12.03.2025
12.03.2025
“BİZ HESABIMIZI VATANDAŞIN HESABINA GÖRE YAPIYORUZ”
“EMEKLİYİ CANINDAN BEZDİRDİN”
“BİR KRİZ BEKLEYENLER, ÇOK BEKLEYECEK”
Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, Keçiören Belediyesi tarafından gerçekleştirilen iftar programına katıldı. Burada konuşan Genel Başkan Özgür Özel, “Hepiniz hoş geldiniz. Ramazan’ın 12’nci gününde bir aradayız. Allah tuttuğunuz oruçları, tutacağınız oruçları, ibadetlerinizi, yapacağınız hayırları kabul etsin. Hayırlı Ramazanlar diliyorum efendim hepinize. Mesut Özarslan, tanıdığım günden beri heyecanını çok beğendiğim, enerjisini takdir ettiğim ve Keçiören gibi zor bir yerde çok büyük bir başarıyı göstermiş olan, sizin kendisine verdiğiniz yetkiyi sizin yararınıza en iyi şekilde kullanmak için gayret gösteren bir başkanımız. Şimdi sizlerle birlikte onun heyecanına, onun yüreğindeki hizmet aşkına bir kez daha tanık olduk. Ben kendisini kutluyorum ve teşekkür ediyorum. Bana genel başkan yardımcılarımız, grup başkanvekilimiz, milletvekillerimiz, Parti Meclisi üyelerimiz, il başkanımız eşlik ediyor. Hepimizin şahit olduğu bir mesele… Bazı yerlerde ufak tefek sorunlar olur, ama Keçiören’de örgütümüz ve belediye başkanımız arasında tam bir uyum var. Ben ilçe başkanımızın şahsında tüm örgütümüze teşekkür ediyorum. Sağ olsunlar” dedi. Özel, şunları söyledi:
“ERZURUM, CUMHURİYETİMİZİN TEMELİNE DÖKÜLMÜŞ HARÇTIR”
“Bugün Erzurum’un, ki ben her çağrıldığın yere hemen gidebilecek, gönlünden geçen her yerde olabilecek kolay bir pozisyonda değilim. Çok sayıda davet alıyoruz tüm şehirlerden, tüm ilçelerden, tüm belediyelerden. Ama mübarek Ramazan, 30 gün. Mesut Başkan arayıp da ‘Erzurumlu dadaşlarla iftar yapacağız’ deyince bütün programı bir tarafa bıraktık. Koştuk, buraya geldik. Bende Erzurumluların yeri, dadaşların yeri bambaşkadır. İlginize, alakanıza teşekkür ederim. Veysel Karani Başkanımdan başlayarak, üç değerli başkanım birbirinden kıymetli konuşmalar yaptılar. Genel sekreterimiz, başkanımızın selamlarıyla kıymetli konuşmalar yaptılar. Bugün Erzurum’un kurtuluş günü. Çok doğru bir saptama ki Erzurum kurtulmasaydı, Türkiye de kurtulamazdı. Erzurum’un hem kurtuluşu, hem Erzurum Kongresi’ne yaptığı ev sahipliği Türkiye Cumhuriyeti’nin temeline dökülmüş en kuvvetli harç, en kuvvetli betondur. Onun üzerine böylesine güçlü bir binayı… Türkiye’nin, Anadolu’nun, Rumeli’nin dört bir tarafındaki vatansever insanlar, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önce çağrısına uyup memleketi kurtardılar. Sonra da Türkiye Cumhuriyeti denen ve İslam coğrafyasında demokrasiye, kadınların siyasette var olmasına, Medeni Kanun’a, pek çok haklara sahip olmasına sebebiyet verdiler. Her ne kadar son 22 yılda yıpratılsa da taşıyıcı kolonu çok sağlam olan, kirişleri çok sağlam olan böyle bir Cumhuriyet’i hep birlikte kurmamıza öncülük eden bu güzel şehre, Erzurum’a başkentimizden selam olsun. Kurtuluş gününüz kutlu olsun. Ayrıca bugün İstiklal Marşımızın kabulünün 104’üncü yıl dönümü. Mehmet Akif Ersoy’un kaleminden, gönlünden dökülen o satırlar, ‘Korkma’ diye başlayan ve hepimizin her zorluğumuzda hatırlamamız gereken o muhteşem şiir ve daha sonra bestelenerek İstiklal Marşımız oldu. Buradan Mehmet Akif Ersoy’u da bu mübarek günde bir kez daha rahmetle, minnetle hep birlikte anıyoruz efendim.”
“ASIL TRUMP DENEN ÇILGINA KARŞI CESARET GÖSTEREBİLİYOR MUSUN?”
