29.11.2019

CHP’DEN DOĞA HAKLARI MANİFESTOSU

CUMHURİYET HALK PARTİSİ “CANLI VE DOĞA” ODAKLI ANLAYIŞLA “DOĞA İÇİN ADALET” TEMELLİ “DOĞA HAKLARI POLİTİKASI” VE “DOĞAYLA UYUM” İÇİNDE BİR “İYİ YAŞAM” KÜLTÜRÜNÜ BENİMSER

Cumhuriyet Halk Partisi Doğa Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca, CHP Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısıyla Cumhuriyet Halk Partisi Doğa Hakları Manifestosu - 7 Bölge 7 İlke’yi açıkladı. CHP politikalarında doğa hakları konusunda yol haritası niteliğinde hazırlanan kitapçıkta yer alan temel ilkelerin tüm CHP örgütleri ve yurttaşlarımız tarafından esas alınması, farkındalığın artması için çabaladıklarını ifade eden Gülizar Biçer Karaca, geri dönüşümden elde edilen kağıda basılan Doğa Hakları Manifestosu’nun örgütlere, yerel yönetimlere, tüm Türkiye’de 81 ilde oluşturdukları İl İzleme Kurullarına, sivil toplum kuruluşlarına, ilgili meslek odalarına ulaştırılacağını belirtti ve CHP’nin çözüm önerilerini sıraladı:

HEDEFİMİZ HER BİR YURTTAŞIMIZIN BU İLKELERİ İÇSELLEŞTİRMESİNİ SAĞLAMAK
Yaşadığımız dünyanın, içinde bulunduğumuz çağın, yer aldığımız coğrafyanın, devraldığımız doğal, tarihi ve kültürel mirasın gelecek kuşaklara teslim edilmesinin sorumluluğunu taşıyarak, içinde yaşadığımız doğanın hakları olduğu temelinden hareketle Cumhuriyet Halk Partisi doğa hakları bakış açısını her bir yurttaşımızın içselleştirmesini sağlamayı ve politika önerileri geliştirmeyi sürdürüyoruz.

“Cumhuriyet Halk Partisi insanın doğa ile olan ilişkisini “doğa hakları” kavramı çerçevesinde ele almaktadır. CHP bu çerçevede, insanı merkeze alan, doğayı insanın mülkü olarak gören, doğal kaynakları sınırsızca ve sorumsuzca tüketen politikaların yerine, doğanın haklarının teslimini ve çevre sorunlarının çözümü için etkin mücadeleyi tüm herkesin görevi olarak kabul etmektedir. Bu görev yaşam hakkının yanı sıra sosyal adalet ilkemizin de bir gereğidir. Daha adil ve eşit bir toplum inşa etmenin ön koşulu, doğa hakları yönünde davranış ve tutum geliştirmek ve çevre adaletini sağlamakla mümkündür.

“7 Bölge 7 İlke” temelinde; doğanın telafisi mümkün olmayan hasarlara uğratılmasının önüne geçmek için doğa haklarının üstün hak olması, iklim krizinin dünyamızın acil çözüm bekleyen sorunu olduğu bilinciyle iklim adaleti çerçevesinde geciktirmeden çözümü, çölleşmeyi sona erdirecek katı- lımcı su yönetimi politikası, var olmamızın sebebi toprak ananın bütünselliğinin bozulmaması, enerji ihtiyacı bahane edilmeksizin enerji demokrasisi çerçevesinde enerji adaletinin sağlanması, yaşam alanlarımızı savunma mücadelesinde yurttaş katılımcılığının artırılması ve sivil toplum ile dayanışma anlayışıyla karar alma süreçlerinin işletilmesi temel çıkış noktalarımızdır.

CHP Doğa Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı yürütücülüğünde oluşturulan “Doğa Hakları İzleme Kurulları”, CHP örgütlerinin, CHP doğa hakları politikasını tüm Türkiye’de, yerel savunucular, çevre ve ekoloji örgütleri ve savunucularla birlikte yürütmesini sağlayacaktır. CHP’nin Bölge Temsilcileri ve İl Doğa Hakları İzleme Kurulları aracılığıyla; Türkiye’nin 7 bölgesi ve 81 ilinde devam eden yerel yurttaş girişimleri ve savunuculuğunu destekleyici ve doğa hakları ihlallerini önleyici çalışmaları sürdürülecektir.
CHP, tüm kurumsal yapısı ve birimleriyle, Doğa haklarının teslimi için “7 Bölge 7 İlke” çerçevesinde bütüncül bir bakış açısıyla, aşağıdaki tespit ve önerileri temel alarak çalışmalarını yürütür.

