14.03.2024

Deniz Yücel: “Erdoğan, Hiçbir Yerde Şansı Olmadığını Görünce Siyasi Dilenciliğe Başladı”

CHP Sözcüsü Deniz Yücel, "Dolmayan meydanlar, tutmayan projeler, anketler Erdoğan'ın ayarını iyice bozdu. Geçenlerde çıktı bu son seçimim’ dedi. Erdoğan bundan önce de benzer açıklamalar yapmıştı. Duygu sömürüsü yapacağına ekonomiyi düzelt, sığınmacı sorununu çöz, gençlere istihdam alanı aç. Siyasi ömrünü tamamladın. Bu son seçimin. 17 gün sonra, 2019’da halkımızın CHP’li belediye başkanlarına yönelttiği teveccühün daha büyüğü yaşanacak” dedi.

CHP Sözcüsü Yücel, MYK toplantısı gündemine ilişkin düzenlediği basın toplantısında şu açıklamalarda bulundu:


Değerli basın mensupları, bizleri ekranları başından ve sosyal medya hesaplarından takip eden kıymetli yurttaşlarımız, hepinize saygılarımı, sevgilerimi sunuyorum.

Öncelikle dün Şırnak’ta, görev başında geçirdikleri trafik kazası sonucunda şehit olan polis memurları Fırat Der ve İlker Duran'a Allah’tan rahmet, acılı ailelerine başsağlığı ve sabır diliyorum.

Bugün Konya’da askeri eğitim uçağının düşmesi sonucu şantiyede bir askerimiz şehit düştü. Şehidimize Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı ve sabır, yaralılara acil şifalar diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun.

NE BOLLUK, NE BEREKET KALDI MEMLEKETTE; VATANDAŞ İSTEDİĞİ GİBİ BİR İFTAR SOFRASI KURAMIYOR

Nefsimizi terbiye ettiğimiz, tokun açın halinden anladığı 11 ayın sultanı Ramazan ayındayız. Allah tüm vatandaşlarımızın tuttuğu oruçları, ibadetleri kabul etsin. Ramazan deyince, ülkemizde ramazan sofralarının yeri bir başkadır. Aileler toplanır, iftar sofraları kurulur, hep birlikte oruç açılır.

Ramazan bolluk, bereket demektir ama bugün Ramazan’da bile, ne bolluk, ne bereket kaldı memlekette. Vatandaş istediği gibi bir iftar sofrası kuramıyor. Et ve Süt Kurumu önünde kuyruklar uzuyor. İnsanlar gün ağarmadan sıraya giriyor. 1 kilo kıyma alabilmek için saatlerce sıra bekleyen emekliler, artık isyan ediyor.

EMEKLİ DE, ASGARİ ÜCRETLİ DE BU KOŞULLARDA RAMAZAN PİDESİ BİLE ALAMAYACAK DURUMDA

Bir vatandaşımız: “Bize cehennemi yaşatıyorlar” diyor. Bir başka vatandaşımız “Kaşık ile veriyorlar, kepçe ile alıyorlar. Ben ölümü tercih ediyorum, ölüm bundan daha rahat. Yaşayacak bir halimiz kalmadı” diyor. 30 sene devlete hizmet ettiğini söyleyen bir başka emekli ise; “Döner ekmek alıp yiyemediğinden” yakınıyor. Marketlerde fiyatlar almış başını gidiyor. Orta büyüklükte bir Ramazan kolisinin fiyatı bugün 900 lira olmuş. Bunun da ne kadar yeteceği meçhul. Açlık sınırı 16 bin, yoksulluk sınırı 53 bin lira olmuş. 10 bin lira alan emekli de, 17 bin lira alan asgari ücretli de bu koşullarda; bırakın iftar sofrası kurmayı, Ramazan pidesi bile alamayacak durumda. Mutfaklar tamtakır kuru bakır. Buzdolapları bomboş, evlerde tencere kaynamıyor. AKP hükümetleri dönemi, ülkemizin adeta açlıkla ve yoksullukla sınandığı dönem olarak tarihe geçti.

Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak yerel yönetimlerdeki gücümüzle, AKP iktidarında yoksullaşan vatandaşımıza destek olmak ve onları yoksulluktan kurtarmak için hiç durmadan çalışıyoruz.

