01.08.2025

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel: “Kutuplaşmaya Değil Kucaklaşmaya Geldik”

ERDOĞAN'A YANIT: “SENDE FİLİSTİN HASSASİYETİ YOK, TRUMP HASSASİYETİ VAR"

“CESARET GÖSTEREN İŞÇİLERİN ARKASINDA DURMA, ONLARA SAHİP ÇIKMA VAKTİDİR, İŞÇİ KURTULMADAN MEMLEKET KURTULMAZ”

“ERDOĞAN, SANA SESLENİYORUM: HİÇBİR VESAYETİ KABUL ETMİYORUM, O ÇETEYİ DAĞIT YA DA BİZ DAĞITACAĞIZ”

“BUNU YOLLAYIN, GETİRİN EKREM İMAMOĞLU’NU; ASGARİ ÜCRET YEDİ ÇEYREK ALTIN ALACAK, SÖZ VERİYORUZ”

“TÜM MEZHEPLER, ETNİSİTELER YAN YANA OLSUN DİYE ÜLKEYİ KURAN ÇATI CUMHURİYET SİSTEMİDİR, ONA SAHİP ÇIKIYORUZ”

“KİMSE ERDOĞAN’I GÖZÜNDE BÜYÜTMESİN, BUGÜN CUMHURİYET HALK PARTİSİ TÜRKİYE’NİN BİRİNCİ PARTİSİDİR”

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Aksaray’da gerçekleştirilen Millet İradesine Sahip Çıkıyor Mitingine katıldı. Burada konuşan Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel, “‘Al kınalı koçların var, kuzun var. Tuğba Kevser bahçelerin, bağın var. Ekecik’ten Hasan Dağ’a yolun var. Sultansın gönlüme, yarsın Aksaray. Somuncu Baba’nın mekanı, ili. 70 bin erenin kulağı, dili. Kapında yetişmiş Bayram-ı Veli. Mabetsin gönlümde, yarsın Aksaray.’ Yazın ortasında, bir cuma akşamında bu sıcakta, son seçimlerde yüzde 7 - 7,5 oy aldığımız Aksaray’da, bu meydanı görsün Türkiye. Aksaray’ı görsün Türkiye. Aksaray, güçlü bir örgütümüzün, çalışkan neferlerimizin olduğu ancak uzun senedir, 1963’te, 1968’de, 1989’da belediyesini kazandığımız, çoktandır belediyemiz olmayan, milletvekilimiz olmayan ama küsmediğimiz, kusuru kendimizde aradığımız, anlamaya, kendimizi anlatmaya çalıştığımız, bugün görüyorum ki artık kucaklaştığımız bir yer Aksaray” dedi. Özel, şunları söyledi:


“ARTIK AKSARAY MİLLETİN KALESİDİR”

“Buradan Aksaray’ı kalesi görenlere, çantada keklik görenlere, oyları alıp sırtını dönenlere şunu söylüyoruz ki artık kale siyaseti bitmiştir. Aksaray, kimsenin kalesi değildir, Aksaray milletin kalesidir. Kutuplaşma, karşı tarafı şeytanlaştırma… Bir yanda kutuplaşma siyaseti; ‘Bir farklılık bulalım, üstünde tepinelim, belirgin kılalım. Tarafları ayıralım, uzaklaştıralım, kutuplaştıralım. Karşı kutbu şeytanlaştıralım, arkamızı kalabalıklaştıralım.’ Bu siyasetten millet çok çekti. Biz Aksaray’a kutuplaştırmaya değil; kucaklaşmaya geldik, kucaklaşmaya. Bizim siyasetimizin ötesi yok, berisi yok. Kimseyi itmez, kimseyi kakmaz, kimseyi hor görmez, kimseye yukarıdan bakmayız. Ama vaktiyle ‘Erdemliler Hareketi’ diye yola çıkan, ‘AK Parti kuruyoruz’ diye yola çıkan ama bugün Türkiye’ye kara bir düzen dayatanlar var. Maalesef bu kara düzen artık sınıfları ayıran ve ötekini düşünmeyen, bu kara düzen toplumu zengin-fakir diye ayıran, iktidara yakın-uzak diye ayıran ama bırakın bir partinin üyeliğini, gönül vereni, onları vaktiyle sırtında taşıyanı bile yolda bırakan, sadece yandaşları, menfaat çetelerini gören, vatandaşa sırtını dönen bir kara düzen var. Buradan Aksaray’ın AK Partili, MHP’li, geçmişte üye olmuş, oy vermiş ve bu partilerden medet ummuş, ama günü gelip de görünce ki bu partilerde emeklinin dostu yokmuş, asgari ücretlinin dostu yokmuş, Aksaraylı çiftçinin, hayvancılıkla uğraşanın AK Parti’de dostu yokmuş. Varsa yoksa zenginlermiş. Madem ki bunca yıl sonra AK Parti Aksaray’a yoksula, çiftçiye, memura sırtını dönmüş, artık o eski günler geçmiş. Bundan böyle biz Aksaray’da sosyal demokratlarla muhafazakar demokratları, milliyetçi demokratlarla liberal demokratları, Kürt’ünü - Türk’ünü, Alevi’sini - Sünni’sini, birlikte kucaklıyoruz bütün demokratları. Anadolu irfanının kök saldığı topraklardayız. Somuncu Baba’nın duasını almış güzelim Aksaray’dayız. Yüreğinde vatan, millet, bayrak ve Atatürk sevgisi olan vatanseverlerin, milliyetçilerin canım Aksarayındayız. Hepinizi çok seviyoruz.”

