12.01.2025
12.01.2025
“YOKSULLAŞTIRDIKLARIN İÇİN 110’UNCU KENT LOKANTASINI AÇIYORUZ”
“SEÇİMİ YAPALIM, EMEKÇİYİ DE EMEKLİYİ DE KURTARALIM”
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, İzmir Çiğli Belediyesi Kent Lokantası Açılışına katıldı. Burada konuşan Özel, “Çok teşekkür ediyorum güzel İzmir’imizin gönlünde, yüreğinde, vatan, millet, bayrak ve Atatürk sevgisi olan güzel insanları. Cumhuriyet Halk Partisi’nin değerli emekçileri, Çiğli’nin çok değerli hemşerileri, benim komşularım… Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Hepiniz hoş geldiniz” dedi. Özel, şunları söyledi:
“EMANETE SAHİP ÇIKTINIZ”
“1900’lerin başında Balkanlar’dan, Batı Trakya’dan gelen soydaşlarımın yerleşip kurduğu, 1960’larda Muş Varto’da evsiz kalan depremzedelere kucak açan, yuva olan Çiğli’deyiz. Geçen 24 Mart’a gelip Onur Emrah ve Cemil Başkanlara istediğim desteği gönülden verdiniz. Seçimlere sadece bir hafta vardı. Buraya gelip ‘Onur Emrah’ı ve Cemil Başkan’ı size emanet ediyorum’ demiştim. Siz emanete sahip çıktınız. Siz her iki başkanıma da rekor düzeyde oylar verdiniz. Çiğli’yi onlara emanet ettiniz. Hepinize yürekten teşekkür ediyorum. Sağ olun, var olun.”
“SENİN YOKSULLAŞTIRDIKLARINA SAHİP ÇIKMAK İÇİN 110’UNCU KENT LOKANTASINI AÇIYORUZ”
“Çiğli, 90’ların başına kadar Karşıyaka’ya bağlı, birkaç mahalleydi, bir semtti. 1992’de ilçe oldu. 1994’ten bu yana yedi kez belediye başkanı seçti. Çiğliler, ilk dönem hariç altı dönemdir aralıksız olarak ilçelerini Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanlarına emanet ediyorlar. Aynı zamanda 1977’de seçime gittikten sonra kapatılan, büyük Çiğli Belde Belediyesi’nin son başkanı da Cumhuriyet Halk Partiliydi. Çiğlililer bu seçimde sandığa gittiler ve yüzde 48’lik oy oranı ile Cumhuriyet Halk Partisi’ni iktidara getirdiler. Onur’a her iki oydan bir tanesini veren Çiğlili hemşerilerime yürekten teşekkür ediyorum. Sağ olsunlar. Onur Emrah Başkan İzmir Büyükşehir’de daha önce Çiğli’ye de hizmet ederek edindiği belediyecilik deneyimi ile koltuğa oturdu. Terini soğutmadan, soluklanmadan hizmete başladı. Mahallelerde yol açma, sıcak, soğuk asfalt serimi, kaldırım imalatlı, yeşil alan düzenlemelerini yapıyor. Bu mahallede, Balatçık’ta yedi bin metrekare yol düzenlemesi yaptı. Çiğli’nin kalbi Kasaplar Meydanı’nı yeniledi. Çiğli İstihdam Ofisi’yle 4 bin 292 kişiyi iş sahibi yaptı. İhtiyaç sahibi öğrencilere kırtasiye ve çanta yardımlarını ulaştırdı. Üniversite öğrencilerine burs desteği veriyor. Çiğli’nin ilk kent lokantası geçen kasımda hayata girmişti. Bugün hep beraber ikincisini açacağız. Bir yanda sıcak salonlarda, atadığı kişilere kendisini alkışlatan Tayyip Erdoğan, CHP’ye iftira etmeye, hakaret etmeye devam etsin, salon siyasetçisi Tayyip Bey’e İzmir’den kışta, sokakta ve çok sayıda Çiğlili ile birlikte sesleniyorum: 110’uncu kent lokantasını açıyoruz Tayyip Bey. Senin yoksullaştırdıklarına sahip çıkmak için 110’uncu kent lokantasını açıyoruz.”