AKP'NİN BU FİLMİNİ DAHA ÖNCE DE GÖRDÜK; ŞİMDİDEN SÖYLEYELİM: FİLM ONLAR İÇİN MUTLU SONLA BİTMİYOR

Bakın; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu, İstanbullulara Halk Ekmek aracılığı ile 340 gramlık pideyi 10 TL’den ulaştırıyor. AKP ise; hala mizansen otobüs videolarıyla, algı operasyonları peşinde. Sayın İmamoğlu’nu sandıkta yenemeyeceğini anlayan, AKP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı ise "Biz aynı oyunları, aynı tiyatroları oynamaya devam ediyoruz" diyecek kadar pişkin.

Biz, AKP'nin bu filmini daha önce de gördük. Şimdiden söyleyelim: Film onlar için mutlu sonla bitmiyor. Siz tiyatroyu, filmi sanatçılara bırakın. İstanbul, Ankara ve Antalya'da 250 gramlık Ramazan pidesinin 15 lira olan fiyatını nasıl düşürürüz diye düşünün!

VATANDAŞ ARTIK BİTTİ TÜKENDİ, İLLALLAH ETTİ

Şunu da belirtmeden geçmeyelim. Bu fiyatlarda fırıncıların hiçbir suçu günahı yok. Eminiz, kâr dahi etmiyorlar. Yükselen maliyetleri karşılamakta zorlanan esnaf, zam yapmak zorunda kalıyor. Burada asıl sorun, enflasyonun yükselişini önleyememeleri. Burada asıl sorun, 2002 ile 2024 yılları arasındaki maaş farklarıyla övünen, ekonomiden bihaber AKP hükümeti. Burada asıl sorun AKP zihniyetinin, kendine ve yandaşlarına layık gördüğü, lüks ve şatafatlı hayatın binde birini dahi kendi vatandaşına layık görmemesi. Vatandaştan fedakârlık beklerler, işçiden, emekçiden kemerleri sıkmayı beklerler, emekliden sabır beklerler, pandemi olur vatandaşa İBAN atarlar, para beklerler, deprem vergilerini deprem dışında her yere harcarlar, deprem olduğunda da Cumhurbaşkanından, Bakanına, bürokratına gözlerine ışık tutulmuş tavşan gibi bakarlar. Sosyal devlet ilkesini, kendi iktidarlarında tam tersine çevirip, adeta devletin kendi vatandaşını sömürdüğü bir sistem haline getiren AKP hükümetlerinin vatandaştan beklentileri bitmedi ama vatandaş artık bitti, tükendi, illallah etti.

SAYIN ERDOĞAN YÜREĞİN YETİYORSA 22 YILDA MAL VARLIĞIN NEREDEN NEREYE GELDİ ONU AÇIKLA

AKP iktidarında ne devlet ciddiyeti kaldı, ne de vatandaşı için kaygılanan bir iktidar. Varsa yoksa kendi siyasi gelecekleri. Buradan Sayın Erdoğan’a sesleniyorum! Sen her konuda muhalefeti hedef göstermeyi bırak da, yüreğin yetiyorsa, 22 yılda mal varlığın nereden nereye geldi onu açıkla.

ANKARALILARA ÇAĞRI YAPIYORUM: MAL VARLIĞINI DAHİ AÇIKLAYAMAYAN BU ADAMA OY VERMEYİN”

Bizim belediye başkanlarımız, belediye başkan adaylarımız aslanlar gibi malvarlıklarını açıkladılar. Neden? Çünkü çekinecekleri, gocunacakları bir şey yok. Ankara’nın en büyük 2 ilçesinden birinde 20 yıl belediye başkanlığı yapan, AKP’nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı Turgut Altınok’a malvarlığını açıkla diyorlar; adam büyük bir pişkinlikle, büyük bir yüzsüzlükle diyor ki “Mal bizim değil Allah’ın, biz emanetçisiyiz”. Yav arkadaşlar, bu nasıl bir yüzsüzlük? Bu nasıl bir pişkinlik?