“KARA DÜZENE İSYAN EDENLERLE BU MEYDAN DOLDU, TAŞTI”

“Kurtuluş Savaşı’nda nice Aksaraylı can vermiş. O dönemde milli mücadeleye katılan Mustafa Vehbi Bey, 1920’de mebus olmuş. Sonra ordu ihtiyaç duymuş, bütün varlığını, bütün katarındaki develeri orduya bağışlamış. Kendine bir kuruş para ayırmamış. Bir yanda Mustafa Vehbi Bey gibi tüm servetini vatan için sıfırlayanlar, bir yanda ‘Babacım, babacım’ deyip paraları sıfırlayanlar… İşte Aksaray bu çelişkilerden, bu haksızlıklardan, bu kendine sırt dönenlerden çok çektiğinden, Aksaray vesayete geçit vermediği için, Aksaray kendini görmeyenleri ‘Artık gözüm görmesin’ dediği için, Aksaray hiç suçu olmayanlara kara çalan bu kara düzene isyan ettiği için bugün bu meydanı, Tayyip Erdoğan’ın dolduramadığı, doldursa da taşıramadığı bu meydanı doldurdu. Bu meydan boşuna dolmadı. Çünkü biz yazın ortasında Aksaray’a bir miting yapmaya gelmedik. Biz buraya bugün adaletsizliklere isyan etmeye; hem mutfaktaki, pazardaki yangını görmeye; gelir adaletsizliğine, vergi adaletsizliğine isyan etmeye; mahkemedeki adaletsizliklere, Silivri’deki adaletsizliklere isyan etmeye; biz buraya oyu aldıklarında ‘milli irade’ diyenlerin şimdi yenemediklerini anlayınca darbe yapmaya kalktıkları Ekrem İmamoğlu’na sahip çıkmak için, biz buraya geldiklerinde 8 çeyrek altın alan en düşük emekli maaşı 2,5 çeyrek altına düştüğü için, geldiklerinde 7 çeyrek altın alan asgari ücretli bugün 3 çeyrek altına düştüğü için, bugün kiralar alıp başını gittiği halde açlık sınırı altında asgari ücrete ve açlık sınırının neredeyse yarısına emekli maaşına mahkum edilenlerin adaletini aramaya, biz buraya miting yapmaya değil; eylem yapmaya geldik.”

“ŞİMDİ VAKİT, İŞÇİLERE SAHİP ÇIKMA VAKTİDİR”

“Bugün buraya gelmeden sabah TUSAŞ’ımıza gittik, oradan Kahramankazan’a geçtik. Kahramankazan’da bir kuyumcuda… Çok kızıyor Tayyip Bey, ‘Kuyumcu kuyumcu geziyor. Almış eline bir hesap makinası, altını hesabı yapıyor’ diyor. ‘O hesapları bırak’ diyor. Bugün bir kuyumcuda demin söylediğim altın hesaplarını yaparken bir teyzem geldi. ‘Ne alıyorsun Teyzem?’ dedim, ‘Ne alayım Teyzecim?’ dedi,’ 4 bin 250 lira alıyorum.’ Bir başına, bir ay boyunca 4 bin 250 liraya Emine teyzemi mahkum edenlere yazıklar olsun, böyle düzene yazıklar olsun. Bundan sonra hep beraber, omuz omuza bir büyük mücadeleyi vereceğiz. Bundan sonra asla birbirimizi yalnız bırakmayacağız. Gıda enflasyonunda dünyada birinci olan, her şeye para bulup, asla ve asla asgari ücretliye, emekliye para bulmayan bu düzen işsizlikte yüzde 33 ile rekor kırdı. Gençlerimizin yüzde 40’ı, kadınların yüzde 38’i ve Türkiye’nin yüzde 33’ü işsizlikle boğuşuyor. Halen daha 600 bin kamu işçisine hakları olan sözleşmeyi yapmadılar. Söz verdiklerinden caydılar, geri döndüler. Miting yapanlara, eylem yapanlara kulak asmadılar. ‘Son çare boykot’ diyenlerin boykotunu iptal ettiler. Şimdi Türk - İş, 500 işyerinde birden bundan sonra greve çıkmaya, eylem yapmaya karar vermiş. Sözüme değer veren herkese sesleniyorum. Şimdi vakit, cesaret gösteren işçilerin arkasında durma vaktidir. Onlara sahip çıkma vaktidir. Çünkü hepimiz şunu bilelim. İşçi kurtulmadan memleket kurtulmaz. Emekli kurtulmadan esnaf kurtulmaz. Çiftçi kurtulmadan esnaf kurtulmaz. Karşı karşıya getirdikleri gençler kurtulmadan polis, polis kurtulmadan jandarma, memur kurtulmadan memleket kurtulmaz. ‘Kurtuluş yok tek başına. Ya hep beraber, ya hiçbirimiz.’ Emekli için asgari ücretli için Aksaray’ın çiftçisi için kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz. ‘Gelmez, sesim oraya gitmez’ dediniz ama biz sizin sesinizi duyduk. Ant olsun ki Türkiye duydu. O sarayda oturanlar duydu. Hakkınızı alacağız, söke söke alacağız.”

