10.01.2025
10.01.2025
“ATATÜRK VE İSMET PAŞA’NIN GÜZEL KENTİ İZMİR’E LAYIK OLMAYA ÇALIŞIYORUZ”
“SÖZÜMÜZ VAR; ATATÜRK VE İNÖNÜ’NÜN PARTİSİ İLK SEÇİMDE İKTİDAR OLACAK”
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, İzmir’de Birinci İnönü Zaferi’nin Yıldönümünde İsmet İnönü’yü Anma Programı’na katıldı. Burada konuşan Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel, “Bugün Çalışan Gazeteciler Günü. Bizi gün boyunca takip eden ve emek veren değerli muhabir arkadaşlar, değerli kameramanlar, basın emekçileri… Hepimiz demokratik bir ülkede yaşıyor olmanın erdemlerinden, faziletlerinden, bize kazandırdıklarından istifade ederek bugünlere geldik. Son 22-23 yılda her ne kadar başta düşünce özgürlüğü, basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü ve tüm özgürlük alanları daraltılmış olsa da bugün burada o alanlar daha hiç yokken onları var edenlerden birinin doğduğu evin önündeyiz” dedi. Özel, şunları söyledi:
“DÜNYADA DEMOKRASİNİN NASIL KALKINDIRDIĞINI BİRLİKTE GÖRDÜLER”
“Gazi Mustafa Kemal Atatürk Selanik’te, Atatürk’ten üç sene sonra 1884’te de İsmet Paşa bu evde doğdu. İkisi de çalışkan, prensipli, son derece disiplinli öğrenciler, sonra subaylar oldular. Yolları kesişti ve bir daha hiç ayrılmadı. Öyle ki zaman zaman farklı düşündüler ama hep gönülleri birbirlerinde oldu. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, vasiyetini yazarken bile her şeyden önce İsmet Paşa’nın çocuklarını düşündü. Onlar birlikte dünyayı gördüler, dünyayı tanıdılar. Dünyada gelişen demokratik rejimlerin ülkeleri nasıl kalkındırdığını gördüler. Bilime inanmanın, matbaanın, kitap okumanın, bilimi desteklemenin ülkeleri nasıl kalkındırdığını, dogmanın ve tartışmamanın, emirlere uymanın nasıl felaketler getirdiğini gördüler; bizzat yaşadılar. Matbaanın geç geldiği ve 1200’lerden beri başlayan meclis çalışmalarının ancak 1800’lerin üçüncü çeyreğinde hayata geçebildiği ve sonrasında 33 yıllığına askıya alındığı bu topraklarda, hem nasıl yoksulluğun, açlığın, sefaletin, salgın hastalıkların, diğer yandan ne güçlüklerle kazanılmış toprakların tek kurşun atmadan kaybedilmesinin, sadece donanmanın Haliç’te hapsedilmesi yüzünden Kıbrıs’ı kaybetmenin, 12 adaların elden çıkmasının ne demek olduğunu hep birlikte yaşadılar.”
“İSMET PAŞA; BİRİLERİ DÜNYAYA SAVAŞ GETİRİRKEN ÜLKEYİ DIŞINDA TUTMAK DEMEKTİR”
“Gazi Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü’ye bir asker olarak inanılmaz güvenir. Hatta ‘Siz bugün orada sadece düşmanı değil, bu memleketin makus talihini de yendiniz’ telgrafını çekerken, duygularına hakim olamaz. Sanki İsmet Paşa karşısındaymış gibi, telgrafı dikte ettirirken onunla konuşuyormuş gibi gözleri çakmak çakmak olur, dolar. Bugün Birinci İnönü Zaferi’nin yıl dönümü. İsmet Paşa’yı hep birlikte bir konser ile de anacağız. Yazın Adalar’daki evde birlikteydik. Lozan’ın yıl dönümünde birlikte oluruz, Partinin kuruluş yıl dönümünde birlikte oluruz. Çünkü İsmet İnönü demek, Türkiye ve Türkiye Cumhuriyeti demektir. Savaş meydanlarında kitabı elinden düşürmemek demektir. Memleketin o kadar derdi varken, Almanca satranç dergisine abone olmak demektir. Fransızcayı harika biliyorken, 50 yaşından sonra İngilizceye merak salmak demektir. Çağdaşı Mussoliniler, Hitlerler güçlerine güç, coğrafyalarına savaş, kan, ihtirasla büyük felaketler getirirken; orduyu İkinci Dünya Savaşı’nın dışında tutmak, her ihtimale karşı harp stoku tuttuğu için ekmeği, şekeri karneye bağlamak demektir. Birileri halen daha o karneleri gösterip, bunu bizim zayıf yanımızmış gibi göstermeye çalışırken, İsmet Paşa o hadsizlere yıllar öncesinden cevabı şöyle verdi. Biri döndü İsmet Paşa’ya ‘E be paşa. Bizim çocukları şekersiz bıraktın’ dedi. O da dedi ki, ‘Sizin çocuklarınızı şekersiz bıraktım ama onları babasız bırakmadım.’ Öyle bir strateji, öyle bir üstün akıl demektir.”
