22.04.2024

Deniz Yücel: AKP'nin Ekonomiyi Düzeltmesini Beklediği Mehmet Şimşek Adeta Sömürge Valisi Gibi Konuşuyor

CHP Parti Sözcüsü Deniz Yücel, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in ''locals-yerel halk'' ifadesini eleştirerek, "Bu 'Yerel halk' ne demek değerli arkadaşlar? AKP'nin ekonomiyi düzeltmesini beklediği Mehmet Şimşek adeta sömürge valisi gibi konuşuyor. Herhalde; 22 yıldır iktidar olmanın nimetlerinden faydalanan AKP’nin Creme de la Creme - kaymak tabakası hariç geri kalan herkesi kastediyor. Yerel halk değil, Sayın Şimşek Türk Halkı, Türk milleti. 100 yıllık Cumhuriyet ve vatansever Türk milleti bu tavrı hak etmiyor" dedi.

CHP Parti Sözcüsü Deniz Yücel, Genel Başkan Özgür Özel'in başkanlığında Merkez Yönetim Kurulu toplantısı devam ederken düzenlediği basın toplantısında şu açıklamalarda bulundu:

Değerli basın mensupları, bizleri ekranları başından ve sosyal medya hesaplarından takip eden kıymetli yurttaşlarımız, hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Haftalık olağan MYK toplantımız devam ediyor. Gecikme nedeniyle gösterdiğiniz anlayıştan dolayı hepinize teşekkür ediyorum. Takip ettiğiniz gibi, Belediye Başkanlarımızla ve İl başkanlarımızla 20 - 21 Nisan tarihlerinde, “İktidar Yolunda CHP Belediyeciliği” çalıştayımızı gerçekleştirdik. Seçilmiş 409 belediye başkanımız ve il başkanlarımızla büyük bir salonu hınca hınç doldurabilmenin, o koltuklarda oturan kişilerin sandıkta kurduğumuz Türkiye İttifakı’nın oyları ile seçilmiş belediye başkanları olmasının haklı gururunu ve onurunu yaşadık.

DAHA FAZLA YURTTAŞIMIZI BABA EVİNE BEKLİYORUZ

31 Mart Yerel seçimlerinde baba evine dönüşler başladı. Köklerini Anadolu ve Rumeli Müdâfaa-i Hukuk Cemiyetlerinden alan, emperyalizme karşı bağımsızlık mücadelesini örgütleyen, her türlü yokluğa ve zorluğa rağmen çağının çok ilerisinde, demokratik, özgür, bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Cumhuriyet Halk Partisi hepimizin baba evidir. Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel’in ifade ettiği gibi “Baba evinin tapusu kimseye ait değildir.” Baba evinin tapusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk adına kayıtlıdır. O yüzden vakit kaybetmeden, daha fazla yurttaşımızı baba evine bekliyoruz.

Hayat pahalılığı nedeniyle ezilen, üç kuruş maaşla ayın sonunu getirmeye çalışanları baba evine bekliyoruz. İnançları nedeniyle, etnik kimlik ve kökenleri nedeniyle, siyasi görüşleri ve yaşam tarzları nedeniyle ötekileştirilen, ayrıştırılan, yok sayılanları baba evine bekliyoruz. Dini duyguları, milli duyguları, vatan, millet, bayrak sevgisi yıllarca sömürülen kim varsa baba evine bekliyoruz. Baba evinde Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyeti emanet ettiği gençler var! Baba evinde Cumhuriyet kadınları var. Baba evinde, 10 bin liraya geçinmek zorunda olan emekliler, atanmayan öğretmenler, staj ve çıraklık mağdurları var. Baba evinde 17 bin lira asgari ücretle çalışıp, kira ödeyip, çocuk okutup geçinmeye çalışanlar, gece boyu ayazda titreyerek ucuz kıyma kuyruğunda bekleyenler, pazarda çürük meyve - sebze toplamak zorunda kalanlar var. Baba evinde, vatan toprağını korumak için şehit düşenlerin aileleri var. Baba evinde bağımsız ve tarafsız yargı hasreti çekenler, haksız ve hukuksuz bir şekilde özgürlüğü ellerinden alınanlar var. Baba evinde “oy yoksa hizmet de yok” diyerek tehdit edilen depremzedeler var. Baba evinde ağaca, suya, toprağa siper olmuş doğa katliamlarına dur diyen milyonlar var. Kısacası baba evinde ezilenler var. Mazlumlar var ve mağdurlar var! O yüzden herkesi baba evine bekliyoruz.