“KÜÇÜK GÖRDÜKLERİ, UZUN ADAMDAN HAKKINI ALACAK”

“Türkiye’de bir piramit olmuş. En tepede saray düzeni oturuyor. Onun altında zenginler oturuyor. Ama en dipte bu meydan eziliyor. Aksaray eziliyor. Rakama bak. Ülkenin en zengin yüzde 20’si, servetin yüzde 90’ını almış. Geri kalan yüzde 80’e sadece yüzde 10 kalmış. Ant olsun ki geleceğiz. Ant olsun ki kısa çöp uzun çöpten, küçük gördükleri uzun adamdan, Aksaray saraydan hakkını alacak. Söke söke alacağız. Haklısınız, çok gelmedik. Bu meydanı ilk kez bu kadar doldurduk. İğne atsan yere düşmüyor. Çok miting, çok eylem tecrübemiz yok burada. Ondan bir slogan orada, bir slogan burada. Şimdi hep beraber ses veriyoruz bu tarafa. Diyorlar ki ‘Hak, hukuk, adalet.’ Muhteşemsiniz. Hak olursa, hukuk olursa, adalet olursa, işte o zaman bu meydandaki herkesin hakça yaşadığı, hakça çalıştığı, hakça bölüştüğü, kimsenin hakkının öbürüne geçmediği, kimsenin evladının kapatamayacağı kadar bir farkla hayata geriden başlamadığı, zenginin çocuğunun özel okulda, garibanın çocuğunun memnun olunmayan eğitim sistemine mahkum olmadığı, parası olanın özel hastanede bakılıp, olmayana aylar sonrasına randevuların verilmediği, kimsenin çocuğunun pazarda istediği şeftaliyi, armudu alamadığı için babaların gözlerinin dolmadığı, hiçbir ananın evladının istediğini duymazdan gelmediği, kimsenin geride kalmadığı, kimsenin gırtlağının düğümlenmediği, gözlerinin dolmadığı bir düzeni hep beraber kuracağız Aksaray’la. Memlekette büyük bir kriz var. Ormanlarımız yanıyor, millet damacana ile suyu kapmış, bir başına söndürmeye uğraşıyor. Deprem oluyor, millet elleriyle enkaz kaldırmaya çalışıyor. Asker mağaraya giriyor, metan gazından cenazeleri çıkıyor. İşçi maden ocağına giriyor, 301 tane civciv ölse Avrupa’da ülkede gündem olur. 301 madenci bir hiç uğruna hayatını kaybediyor. Pandemi oluyor, millet çaresiz kalıyor, aç kalıyor, işsiz kalıyor. Tarlaya don vuruyor, çiftçinin gözü yaşlı kalıyor, eli boş kalıyor. ‘Nerede?’ diyorsunuz, ‘Kim koşacak, kim gelecek?’ Devlet bekleniyor ama artık bir avuca bakıyor, milletin gözüne bakmıyor. Onu atayan Cumhurbaşkanı’nın gözüne bakan, milletin yüzüne bakmayan, bakanlık yapmayan, sadece ve sadece Cumhurbaşkanı’na methiyeler düzen, emrine uyan bir sistem geliyor. Onun için bu kara düzene karşı, bu hiçbirimizi görmeyen, sadece kendini bilen bu düzene karşı hep beraber mücadele edeceğiz. Hep beraber kazanacağız. Hep beraber başaracağız. Hepinize inanıyorum, hepinize güveniyorum.”

“ARPANIN SAPI BİLE ALTIN OLDU”

“Tahıl ambarı Aksaray’da ekonominin yüzde 70’i tarım. Çiftçi artan maliyetlerden zararda. Üzerine don faciası geldi, zararları karşılamamak için 40 takla atıyorlar. Buraya geçen hafta mitingden önce çalışmaya gelen arkadaşlar var. Arkadaşlarımla Aksaraylı Hasan Amca selam yollamış bana. Diyor ki ‘Genel Başkan’a söyleyin, arpa tarlasını anlatsın otobüsün üstünden. 350 kilo alıyorduk dönümden, şimdi 150’ye düştü. Güneş kavurdu, su yok. Arpanın sapı bile altın oldu, hayvana veremiyoruz. Hep bugüne kadar AK Parti’ye oy verdim ama bunlar bizi perişan ettiler. Beni duysun. Arpacının sorununu söylesin. Hasan Amca’nın sesini duyursun. Buyursun gelsin, ilk oyu vereceğim. Onları başa getireceğim.’ Söz veriyorum sana Hasan Amca, bu ülkede sandık gelecek, seçim olacak. Bu ülkenin kurulduğu günkü gibi son seçimlerde de olan, bugün de anketlerde olan partisi, Türkiye’nin birinci partisi Cumhuriyet Halk Partisi iktidar olacak. Cumhuriyet Halk Partisi iktidar olunca, Cumhurbaşkanımız şimdiki gibi çiftçiye, ‘Al ananı da git’ diyen Erdoğan değil; birinci Cumhurbaşkanı gibi, Gazi Mustafa Kemal Atatürk gibi ‘Çiftçi milletin efendisidir’ diyen biri olacak. Ekrem İmamoğlu olacak. Bak gençlik kolları, buradakiler işi biliyor. Konuşmayı dinliyor, konu nereye geldi? Ekrem İmamoğlu’na. Ne diye bağırıyorlar? ‘Cumhurbaşkanı İmamoğlu.’”

