21.11.2025
21.11.2025
“BİRİLERİ MİLLETİN BARIŞ UMUTLARINI HEBA EDERSE, BİZ BURADAYIZ; ADALET, DEMOKRASİ, BARIŞ GETİRMEYE KARARLIYIZ”
“BİR AVUÇ İNSANIN ZENGİNLEŞİP GERİ KALANIN SEFALETE YELKEN AÇTIĞI KARA DÜZENİ TERS YÜZ EDECEĞİZ”
“VATANDAŞLIK TEMEL GELİRİ PİLOT UYGULANMAZ, MESELE TAKTİK VE ÖN ALMADIR, BU SOSYAL DEVLETE İNANANLARIN İŞİDİR”
“MİLLETTEN MEŞRUİYET ALAMAYANLARIN OKYANUS ÖTESİNDE MEŞRUİYET ARAMASI ONURUMUZU ZEDELİYOR”
“İDDİANAMELERDE 973 KEZ ‘-MIŞ, -MİŞ, -MUŞ’ SAYILIYORKEN, SUNUMDA 1000’İN ÜZERİNDE ‘YAPACAĞIZ, EDECEĞİZ’ DUYDUK”
“BUNDAN SONRAKİ YÜRÜYÜŞ, İKTİDARA YÜRÜYÜŞTÜR; ZAMAN, İKTİDAR ZAMANIDIR”
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, “Güçlü Yurttaş, Güvenli Gelecek, Kazanan Türkiye” CHP Parti Programı Taslağı ve Yaklaşım Belgeleri Tanıtım Toplantısına katıldı. Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel, burada yaptığı konuşmada, “Değerli yol arkadaşlarım, kıymetli katılımcılar, bir yıldır büyük emekler verdiğimiz, adeta ilmek ilmek dokuduğumuz ve nihayet son aşamasına geldiğimiz parti programımızın tanıtımında sizlerle birlikte olmaktan büyük bir gurur duyuyorum, büyük bir mutluluk yaşıyorum. Hepiniz hoş geldiniz, hepinizi saygı ile selamlıyorum” dedi. Özel, şunları söyledi:
“CUMHURİYET HALK PARTİSİ, PROGRAM PARTİSİDİR”
“Cumhuriyet Halk Partisi, yeniliğin ve değişimin partisidir. Cumhuriyet Halk Partisi, bir program partisidir. Kurucusundan bugüne kalkınma, adalet, demokratikleşme ve sosyal devlet vizyonlarımız programlarımızda hep yer almış, hükümet programlarına evrilerek güçlü eylemlere, ülkemiz ve Cumhuriyetimiz için güçlü kazanımlara dönüşmüştür. Biz de yeni parti programı çalışmalarımıza başlarken, Türkiye’yi gelecek 10 yıllara hazırlayacak Cumhuriyet devrimleri ve altı okumuzun üzerine inşa edilmiş bir vizyon metni oluşturmak hedefiyle yola çıkmıştık. Çalışmalarımızı katılımcı, kapsayıcı, dinamik süreçlerle yürüttük. Bunun her birisine her biriniz şahitsiniz. Ülkemizde önce 81 ilde, sonra 900’ün üzerinde ilçede, sonra tekrar 81 ilde hem örgütümüzle, hem yereldeki dinamiklerle, meslek örgütleriyle, sendikalarla, kanaat önderleriyle, kentin ve ilçenin önde gelenleriyle tüm sorunların konuşulduğu ve beklentilerin, önerilerin alındığı, daha sonra bunların hepsinin birlikte harmanlandığı bir süreci hep birlikte yaşadık. Bir yandan dünyaya baktık. Çeşitli komisyonlarımız, dünyadaki başarılı kalkınma programlarını, parti programlarını, değişim ve dönüşüm programlarını izlediler. 4-9 Eylül arasındaki kuruluş haftamızda da burada 600 örgüt temsilcimiz, 250 genç arkadaşımız ve yine 600 çok değerli akademisyenimizle birlikte bir büyük haftayı hep birlikte çalışarak, üreterek ve parti program taslağımızın son şeklini vererek gerçekleştirmiştik.”