“Ben iftar sofralarında mümkün mertebe polemik yapmamaya, gündelik siyasetin içine girmemeye çalışıyorum. Bugün Sayın Erdoğan grup toplantısında çıktı uzun uzun konuştu. Ramazan demedi, dinlemedi, ona yaptığımız çağrıları duymazdan geldi. Olabilecek en sert kelimelerle beni, partimizi, siyasi rakiplerini eleştirdi. Ama biz yine de bugün buradan, bu güzel iftar sofrasından, dadaşların sofrasından, Keçiören’in sofrasından o duyduklarımıza o şekilde cevap vermeyeceğiz. Ama bir cesaret gösteriliyorsa o cesaret muhalefet partisinin belediye başkanlarını içeriye atmakla, belediyelerini madden, manen, hukuken silkelemekle, bir partiyi 1,5 yıl önce yapılmış ve Türkiye’ye örnek olmuş kongresine kara çalmaya çalışmakla, eldeki yargı gücüyle, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu partiye eldeki yargı gücüyle, eldeki devlet gücüyle saldırmakla kahramanlık olmuyor. Bu mertlik, yiğitlik değil; cesaret değil. Cesaret, Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı Bülent Ecevit’in Yaser Arafat’a Filistin’in yanında olduğunu gösterdiği günkü cesareti bugün Trump denen çılgına karşı gösterebiliyor musun? Netanyahu'ya karşı gösterebiliyor musun? Cesaret, o cesaret. Trump çıkmış. Ta yıllardır süren işgal, zulüm bunlar yetmezmiş gibi Amerika seçimlerini bahane edip adeta yangından mal kaçırırcasına bir soykırıma girişmiş olanlara, ‘Artık durun, bu soykırımı durdurun’ demek yerine ‘Gazze’yi gördüm güzel yermiş oteller yapalım, turizmi açalım. Filistinlileri de etraftaki ülkelere saçalım, dağıtalım’ diyecek kadar bir insanlık suçuna, tehcire kalkışmışken biz bu Trump’a karşı da İsrail’e karşı da Bülent Ecevit’in gösterdiği cesareti, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının gösterdiği cesareti, Cumhuriyet Halk Partililerin cesaretini göstermeye davet ediyorum Recep Tayyip Erdoğan’ı. Filistin bizim milli meselemizdir. Filistin bizim onur meselemizdir. Asla ve asla Filistin’i yalnız bırakmak, Filistin’i bu mübarek günlerde Trump’ın, Elon Musk’ın ve Netanyahu’nun insafını terk etmek, onları yalnız bırakmak, yalnızlaştırmak hiçbirimize yakışmaz.”
“KEŞKE SEN DE GEZEBİLSEN”
“Bunun yanında söyleyeceğim bir başka şey de şu: ‘Herkes hesabını ona göre yapsın’ diyor Erdoğan. Sayın Erdoğan biz hesabımızı ona göre, buna göre yapmıyoruz. Biz hesabımızı vatandaşın hesabına göre yapıyoruz. Bu vatandaş, siz iktidara gelmeden önce en düşük emekli maaşıyla 8 çeyrek altın alabiliyorken şimdi 2,5 çeyrek altın alabiliyor. Bu asgari ücretli, siz iktidara gelmeden önce aldığı maaşla 7 çeyrek altın alabiliyorken, şimdi sadece 4 çeyrek altın alabiliyor. Şimdi ben bunu söyleyince Sayın Erdoğan kızıyor. ‘Gitmiş’ diyor, ‘Ülkenin dört bir yanını geziyor’ diyor. Ki keşke sen de gezebilsen. ‘Gitmiş’ diyor, ‘Kuyumcuya giriyor, sarrafa giriyor’ diyor. Keşke sen de benim girdiğim gibi sarrafa, kasaba, mandıraya ya da semt pazarına girebilsen. ‘Tutmuş’ diyor ‘oradan bana altın hesabı yapıyor’ diyor. Peki altın hesabı yapmasam ne hesabı yapsam acaba? Vallahi madem Erzurumluların iftarında Keçiören’deyiz, Ankara’nın küçük Erzurumundayız. O zaman o hesabı Erzurumluların hesabı üzerinden yapalım. Bak Sayın Erdoğan, geçen sene 17 bin 2 lira asgari ücret veriyordun Erzurumlu asgari ücret alan dadaş kardeşime. O aldığı parayla… Ben bunu geçen ay gittiğimde Erzurum’da sordum, koca bir meydanda, koca salonda kime sorduysam. ‘Doğru mu’ dedim ‘Doğru’ dediler. 17 bin 2 liraydı geçen sene asgari ücret ve cağ kebabından 170 adet alıyordu bir asgari ücretli. 100 liralık cağ kebabından 170. ‘Doğru mu’ dedim, hepsi birden ‘Doğru’ dediler. Bu sene güya asgari ücret zamlandı 22 bin 104 lira oldu. Ama cağ kebabı da zamlandı ve 22 bin 104 liralık asgari ücret, cağ kebabından 110 şiş alabiliyor.”
