23.04.2021
23.04.2021
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın 101’nci yılında, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu Özel Gündemli Toplantısında yaptığı konuşma şöyle:
https://youtu.be/P5gTnDEefDM
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, televizyonları başında bizi izleyen saygıdeğer vatandaşlarım, geleceğimiz, umudumuz olan sevgili çocuklar, sevgili gençler; Cumhuriyet Halk Partisi adını, Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışının 101'inci yılını ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nızı kutluyorum.
Sayın Başkan, geçtiğimiz yıl Türkiye Büyük Millet Meclisimizin kuruluşunun 100'üncü yılını kutladık. Geçen yıl bu kürsüde yaptığım konuşmada Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün hangi koşullarda İstanbul'dan ayrılarak millî mücadeleyi başlatmak amacıyla Anadolu'ya geçişini sizlerle paylaşmıştım. Atatürk, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 24 Nisan 1920 tarihli oturumunda bu büyük yolculuğun başlangıcını şu cümlelerle anlatıyor: "Millî vicdanın büyük iradesine bağlı olarak milleti bağımsız ve vatanımızı düşmanlardan arınmış görünceye kadar çalışmak andıyla 16 Mayıs 1919 günü İstanbul'dan ayrıldım, Samsun'da işe başladım."
Değerli milletvekilleri, Atatürk'ün "millî vicdan" deyimi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bizzat yürüttüğü millî mücadelenin ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş felsefesini özetleyen bir deyimdir. Mustafa Kemal'e göre, milletin egemenliğinden güç alan bir iradenin üstesinden gelemeyeceği hiçbir sorun yoktur. Tek bir insanın iradesi yerine millî vicdanın büyük iradesini yani milletin hâkimiyetini tesis etmek, ülkemizin bugün içinden geçtiği sorunları çözebilmemizin de tek çaresidir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu Büyük Meclis yüz bir yıl önce bir cuma günü açıldığında önüne koyduğu en önemli hedef, düşmanı en kısa sürede Anadolu'dan söküp atmaktı. Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının düşmanın Anadolu'dan atılması kadar önemli gördükleri bir diğer temel konu kurtuluş mücadelesinin hukuki dayanağını oluşturmaktı. Bu nedenledir ki öncelikle, devletin omurgasını belirleyen bir anayasa hazırlanmış ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilmiştir. 20 Ocak 1921 tarihli Teşkilat-ı Esasiye Kanunu, bu anlayış ve sorumlulukla hazırlanmış, 29 Ekim 1923'te kurulacak olan Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk anayasası olmuştur. Bir kişinin değil, milletin iradesi esas alındığından Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nun 1'inci maddesi "Hâkimiyet, bilakayduşart milletindir." şeklinde düzenlenmiştir. Bu düzenleme daha sonraki anayasalarda yer almıştır. Dolayısıyla, Millî Kurtuluş Savaşı mücadelemiz sadece bir askerî mücadele değildir, Millî Kurtuluş Savaşı'mız ve sonrası aynı zamanda bir anayasal demokrasi mücadelesidir. Bu mücadele bugün hâlâ devam etmektedir. Evet, bugün yürürlükte olan Anayasa'mızda da "Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir." diyor. Yine, Anayasa'mız "Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz." diyor. Aynı madde: "Türk milleti, egemenliğini yetkili organları eliyle kullanır." diyor. Sizlerin de çok iyi bildiği gibi bu organlar; yasama, yargı ve yürütme organlarıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Bu Meclis Millî Kurtuluş Savaşı'nı yönettiği için "Gazi Meclis" unvanını alan bir Meclistir. Özellikle de bu nedenle bu Meclisin kendi yetkileri konusunda titiz davranması, yetkilerinin gaspına sessiz kalmaması gerekir.
Bu Meclisin hiçbir vesayeti, hiçbir gölgeyi üzerinde hissetmemesi gerekir. Bu Meclisin kendi özgür iradesiyle çıkardığı yasalara yürütme organının uyup uymadığını denetlemesi gerekir. Bu Meclisin halktan toplanan vergilerin, yapılan borçlanmaların ve özelleştirme gelirlerinin nerelere, nasıl harcandığını bilmesi ve denetlemesi gerekir.
Bu Meclisin yolsuzluklar konusunda çok duyarlı olması ve tüyü bitmemiş yetimin hakkını sonuna kadar kararlılıkla ve inançla savunması gerekir.
Bu Meclisin Millî Kurtuluş Savaşı sürecinde bile ülkenin kanun hükmünde kararnamelerle yönetilmesine izin vermediğini bilmesi gerekir.
Bu Meclisin Türkiye'nin en temel sorunlarını yeri geldiğinde masaya yatıran ve çözümler üreten bir sorumluluğunun olduğunu bilmesi gerekir.
