20.05.2023

Faik Öztrak: “Sandığa Atacağın Pusulanın Bir Tarafında Domuz Bağcılara, Gaffar Okkan’ı Şehit Eden Terör Örgütlerine Sırtını Yaslayanlar Var”

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, “Sandığa atacağın pusulanın bir tarafında FETÖ’yle ortaklık yapan, seçim kazanmak için bölücü terör örgütüyle kol kola giren, SADAT’a, domuz bağcılara, Gaffar Okkan’ı şehit eden terör örgütlerine sırtını yaslayanlar var. Pusulanın diğer tarafında ise çiftçiye, emekçiye, millete Cumhuriyet’in verdiği değeri veren, hakka, hukuka, adalete sahip çıkan, beytülmali gözünden sakınan, ‘senlik, benlik yoktur bizde, hepimiz birer damlayız aynı denizde’ diyen, zalimden değil mazlumdan yana olan, çalandan değil çalışandan yana olan, ezenden değil ezilenden yana olan, birleştirip, kucaklayan, tecrübeli, dinamik kadrolarıyla, aziz milletimizi önce feraha, sonra refaha kavuşturacak Kemal Kılıçdaroğlu var” dedi. Öztrak ayrıca, “Bu seçimde ‘korktum’ yok, ‘kırıldım’ yok, ‘küstüm’ yok. Biz önce seçimi alacağız. Varsa kırgınlıkları, küskünlükleri ve diğer her şeyi sonra konuşacağız” diye konuştu.

CHP Sözcüsü Faik Öztrak bugün CHP Genel Merkezi’nde bir basın toplantısı düzenledi. Gündemi değerlendiren Öztrak, şunları söyledi:

“19 MAYIS, ULUSUMUZUN BÜYÜK ÖNDERİ GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN, ‘BENİM DOĞUM GÜNÜMDÜR’ DEDİĞİ GÜNDÜR”

Değerli basın mensupları, dün 19 Mayıs 1919’un 104. yıl dönümünü kutladık. 19 Mayıs, ulusumuzun büyük önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Benim doğum günümdür” dediği gündür. 19 Mayıs, emperyalistlerin bölmek, parçalanmak, yok etmek istediği bir büyük ulusun, Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde, en haklı, en şanlı, en onurlu karşı koyuşunu, mücadelesini başlattığı gündür. 19 Mayıs, işgal altındaki güzel ülkemizin kurtuluşunu, saraylarda değil, milletimizin tertemiz sinesinde arayanların, harekete geçtiği gündür. Onun için Cumhuriyetimizin ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin kurucusu, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bugünü, “Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmekle” görevlendirdiği, “Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur” dediği gençliğimize, bayram olarak armağan etmiştir.

“3 MİLYONA YAKIN GENCİMİZ NE BİR İŞTE OKUYOR NE DE ÇALIŞIYOR. ‘EV GENCİ’ OLMUŞ”

Büyük Önder, gençlerine umut veremeyen bir ülkenin, geleceğine de asla umutla bakamayacağını görmüştür. Ama 19 Mayıs’ın 104. yıl dönümünde, bir beceriksiz yönetimin elinde gençlerimiz işsizliğin pençesinde, her geçen gün umudunu yitiriyor. TÜİK’in makyajlı verilerine göre; taşı sıksa suyunu çıkaracak 3 milyona yakın gencimiz, ne bir işte, ne de okuyor, ne de çalışıyor. “Ev genci” olmuş, anasının babasının eline bakıyor. Üyesi olduğumuz Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı içinde, ev genci oranının en fazla olduğu ülke biziz. Bu ülkede analar, babalar, “Yeter ki evladım okusun, eli ekmek tutsun” diye, yemedi, evladını yedirdi. Giymedi, evladını giydirdi. Ama artık bu ülkede, üniversiteyi bitirenler bile işsiz. Her 100 işsizden 29’u üniversite mezunu. Üniversiteli işsiz sayısı, 1 milyonun üzerinde. TÜİK verileriyle 2022’de, 18-24 yaş arasındaki gençlerin beşte birine yakını mutsuz. Oysa daha dört yıl önce, 2018’de, gençlerin onda biri kendini mutsuz sayıyordu. Ucube saray rejimi fiilen hayata geçtikten sonra, 4 yılda, mutsuz gençlerimizin oranında hızlı bir artış var. Ucube saray rejimi, gençlerimizin neşesini, gülüşünü ve mutluluğunu çalıp götürdü. Bugün ülkemizde eğitimini yarıda bırakan her 100 gençten 48’i, ekonomik sıkıntılar nedeniyle, okulunu bıraktığını söylüyor. Bu ucube yönetim insan sermayemizi tüketiyor. Çalışabilen gençlerimizi aldığı ücret ve maaş mutlu etmiyor. 2017’de, çalışan her 100 gençten 31’i kazancından dolayı mutsuzken, 2022’de, çalışan her 100 gençten 34’ü kazandığıyla artık mutlu olamıyor.

