31.03.2020

CHP GRUP BAŞKANVEKİLİ ALTAY: “DEVLET SIFIRI ÇEKMİŞ, KARŞIMIZDA ‘PAMUK ELLER CEBE’ DİYEN BİR CUMHURBAŞKANI VAR”

-“PARAKENDE ÖNLEMLERLE SONUÇ ALINAMAZ. ERDOĞAN ORTAK AKLI DEVREYE SOKMAZSA, BU İŞİN SONUNDA YİNE ‘MİLLETİM BENİ AFFETSİN’ DEMEK ZORUNDA KALACAK”
-“CHP OLARAK BELEDİYELERİMİZİN BAŞLATTIĞI KAMPANYALARA KATILARAK, ŞEFFAF ŞEKİLDE VATANDAŞLARIMIZA DESTEK OLACAĞIZ”
 
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın salgın sürecinin ekonomik ve sosyal yaşamda yol açacağı zararları hafifletmek amacıyla yardım kampanyası başlatmasına tepki göstererek, “Diğer ülkeler, vatandaşları için para musluklarını açarken, bizim devletimiz vatandaşı borçlandırma, vatandaşlardan destek arayışına girmiş durumda. Devlet sıfırı çekmiş, karşımızda ‘pamuk eller cebe’ diyen bir cumhurbaşkanı var” dedi. Altay, CHP olarak CHP’li belediyelerin başlattığı kampanyalara katkı sağlayarak vatandaşlara destek olacaklarını vurguladı.
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, koronovirüs salgını ile mücadelede kritik bir döneme girildiğini, iktidarın etkili ve kapsamlı bir önlemler paketi yerine günü birlik adımlar attığını, bunun da sıkıntıları arttırdığını kaydetti. Sağlık personeline özverili çalışmaları dolayısıyla teşekkür eden Altay, “Sağlık çalışanlarımız için de ne yazık ki hem koruyucu malzeme sağlanması hem de ekonomik teşvik anlamında tam olarak bir adım atılamadı. Doktor ve hemşirelere döner sermayeden tavan üzerinden ödeme yapılması kararlaştırıldı. Ancak bunun tüm sağlık çalışanlarını kapsaması gerekir. Ambulans şoföründen, hastanede temizlik yapan personele, tekniker den banko memuruna kadar herkesin desteklenmesi olmazsa olmazdır” dedi. 
PARAKENDE ÖNLEMLER ÇÖZÜM GETİRMEZ
Aile hekimlerinin koruyucu malzemeye ulaşmada güçlük çektiğini ifade eden Altay, “Türkiye’den İspanya ve İtalya’ya yardım yapılması olumlu bir şey ama  hastaneler tıbbı sarf malzemesi için feryat ederken aile hekimleri maske bulunmazken İspanya ve  İtalya’ya yardım hamasetini gerçekçi bulmuyoruz eve lazım olan camiye haram. Türkiye’de maskeye ulaşılamazken, İspanya’ya yardım yaptık hamaseti milletin aklıyla alay etmektir. Ayrıca salgınla ilgili perakende çözümlerle doğru sonuç alamayız. Önce 65 yaş üstü sokağa çıkmasın yarın berberleri kapatalım, sonra lokantaları kapatalım gibi bir önlem paketi olmaz. Çok iyi yetişmiş uzmanlardan oluşan bir Bilim Kurulu var. Bilim Kurulu’ndan çıkan görüş ve öneri değerlendirmeler doğrultusunda adım atılırsa bu mücadele başarılı olur.  Bilim Kurulu’na güvenimiz tamdır. Sağlık Bakanına çağrım şudur: Sayın bakan alacağınız kararlar noktasında siyasetten önce gözünüz kulağınızın Bilim Kurulu’nda olmalı. Milletini geleceğini siyasi kaygılarla riske atarsanız, bu bir tıp adamı olarak size yakışmaz.
PAMUK ELLER CEBE DİYEN BİR CUMHURBAŞKANI
Salgınla mücadele konusunda sokağa çıkma yasağının en etkili önlem olacağını ancak iktidarın sokağa çıkmayacak insanların ihtiyaçlarını karşılama zorunluluğundan kaçındığını vurgulayan Altay, “Milletçe yardımlaşmanın eni gözelini yaparız ama önce devletin gücünü göstermesi lazım. Devlet alan değil veren eldir. Biz böyle gördük yardımlaşma olmaz mı elbette olur. Türk milleti varını yoğunu ortaya koyar. Devletin başı dara düştüğünde her şeyi vermiş bir millettir. Kurtuluş savaşında çorabını vermiş, alyansını vermiş bir millettir. Benim babam alyansını vermiş bir insandır ama bizden fakir ülkeler bu yola başvurmamışken, krizin başındayken maksimum nokta pik noktaya gelinmemişken şimdiden devlet başkanı tarafından yardım çağrısı yapılması aslında bize devletin vatandaşın gördüğü kadar güçlü ve varsıl olmadığını göstermektedir” dedi. Altay şunları söyledi:
