05.10.2025

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel: “İftirayla, Yalanla, Haysiyet Cellatlığıyla İktidarınızı Koruyamazsınız”

“İNSANLARI TEK BİR DELİL BİLE OLMADAN 200 GÜNDÜR İÇERDE TUTUYORLAR”

“EY ERDOĞAN HAKİMİ YÖNLENDİRİYOR, ‘BENİ YALANCI ÇIKARMA’ DİYORSUN; BÖYLE ADİL YARGILAMA OLUR MU?”

“BU KADAR ŞEY YAPIYORSUN BENİM AĞRIMA GİTMİYOR DA MECLİS’TEKİ BOŞ SANDALYELERİ GÖRÜNCE SENİN Mİ AĞRINA GİDİYOR?”

“ERDOĞAN ‘HAZIRIM’ DİYORSA YARIN AKŞAM ÇIKSIN TRT’YE KARŞIMA; O YARGI KOLLARI BAŞKANINI SAVUNSUN, BEN DE NASIL İFTİRA ATILDIĞINI ANLATAYIM”

“BU İKTİDAR SANDIKTA DEĞİŞECEK, TÜRKİYE’DEKİ TÜM MAĞDURLARIN VE MAZLUMLARIN YÜZÜ GÜLECEK”

“CUMHURİYET HALK PARTİSİ ADIM ADIM İKTİDARA YÜRÜYOR”

“DAHA ÇOK KAZANACAĞIZ, ADİL PAYLAŞACAĞIZ, HEP BİRLİKTE BAŞARACAĞIZ”

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Bolu Belediyesi’nin 100’üncü Yıl Cumhuriyet Parkı tanıtımı ile Mezarlık İşleri Müdürlüğü Hizmet Binası ve Taziye Evi açılış törenine katıldı. Burada konuşan Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel, “Bu güzel pazar gününde, pazar öğleden sonrasında günün bu saatlerini bize, Bolu Belediyesi’nin açılış törenlerine ayıran ve bizlere eşlik eden bütün Bolululara yürekten teşekkür ediyorum. Hepiniz hoş geldiniz. Bugün genel başkan yardımcılarımız, milletvekillerimiz, partimizin yöneticileri ile birlikte buradayız. Bolu, iki gündür bizi ağırlıyor. Abant’taydık ve yeni yasama döneminden önce milletvekillerimizi burada kampa aldık” dedi. Özel, şunları söyledi:


“KALICI SORUNLARA ÇÖZÜMLERİMİZİ KONUŞTUK”

“Onlarla partimizin, Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu, yürüttüğümüz mücadeleyi, zorluklarımızı, Türkiye’nin önündeki zorlukları ve sıkıntıları birlikte nasıl açabileceğimizi, partimizin 18 - 20 yıl sonra yenilenen parti programını, buradan ortaya çıkacak hükümet programını, bu hükümet programı ile birlikte vatandaşımızın artık kronikleşmiş ve ‘Çözülemez’ diye düşündüğü başta yoksulluk, işsizlik, gençlerin yarınlara umutsuz bakmaları olmak üzere bu kalıcı sorunlara nasıl çözümler üreteceğimiz konusunda çok verimli iki gün geçirdik. Bunun sonunda belediyemizin, Tanju Başkan’ın haklı olarak çok üzerinde durduğu, anlata anlata bitiremediği, benim de yerinde görmemi istediği 100’üncü Yıl Cumhuriyet Parkı’nın birinci etabındaki ilerlemeyi, projenin geldiği noktayı ve gelecek yıl tamamı bittiğinde nasıl bir güzelliğini ortaya çıkacağını görmek için buradayız. Parkta bir çınar ağacını hep birlikte dikmek, biraz önce izledik; Doğu ve Güneydoğulu vatandaşlarımıza seçimde verilen bir sözün, seçimin üzerinden bir buçuk yıl geçtiği noktada tutulduğunu görmek, yaşamın her evresinde olduğu gibi hem taziyede hem de cenaze hizmetlerinde ki bu konudaki memnuniyet noktasında Tanju Başkan hep anlatıyor, tamamı ücretsiz olarak görülen ve vatandaşın büyük memnuniyet duyduğu bu hizmet binalarının da açılması için buradayız. Gerçekten iki gün boyunca hem Bolu’nun güzelliklerinden, bu mevsim geçişinden, gösterilen misafirperverlikten çok etkilendik. Yine cuma günü akşamüstü 19 Mart sonrası 59’uncu eylemimizi Bolu’da yaptık ve tarihindeki en görkemli siyasi mitinglerden bir tanesi gerçekleştirdik. Uzakta oturan arkadaşlar ayrıldı. Bana eşlik eden arkadaşlarla buradan memnun bir şekilde, misafirperverliğinizden memnun bir şekilde birazdan biz de ayrılacağız.”