“BİR ÇORBANIN İÇİLDİĞİ FİYATIN YARISINA DÖRT KAP SICAK YEMEK VERECEK”
“38 yaşında Çiğli Belediye Başkanımız her gün 500 kişinin dört kap sıcak yemeği, yarım çorba fiyatına, İzmir’de bir çorbanın içildiği fiyatın yarısına dört kap sıcak yemek verecek. Burada senin açıp da unuttuğun, sadece sayısı ile övündüğün üniversitelerden bir tanesi. Katip Çelebi Üniversitesi var. Öğrencilerin barınmasını düşünmezsin. Üç kuruş KYK kredisine muhtaç hale getirirsin. Bu öğrencilere çorba dağıtmak isteriz. Ona bile izin vermemeye kalkarsın. Ama o öğrencileri Çiğli Kent Lokantası’na, dört kap yemeği yarım çorba fiyatına içmeye, bunu da alamayacak öğrenciler için Çiğlilileri lokantamızda askıda yemek uygulaması var. Yoksul öğrencilerin gelip bedava karınlarını doyurabilmesi için, o askılara yemekleri asmaya davet ediyorum. Bugün ilk açılışı İzmir milletvekillerimiz yapacak. Onları da yürekten alkışlıyoruz.”
“İKTİDAR DEVLETİ KADINLARIN ARKASINDAN ÇEKTİ”
“Biliyorsunuz, ‘Türkiye’nin en çok övünmeyi hak ettiği iş, AK Parti iktidarında neydi’ diye sorsanız, hep söyledim, İstanbul Sözleşmesi’ne girilmesiydi. Yani bir nazar boncuğum olsa, ‘Al bunu bir sebepten AK Parti’ye tak’ deseniz, ‘Tayyip Erdoğan’a ver’ deseniz, İstanbul Sözleşmesi için bunu yapardım. İstanbul’da sözleşme imzalandı, CHP’nin de çağrısıyla, Meclis’te iki elimizi birden kaldırarak oyladık. Hayata geçtiği sene ilk kez Cumhuriyet Halk Partisi’nin de övgüyle, hiç çekinmeden övgüyle ifade ettiği gibi kadına karşı şiddet ve kadın cinayetleri azalmıştı. Ama AK Parti kadına şiddet göstereni evden uzaklaştırma, çeşitli tedbirler alma, yani polisi, bekçiyi, hakimi, savcıyı kadını korumak için görevlendirme anlamına gelen gerekli düzenlemeleri yapma noktasında ilk baştaki iştahını hızla kaybetti. Bir süre sonra ‘Efendim, bizim seçmenlerimiz buna karşı’ demeye başladılar. ‘Kadının beyanı niye esas oluyor? Kadının söylediğine bakmayın. Kadınlar yalan söylüyor olabilir’ demeye başladılar. ‘Efendim, kadının bir beyanıyla eve uzak bırakılıyor. Ya da nafaka ödenmesi gerekiyor. Hayat pahalılığı var. Bu nafakalar yüksek’ demeye başladılar. Kadına karşı şiddete devlet engel olurken, bunu ‘Efendim erkeğe karşı şiddet’ diye ifade etmeye başladılar. Tayyip Erdoğan, seçimlere giderken herkese söz veriyordu. O sırada eski adı Hizbullah, adının tercümesi Hüda- Par olan, yani haşa ‘Allah’ın partisi’ diye kendilerini söyleyenler, bundan pazarlık ettiler. ‘Efendim biz sana destek vereceğiz ama domuz bağcıları dışarı çıkar. Kadına karşı şiddet diye yaptığın düzenlemelerden geri adım at.’ Bu Doğu’da, Güneydoğu’da kaybettiği gücün yerine güya Hüda-Par’ı koyma rüyasıyla İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede çıktı. Çıkınca ne oldu? Devleti kadınların arkasından çekti. Maalesef, kadına karşı şiddete cesaret verdi. Kadın cinayetleri, zaten İstanbul Sözleşmesi’ne ciddiyetle sahip çıkmadığı anlaşıldığında artmaya başlamıştı. Gitgide arttı. İşte o mağdurlardan bir tanesi. Eşi tarafından saldırıya uğrayan, az daha hayatını kaybedecekken hayata tutunan, o günden bugüne kadar mücadele eden ve ne mutlu bize ki bugün kendi adına açılan kent kitaplığının açılışına sağlığı da el verdiği için gelen, Özge Polat kardeşimiz. Büyükşehir Belediyemizin o dönemdeki çalışanı. Özge Polat kardeşimiz buraya geldi. Bizimle birlikte bütün şiddet mağduru ve erkek şiddetine direnen kadınlar adına ve Türkiye kadın hareketini temsilen onu yürekten alkışlıyoruz. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak birazdan sevgili Özge Polat ile birlikte kurdeleyi keseceğiz. Adına açılan kent kitaplığını birlikte gezeceğiz. Ne mutlu ki Özge bugün aramızda. Ama adını verdiğimiz bir çok esere adını verdiğimiz kadın mağdurlar o sırada aramızda olmuyorlar. Özge şanslı olanları. Bunun için bizim hepimize, tüm Cumhuriyet Halk Partililere, kadın ve erkek eşitliğine en çok inanan, bunu en çok yaşayan kent olan İzmir’e, Cumhuriyet Halk Partisi’ni ilk seçimlerde iktidar yapmak ve hızla İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönmek düşüyor. Bunun sözünü veriyorum.”
“KENT YOKSULLUĞUNUN SORUMLUSU BU İKTİDARDIR”
“Son olarak kent lokantasının açılmasına ihtiyaç, kentteki yoksulluk. Kent yoksulluğunun sorumlusu şüphesiz bu iktidar. Biz ilçe ve büyükşehir belediye başkanlarımızla kent yoksulluğuna karşı büyük bir mücadele vermeye, sosyal belediyecilik uygulamaları iyileştirmeye, yaygınlaştırmaya, yoksulları tespit etmeye, onların çocuklarına doğumdan okula, okuldan üniversiteye, mezuniyete kadar sahip çıkmaya, ‘Hoş geldin bebek’ paketleri ile onları karşılamaya, anne kart uygulaması ile annelerini sosyal hayatın, iş hayatının içinde tutmaya, çocuk bakım evleri, kreşlerle hem o çocuklara eğitim vermeye, iyi beslenmelerini hiç olmazsa günde bir öğün sağlamaya, diğer çocuklarla iletişimleriyle okul öncesi eğitime, ilköğretime hazır hale getirmeye, annelerini sosyal hayatın ve çalışma hayatının içine katmaya, bu sayede kadın istihdamını artırmaya, çocukların okuldaki beslenme çantasına, sularına kadar katkı sağlamaya, yoksul ailelere süt desteği, okul sütü desteği, ayrıca protein desteği sağlamaya, maddi yardımlar sağlamaya devam ediyoruz.”
