09.01.2025

CHP Genel Başkanı Özgür Özel: “Seçimi Getirene Kadar Erdoğan’a Kırmızı Kartı Gösteriyoruz”

“BU KART, TÜRKİYE İTTİFAKININ BAYRAĞIDIR”

“TÜRKİYE İTTİFAKI HALKIN İKTİDARINI KURACAK”

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Mersin Büyükşehir Belediyesi Toplu Açılış Töreni’ne katıldı. Altı ayrı projenin açılışının gerçekleştirildiği etkinlikte konuşan Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, “Bir yanında yüksek Toros Dağları, diğer yanında engin Akdeniz’e uzanan güneşin kenti, barışın kenti, alnı açık, başı dik, yüreğinde vatan, millet, bayrak ve Atatürk sevgisi olan güzel Mersin. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Hepiniz hoş geldiniz” dedi. Özel, şunları söyledi:


“İŞTE O REKORTMEN…”

“Burada biraz önce bir rekortmeni dinlediniz. 2019 yılındaki seçimlere giderken Mersin sokaklarında maalesef huzurun değil kaygının olduğu, belediyecilik namına hemen hiçbir şeyin olması gerektiği gibi olmadığı, çetelerin gezdiği, hesaplaşmaların olduğu, bu güzel kentin sahilinin tehdit altında olduğu, büfelerin, kafelerin bir siyasi partinin yan örgütlerine, onların gelirine yönlendirildiği, Mersinlilerin huzurunun kalmadığı günlerde Cumhuriyet Halk Partisi güvendiği bir evladını, kente milletvekili olarak hizmet etmiş birini Mersinlilerin huzuruna çıkardı. O günlerde tüm parti bunun mümkün olduğuna inanıyordu ve Mersin de bu inanca, bu çabaya destek verdi. Vahap Seçer seçildiği günden sonra işe öyle bir başladı ki hem dayanışma belediyeciliğini, sosyal belediyeciliği, hem refah belediyeciliğini, hem de hizmet belediyeciliğini bir anda götürmeye başladı. Gitmediği köy, dokunmadığı insan, derdiyle dertlenmediği kimse olmadığı gibi toplumun bütün kırılgan kesimlerine sahip çıkan bir anlayışla beş yıl boyunca durmadan koştu. Şüphesiz tek başına değil, örgütümüzle, o gün sayıları üç olan belediyelerimizle, diğer başkanlarımızla beraber muazzam bir mücadele verdiler. Sonunda yeniden kantara çıkmak, yeniden Mersinlilere sorma vakti geldiğinde diğer partiler Vahap Seçer’in karşısında kimi aday göstereceklerini değil Vahap Seçer’in bu hizmetlerinin karşısında ne diyeceklerini şaşırmışlardı. Seçim akşamı hiç şaşırtmayan bir şey oldu. Aylar öncesinden Mersin, kimi seçeceğine zaten karar vermişti. Ama seçim gecesi Mersin’den gelen haber rekordu; Türkiye rekoruydu. İşte o rekortmen, bugün kışın ortasında, haftanın ortasında, günün ortasında, bir açılış için bizi davet ettiğinde şuraya bir bakın Mersinliler. Türkiye bir görsün. Buradan bakıyorum, en arkada duranların yüzünü göremiyorum. Gözün alabildiğine insan var burada. Memnun, gururlu, şehrini seven, başkanını seven Mersin’e selam olsun. Hepinizi çok seviyoruz. Mersin’deki kıymetli milletvekillerime… Hepsini siz seçtiniz. Grup başkanvekilimize, milletvekillerimize, üç olan belediyemiz Mezitli, Tarsus, Yenişehir’in yanına Toroslar’ın, Anamur’un, Aydıncık’ın, Silifke’nin eklenmesinde emeği olan kıymetli örgütüme, il başkanıma, ilçe başkanlarıma, kadın kollarına, gençlik kollarına ve Mersin’in bütün güzel insanlarına yürekten teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız.”