BELEDİYELERİN MİLYONLARCA LİRALIK BORCU YENİ BELEDİYE BAŞKANLARININ SIRTINA YÜKLENDİ

Değerli basın mensupları, kıymetli yurttaşlarımız; yerel seçimlerin sonunda 14 büyükşehir, 21 il merkezi olmak üzere toplam 35 ilde belediyeleri kazandık. 314 ilçeyi CHP’li belediye başkanları yönetecek. Yüzde 38 oy oranına ulaşarak partimizi hep birlikte birinci parti yaptık. Cumhuriyet Halk Partisi artık toplumun her kesiminden oy alabilen bir siyasi partidir. 31 Mart 2024 Yerel Seçimlerini Türkiye ittifakı kazanmıştır, Türkiye kazanmıştır. Ve göreceksiniz, iktidar yolunda ilerleyen Cumhuriyet Halk Partisi ve CHP’li belediyeler önümüzdeki 5 yıl boyunca halkımıza en güzel hizmetleri götürecek. Ancak kazandığımız belediyelerde inanılmaz bir israf tablosu ortaya çıktığını da bilmenizi istiyoruz. Bazı belediyeler giderayak yağmalanmış ve talan edilmiş. Hemen hemen tüm belediyelerin milyonlarca liralık borcu yeni belediye başkanlarının sırtına yüklendi. Bu kadar para nerelere harcandı? Hangi vakıf, hangi dernek, hangi medya gruplarına ne kadar kaynak aktarıldı? Kaç paralık çerez, kaç paralık kuru yemiş alındı? Kimlere hangi ballı ihaleler verildi. Bunların hepsi yeri ve zamanı geldiğinde kamuoyuyla paylaşılacak.

AKP İKTİDARI VE YÖNETİM KADROSU İSRAİL KONUSUNDA KONUŞTUKÇA BATIYOR

Değerli basın mensupları, bir söylediği bir söylediğini tutmayan AKP iktidarı ve yönetim kadrosu İsrail konusunda konuştukça batıyor. Ticaret Bakanı Ömer Bolat, 27 Mart'ta bir televizyon programında İsrail ile ticaret yapılmadığını savundu ve bunu eleştirenleri de "MOSSAD ajanı" olmakla itham etti. Aynı Ömer Bolat 28 Mart’ta yani bir gün sonra katıldığı bir başka programda “Hükümet olarak kamu kurumları, devlet şirketleri asla İsrail firmaları ile ticaret yapmıyor” dedi. Hatta baş yandaş bir gazete 8 Nisan 2024 tarihinde "İsrail ile ticaret koca bir yalan" başlığıyla haber yaptı. Sonra ne oldu? Ticaret Bakanlığı 9 Nisan’da bir açıklama yaptı ve İsrail ile “Olmadığını iddia ettikleri” ticarete kısıtlama getirdi! Tarih 20 Nisan 2024’ü gösterdiğinde ise; AKP Genel Başkan Yardımcısı Nihat Zeybekçi katıldığı bir programda, “İsrail'le yapılan ticareti “Zarar Veren” ve “Zarar vermeyen” olarak ikiye ayırarak yaptıkları ikiyüzlülüğe kılıf aradı. Şu sözlere bakın... İsrail'in Müslümanlara yaptığı bebek katliamını nefretle kınıyorlarmış, ama İsrail serbest ticaret anlaşmasından da vazgeçemezlermiş. Neden? Çünkü; 6 satıp 1 alıyorlarmış. Ya günahtır, ayıptır! Bir taraftan Gazze mitingi yap! Bir taraftan gelsin yeşil dolarlar! Bir taraftan büyük Filistin mitingi yap! Diğer taraftan 6 sat, 1 al! AKP zihniyetine göre, masum insanlar ölebilir, çocuklar, siviller ölebilir ama ticaret devam eder. “Meydanlarda insanları toplarız, 2 nutuk atarız, kitlelerin, insani ve vicdani duygularını okşarız, biraz inanç ve din sömürüsü yaparız ama ticaret devam eder, dolarlar akmaya devam eder.” Neden? Çünkü 6 satıp, 1 alıyorlar. İsrail Uluslararası Adalet Divanında soykırım suçlamasıyla yargılanıyor. Nihat Zeybekçi ise soykırım suçu için “Eyvallah ama…” diyor. Yalnız AKP'lilere söyleyelim. Artık herkes bu yalanların, bu riyakarlıkların ve bu ikiyüzlülüğün farkında. AKP’li yetkililerin, Saraydaki Goebbels özentisi danışmanların ve medyadaki trollerin bu çelişkili ve manipülatif açıklamalarına artık kimse inanmıyor.