“TAKDİRLERİN EN BÜYÜĞÜNÜ GÖRDÜ”

“Tüm zorluklara rağmen biraz önce dinledik; mali tablolarıyla, hizmetleriyle, yatırımlarıyla, Tanju Başkan’ın 6,5 yılda Bolu’da yaptıklarına şüphesiz partinin yöneticileri olarak, ben Genel Başkanı olarak müteşekkirim. Cuma günü anlatmıştım; altyapı çalışmalarından yol düzenlemelerine, 58 yeni parktan Güney Çevre Yolu Projesi’ne, ihtiyaç sahiplerine sosyal yardımlara kadar hizmetler çok boyutlu, çok yönlü olarak üretiliyor. Sonuçta başkanımız beş yıl boyunca bunları yaptıktan sonra, daha önce de milletvekilliğinde Bolu’nun takdirini kazanmış ve aday olduğunda yıllar sonra Bolu’yu Cumhuriyet Halk Partisi’ne kazandırmış bir başkan olarak, bu kez ittifaksız olarak girdiğimiz bir seçimde yüzde 53 gibi bir oy oranıyla zaten takdirlerin en büyüğünü Bolulu siz hemşerilerinden gördüğünü ispat etmiş oldu. 93 bin 850 metrekarelik bir parkı, 125 milyon liralık bir bütçeyle 500 günde tamamlanacak ve biraz önceki özellikleri ile bölgenin en büyüğü olacak ve Bolu’nun da gururu olacak bu parkı gerçekten gözümle görmek, birinci etabın bu noktaya gelmiş olmasını görmek ve ikinci etaptaki biraz önce başkanımızın anlattığı şekline tanıklık etmek gerçekten heyecan verici. Ümit ediyorum biz de Ankara’nın yoğun temposundan yorulduğumuz ve belki birkaç sakin günü dinlenmek, kafamızı toplamak üzere, biraz da gündem izin verirse önümüzdeki yıllarda Bolu’daki bu güzel parktaki konaklama alanlarında geçirme imkanı buluruz.”

“YEREL YÖNETİMLERİMİZİN ELİ KOLU BAĞLANIYOR”

“Şüphesiz belediyelerin gelirlerini kesiyorlar, Tanju Başkan’ın hatırlattığı gibi ‘silkeliyorlar’, haksız hukuksuz soruşturmalarla bizlere saldırıyorlar. Tüm belediyelere eşit davranması gereken iktidar, Cumhuriyet Halk Partili yerel yönetimlere üvey evlat muamelesi yapıyor, hatta elini kolunu bağlıyor. Milletin seçtiği belediye başkanlarının inanmayıp mazbatasını iptal ediyorlar, bir daha seçiliyor. Beş yıl hizmet ediyor, alıp eski bir otobüsü köşede yakıp ‘Belediyenin otobüsleri yanıyor’ diyecek iftira filmlerini çekecek kadar, işleyen metro yürüyen merdivenlerine birilerine taş sıkıştırıp ‘Metroda hizmet faaliyeti durdu’ diyene kadar.. ‘İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde 550 tane terörist çalışıyor’ deyip sonra birini bir ispat edemeyip ‘Ben bunu siyaseten seçim öncesi söylemiştim’ diyene kadar… ‘İstanbul Belediyesi İspark’ı PKK’ya veriyor, PKK’lılar çalışacak. Ankara Büyükşehir belediyesinin su faturalarını DHKP-C militanları dağıtacak’ diyene kadar. Adil, centilmence bir yarış yerine; devlet imkanlarını ve her türlü dezenformasyonu kullananlar milletin karşısına çıktıklarında, yine kantara çıkıp yarışmaya cesaret edemediler. Bu sefer de yargı oyunlarıyla, yeni oluşturdukları yargı kollarıyla Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin üzerlerine gidiyorlar. Bir yanda Mansur Yavaş’ın teslim edip AK Parti’nin kapattığı önceki döneme ait 93 yolsuzluk dosyası. Bir yanda İstanbul’da 37 büyük yolsuzluk dosyası. Bunun karşısında Melih Gökçek’in oğlunun işlettiği televizyon kanalına savcılık yerine giden, kendisi suçlu olan ve dahil olmadığı soruşturma dosyasına dahil olup sonra millete iftira atıp, kendi iftiracı olup kendini kurtarmaya çalışan bir takım meczupların karalamalarla Ekrem Başkan’dan sonra Mansur Başkan‘a da saldırılarda bulunuyorlar.”