“MERSİN 450 BİN DEPREMZEDEYE EV SAHİPLİĞİ YAPTI, KATKI VERMEDİLER”

“Vahap Başkan’ın neler yaptığını ben anlatacak değilim. Anlat anlat bitmez. Kendi de yetiştiremedi. Yani belediyecilik anlamında bir kentte ne yapılabilecekse Mersin'de var. Türkiye’de kim belediyecilikte ne yaptıysa, Mersin’de var. Mersin’den örnek alınanlar var, Türkiye’de yapılıp da Mersin’de yapılmayan neredeyse hiçbir hizmet yok. Bugün pek çok hizmetin yanında Toroslar’da, burada bir Spor Parkı tesisinin açılışını yaparken bir yandan Çiftlikköy Okuma Salonu’nun, Güvenevler Okuma Salonu’nun, diğer yandan Mezitli’deki Çocuk Kampus’ünün, diğer taraftan yine Tarsus’taki Matematik Evi’nin, yine buradaki Çocuk Gelişim Merkezi’nin açılışını aynı anda yapıyoruz. Her birinde kreşler var. Anneler evde kalıp çocuk bakmak yerine çocuk gelişsin, yetişsin; anne de sosyal hayata, iş hayatına katılsın diye her detayı düşünülmüş bu altı projeyi birden buradan açacak olmak her birimiz için büyük bir mutluluk. Ancak ben yapılan işler yazıldığında; ‘Geçmişte Mersin’de neler yapıldı?’ Çok önemli bir işin atlandığını fark ettim. 6 Şubat’ta, bundan neredeyse iki yıl önce, gelecek ay ikinci yılı dolacak büyük bir deprem yaşandı. Fay hattı önüne kattığı 10 şehri yerle bir etti. Mersin, o şehirlere en yakın ilimizdi. Vahap Başkan ve Mersin’deki üç belediyemiz tam 450 bin depremzedeye hepimiz adına ev sahipliği yaptılar. Bu iktidar, bu ev sahipliği için Mersin’e bir kuruş ilave bir şey yollamadı. Depremden önce 1 milyon 950 bin olan nüfusu o dönemde 2,5 milyon ölçüldü. Baz istasyonlarından, su tüketiminden, 500 bin depremzedenin bulunduğu, hizmet aldığı kentte beklersiniz ki diğer hizmetler aksasın. Bu olsun diye ellerinden gelen her engellemeyi yaptılar. Meclis’te kanun teklifleri verdik, ‘Yeni nüfusa göre katkı sağlayın’ dedik. Kabul etmediler. Yurtdışından çeşitli kuruluşlardan destek bulundu, imza atıp o paraların gelmesine dahi engel oldular. Depremzedeler için yeni tesislerin, yeni olanakların kurulmasına, sırf bunları yapacak olan Vahap Seçer diye; Cumhuriyet Halk Partili bir büyükşehir belediyesi diye engel oldular. Şimdi dahi Mersin’de 240 bin depremzede var. 240 bin depremzede halen daha Mersin’de, Mersin’in deprem öncesi rakamlarına göre yollanan kaynaklarla bakılmaya çalışırken, bir yandan da halen daha Recep Tayyip Erdoğan hazımsızlığından bütün belediyelerimizle birlikte kendi deyimiyle belediyelerimizi ‘silkelemeye’, SGK’ya olan borçları faiziyle birlikte tahsil etmeye, maalesef sadece ve sadece ‘Onları parasız, zor durumda bırakayım ki hizmet edemesinler’ anlayışı ile Mersin’in önüne takoz olmaya, köstek olmaya devam ediyor. Biz buradan Tayyip Erdoğan’a şunu söylüyoruz. Geçmişte bunu yaptın. Ne oldu? 31 Mart akşamı Mersinliler geldi, kararını verdi. Senin engellemelerine değil; hizmete, gayrete, çalışkanlığa, alın terine, bir kenti sevmeye oy verdiler. Bundan sonraki seçimde de istediğin kadar bize engel olmaya çalış Mersinliler de Türkiyeliler de artık neyin ne olduğunu ve bundan sonra kimin gideceğine, kimin geleceğine çoktan karar verdiler. Nasıl olmasın ki, nasıl olmasın. Mersin, narenciye üretiminde en önemli kent. Biraz önce Mersin’in dört bir yanında narenciye üretenlerle görüştüm. Limonda yaşananlar gerçekten utanç verici. Limonun fiyatı her geçen gün geriledi, 1 liranın altına kadar geldi ve dalında kaldı. Olanları Sayın Başkan aldı, başka şehirlere yolladı, yardımcı olmaya çalıştı. Ama marketlerde limon 100 liraya çıktı ama dalındaki limona Vahap Seçer dışında sahip çıkan kimse olmadı. Şimdi limonu dalında bırakanlar bir tarafta, dalında kalan limonu toplayıp hemşerilerine sahip çıkanlar başka bir tarafta duruyorlar.”