CEMEVLERİ KÜLTÜR SANAT KURUMU YA DA TANITIM OFİSİ DEĞİLDİR, İBADETHANEDİR

Değerli basın mensupları, geçtiğimiz hafta, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla bir yönetmelik yayımlandı. Cemevlerinin aydınlatma giderlerinin Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçesinden ödenmesinde uygulanacak usul ve esaslar düzenlenmiş. Cemevlerini hala Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesi altında tutarak alevi yurttaşlarımızın ibadetlerine ve Alevilik inancına bir kültürel değer muamelesi yapan zihniyet, lütfetmiş ve cemevlerinden -eğer şartları sağlarsa- aydınlatma gideri almayacaklarmış. Yav bir kere Cemevlerinin Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde işi ne? Cemevleri kültür sanat kurumu ya da tanıtım ofisi değildir, ibadethanedir. Tekrarlayalım, cemevleri ibadethanedir. Alevilik de, kültürel bir etkinlik değil, inançtır! Cem ve semah da birer kültürel aktivite değil, ibadettir! Şatafatlı sofralara, makam araçlarına, yurtdışı toplantılarına akıttığınız Diyanet bütçesi ne güne duruyor? Aleviler vergilerini ödüyor ama Diyanetten haklarını alamıyor. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında, hiç kimse inançları ve etnik kimlik kökeni nedeniyle ayrımcılığa maruz kalmayacak. Ötekileştirmeye son vereceğiz. Toplumdaki her kesim, bu ülkeye aidiyet duygusunu sonuna kadar hissedecek.

KOMİSYON ÇALIŞMALARININ ADALETTEN BİR GRAM SAPMASINA DAHİ İZİN VERMEYECEĞİZ, BU BİZİM İLİÇ’TE TOPRAK ALTINDA KALAN CANLARIMIZA KARŞI BOYNUMUZUN BORCUDUR