“2019-2021 DÖNEMİNDE, 20-34 YAŞ ARASINDA 417 BİN 624 GENCİMİZ, BAŞKA ÜLKELERE GİTMİŞ”

Erdoğan Şahsım Hükümeti, ülkeyi çok kötü yönetti. Paramızı pul etti. Milletimizi hayat pahalılığına ezdirdi. Bu koşullarda, gençlerimiz nasıl evlenebileceğini, nasıl yeni bir hayat kuracağını kara kara düşünüyor. Karı koca çalışan genç bir çiftin bir ev, bir araba alması artık hayal oldu. Gençlerimiz artık evlenmeyi, bir ev, bir araba almayı geçtik, iyisinden bir telefon almayı bile zor hayal eder oldu. İş başındaki hükümet milleti unuttu, gençlerin halini görmüyor. Seslerini duymuyor. Bugün umudunu kaybeden gençlerimiz, geleceğini kurmak için başka ülkelere gidiyor. Sadece 2019-2021 döneminde, 20-34 yaş arasında 417 bin 624 gencimiz, başka ülkelere gitmiş. Bu gençler, ülkelerini, vatanlarını sevmedikleri için terk etmiyor. Aksine, bunlar ülkelerini, vatanlarını çok seviyorlar. Ama beceriksiz ve kibir abidesi Erdoğan bu güzel ülkeyi yönetemediği, paramızı pul ettiği, “Liyakat değil sadakat” diyerek, kendinden olmayanları mülakatla işsiz bıraktığı için, Saray kendilerine ikide bir parmak salladığı için, internette bant daralttığı için, ikide bir kendinden menkul edep ve insanlık dersleri vermeye kalktığı için, kendinden olmayana zulmettiği için bu gençler ülkeyi terk ediyor. Hükümetin başının nasıl olsa tuzu kuru, kendisinin ve şürekâsının evlatları rahat, ama milletin evlatları, çoğu okumuş, yetişmiş pırlanta gibi gençleri geleceğini kurmak için yurt dışına giderken, anaları babaları, “Evladımı bir daha görür müyüm” diyerek, arkalarından gözyaşı dökerken, Saray, gidenlerin arkasından bir de “Giderlerse gitsinler” diye kovalamaya kalkıyor.

“SURİYELİLER EN KISA SÜREDE EVİNE DÖNSÜN’ DİYENLER MÜHRÜ KEMAL KILIÇDAROĞLU’NUN OLDUĞU TARAFA BASACAK”

Evlatlarımızın yerine, doğru dürüst eğitimi olmayan, Ortadoğulu göçmenleri alıp memleketin içine salıyor. Sadece 2021 yılında, Irak, İran, Özbekistan, Suriye, Afganistan’dan kayıtlı olarak gelenlerin sayısı 252 bin 432… Perfore hale getirdikleri sınırlardan elini kolunu sallayarak geçenler bu hesaba dahil değil. Bugün bu ülkede sığınmacılar sadece ekonomik dengeleri değil, sosyal dengeleri de çatırdatıyor. Ülkemizin sosyal, kültürel, ekonomik alt yapısı giderek çölleşiyor. Demografik yapımız tehdit altında.

Bir hafta sonra sandıkta, bizim evlatlarımızı kovup, sığınmacıları ülkeye dolduran, ülkemizi uçurumun kenarına getiren bir zihniyeti de oylayacağız. Seçim hiç karışık olmayacak. “Bu ülkenin çocukları gitsin sığınmacılar katar katar ülkemize gelmeye devam etsin” diyecek olan varsa oyunu pusulanın Saray tarafına basacak. “Bu ülkenin namusu olan sınırları hak ettiği şekilde korunsun, geçici koruma kapsamındaki Suriyeliler en kısa sürede evine dönsün” diyenler ise, mührü pusulanın aydınlık tarafına, Kemal Kılıçdaroğlu’nun olduğu tarafa basacak.

