18.03.2025

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel: “Fakülte, ‘Diploma Geçerli’ Demesin Diye Rektörlük Eliyle İptal Edildi”

“YAPILAN İŞLEMİN HİÇBİR HUKUKİLİĞİ YOK, BAŞSAVCININ ISRARIYLA OLDU”

“DİZ ÇÖKMEYECEK, BU MİLLETE DİZ ÇÖKTÜRMEYECEĞİZ”

“ŞEHİT YAKINLARI VE GAZİLER TEK BİR KANUN ALTINDA BİRLEŞTİRİLECEK”

“ŞEHİDİN ANNESİNE, BABASINA İFADE ETMEYE UTANDIĞIMIZ MAAŞLAR ÖDENMEYECEK”

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Ankara’da Şehit Aileleri ve Gazilerle İftar Programına katıldı. Burada konuşan Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, “Derneklerimizin, vakıflarımızın çok değerli başkanları, yöneticileri, çok kıymetli şehit ailelerimiz, gazilerimiz, gazilerimizin yakınları, eşleri, evlatları, bugün burada Ramazan’ın 18’inci iftarında birlikteyiz. 18 Mart 2025 tarihinde Çanakkale Zaferi’nin 110’uncu yılında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dünya tarihine geçtiği ve Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkesiyle Anadolu’da ve Rumeli’de yaşayan herkesin, hepimizin dedelerinin bu topraklara işgalcilerin, emperyalistlerin postalları değmesin diye omuz omuza çarpıştıkları ve koyun koyuna kefensiz toprak altında yattıkları Çanakkale Zaferi’nin 110’uncu yıldönümündeyiz. Böyle anlamlı bir akşamda Çankaya Belediye Başkanımız Hüseyin Can Güner’in, Çankaya Belediyemizin ev sahipliğinde sizlerle il başkanımız, Merkez Yönetim Kurulu üyelerimiz, grup başkanvekilimiz, milletvekillerimiz, Parti Meclisi üyelerimizle birlikte Cumhuriyet Halk Partisi olarak Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, onun emriyle Çanakkale’de şehit düşenlerin, bugüne kadar bu vatan için Kore’de, Kıbrıs’ta, terörle mücadelede hayatını kaybeden askerlerimizin, polislerimizin anısı önünde saygı ile eğiliyoruz. Hepinizi saygı ile selamlıyoruz” dedi. Özel, iftar programında yaptığı konuşmada şunları söyledi:


“FELAKET İÇİMİZİ YAKTI”

“Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere hayatta olmayan gazilerimizi rahmetle yad ediyor, hayatta olan gazilerimizi de minnetle selamlıyorum. Böyle mübarek bir akşamda, böyle muhteşem bir zaferin, bütün dünyanın hala üzerinde konuştuğu böyle büyük bir zaferin yıldönümünde sizlerle birlikte olmak, iftar sofrasını paylaşmak, dertleri paylaşmak ve sizlerin sorunlarını bir nebze olsun dile getirmeyi başarabilmek, buna katkı sağlayabilmek hepimiz için büyük bir gurur vesilesi. Öncelikle Kuzey Makedonya’da bir yangın felaketi yaşandı iki gün önce ve 59 kişi yanarak hayatını kaybetti. 150 yaralı var, birçoğu ağır yaralılar. Ben dün Kuzey Makedonya’nın Ankara Büyükelçisi Sayın Jovan Manasijevski’yi aradım, taziye dileklerimizi ilettim. Üsküp’teki Büyükelçimiz Fatih Ulusoy’u aradım, bilgi aldım. Dokuz hasta Türkiye’ye nakledildi. Altısı Bilkent’te, sağlıklarını yakından takip ediyoruz. Yoğun bakımda hepsi. Üçü İstanbul Çam Sakura’da, yakından takip ediyoruz. Bir yandan kendi geçmişte yaşadığımız yangınlar, felaketler, bir yandan Makedonya’da -ki hem dedemin, hem babaannemin doğduğu topraklardır- bu felaket içimizi yaktı. Bir kez daha başsağlığı diliyorum. Yaralılara acil şifalar diliyorum.”