“GAZİ’NİN DEDİĞİ GİBİ MİLLETİMİZLE BİRLİKTE HAZIRLADIK”
“Program taslağımız bugün bu tanıtımdan sonra tüm delegelerimize dijital olarak gönderilecek. Ayrıca basılı olarak talep edenlere de basılı olarak teslim edilecek. Önümüzdeki hafta bu saatlerde, 39’uncu olağan kurultayımıza da bu metin emanet edilecek. Oradan ilgili genel başkan yardımcılarımızın aktif katılıma açık lansmanlarıyla önce tanıtılacak, ardından üzerindeki görüşmelere ve varsa değişiklik önergeleriyle son şeklinin verileceği aşamaya geçilecek. Ortak aklı arama kültürü bize kurucumuzdan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten mirastır. Gazi 1922’de, yani Sivas Kongresi’nden üç yıl sonra ve partinin resmi kuruluşuna bir yıl kala partinin programını anlatırken şöyle demişti: ‘Herhangi bir programın uzun bir çalışma devrine yol göstermesi için memlekette bütün vatanseverlerin onun hazırlanmasına yardımcı olmaları lazımdır. Gerçekte büyük vatansever kitlenin reform isteklerini taşımayan bir program başarılı ve verimli olamaz.’ Biz de programımızı işte bu anlayışa uygun olarak, bizatihi milletimizle birlikte hazırladık.”
“ÜLKEMİZ 102 YIL SONRA BİR KUŞATMANIN DAHA ALTINDA”
“Değerli arkadaşlarım, 102 yıl önce büyük mücadeleler sonucu ilan edilen Cumhuriyet’in kurucu gücü olan partimiz, yine milletimizin huzurundadır. Bugün Türkiye’nin kurumları ve kuralları örselenmiştir. Demokratik, sosyal, hukuk devleti kimliğimiz maalesef zedelenmiştir. Eşitsizlik, adaletsizlik, yoksulluk ülkemizin dört bir tarafını sarmıştır. Bugün bir zümrenin çıkarlarıyla, milletin çıkarları çatışma halindedir. Bu zümre şahsi çıkarları için milletin huzurunu ve refahını feda etmekten çekinmemekte, geri durmamaktadır. Şüphesiz Türkiye, 102 yıl önce büyük mücadelelerle o dönemin kuşatmalarından, işgallerinden kurtarılmıştır. Ülkemiz 102 yıl sonra bu kez küçük bir zümrenin demokrasiyi ve adaleti hedef alan kuşatması altındadır. Bugün Cumhuriyetimizin kendini hatırlamasına, kuruluş ruhuyla çağın kuşatmasından kurtarılmasına ihtiyaç duymaktadır. Program metnimizde bunun işaret fişeği yakılmıştır. Devletin her kurumuyla zedelendiği bu ağır şartlar bir asır öncesinin kararlılığını ve cesaretini yeniden kuşanmamızı zorunlu kılmaktadır. İşte bu nedenle bu ülkenin demokratları, egemenliğin yalnızca millete ait olduğuna inanan, onurlu yurttaşları en az bu ülkeyi kuran kahramanlar kadar cesur ve inançlı olmak durumundadır. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu inançla, bu güzel ülkeyi çöküşün eşiğinden döndürmek için mücadele vermekten tereddüt etmedik, etmiyoruz, etmeyeceğiz. Bu yolda yürüyenler olarak geçmişin irfanı, bugünün cesareti ve yarınların sorumluluğuyla ‘yeniden’ diyoruz. Milletimizin haysiyetli yaşam, eşitlik ve sosyal adalet arayışından süzülüp gelen parti programımızı da işte bu sarsılmaz inancın bir yansıması olarak bugün milletimizle paylaşıyor, sizlere ve delegelerimize emanet ediyoruz.”