7 BÖLGE 7 İLKE - DOĞA İÇİN ADALET

1.  DOĞANIN HAKLARI ÜSTÜN HAK OLMALIDIR
2.  İKLİM KRİZİNİN ÇÖZÜMÜ İKLİM ADALETİNDEDİR
3.  ERİŞİLEBİLİR, ADİL VE KATILIMCI SU YÖNETİMİ POLİTİKASI, KURAKLIĞI YENECEKTİR
4.  TOPRAK ANA BİR BÜTÜNDÜR, VAR OLMA KOŞULUMUZDUR
5.  ENERJİ İHTİYACINI, ENERJİ DEMOKRASİSİ VE ENERJİ ADALETİ İLE KARŞILAYACAĞIZ
6.  KUŞAKLAR ARASI SORUMLULUKLA, DOĞAL VE KÜLTÜREL VARLIKLARIMIZDAN VAZGEÇMEYECEĞİZ
7.  YURTTAŞ KATILIMCILIĞI İLE BİRLİKTE KARAR ALIP, BİRLİKTE YAŞAYACAĞIZ

1. DOĞANIN HAKLARI ÜSTÜN HAK OLMALIDIR
İçinde yaşadığımız doğanın insan tarafından “kaynak” olarak görülmesi; yok edilmesine, zarar görmesine, gelecek kuşaklara güvenli bir şekilde devredilememesine sebep olacak temel bir yanlıştır. İnsan merkezli düşünce, tutum ve politikalar; “sürdürülebilirliği, kuşaklararası adaleti, kamu yararı” ilkelerini yok sayarak, doğayı insan eliyle tahrip etmeyi, tüketmeyi beraberinde getirmektedir. Geri dönüşü olmayan yıkım, kıyım ve kullanımın önüne geçilmesinin, gecikmeden, “öntedbirlilik” ilkesi doğrultusunda hareket edilmesiyle mümkün olduğuna inanıyoruz. CHP olarak doğanın tüm canlıların ortak mirası olduğundan hareketle; “doğal varlık” bilincinin tüm politikalar ve kamu hizmetlerinde temel alınmasını, yönetim kademelerindeki ve karar alma mekanizmalarındaki tüm yetkilileri sıkı şekilde takip etmenin, uyarı ve öngörüleri zamanında paylaşmanın ve hak arayışlarını sürdürmenin destekçisi olacağımızı beyan ediyoruz.

Doğa hakkı, yaşam hukukunun temelidir; bu nedenle vazgeçilecek, ertelenebilecek bir hak değildir. Doğanın haklarını korumak tüm herkesin ödevidir. Tüm canlıların var olması “iyi yaşam” sürebilmeleri için, doğa haklarının ve ekosistemin korunması, geliştirilmesi şarttır. Bu nedenle de, başka haklar ile çatışması durumunda, üstün hak olarak nitelendirilmelidir.

CHP olarak; devletin, doğa haklarını olumsuz etkileyecek, ihlal edebilecek, korunmasına ve geliştiril- mesine zarar verecek her işlem ve uygulamada “ihtiyatlılık” ilkesini gözetmesini sağlama sorumluluğu ile hareket edeceğiz.

2. İKLİM KRİZİNİN ÇÖZÜMÜ İKLİM ADALETİNDEDİR
Yaşadığımız çağ, tüm insanlığı doğrudan etkileyen ve birbirini tetikleyen “çoklu krizler” çağıdır. İçin- de yaşadığımız gezegende iklimin hızla değişmesi, kendi kendine yaşanan bir olgu değil kriz olarak tanımlanıp derhal müdahele edilmesi gereken küresel bir gerçeklikliktir. İnsan faktörünün ve gelişen teknolojinin sonuçlarının doğa aleyhine değişimlerine tanıklık ettiğimiz bir çağdayız. Hükümetler “ik- lim değişikliği” tanımı ile, yaşanılan süreci doğal kaçınılmaz bir süreç gibi algılatarak, iklim krizinin derinleşmesine neden olan tutum ve davranışlara karşı mücadeleyi eylem planlarına dahil etmiyor. İklimdeki hızlı değişimi tanımlarken “iklim krizi” tespit ve tanımıyla, mücadele etmeye başlamak zorundayız.