“ÜRETİCİ İÇİN TEKLİF HAZIR, YAPMAK İÇİN BİZZAT İKTİDARA GELİYORUZ”

“‘Aksaray’ın derdini anlat’ demiş, anlatayım. Özellikle Eskil - Sultanhanı, Türkiye’nin tahıl ambarı ancak yeraltı suları çok çekildi. 20 yıldır Kızılırmak’tan su getirilmiyor. Aksaraylı çiftçi kuralıktan dekar başına 200 kilo kaybediyor. Geçen yıl kilosu 13,5 lira olan ÜRE iki katına çıkmış. DAP gübresi 30 liranın üzerine çıkmış. ÜRE 13,5’tan 26 liraya çıkmış. Mazot 50 liranın üzerine çıkmış. Hayvancılık yapayım desen, 10 liralık yem 15 liraya çıkmış ancak bu durumda ne çiftçinin, ne hayvancılık yapanın, ne desteklenmesi, ne borçlarının faizinin silinmesi ne taksitlere bölünmesi, hiçbirini düşünen yok. Soğuk çiğ süt için 18 lira 35 kuruş fiyat açıkladılar, maliyetin altındaki bu fiyatla Aksaraylı üreticiyi perişan ettiler. Cumhuriyet Halk Partisi olarak hem Aksaray’ın belli kesimlerinde, hem Niğde’de, hem Nevşehir’de üretilen patatesin, maliyetinin 8-9 lira ama bugünkü satış fiyatının 4-5 lira olduğunu görüyoruz. Kanun teklifimizi hazırladık. Hem patates üreticisi için, hem Aksaraylı Hasan Amca’nın borçları için, hem şap hastalığından perişan olan hayvancılıkla uğraşanlar için, tüm kredilerin borçlarının faizlerinin tamamen silinmesini, ana paranın bu sefere mahsus beş yıla bölünmesini teklif ediyoruz. Yapar mı? Yapmaz. Ona ‘Yapsın’ diye söylemeye değil, yapmak için bizzat iktidara geliyoruz. Yıllardır buraya gelir, gideriz. Parti meclisi üyemiz, önceki il başkanımız yıllardır dile getirir. Şimdiki il başkanımız getirir. Buraya gelenlere ‘Bu sorunları söyleyin’ derler. Tuz Gölü Aksaray’ın gözbebeğiydi, gölü besleyen derelere HES yaptılar, gölün canını okudular. Yıllarca iktidara oy verildi ama maalesef verdikleri sözleri tutmuyorlar. Yıllardır treni söz veriyorlar, doğru mu? Havaalanı söz veriyorlar, doğru mu? Çevre yolunu söz veriyorlar, doğru mu? Hangisini yaptılar? Havaalanını yapsa turizme katkısı olacak. Şu şehre oteller yapsa turizm için gelenler kalacak, şehre döviz bırakacak… Covid oldu, hepimiz evlere kapandık. Bu sağlıkçılar bizi kurtarmak için canlarını ortaya koydular. Bütün sağlık emekçilerine bir yürekten alkış. Biliyorsunuz o zaman Tayyip Bey ne diyordu? ‘Sağlıkçıların hakkı ödenmez.’ Ne yaptı? Haklarını ödemedi o da. Biz ödeyeceğiz inşallah. Şimdi hava alanını yapsa turist gelecek. Eğer buraya söz verdiği treni yapsa buradan Mersin limanına işleyecek, ekonomiye büyük katkısı olacak. Çevre yolunu yapmadığı için daha ben konuşurken görüyorum. Şehrin içinde TIR’lar geçiyor, kamyonlar geçiyor. Doğru mu? Aksaray’ı Kapadokya alan yönetiminin dışında tuttular. Dünya kadar turist geliyor Kapadokya’ya ama bu şehre faydası olmuyor. Gelip de bir şişe su almıyor şu esnaftan. Biz Aksaray’ı hem turizmini, hem ticaretini, sanayisini, bu kadar fabrika var, en iyi şekilde destekleyip, bu Aksaray’daki herkesin de hak ettiği gibi… Öyle 22 bin lira asgari ücret yok; 30 bin, 35 bin, 40 bin lira olacak asgari ücret, 40 bin lira. Bunlar geldiğinde, 7 çeyrek altın alıyordu. Kaç para şimdi çeyrek altın? 7 bin lira. Yedi kere yedi 49. Tayyip Erdoğan geldiğinde 50 olan asgari ücret, düşmüş 20’ye. Bunu yollayın, gönderin onu. Getirin Ekrem İmamoğlu’nu, asgari ücret 7 çeyrek altın. Söz veriyoruz.”

