18.11.2020
18.11.2020
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, CHP Genel Merkezindeki görüşme sonrası düzenledikleri ortak basın toplantısında şunları söyledi:
Kemal KILIÇDAROĞLU- Değerli basın mensupları; Gelecek Partisinin Sayın Genel Başkanı ve arkadaşları, demokratik parlamenter sistemle ilgili, güçlendirilmiş parlamenter sistemle ilgili yaptıkları çalışmayı bana ve arkadaşlarıma aktardılar. Son derece güzel, verimli bir toplantı geçti. Bu ülkede her insanın demokratik ortamda yaşaması kadar güzel bir şey yok. Farklı görüşlerimiz olabilir ama demokrasi içinde düşüncelerimizi özgürce, rahatlıkla ifade edebilelim ve millet de parlamentoya milletvekili seçerken vesayet altında seçmesin, parlamento vesayet altında olmasın.
Dolayısıyla geçmişte parlamenter sistemde karşılaştığımız sorunları da aşan ve onlara ilişkin çözümler de üreten güzel bir çalışma yapmışlar. Sayın Genel Başkana ve arkadaşlarına yaptıkları bu çalışma dolayısıyla çok teşekkür ederiz. Bizim düşünce dünyamızı zenginleştirdiniz Sayın Genel Başkan, tekrar teşekkür ederim.
Ahmet DAVUTOĞLU- Çok teşekkür ederim Genel Başkan. İki sebebi var bu ziyaretimizin. Birincisi, iade ziyareti. Sayın Kılıçdaroğlu Genel Merkezimizin açılması sonrasında ziyarette bulunmuşlardı, çok güzel bir istişare imkanı olmuştu. Hem iadeyi ziyaret, hem de 1 Kasım’daki büyük kongremiz sonrasında 9 Kasım’da yetkin bir heyet tarafından hazırlanan güçlendirilmiş parlamenter sistem önerimizi paylaşmak üzere randevu talep etmiştik. Misafirperverliklerine teşekkür ederim.
Son yaşadığımız gelişmelerde meselenin sadece kişilerle ya da yaşanan konjonktürle değil sistemle ilgili bir problemle karşı karşıya kaldığımızı ortaya koymuştur. Artık hepimiz, başta iktidardakiler olmak üzere gerçekle yüzleşmek zorunda. Türkiye’nin yeni bir anayasaya ama bu yeni anayasanın da önünü açacak yeni bir siyasal sistem modeline ihtiyacı var. Geçmişte 1924 anayasasının çoğunlukçu modeli, 1961 anayasasının vesayet modeli ve 1982 anayasasının vesayeti artıran melez modeliyle Türkiye’nin bir yere gidemeyeceği aşikardır. Ama bu problemleri aşmak için geldiği iddia edilen Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi 2,5 yıllık uygulamasıyla kurumların kurumsal aklını tahrip etmiş, devlet teamüllerinde ciddi sıkıntılara yol açmış, nepotizmi yaygınlaştırmış ve kişiselleşmiş bir iktidar anlayışını Türkiye’nin kaderine hakim kılmıştır. Bunun da sonuçlarını gördük.
Biz Gelecek Partisi olarak hem eleştirilerimizi dile getiriyoruz, hem de bu eleştiriler karşısında teklifimizi noktasal politikalarla ilgili teklifimizi de, sistem teklifimizi de geliştirerek kamuoyumuzla paylaşmayı bir ilke meselesi olarak görüyoruz. Bu çerçevede geliştirmiş olduğumuz tam demokrasi için güçlendirilmiş parlamenter sistem önerimiz; geçmişte uygulanan Türkiye’deki çarpık parlamenter sistemin eksikliklerini gideren, temsil, istikrar dengesini sağlayan ve ülkede kapsayıcı bir demokratik anlayış içinde bütün vatandaşların sürece katılmasını temin eden bir siyasal sistem olduğu inancındayız. Bütün partilerden randevu talep ettik, ediyoruz. İktidar partilerinden de talep ediyoruz, ettik. Ümit ederiz ki onlar da bu tartışmanın rasyonel bir zeminde, sağlıklı bir zeminde yürümesine katkıda bulunurlar. Mesele hepimiz geçiciyiz ama Türkiye’nin kalıcı sorunlarını çözecek olan kalıcı bir sisteme ihtiyaç var. Bunları gerek Sayın Genel Başkanla, gerek ekibiyle son derece samimi ve karşılıklı anlayış içinde paylaştık. Ortak birçok hususun olduğunu gördük. İki gün önce Sayın Akşener’le olan görüşmem, bu görüşme ve daha sonrasında hem siyasi partilerle, hem de sivil toplum kuruluşlarıyla görüşmelere devam edeceğiz. En önemli şey psikolojik ortamda bir iyileşme sağlamak ve güven ortamını, karşılıklı diyalog ortamını teşvik etmek. Bugün bu noktada önemli bir adım attık birlikte. Çok teşekkür ediyorum; gerek misafirperverliğiniz için, gerek fikir alışverişinde bu görüşlerinizi paylaşma imkanı verdiğiniz için.
