23.09.2019

KOORDİNATÖR BAŞDANIŞMAN TOPRAK: DOĞU AKDENİZ’DE 3 TRİLYON DOLARLIK ENERJİ KAYNAĞIMIZ GASP EDİLİYOR!

KOORDİNATÖR BAŞDANIŞMAN TOPRAK: DOĞU AKDENİZ’DE 3 TRİLYON DOLARLIK ENERJİ KAYNAĞIMIZ GASP EDİLİYOR!
- YANLIŞ DIŞ POLİTİKASIYLA TÜRKİYE’Yİ YALNIZLAŞTIRAN İKTİDAR, HAKLARIMIZI KORUYAMIYOR!
Erdoğan Toprak, Doğu Akdeniz’deki gelişmelerin, Türkiye’yi bölgedeki enerji kaynaklarından dışlama yönünde ilerlediğine dikkat çekerek; “AK Parti, yanlış ve öngörüsüz dış politikasıyla Türkiye’yi bölgede yalnızlaştırdı. Suriye’ye odaklanıp, Mısır’la İhvan Hamiliği kavgasına tutuşarak, İsrail’le, Lübnan’la didişerek büyük bir oyuna getiriliyor. Doğu Akdeniz’de çıkarlarımızı tehlikeye atarken, ülkemizin bölgedeki 3 trilyon dolarlık doğal gaz üzerindeki haklarını koruyamıyor” dedi.
CHP İstanbul Milletvekili ve Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı Erdoğan Toprak, yaptığı açıklamada, Doğu Akdeniz’de giderek ısınan olayların, ulusal çıkarların korunması açısından çok dikkatli olunması gereken bir sürece doğru ilerlediğini belirterek şunları söyledi:
“Doğu Akdeniz’de Leviathan, Tamar ve Zohr yataklarında keşfedilen devasa boyutlardaki doğalgaz rezervleri ile Mısır, İsrail, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) enerji zengini olma yolunda ilerlerken, Türkiye’yi 3 trilyon dolar olarak hesaplanan enerji pastasından dışlamak için bölgesel ve küresel ittifaklar kuruluyor.
Suriye, 2011’den bu yana içine düşürüldüğü iç savaş yıkımıyla Doğu Akdeniz’de kendi karasularındaki doğalgaz rezervleri konusunda adım atamaz konuma getirilirken, iktidar Suriye iç savaşında taraf olup, milyonlarca mülteci, terör gibi sorunlara boğularak 8-9 yıldır buraya odaklandı. Böylece Doğu Akdeniz’de gelişen yeni süreçte oyuna getirilip pasifize edildi. Mısır, İsrail, Yunanistan ve GKRY işbirliğine gidip enerji anlaşmaları imzalarken, iktidar Mısır’ın içişlerine müdahale edip, İhvan’ı sahiplenen politikalarıyla, 2012’den bu yana Mısır’la diplomatik ve ekonomik ilişkilerin kopmasına zemin yarattı. Bölgedeki enerji pastasını paylaşmak üzere kurulan EASTMED oluşumunda Mısır, İsrail, GKRY, Yunanistan, Lübnan, Ürdün yer alırken, Türkiye çoğuyla sorunlu olduğu bu ülkeler tarafından EASTMED’ten dışlandı. Öyle ki, iktidarın Kudüs ve Gazze konusunda, İsrail ile diplomatik ilişkileri kesme pahasına sahiplenip destek verdiğimiz Filistin, İsrail ile birlikte EASTMED’te yer aldı. Suriye’deki müttefikimiz Rusya, iktidarın yakın dostu Katar Türkiye’ye değil GKRY’ye destek verdi. Birleşmiş Milletler’in (BM) Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) ve karasuları ile ilgili kararları ve uluslararası deniz hukuku sözleşmelerine rağmen, Türkiye ve KKTC’nin hakları, GKRY, Yunanistan, İsrail, Mısır tarafından gasp edilmek isteniyor. ABD’nin ve AB’nin de desteklediği EASTMED’te, Türkiye dışlanırken, KKTC tümden yok sayılıyor. Aralarında yaptıkları MEB Sınırlandırma anlaşmalarıyla, ilan ettikleri münhasır bölgelerde uluslararası şirketlere ruhsat veren bu ülkeler, Türkiye’ye karşı siyasi-askeri ve ekonomik bir ittifakı hedeflemektedir. Hükümetin bölgeye gönderdiği sismik araştırma ve sondaj gemileri önemli bir adım ancak yeterli değil.
Türkiye’nin anakara ve KKTC’nin ada karasularından kaynaklanan hakları yok sayılmak isteniyor. Oysa 3 trilyon dolarlık enerji pastasını oluşturan rezervlerin yüzde 10 - 20’si dahi karasularımızda çıkarıldığında, 300-600 milyar dolarlık gelirle Türkiye’nin 453 milyar dolarlık dış borcu sıfırlanabilecektir. Ayrıca altyapısı, yetişmiş insan gücü, jeo-stratejik konumu ile kısa sürede dünyanın önde gelen ekonomileri arasına girmesi söz konusu olacaktır. Doğu Akdeniz’deki enerji rezervlerinin Avrupa’ya erişimi için öngörülen üç boru hattı seçeneğinden birinin maliyeti 19, diğeri 14 milyar dolardır. En uygun ve güvenli güzergâhın 4,7 milyar dolarlık maliyetle, Türkiye’den geçecek boru hattı olduğu çok önceden kabul gördüğü halde, gelinen aşamada bu seçenek rafa kalkmış durumdadır. İktidar, Suriye üzerinden Doğu Akdeniz’de oyuna getirildiğinin hâlâ farkında değildir!
Türkiye’nin dış politikasında radikal bir çizgi ve zihniyet değişikliği artık acildir, elzemdir. İktidar, Suriye, Irak, Libya, Mısır gibi dost ve komşu ülkelerin içişlerine müdahale, çatışmalarda taraf olma politikasını terk etmelidir. Bölge ülkeleri ve komşularımızla barışçı, karşılıklı diyalog, çıkarların korunması ve içişlerine saygıyı gözeten, yeni bir dış politika açılımıyla, Yurtta Sulh Dünyada Sulh ilkesine dönülmelidir.”