Değerli basın mensupları; değerli izleyenler. Bunlar, “Allahtan korkmaz, kuldan utanmazlar!” Ben buradan tüm Ankaralılara bir çağrı yapmak istiyorum! Bu adama oy vermeyin! Mal varlığını açıklayamayanlara, “Harun gibi gelip Karun olanlara”, vatandaşın parasıyla, vergileriyle, iktidarın imkanlarıyla saltanat sürenlere oy vermeyin! Türkiye’nin 81 vilayetinde yaşayan, 85 milyon yurttaşımıza buradan bir çağrı yapmak istiyorum! Bu anlayışa oy vermeyin! İşçiyi, emekliyi, memuru, öğrenciyi açlığa ve sefalete mahkûm eden, tüyü bitmemiş yetimin hakkına tenezzül eden ama mal varlığını dahi açıklayamayan bu anlayışa oy vermeyin! Hem mal varlıklarını açıklamıyorlar; hem de biz emekli aylıkları iyileştirilsin dedikçe sinirden köpürüyorlar.

ÇOCUKLAR BİLE VATANDAŞIN ALIM GÜCÜNÜN DÜŞTÜĞÜNÜN FARKINDA, AMA SAYIN ERDOĞAN HALA LAF EBELİĞİNDE

Cumhurbaşkanı geçenlerde itiraf niteliğinde bir açıklama yaptı. “Muhalefetin söz ettiği artışları, ülkenin tüm yatırımlarını durdursak, eğitim ya da sağlık harcamalarının tamamını buraya aktarsak, kamu görevlilerine maaş vermesek bile bu talepleri karşılayamıyoruz” dedi. Yav arkadaş, uçan saraya gelince para var, yüzen saraya gelince para var, kışlık saraya gelince para var, milyonluk makam araçlarına para var, beşli çeteye, yandaş müteahhide para var. Emekliye gelince para yok. Madem emekliye para yok, 31 Mart'ta da emekliden AKP’ye ve Cumhur İttifakı adaylarına oy yok. Yıl olmuş 2024, beyefendi hala 2002’deki maaşlarla bugünkü maaşları kıyaslıyor. Ama o zamanki alım gücü ile bugünkü alım gücünü kıyaslamıyor. Yaptıklarını, ülkeyi getirdikleri durumu bir marifetmiş gibi pazarlamaya çalışıyor. Oysa 2002 yılında emekli maaşı, asgari ücretin 1,4 katıydı, şimdiyse emekli maaşları asgari ücretin kat be kat altında kaldı. Bundan hiç bahsetmiyor. 2016'dan sonra emekli maaşları, asgari ücretin altında kalmaya başladı. 2016 yılında asgari ücret 1.301 TL olurken, emekli maaşı 1.265 TL oldu. Böylece en düşük emekli maaşının asgari ücrete oranı 1’in altına düşerek 0,97 oldu. Bundan da hiç bahsetmiyor. 2022’in ilk yarısında bu oran 0,74’e kadar düştü. 2023’ün başında asgari ücrete oranı 0,69’u gören en düşük emekli maaşı, 2023’ün ikinci yarısında asgari ücretin 0,66’sına kadar geriledi. 2024'te en düşük emekli maaşı 10 bin TL olurken asgari ücret ise 17 bin TL oldu. Ve en düşük emekli maaşının asgari ücrete oranı 0,58 oldu. 2002'de en düşük emekli maaşıyla 12 gram altın alınabiliyordu. Şimdi en düşük emekli maaşı olan 10 bin TL'ye yalnızca 4 gram altın alınabiliyor. Erdoğan’ın bilimsellikten uzak, cahilce ve inatla uyguladığı ekonomi politikaları ülkeyi iflasa sürüklerken, emeklinin cebinden altınları her ay birer birer eksiltti. Alım gücü aydan aya değil, günden güne düşüyor. Bu hesaplar için ekonomist olmaya gerek yok. Çocuklar bile vatandaşın alım gücünün düştüğünün farkında, ama Sayın Erdoğan hala laf ebeliğinde. Milyonlarca emekli, geçinemediği için emekli olduğu halde çalışmaya devam ediyor. Yıllarca bu ülkenin ekonomisine katkı sunan, katma değer yaratan emekliler, kendilerini yok sayan AKP’ye 31 Mart’ta hesap soracak. Rahat edip, torun sevecekleri dönemde AKP, emeklileri ucuz et kuyruklarında saatlerce sıra bekleyecek hale getirdi. Emekliler, “Nerede, ne ucuz diye” market market geziyor, pazar pazar dolaşıyor. 70 yaşında insanlar, ekmeği ucuz alabilmek için saatlerce sıra bekliyor, kendilerine uzatılan mikrofonlardan, kameralardan emekliler utanıyor ama asıl utanması gereken AKP utanmıyor.