Değerli arkadaşlar, hepinizin bildiği gibi Erzincan İliç’teki maden faciasının üzerinden iki ay geçti. Nihayet Meclis’te faciaya ilişkin bir araştırma komisyonu kurulabildi. Komisyonda AKP’li Erzincan Milletvekili Süleyman Karaman da yer alıyor. Süleyman Karaman, 22 Temmuz 2004’te 41 yurttaşımızın yaşamını yitirdiği Pamukova tren katliamının yaşandığı dönemde TCDD Genel Müdürü olan kişi. Dönemin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, o dönemde Karaman hakkında soruşturma açılmasına izin vermemişti. Aynı Karaman, 2022 yılında Anagold’un madeninde şirketin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca sıkça denetlendiğini iddia etmişti. Bu kişinin yer aldığı komisyondan tarafsız, bilimsel ve objektif bir rapor çıkmasını bekleyeceğiz… Öyle mi? AKP iktidarının bu ve benzeri facialarda izlediği bir yol var. Meclis’te kurulacak olan araştırma komisyonlarına, araştırılacak konuda sicili bozuk olan bir kişiyi mutlaka atıyorlar. Kazaların gerçek nedeninin, yapılan ölümcül ihmallerin ve ihmaller silsilesinin üzerini örtecek, manipüle edecek birilerini mutlaka bulurlar ve atarlar. Atıyorlar ki; komisyonda olayın üstünü kapatsın, atıyorlar ki gerçek sorumlular aklansın ve ortaya çıkacak olan ihmaller zinciri yok sayılsın, atıyorlar ki AKP’ye zeval gelmesin. Bunu FETÖ Araştırma Komisyonu’nda da gördük. Soma’nın katilini, Amasra Araştırma Komisyonu’nun başkanı yaptıklarında da gördük. Çünkü asıl amaçları olayları araştırmak değil toplumda oluşması muhtemel olan tepkiyi ve infiali bastırmak. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak şimdiye kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kurulan araştırma komisyonlarında, gerçeklerin ortaya çıkması, ihmali ve kusuru olanların tespit edilerek yargı makamlarının önüne çıkarılması ve bu olaylardan ders çıkarılarak, tedbirler alınarak benzer olayların yaşanmaması için doğru bildiğimizi söylemekten asla geri durmadık. İliç Faciası’nı araştırmak için kurulan komisyonda Cumhuriyet Halk Partisi’ni temsilen Genel Başkan Yardımcımız ve Çalışma Gölge Bakanımız Gamze Taşçıer, Genel Başkan Yardımcımız ve Enerji Gölge Bakanımız Deniz Yavuzyılmaz, Adana Milletvekilimiz Müzeyyen Şevkin, Erzincan Milletvekilimiz Mustafa Sarıgül ve Muğla Milletvekilimiz Cumhur Uzun’la yine aynısını yapacağız. Komisyon çalışmalarının adaletten bir gram sapmasına dahi izin vermeyeceğiz. Bu bizim İliç’te toprak altında kalan canlarımıza karşı boynumuzun borcudur, kimsenin en küçük bir şüphesi dahi olmasın.

AKP’Lİ BELEDİYE BAŞKANLARINI BİZİ TAKİP ETMEYE ÇAĞIRIYORUZ

Değerli basın mensupları, AKP iktidarı seçim şokunu hala atlatamadı. “Kent lokantası oy mu kaybettirir” diyen bir Genel Başkanla, daha çok şok yaşarlar. CHP olarak her konuda öncü olmaktan mutluluk duyuyoruz. CHP'nin ısrarlarıyla emeklilere bayram ikramiyesi geldi, taşeron işçilerimizin kadro sorunu büyük ölçüde çözüldü, EYT sorununu gündemden düşürmedik, kısmen çözüldü. Şimdi de kent lokantası projemizi AKP'li belediyeler uygulamaya başladı. Gaziantepli vatandaşlarımız da “Kent Lokantası Projesi” sayesinde dört kap yemeği 40 liraya yiyebilecek. Fatma Şahin gibi diğer AKP’li belediye başkanlarını da bizi takip etmeye çağırıyoruz. Ne diyelim… Cumhuriyet Halk Partisini ve Cumhuriyet Halk Partili Belediyeleri takip etmeye devam edin. Çünkü; her şey çok güzel oluyor.