“EKONOMİNİN AYARIYLA ÖYLE BİR OYNADILAR Kİ 70 MODEL TOROS’A ÇEVİRDİLER”

Değerli basın mensupları, Saray “Faiz nas” diye diye, milletin parasını lobilere peşkeş çekti. Dedikleri ne varsa hepsi ama hepsi yalan çıktı. Millete söyleyecekleri söz kalmadı. Paramız pul oldu. Dış Ticaret Açığı, döviz açığı rekor üstüne rekor kırıyor. Millet bankalardan istediği kadar dövizi çekemez, alamaz oldu. İnsanlar kendi döviz hesaplarındaki parayı çekmek için bile adlarını sıraya yazdırmak zorunda kalıyorlar. Merkez Bankası’nın tekerlekli demir arabaları Kapalıçarşı’da dolar avına çıktı. Ekonominin ayarıyla öyle bir oynadılar ki, 70 model Toros’a çevirdiler. Her yerinden farklı sesler geliyor. Türk Lirası’nın değeri, döviz büfesinde başka, Merkez Bankası’nda başka, bankaya gidiyorsun bambaşka…

YATAĞA AÇ GİREN ÇOCUKLARI ANLATAMAYAN ERDOĞAN, ATATÜRK’ÜN PARTİSİNE KENDİ KANALLARINDA 24 SAAT TERÖR KARASI SÜRMEYE ÇALIŞIYOR”

Sadece döviz kurlarında değil… Ankara’da aynı mahallede; berberin birine gidiyorsun, saç tıraşı 100 lira, onun yanındaki bir başka berbere gidiyorsun, saç tıraşı 200 lira. Bir kilo pirinç, bir kalıp peynir, bir markette başka fiyat, öbüründe bambaşka bir fiyat, internette tamamen farklı bir fiyat. Millet ne yapacağını nereye gideceğini şaşırmış vaziyette. Bunlar beceriksizlikte her seferinde çıtayı sürekli yukarı doğru çekiyorlar. Ellerinde piyasaya salıp, ortalığı bir süre olsun sakinleştirecek dövizler tükendikçe zihni sinir projelerine yöneliyorlar.

Seçimden hemen sonra, dövize gitmesin diye kredilere sınır getirmeye kalktılar. Son yapılan geçen hafta yapılan seçimden hemen sonra. Kredi kartlarından nakit çekimleri, kuyum harcamalarını baskılamak için bankacılık sistemine müdahale ettiler. Ama artık ekonomi yama tutmuyor, ne yapsalar bir anda işler elden çıkıyor. Millet, bankalardan kredi alamadı, kredi kartından nakit çekemedi. Hemen AK Parti’nin bildik çığırtkanları devreye girdi, komplo momplo diye zırlamaya başladılar. Ama bir kaç gün sonra Merkez Bankası geri adım atmak zorunda kaldı. Ve milletimiz gördü ki, bunlara saldıran falan yok. Bunlar kendilerini ayaklarından vurdular. Bu yönetim böyle devam ederse ne yapmak niyetinde olduklarını da açık açık ortaya koydular. Milletimizin bankalardan dövizini almak için, parasını çekmek için, kuyrukta beklemek zorunda kalacağını herkese gösterdiler. Bu güzel ülke neden bu hale düştü? Beceriksiz, liyakatsiz, metal yorgunu, ne yaptığından haberi olmayan kadrolar ve milleti bile isteye ateşe atan, Sarayın Kibirlisi ve onun tek adamlık hevesi yüzünden. Pahalılık enkazının altında kalan milletimize; yüzde 45 enflasyonu, 20 liraya dayanan doları, kilosu 350 lirayı geçen kıymayı, yatağa aç giren çocukları anlatamayan Erdoğan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisine kendi kanallarında 24 saat terör karası sürmeye devam ediyor. Elindeki yaygara makineleri, millete sabah akşam yalanlar anlatıyor. Yetmiyor sahte filim çekiliyor, sahtekarlık yapılıyor. Ama millete böyle sınırsızca yalan söylemenin toplumu böylesine hoyratça germenin tabi ki bir bedeli var.

Sonunda Kütahya’da, pazar yerinde Cumhurbaşkanlığı seçimi için çalışan partililerimiz, orada galeyana getirilen insanlar tarafından darp edildi. Buradan hepsine geçmiş olsun diyoruz.

“71 YAŞINDAKİ PARTİ EMEKÇİMİZ NACİYE HANIM’A SALDIRAN BU SÖZDE MİLLİYETÇİLER, CHP STANDINDAKİ TÜRK BAYRAĞINI YERLERE ATTILAR”

71 yaşındaki parti emekçimiz Naciye Hanım’a saldıran, bu sözde milliyetçiler, CHP standındaki Türk bayrağını da yerlere attılar. Buradan söylüyorum, bizim partililerimiz Şerife Bacılardır, Halide Onbaşılardır, Halime Çavuşlar, Gördesli Makbulelerdir. İpten kazıktan kopmuşlara pabuç bırakmaz. Ama buradan söylüyorum, keser dönüp sap dönüp, 28 Mayısta devran döndüğünde, bu milletin içine soktukları nifakın hesabını da verirler.

Değerli vatandaşlarım, kıymetli basın mensupları, Türkiye’nin önündeki, bu en önemli seçimin ikinci turuna artık sadece sayılı günler kaldı. Milletimiz birinci turda adaylardan hiç birine vize vermedi.

