15.12.2022

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan: “Bu Haksızlığı, Bu Hukuksuzluğu Reddediyorum”

Demokrasi ve Atılım Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, “Ekrem İmamoğlu kardeşime yapılan bu hukuksuzluğu, reddediyorum. Daha birkaç ay evvel Canan Hanım'a yapılan hukuksuzluğu reddediyorum. Demirtaş'a yapılan hukuksuzluğu, reddediyorum. İktidarın, seçimi kaybettiği belediyelere atadığı kayyumlarla rövanş almasını reddediyorum. Onun için buradayız; isyanımızı, feryadımızı tüm İstanbul duysun, tüm Türkiye duysun diye buradayız. Farklı fikirlerden, farklı kimliklerden, dünyadan korkmayan, özgürce konuşan, cesur, zengin bir Türkiye istiyoruz biz. Endişeye mahal yok; biz buradayız, halkın yanındayız, Hakk’ın yanındayız, hiç endişeniz olmasın” dedi.

Millet İttifakı liderleri, hakkındaki mahkeme kararının ardından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na destek için İstanbul Saraçhane’de düzenlenen Millet, İradesine Sahip Çıkıyor” mitinginde vatandaşlara hitap etti.

DEVA Partisi Genel Başkanı Babacan, mitingde yaptığı konuşmada şunları söyledi:

Biliyorum, çok öfkelisiniz. Hepimiz çok öfkeliyiz.

Olanları kabul etmiyorum. Bu haksızlığı, bu hukuksuzluğu reddediyorum.

Ekrem İmamoğlu kardeşime yapılan bu hukuksuzluğu, reddediyorum.

Daha birkaç ay evvel Canan Hanım'a yapılan hukuksuzluğu reddediyorum. Demirtaş'a yapılan hukuksuzluğu, reddediyorum.

İktidarın, seçimi kaybettiği belediyelere atadığı kayyumlarla rövanş almasını reddediyorum.

Onun için buradayız; isyanımızı, feryadımızı tüm İstanbul duysun, tüm Türkiye duysun diye buradayız.

Nedir bu çektiğimiz ya? Devlet gücünü eline alıp, başlıyor aşağıdakileri ezmeye. Başlıyor kendi rakibini, kendi sevmediklerini ezmeye. Başlıyor zulmetmeye. Üste çıkan, alttakini eziyor. Üste çıkan, başlıyor zorbalığa. Daha dünün ezileni Sayın Erdoğan, üste çıkınca başkalarını ezmeye başlıyor. Zulmetmeye başlıyor. Sandık günü hep beraber cevabımızı vereceğiz inşallah, hep beraber. Sayılı gün çabuk geçer.

İşte biz, bu ülkede yaşanan bu nöbetleşe zorbalığa karşıyız. Adalet olsun istiyoruz.

Bu millet; 27 Mayıs'ta, 12 Eylül'de, 28 Şubat'ta, 15 Temmuz'da silahla topla, tüfekle, demokrasiye kastedenleri tarihin tozlu sayfalarına gömmüş bir millettir. Bu millet; Nazım Hikmetler’e, Ahmet Kayalar’a, Necip Fazıllar’a, Halide Edipler’e zulmedenleri tarihin tozlu sayfalarına gömen bir millettir. İnanın bu millet; yargı oyunlarıyla, kendi iradesini görmezden gelenlere de en iyi cevabı ilk seçim günü,  ilk sandıkta verecektir. Bu millet, zulmedenlere gerekli cevabı verecektir. Hem de çok yakında verecektir.

Biz, ‘Herkes için adalet’ demek için buradayız. Biz, ‘Herkes için özgürlük’ demek için bugün buradayız, Saraçhane'deyiz. Türk-Kürt, hiç fark etmez. Sünni-Alevi, hiç fark etmez. Yaşam farkı, fark etmez. İnansın-inanmasın, fark etmez. Biz, hep beraber Türkiye'yiz. Ve bütün Türkiye için özgürlük diyoruz, adalet diyoruz, onun için bugün buradayız.

Yıl 2002, şu andaki iktidar, ‘3Y ile mücadele edeceğim’ diye başa gelmedi mi? ‘3Y ile mücadele edeceğim’ sözünü verdiği için bu millet onlara destek vermedi mi? 3Y neydi? Yolsuzlukla mücadele, yasaklarla mücadele ve yoksullukla mücadele. Fakat iş döndü, dolaştı; 3Y, tekrar bu milletin başına çöktü. Yolsuzluk var mı? Yoksulluk var mı? Var. Yasaklar? İşte, Ekrem İmamoğlu kardeşimizi yasaklamaya çalışan bir zihniyet bu. Çok yazık ya! Yıllar sonra kendi iddiasını, kendi mücadelesini unutan ve aynı zorlukları, aynı sıkıntıları başkalarına yaşatan bir zihniyetle şu anda karşı karşıyayız. Ama bunun özü ne biliyor musunuz? Devlet gücünün kullanan, devlet gücüne sahip olan, süreyle ve hukukla sınırlı olmalıdır, süreyle ve hukukla.

3 dönem kuralı vardı ya, 3 dönem. 2015’te doldu bu üç dönem. Daha bugün uçaktan gelirken ne demiş? Hani ‘Son defa aday olayım’ falan diyordu ya, ‘Yok, daha bırakmayacağım’ diyor. ‘Ben, partiyi falan bırakmam’ diyor. Yetmiyor! Şu andaki iktidar partisinin kuruluş akitnamesinde vardır. 2015’te 3 dönemi doldu. Ama ne zaman ki devlet gücünü kullanan o süreyle sınırlanmaz? Ne zaman ki devlet gücünü kullanan hukuku tanımaz; işte o andan itibaren güç yozlaşması olur. Güç zehirlenmesi olur. Çünkü devleti yönetme gücü. yozlaştırır. Mutlak güç, mutlaka yozlaştırır. Hele hele 2018’den sonra bütün yetkiyi tek elinde toplayan, tek imzayla ülkeyi yöneten, şu anda artık ülkeyi bataklıklara sürüklemekte, bu ülkeyi bataklığın içine şu anda düşürmüş durumda.

Değerli arkadaşlar; farklı fikirlerden, farklı kimliklerden, dünyadan korkmayan bir Türkiye istiyoruz biz. Biz; özgürce konuşan, cesur, zengin bir Türkiye istiyoruz. Endişeye mahal yok endişeye. Biz buradayız, biz halkın yanındayız, Hakk’ın yanındayız, hiç endişeniz olmasın.

İşte bu meydan var ya bu meydan; bu meydan, yarına nasıl bir ülke bırakacağımıza karar veren bir meydan. Korku mu, umut mu? Bunun kararını bu meydan verecek; korku mu, umut mu? Depresyon mu, mutluluk mu? Açlık mı, zenginlik mi? Çatışma mı, barış mı? Baskı mı, özgürlük mü? Otokrasi mi, demokrasi mi? İşte bu meydandan, birileri cevabı alsın. Nasıl bir Türkiye’de yaşayacağımız inşallah bu meydan belirleyecek, bu meydan ilk seçimde karar verecek.

Sözlerime son verirken; ayakta böyle geç vakit, hafif hafif çiseleyen yağmurun altında da sizleri daha fazla bekletmeden - ki çok değerli genel başkanlarımız var benden sonra konuşacak, onların da süresini ihlal etmeden – sözlerime son vermeden önce bir şeyi daha söylemek istiyorum değerli arkadaşlar; 85 milyon 1’den büyüktür, Türkiye 1’den büyüktür diyor; hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.