Doğanın kendini var edebilmesi ve geliştirebilmesi için “iklim” olmazsa olmaz koşuldur. Doğanın ve doğadakilerin sağlıklı yaşama, sağlıklı gıdaya erişebilme gibi haklarının varlığı, iklimin korunmasına bağlıdır. İklim krizi; gıda krizi, göç krizi, su krizi, ekonomik kriz gibi birçok krizi doğuran, tetikleyen bir krizdir.

Doğa, tüm canlı ve cansız varlıkların etkileşim içerisinde birbirlerini var ettikleri, birlikte yaşadıkları bir yaşam alanıdır. Bu nedenle de, doğa haklarını ihlal edecek, iklim değişikliğini artıracak/hızlandı- racak hiçbir eylem tekil olarak değerlendirilemez. İklim krizine, bütüncül bir bakış açısıyla yaklaşmak elzemdir.

İklim kriziyle mücadele “bilimin gösterdiği“ ilkelerle; adil dönüşüm, yaşamın her alanında değişiklik ve iklim için adalet çerçevesinde ötelenmeden sürdürülmelidir.

İklim değişikliğine yol açan, etki eden koşulları ortadan kaldırmaya, azaltmaya yönelik çalışmalar yapmak, temel ödevimizdir. İklim krizinin başlıca sebebi olan karbon emisyonlarının azaltılması için ormansızlaşmayı, atmosferin kirlenmesini önlemeye yönelik çalışmalar esas alınmak zorundadır. İk- limle ilgili uluslararası sözleşmelerdeki ilkeler, çalışmalarımızda yön gösterici olacaktır. Türkiye’nin ik- lim politikalarında taraf olmadığı uluslararası sözleşmelerin ülkemizde kabulu yönünde adımlarımızı hızlandıracağız.

Kent ve kır arasında iklim adaletini sağlamak da CHP’nin hedefleri arasındadır. Devletin ve sorumluluk alanları çerçevesinde yerel yönetimlerimizin 7 Bölgede, 81 ilde doğaya ve iklime uygun işlem ve ey- lemler yürütmesinin takipçisi olacağız.

3. ERİŞİLEBİLİR, ADİL VE KATILIMCI SU YÖNETİMİ POLİTİKASI, KURAKLIĞI YENECEKTİR

Demografik istatistik ve öngörülere göre Türkiye nüfu- sunun 2040 yılında 100 milyonu aşacağı tahmin edil- mektedir. Sanıldığının aksine, su azlığı yaşayan ülkemiz, su yönetimi etkin ve doğru şekilde sağlanmazsa önü- müzdeki 10 yılda “su fakiri” ülke konumuna düşecektir. Suyun eşit, adil ve erişilebilir dağıtımı vatandaşlarımızın en temel haklarındandır. Dağıtımda yaşanan sorunların gelişmiş ülkeler seviyesine çekilmesi önceliklendiril- melidir. Suyun iklim ve kuraklık açısından olduğu kadar stratejik açıdan da uluslararası sorunların başat özne- si olduğu bilinciyle doğru su yönetimi planlaması CHP tarafından etkileri göze alınarak değerlendirilmektedir. Yetersiz mevzuattan kaynaklı sorunların çözümü için kapsayıcı su yönetimi içeren “Su Yasası” çalışmaları ve uygulamaları, sivil inisiyatiflerin ve iklim konusunda çalışan yaşam savunucularının talepleri göz önünde bulundurularak partimizce takip edilecektir.

Suyun aynı zamanda enerji kaynağı görülmesinden kaynaklı sorunlara dikkat çekmek, yapılacak projelerde akarsu sistemlerinin ve derelerin varlıklarının yok edil- mesine sebep olacak HES projelerinin dikkatle izlen- mesi elzemdir. Su en temel haklardandır. Hiç kimsenin fiziki, ekonomik ya da başka özelliklerinden dolayı suya erişimi engellenemez. Dezavantajlı bölgelerde yaşayan vatandaşlarımızın suya erişim hakkının gözetilmesi ye- rel politikalara da yön veren husus olmalıdır. Su hakkını hem doğa hem insan hakları açısından ele alan CHP, kar amaçlı değil yaşamsal amaçlı hakça ve katılımcı su yö- netimi politikası geliştirmeyi, su kirliliğine kalıcı çözüm- ler üretmeyi taahhüt eder.