“PROGRAM, KAZANAN TÜRKİYE’NİN MANİFESTOSUDUR”
“Bu programın sahibi millettir. Türkiye Cumhuriyeti’ne yurttaşlık bağı ile bağlı olan tüm halkımızdır. Bu program milletimizin ‘güçlü yurttaş, güvenli gelecek, kazanan Türkiye’ manifestosudur. Millet bu programı yazarken Türkiye de bir sistem çöküşüyle karşı karşıyadır. Kadınları, çocukları, yenidoğan bebekleri şiddetten koruyamayan; şehirlerimizi afetlere karşı, işçileri iş cinayetlerine karşı, milyonları enflasyona, yoksulluğa karşı güvende tutamayan; sokakları uyuşturucudan, suç örgütlerinden temizleyemeyen; siyaset ayarlı davalarla demokratik rekabeti, kayyım atamalarıyla millet iradesini yok sayan bir yönetimle milletimiz karşı karşıyadır. Milletimiz zenginleri daha zengin, yoksulu daha yoksul yapan, kara bir düzen kuran, vergi yükünü kazananlara değil yoksulların üzerine yıkan, kaliteli eğitim ve kaliteli sağlık hizmetine ulaşımı sınıfsal bir ayrım haline getiren bu düzene ve bu kötü yönetime muhataptır. İşte bu program, bu çökmüş devlet mekanizmasına karşı bir itirazdır.”
“YÜZDE 3 SEÇİM BARAJIYLA HAKKANİYET SAĞLANACAK”
“Programımızın ana sütunlarından bir tanesi, demokrasidir. Bu program yeniden milli egemenliğe dayalı, hukuk devleti inşa etme kararlılığımızın nişanesidir. Devlet yurttaşların kontrolünde olacak ve her an denetlenecek. Her bir yurttaşın özgürlüğü ve kazanımları garanti altına alınacak. Her bir yurttaşın hukuk önünde eşit olduğu bir düzen kurulacak. Güçlü yurttaşların güçlü Meclis’ine dayalı kuvvetler ayrılığı ilkesini esas alan parlamenter sistem mutlaka kurulacaktır. Yurttaş güçlü oldukça sistem de güçlü olacak. Yüzde 3 seçim barajıyla halkın Meclis’teki temsilinde hakkaniyet sağlanacaktır. Siyasi partilerin Hazine yardımını yüzde 1 oy eşiğine indireceğiz. Siyasi Ahlak Kanunu’nu mutlaka çıkaracağız. Kamu İhale Kanunu’nu yeniden yazıp, suistimale izin vermeyeceğiz. Yolsuzlukla mücadeleyi hayatın merkezine yerleştireceğiz. Siyasetin finansmanını mutlaka şeffaflaştıracağız. Devlette lükse, şatafata değil, hizmete öncelik vereceğiz. Devletin kurumlarından israfı söküp atacağız. Demokrasi tüm kimliklere, tüm inançlara saygı gerektirir. Eşit yurttaşlık hakkını mutlaka güvence altına alacak, Aleviliğin bir inanç olduğu gerçeğini mutlaka hayata geçirecek, cemevlerine ibadethane statüsünü kazandıracak, geçmişteki Alevilere yönelik tarihin kara lekeleriyle yüzleşecek, Madımak’ı bir utanç müzesi haline getirecek, Aleviler için eşit yurttaşlık ilkesini en önemli kazanım olarak tarihimizden gelen sorumluluğumuzla önümüzdeki kanun metinlerine ve anayasamıza nakşedeceğiz.”
“PLANLI VE KAMUCU EKONOMİYİ İNŞA EDECEĞİZ”
“Değerli arkadaşlar, bugün yurttaşlarımızın en yakıcı sorunlarından bir tanesi hiç şüphesiz ki ekonomidir. Özellikle 2018 sonrasında adaletin çöküşü ve demokrasinin rafa kaldırılması ülkemizi içinden çıkılamayan bir ekonomik buhranın pençesine düşürmüştür. İktidarın sabah kalkıp kimin malına çökeceği, kimi sıfırdan alın karun gibi zengin yapacağı belli değildir. Ülkede çalışmanın, işini iyi yapmanın, daha kaliteli ürün ve hizmet üretmenin bir anlamı kalmamıştır. Emeksiz zenginleşenler bu hastalığı topluma yaymaktadır. Çaresiz vatandaşlar bahisle, kumarla ve mafyatik yapıların içerisine dahil olmakla ve bu tip bir acımasız sarmalın içinden kurtulamamakta, kendi hayatlarını kararttıkları gibi ailelerine, çevrelerine büyük hüzün ve travmalar yaşatmaktadır. Gençler uyuşturucu batağına saplanmaktadır. Sadece bir avuç insanın zenginleştiği, geri kalan herkesin sefalete yelken açtığı bu kara düzeni milletimizle birlikte ters yüz etme sorumluluğundayız. Planlı, öngörülebilir, üretime dayalı kamucu ekonomiyi inşa edeceğiz. İktidarımızda daha iyi kazanmanın yolu ancak daha yenilikçi fikirler, daha verimli üretim ve daha iyi hizmet vermekten geçecek. Herkes çabasının karşılığını adil biçimde alacak. Planlamacı, kamu aklını hayata geçiren bir yönetim anlayışını belirlemek zorundayız.”