“SÖYLEDİĞİNİ VE HAKETTİĞİNİ YAPACAĞIZ; PROTESTO HAKTIR…”

“Erdoğan, fahiş fiyat uygulamalarına bakıp, kendi hatalarını görmek yerine yüksek fiyatlara ‘Bunları protesto edin, bunlardan alışveriş yapmayın. Fahiş fiyatlara tepki gösterin’ diyor. Oysa bugün TÜİK’e göre enflasyon yüzde 44’ken, gerçek enflasyon yüzde 80’ken, dar gelirlinin, güç durumda olanın enflasyonu yüzde 100’ü geçmişken, Mersin’de kiralar ikiye katlanmışken ve tüm giderler ikiye katlanmışken bugün asgari ücretliye yüzde 30, emekliye yüzde 11 - yüzde 15 zam verenler, en düşük emekli maaşını 12 bin 500 liradan 14 bin 500 lira yapmaya, utanmadan sokağa çıkmaya, emeklinin yüzüne bakmaya kalkıyorlar. Buradan bütün Türkiye’ye sesleniyorum. Bakın Tayyip Erdoğan diyor ki, ‘’Yüksek fiyatların sorumlularını boykot edin.’ Ben bu çağrıyı duyuyorum, bu çağrıyı sahipleniyorum. Enflasyon yüzde 80’ken, kendi TÜİK enflasyonu yüzde 44’ken, iğneden ipliğe her şeye zam yapılırken; asgari ücretliyi yüzde 30’a, emekliyi yüzde 15’e razı etmeye çalışıp, çorbayı kaynattırmayanlara, evde yanacak doğalgazın faturasını ödenemez hale getirenlere, ‘evin kiraysa, maaşla kirayı versen aç kalırsın, karnını doyursan sokakta kalırsın’ çıkmazına emekliyi, emekçiyi sürükleyenlere, tarımda çiftçiyi, limon üreticisini perişan edenlere, esnafı siftahsız kepenk kapatmaya mahkum edenlere karşı evet bundan sonra protesto haktır.”

“TÜRKİYE’NİN HER YERİNDEN İKTİDARA KIRMIZI KART GÖSTERİYORUZ”

