. Anayasa Mahkemesi çok özel durumlarda, telafisi imkansız sonuçlar doğabileceği durumlarda yürütmeyi durdurma kararı da verebilmektedir. Ama son 4-5 yıldır Anayasa Mahkemesi bu konuda çekingen davranıyor, özellikle bu yetkisini kullanmıyor. Oysa söz konusu olan hayvanların canı olunca, söz konusu olan böylesine bir katliam olunca Anayasa Mahkemesi'nin özellikle yürütmeyi durdurmasını da talep edeceğiz ve Anayasa Mahkemesi'nden de bu görevi bekliyoruz. Hiç kimse merak etmesin, CHP bu yasaya karşı komisyonda, genel kurulda, alanlarda elinden geleni nasıl yaptıysa, aynı şekilde Anayasa Mahkemesi'ne de gitmek konusunda üstüne düşeni ivedilikle ve vakit geçirmeden yapacaktır.

‘PEK ÇOK SORUN VARKEN, MECLİS’İ KAPATTILAR’

CHP’li Emir, Genel Kurul çalışmalarının ara tatile girdiğini belirterek, “Biz Meclis'in çalışmasından yanayız ve böylesine yakıcı sorunlar varken, halkımız ağır sorunlar altında inim inim inlerken Meclis'in tatil yapmasını doğru bulmuyoruz” dedi. Emir, şunları ifade etti:

“Türkiye'de çok ağır bir yoksullaşma var ve bu yoksullaşmanın sonucunda milyonlar açlık sınırının altında yaşıyorlar. Asgari ücret 17 bin lira, zam yapmıyorlar ama açlık sınırı 19 bin 250 lira olarak açıklandı. Yani açlık sınırından 2 bin 250 lira daha az bir asgari ücret... Hem de nasıl bir asgari ücret? 1 Ocak 2024'te zam yaptılar, "Bir daha da zam yapmayacağız" dedikleri asgari ücret. Enflasyon kendilerine göre yüzde 70, gerçek rakamlarla yüzde 100'ün üzerinde. Ama 8 ay önce zam yaptılar, 12 ay boyunca zam yapmayacaklar. Verdiklerinde 17 bin liraydı, şimdi 11 bin liraya düştü, eğer hesaplar böyle giderse yılsonunda 9 bin liraya düşecek bir asgari ücret var ve bugün açıklanan açlık sınırı 19 bin 250 lira. Dolayısıyla açlık sınırının çok çok altında bir asgari ücret... Meclis bunu konuşsun dedik; duymazdan geldiler. Şimdi Meclis'i kapattılar, 2 ay tatil yapacaklar. Bunu kabul etmiyoruz. Aynı şekilde emekli maaşları 10 bin liraydı. Israrla söyledik, kök maaş sorununda küçük bir düzeltme yaptılar ama gele gele 2 bin 500 liralık bir zam geldi, maaşları oldu 12 bin 500 lira. Sadaka gibi ve verdikleri bu zamla, 12 bin 500 lirayla nasıl yaşayacak bu emekliler? Baktığınız zaman bu maaşa mahkum olan -bu en düşük maaş ama- 7-8 milyon emekli var. Dolayısıyla açlıkla, yoksullukla eczaneden ilacını alamayacak duruma gelen emekliler feryat ediyorlar, Meclis'e bakıyorlar, sorunlarımızı çözün diyorlar ama bu beyler bunu duymuyorlar ve tatile gittiler. Bu sorunu da konuşamadık.”

‘BU SORUNLAR ÇÖZÜLMEDEN NASIL TATİL YAPACAKSINIZ?’

Meclis’in polis intiharları konusunda da çalışma yapması gerektiğine işaret eden CHP’li Emir, şunları dile getirdi:

“Bu siyasi bir mesele değil, polisler intihar ediyorlar. Toplumun diğer kesimlerine göre polis memurları çok zor koşullarda çalışıyorlar. Niye intihar eğilimleri var polis memuru arkadaşlarımızda? Bunu araştıralım, buna bakalım. Bakın bunun AKP'si, CHP'si de yok ama yapmadılar. İzmir'deki vatandaşımız herkesin gözü önünde elektrik kaçağı dolayısıyla yaşamını yitirdi. Kim suçlu, kim sorumlu? Bakalım araştıralım; şirketse şirket, ilgili çalışanlarsa çalışanlar, belediye görevlileri ise belediye ama nereye kadar uzanıyorsa çözelim; bir daha da insanlarımızı böylesine vicdanları yaralayan ve böylesine kabul edilemeyecek bir şekilde kaybetmeyelim dedik. Bunun için de araştırmaya gerek görmediler. Atanmayan öğretmenler; 1 milyon atanamayan öğretmen var. Bin bir emekle okumuşlar, binbir özveriyle; zar zor bir gün öğretmen olma hayaliyle okudular ve sınıflarda öğrenciler öğretmen bekliyorlar. Depremzedelerin sorunları çok ağır bir sorun. Seçimlerden önce depremzedelerin konutlarının verileceğini söylediler, depremzedelere 1 yıl içerisinde konutların verileceği söylendi ama gel gör ki hala yüzde 10'u ancak karşılanabildi. Her 10 depremzededen 9'u şu anda barakalarda veya konteynırlarda yaşamak zorunda. Bu sorunu çözmeden nereye gidiyorsunuz? Nasıl tatil yapacaksınız?”