Soru- Dün partinizin grup toplantısında hem gündeme ilişkin değerlendirmeleriniz hem de MHP’ye yönelik eleştirileriniz oldu. Biz de bu eleştirilere siyasi partilerden yanıt gelir diye bekliyorduk ama bir organize suç örgütü liderinden yanıt geldi size. Ağır hakaretler içeren bir açıklama. Avukatınız bir suç duyurusunda bulunduğunuzu duyurdu ama bir değerlendirmeniz olur mu efendim?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Nasıl bir değerlendirme yapayım? Ben Erdoğan’ı eleştiriyorum, Bahçeli cevap veriyor. Bahçeli’yi eleştiriyorum, yeraltı dünyasının bir lideri cevap veriyor. Şu Türkiye’nin geldiği hale bakın Allah aşkına! Nasıl bir hale geldik? Daha önce ifade etmiştim; hukukun olmadığı yerde, hukukun ihlal edildiği yerde, devlette liyakatin çöktüğü yerde, yargının olmadığı yerde bir süre sonra devlet organize suç örgütü haline dönüşebilir. Ki bunu iki üç hafta önce ifade etmiştim. Nasıl oluyor da böyle bir eleştiri başka bir yerden geliyor. Bana cevap verecek olan Sayın Bahçeli’dir veya onun arkadaşlarıdır. Aralarındaki ilişki ne onu bilmiyoruz. Ama ciddiye alınacak bir olay değil.
Hiç kimse unutmasın hiç kimse, bizim ruhumuzu oluşturan temel öge Kuvayı Milliyedir. Çakalların bulunduğu yerde hiç kimse ama hiç kimse bize bir şey söyleyemez.
Soru- Efendim özellikle anayasa taslağı çalışmalarıyla ilgili bazı ifadeler var İbrahim Kaboğlu ve Ümit Özdağ’ın. Bu hususta siz böyle bir şey olmadığını ifade ettiniz Millet İttifakının paydaşlarıyla yapılan bu anayasa taslağıyla ilgili. Ancak 2018’de Haziran ayında yapmış olduğunuz bir açıklama var ve öyle bir çalışma olduğu, hatta İbrahim Kaboğlu’nun da toplantılarda yer aldığına ilişkin. Konuya bir açıklık getirir misiniz?
Bir diğer sorum da, KKTC’nin 37. kuruluş yıldönümünde Ankara’dan bir heyet gitmişti. Bu hususta Engin Altay sizin davet edilmediğinizi ifade etmişti ancak davet edildiğiniz yönünde Ersin Tatar’ın bir yazılı metni okundu mecliste. Bu noktada davet edildiniz mi, edilmediniz mi?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Son sorudan başlayım. Davet edildim. Sayın Cumhurbaşkanının daveti yanlış hatırlamıyorsam bir gün önce elime geçti.