“ŞEHİT AİLELERİNİN VE GAZİLERİN RIZASI, BİZİM RIZAMIZDIR”

“Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Çanakkale ruhunun bu ülkenin çimentosu olduğunu biliyoruz. Bunu da yürekten savunuyoruz. Biz, bu ülkede yaşayan herkes eşit olsun isteriz. Bu ülkede birileri ‘Ben haksızlığa uğruyorum’ derse o haksızlık giderilsin isteriz. Bu sorunların hepsi, hepimiz için demokratik zeminlerde çözülsün isteriz. Zaman zaman bu iktidar, çözüm süreci diye yola çıkıp, hepinizi rahatsız eden ve itirazların dile getirildiği süreçler yürüttü. O gün de… O günlerde ona çok itiraz edenler, bugün yeni başlayan süreçlerin ilk adımlarını attılar. Bugün de hep aynı yerde durduk. Biz dedik ki, bir mesele varsa Meclis’te konuşulsun, şeffaf konuşulsun, bütün partilerle birlikte kimse dışlanmadan görüşülsün, toplumsal rıza aransın. Bu toplumsal rızaya, Sayın Bahçeli’yi duyduğum ilk gün dedim ki, o masada şehit ailelerinin, gazilerin bulunması, onların gözünün içine bakamayacağımız hiçbir şeyin yapılmaması mühimdir. 1,5 yıldır partimizde ilk kez Milli Savunma Politikalarından Sorumlu bir Genel Başkan Yardımcısı, Gölge Kabinemizde bir Gölge Milli Savunma Bakanımız var; Sayın Yankı Bağcıoğlu. Kendisi hem devlet protokolünün tanıdığı, gerekli ihtimamın da gösterildiği vakfımızı, derneklerimizi, üç çatı vakıf ve derneğimizi, hem de Türkiye’deki şehit aileleri ve gazilerin temsil edildiği resmi, doğru, bu derneklerin de benimsedikleri, orada temsil edildiklerini söyledikleri o yapıları defalarca ziyaret etti. Görüşler aldık, görüşler topladık. 200’ün üzerinde ziyaret yaptık. Buradaki ana yapıların üçünü ben de bizzat ziyaret ettim. O günden bugüne de nerede söz düşerse hep söylüyorum. Biz bu ülkede herkes mutlu olsun istiyoruz. Herkes zengin olsun istiyoruz. Kimsenin yüzü yere baksın istemiyoruz. Hiçbir ananın yüreğine ateş düşmesin, hiçbir evlat babasız kalmasın istiyoruz. Bunun için Atatürk’ün söylediği ‘Yurtta barış, cihanda barış’ı ülkemiz için de Ukrayna için de Filistin için de dünyanın bütün coğrafyaları için de istiyoruz. Ama bunları yaparken, buradan bir kez daha ifade ediyorum ki siz şehit ailelerimizin ve gazilerimizin rızası bizim rızamızdır. Bunu buradan bir kez daha açıklıkla, canlı yayında bütün Türkiye’nin önünde ifade ediyorum.”

“SORUNLARINIZIN İKİLETMEDEN ÇÖZÜMÜ İÇİN ÇALIŞIYORUZ”