HİÇBİR YERDE ŞANSI OLMADIĞINI GÖRÜNCE SİYASİ DİLENCİLİĞE BAŞLADI

Değerli basın mensupları, kıymetli izleyiciler. Sayın Erdoğan geçtiğimiz günlerde İzmir'e geldi ve bir miting yaptı, yine İzmirlilere nasıl hitap edeceğini bilemedi. Mitingden geriye sadece Roman vatandaşlarımıza ettiği hakareti kaldı. Neymiş efendim CHP’deki kavgalar Tepecik’teki kavgalara benziyormuş. CHP'ye hakaret etme telaşına düşen AKP Genel Başkanı bu kez de İzmir'deki Roman vatandaşlarımızı kırmayı, rencide etmeyi ve ötekileştirmeyi başardı. Dolmayan meydanlar, tutmayan uçuk kaçık projeler, moral bozan anketler Erdoğan’ın ayarını iyice bozdu. Geçenlerde çıktı, “bu son seçimim” dedi. Erdoğan bundan önce de, 2009’da da, 2012’de de, 2022’de de benzer açıklamalar yapmıştı.

Kıymetli basın mensupları, Dolar 32 liraya çıkmış, emekliler 10 bin liraya mahkûm edilmiş, vatandaş indirimli et almak için gecenin geç saatlerinde kuyruğa girmeye başlamış, öğretmenler atanmamış, tarikatlar İlköğretim okullarına sızmış, gençler işsiz. Biz de AKP Genel Başkanının yalvarışlarını izliyoruz. Neymiş? Bu seçim son seçimiymiş, ona oy verilsinmiş. İstanbul'dan Adana'ya, Ankara'dan İzmir'e hiçbir yerde şansı olmadığını görünce siyasi dilenciliğe başladı. Duygu sömürüsü yapacağına, ekonomiyi düzelt, sığınmacı sorununu çöz, gençlere istihdam alanı aç. Zaten hepimiz biliyoruz, siyasi ömrünü tamamladın. Evet, doğru bu son seçimin. 17 gün sonra, 2019’da halkımızın Cumhuriyet Halk Partili Belediye Başkan adaylarına yönelttiği teveccühün daha büyüğü yaşanacak.

22 YIL GEÇTİ, GÜVEN ÇEMBERİNİ NEDEN OLUŞTURMADINIZ; YENİ Mİ AKLINIZA GELDİ?

Değerli basın mensupları, AKP’nin alışılagelmiş bir seçim klasiği de sınır ötesi operasyonlar. AKP’nin söyleyecek yeni bir sözü, adaylarının açıklayacağı projeleri olmayınca “Beka” söyleminden medet umar, sınır ötesi operasyonları seçim malzemesi yaparlar. Neymiş, “Bu yaz Irak sınırımızı güven altına alacak çemberi tamamlayacak, terör meselesini sorun olmaktan çıkaracaklarmış.” 22 yaz geçti, 22 yıl geçti bu güven çemberini neden oluşturamadınız? Yeni mi aklınıza geldi? Terör meselesini bugüne kadar neden sorun olmaktan çıkaramadınız? Şunu hatırlatırım. AKP iktidara geldiğinde 2002 yılında terör sorunu bitmişti. Şehit haberleri gelmez olmuştu. AKP iktidara geldi ve terör belasını bu milletin başına yeniden bela etti. O yüzden vatandaşın bu masallara artık karnı tok!