MEHMET ŞİMŞEK ADETA BİR SÖMÜRGE VALİSİ GİBİ KONUŞUYOR

AKP’nin her bir şeyi bilen ekonomist Genel Başkanı Kent Lokantalarına yenik düştü! 10 bin lirayla geçinin dediniz! Emekli vatandaşlarımızla dalga geçtiniz, açlığa mahkûm ettiniz ve emeklilere yenildiniz Sayın Erdoğan! Asgari ücretin altında kira kalmadı. Ev demeye bin şahit isteyen, 4 duvarı olan üstü kapalı bir bina bile, durduğu yerde asgari ücretli bir işçiden çok daha fazla para kazanır hale geldi. Bir işçinin ödeyemediği ev kirasına yenildiniz! Ekonomik darboğazın huzur bırakmadığı ailelere, buzdolapları bomboş, tencere bil kaynamayan evlere, geleceğinden umudu kesmiş gençlere, yarınını göremeyen annelere, babalara, parasızlığın, mutsuzluğun, kapana kısılmışlığın sebep olduğu asık suratlara ve çaresiz bakışlara yenildiniz Sayın Erdoğan! Bakanınızın tabiriyle bu “Yerel halk”a yenildiniz Sayın Erdoğan! Yahu bu “Yerel halk” ne demek değerli arkadaşlar? AKP'nin ekonomiyi düzeltmesini beklediği, ekonomiyi teslim Mehmet Şimşek adeta bir sömürge valisi gibi konuşuyor. Herhalde; 22 yıldır iktidar olmanın nimetlerinden faydalanan AKP’nin Creme de la Creme şanslı azınlık, kaymak tabakası hariç geri kalan herkesi kastediyor. Yerel halk değil Sayın Şimşek Türk Halkı, Türk milleti! 100 yıllık Cumhuriyet ve vatansever Türk milleti bu tavrı, bu ifadeleri hak etmiyor.

MENÜYÜ HÜKÜMET HAZIRLADI, YEMEĞİ YANDAŞLAR YEDİ, MEHMET ŞİMŞEK HESABI ‘YEREL HALK’A ÖDETECEK

Değerli arkadaşlar, aynı Hazine ve Maliye Bakanı geçtiğimiz günlerde “Harcamaları mümkün olduğu ölçüde kontrol edip kesintiye gideceğiz” dedi. Peki, biz de soralım. Bu kesinti, bu tasarruf kimin cebinden yapılacak? Ortada yıllarca borcu ödenecek, dolarla avroyla ödeme garantisi verilmiş plansız projeler var. Holdingler için sürekli vergi afları çıkarılıyor. Onlar anladığımız kadarıyla tasarruf kapsamında değil. Peki, bu faturayı kim ödeyecek? Mehmet Şimşek’in deyimiyle “Yerel Halk”. Yani mahallenin bakkalı, okulun yanındaki kırtasiye sahibi, gençlerin kahve içmek için gittiği kafenin sahibi ödeyecek bu hesabı.

Değerli arkadaşlar, menüyü hükümet hazırladı, yemeği yandaşlar yedi, sömürge valisi gibi konuşan Mehmet Şimşek de şimdi hesabı yerel halka ödetecek. Kamuda tasarruf sağlanacak mı diye sorsak onun da yanıtı belli. "İtibardan tasarruf olmaz” diyecekler. Saatlerini, yemeklerini, pahalı çantalarını gösterecekler. İtibardan tasarruf olmaz diyen Mehmet Şimşek birkaç gün önce IMF Başkan Yardımcısı ve Avrupa Direktörüyle görüştü. Görüşmenin ardından IMF Avrupa Direktörü Alfred Kammer "Türkiye'deki yürürlükte olan programı destekliyoruz" dedi.

AKP SEBEP; HAYAT PAHALILIĞI, YOKSULLUK VE YOLSUZLUK, EKONOMİK BUHRAN, LİYAKATSİZLİK SONUÇTUR. VE HUKUKSUZ TÜM UYGULAMALAR SONUÇTUR