“Cumhuriyet Halk Partisi’nin sizlerle kurduğu sağlıklı ilişkileri, özellikle yerel yönetimler üzerinden götürdüğü doğru ilişkileri memnuniyetle takip ediyorum. Sayın başkanlarımız, yöneticilerimiz, üyelerimiz her zaman belediye başkanlarımızdan memnuniyetlerini ifade ediyorlar. Biz de bir sorun olduğunda, bu sorun dile getirildiğinde ikiletmeden çözülmesi gerektiğini, çünkü bir toplumda hürmet gösterilecek bir kesim varsa onun da bu ülke için hayatını verenler, bu ülke için kolunu, bacağını verenler, bu ülke için evladını toprağa verenler olduğunu ve bu konudaki doğru meselenin en hızlı şekilde yürümesi gerektiğini hep ifade ediyoruz. Bunun için 31 Mayıs 2024 tarihinde kapsamlı bir genelgeyi belediyelerimizle paylaşmıştık. Büyükşehir belediyelerimizin tamamında Şehit Aileleri ve Gazilerle İlişkiler Şube Müdürlükleri var. 2024’te yeni kazandıklarımızda olmayanlar vardı, onları da talimatlandırdık. Kuruldu, kurulmaya devam ediyor. Örnek çalışmalar yapılıyor. İhtiyaç sahibi şehit aileleri ve gazilerimize yapılan yardımlardan söz etmeyeceğim, zaten bunlar görevimiz. Ancak belediyelerimizde su faturalarıyla, toplu taşımayla, sosyal tesis kullandırmalarla ilgili doğru ve iyi yapılan işleri ortaklaştırıyoruz. Bütün belediyelerimize yayıyoruz. Bir yandan da Sayın Yankı Bağcıoğlu’nun emekleriyle, çabalarıyla Cumhuriyet Halk Partisi olarak sizlerin isteklerini, taleplerini toplayıp, hukukçularla birlikte kapsamlı çalışmayla bundan tam sekiz ay önce 18 kanun teklifini ilgili komisyonlara, Meclis’e sunduk, emanet ettik. Maalesef o günden bugüne komisyonlar bunları görüşmedi. Ama bu bizim önümüzde pusulamızdır, hedefimizdir. Geçtiğimiz günlerde Sayın Milli Savunma Bakanı bu konuda çalışmalar yapıldığını ifade etti. Memnuniyet duyduk. ‘Yapılacak işleri bizim iktidarımıza bırakmayın, şimdiden oy verelim. İki elimizi birden kaldıralım’ dedik. Demeye de devam edeceğiz. Bundan sonraki süreçte Cumhuriyet Halk Partisi bu çizgisini muhafaza etmeye devam edecek. Ama televizyonların önünde onlar günün sıcak gündemiyle ilgili çok önemli açıklamalar beklerken, biz bu fırsattan istifade kayda geçirmeye ve iktidarı davet etmeye devam edelim. Yaparsanız destek veririz, yapmazsanız iktidara geldiğimizde ülkenin tüm sorunları çözülürken evvela Meclis’ten ilk geçireceğimiz kanunlarla tüm şehit yakınları, gaziler tek bir kanun altında birleştirilecek. Yani her bir başka kanunda değişiklikleri takip etmek, eksiklikleri gidermeye çalışmak yerine bu konuya özel kapsamlı tek bir kanun olacak.”

“UTANÇ VEREN MAAŞLARI ONURLU SEVİYEYE ÇIKARACAĞIZ”

“Hiçbir gazi, açlık sınırında yaşamaya mahkum edilmeyecek. Bir gazi hayattan göçtükten sonra geride kalanlara eziyet edilmeyecek. Hiçbir şehidin babasına, annesine, yakınlarına onun vefatından sonra, ifade etmeye utanç duyduğumuz maaşlar ödenmeyecek. Biraz önce elime verdiler, burada. SGK Nisan bordrosu. Şuayip Amcamın. Şehit babası Şuayip Amcamın bordrosu, yatan para 7 bin 392 lira. Bir şehit babasına böyle bir paranın ben yatırıldığını söylemeye utanıyorum. Böyle bir şeyin sürdürülmesi mümkün değil. Bir diğeri Fadime Hanım. Masada iftarımızı şereflendiren Fadime Hanım, er olarak askerliğini yapan ve gazi olan eşinin vefatından sonra kalan maaşı alıyor. 12 bin 828 lira. Bu ülkede asgari ücretin 22 bin lira olduğu yerde, sen gazinin emanetine 12 bin lira verip ‘geçin’ diyemezsin. Bu ülkede açlık sınırının 24 bin liralarda, 25 bin liralarda olduğu, asgari ücretin 22 bin lira olduğu, geçinemeyen emeklilerin en düşük emekli maaşının 14 bin 500 lira olduğu ve 14 bin 500 liradan utandığımız yerde, sen şehidimin babasına 7 bin 392 lira maaş veremezsin. İktidarımızın ilk bir ayında bunu düzelteceğiz ve bu utanç veren maaşları hepinizin hak ettiği en onurlu seviyeye hep birlikte çıkaracağız, söz veriyoruz.”