“GÖZÜNÜZÜN İÇİNE BAKARAK SÖYLÜYORUM Kİ ALINLARI AK ÇIKTI”

“19 Mart darbesini bir konuşalım. Bakın Aksaray bizi seçmiyor, ‘Başımız üstüne’ diyoruz. ‘Hata bizde’ diyoruz. Benim partim 47 yıl boyunca birinci parti olamadı ama darbeye kalkışmadık. Bu meydanın adı; 15 Temmuz Şehitler Meydanı. 15 Temmuz gecesi bu kardeşiniz Ankara’daydı. Yüz verdikleri, etle tırnak oldukları, ne isteseler verdikleri bunlara darbeye kalkıştı. Çıktık dedik ki ‘Atatürk’ün partisiyiz. 100 yıldır seçimlere gireriz, çıkarız. Yeneriz, yeniliriz ama millet ne derse ona saygı duyarız. Darbenin karşısındayız; demokrasinin, Meclis’in arkasındayız.’ Biz 47 yıl birinci parti olamadık ama darbeye kalkışmadık. Ama 23 yıldır Aksaray’dan oy alan, Konya’dan, Kayseri’den oy alan Türkiye’nin dört bir yanından oy alan, hep birinci parti olan Erdoğan olacak ya bu seçimde Cumhuriyet Halk Partisi’ne yenildi. Biz doğru adaylar belirledik, çok çalıştık, millete inandık, birinci parti olduk. 47 yıl boyunca bizim gösterdiğimiz sabrı, gelecek seçime kadar, 47 ay gösterecekti, Cumhurbaşkanlığı seçim takvimi başlayana kadar. Bırak 47 yılı, 47 ayı, 47 gün sabredemedi. İstanbul’un seçilmiş belediye başkanına, milletin iradesine, daha önemlisi gelecek seçimlerin iktidar partisine, millet takdir ederse seçeceği Cumhurbaşkanı’na darbeye giriştiler. O günden beri sadece iftira atıyorlar. Bütün televizyonları, TRT’yi kullanıyorlar. Her türlü yalan var. Peki delil var mı? (‘Yok’) İspat var mı? (‘Yok’) İddianame var mı? (‘Yok’) Bunlara inan var mı? (‘Yok’) İşte bu kadar. Devletin televizyonundan, ajansından tam 140 gündür, 135 gündür her türlü iftirayı duyduk ama bir kör kuruş rüşvet ispatlayamadılar. ‘Lüks arabaları var’ dediler, MHP’li milletvekilinin çıktı, ‘560 milyar yolsuzluk var’ dediler, belediyenin toplam bütçesi 490 milyar çıktı. Bir kör kuruş kanıt çıkmadı. Dediler ki ‘Valizlerde para taşıdılar’, içinden kendi dönemlerinden kalan jammerlar çıktı. Ve bu koca 135 gün boyunca atılan onca iftiralara rağmen, benim arkadaşlarıma, ‘Bir ay sonra insan içine çıkamayacaksınız’ diyordu. ‘Birbirinizin yüzüne bakamayacaksınız’ diyordu. İşte buradan, Aksaray’dan bütün Türkiye’nin yüzüne bakarak, gözünün içine bakarak söylüyorum ki; arkadaşlarımız bu sınavdan dimdik ayakta çıktı, alınları ak çıktı.”

“AK TOROSLAR ÇETESİNİ DAĞITACAĞIZ”

“Şimdi şımartılmış üç - beş tane savcı artık iyice çığırından çıktı. Çıkmışlar, Beyaz Toros gösterip bizi tehdit ediyorlar. Eskiden JİTEM’cilerin Beyaz Torosları vardı, şimdi Çağlayan’dakilerin AK Torosları var. Ama ant olsun ki AK Toros çetesini dağıtacağız, dağıtacağız. Bugün o çete, İstanbul’da daha önce siyasetçi arkadaşlarımızı böyle ip gibi dizip, iki kollarına birer polis kardeşimi verip, film çeker gibi kurgu yapıp aşağıdan yukarıya doğru çıkarıp bütün Türkiye’ye servis etmişti. Aykut Erdoğdu kardeşimi gördüm orada. Gırtlağım düğümlendi. Çıktım o akşam Gaziosmanpaşa Belediye Başkanımız Hakan’a, Avcılar Belediye Başkanımıza, bütün arkadaşlarımıza yapınca, ‘Bir daha bunu yaparsan senin gelir burnunu sürterim’ dedim. O günden beri arkadaşlarımıza ilişemeyenler bugün İETT’nin gariban memurlarına, bürokratlarına benzer muameleyi yapmışlar. Ey Erdoğan, oradaki kişiler gibi sen de İstanbul’da sorgulandın, kapına polis gelmedi, bir gün gözaltına gitmedin. Yargılandın, tutuksuz yargılandın. Ceza aldın, o meydanda miting yaparak, davul zurna çalarak, Pınarhisar’a cezaevine gittin. O günden bugüne de o mağduriyetin ekmeğini yedin. Bir gün seni gözaltına almayanlara, bir gün nezarette tutmayanlara, hapse atmayanlara, tutuksuz yargılamayanlara yıllardır nefret kustun. Ama bizim arkadaşlarımızı, masum kardeşlerimizi görmediğin zulme tabi tuttun. Şimdi o AK Toroslar çetesi bugün senin şoförlük yaptığın İETT personeline o muameleyi yapıyor. Yaşar Kemal’in, Tuncel Kurtiz‘in, Hıfzı Topuz’un kurumuna zulmediyor. Suçu olan sorgulanır, yargılanır, cezalandırılır. Belki yarın serbest kalacak. O annesine, babasına, koluna o polisleri sokup evladına mahcup etmeye, eşine mahcup etmeye, komşusuna mahcup etmeye kimin hakkı var? Erdoğan sana sesleniyorum. Hiçbir vesayeti kabul etmiyorum, o çeteyi ya dağıt ya da o çeteyi biz dağıtacağız.”