4. TOPRAK ANA BİR BÜTÜNDÜR, VAR OLMA KOŞULUMUZDUR

Gıda, hava ve su haklarının teminatı olan toprak ana sürdürülebilir yaşam için korunmaya muhtaçtır. Ekosistemdeki dengeyi korumak siyasi partilerin temel görevi olmak zorundadır. Tarım arazilerinin ve hayvancılık için vazgeçilmez öneme sahip mera alanlarının tarım dışı amaçlara tahsis edilmesi- nin önüne geçilmelidir. CHP; arazi tahribatının önüne geçilmesini, biyolojik çeşitliliği koruyan adımlar atmayı, erozyon, toprak kirliliği gibi toprak bozulmalarının sonucunda meydana gelen çölleşmeyi ön- lemeyi, hızla kaybedilen tarım alanlarının nüfus artışı ve demografik öngörüler öngörülerek sürdürü- lebilir yönetimini, tarımsal potansiyeli yüksek ovaların tarımsal koruma alanı ilan edilmesini, toprak koruma ve erzoyonla mücadele için acil tedbirler alınmasını, Orman Kanunu’na istinaden verilen karar ve uygulamalarda ihtiyatlılık ilkesi gözetmeyi, orman köylülerinin kalkındırılmasını   hedeflemektedir.

Doğanın var olabilmesi; toprak ananın korunması ve üretebilen bir varlık olarak özgürleşmesi ile mümkündür. Bu bağlamda, toprak ananın özgürlüklerini kısıtlayan, iklimsel değişiklikliğini de hızlan- dıran tarım uygulamalarından vazgeçilmesi gerekmektedir.

Gıda güvenliği ve herkesin güvenli gıdaya ulaşımını öncelikli gören sürdürülebilir ekolojik tarım politi- kası çerçevesinde meraların ve tarım alanlarının korunup geliştirilmesi için çalışacağız.

Türkiye, yüksek biyolojik çeşitliliğe sahip bir ülke olmasına rağmen, dünya ölçeğinde korunan alanlar sıralamasında 177 ülke arasında 133. Sıradadır. Korunan alanların ortalamasının yükseltilmesi, tüm ekosistemler için kaçınılmazdır.

Orman alanlarının madencilik, turizm vd. gerekçelerle hızla tahrip edildiği, ormanlar üzerindeki bas- kının arttığı bir işgal mantığının derhal önlenmesi yönünde ilkesel tutum içinde olan CHP, ormanda usulsüz açma ve işgal etme suçlarındaki artışın sonlanması için orman politikasını geliştirecektir.

Şimdiki ve gelecek kuşakların refahı için sağlıklı ve iyi bir çevrede yaşam hakları ile biyolojik çeşitliliğin korunması, sürdürülebilir kullanımı ve restorasyonunu hedefleyen bir anlayışla ormanlar, kıyılar, tarım alanları, sulak alanlar, su ve tüm doğal, tarihi ve kültürel varlıkların üzerinde koruma/kullanım denge- sinin sağlandığı yaşam modeli için çalışacağız.

5. ENERJİ İHTİYACINI, ENERJİ DEMOKRASİSİ VE ENERJİ ADALETİ İLE KARŞILAYACAĞIZ

Canlı yaşamını, yaban hayatını, su kaynaklarını ve sulak alanları, kültürel ve doğal varlıkları, tarım alanlarını tehdit eden, yerinde yaşamı zora sokan, doğal akışı bozan uygulamaların enerji ihtiyacı ge- rekçesiyle yok sayılması türlerin birbiriyle ve doğada uyum içinde yaşamasını engelleyen, “ihtiyaç” gerekçesi altında insanların ve canlıların yaşamsal haklarını tehdit eden uygulamalardan uzak durul- malıdır. “Enerji demokrasisi” temel çıkış noktamızdır.