“KİMİN SUÇLANACAĞINA ÖNCEDEN KARAR VERİYORLAR”

“Daha biraz önce sayın Gökan Zeybek’le de değerlendirdik. Sadece AKP’nin yargı kolları savcılar eliyle de değil. Şöyle ifade edelim: Bir belediye denetlenirken Sayıştay tarafından denetlenir. Ya da maliye müfettişleri tarafından, mülkiye müfettişleri tarafından denetlenir. Bir suç bulunursa suç duyurusunda bulunulur. Savcı gelir soruşturma yapar, suçun delili ile birlikte suçluya ulaşır. Kim suçluysa cezasını çeker. Buna Cumhuriyet Halk Partisi tarihinde adil ve yerinde yürütülen bu süreçlere hiç itiraz etmedi. Niyet etsin, yıllardır bunlar böyle yürür. Bir kusuru olan memur varsa, hele hele siyasi varsa onu taşımayız, o sırtımıza yük olur. Ama süreç öyle bir süreç değil. Kimin suçlanacağına önceden karar veriyorlar. ‘Suçlu Ekrem İmamoğlu, hadi ona suç bulalım. Yapılmış denetimler, geçirilmiş teftişler, alınmış temiz kağıtları, iç denetim temiz, dış denetim temiz, Sayıştay temiz. Daha önce o konuda suç duyuruları yapılmış, soruşturmalar temiz. Ama bu sefer ‘Gelelim bütün dosyaları alalım, sonra bakalım buradan ne bulabiliriz? Bir tane müteahhit bulalım, malıyla mülküyle, özgürlüğüyle tehdit edelim. Efendim ben bu işi yaptım ama at buraya bir imza açıktan da şunu verdim dedirtelim.’ Hatta o verilen şey belediye başkanının cebine de değil, bazen kreşe sandalye almış bazen bilmem ne yapmış, onu bile ‘Zorla de, irtikap yazalım.’ Ya da filanca yerde işadamının bütün HTS kayıtlarını döküyorlar. Bütün belediyenin bütün HTS kayıtlarını döküyorlar. Zaten o ilçenin içindeki iş adamıyla o ilçedeki belediyeden bir çalışanı aynı baz istasyonunda bulup fosforluyorlar. ‘Filancaya para verdim, gerisini bilmiyorum’ de. O para nerede? Nereden buldun? Yok. Nereye verdin? Yok. Kamera kaydı yok. Bir hesaba yatmış mı? Yok. Birine vermiş mi? Yok. O paraya altın ve döviz alınmış mı? Yok. İspat yok, iftira var. Bunun üzerinden gidiyorlar. Şimdi bu yöntem o kadar çok suçsuz belediye başkanını, örneğin Zeydan Karalar’ı Adana’da 11 yıl önce AK Partili belediyenin verdiği ihalenin paralarını düzenli ödemiş, bitince de bir daha ihale vermemiş. ‘Arada benden ödeme için para istedi, birine verdim.’ Hiçbir kanıt yok, 12 yıl geçmiş, Zeydan Karalar’ı alıyorlar. Zeydan Başkan’a bir şey yapacaklarından değil. Bütün Türkiye’ye ‘Bak Zeydan Karalar’ı 12 yıl sonra bile aldık koyduk. Kafayı taktık mı içeri atarız. Ya AK Parti’ye katıl ya Silivri’ye atıl.’ Böyle bir yaklaşımla başladılar. Şimdi İstanbul’da birtakım yeni görevlendirmeler Anadolu Adliyesi’ne, çoktandır bunun söylentilerini çıkarmalar, orada bir takım korku yaymalar, endişenin gerçeğe dönüştüğü bir durumda ‘Efendim işte ya hapse atılacaksın, ya bizim partiye katılacaksın’ yaklaşımlarıyla boğuştuğumuz bir süreçteyiz.”