KENDİNİ TÜRK HEKİMLERİNE EMANET EDEN ATATÜRK’TEN, ‘GİDERLERSE GİTSİNLER’ ANLAYIŞINA GELDİK

Değerli basın mensupları ve kıymetli izleyiciler. Hafta başında TÜİK, işsizlik oranlarını açıkladı. Buna göre işsizlik yüzde 9.1, işsiz sayısı ise 3 milyon 214 binmiş. Ancak gerçek rakamlar tabii ki böyle değil. Gerçek işsizlik yüzde 26 buçuk, gerçek işsiz sayısı ise 11 milyona ulaşmış durumda. Genç işsizliği yüzde 16.6, kadın işsizliği ise yüzde 21.1. AKP iktidarının yanlış istihdam politikalarının sonucu: Ülkede koca bir işsizler ordusu oluştu. Türkiye’de işsiz sayısı artıyor ama istihdam alanları daralıyor. Gençler bu ülkede kendilerine iş bulamıyor. Liyakatin yok edildiği ülkemizde yurtdışına gitmeyi planlayan genç oranı yüzde 70’leri geçmiş durumda. Benzer bir durum biliyoruz ki sağlık çalışanlarında da var. Bugün 14 Mart Tıp Bayramı. Adı “bayram” ama kendisi maalesef artık “bayram” değil. “Kendini Türk hekimlerine emanet eden” Mustafa Kemal Atatürk’ten, maalesef “giderlerse gitsinler” anlayışına geldik. Şehir hastaneleri denilen beton yığınlarının içinde, doktorların ameliyathane temizlemek, hemşirelerin hasta, teknikerlerin ise malzeme taşımak zorunda kaldığı bir dönem yaşıyoruz. İzmir Bayraklı Şehir Hastanesi’ndeki bu iddialar karşısında Sağlık Bakanlığı sus pus. Sağlık çalışanları çaresiz, hastalar çaresiz. Eczanelerde ise veresiye ilaç dönemi başladı. İşte 21’inci yüzyılda, AKP’nin “sağlıkta dönüşüm” masallarının dramatik sonu. Biz, tüm sağlık çalışanlarının özlük haklarının iyileştirildiği, şiddetten korunduğu bir Türkiye’yi var etme dileğimiz ve iddiamızla 14 Mart Tıp Bayramını kutluyoruz.

RESMİ GAZETE, YANDAŞA TANINAN AYRICALIKLARIN İLAN EDİLDİĞİ FERMANLAR HALİNE GELDİ

Değerli arkadaşlar, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, “yatırım teşvik belgesi listesi” geçtiğimiz günlerde Resmî Gazete’de yayınlandı. Bakanlık; Eylül-Aralık 2023 döneminde 5 bin 122 yatırım teşvik belgesi verdi. Yayımlanan listede önceden, “öngörülen destek unsurları” adı altında, şirketlere tanınan vergi muafiyetleri, vergi indirimleri ve teşvikler yer alıyordu. Fakat şimdi bu listede şirket teşvikleri ve vergi muafiyetleri yok. Peki, ne var diye sorarsanız? “Gerici faaliyetleriyle dikkat çeken birçok kuruma” ve “iktidara yakın şirketlere” teşvikler var. Cübbeli Ahmet Hoca’nın onursal başkanı olduğu dernek de teşvik almış, Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın mütevelli heyeti başkanı olduğu “Yeni Türkiye Eğitim Vakfı İktisadi İşletmesi” de teşvik almış. Nakşibendi tarikatının “Muradiye Eğitim Öğretim Okulları” da yatırım teşviki alan şirketler arasında. AKP’nin vazgeçilmezi, kamu ihaleleriyle gündemden düşmeyen Albayraklar şirketi de; 5’li çete olarak bilinen Kalyon ve Cengiz İnşaat da teşvik alan firmalar arasında. Yine Cengiz Holding’e bağlı şirketlerden Eti Bakır Anonim Şirketi de teşvik alan şirketler arasında.