Enerji ihtiyacı, yerel ölçekte giderilmelidir. Enerji yatırımlarının arz fazlası yaratması plansız bir şekilde yürütülmektedir. Fosil yakıtlara dayalı enerji modelleri iklim krizini derinleştirmektedir. CHP’nin, ener- jide demokratik planlamaya geçilmesi yönünde ilkesel tutumu sürecektir. Temiz ve iklim dostu, adil ve erişilebilir demokratik bir enerji politikasını benimseyeceğiz.

6. KUŞAKLAR ARASI SORUMLULUKLA, DOĞAL VE KÜLTÜREL VARLIKLARIMIZDAN VAZGEÇMEYECEĞİZ

Doğanın varlığını sürdürebilmesi için, kültürel çeşitliliği, biyoçeşitliliği koruyan, doğal, tarihi ve kültürel değerlere sahip çıkan planlamalar yapılması gerekmektedir. Doğa, sınırsızca sömürülecek bir ham- madde ve meta olarak görülemez. Doğanın, ekosisteminin korunması, iyileştirilmesi, geliştirilmesi ile tüm canlı varlıkların iyi yaşama haklarının sürdürülebilir ve yaşanabilir bir miras olarak gelecek kuşaklara aktarılabilmesi için kültü- rel çeşitliliği, biyoçeşitliliği, türlerin ve cinslerin eşitlik ve özgürlüğünü koruyan ve sürdürülebilir kılan politikalar üreteceğiz.

Biyolojik çeşitliliğin korunması için analizler yapılması, koruma kriterlerini taşıyan alanlar için ko- ruma-kullanma dengesinin gözetilmesi, türlere iklim değişikliği için imkan sağlanması hedeflerimiz arasındadır. Doğa Koruma alanlarının, yapılaşmaya, betona, imara teslim edilmesi sürecinin hızlan- dırıldığı bir dönemde turizm, madencilik, enerji adı altında doğayı yok edecek yasal mevzuat yanlış- lığından dönülmesi için yasama ve denetim faaliyetleri de TBMM çatısı altında partimiz tarafından sürdürülecektir.

7. YURTTAŞ KATILIMCILIĞI İLE BİRLİKTE KARAR ALIP, BİRLİKTE YAŞAYACAĞIZ

Çevresel karar alma sürecine tüm yurttaşların katılımının sağlanması, katılma, bilgi edinme ve baş- vuru haklarını aktif olarak kullanmalarını, bu bağlamda devletin de demokratik, şeffaf, hesap verebilir ve denetlenebilir bir mekanizma haline getirilmesini sağlayacak politikalar üreteceğiz.

Doğa hakları ve ekoloji alanında doğrudan mücadele veren, doğa hakları için çalışan sivil toplum ku- ruluşları, meslek örgütleri, gönüllü gruplar ve yerel hareketler sürekli temas halinde olup çalışmala- rına destek sunacağız. Kurul çalışmalarımıza bu kurum ve kişileri de etkin bir şekilde dahil edeceğiz.

Bu bağlamda, çevresel etkileri olan/olacak her türlü eylem ve davranışın tekil olarak değil, bütüncül bir anlayışla değerlendirilmesini sağlayacak bir anlayışla doğanın korunması ve bir miras olarak gele- cek kuşaklara aktarılması için planlamalar yapacağız.

Doğa hakkı herkesindir. Cumhuriyet Halk Partisinin doğa algısı; insanı merkeze alan ve doğa hakkını sadece insanın sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşamasını öngören anlayışı reddetmektedir.

Bu bağlamda birlikte yaşadığımız tüm canlıların yaşama, maddi ve manevi varlıkları koruma ve sürdürme haklarını teminat altına alan bir anlayışla; hayvan haklarının yeniden inşa etmek için çalışacağız.

Hayvanların katledilmesine, nesillerinin tükenmesine, işkence, eziyet ve kötü muameleye maruz kal- masına, ekonomik olarak sömürülmesine, yaşam alanlarının, göç ve ulaşım güzergahlarının tahrip edilmesine yol açan tüm uygulamalara karşı mücadele edeceğimizi, bu bağlamda yaşama haklarını teminat altına alan mevzuat düzenlemelerinin yapılmasını ve aktif olarak uygulanabilir kılınmasını sağlamak için çalışacağız.