“DÜRÜST VE TEMİZ YÖNETTİ”

“19 Mart‘ta Ekrem İmamoğlu‘nun tutuklanmasıyla yeni bir boyut kazanmıştı darbe süreci. O günden bugüne tam 200 gün geçti. Şu an tam 200’ncü gündeyiz. Bunlarla İstanbul’a ihanet eden, ben demedim Tayyip Bey dedi. ‘Ben dahil hepimiz İstanbul’a ihanet ettik’ dedi. Vallahi benim ne memleketim Manisa’ya, ne Ankara’ya, ne İstanbul’a ne benim bir ihanetim var ne herhangi bir arkadaşımın. Bolu’ya ne yapmış Tanju Özcan, görüyoruz. Gelmiş kendisi İstanbul’a Büyükşehir Belediye Başkanı olmuş, dört tane gökdelen varmış, şimdi 257 tane gökdelen var. 253 tane hançeri İstanbul’un bağrına bağrına kendisi saplamış. Helikoptere binmiş, bir yanında AK Parti il başkanı, bir yanında AK Parti’den seçilmiş belediye başkanı, bir yanında tapu kadastro müdürü, şehrin üstünde uçmuş. ‘Bu arsa kimin?’ ‘İETT‘nin.’ ‘Filancaya teklif edelim.’ ‘Bu arsa kimin?’ ‘Şu kurumun.’ ‘Katarlılar’a söz verdim.’ Not alıyorlar. Bu şehri böyle birilerine peşkeş çekmiş birisi şimdi gelmiş Cumhuriyet Halk Partisi’nin geldiği günden beri ihalelerini internetten yayınlamakla övünen CHP’nin.. Diyor ki, bana diyor ki, ‘İnanmayacaksınız ama’ diyor. Niye inanmayayım? Ben kaynağın yerini biliyorum, ne olduğunu biliyorum. Diyor ki Tanju Özcan ‘Dolar enflasyonunu düşsek bile yüzde 92 büyüdük. Yüzde 118 büyüttük Bolu Belediyesi’ni dolar bazında. Bu rakam Avrupa Birliği’nde şu kadar, Çin’de bu kadar, bizde daha yüksek. Nasıl büyüdü biliyor musunuz? Bir şeyle, kaynağı şu: Dürüst ve temiz yönetti, çalmadı. Öncesinde o kadar çok çalıyorlardı ki çalmayınca yüzde 118 büyüdü belediye. Bakın inşallah bir gün denk gelecek, bu milletin huzurunda Tayyip Bey’le ya birebir televizyonda, çünkü neden? Bunlar şimdi kaçıyorlar ya bizle televizyondan. AK Parti de kaçıyordu, Ekrem İmamoğlu’nun seçimleri kazandığını gördüler Binali Bey ne yaptı? Canlı yayına çıktı. AK Partililer önde koşarken yayından kaçarlar, geriye düştüklerinde bu yayınlara koşarlar. Göreceksiniz önümüzdeki dönemde eğer ‘Hazırım’ diyorsa yarın akşam TRT’de, çıksın bir benim karşıma o iftiracı yargı kolları başkanını savunsun, ben de o iftiraların nasıl atıldığını anlatayım ona. Hodri meydan.”

“ÇOK HAYSİYETLİ, NAMUSLU İNSANLAR İÇERİDE”