“Hani IMF’ye borç verecek kadar güçlüydük. Suriyelilere40 milyar harcandı, bir 40 milyar doyar daha harcanacaktı. Hani Avrupa bizden korkuyor, bizi kıskanıyordu. Hani Kanal İstanbul’u yapacak kadar para vardı? Nerede kasada var olduğunuz iddia ettiğin kaynak? Çıkmış şimdi ‘ben 7 maaş veriyorum siz de verin’ diye devlete yardım kampanyası açıyorsun. . Geldiğimiz noktada iane talebinde bulunan, yardım bekleyen milletten yardım için kapı açan, işsiz kaldığı için evinden çıkamayan insanlara para vermek yerine insanları borçlandıran bir devlet ile karşı karşıyayız. Devlet sıfırı tüketmiş. Bu kriz iyi yönetilmezse ortak akıl ile yönetilmezse, muhalefet uyarıları dikkate alınmazsa, Türkiye pandemiyi aşacaktır ama muhalefetin uyarılarına kulak verilmezse çok daha büyük sorunlar yaşanacaktır. Türkiye işsizler, yoksullar ülkesi olacaktır. Bu felaket bir tablodur en az korona kadar vahim bir tablodur. Devleti yönetenler bize kulak verin. Bu sağ duyunun sesidir. Milletin sesidir. Bizim değerlendirmelerimizde bir siyasi arka plan yoktur. Cumhurbaşkanını da arka planla hareket etmesin. Salgının mağduru vatandaşları borçlandırarak bu krizden kurtulamayız. Ben şimdi soruyorum, kaç lokanta, kaç berber kapandı ve kaç kişi işsiz kaldı? Devletti bir rakam car mı? Kaç tır şoförü, kaç taksi şoförü kontak kapattı, bir rakam var mı? Yok.  Dünya para veriyor, biz millete üç ay ödemesiz kredi veriyoruz. Devlet sıfırı çekmiştir. Karşımızda ‘pamuk eller cebe’ diyen bir Cumhurbaşkanı var. Kaynak bulamıyorlarsa, ben tüm toplumumuzun üzerinde ittifak edeceği bir kaynak paketi öneriyorum. 10 maddelik bu paket uygulamaya konulursa, pek çok sorun çözülecektir. 10 maddelik paketi sayıyorum.
10 MADDELİK KAYNAK PAKETİ
1-Cumhurbaşkanlığına ait 13 uçaktan 12’si satılmalı,
2-Yazlık, kışlık ve yüzen saraylar satılmalı,
3-Kızılay’ın aracılık ettirildiği vergiden kaçınmalara el konulmalı,
4-Man Adası gibi vergi cenneti adalara kaçırılan vergiler Hazine’ye gelir olarak girmesi sağlanmalı,
5-ENSAR, TÜRGEV, TÜRKEN ve TÜGVA gibi vakıflara aktarılan ve aktartılan kamu kaynakları, taşınmazları Hazine’ye irat kaydedilmeli,
6-Kamu-özel işbirliği projeleri kapsamındaki garanti ödemeleri durdurulmalı, dolar üzerinden yapılan sözleşmeler TL’ye çevrilmeli,
7-Cumhurbaşkanı’nın 7 maaşı Beştepe Sarayı’nın bir günlük giderini karşılamıyor, Beştepe Sarayı’nın günlük giderlerinde en az yüzde 50 tasarrufa gidilmeli,
8-Kanal İstanbul çılgınlığından vazgeç, kasada varsa 75 milyar TL millet için kullanılmalı,
9-Katar’ın ve yerli işbirlikçilerinin Tank Palet Fabrikası dahil tüm hortumları kesilmeli, bunlara akan vanalar kapatılmalı,
10- Başta Telekom özelleştirmesinde Hariri ailesi olmak üzere, 18 yıldır yapılan özelleştirmelerden, devlete takılan paralar tahsil edilmeli.”
 CHP BELEDİYE KAMPANYALARI İLE DESTEK OLACAK
CHP olarak vatandaşlarla dayanışma içinde olacaklarını ancak bunu CHP’li belediyelerin başlattığı kampanyalar üzerinden yapacaklarını vurgulayan Altay, “Biz desteğimizi CHP’li belediyelerle birlikte yapacağız. Ben Enin Altay olarak, bu konudaki katkımı belediyelerimizin başladığı ayni nakdi yardım sürecine dahil edeceğim. Yardım eden verdiği paranın kime, hangi adrese gittiğini görecek. Yardım alan da kendisine gelen paranın kimden geldiğini bilecek. Her kuruşun hesabını alan da veren de bilecek. Bakın daha önce yapılan bağış kampanyalarında toplanan paralar hala mağdurlara ulaşmadı. 15 Temmuz şehit yakınları ve gazileri için toplanan para aradan geçen 4 yılda hala mağdurlara ulaşmadı. Beşiktaş terör saldırısında yaşamını yitirenler ve yaralanan için toplanan paralar hala mağdur yakınlarına ulaşmadı. Ben birileri cebine attı demem ama para yerine ulaşmadı. Geçmişte yaşadıklarımız,  bugün bize güven sorunu yaşatıyor.
İNFAZ İNDİRİMİ HERKESİ KAPSAMASI DA BİR SEÇENEK
İnfaz indirim paketi ile ilgili bir soru üzerine Altay, “AK Parti bugün teklifi TBMM’ye sunacağını kaydetti. Biz daha önce çekincelerimizi söyledik. Rezerv havuzu olacaksa uyuşturucu tacirleri, çocuklara, kadınlara tecavüz edenler, kadına yönelik şiddet uygulayanlar indirimden yararlandırılmamalı. İnfaz indirimi olacaksa herkes için eşit şekilde uygulanması da bir seçenektir. Biz bunu da önerdik ama rezerv havuzu dar tutulacak gibi görünüyor. Kırmızı çizgi olarak ifade etmek istemem ama bizim yüksek hassasiyet gösterdiğimiz noktalar getirilirse, bunun karşısında oluruz, Havuz yok herkesi kapsayacak denirse, biz müzakereye açığız. Bir yandan üç yıl denetimli serbestlik getirilirken, bir yandan Osman Kavala, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan ve Murat Ağırel gibi gazeteciler içerde tutulacaksa, gazeteciler tutsak gibi içerde tutulacaksa, buna seyirci kalan bir Adalet Bakanı’nın o koltuğa yakıştığı söylenemez” yanıtını verdi.