‘2 AĞUSTOS’TA FINDIK MİTİNGİ GERÇEKLEŞTİRECEĞİZ’

TBMM Genel Kurulu kapansa da CHP’nin sahada olacağını vurgulayan CHP’li Emir, şunları kaydetti:

“Halkımızla iç içe olacağız, meydanlarda olacağız ve bu sorunları hem dinleyeceğiz hem konuşacağız hem de çözüm yollarını hep birlikte bulacağız. Bunun için özellikle fındıktaki taban fiyatın gerçekten çiftçimizin hak ettiği şekilde olması için de cuma günü saat 14:00'te Giresun'da bir Fındık Mitingi yapacağız ve oradan Sayın Genel Başkanımız oraya gelen çiftçilerle, yüz binlerle tüm Türkiye'ye ve tabii saraya fındık üreticisinin sorununu anlatacak, duyurmaya duyuracağız. Biz tüm vatandaşlarımızı en azından bölgedekileri Giresun'da mitingimize bekliyoruz.”

‘TÜRKİYE NEDEN 4 YILDIR KIBRIS’IN KUZEYİNDE SONDAJ YAPMIYOR’

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’nin asıl sorunlarıyla ilgili açıklama yapmak yerine, her fırsatta CHP’li belediyeleri paralize edip sıkıştırmak istediğini ifade eden CHP’li Emir, şunları dile getirdi:

“Arkadaşımızın AKP’nin dış siyaseti, özellikle milli konulardaki alınması gereken durumu kötüye kullanarak bir masala çevirdiğini ifade ettiği sözlerine karşılık, kendileri bunu kullanma derdine düştüler ve o cımbızlanan kelimeler üzerinden siyaset yapıyorlar. Oysa söylenen şey çok açık. İçeride hamaset yapmak için, içeride böbürlenmek için, içeride kendi kitlesini konsolide etmek için dış politikayı alet haline getirdiler ve dış politikayı sürekli bunun için kullanıyorlar. Sonuç olarak da maalesef Türkiye bütün haklarından geri adım atmak zorunda kalıyor. Nitekim bizim Akdeniz'deki haklarımızdan da bu şekilde birçok noktada geri adım atmak zorunda kaldık, haklarımızı kaybettik. Bakın Sisi ile anlaşamayız dediler yıllarca, Mısır'ı Yunanistan'a kaptırdılar. Sonrasında Sisi Türkiye'ye gelsin diye şu anda bekliyorlar, beklenti içerisindeler, elini sıktılar, anlaşmaya çalışıyorlar. Aynı şekilde Libya'da Hafter'i karşılarına almışlardı. Meşru hükümet olmayan Sarrac'la bir anlaşma yapmışlardı. Orada bir ekonomik bölge anlaşması yapmışlardı ama sonuçta geldiğimiz noktada tekrar Hafter'in kapısında beklemeye başladılar. Şu sorunun cevabını vermesi lazım: Türkiye Cumhuriyeti 4 yıldır Kıbrıs'ın kuzeyinde niye sondaj yapamıyor? Niye Oruç Reis gemisi orada değil? Neyin karşılığında bu aramalardan vazgeçtiniz? Bu sorunun cevabının verilmesi lazım. Bu sorunun cevabını vermeyip de Cumhuriyet Halk Partisi'ne saldırmak, onun üzerinden siyaset kurmaya çalışmak asla doğru değil, asla da milli bir tutum değil.”