“Öyle bir noktadayız ki… İstanbul Büyükşehir, sadece İstanbul Büyükşehir. Çok makro başka bir yerden tartışalım. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Tanju Başkan’ın yaptığı hesap gibi bir önceki dönemde harcanan paranın dolar bazında yarısına bir önceki beş yılda, AK Parti’nin beş yılında yaptığının iki katını yaptı. Çarp yarı fiyatına iki katı iş yapınca demek ki dört liranın üç lirasını bunlar önden çalıyormuş. Şimdi İstanbul’da yüzde 60’lara varan bu memnuniyeti görünce, ‘kişi kendinden bilir işi.’ ‘Alın dosyaları.’ Hani bunu kim söylüyor? ‘Şahit var.’ Kim o şahit? ‘Tanık, gizli tanık.’ Adı ne? ‘Meşe, Çınar, Ladin.’ Üç yalancı odunun lafıyla bu millet bize atılan iftiraya inanır mı? Önce yalancı tanıklar, sonra zorla imza attırılan adamın dededen kalma şirketine çöküyorlar. Önce okuyorsunuz, ‘Filanca şirkete el konuldu, TMSF’ye devredildi.’ Sonra çağırıyorlar, ‘Gel bakalım, sen benim dediğim gibi ifadeyi imzala. Şirketi vereyim, geç başına otur.’ ‘Ne söyleyeceğim?’ ‘İftira atacaksın.’ ‘Atmam’ diyeni içeride tutuyor. Bakın öyle çok haysiyetli, namuslu insanlar var içeride. Hatta suç duyurusunda bulunuyor. Akıl almaz işlerle, akıl almaz işlere ‘imza at, iftira at. Malını, mülkünü vereyim.’ ‘Yok.’ Kimini, ikinci ifadeye çağırıyor yolda. Yolda diyorlar ki ‘Sana bir haberimiz var.’ ‘Nedir?’ ‘Senin hanımı da gözaltına almışlar.’ ‘Yahu niye almışlar? ‘Almışlar.’ ‘Ne zaman bırakırlar?’ ‘Senin ifaden bittikten sonra.’ Orada diyor ki ‘At buraya bir imzayı, hanımını da al. Gir koluna, akşam git evinde ye yemeği. İmzayı atmazsan sen de Silivri’ye, eşin de Silivri’ye.’ Kapalı yer korkusu olan çocuğun, adamı inceliyorlar ya malına bakmış, mülküne bakmış, hesabına bakmış… Çocuğu hastanede yatmış, kapalı yer korkusu varmış. 26 yaşında evladıyla tehdit ediyor, ‘Eğer bunu yapmazsan senin oğlan nasıl yatacak içeride’ Ya da şuracıkta, şuracıkta yatıyor. Düzce Cezaevi, 40 kilometre buraya. Orada yazıyor Medya A.Ş’nin Eski Genel Müdürü. ‘Kocan var mı?’ ‘Yok.’ ‘Çocuk var mı?’ ‘Var.’ ‘Kaç yaşında, kim bakacak?’ ‘Vallahi 80 yaşında Kadriye Teyze var.’ 74 yaşındaymış, kızıyor ‘Bana niye 80 diyorsun’ diye. ‘74 yaşında Kadriye Teyze var, 80 yaşında babam var. Başka da kimse yok. Onlarda.’ ‘Ya yapma. Rahat geliyorlar mı seni görmeye?’ ‘Geliyorlar.’ ‘Haydi şunu imzala, bu akşam eve git de al çocuğu.’ İmza atmayınca, ‘Haydi sana iyi yolculuklar’ diyor. Anlamıyor. Akşam doktor muayene, ertesi sabaha karşı nakil aracına. Getiriyor buraya, 28 kişilik koğuşa 40’ıncı olarak koyuyor. Dönüşümlü yerde yatıyor. Yeni bitti o iş. Ziyarete gittim. ‘İlk bir hafta - 10 gün dönüşümlü yerde yattım, şimdi bir tane ranzam var’ diyor. Çok konu olunca oranın düzeni geri sağlandı şimdi.”

“SANDALYELERİ BOŞ GÖRMÜŞ, AĞIRINA GİTMİŞ”