İkinci sorunuz; değerli arkadaşlar, az önce Sayın Genel Başkan arkadaşlarıyla beraber güçlendirilmiş parlamenter sistem konusunda yaptığı çalışmayı sadece bize değil bütün siyasi partilere vereceğini ifade etti. Yani bu ülkenin yeni bir anayasaya ihtiyacı var. Var mı? Var. Bu ülkenin huzura ihtiyacı var mı? Var. Bu ülkenin kurumlarının sağlıklı çalışması gerekiyor mu? Çalışması gerekiyor. Bütün bunları neyle sağlayacağız? Omurgası güçlü bir anayasayla. Anayasa çalışması Ali’yle yaptınız, Veli’yle yaptınız, şununla yaptınız, bununla yaptınız. Allah aşkına bu tartışmaların sebebi ne? O konuşmada söylüyorum, Millet İttifakı olarak bir araya geldik. Evet geldik, Millet İttifakı olarak bir araya geldik. Konuştuk, evet konuştuk. Ne için konuşuyoruz? İlkeleri belirleyelim diye konuştuk. Efendim anayasa çalışması yaptınız. Anayasa çalışması yapmadık ki arkadaşlar. Yapılmayan bir anayasa çalışması… Öyle bir çalışma olsa elimizde bir metin olur değil mi? Ayrıca bu neden bu kadar çok tartışılıyor? Neden tartışılıyor ben onu da anlamıyorum. Farz edelim ki anayasa çalışmaları parlamentoda oldu mu? Oldu. Uzlaşma komisyonu var mıydı? Vardı. Her partiden eşit sayıda milletvekili katılıyor muydu? Katılıyordu. En son 63 maddesi üzerinde uzlaşma sağlandı mı? Sağlandı. Peki ne oluyor orada HDP var mıydı, yok muydu? MHP var mıydı, yok muydu? AK Parti var mıydı, yok muydu? Yani bütün bunları bir tarafa atarak demokrasinin önünü tıkamak için, baskı rejimini yasallaştırmak için her şeyi yapıyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar bu ülkeye güçlü bir demokratik parlamenter sistemi getirmeye bu ülke kararlı, bu ülkenin insanı kararlı. Her kesimin görüşünü almak zorundasınız. Bakın anayasa değişikliği yapıyorsunuz bir yasal değişiklik yapmıyorsunuz. Ne demek anayasa değişikliği? Anayasa değişikliği bu ülkede bir toplumsal uzlaşmayla olur nokta. Vesayetle, birilerinin baskısıyla, birilerinin öngörüsüyle anayasa yapılmaz. Bu şekliyle yapılan anayasaların tamamı Türkiye’nin geriye gitmesine yol açmıştır. Sayın Genel Başkan neden arkadaşlarıyla beraber böyle bir çalışma yapıyor, böyle bir arayışın içinde. Bir toplumsal uzlaşmadan söz ediyoruz, biz toplumsal ayrışmayı nasıl güçlendiririz onun üzerinde bir çalışma, onun üzerinde tartışma. Aklın alacağı bir şey değil, ahlakında alacağı bir şey değil. Bu ülkede kim yaşıyorsa kimliği ne olursa olsun, yaşam tarzı ne olursa olsun, inancı ne olursa olsun bir toplumsal uzlaşmayla bu ülkede güçlü, demokratik parlamenter sistemi kuracağız nokta kim ne derse desin. Ben halkı düşünüyorum, halkın çıkarlarını savunuyorum. Birilerinin çıkarları için anayasa yapılmaz. Güçlüyüm benim istediğim şekilde anayasa olacak. Olmaz. Bunları kabul etmiyoruz. Bu ülkede kim yaşıyorsa 83 milyon beraber bir toplumsal uzlaşmayla bir anayasayı yapacağız ve hayata geçecek. Ve bu ülke gerçek anlamda ilk kez belki de çok partili rejimde bir toplumsal uzlaşmayla anayasa yapma iradesini ortaya koyacak. Bu çok önemli ve çok değerli sonuçtur.
Soru- Efendim Sayın Davutoğlu’na sorum olacaktı. Bütün siyasi partilerden randevu talebinde bulunacağınızı söylemiştiniz. AK Partiden, Erdoğan’dan bir randevu talebiniz oldu mu? AK Partiye bir ziyaret gerçekleştirecek misiniz?
Ahmet DAVUTOĞLU- Başta da ilkesel olarak söyledim bütün partilerden randevu talebimiz oldu. Yazılı olarak da bugün tekrar göndereceğim. Sayın Erdoğan’dan da talep ettim, Sayın Bahçeli’den de. Bir kere şuna karar vermemiz lazım hepimizin, Türkiye’de yaşayan herkesin. Biraz önce Sayın Genel Başkan da çok doğru bir şekilde vurguladı. En temel meselemiz nedir biliyor musunuz? Psikolojilerin yönetimi. Türkiye’de öyle bir psikolojik ortam var ki, bir grup bir partiyi başka partilerle bir araya gelirse bu toplumsal uzlaşı oluyor. Ama başka bir parti aynı şeyi yaptığında ihanet oluyor. Bu ihanet sözcüğüyle veya suçlamalarla karşılıklı kutuplaşma yaklaşımlarıyla Türkiye’de siyasal sistem problemini aşmak mümkün değil. Hepimizin oturup konuşması lazım geçmişte ne yaşamış olursak olalım, hangi ihtilafı yaşamış olursak olalım bütün onları zihnimizin arkasına atıp bu ülkenin ve bu ülkenin geleceği olan gençlerin umutla bakacakları demokratik bir düzeni kurma vaktidir. Kimseyi dışlamadan, kimseyi ötekileştirmeden bunlar konuşulabilir. Bunların tartışılır olması bile bizim için büyük zaaftır.