“TAYYİP BEY BU PARAYI BULAMADIĞI İÇİN EMEKLİ BU HALDE”
“Tayyip Bey ise, tarafını belirlemiş. ‘Emeklilere bir asgari ücret verelim’ dediğimde ‘10 bin liradan, 12 bin 500 lira yaptık. Bunun maliyeti 33 milyar. Özgür Bey hesap kitap bilmiyor. 66 milyar daha lazım’ diyordu Tayyip Bey. Ya da ben ‘Asgari ücreti 30 bin lira yapalım’ dediğimde, ‘Efendim asgari ücret 30 bin lira, veren kişi için çok’ diyordu. Oysa ki dediğimiz sözün arkasını dinlemiyordu. Biz diyorduk ki ‘10 kişiye kadar olan işletmelerde, devlet altı bin lira sosyal güvenlik prim desteği versin çalışan başına.’ Ne olsun? Yani asgari ücret alan için 30, veren için 24 bin lira olsun. O zaman hem verilebilir, hem de 30 bin lira hiç olmazsa yarayı birazcık kapatabilir. Buna karşı itiraz ettiler. ‘Para yok’ dediler. Kaynağı da gösterdik. İhtiyaç olan paranın 250 milyar lira olduğunu da söyledik. Bunu da kabul etmediler. Türkiye’de tarıma verilen desteğin ne kadar az olduğunu, yüzde bir olması gerekirken, binde iki olduğunu, bunun da karşılığını ifade ettik. Kaynağını söyledik. Bunların toplamı 700 milyar lira tutuyor. Yani çiftçinin hak ettiği tüm desteklemeleri Manisa’da üzümcüye, Ordu’da fındıkçıya, Rize’de, Trabzon’da, bütün Doğu Karadeniz’de çay üreticisine, Gaziantep’teki fıstık üreticisine, Adana’daki pamuk üreticisine, İç Anadolu'da Konya’daki, Ereğli’deki ve Trakya’daki tüm hububat üreticilerine destek vermenin, asgari ücreti 30 bin lira yapıp, 6 bin lirasını devletten vermenin, en düşük emekli maaşını bir asgari ücret yapmanın toplam maliyeti 700 milyar liranın biraz üzerinde. Tayyip Bey bu parayı bulamadığı için emekli bu halde, asgari ücretli bu halde, çiftçi bu halde. Onlar o halde olunca esnaf da bu halde.”
“BUNLARA TEŞVİK ADI ALTINDA DÜNYA KADAR PARAMIZI PEŞKEŞ ÇEKTİLER”
“Ama 2024 bütçesine Tayyip Bey, bir kaleme 701 milyar lira koymuş. Nedir o? Vazgeçilecek kurumlar vergisi karşılığı. Kimden vazgeçecek? Kurumlar vergisinin büyük şirketler, holdingler, yandaş müteahhitler veriyor. Beşli çete veriyor. Kim veriyor? 40 Haramiler veriyor. Buradan, Çiğli’den bütün Türkiye’ye, televizyonları başında bizi dinleyen tüm vatandaşlarımıza, yarın gazetelerden bunları okuyacak tüm vatandaşlarımıza sesleniyorum. Bu çok övündükleri tünelleri, otobanları, şehir hastanelerini, havaalanlarını kamu-özel işbirliği ile yaptılar. Buna bu yıl 220 milyar lira para koydular, bu bir kenarda dursun. Bunu yapanlar dünyanın parasını kazanıyorlar. Niye? Tünelden geçersen vatandaş veriyor, geçmezsen devlet ödüyor farkı. Hastaneye, yeterince hasta gidip film çekilip tahlil olursa parayı kazanıyorlar, olmazsa devletten alıyorlar. Havaalanından; uçandan para alıyorlar, uçmayanın parasını devletten alıyorlar. Kütahya Zafer Havalimanı'nda uçan yok, bütün parayı devletten alıyor. Uçandan alıyorlar, kaçandan alıyorlar. Dünya para kazanıyorlar. 43 şirketin o kadar kazandığı paraya rağmen bu 40 Haramiler’in 37’si hiç vergi vermiyorlar, sıfır lira matrah gösteriyorlar. Çünkü yurtdışından aldığı krediyi öderken, onu vergiden düşme hakkı verdiler. Çünkü bunlara teşvik adı altında dünya kadar paramızı peşkeş çektiler, çekmeye devam ediyorlar. Bunun için vatandaşımız bilsin ki, Tayyip Bey 40 Haramileri tutmuyor olsa, emekliyi, asgari ücretliyi, çiftçiyi tutuyor olsa, onlar vergilerine verseler o para bu tarafın bütün ihtiyaçlarına yetiyor. Ama Tayyip Bey’in tarafı o taraf. Tayyip Bey o taraftaysa, biz de bu taraftayız. Şuradan açıkça ifade ediyorum. Emekli maaşı, Tayyip Erdoğan geldiğinde 8 çeyrek altın alıyordu. Bugün ‘Vereceğiz’ dedikleri 14 bin 500 lira en düşük emekli maaşı üç çeyrek altın alamıyor bugün. Asgari ücret yedi çeyrek altın alıyordu, şu andaki asgari ücret, altın sabit kalsa ocak sonunda 4,5 çeyrek altını alamıyor. Herkesin cebinden para çalan bir iktidarla karşı karşıyayız.”