“MUHİTTİN BÖCEK’İN CANINA KAST ETMENİN SANA NE FAYDASI VAR?”

“İçim yanıyor, içim. Muhittin Böcek Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı. 105 gün yoğun bakımda yattı, entübe. Bütün Türkiye’nin, Antalya’nın duasıyla kurtuldu. 14 ilaç içiyor. Bir iftiracı üzerinden koydular, onu hapishanede tutuyorlar. Sana ne faydası var Muhittin Böcek’in canına kast etmekle? Çok istiyorsan ev hapsine koy. İmza koy. Tarihinde ilk kez Antalya’yı iki kez üst üste kazanan belediye başkanını seçimden bir yıl sonra ‘Oğlu şunu yapmış, oğlu önceki eşine daire vermiş.’ Meğerse daireyi başka müteahhitten borç almış. Babasına ne, gidip babasını tutuyorsun. Zeydan Karalar Adana gibi başkan. Adana’nın sevgilisi. Aziz İhsan Aktaş diye bir iftiracı 11 yıl önce AK Partili belediyeden aldığı ihalenin parasını tıkır tıkır almış ama ‘İftira at’ deyince ‘Paramı vermiyordu, rüşvet verdim ödeme yaptı.’ Teker teker dediği tarihten önce de aynı parayı almış, sonra da almış. Ama sırf zulüm olsun diye tutuyor hem de İstanbul’da. Yollasa Adana’ya, Adana’da yargılansa bir dakikada bitecek dava. ‘Bekleyeceksin, aylarca, yıllarca iddianame bekleyeceksin. Zulüm olsun. Sen mi Adana’da bileğimizi bükersin?’ diye Zeydan Başkan’a zulmediyorlar. Bütün arkadaşlarımızın masumiyetlerine inanıyoruz. Kendilerine güveniyoruz. Hepsi için TRT’den canlı yayın istiyoruz. İftirayı da görsün millet, gerçekleri de görsün. Yalnız şöyle canlı yayın değil. İşine gelince ver, işine gelince çık. Bir kanaldan tam canlı yayın. İsteyen televizyonlara hattı vereceksiniz, yargılamanın tamamını izleyeceğiz. Göreceksiniz ki arkadaşlarımız masumdur, onlara bu iftiraları atanlar gerçek suçlulardır, hepsini mahkum edeceğiz, hepsini bu milletin önünde mahkum edeceğiz.”

“AZİZ İHSAN AKTAŞ, 388 İHALE’NİN 300’ÜNÜ AK PARTİ’DEN ALDI”

“Buradan Aksaray’ın irfanına, vicdanına sığınarak; bu Aziz İhsan Aktaş denen adamın Türkiye’de çalışmadığı yer, girip çıkmadığı bir delik yok. Bu kişi toplam 388 ihale almış, 300’ünü AK Parti’den almış, 88’ini buradan. Bu taraf yüzde 23, tek tek işlem yapılıyor. Öbür taraf yüzde 77, onlara kimse bir şey sormuyor. Şimdi ben buradan bu Aziz İhsan Aktaş mevzusunda, hem de en çok çalıştığı belediyelerden birisi Kütahya Belediyesiyken, Kütahya Belediyesi MHP’de olduğu için, bütün dosyayı ayırmışlar, Kütahya’ya yollamışlar. Ama bizim arkadaşları bütün Türkiye’den toplayıp Silivri’ye doldurmuşlar. Buradan Aksaray’daki MHP’lilerin vicdanına sesleniyorum. Aynı kişi, o belediyede de çalışıyor bu belediyede de çalışıyor. Bunları Silivri’ye götürüp yargılayıp, yargılamayıp, iddianame düzenlemeyip aylarca orada tutarken; sizin belediyeniz olduğunda farklı muamele yapılması vicdana uyar mı? Hakkaniyete uyar mı? AK Partililere soruyorum. Aynı kişi 300 AK Parti belediyesi ile çalışıyorken bunlara bir şey yapmayıp bu tarafa saldırmak, hakkaniyete sığar mı? İnsafa sığar bu? Ben bu vicdansızlığı Aksaray’ın “TRUMP’A BİR KELİME KONUŞMUYORSUN”