Ayrıca Sayın Genel Başkana siyasi bir eleştiri dolayısıyla yöneltilen tehditler konusunda ise kesinlikle öncelikle iktidarın bu konuya cevap vermesi gereken bir husustur. Yani burada hukuk devleti kuralları işler ve anayasal bir konuma sahip olan ana muhalefet lideri hiçbir kimse tarafından tehdit edilemez, hakarete uğrayamaz. Sadece o değil hiçbir siyasi lider. Burada Sayın Genel Başkanın tepki vermesine gerek olmaksızın başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere bu ülkenin yönetiminden biz sorumluyuz, kimse hele hele bir siyasi parti lideri tehdit edilemez, ona hakaret edilemez diyebilmesi lazım. Bu denemediği için bugün problem var. Reformlardan bahsedildiği günlerde, hukuk reformundan, demokrasiden Sayın Cumhurbaşkanının dünkü konuşmasında bahsedildiği günlerde eğer bir siyasi parti lideri açık şekilde tehdit ediliyorsa, her türlü nezaketsizliğe muhatap kılınıyorsa, öbür tarafta da toplumun ayrıştırılıp makbul olanlar ve makbul olmayanlar, görüşülebilecek olanlar ve görüşülemeyecek olanlar diye ayrıştırılırsa bunun sorumlusu iktidar olur. Dolayısıyla bugün bir sınav… Ben sadece partimizin yaptığı güçlendirilmiş parlamenter sistemi bütün partilerle paylaşırken Sayın Erdoğan’la da paylaşma iradesi gösterme sebebim ilkesel bir meseledir ama bu aynı zamanda herkes için bir sınavadır. Gerçekten reformdan bahsediliyorsa işte bir reform önerisi var. Çağırırlar konuşuruz. Ama makbul olanlarla konuşuruz, bizimle ileride siyasi ortaklık kurabilecek olanlarla konuşuruz, bizi eleştirmeyecek olanlarla konuşuruz, şunlarla da konuşmayız dediğiniz anda siyasi ortamı zehirlersiniz, insanlar karşılıklı kutuplaşmalar içine girer. Dolayısıyla bende merakla bekliyorum Sayın Erdoğan’ın cevabını, Sayın Bahçeli’nin cevabını. Hem de bugünlerde hukuktan, demokrasiden, özgürlük dengesinden… Dün Sayın Cumhurbaşkanını dinlerken gerçekten bir taraftan tebessüm ettim, bir taraftan da mutlu oldum. Bakalım bu dedikleri uygulanabilecek mi? Üç yıldır medya ambargosuna muhatap kılındık. Her türlü hakarete trol çetelerinin saldırılarına muhatap kılındık aynen şimdi Sayın Genel Başkanın muhatap kılındığı gibi. O zaman hukuku hatırlamayanlar, demokrasiyi hatırlamayanlar, fikir özgürlüğünü hatırlamayanlar bakalım bunu bugün gerçekten dediklerini yapacaklar mı? Benim için ilk sınav bir reform önerisi olan demokratik parlamenter sistem önerimiz konusunda Sayın Erdoğan’la oturup konuşmaktır. Çok bu konuda talepkâr olduğumdan değil ama Türkiye’de siyasal ortam değişecekse önce konuşmayı öğreneceğiz, reddetmemeyi, kutuplaştırmamayı öğreneceğiz. Bu konularda da her türlü demokratik uzlaşıya biz hazırız yeter ki oturup konuşalım.
Soru- Sorum size olacak. Ziyaretinizi demokratik parlamenter sistem başlığıyla yaptınız. Bu bağlamda en azından ilkesel olarak bir mutabakat var mı?