Bu Meclisin insan hakları ihlalleri karşısında insandan yana en onurlu tavrı takınması ve insan hakkı ihlallerine izin vermemesi gerekir.
Bu Meclisin devlette aşama aşama yok edilen liyakat sisteminin neden yok edildiğini ve bunun topluma yüklediği maliyetleri araştırması gerekir.
Bu Meclisin Anayasa'da yer alan "Basın hürdür, sansür edilemez." ilkesini, yürütme organının niçin ve nasıl ihlal ettiğini araştırması gerekir.
Bu Meclisin sayıları 10 milyonu aşan işsizler ordusunun yaşadığı sorunları ve nedenlerini araştırması ve sorgulaması gerekir.
Bu Meclisin, bugün, 21'inci yüzyılın Türkiyesinde 2 milyon 538 bin öğrencinin neden EBA'ya ulaşamadığını araştırması ve sorgulaması gerekir.
Bu Meclisin, kamu-özel iş birliği içinde yapılan döviz garantili yatırımların maliyetini ve verilen garantilerin çocuklarımıza getirdiği yükleri bilmesi gerekir.
Bu Meclisin, tek kişilik Hükûmetin kendi vatandaşlarından, kendi ülkesinde niçin dövizle borçlandığını sorgulaması gerekir.
Bu Meclisin, Merkez Bankasındaki 128 milyar doların hangi bankalarda, kimlere, hangi kur üzerinden satıldığını bilmesi gerekir.
Bu Meclisin, Mersin Akkuyu'da yapılan atom santralinin sanayiciye dünyanın en pahalı elektriğini niçin satacağını ve bu pahalı alım garantisinin yabancılara niçin verildiğini bilmesi ve sorgulaması gerekir.
Bu Meclisin, devletin en büyük inşaatlarının adil bir şekilde yapılmayıp, adil bir ihaleyle yapılmayıp neden sadece 5 firmaya, üstelik döviz garantili verildiğini ve bunun ahlaki temellerini sorgulaması gerekir.
Bu Meclisin, kamu kuruluşlarının ve kamu bankalarının neden sadece bazı gazete ve televizyonlara ilan ve reklam verdiğini ve ahlaki olmayan bu davranışın nedenlerini araştırması gerekir.
Bu Meclisin, yürütme organının yargı üzerinde tahakkümüne izin vermemesi gerekir.
Bu Meclisin, Anayasa Mahkemesine hülleyle yargıç atanmasına izin vermemesi gerekir.
Bu Meclisin, gencecik çocuklarımızın neden geleceklerini yurt dışında aradıklarını araştırması gerekir.
Bu Meclisin, cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandırmak gibi bir görevinin olduğunu asla ve asla unutmaması gerekir.
Ekranları başında bizi dinleyen saygıdeğer vatandaşlarım, bu Meclise tarih önünde saygınlık kazandıracak olan bu söylediklerimin yapılmasıdır. Bunları yapacak, sorgulayacak olan bir Meclis halka güven veren bir Meclistir. Biz böyle bir Meclis istiyoruz. Biz hukuk sistemimizin askerî ve sivil darbe hukukundan arındırılmasını istiyoruz. Bu, Gazi Meclisin yapması gereken temel görevlerden birisidir. Biz hak istiyoruz, biz hukuk istiyoruz, biz adalet istiyoruz. Biz milletin vekillerini millet seçsin istiyoruz. Biz hangi görüşten olursa olsun, hangi inançtan ve kimlikten olursa olsun, bütün vatandaşlarımızla bu cennet ülkede huzur içinde yaşamak istiyoruz.
Sevgili gençler, sevgili çocuklar; kimse umutsuzluğa kapılmasın, Allah'ın izniyle bunların tamamını yapacağız. Bu güzel ülkede huzuru ve mutluluğu sağlayacağız. Hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek, her anne ve baba çocuğunu öz güven içinde okula gönderecek. Gençlerimiz geleceklerini yurt dışında değil, kendi ülkelerinde çalışarak, alın teri dökerek kazanarak yaşayacaklardır.
Bu duygu ve düşüncelerle Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere 23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışına yetişen 115 milletvekilini ve sonrasında çalışmalara katılan değerli milletvekillerimizi saygıyla ve rahmetle anıyorum.
Covid-19 salgınında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza, terörle mücadelede şehit düşen güvenlik güçlerimize Allah'tan rahmet yakınlarına sabır diliyorum. Tüm gazilerimizle birlikte hepimizi duygulandıran ve gururlandıran ve bu salgına karşı özveriyle çalışan, mücadele eden tüm sağlık çalışanlarına da şükranlarımı sunuyorum.
Teşekkür ederim değerli milletvekilleri
Tüm Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
23.11.2024
23.11.2024
23.11.2024
22.11.2024