17.02.2021

CHP GRUP BAŞKANVEKİLİ ÖZEL: “BU BAŞARISIZ VE BECERİKSİZ OPERASYONUN SİYASİ SORUMLUSU KİM?”

-“FAHRETTİN ALTUN 3 FARKLI MAAŞ ALIYOR, İKİ FARKLI KONUŞMA YAPMAKTAN ACİZ”
-“KORONAVİRÜS SALGINIYLA İLGİLİ GENEL GÖRÜŞME İSTİYORUZ”
-“ŞİKAYET EDEMEYECEK TEK ADAM ÜLKEYİ YÖNETEN TEK ADAMDIR”
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Gara operasyonuna ilişkin olarak, “Bu başarısız ve beceriksiz bir operasyonu kim yaptı arkadaşlar? Bunun siyasi sorumlusu kim? Bir uçak kaçırılsa ve Esenboğa Havalimanı'na inse, içinde rehineler olsa. Operasyonu Gara'daki tim mi yapacak? Türkiye'nin rehine kurtarma prosedürü, o konuda eğitimli personeli, dünyanın en iyi ilk beşinin içinde olduğu ifade edilen o ekip nerede? İçeridekiler bizim evlatlarımız, bizim canlarımız. Bu soruların sorulması da hakkımız. Bu soruların sorulması, hiç kimseyi terör destekçisi falan yapmaz” dedi.
CHP’li Özel, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, “Meclis elindeki olanaklar olmaksızın ve yine birisinin ‘bakanlar gitsin, bilgi versin’ dediği ve gündem dışı konuşma talebiyle bakanlardan bilgi aldık. Ne milletvekilleri ne kamuoyu yapılan açıklamalardan, bakanların verdiği bilgilerden tatmin olmamıştır. Günün özeti şudur: Bir operasyon gerçekleşti. Biz bu operasyonu yaptık ve üzerimize bir saldırı var; FETÖ'cülerden, PKK'dan, onların destekçilerinden bir saldırı var. Saldırı şu: Operasyon sırasında bombardıman yüzünden öldükleri söyleniyor. Bombardımanda ölmediler, bunları PKK öldürdü. Buna inanın ve dünyaya da bunu böyle anlatalım. Mesele buraya indirgenebilir mi? Zaten biz PKK bir şey söylüyorsa, karşısında TSK bir şey söylüyorsa, TSK’ya inanırız” diye konuştu. Özel, şunları kaydetti:
“BU SORULARIN SORULMASI HAKKIMIZ”
“Süleyman Soylu'nun gerçek olmayanları gerçekmiş gibi anlatmaktaki mahareti ve gözümüzün içine baka, yalanı doğru gibi anlatmasının şaşkınlığı içindeyiz. Hepimiz biliyoruz ki, gerekli gayret gösterilmemiştir ve Soylu'nun canı çıkasıca dernek dediği İnsan Hakları Derneği, bu konuyla ilgilenmiştir. Böyle derseniz, size sorarlar canı çıkasıca derneğin başkanı Öztürk Türkdoğan’ı 2013'te Akil İnsanlar Heyeti'ne aldınız. Nasıl oluyor da 7 yıl önce makul gördüğünüzü, şimdi düşman gösterebiliyorsunuz? Şimdi elimde bir dosya var. Bu dosyayı Süleyman Soylu'ya bizzat elimle verdim, elimle. Bakın, kaçırılan kamu personeli dosyası. İstanbul milletvekilimiz Melda Onur, İnsan Hakları Derneği ile birlikte mekik diplomasisi yaparak, o dönemde Barış ve Demokrasi Partisi’ne gitmiş, bakana gitmiş, milletvekillerine gitmiş, çaba sarf etmiş ve 13 Mart 2013 günü PKK tarafından kaçırılan, 1-1,5 yıldır terör örgütünün elinde olan, kaymakam adayımız Kenan Erenoğlu'nu, Polis Memurumuz Nadir Özgen'i, Astsubayımız Abdullah Söpçeler'i, Uzman Çavuşlarımız Zihni Koç ve Kemal Ekinci ile Erlerimiz Hadi Gizli, Ramazan Başaran, Reşat Çeçan Kuzey Irak'ta teslim alınmış ve getirilmiş, ailelerine kavuşmuşlar. Bakın, şimdi Hüseyin Sarı'nın, Sedat Yabalak'ın, Semih Özbey'in, Adil Kavaklı'nın, Vedat Kaya'nın, Süleyman Sungur'un, Mevlüt Kahveci'nin, Mümin Altıntaş'ın, Aydın Köse'nin, Salih Kanca'nın, Sedat Sorgun'un ve Ümit Gıcır’ın isimlerini, biraz önceki isimleri söylerken ki heyecanla, coşkuyla, mutlulukla söyleyemezsiniz. Çünkü bu son saydığım isimlerin hepsini başarısız ve beceriksiz bir operasyon sonunda kaybettik. Bu operasyonu kim yaptı arkadaşlar? Bunun siyasi sorumlusu kim? Bir uçak kaçırılsa ve Esenboğa Havalimanı'na inse, içinde rehineler olsa. Operasyonu Gara'daki tim mi yapacak? Türkiye'nin rehine kurtarma prosedürü, o konuda eğitimli personeli, dünyanın en iyi ilk beşinin içinde olduğu ifade edilen o ekip nerede? Tercümanı olan, yabancı dili olan, psikologları olan, uygun teçhizatı olan; bir psikolojik harekatın nasıl yönetileceğini bilen; belki saatler sürecek uzun müzakerelerle canlı teslim almayı başaracak o ekip neden orada yoktu? Esenboğa'ya bir uçak indirilirse ve içinde rehineler olsa, oraya mağaraya girildiği gibi mi girilecek? İçeridekiler bizim evlatlarımız, bizim canlarımız. Bu soruların sorulması da hakkımız. Bu soruların sorulması, hiç kimseyi terör destekçisi falan yapmaz.