Ahmet DAVUTOĞLU- Eve yani ben bundan çok mutluluk duydum. Zaten biz güçlendirilmiş derken şöyle bir algı kamuoyuna yansıtıldı özellikle referandum esnasında ve sonrasında. Geçmiş parlamenter sistem siyasi istikrarsızlığa sebebiyet veriyordu, koalisyonlara sebebiyet veriyordu. Biz öyle bir sistem getireceğiz ki Türkiye’de istikrarsızlık olmayacak, koalisyon olmayacak. Ama 2,5 senelik uygulama gösterdi ki bugünkü Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi en küçük marjinal partileri bile Türkiye’yi biz yönetiyoruz diyebilecek noktaya getirmiştir. Yani küçük ortağı söylemiyorum en minik ortağından bahsediyorum. Televizyon televizyon dolaşıp Türkiye’yi aslında Sayın Erdoğan ve AK Parti değil biz yönetiyoruz diyebiliyorsa demek ki görünmeyen ortaklıklar var, görünmeyen koalisyonlara sebebiyet verildi. Sorgulanamayan, kim ne aldı, ne verdi belli olmayan bir koalisyon var bugün Türkiye’de. AK Parti içinde belli koalisyonlar, belli kutuplaşmalar var işte son Hazine Maliye Bakanının istifasında ortaya çıktığı gibi. İtişip kakışmalar var, omuz atmalar var. Devlet böyle yönetilmez. O zaman bunu kişiselleştirmeden alternatifini söylemek gerekiyor. Alternatifi nedir? Açık ve net söylüyorum en büyük mağduriyetini yaşamış bir Başbakan olarak alternatifi bundan önceki çarpık parlamenter sistem değildir. Gerçekten o parlamenter sistem yetki sorumluluk dengelerini bozmuş, demokratik denetimi imkansız kalmış, yargıyı yürütmenin emrine vermiş çarpık bir yapıydı o parlamenter sistem bu gelen de çarpık bir başkanlık sistemi. Bizim teklifimiz pür, tutarlı, temsil ve istikrarı sağlayan bir parlamenter sistem. İstikrarı sağlarken ilkemiz yapıcı güvensizlik oyu ilkesidir. Yani bir hükümet değiştirmek istendiğinde alternatif hükümetin meclis onayına sunulmasıdır. Böylece istikrarsızlık ortadan kalkacak temsil üzerinde de siyasi partiler kanunu başta olmak üzere, baraj başta olmak üzere temsilin önündeki bütün engelleri kaldıracağız.
Burada Sayın Genel Başkan kendi partileri bünyesinde de bazı çalışmalar yapıldığını söyledi ve gördüğümüz temel ilkeler konusunda katılımcılık, çoğulculuk, yetki sorumluluk dengesi, hesap verilebilirlik, ehliyet, liyakat ve benzeri hususlarda bir mutabakat var. Anayasa çalışmalarına geçmişte baktığımızda akamete uğramasının sebebi bir güç mücadelesi haline dönüşmesi. Biz önce güçlendirilmiş parlamenter sistemin mekanizmalarında anlaşırsak tam bir anayasaya geçişi daha kolay sağlarız düşüncesindeyiz. Bu konuda hem siyasal sistem modeli hem de anayasal düzen konusunda bundan sonrada istişarelerimize devam edeceğiz. Gönül ister ki ve buradan tekrar söylüyorum, biliyorum şunu ısrarla söyleyecek iktidar partisi Sayın Cumhurbaşkanı; “bakın kimlerle görüşüyorlar...” Buradan net söylüyorum, Türkiye’de herkesle görüşürüm. Başbakanlık yaparken seçilirken bir partiye mensuptum, seçildikten sonra bütün partililerin Başbakanıyım dediğim gibi bugün hepimizin partilerimizin kimliklerini aşarak bir araya gelme günü. Hem randevu vermeyeceksiniz, konuşmayacaksınız, ademe mahkum edeceksiniz, bizi televizyonlara çıkaran, ekranlara çıkaran televizyonları cezalandıracaksınız sonra da muhalefetin kendi içinde görüşmelerini de bir ihanet gibi, bir yanlışlık gibi yansıtacaksınız, anayasa tartışmasında olduğu gibi. Bu tutarsızlıktır. İşte bugün bir hukuk ve demokrasi sınavındadır AK Parti ve Sayın Cumhurbaşkanı. Ne yapacaklarını göreceğiz.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Çok teşekkürler.
24.11.2024
24.11.2024
24.11.2024
24.11.2024