“Her gün kızıyorum, her gün söylüyorum. Bugün nihayet Sayın Erdoğan ağzına Filistin’i aldı. Ama Filistin’i Filistin’e sahip çıkmak için değil; ‘Çıkıyorum, ediyorum. Özgür Özel çıkmadığımı söylüyor’ demek için aldı. Şimdi buradan Erdoğan’a sesleniyorum. Yahu Trump diyor ki ‘Gazze’yi boşaltacağım, oteller yapacağım.’ Bir kelime konuşuyor musun? İran’ı bombalıyor, Müslüman kanı döküyor İsrail, bir kelime konuşuyor musun? Türki Cumhuriyetler Kuzey Kıbrısımızı değil Güney Kıbrıs’ı tanıyor, bir kelime konuşuyor musun? Ayşenur Ezgi Eygi Filistin’de öldürülüyor, bir kelime konuşuyor musun? Amerika’da genç kadın aktivist bir kardeşim eleştirilerde bulunuyor diye aylarca hapiste tutuluyor, bir kelime konuşuyor musun Rümeysa Öztürk için? Madleen gemisine yapılan muamele ortada. Bir kelime konuşmuyorsun. Ondan sonra diyorsun ki ‘Benim Filistin sevgimi Özgür Özel sorgulayamaz.’ Erdoğan ben senin Filistin sevgini sorgulamıyorum, çünkü ortada olmayan bir şey sorgulanamaz. Sende Filistin hassasiyeti yok. Sende Trump hassasiyeti var. Trump korkusu var. Gençler oradan sesleniyorlar. Ey Tayyip Erdoğan, Allah’tan korkmayıp Trump’tan korkan bir çizgiye geldin. Allah da şahit kul da şahit. O İsrail Filistin’de dünya tarihinin en büyük katliamlarını yapıyor, Trump korkusuna Netanyahu'ya laf söylüyorsun, esas azmettiriciye susuyorsun. Bizim çizgimiz üçüncü Genel Başkanımız ve Başbakanımız Bülent Ecevit’in Yaser Arafat’la dayanıştığı çizgidir. Bizim çizgimiz Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının Filistin Kurtuluş Örgütü’yle birlikte verdiği mücadelenin çizgisidir. Cumhuriyet Halk Partililerin, bizlerin Filistin sevgisi Amerika korkusuyla bastırılamaz seninki gibi.”

“ERDOĞAN, ‘KALEM’ DEDİĞİN YER SENİN DİPLOMANI SORUYOR”

“Sayın Erdoğan çok da izliyor bizim mitingleri. Hadi İstanbul Üniversitesi’nin önünde oluyor da, Aksaray’da oluyorsa bu iş geçmişte ‘kalem’ dediğin yerde sen Ekrem Başkan’ın diplomasını sorguladın diye Aksaray senin diplomanı soruyor Erdoğan, senin diplomanı soruyor. Karşıdan ışık yakıp yakıp söndürüyorlar. Şimdi biz İstanbul’un gece mitinglerinde birer klip çekiyoruz, ertesi gün milyonlarca izleniyor, paylaşılıyor. Gençler de hatırlatıyor. Ben vallahi Aksaray’a gelirken böyle muhteşem bir miting olur mu, Aksaray’a güveniyordum ama bu kadarını ben de beklemiyordum. Hepinize teşekkür ediyorum. Bu diplomaya gelince; biz başımızdan bu diplomasızı yollayıp namusuyla, şerefiyle diploma alan Ekrem İmamoğlu’nu Cumhurbaşkanı yapacak mıyız? Şimdi bütün ışıkları yakalım hem Ekrem Başkan, hem bütün yiğitlerimiz aslanlarımız için bir sefer de Aksaray’dan çek bakalım dron şu görüntüyü. Göreyim dron gelsin. Haydi bakalım. Hepinize helal olsun. İki gün önce Şile’deydik, hepinize selam getirdim Aksaray’a. Haftaya Tuzla’dayız, Aksaray’dan Tuzla’ya selam olsun. Aksaray’dan Silivri’ye selam olsun. Aksaray’dan Türkiye’ye selam olsun.”

“HADSİZ BÜYÜKELÇİ, BU ÜLKEYİ KURAN BİR ÇATI ÇAKTI”