“3 FARKLI MAAŞ ALAN FAHRETTİN ALTUN, 2 FARKLI KONUŞMA YAPMAKTAN ACİZ”
Ama bu sorular sorulmasın diye algı operasyonu, saldırılar yapanları görüyoruz. Dün kürsüde, şehitlerimizin isimlerini anarken üzgün iki bakan gördük. Şehit haberleri gelmiş, kahkahalarla, fıkralarla... Bu, fotomontaj değil, anlık ekran görüntüsü arkadaşlar. Şaka gibi, birisi fotomontaj yapsa, cumhurbaşkanına hakaretten içeri alırlar. Gülüyor, arkadaşlar gülüyor. Sonra bir bakıyorsunuz ‘Kemal Kılıçdaroğlu, iyi dinle’ diyor. Dönüyor, dolaşıyor, ‘bu infazdan hepiniz sorumlusunuz’ diyor. Bu infazdan kendisi ve bakanları dışında hepimiz sorumluyuz, herkes sorumlu. Bir tek sorumluluğu onlar almıyor. Ne demek hepiniz sorumlusunuz? Bu infazdan bir sorumlu varsa, bir kişi üstlenecekse, ‘Her şeyi ben yaptım, ben’ diyen, o bakanları atayan, bir başarı olduğunda, bir temel olduğunda, bir köprü olduğunda ‘ben, ben’ diyen birisi varsa, bu operasyonun siyasi sorumluluğunu da ‘ben" diye alacak. Öyle dönüp çok yüksekten yüksekten konuşmayı biliyorsan, bir gün aramıza inip gözümüzün içine baka baka, ‘evet biz yapamadık ve özür diliyoruz, yanlış yaptık, eksik yaptık’ diyeceksiniz. Bunu demiyorsanız, sonra dönüp de İletişim Başkanınıza şunu yaptırmayın: ‘Kemal Kılıçdaroğlu terör örgütünün adını söylememiş.’ Sabaha kadar algı operasyonu yapıyor. Uykusuz gözlerle sabahleyin Fahrettin Altun karşımızda. Bütün gece trol ordularını yönetmiş, yapacağı işi yapmak yerine yapmayacağı işi yapınca bakın ne olmuş: Metnin bir yerinde değil, dört yerinde Binali Yıldırım'ın yıllar önce yapmış olduğu, yıllar önce yapmış olduğu konuşmayı promptera koymuşlar. Sabaha kadar trol ordularını yönetmekle meşgul Fahrettin Altun, ikinci bir konuşma yazmaya, yazdırmaya emek vermemiş. 3 farklı maaşı almayı biliyor, 2 farklı konuşma yazmaktan aciz. 2 farklı konuşma yazmaktan aciz ve karşı karşıya kaldığımız durum da budur.
“SİYASİ SORUMLULUĞUNU ALAMAYANLAR SUÇ ATIYOR”
Çok net, çok açık şekilde sorduk. Cevap bekliyoruz, cevap alamıyoruz. Ancak bölücü terör örgütünün tam 5,5 yıl boyunca elinde tuttuğu bu evlatlarımıza karşı Cumhurbaşkanının etkin olarak nasıl bir çaba içinde olduğunu kimse anlatmıyor. 31 Mart seçimlerinde Abdullah Öcalan'dan mektup okutuyorlar, İstanbul'u alabilmek için son gün. Ama evlatlarımızın hayatını kurtarmak için bir inisiyatif almıyorlar. Ancak bu işin siyasi sorumluluğunu almayanlar, başkasına suç atanlar şimdi bu meseleyi bu şekilde geçiştirmeye çalışıyorlar. Şuna değinmeden geçemem: Sayın Bahçeli döndü ve şöyle söyledi, dedi ki: ‘Bu Halk TV nasıl bir kanal? Nasıl olur da esir der? PKK'yla savaş halinde miyiz, esirimiz olsun?’ Halk TV, sana söylüyorum, Erdoğan'ım sen anla. Bir gün önce Erdoğan konuşmasında, 5 yerde esir diyor mu arkadaşlar?