“VATANDAŞIN SENİ İKTİDARDAN İNDİRMESİ İÇİN ‘DAHA NE OLACAK?’”
“Emeklilere 3 bin TL olan bayram ikramiyesini Erdoğan 4 bin TL’ye çıkardı. Bugün de Meclis’e geldi. Esti, yağdı ama bu konudan bahsetmedi. Sonra çıkışta bir gazeteci arkadaşımız döndü ve dedi ki ona, ‘Emekliye verilen ikramiyeye acaba bir artış daha yapabilir misiniz?’ Döndü dedi ki, ‘Sen beni oyuna mı getirmeye çalışıyorsun? 3 bin TL idi, 4 bin TL yaptık. Daha ne olacak?’ dedi. Şimdi Sayın Erdoğan sana sorayım daha ne olacak? 2015 yılıydı, Cumhuriyet Halk Partisi bir asgari ücret kadar herkese, her emekliye bayramda emekli ikramiyesi teklif etti. Biz bunu söyledik, heyecanlandı emekliler. Milliyetçi Hareket Partisi, ‘Biz de vereceğiz’ dedi. Şimdiki DEM’in o günkü partileri, ‘Biz de vereceğiz’ dedi. Dört partinin üçü bunu vadetti Meclis’teki. 7 Haziran‘da Erdoğan Meclis çoğunluğunu kaybetti. Çok istedik ki bir hükümet kuralım, o günkü sözleri peşi sıra tutalım. Emekli ikramiyesini verelim. O gün ‘Taşerona kadro’ diyorduk, verelim. ‘ÖTV’si, KDV’siz mazot’ diyorduk, verelim. Emekli intibak yasası istiyordu, verelim. ‘Aile sigortası’ diyorduk. Her evin kadınına verelim bir kart. O da gitsin o kartla, yoksulluğu Mesut Başkan’ın tarif ettiği gibi kimsenin yüzüne vurmadan Keçiören’in Keçi Kart gibi onurluca bir sosyal yardım alsın. Aldığını da kimse yüzüne vurmasın. Ama o günlerde maalesef o seçimlerin doğurduğu milli iradenin gereğini yapıp hükümeti kuramadık. Sayın Bahçeli, ‘Seçimler yenilensin’ dedi. Bunun dışında bir şey söylemedi, kuramadık. 1 Kasım’a giderken dediler ki, ‘Biz de vereceğiz emekliye ikramiyeyi.’ 1 Kasım’a giderken daha çok şey oldu, çok üzücü şeyler oldu. Ve aslında bu vaatlerimizi hayata geçirecek iktidar nasip olmadı. 1 Kasım’da tekrar AK Parti geldi. Sonra kendi Başbakanını indirdi, Binali Bey’i bindirdi. Sonra ne istediyse verdikleri, darbeye kalkıştı. Sonra Anayasa değişti. Sonra bütün yetkileri aldı. Buralara kadar geldik. O sırada ‘Ben de vereceğim’ dediği ikramiyeyi üç yıl vermedi; altı bayram. Ta 2018 seçimlerinde ‘Veriyorum haydi’ dedi, bin TL verdi. Biz itiraz ettik. Asgari ücret o zaman yanılmıyorsam bin 400 TL. ‘Olmaz’ dedik, ‘Yetmez’ dedik. ‘Bin TL yeter’ dedi. Diyor ya ‘Daha ne olacak?’ Bakın o günkü bin TL asgari ücretin yüzde 62’si. O günkü bin TL 24 kilo dana kıyma alıyor. Bugün 3 bini, 4 bin yapmış. ‘Daha ne olacak?’ diyor. Asgari ücretin yüzde 18’i. Bakın biz ‘Bir asgari ücret’ demiştik. O yüzde 62’si olan bin TL’yi vermişti. O günden bugüne o bin TL olmuş sadece 4 bin TL ve asgari ücretin yüzde 18’i. O gün alıyordu 24 kilo dana kıyma, şimdi alıyor 5 kilo. Yani bugün ‘Dalga mı geçiyorsun, daha ne olacak?’ diye Erdoğan’a şunu söylüyorum: Bu emekliyi canından bezdirdin. Bu emekli sana oy vermeyince, asgari ücretli oy vermeyince bir de bozuluyorsun. Bu insanların sana kırılması, sana darılması, desteğini çekmesi, artık seni iktidardan indirmesi için daha ne olacak Sayın Erdoğan, daha ne olacak?”