“Şimdi son günlerde Türkiye’de endişelenmeye sebebiyet verecek çok beyanat oldu. Örneğin Tayyip Erdoğan çıktı defalarca 11 kere üst üste ‘Büyük müjde vereceğim’ dediği toplantıda ‘Türk, Kürt, Arap’ dedi. Türk ve Kürt kardeş, Alevi ile Sünni kardeş. Türk, Kürt, Arap deyince 6 milyon Arap vatandaşımız var, Hatayımız’da, Urfamız’da, Mardinimiz’de, bütün Türkiye’de. Ama sade Arap’ı sayınca şöyle diyor. ‘Türkler Devlet Bahçeli’de, Kürtler DEM’de, Araplar deyince bende.’ Bu memlekette Laz da var Çerkes de, Gürcü de var Pomak da. Benim gibi göçmenler var, Balkanlar’dan gelenler var. Hepsinin hukuku Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’e emanet, Cumhuriyet Halk Partisi’ne emanet. Amerika’nın hadsiz, Amerika’nın haddini aşan büyükelçisi, geçenlerde ‘Osmanlı’nın millet sistemi’ dedi, ‘Ne diyorsun sen?’ dedik. Demiş ki en son ‘Ben mezheplere dayalı yönetim’ dedim. ‘Milletin sisteminden bahsettiğimde aslında mezhepsel bir düzenden söz ediyorum. Köyler, dinler, mezhepler, tarikatlar, kabileler, tüm bunlar merkezi bir sistemde Cumhuriyet ya da demokrasi dediğimiz yapıda birlikte yaşayabilirler.’ Adam aklını yitirmiş. Ağzından çıkanı kulağı duymuyor. Kabile diyor, ne kabilesi? Köy diyor, din diyor, mezhep diyor. Sen bilmiyorsun ki bu ülkede tüm mezhepler, Hatay’da tüm dinler yan yana. İstanbul’da yan yana. Türkiye’de tüm mezhepler yan yana. Tüm etnisiteler yan yana olsun diye bu ülkeyi kuran bir çatı çaktı. O çatının adı Cumhuriyet sistemi. Ona sahip çıkıyor bu millet. Hepimiz altındayız. Ama elbette eksiklikler var, hatalar, haksızlıklar büyük haksızlıklar. Hepsini gidermek için bu ülkede yaşayan herkesi eşitlemek için madden, manen, siyaseten herkesi eşitlemek için elbette el ele, omuz omuza vereceğiz. Ama Amerika’nın Büyükelçisi de duysun, AK Parti de, Erdoğan’ın prompterına onu koyanlar da, okuyan kendisi de duysun. Erdoğan’ın bu sözlerine susanlar da duysun. ‘Cumhuriyet’in kolonunu kesecek’ diyorlar, Cumhuriyet’in kolonuna çivi çaktırırsak namerdiz. Çivi çaktırırsak. Bunun için geçtiğimiz günlerde konuştuk, tartıştık, Meclis’teki komisyona arkadaşlarımıza gönderdik. Buradan hepinizin gözünün içine bakarak söylüyorum ki bir yerde Cumhuriyet Halk Partisi yoksa, bir komisyonda CHP yoksa, o komisyondan korkun. Cumhuriyet Halk Partisi varsa Cumhuriyet’in teminatı orada. Bazıları, ‘Endişe ediyoruz, korkuyoruz.’ Şuna inanın ki bizim olduğumuz yerde kimse bu ülkenin birliğine, bütünlüğüne dokunamaz. Bizim olduğumuz yerde anayasaya uymayanlarla anayasa yapılamaz. Ama kimse Tayyip Erdoğan’ı gözünde büyütmesin. Bakın bugün Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye’nin birinci Partisi. Tayyip Erdoğan ne eskisi gibi bıçağının iki tarafı da kesiyor, ne de eskisi gibi millet onun attıklarına inanıyor. Son anketler geldi, 28,5’dan 29 Erdoğan. Seni yüzde 29’la orada oturtmam. Orada oturtmam.”

“GENÇLERİN YÜZÜNÜ GÜLDÜRMEK İÇİN BİR YOLA ÇIKIYORUZ”

“Aksaray’ın güzel insanları. Yaşadığımız sorunlar çaresiz değil. Her derdin elbette var bir çaresi, onun da adı Cumhuriyet Halk Partisi. Ne yaparlarsa yapsınlar o sandık gelecek. Ne yaparlarsa yapsınlar Ekrem İmamoğlu oradan çıkacak. Bakın Aksaray ne diyor? Ey Erdoğan ben halkım, ben milletim. Ben milli iradeyim. Adayımı bırak, sandığı getir. Adayımı yanımda, sandığı önümde istiyorum. O sandık gelecek, Erdoğan gidecek. Ekrem İmamoğlu gelip bütün dertleri, bütün tasaları bitirecek. Buna inanıyor musunuz? Tüm sorunları, tüm sıkıntıları çözmek için omuz omuza vermek, kol kola girmek için birlikte çalışmak, şu gençlerin yüzünü güldürmek için bir yola çıkıyoruz. Hazır mısınız? Gençlere yasaksız Türkiye, vizesiz Avrupa geliyor hazır mısınız? Seçim sandığı gelene kadar hepiniz birer Cumhurbaşkanı Adayı olarak her sabah yataktan kalkmaya hazır mısınız? Kapı kapı gezmeye, herkesin yanına varmaya, dertlinin derdini dinlemeye, çözüm önerilerimizi anlatmaya, tane tane oy toplamaya hazır mısınız? Bu büyük yürüyüşe hep birlikte çıkmaya 100 yıl sonra 100 yıl önceki gibi bir daha başarmaya, bir daha kazanmaya, demokrasiyi tekrar kurmaya hazır mısınız? O büyük yürüyüşe hazırsanız, yürüyelim arkadaşlar. Haydi yürüyelim.”


CHP GENEL BAŞKANI ÖZGÜR ÖZEL AKSARAY’DA