BİRİLERİ TEŞVİKLERE BOĞULUYOR, DİĞERİ KREDİ KARTI BORCUNDAN BOĞULUYOR

Değerli basın mensupları ve kıymetli izleyiciler, Resmî Gazete, AKP döneminde tabiri caizse, “Padişahın dağıttığı ulufelerin okunduğu fermanlara” dönüştü. Yandaşa tanınan ayrıcalıkların ilan edildiği gece yayınlanan fermanlar haline geldi. Vatandaşa, kobilere, esnafa teşvik ve ayrıcalık yok, ülkenin kaymak tabakası olarak bilinen 5’li çeteye, Erdoğan’ın 7 göbek akrabalarına teşvik üstüne teşvik var. İhtiyaçları mı var? Hayır! Hiç utanmıyorlar, hiç uslanmıyorlar. Onca teşvik arasında vatandaşın hali nedir derseniz de vatandaşın haline bir göz atalım. Faizler yükseliyor yükselmesine fakat vatandaş başka çaresi olmadığı için kredi çekmeye ve kredi kartına borçlanmaya devam ediyor. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu verilerine göre, son 3 ayda kredi kartı borçları yüzde 8 arttı. İşte size kaymak tabaka olarak bilinen 5’li çete ve sarayın akrabalarının hali ile sade vatandaşın karşılaştırmalı tablosu. Birileri teşviklere boğuluyor, diğeri kredi kartı borçlarından ve kredi borcundan boğuluyor. Birileri servetini büyütme çabasında, diğeri hayatta kalma çabasında. İşte biz vatandaşı yokluğa mahkûm eden bu adaletsiz sisteme itiraz ediyoruz. Macera aramayan, ayakları yere basan projelerle halkın derdine çare olan yerel yönetim anlayışını önce 31 Mart yerel seçimlerinde, daha sonra da genel seçimlerde hayata geçireceğiz.

Teşekkürler arkadaşlar. Sorusu olan varsa alabilirim.

PROVAKATİF EYLEMLERDEN MEDET UMANLARIN AVUÇLARINI YALAYACAKLARINI SÖYLEYEBİLİRİM

Soru- Efendim MYK toplantınızda kampanya çalışmaları değerlendirildi mi? Saha çalışmalarını nasıl değerlendirdiniz? Bundan sonraki sürece ilişkin yeni bir taktik söz konusu mu? Karadeniz gezisi, Güneydoğu, Doğu Anadolu buralara gidecek mi Genel Başkan? Yansımalar nasıl sahadan? Bir de çok tartışılan başlık malumunuz bu para sayma görüntüleri. İşte İstanbul'da il binasının alımı sırasındaki o kaporanın verilmesi meselesinde? Bunu incelediniz mi, yasaya aykırı bir durum var mı? Örgütlerinize bir talimat verdiniz mi?

Deniz Yücel- Efendim MYK toplantımızda tabii ki kampanya ve seçim çalışmaları gündeme geldi. Biz kampanyamızı sürekli sahadan ve saha çalışmalarından geri dönüşler alarak, kampanyamızı sürekli güncelleyerek, yenileyerek sahadan gelen veriler doğrultusunda revize ederek yürütüyoruz. Kampanyamız çok başarılı bir şekilde yürüyor. Türkiye'nin hemen hemen her yerinde ve bunun da seçim sonuçlarına ve sandık sonuçlarına yansıyacağına inanıyoruz.

Genel Başkanımızın önümüzdeki seçimlere kadar kalan sürede programları önümüzdeki günlerde açıklanır. Elbette Doğuda, Güneydoğu'da, Karadeniz'de ve diğer illerimizde bir takım programlar yapılacak. Örneğin dün İzmir'deydi. Dünden önceki gün İzmir'deydi. Çok verimli ilçelerimizde mini mitingler yaptık. İzmirli hemşehrilerimizle bir araya geldik. Önümüzdeki günlerde programları siz değerli basın mensuplarıyla ve kamuoyuyla paylaşılır.

İstanbul il başkanlığı binamızın satın alındığı dönemde kayıt altına alınan para sayma görüntüleri ile ilgili MYK toplantımızda herhangi bir gündem olmadı, herhangi bir tartışma geçmedi. Şunu söyleyeyim yani İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu bu konuda gerekli açıklamayı yaptı. Seçimlere 20 gün kala böyle bir şeyin gündeme getirilmesi AKP iktidarının, yandaşlarının ve onlardan medet umanların yine bir panik yaşadıklarını ve çaresizlik içerisinde olduklarını çok net bir şekilde gösteriyorlar. Bu tip provokatif işler, bu tip çamur atma niteliğindeki işler ve eylemler her öncesinde, her seçim arifesinde yaşanıyor. Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanlarına, siyasetçilere ve Cumhuriyet Halk Partisi'ne yönelik. Dolayısıyla bundan medet umanların avuçlarını yalayacaklarını çok büyük bir rahatlıkla söyleyebilirim.