“İZMİR’İN 92 KUMRUSUNU EMEKLİ DEĞİL TAYYİP BEY YEMİŞ”
“Bugün İzmir’de dediler ki, ‘Üç gündür buradasınız. Bütün Türkiye’de çeyrek altın hesabının yanına yerelden bir şey katıyorsunuz. Bize de bir hesap yapacak mısınız?’ Biraz önce öğrenci arkadaşıma sordum. ‘Ne hesabı yapayım’ dedim. ‘Vallahi kumru hesabı yap başkanım’ dedi. Ben ortaokul, lise, üniversite, askerlikte hep buradaydım. İzmir’in kumrusunun hesabını genç arkadaş yaptı. Dedi ki ‘Geçen yıl bir kumru 30 liraydı. Şimdi 60 lira. Geçen yılki hesap ettim, en düşük emekli maaşıyla 333 kumru alınıyordu. Şimdi 241 tane alınıyor. Yani 92 tanesini, İzmir’in 92 kumrusunu emekli değil Tayyip Bey yemiş. Geçen sene 2 bin lira öğrenciye kredi veriyordu. 30 liralık kumdan 66 tane alınabiliyordu. Bugün ‘Artırdım’ diye övündüğü krediyi 3 bin lira yaptı. Kumru 60 lira oldu. Öğrenci arkadaşım diyor ki ‘50 kumru ancak bu alabiliyor.’ Hesabı basit yaptığınızda geçen sene 2 bin lira olan öğrenci KYK kredisinin alım gücü 66 bugün 50. 16 kumruyu öğrenci Mehmet yerine Tayyip Bey yedi. Hesap açıkça ortada.”
“ÖĞRENCİ KREDİSİNİ SEFALET PARASINA DÖNÜŞTÜREN TAYYİP BEY’E KIRMIZI KART”
“Onun için emekliyi yoksullaştıran, asgari ücretliyi yoksullaştıran, öğrenciyi yoksullaştıran insanların sorunlarına dönüp bakmayıp, halen daha onların ihtiyaç duyduğu parayı zenginlere veren Tayyip Bey’e ne yapıyoruz? İzmir’den işte Tayyip Bey’in kırmızı kartı. Merak eden baksın. Bakın Çiğlililer ne yapıyor. Emeklilik düşünmeyen Tayyip Bey’e kırmızı kart! Asgari ücretliyi süründüren Tayyip Bey’e İzmir’den kırmızı kart! Öğrenci kredisini sefalet parasına dönüştüren Tayyip Bey’e kırmızı kart! Bu kırmızı kart hepimizin cebinde, emeklinin emekçinin cebinde. 81 ilde 973 ilçede bu iktidardan memnun olmayan herkesi kırmızı kart göstermeye davet ediyorum. Buradan soruyorum: İzmirliler bu maaşlarla geçim olur mu? Geçim yoksa, seçim var. Kaçamayacaklar. Dün yeniden aday olmak istediğini söylemiş. Hodri meydan diyorum. Bu hafta kararı alalım bu martta seçimi yapalım, emekliyi de kurtaralım emekçiyi de kurtaralım. Hepiniz saygıyla selamlıyorum. Sağ olun, varolun.”
12.01.2025
12.01.2025
12.01.2025
11.01.2025