“MEVCUT HÜKÜMETİN BAŞI; VATANDAŞTAN VİZEYİ ALAMADI, PARTİSİ DE ÖNCEKİ SEÇİME GÖRE 30 MİLLETVEKİLİ KAYBETTİ”

Mevcut Hükümetin başı; vatandaştan vizeyi alamadı, partisi de önceki seçime göre 30 milletvekili kaybetti. Büyük değişimler her zaman bir anda olmuyor. Büyük zaferler kolay kazanılmıyor. Vatandaşımız bu iş ikinci turda biter dedi. Başımızın üstündedir. Ama şimdi ikinci tur için yepyeni bir sayfa açıyoruz. Sahada iki aday kaldı. Sandığa atacağımız pusulanın bir tarafında, Sarayında evlatlarıyla mutlu mesut manda yoğurduna kaşık sallayıp yatarken, bu güzel ülkenin gençlerinin umutlarını bitiren, yerinden yurdundan eden, analarını babalarını kedere boğan, üstüne bir de onları kovanlar var. Dünyanın en verimli topraklarında, bu en ahlaklı, en çalışkan insanları, çalışsa da çalışmasa da açlığa mahkum eden, sonra da “Allah affetsin” deyip kul hakkı yiyenler var. Harun olacağım deyip Karun olanlar var. Bir de bunlar konuşulmasın diye, istibdada başvuran, bu milleti birbirine düşürmeye kalkanlar var.

“GAFFAR OKKAN’I ŞEHİT EDEN TERÖR ÖRGÜTLERİNE SIRTINI YASLAYANLAR VAR”

FETÖ’yle ortaklık yapan, seçim kazanmak için bölücü terör örgütüyle kol kola giren, SADAT’a, domuz bağcılara, Gaffar Okkan’ı şehit eden terör örgütlerine sırtını yaslayanlar var. Trump “aptal olma” diye mektup yazdığında sesini çıkarmayan o mektubu beyaz saraya gidip yüzüne çarpmayan korkaklar var. Trump şimdi o mektubu lokantasının duvarına asmış. Bu ülkeye bu utancı yaşattılar ya yazıklar olsun.

Pusulanın diğer tarafında ise çiftçiye, emekçiye, millete cumhuriyetin verdiği değeri veren, hakka, hukuka, adalete sahip çıkan, beytülmali gözünden sakınan, “Senlik, benlik yoktur bizde, hepimiz birer damlayız aynı denizde” diyen, zalimden değil mazlumdan yana olan, çalandan değil çalışandan yana olan, ezenden değil ezilenden yana olan, birleştirip, kucaklayan, tecrübeli, dinamik kadrolarıyla, aziz milletimizi önce feraha, sonra refaha kavuşturacak, Kemal Kılıçdaroğlu var. Sandığa sadece bir hafta kaldı.

“BU ÜLKENİN EN PARLAK GENÇLERİ BAŞKA ÜLKELERE GİTMESİN’ DİYORSAN, KARAR VER”

Aziz milletimiz geleceğini aynı bir asır önce olduğu gibi kendi azim ve kararlılığınla kurtaracaksın. Biz milletimize bugün, aynı milli mücadelede olduğu gibi, “Kalk uyan, yoksa ardı hicran” diyoruz. Bu seçimde “korktum” yok, “kırıldım” yok, “küstüm” yok. Biz önce seçimi alacağız. Varsa kırgınlıkları, küskünlükleri her şeyi daha sonra konuşacağız. O yüzden şimdi, “Türkiye İçin Karar Ver!” “Bin bir emekle okuttuğum, yemeyip yedirdiğim, giymeyip giydirdiğim evladım, bu ülkenin en parlak gençleri başka ülkelere gitmesin” diyorsan, karar ver. “Pahalılığın altında ezilmek kader değil” diyorsan, yarın bir gün döviz kuyruklarında beklemek istemiyorsan, bankadan paranı çekemez hale düşmek istemiyorsan karar ver. Bıraktık bankadan para çekmemeyi, kuru ekmeğe muhtaç olmak istemiyorsan karar ver. “Türkiye yeniden dünyada parlayan yıldız olsun” diyorsan karar ver. Sen kararını ver, 28 Mayıs’ta Türkiye’nin 13. Cumhurbaşkanı, Kemal Kılıçdaroğlu olsun! Bugünkü yorgun, iş bilmez, kadrolar gitsin, yeni bir heyecan gelsin, güzel ülkemiz yeniden ayağa kalksın.

Hepinize beni dinlediğiniz için teşekkür ediyorum. Ekonomiyle ilgili olmak kaydıyla sorularınız varsa alıyım.

Teşekkür ediyorum arkadaşlar.