“İnsanlar böyle süreçlerden geçiyor, Tayyip Bey de çıkmış dün… Bu konuya niye böyle detaylı girdim? İstanbul’da almış mikrofonu. Bir de güya yaptığı işler bizi yıpratacak ya. Biz Meclis’e gitmedik, bütün metabolizması ve kimyası bozuldu. Çıldırdı, ne yapacağını şaşırdı. 40 yıllık husumet duyduklarına gitti, el uzattı. Terörist dediklerine çay ısmarladı, bilmem ne. Neden? CHP’nin yaptığı ağırına gitti. Bu kadar şeyi yapıyorsun benim ağırıma gitmiyor da Meclis’e gelip boş sandalyeyi görünce senin ağırına mı gidiyor? Benim belediye başkanlarımın sandalyesi boş. Benim de Ekrem Başkan’ın boş sandalyesi ağırıma gidiyor. Resul Emrah Şahan’ın boş sandalyesi, Ahmet Özer’in boş sandalyesi ağırıma gidiyor. Gelmiş, orada bizim sandalyeleri boş görmüş. Ağırına gitmiş beyefendinin. Ne yapıyor? Dünkü açıklamaya bakın. ‘Rüşvet aldılar. Belediyeyi soydular. Gözlerinden nefret fışkırıyor.’ Kanıtla kardeşim, kanıtla. ‘Rüşvet aldılar’ değil, ‘Rüşvet alma iddiası var.’ Yalancı tanık var. Gizli tanık var. İddianame yok. Olsa ne yazar? Yargılama yok. Olsa ne yazar? Hüküm yok. Olsa ne yazar? İstinaf yok. Olsa ne yazar? Kesinleşme yok. Senin bu adamlara ‘Belediyede rüşvet aldılar’ demen için suçun ispatlanıp kesinleşmesi lazım. Bir tane kanıtın olmadığı yerde bunu söyleyemezsin. Seni bundan men ediyorum. Bu laflar namuslu ve şerefli insanlara, bütün dünyada masumiyet karinesi varken, daha bu insanlar belediye başkanı unvanı taşırken… Bu söylediğin suç. Görülecek davanın, bakın daha iddianamesi yok. Soruşturma aşamasında. İddianame düzenlenip kabul edilirse görülmekte olan davanın hakimini, yürütmenin başı Cumhurbaşkanı sıfatıyla yönlendiriyorsun, zorluyorsun, ‘Beni yalancı çıkarma, bunlar rüşvet aldı. Belediye soydu’ diyorsun. Böyle adil yargılama mı olur Ey Tayyip Erdoğan?”

“İDDİANAMESİ YOK, FOTOĞRAFINI SÖKTÜRÜYORSUN”

“AK Parti’nin değerli seçmenleri, MHP’nin değerli seçmenleri, bu Tayyip Erdoğan bu görevi kendi yaptı. Bu görev sırasında rüşvetten, irtikaptan, ihaleye fesattan yargılandı. Bu yargılamalar sırasında bir kere sabah altıda evine, kapıya gittiler mi? Emine Hanım kapıyı açınca ‘Kaldır kocanı, götüreceğiz’ dediler mi? Hatta Ahmet Özer için ‘Sen çekil biz alacağız odadan’ demişler. Sadece canlı bomba sırasında yapılabilir bu. Yani evinde yatan kişiyi ‘Yatağından biz alacağız’, bomba tuzaklanma şüphesini tutanağa bağlarsan yapabilirsin. Kadıncağızı ittirdiler, Ahmet Özer‘i yatağından kendileri gittiler aldılar. Bir gün Emine Hanım’ın kapısına dayanıp ‘Tayyip Bey’i almaya geldik’ diyen oldu mu? Bir gün Tayyip Bey’i o zaman o İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıydı, kolunda polisle doktor muayenesine giderken gören oldu mu? Bu haysiyet cellatlığını size yaptılar mı da siz yapıyorsunuz? Bir gün tutuklu yattın mı? Cezan onaylandı, verildi, beklendi. Kesinleşmesi beklendi. Cezan kesinleşti. Makosenleri giydin, belediyeye kendin gittin, belediyeye oturdun. Telefonla tebligat geldi ‘Cezaevine gelir misin?’ diye. Belediyenin önünde Saraçhane‘de miting düzenledin. Helallik aldın. Yanında yatacak olan koğuş arkadaşını ayarladın. Gittin cezaevinde ‘3 bin ziyaretçi geldi’ diye övündün. Şiir albümü yayınladın. Ve sen o sırada belediye başkanlığından düşmüştün, cezan kesinleşmişti. Ama şimdi daha iddianamesi olmayan adamın resmini söktürüyorsun. Metro anonsunda adı geçiyor, ona tahammül edemiyorsun. Ondan sonra çıkmış, kesinleşmiş hüküm yokken arkadaşlarına bu lafları ediyorsun. Tek bir delil, tek bir ispat olmadan 200 gündür hapiste yatırıyorsun bu insanları. Sonra da insanlara ‘Yargıya güvenin’ diyorsun. Savcı mısın, hakim misin? AK Parti’nin değerli seçmenlerine soruyorum. Bir kişinin demesiyle hırsız olunacak olsa, bu ülkede dirlik kalır mı, düzen kalır mı, hukuk devleti kalır mı? Bunları herkesin bir görmesi lazım.”