“SGK İLE İLGİLİ KISITLAMALARI KALDIRACAĞIZ”

“Şehit aileleri ve gaziler hiçbir kısıtlama olmadan kamu ve özel hastanelerinden ücretsiz, katılım payı ödemeden, fiyat farkı ödemeden, ‘Burada biz size bakıyoruz’ denilmeden yararlanacaklar. Protezlerin, ortezlerin, tekerlekli sandalyelerin SGK ile ilgili kısıtlamaları kalkacak, ‘Ucuzunu veriyorum, kötüsünü veriyorum, Yerlisini veriyorum, aradaki farkı senden istiyorum’ ifadeleri tarihe karışacak. Vatan için uzvunu feda eden gazinin protezi 20 sene öncesinin teknolojisi ile değil 2025 yılının son teknolojisi olacak, anasının ak sütü gibi helal olan bu protezi dünyanın en zengini ne kullanıyorsa aynısını kullanacak. Söz veriyoruz. 18 Mart ve 19 Eylül‘de şehit aileleri ve gazilere birer maaş ikramiye verilmesi haktır. Bundan mutlaka ve mutlaka yararlandıracağız. Şehit annesi ve babasına yarım değil, en az bir asgari ücret vereceğiz. Gazilerimize yeşil pasaport hakkı vereceğiz. Havaalanlarından da VIP’lerden geçme hakkı vereceğiz. Yeşil pasaport ‘Devlette 15 yıl görev yaptım, veya belli bir basamağa, kademeye ulaştım’, yeşil pasaport hakkındır. ‘Efendim ihracat yapıyorum’, yeşil pasaport hakkındır. ‘Efendim şu meslektenim’, yeşil pasaport hakkındır. Benim babam bu ülke için Kore’de ölmüş, ben gitmişim dünyanın öbür uçlarında Meclis’in aldığı kararla Birleşmiş Milletler Barış Gücünde bulunmuşum, bilmem ne görevinde bulunmuşum.’ Ama ‘Sınırdan çıkacağım’, vizeye tabisin. ‘Kore’ye gideceğim’, vizeye tabisin. Dedesi Kore’ye giderken vizeye tabi değil, ama torunu vizeye tabii. Kore gazilerinin çocuklarına, torunlarına, Kıbrıs gazilerinin kendilerine, çocuklarına torunlarına yeşil pasaportu vereceğiz, dünyanın neresine ölmeye yolluyorsak onları, gezmeye giderken de pasaporttan yararlandıracağız, söz veriyoruz. Havaalanında VIP servisi var. Ne demek VIP? Very Important Person, yani çok önemli kişi. Bu salondaki kişiler milletvekillerinden, bu salondaki kişiler üniversite rektörlerinden, büyükşehir belediye başkanlarından daha az önemli kişilerse vay bu memleketin haline. Bu memleketteki en önemli kişi şehidin ailesiyle, gazi ve ailesidir. Nokta. Bunları her fırsatta, her yerde söylüyorum, söylemeye devam edeceğim.”

“YANLIŞ HESAP BAĞDAT’TAN DÖNER”