‘MERSİN BÜYÜKŞEHİRİN HESAPLARINA HACİZ KABUL EDİLEMEZ’

İktidarın CHP’li belediyeleri iş yapamaz hale getirmek istediğini ifade eden CHP’li Emir, şunları dile getirdi:

“31 Mart seçimlerindeki halkın mesajını anlamıyorlar, anlamak istemiyorlar ve vatandaşımızı cezalandırarak, hizmet alması gereken vatandaşımızı cezalandırarak siyaset yapmaya, oylarını arttırmaya çalışıyorlar. Oysa her şey halkımızın gözü önünde oluyor. Oyları sürekli eriyor. Çünkü halkımız kimin gerçekten hizmet etmeye çalıştığını, kimin gerçekten halkın sorunlarına çözüm bulmaya çalıştığını, kimin gerçekten çözüm odaklı işler yaptığını ve kimin de belediyelerin elini tutmaya ve hizmeti önlemeye çalıştığını açıkça görüyor. Mersin Büyükşehir Belediyemizin kaynağında paralarına haciz konması asla kabul edilemez. Bu belediyeyi cezalandırmak ama aslında vatandaşı cezalandırmaktır. Bu borçların yeniden yapılandırılması gerekir. Bakınız sadece bir rakam vereceğim: Beş büyükşehir belediyesinde 2019-2024 yılları arasında borçlar, SGK borçları yüzde 50 dolayında azalmıştır. Yani Cumhuriyet Halk Partili belediyeler bu borçları ödüyorlar, bu borçları azaltıyor. Ama durup dururken 10 yılda, 20 yılda yapılmış ağır borçları bir anda gelmiş bir belediye başkanına "hadi öde, ödemiyorsan senin parana haciz koyuyorum" demek de büyük haksızlıktır. Bu gerçekten de hem belediyeyi cezalandırmaktır ama dönüp birde hizmet bekleyen, çöpüm alınsın diyen, sokaklarım temiz olsun diyen, kent lokantalarından yemek yemek zorunda olan veya belediyenin vereceği hizmetlerden yararlanma ihtiyacı olan, sosyal desteklere ihtiyacı olan yoksulları cezalandırmaktır. Emeklilerle, özellikle SGK emeklileri ile belediyeleri karşı karşıya getirmekte boş bir çabadır. Çünkü kimse buna inanmaz. Bakınız söz konusu borç, yani 96 milyar liralık belediyelerin SGK'ya borcu, SGK bütçesinin sadece yüzde 3'ü ve "siz onu öderseniz ben emeklinin maaşını daha çok arttırırım" demek gerçekleri saptırmaktır, gerçekleri söylememektir. Yüzde 3'lük bir borç vardır ve bu borç da yapılandırıldıkça ödenmektedir, ödenecektir. Ama bunların derdi SGK'nın parasını tahsil etmek, SGK'yı güçlendirmek değil, bunu bir fırsata çevirip CHP'li belediyeleri sıkıştırmaktır. Nitekim özellikle de bizim Ankara Büyükşehir Belediye Başkanımızın açıklamalarında da gördük; olağanüstü bir borçla devralındı, olağanüstü bir dönem yaşandı. Pandemi döneminde büyük transferler yapılması gerekti ama buna rağmen Melih Gökçek'in borçlarının büyük oranda Mansur Yavaş tarafından ödendiğini de görmüş olduk. Dolayısıyla bu işlere girişmesinler. Eğer SGK'nın borçlarını tahsil edecek, alacaklarını tahsil edeceklerse ilk bakmaları gereken yer o 540 milyar liralık alacağın kimde olduğudur, o borcun kimin tarafından ödenmesi gerektiğidir. Kim 540 milyar liralık SGK borcunu ödemediyse bunları açıklayın, bunların üstüne tek tek gidin. Biz de SGK'nın alacaklarının peşinde olmasını doğru buluyoruz. Ama Cumhuriyet Halk Partili belediyeler elbette ki üstlerine düşeni belirli bir yapılandırma anlayışı içerisinde yerine getirecektir.

‘HANİYE CİNAYETİNİ KINIYORUZ’

CHP’li Emir; İsmail Haniye'nin İran'da İsrail tarafından öldürüldüğü haberiyle dünyanın sarsıldığını belirterek, “Bu cinayeti ve bu saldırıyı kınıyoruz. Bunun özellikle bölge barışına katkı vermeyecek, oradaki gerginliği, oradaki çatışmayı tırmandıracak bir gelişme olmasından kaygılıyız. Bizim arzumuz, özellikle Gazze'deki katliama tüm dünyanın dikkat etmesi ve tüm dünya devletlerinin ülkelerindeki insanlar gibi bu katliamın durdurulması için elinden ne geliyorsa yapmasıdır. Bugüne kadar ülkeler, Birleşmiş Milletler, diğer örgütler üstüne düşeni yapamadılar, oradaki katliamı seyrediyorlar. Ama bu kabul edilemez ve mutlaka dünya Gazze'deki bu katliama artık bir şeyler yapmalıdır ve barış olması için de adımlar atılmalıdır. Ama maalesef gelişmelerin barışa değil, savaşa ve kana hizmet ettiğini görüyoruz. Özellikle Türkiye'ye de daha sağduyulu, daha sakin, soğukkanlı bir tutum alma gereği düştüğünü de görüyoruz” diye konuştu.