“31 Mart seçimlerinde ‘Bugün bu iktidarı uyarmanın, bugün iyi belediye başkanları seçmenin, bugün bu iktidara ‘Aklını başına al, beni gör, görmezsen bu iş kötü’ demenin ve bir sarı kart göstermenin zamanı’ demiştim. O gün siz sarı kartı gösterdiniz ama Tayyip Bey anlamadı. Soruyorum… 31 Mart’ta sarı kartı gösterdiniz, Tayyip Bey anladı mı? Sizin sesinizi duydu mu? Peki bu verdiği maaşla 14 bin 500 lirayla geçim olur mu? Bu asgari ücretle geçim olur mu? O zaman anladığı dilden konuşacağız. O zaman söylediğini ve hak ettiğini yapacağız. Hazır mısınız? Mersin’den başlıyoruz ve bütün Türkiye’deki emeklileri, asgari ücretlileri, tüm ezilenleri bu iktidara kırmızı kart göstermeye davet ediyorum. Bu elimizdeki kartlar Türkiye’nin umududur. Emekliler, bundan sonra Türkiye’nin dört bir yanında, cebinizde bir kırmızı kartı bulundurmaya, bu yüksek fiyatları gördükçe, bu düşük maaşları çektikçe, bu zammı, bu zulmü gördükçe, bu iktidar gidene kadar bu kırmızı kartları ona göstermeye var mıyız? Türkiye kırmızı kartı göstermeye hazır mıyız? Biz bu iktidarı değiştireceğiz. O seçim sandığını getireceğiz. Bu iktidar gidecek; emeklinin, halkın, esnafın, çiftçinin ve yoksulun iktidarı gelecek. Biz geleceğiz, Mersin’i nasıl güldürdüysek Türkiye’nin yüzünü öyle güldüreceğiz.”

“EMEKLİNİN 5 ÇEYREK ALTININI ERDOĞAN İKTİDARI ÇALDI”

“Bugün sabah Mersin’de çarşıyı gezdim. Tek tek esnafların dükkanlarına girdim. Yanımda siyaset arkadaşlarımız, belediye başkanlarımız olduğu halde tek tek dolaştık. Tayyip Erdoğan’ın en sevmediği, en rahatsız olduğu şeyi yaptık. Diyor ya, ‘Özgür Bey eline almış bir hesap makinası. Kuyumcu kuyumcu geziyor, altın hesabı yapıyor. Mersin’deki kuyumculara sordum. Önlerine koyduk. 22 yıl önce emekli maaşı, çeyrek altın kaç para, bugün kaç para? Emekliler için hesap son derece felaket bir durumda. 22 yıl önce, Tayyip Bey geldiğinde en düşük emekli maaşı 1,5 asgari ücret. Yani bugünkü para ile en az 33 bin lira. Ama bugün 12 bin 500 verdi, ‘Ocakta 14 bin 500 verelim’ diyor ve ‘Bununla geçinsinler’ diyor. O geldiğinde en düşük emekli maaşı 8 çeyrek altın alıyormuş. Oysa bugün söylediği emekli maaşıyla ancak ve ancak 3 çeyrek altın alınabiliyor; 2,8 çeyrek altın. Yani emeklinin cebinden 5 çeyrek altını Tayyip Erdoğan iktidarı çalmış durumda.”

“ASGARİ ÜCRETLİNİN CEBİNDEN ALINAN DA 2,5 ÇEYREK ALTIN”

“O geldiğinde asgari ücretli 7 çeyrek altın alabiliyordu. Bu ay verdiği, verilmesini söylediği asgari ücretle ancak 4,5 çeyrek altın alınacak. O da altın, ocak ayı boyunca artmazsa. 7 çeyrek altından 4,5 çeyrek altına. Her bir asgari ücretlinin cebinden 2,5 çeyrek altını almış. Her bir emeklinin cebinden 5,5 çeyrek altını almış. Bu şartlar altında bizlerden sessiz kalmamızı, sizlerden bu şartlara boyun eğmenizi istiyor. Ben altın hesabını Türkiye’nin dört bir yanında yapıyorum, çıldırıyor, ‘Altın hesabını bırak’ diyor. Ben de ona gittiğim yere göre ‘Haydi bakalım’ diyorum, ‘Burada ne meşhur? Onun hesabını yapalım.’ Mersin’de herkesin eskiden alıp yiyebildiği, şimdi artık onun da mümkün olamadığı neyi ile meşhur? ‘Tantuni’ diyorlar. Ey Tayyip Erdoğan, ben Mersin’deyim, meydandayım, sokaktayım. Ben bugün Mersin Çarşısı’ndaydım, şimdi de sokaktayım. Sen yine salonlardasın, kendi atadıklarına kendini alkışlatmakla meşgulsün. Ben, senin aç bıraktıklarına, yoksul bıraktıklarına, oyunu alıp sırtını döndüklerine, oyunu alıp yüzüne bakmadıklarına senin yaptıklarını anlatmakla ve onları senden kurtarmakla meşgulüm.”