“BELEDİYE BAŞKANLIĞINA SİZ GETİRDİNİZ, SİZ GÖTÜRÜRSÜNÜZ”

“Sen kendin kendi arkadaşlarına, Melih Gökçek’e ne dedin? ‘Metal yorgunluğu, istifa et. Yoksa gereğini ben yaparım.’ Bir partinin ben şimdi genel başkanıyım. Tanju Bey’e diyorum ki, ağzımdan yel alsın demem de. ‘İstifa et yarın. Yoksa gereğini ben yaparım.’ Ne yapabileceğim ben? Ne yapabileceğim? Çok çok partiden atarım. Belediye başkanlığına siz getirdiniz, siz götürürsünüz. Bir genel başkan, bir belediye başkanını görevden alamaz. Demek ki ‘Gereğini yaparım’ derken neyi kastediyordun sen Melih Gökçek‘e? Ya hırsızsın ya FETÖ’cüsün.’ FETÖ’cü olunca alırlar götürürler. Hırsızsa yargılanır, suçu ispat olursa gider. Melih Gökçek‘e ‘İstifa et’ dedi, Bursa Belediye Başkanına ‘İstifa et’ dedi, Balıkesir’e, İstanbul’a, Ordu’ya ‘İstifa et’ dedi. Kimi güle oynaya, kimi ağlaya ağlaya istifa edip bıraktılar. Birini hakim karşısında gördünüz mü? FETÖ’cüyse yargıla. Hırsızsa yargıla. Kendine göre düzeni var. Kendisinin haberi olmadan yapılan ufak tefek hırsızlıklara tahammül edemiyor. Gidiyor diyor ki ‘Madem öyle istifa et. Oraya başkasını koyacağım.’ Bunları yapmış adam, şimdi bizim haysiyetimizle oynayamaz. İftiracılık yapamaz. Bir kez daha söylüyorum. Cesaretini topladığın gün ben hazırım. TRT kursun masayı, yapsın canlı yayını. Bütün televizyonlar ortak versin isterse. Sen arkadan al Akın Gürlek’i, bütün savcılarını. Ben geçeceğim o tarafa ve millet duysun bakalım. Neyle suçluyorsun, ne yapıyorsun? Bu kadar açık, bu kadar net iftiralara karşı dimdik ayaktayız kardeşim, dimdik ayaktayız.”

“HAYSİYET CELLATLIĞIYLA İKTİDARI KORUYAMAZSINIZ”

“Bundan sonra Tayyip Erdoğan’ın metinlerini yazanlara söylüyorum. Biz yazıyoruz, prompterden okuyor, çocuk oyuncağı değil. Mahkeme kararı kesinleşmiş, karar olmadan kimseye ‘hırsız’ dedirtmem. Kimseye ‘Rüşvet aldı’ dedirtmem. Kimseye ‘Belediyeyi soydu’ dedirtmem. Duyarsam, beterini duyarsınız. Hesabını verirsiniz. En geç iki sene içinde seçim var. Ondan sonra kim kime iftira attı, kim kime haysiyet cellatlığı yaptı? Bunların hepsini göreceğiz. Öyle iftirayla, yalanla, dolanla, haysiyet cellatlığıyla iktidarı koruyamazsınız. Bu millet hizmete bakıyor, hizmete. Buraya çıkıp Tanju Özcan anlatıyor da yalan atıyor olsa bu ahali daha laf ağzından çıkarken alkışlar mı? Görmüyor musun şehri, görmüyor musun hizmeti, görmüyor musun teveccühü? Bütün belediye başkanlarımızın hizmetleriyle gurur duyuyoruz. Her birisiyle ayrı ayrı gurur duyuyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi onların elinde adım adım iktidara yürüyor. İyi yönetebileceğimizi oradan gösteriyorlar. Cumhuriyet Halk Partisi tüm kadrolarıyla, büyük bir inançla, büyük bir kararlılıkla, büyük bir azimle, büyük bir cesaretle iktidara hazırdır. Bu iktidar gelecek sandık günü değişecek. Türkiye’de bütün mağdurların, bütün mazlumların, bütün fakirlerin, bütün emeklerin, bütün orta gelirlilerin yüzü gülecek. Daha çok kazanacağız, adil paylaşacağız. Hep birlikte başaracağız. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Tanju Başkanıma ve bütün ekibine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Sağ olsunlar, var olsunlar.”


CHP GENEL BAŞKANI ÖZGÜR ÖZEL BOLU’DA - 2