BAKANLARIN İL İL GEZMESİ AKP İÇİNDEKİ ENDİŞEYİ, KORKUYU GÖSTERİYOR

Soru- Efendim bakanlar 81 ilde AK Parti adayları için oy istiyorlar. AK Parti adayları için il il geziyorlar. Bunun için ne söylersiniz? Cumhurbaşkanı Erdoğan’da 2018'de partisiz bakanları bakanlarla bir kabine oluşturuyoruz demişti.

Deniz Yücel- Bu söylediğiniz şeyde bakanların il il gezmeleri, özellikle İstanbul'da, diğer illerde seçim çalışmaları yapmaları AKP'nin yine yaşadığı çaresizliği, korkuyu, kaygıyı ve paniği bize gösteriyor. Bir taraftan bakanları seçilmiş kişiler içerisinden değil de atanmış kişiler olarak belirleyeceksiniz, bakanları etkisizleştireceksiniz, bürokrasiyi güçlendirdiğinizi iddia edeceksiniz ama bir taraftan o bakanları bakanlıkların ve devletin tüm imkanlarıyla seçim döneminde sahaya çıkartıp seçim çalışması yapacaksınız, yaptıracaksınız. Bu hem siyasete ne kadar samimiyetsiz baktıklarını, devletin kaynaklarını, imkanlarını, kamunun kaynaklarını, kendi siyasi gelecekleri ve ikballeri için ne kadar kaygısızca ve şuursuzca kullandıklarını bize gösteriyor. Bir taraftan da seçim kaybetmenin paniğini yani aynı 2019'da olduğu gibi ülkemizin dört bir yanında Cumhuriyet Halk Partili belediye başkan adaylarına halkımız büyük bir teveccüh gösterdi. Şu anda da yine aynı daha fazla, daha büyük bir teveccühün arifesindeyiz. Dolayısıyla 2024 31 Mart seçimlerinde böyle bir korku, kaygı ve panik yaşadıklarını bize gösteriyor. Kimi çalıştırırsa çalıştırsınlar Sayın Erdoğan’da bilfiil çalışsa ki çalışıyor. İstanbul'da da başka yerlerde de yerel seçimlerde AKP'nin ve Cumhur ittifakı adaylarının bir hizmete uğramasını engelleyemeyecekler.

SEÇİM GECESİNE İLİŞKİN TATBİKATLAR YAPILIYOR

Soru- Efendim toplantıda seçim güvenliğine dair bir başlık konuşuldu mu? Eğer konuşulduysa ne gibi tedbirler alınacak seçim güvenliği için?

Deniz Yücel- Seçim güvenliğine ilişkin bir gündemimiz oldu. Toplantımız devam ederken ben toplantıdan ayrıldım. Seçim güvenliği ile ilgili örgütlerimiz her türlü çalışmayı, önlemi yapıyorlar. Seçim gecesine ilişkin tatbikatlar yapılıyor. Sandık görevlilerimiz, okul sorumlularımız, okul görevlilerimizin, bilişim sorumlularımızın katıldığı, dahil olduğu. Önümüzdeki günlerde bu önlemleri ve çalışmaları sizlerle daha somut olarak paylaşacağız.

Ben buradan şunu söylemek istiyorum. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan her bir birey vatandaşlık görevini yapmalı, sandığa gitmeli ve iradesi ne olursa olsun sandığa yansıtmalı. Sandık güvenliği ile ilgili, seçim güvenliği ile ilgili hiçbir yurttaşımızın, hiçbir vatandaşımızın herhangi bir kaygısı olmasın. Cumhuriyet Halk Partisi de bu düzenin değişmesi gerektiği konusunda iddia ortaya koyan ve çalışma yapan diğer tüm siyasi partilerde ve tabii ki yine sivil toplum kurumları, kuruluşları da, Barolar da, Hukukçular da gereken çalışmaları yapıyorlar. Önümüzdeki günlerde bunları daha detaylı ve somut bir şekilde sizlerle paylaşacağız.

Teşekkür ederim arkadaşlar.