“TANTUNİ HESABINDA DA SINIFTA KALDIN ERDOĞAN”

“Bugün Mersin’de sordum; tantuniciye, sokaktaki insana. ‘Geçen sene tantuni kaç liraydı?’ dedim, ‘110 lira’ dediler. Doğru mu? Mersinliler söylüyor, Erdoğan dinle. Tantuni geçen sene 110 liraydı. Bu sene tantuni kaç para oldu? 240 lira oldu. Doğru mu? Geçen sene tantuni 110 lirayken, asgari ücret 17 bin lirayken, 155 tantuni alıyordu. Bu sene asgari ücret 22 bin 104, tantuni 240; 92 tantuni alıyor. 155’ten 92’ye düşmüş. Ayrıca eğer ki en düşük emekli maaşı olan birisi tantuniciye geçen sene gitse 90 tantuni alıyordu, bu sene 60 tantuni alıyor. 90’dan 60’a düşmüş. Mersinlinin tantuni hesabıyla alım gücü. Altını beğenmedin, gittik fındıkla yaptık. Onu beğenmedin; Gaziantep’te fıstıkla yaptık, Malatya’da kayısı ile yaptık, Manisa’da üzümle yaptık, Kars’a gittik kaşardan yaptık. Mersin’e geldik, tantuni hesabında da sınıfta kaldın Tayyip Erdoğan, sınıfta kaldın. 90 tantuni alan emekli maaşını 60’a indiriyorsun, alım gücünü ortadan kaldırıyorsun.”

“EĞER BU İKTİDARI DEĞİŞTİRİRSENİZ…”

“Para lazım olduğunda parayı vatandaşa değil yandaşa buluyorsun. Geçen sene ‘Bir asgari ücret verelim’ dediğimde bana ‘10 bin lirayı 12 bin 500 lira yaptık, 33 milyar lira maliyeti var. Özgür Özel’in dediğini yapmamız için 66 milyar liraya daha ihtiyaç var’ dedi. Bu paranın olmadığını söyledi. Geçen sene büyük şirketlerin, beşli çetelerin, 40 Haramiler’in tam 660 milyar ödemesi gereken kurumlar vergisinden vazgeçti; almadı. Emekliye bulamadığı paranın 10 katını kendi müteahhitlerine buluyor. Bu sene bütçeye 701 milyar lira koymuş alınmayacak vergiler için. Ama emekliye verecek 100 milyar lirayı, asgari ücreti 30 bin lira yapmak için gerekli 250 milyar lirayı bulamıyor. Onun için bütün Mersinlilere ve bütün vatandaşlarımıza söylüyorum. Para var, yok değil. Ama siyaset tercih belirleme işi. Onun tercihi zenginden yana. Eğer bu iktidarı değiştirirseniz, yerine halkı koruyacak, emekliyi koruyacak, asgari ücretliyi koruyacak, çiftçiyi koruyacak bir iktidar getirirseniz; 250 milyar lira verir, asgari ücret 30 bin lira olur. 100 milyar lira verir, her emekliye asgari ücret vermiş olur. 400 milyar lira verir, bütün çiftçilerin cebinden çalınan para, onu da koyar toplamı yine de 700 milyar lira yapar. Bunun 40 kişiye verdiği para, bu memleketteki herkesin sorununu çözer. Bugün 30-35 bin lira asgari ücret olsa, 30-35 en düşük emekli maaşı olsa, çiftçiye verilen destekleme kanunda yazdığı gibi yüzde 1 olsa... Bunlar 0,2 veriyor. Herkesin yüzü gülse, beş kat destekleme olsa bugün bu para AK Parti’nin yaptığı bu bütçede yerinde duruyor. Vazgeçilen kurumlar vergisi toplamı 701 milyar lira. O yüzden ‘Para yok’ diyenlere, ‘Kriz var’ diyenlere inanmayın.”