“BASINA BASKI KURMAMAK, MUHALEFETİ ZİNDANA ATMAMAK DEMEKTİR”
“Sonra bütün yetkiler eldeyken, parti kurdurmak, parti kurulmasına olanak sağlamak, seçim yapmak; kendi kazandığı seçimden sonra muhalefetin sesini duymak; demokratik bir seçim kanunu için başbakan ile ana muhalefet liderini bir araya getirmek demektir. Radyolardan okuttuğu hakim gözetiminde, yargı teminatında, kapalı oy ve açık tasnife yönelik seçim sistemini ilan ettirerek, muhalefete ve oy kullanacaklara ‘Oyunuz, emekleriniz boşa gitmeyecek. Adil bir seçim olacak. Kazanırsanız iktidarı devralabileceksiniz’ demektir. 14 Mayıs 1950 akşamı kendisine ‘Paşam herhalde bunlara hükümeti devretmeyi düşünmüyorsun?’ dediklerinde, yaveri ile Demokrat Parti’ye haber gönderip, endişeleri ilk baştan kesip, ‘Paşa devir teslime hazırdır’ demektir, diyebilmektir İsmet Paşa… 10 gün sonra yönetimi devretmek, muhalefete geçmek, yurtdışında okuyan oğluna yazdığı mektupta ‘Şüphesiz bu benim en büyük yenilgim Erdal. Ama Türkiye Cumhuriyeti’nin demokrasisinin en büyük zaferidir. Medeni milletler gibi Türkiye’ye ve dünyaya iktidarın seçimle değişebildiğini gösterdik’ diyebilmektir. Ama muhalefette, ama iktidarda demokrasi sınırları içinde kalmak, gücünü mutlaklaştırmamak, asla ve asla basına baskı kurmamak, muhalefeti zindanlara atmamak, aksine her şeyin önünü açmak demektir. O coğrafyada, o şartlarda Atatürk’ün, İsmet Paşa’nın haberi olmadan tatsızlıklar olmuştur, üzüntüler olmuştur. Ama ne Atatürk’ün, ne İsmet Paşa’nın bile isteye içinde oldukları, talimatını verdikleri ne hak ihlali, ne katliam, ne başka bir şey… Bunlar o şartlarda olduysa onlara rağmen olmuştur. Onlar sayesinde de çok daha kötülerine engel olunmuştur. Mesela çıkarlar derler ki zaman zaman ‘Boraltan Köprüsü’nde Azerileri tuttunuz, Rus ordusuna verdi İsmet Paşa ve Ruslar da astı muhalifleri.’ Oysa mevzu şudur. Karşılıklı iki tarafta da esirler vardır. Ruslarla anlaşma yapmıştır. Yazıyı yazmıştır, demiştir ki ‘Takas yapacağız ama asla hapse atmayacağız. İdam cezası vermeyeceğiz.’ Bu garantiyi almıştır ama yine de içine sinmemiştir. Bir küçük grubu Boraltan Köprüsü’ne yollamış, geri kalanını sakınmıştır. Ruslar sözlerini tutmayıp, onları kurşuna dizince anlaşmayı bozmuş başka da kimseyi vermemiştir. Ama İzmir’de siyaset yapan bazıları İsmet Paşa’nın adı geçince ‘Boraltan Köprüsü’ derler. Oysa ki İsmet Paşa, Rusların sözünü tutmamasına karşı korumaya geçmiş ve o anlaşmanın gerisini uygulamamıştır. Yani İsmet Paşa dediğiniz kişi akıldır, cesarettir, bilimdir, fendir, demokrasidir, nezakettir.”
“ATATÜRK İSTİRAHATE ÇEKİLİRKEN BİLİR Kİ İSMET PAŞA UYANMIŞTIR”
“Bu akşam izleyeceğimiz Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası bir gün zor durumda, kaynak yaratılmaya çalışılıyor. Şahsen kendi hesabından ömrü boyunca o salonda koltuk satın almıştır, parasını önden vermiştir. Böyle biridir İsmet Paşa. Onu çok yerde andık. Ben kendi adıma İsmet Paşa hakkında ne varsa bilmeye gayret eden, hala araştıran ve öğrenen biriyim. Atatürk’ün ona verdiği kıymeti bilirim. Şunu söyleyerek kapatayım. Atatürk diyor ki, ‘Memleketin işi çoktur. Misafirler gittikten sonra…’ Çünkü onlarla her gün temalı toplantılar yapıyor. ‘… otururum, okurum, çalışırım. Sabah olmadan gözüme uyku girmez. Gün doğarken istirahate çekilirim. Gözümü güvenle kaparım, bilirim ki İsmet uyanmıştır.’ Sabah ezanı okunurken İsmet Paşa kalkar, Atatürk yatar. Ankara’da bir gün geçmez ki ikisi birden uykuda olsun. İsmet Paşa’ya Ankara’yı emanet etmediği zaman gözünü yummayan bir Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten; ‘Ezan okundu, Paşa yatıyordur’ dediği için ayağa kalkıp, memleket işine koşan İsmet Paşa’dan bahsediyorum. İkisini de rahmet ve minnetle anıyorum. Onlara layık olmaya, onların güzel kenti İzmir’e layık olmaya çalışıyoruz. Onların partisini 47 yıl sonra yerel seçimde birinci parti yaptık. Yapılacak ilk seçimlerde onların partisini iktidar yapmaya, onların partisinden birini de Cumhurbaşkanı yapmaya söz veriyoruz. Hepinizi saygı ile selamlıyorum. Çok teşekkür ediyorum. Anıları önünde saygı ile eğiliyorum.”
10.01.2025
10.01.2025
10.01.2025
10.01.2025