“Şimdi televizyondaki, yayındaki arkadaşlarımın bir merakı var, masada da konuşuldu. Türkiye’de de çok konuşulacak. Biliyorsunuz biz 31 Mart seçimlerinden büyük bir başarıyla çıktık. 31 Mart‘ta emeklisi, asgari ücretlisi, esnafı, çiftçisi, genci, yaşlısı hepimiz bu iktidarın bu ülkeyi iyi yönetmediğine bir itirazda bulunuldu. Ve iktidarın bundan ders alması beklendi. Ama iktidara geldiğinde en düşük emekli maaşı 8 çeyrek altın alan bu iktidar, emeklisine 2,5 çeyrek altını reva görüyor, 14 bin 500 lirayı. Asgari ücret 7 çeyrek altın alıyordu bu iktidar geldiğinde. Bugünkü parayla 40 bin liraya yakın yapıyor. 22 bin lira ile işte 3,5 çeyrek altını reva görüyor. Öyle bir noktaya gelindi ki insanlar ‘Geçim yoksa seçim var’ dediler, biz de bunu dile getirdik. Dedik ki ‘Madem ki seçim erken olacak, erken seçimin adayı da erken belli olacak.’ Cumhuriyet Halk Partisi'nin 1 milyon 750 bin üyesine, ki ilk buna karar verdiğimizde 1 milyon 520 bindi. Kısa Şubat'ta, 28 günlük kısa Şubat’ta ‘Gelin baba evine. Gelin Gazi Mustafa Kemal’in baba evine kaydolun, oy kullanın’ dedik. Büyük bir mutlulukla 230 bin yeni üye koştu geldi. 1 milyon 750 bin kişi olduk. Bu pazar gidip de ön seçimde cumhurbaşkanı adayımızı belirleyecekler. Bir coşkuyu gördüler ve bu sürecin kesintiye, akamete uğratmak, bu süreci sakatlamak, bu süreci enfekte etmek için Ekrem Başkan’a beş dava açtılar, her birinde siyasi yasak istediler. Her birisinin toplum vicdanında yeri yok. Bu sefer diploma tartışmasına girip diplomasını iptal ettirmek istediler. İstanbul Üniversitesi’ne başvuru yapıldı. Daha doğrusu İstanbul Üniversitesi’ne İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı yazı yolladı, direktif verdi. Öğleden sonra açıklama yaptı, ‘İptal edin’ diye. İki hafta sonra bir daha yazı yazdı, ‘O işi ne yaptınız?’ diye. İstanbul Üniversitesi bunu İşletme Fakültesine yolladı dün akşam. Yarın toplanacak, çarşamba toplanacak İşletme Fakültesi Yönetim Kurulu. Belli oldu ki oradakiler vicdanlı insanlar, kendi mesleki namuslarına da üniversitelerinin namusuna da bu kara lekeyi sürmek istemiyorlar. 35 yıl önce mezun olmuş, ilana uymuş, 50 kişiyle bir gitmiş başvurmuş. Diplomasını almış. Sırf onun diploması için geri kalan bütün sınıf arkadaşlarının da diplomalarını yakmaya çalışıyorlar. ‘Biz burada yokuz’ dedi işletme fakültesi. Dün iktidara yakın televizyonlar karalar bağlamıştı iptal edilmeyecek diye. Bugün akşamüstü son dakikada, işletme fakültesi yarın ‘Diploma geçerli’ demesin diye, İstanbul Üniversitesi’nin Yönetim Kurulu, Rektörlük eliyle yetkisi olmadığı biçimde diplomayı iptal etti biraz önce. Biz buna teslim olmayız. Yargısı var, idari yargısı var, mahkemeleri var. Mutlaka yanlış hesap Bağdat’tan döner. Yapılan işlemin hiçbir hukukiliği yok. Ama niye? Buradan İstanbul’a yollanan, siyasi bir makamdayken, Bakan Yardımcısı iken bu işleri yapsın diye İstanbul’a yollanan Cumhuriyet Başsavcısı‘nın inadıyla, ısrarıyla bu oldu. Şimdi Ramazan mübarek gün. Bundan 2019 yılında da 6 Mayıs’ta İstanbul seçimleri bir Ramazan akşamı iptal edilmişti, YSK tarafından. Çıkıp iftar konuşmalarında bunun haksızlığını, hukuksuzluğunu söylemiştik. Ekrem Başkan da söylemişti. Birazdan da İstanbul’da bir iftarda o da aynı şeyleri söyleyecek. Ama ben sizinle, Türkiye’nin en kutsal, en saygın, en sevdiğim, nereye giderse hep kapısını çaldığım ailesiyle, şehit yakınlarıyla, gazilerle bir anımı paylaşıp bitireceğim. Tam bu konuyla ilişkili. 2019 seçimlerini 6 Mayıs günü iptal ettiler. Biz hep beraber bütün milletvekilleri İstanbul’a gittik. Seçimin yeniden yapılacağı 23 Haziran tarihine kadar gece gündüz çalıştık. Ben ikinci bölgeden sorumluydum Grup Başkanvekili olarak. İkinci bölgedeki 13 ilçeye milletvekillerimizi dağıttık. Dörder beşer görevli. İkisi uyursa ikisi ayakta çalışıyor, gece gündüz çalışıyoruz. Sabah 5’te işçi servislerini uğurlamadan, gece 12’de kahveler kapanana kadar. Fatih’e gittim, milletvekili arkadaşlarım bilgileri verdiler. Fatih’te şöyle bir esnaf geziyoruz. Ana sokağın arasında bir bakkala girdik. Bir baktım beyaz sakallı, çember sakallı, nur yüzlü bir hacı amca. Karşıdan bana müstehzi müstehzi gülüyor. ‘Selamünaleyküm.’ ‘Aleykümselam.’ ‘Hacı Amca’ dedim, ‘Gel bakalım Özgür Efendi’ dedi. Böyle gülmesinden benim niyetimi biliyor. Tam lafa girdim, dedim ki ‘Hacı Abi biliyorsun İstanbul seçimleri Ekrem İmamoğlu Başkanım 13 bin 600 oy farkla kazandı’ dedim. ‘Orada bir dur Özgür Efendi’ dedi. Durdum. ‘Bak’ dedi, ‘Gerçi bunun yenisini aldık ama’ dedi bir elektronik terazi var, bak dedi şuna dedi. Arkada bir tane eşit kefeli terazi. Yamuk yumuk olmuş, kefelerin bir tanesi içine besin atmaktan. ‘Hacı Amcan 40 yıldır bu dükkanda’ dedi ‘40 yıldır fasulye satar, pirinç satar, nohut satar, buğday satar, bulgur satar’ dedi. ‘Bak bu kefeyi böyle koyduğunda bir dengeye gelir ya’ dedi. ‘Ben o tarafa böyle küreğin ucuyla bu kadar daha atarım’ dedi. ‘Niye hacı amca?’ dedim. ‘Ben kul hakkından korkarım’ dedi. ‘Hak geçsin istemem’ dedi. ‘Bak Özgür Efendi’ dedi ‘Ben Tayyip Bey her aday olduğunda ona oy verdim, kimi aday gösterdiyse ona oy verdim’ dedi. Sert de söylüyor. ‘Peki hacı amca’ dedim. ‘Peki değil bak dinle’ dedi. ‘Özgür Efendi bu sefer de Binali Bey’e verdim’ dedi. ‘Tamam hacı amca’ dedim. ‘Bir dahaki sefere de dedi kimi aday gösterirse ona vereceğim’ dedi. ‘Tamam hacı amca’ dedim. ‘Ama bu sefer Ekrem‘e vereceğim’ dedi. ‘Niye hacı amca?’ dedim. ‘Çünkü hak geçti oğlum’ dedi. ‘Hak geçti, bu teraziyi dengeye getirmek benim boynumun borcu’ dedi. Şimdi adalet terazisini şaşırtanlara, o teraziyi şaşırtmak için Ankara’dan İstanbul’a giyotin yollayanlara söylüyorum, sen başsavcına güvenebilirsin, sen talimat verdiğin savcılara güvenebilirsin. Etki altına aldıklarına güvenebilirsin. Ben Fatihli Hacı Amca’nın ferasetine ve adaletine güveniyorum.”