“SALGINLA İLGİLİ GENEL GÖRÜŞME İSTEYECEĞİZ”
Meclis gündemine bir genel görüşme talebi sunacağız. Genel görüşme talebimiz salgın ile ilgilidir. Mutasyona uğrayan virüsle ilgilidir. Çok geriden gittiğimiz aşı ile ilgilidir. Fahrettin Koca'nın genel görüşmeye katılmasını, Meclis'te bilgilendirme yapmasını, sorularımızı cevaplaması bekliyoruz. Çünkü işler yolunda gitmemektedir. Samimiyetle salgınla mücadele yerine her şeyde olduğu gibi algı yönetimi. Bu tabloya bakarsanız, insanların en yüksek vakaların olduğu iller Trabzon, Rize, Giresun, Osmaniye, Tokat ve Adıyaman'da çok ciddi tedbirler ve maske-mesafeyle çok ciddi özen göstermek lazım. Bu tablo ilk kez bizde var ama devletin elinde hep var. En üstlerde Trabzon, Recep Tayyip Erdoğan, Trabzon Gençlik Kolları Kongresi'ne bağlanıyor ve diyor ki: ‘Salgına rağmen bu salonu tıklım tıklım dolduran gençlerimize selam olsun.’ Salgın olduğu için tıklım tıklım olmamak lazım. Salgına rağmen tıklım tıklım dolduran gençlerin hayatı tehlikede ve en çok tedbir alınması gereken Trabzon'da, en yanlış işi yapıyorsunuz. Trabzon Barosundaki 500 avukat, pandemi var, yan yana gelmesinler diye Baro seçimini yapamıyor. Ama ‘salonu tıklım tıklım maşallah, virüse inat doldurdunuz’ diyor Recep Tayyip Erdoğan. Böyle mi örnek olacaksın? 12 Şubat günü Rize'de temaslarda bulunuyor. 15 Şubat günü yine Rize'de 3 gün sonra. Rize 202,44 ile en yüksek ikinci il. Bütün Türkiye'de bir lokantada, bir masanın iki ucunda oturmak yasak. Lokanta kapalı. Kahvehanede her masada bir kişi oturacak desem, kahveciler razı gelecek. Yasak. Bir grup esnafımızın içki sattıkları için 11 aydır açılmadan kapalı dükkanları. Çoluğu çocuğu ne yer, ne içer, garsonu ne oldu? Soran yok. Baro seçimi yasak, dernek toplantısı yasak. Recep Tayyip Erdoğan nerelerde dolaşıyorsa, önden bakarsan gitmemesi lazım. Arkadan bakarsan halk sağlığı konusundaki en yanlış işi yapıyor ve buna Bilim Kurulunun, Sağlık Bakanının artık bir şey söylemesi lazım. Olacak iş değil. Sağlık Bakanı'nı Meclis'e çağırıyoruz. Genel görüşme açılacak ve bu genel görüşmenin açılmasını talep edeceğiz. Aşılar, mutant virüslere etkili mi?
“ŞİKAYET EDEMEYECEK TEK ADAM RECEP TAYYİP ERDOĞAN”
Recep Tayyip Erdoğan, ‘Üniversitelerde öğrencilerimiz Yunus'ları, Fuzuli'leri, Emrah'ları, Reşat Nuri'leri, Refik Halit'leri, Peyami Safa'ları veya Tanpınar'ları bile okumadan, hatta adını duymadan diploma alabiliyor’ diyor. İktidara dün geldi Recep Tayyip Erdoğan, önceki Başbakan da Kemal Kılıçdaroğlu idi çünkü. 19 senedir her değiştirdiğin Milli Eğitim Bakanı reformdan bahsedecek. Reşat Nuri'nin adını duymadan mezun olacak öğrencilerimiz. Sen de bundan şikayet edeceksin. Bundan şikayet edemeyecek tek kişi sensin. Tek adam varsa, o tek adam sensin, tek adam sensin. Şehitlerimizin verildiği başarısız operasyonda, başkasına laf söyleyemeyecek tek adam varsa, o tek adam sensin tek adam. Bu ülkede virüs yayılıyor. İnsanlar yakın duruyorlar, teması kesmiyorlar, maskeye dikkat etmiyorlar diye şikayet edemeyecek tek adam varsa, o tek adam sensin tek adam. Askerlerimiz tutsak tutuluyorken terör örgütünün elinde, o mağaraya rehine kurtarma titizliğinde değil de, terör örgütünün inine girme telaşında yapılan operasyona laf söyleyemeyecek kişi, tek adamdır. Üniversitelerde eğitim bozuk ya da ortaokulda, lisede öğrenciler her geçen gün daha kötüye gidiyorlar uluslararası sıralamada diye şikayet edemeyecek tek adam da, ülkeyi yöneten tek adamdır. Her şeyin sorumlusu Recep Tayyip Erdoğan'dır.”