Değerli basın mensupları, buradan görüyoruz ve anlıyoruz ki; Türkiye IMF'siz IMF programı uyguluyor. AKP Genel Başkanından bakanlarına kadar hepsi kendileri dışında bir sorumlu bulma ve yanlış politikalarının bedelini başkalarına ödetme derdinde. Hazine Bakanı, ekonomik buhranın acı faturasını halka ödetmek istiyor. AKP Genel Başkanı Erdoğan da, ekonomideki kendi başarısızlıklarının faturasını başkalarından çıkarmaya çalışıyor. Ona göre sorumlu, kimi zaman zincir marketler, kimi zaman büyük şirketler. Utanmasalar, kiraların emlakçılar yüzünden, altın fiyatlarının da kuyumcular yüzünden arttığını iddia edecekler. Serbest piyasa ekonomisi dediler, CHP’li belediyelerin sosyal devlete yönelik hizmetlerini kendilerince küçümsediler. “Kent lokantası da neymiş” dediler ama kendileri market kurdular. AKP’nin Genel Başkanının “Kâr amaçlı kurulmadı” dediği Tarım Kredi Marketleri meğer fahiş fiyatları pek seviyormuş. Market 2023‘te bir hayli kar elde ettiği gibi, yöneticilerine de 5 milyon liralık menfaat sağlamış. Neyse ki bu ülkede namuslu, işinin ehli, bağımsız denetim firmaları var da biz de gerçekleri bu şekilde öğrenebiliyoruz. AKP, istediği kadar hedef şaşırtmak istesin bu halk, derinleşen yoksulluğun sebebini, ayyuka çıkan yolsuzluğun sebebini, artan işsizliğin, bir avuç yandaşı zenginleştirip, yaşadıkları şatafatlı hayatın, bu talan düzeninin AKP olduğunu biliyor. Halk şunu artık çok iyi biliyor. AKP sebep, hayat pahalılığı sonuçtur. AKP sebep, yoksulluk ve yolsuzluk sonuçtur. AKP sebep, ekonomik buhran sonuçtur. AKP sebep, liyakatsizlik sonuçtur. AKP sebep, hukuksuz tüm uygulamalar sonuçtur.

ÇOCUKLARIMIZA BIRAKACAĞIMIZ EN DEĞERLİ MİRAS; SAYGIN, HER ALANDA TEMİZ, DÜRÜST, EŞİT, ÖZGÜR VE ADALETLİ BİR TÜRKİYE’DİR

Değerli Basın Mensupları, çok değerli, sevgili çocuklar… Yarın 23 Nisan... Milli egemenliğimizin ve bağımsızlığımızın sembolü olan Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kuruluş yıldönümü. Büyük Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün başkanlığında kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi ile Türk ulusu kendi kaderini ve kendi istikbalini kendi belirledi. Bugün Türkiye dünyanın saygın ülkeleri arasında ise, bunun temelleri 23 Nisan 1920’de Ankara’da atıldı. Bu ülkenin tüm vatandaşları eşit haklara ve sorumluluğa sahip artık. Hiç kimse diğerinden üstün değil. Çünkü egemenlik kayıtsız şartsız milletin. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin görevi vatandaşlarımızın öncelikle hak ve özgürlüklerini korumak. Anayasa’ya sahip çıkmak. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti niteliklerini işler hale getirmek. Türkiye'yi muasır medeniyetler seviyesine çıkarmak. Bu saydıklarım, bu milletin seçtiği her bir milletvekilinin de asli görevi. Meclis, saygınlığı ile Türk ulusuna örnek olmalı. Şatafat ve görgüsüzlük parlamentonun kapısından girmemeli. Milletvekilleri yedikleri pahalı yemeklerle, kollarına taktıkları pahalı saatlerle, lüks uçaklarla yaptıkları seyahatler ile gündeme gelmemeli. Halkın vekili, halk gibi yaşamalı. Bizim çocuklarımıza bırakacağımız en değerli miras, saygın, her alanda temiz, dürüst, eşit, özgür ve adaletli bir Türkiye’dir. Çocuklarımıza, saygınlığın şekil ile değil, özle kazanılacağını, bilgiyle kazanılacağını göstermeliyiz.

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin 104. kuruluş yıldönümünü şimdiden kutluyorum. Milyonlarca çocuğumuzun, evladımızın gözlerinden öpüyorum.

Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Teşekkür ederim arkadaşlar.