“ANALAR AĞLAMASIN, ŞEHİTLER GELMESİN DİYE ÇALIŞACAĞIZ”

“Bundan sonra bizden bir adım geri atmamızı, bir santim eğilmemizi, bir kelime eksik konuşmamızı bekliyorlarsa çok beklerler. Çünkü biliriz ki bir santim eğilirsek onlar bu millete diz çöktürecekler. Diz çökmeyeceğiz, bu millete diz çöktürtmeyeceğiz. Hepinize söz veriyorum buradan. Bundan sonraki süreçte bu ülke güzel olsun diye, bu ülkede analar ağlamasın diye, gözyaşı olmasın diye, bu ülkede bundan sonra şehitlerimiz gelmesin, şehidin yakını da gazimiz de ailesi de eziyet çekmesin diye var gücümüzle çalışacağız. Gücümüzü bir vasiyetten alıyoruz. Vasiyetimiz, ülkemizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tendir. Hepinizi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, ‘Ben size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum. Biz ölene kadar bu vatanı kurtaracaklar yetişir, bu bayrağı yere düşürmezler’ diyen Mustafa Kemal Atatürk’ün emanetiyle bayrağını ölene kadar elinde tutmuş şehitlerimizin ailelerine, gazilerimize yürekten saygılarımı, sevgilerimi sunuyorum. Sağ olun, var olun. Hepinizi seviyoruz. Hep birlikte en güzel günlere kavuşacağız. Saygılarımızı sunuyorum.”


CHP GENEL BAŞKANI ÖZGÜR ÖZEL, İFTAR PROGRAMINA KATILDI