“TÜRKİYE’Yİ BU SORUNDAN KURTARMAYA KARARLIYIZ”

“Onlar ki bu ülkenin başına 4.5 milyon Suriyeli sığınmacı getirdiler. Dedik ki ‘Biz sığınmacı düşmanı değiliz ama sığınmacı yaratan politikaların düşmanıyız, politikacıların da tam karşısındayız.’ Şimdi Suriye’de sorun bitti, Esad gitti. Onun hep söylediği gerekçeler ortadan kalktı. Diyoruz ki ‘Suriye hızla askeri ve siyasi istikrara kavuşsun, hızla Suriyeli sığınmacılar için Avrupa Birliği’nden de kaynaklar alınsın, Suriyeliler memleketine gitsin.’ Bana diyor ki ‘Hayır. İsteyen gider, dileyen kalır. Kalanların yeri başımın üstünedir.’ Ben de ona diyorum ki ‘Tayyip Erdoğan, Suriyeliler senin başının üstünde değil ama Mersinlilerin aşının ve işinin üstünde oturmaktadırlar.’ Bunun için düşmanlık yapmadan, kabalık yapmadan, ama zaman da kaybetmeden Suriyeliler için bir dönüş takvimi hızla planlanmalı, hepsi birden hızla memleketlerine dönecekleri sürece dahil edilmelidirler. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak belediyelerimizle zor günlerinde her zaman destek olduklarımıza yine destek olmaya, ancak yurtlarına, memleketlerine dönmek için her teşviki yapmaya ve artık Türkiye’yi bu sorundan kurtarmaya kararlıyız.”

“BU KART HALKIN İKTİDARININ MÜJDELEYİCİSİDİR”

“Şimdi buradan Mersin’den, bundan sonra gittiğimiz her yerde diyeceğiz ki, Mersin’de böyle başlamıştık. Bir kez daha size soruyorum, bu iktidarın yaptıklarından memnun musunuz? Verdiği zamdan memnun musunuz? Bu ülkede Erdoğan’ın emekliye yaptığından memnun musunuz? Asgari ücretliye yaptıklarından memnun musunuz? Mersinli çiftçiye yaptıklarından memnun musunuz? Geçim var mı? Geçim yoksa, seçim var. Seçimi getirene kadar Erdoğan’a kırmızı kartı gösteriyoruz. Onu gördüğünüz yerde ona kırmızı kartı gösterin. Bu kırmızı kart, ay yıldızlı al bayraktan renklerini alan, millet ittifakının varlığıdır, bayrağıdır, sembolüdür. Bundan sonra Türkiye İttifakı kırmızı kartı çekecek, halkın iktidarını kuracaktır. Buradan bütün sosyal demokratlara, bütün milliyetçi demokratlara, bütün muhafazakar demokratlara, bütün Kürt demokratlara selam olsun. Kırmızı kartı çakın alınlarına, getirin sandığı. Bıktık artık sizden! Gidiyorsunuz, halkın iktidarı geliyor. Hepinize selam olsun. Kırmızı kartı elinizden, cebinizden eksik etmeyin. Canı sıkılan, yolda bunalan, daralan... Kartı çıkarın. Karşınızda biri daha olacak. Bu kartı cebinizden, gönlünüzden eksik etmeyin. Bu kart, Türkiye İttifakı’nın bayrağıdır, bu kart, halkın iktidarının müjdeleyicidir. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sağ olun, var olun.”


CHP GENEL BAŞKANI ÖZGÜR ÖZEL MERSİN’DE - 3