“RAMAZAN’IN İLK CUMASINDA HIRKA-İ ŞERF’İ ZİYARET ETTİK”
“Ramazan’ın ilk cuması, Veysel Karani Başkanımı görünce aklıma geldi. Veysel Karani’nin ailesine emanet olan Hırka-i Şerif’i İstanbul’da Hırka-i Şerif Camii’nde ailenin bugün 80 yaşındaki iki hanımefendisi, benimle yaşıt Barış beyefendinin varlığında ilk cuma ziyarete açılırken Ekrem Başkan’la ziyaret ettik. Bugün de burada geldik, Erzurumluları Erzurum’un kurtuluş gününde selamlarken ilk mikrofonu Veysel Karani Başkanımın elinde gördük. Bundan sonra hep hayırlı günlerde, hayırlı işlerde, böyle hayırlı, mutlu güzel birlikteliklerde olmayı ümit ediyorum. Erzurumlu dadaşların bir dediğini iki etmeyen Mesut Özarslan’a bir kez daha hepinize emanet ediyorum. Bu vakitten sonra Keçiören’de, Erzurum’da, Türkiye’nin dört bir yanında elimizin erdiğince, gücümüz nispetinde dokunabileceğimiz ne varsa, size katkımız olabilecek ne varsa hepsini başımızın gözümüzün üstüne alıyoruz. Bunun için de sizin buradaki benim temsilcim ilçe başkanımızın, ilçe binamızın kapısının tüm Erzurumlulara sonuna kadar açık olduğunu bir kez daha ifade ediyorum. Allah kabul etsin. İyi günlerde güzel günlerde görüşelim. Hepinize saygıyla selamlıyorum. Sağ olun var olun.”
“TÜRKİYE’NİN BİRLİK VE BERABERLİĞE İHTİYACI VAR”
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, iftar programının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Özel, MHP’li İsmail Özdemir’in, “CHP ile görüşmeyeceğiz” açıklamasının sorulması üzerine şu yanıtı verdi:
“Genç bir arkadaşın bir tweetini gördük. Bir Parti Meclisi üyemizin programında, aynı programda da değillermiş herhalde, sonrasında tweetini gördük. Benim muhatabım Sayın Bahçeli. Sayın Bahçeli’nin de rahatsızlığı boyunca kendisi hakkında bir polemik yapmayacağımızı da söyledik. Ona da riayet ediyoruz. Kendisi de teşekkür telefonu açmıştı. Bugün tabii o genç arkadaşın tweetinin altında Sayın Bahçeli ile ilgili bir şey olunca… Ben Sayın Bahçeli’nin sağlığını, Sayın Celal Adan üzerinden takip ediyorum. Ara ara konuşuyoruz. Soruyorum. Hatırını soruyorum. Sağlık durumunu soruyorum. Sayın Celal Adan’ı aradım. Hem sağlık durumunu sordum. Hem de ‘Bu nedir’ dedim, böyle bir şey hani, kurumsal bir şey mi diye. Gördüğüm kadarıyla Sayın Celal Adan da Sayın Bahçeli’nin tutumumuzdan duyduğu memnuniyeti bir kez daha hatırlattı. Ben öyle olunca ne diyeyim şimdi o genç arkadaşın tweetine. Onu da üzmek istemem. Ama bunlar koskoca kurumlar, koskoca partiler. Türkiye’nin böyle gerilimlere değil Türkiye’nin birlik ve beraberliğe ihtiyacı var. Sayın Genel Başkanlarının bir an önce siyasete dönmesini, sağlığına kavuşmasını bekliyoruz, umuyoruz. Bizi böyle o genç arkadaşın çekmek istediği alan ne partisinin, ne Türkiye’nin faydasına olan bir alan değil. Bu kadar söyleyeyim. kırmayayım onu da ne yapayım yani? Olacak iş değil ama oldurmuşlar. Olduğu kadar olsun yani ama biz Sayın Bahçeli’ye bir kez daha şifa diliyoruz. Ne zaman Sayın Bahçeli görevinin başına döner o zaman tartışmalar da olur, konuşmalar da olur. O güne kadar ben Sayın Bahçeli’nin sağlığına dua ederim, onun dışında bir şey diyemem.”
“İKTİDARIMIZI BEKLEYENLER ÇOK BEKLEMEYECEK”
Özel, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun açıklamalarının sorulması üzerine, “Şimdi biz üç kişi, Türkiye’ye çok umut veren bir birlikteliği paylaştık ve halen daha Türkiye’nin gündeminde. Sürekli de her iki taraftan çok olumlu açıklamalar geliyor. Mansur Bey’in bugün iftar programında, ‘Bizden kimse ayrılık beklemesin’ sözü de ve Ekrem Bey’in dünkü sözleri de peş peşe okunduğunda gerçekten CHP’den bir kriz bekleyenlerin çok bekleyeceğini ama Türkiye’de bizim iktidarımızı bekleyenlerin çok beklemeyeceğini anlıyoruz. Bundan da büyük bir memnuniyet duyuyoruz” dedi.
12.03.2025
12.03.2025
12.03.2025
12.03.2025