“TEMEL VATANDAŞLIK GELİRİYLE KİMSE YOKSULLUĞA TERK EDİLMEYECEK”
“Vergi adaletini mutlaka sağlayacağız. Çok kazanandan çok, az kazanandan az alacak, hiç kazanmayandan da hiç vergi almayacağız. Gelirde adaleti sağlayacak, eşit işe eşit ücreti mutlaka uygulayacağız. Asgari ücrete, emekli ve memur maaşlarına gerçek enflasyon farkının yanında büyüme ve refah payı ile iyileştirmeler yapacağız. Birkaç yıl içinde asgari ücretle çalışanların oranını düşürecek, asgari ücreti tüm Avrupa’da olduğu gibi işe başlayanların bir yıl süreyle aldığı, sonra hızla uzaklaştıkları biz hizmet haline getirecek, asgari ücreti temel ücret ya da ortalama ücretin biraz altında olan bir ücret olmaktan mutlaka çıkaracağız. Tarımda ithalata bağımlılığı bitireceğiz. Çiftçilere ve besicilere kanundan öngörülen destekleri vereceğiz. Köylüyü yeniden milletin efendisi yapacağız. Ekonomide dönüşümün dört ayağına inanıyoruz: Yeşil, mor, dijital ve nitelikli istihdam dönüşümü. Doğayı koruyan, kadını güçlendiren, teknolojiyi halka kazandıran, herkesi nitelikli işlere ulaştıran bir büyüme modelini mutlaka kuracağız. Güçlü sosyal devlet anlayışımızla kimseyi geride, biçare bırakmayacağız. Biz yoksulluğu yönetmeye değil, yoksulluğu yok etmeye geliyoruz. Temel Vatandaşlık Geliriyle kimse yoksulluğa terk edilmeyecek. Sosyal yardımları hak ettiği için, bu ülkenin vatandaşı olduğu için daha fazla ve daha adil dağıtacağız. Yardım almak için kimse birilerinin tanıdığı olmak ya da bir partiye üye olmak zorunda olmayacak.”
“HER ÇOCUK ÜCRETSİZ OKUL YEMEĞİNE KAVUŞACAK”
“Her çocuk ücretsiz okul yemeğine, nitelikli eğitime ulaşacak. Kamu kreşleriyle bakım hizmetlerini kadının sırtından alacağız. Kadınlara istihdamda kolay ve çok yer açacağız. Sağlıklı hizmeti parayla değil, yurttaşlık hakkıyla alınabilen bir hizmet haline getireceğiz. Her yurttaş, nitelikli, kamucu, parasız, eşit sağlık hizmetine erişecek. Barınma bir yatırım aracı değil bir insan hakkıdır. Rant yerine kamusal faydayı esas alan konut politikalarıyla başını sokacak bir eve sahip olmayı hayal olmaktan çıkaracağız. Biz yaşlılığı hayattan çekilme değil; aktif, üretken ve onurlu bir yaşam evresi olarak görüyoruz. Yaşlılarımızın bu onurlu hayatını güvence altına alacağız. Sosyal devleti bütün kurumlarıyla, mekanizmalarıyla yeniden hayata geçireceğiz. Çocukların, kadınların, yaşlıların, engellilerin, yaşamına dokunan bir refah devletini kuracağız.”
“DIŞ POLİTİKA OĞUL, DAMAT, ENİŞTE ÜZERİNDEN EVRİLMEYECEK”
“Nasıl ki adalet ve ekonomik düzen sadece şahsi çıkarlar için yürütülüyorsa, dış politika da maalesef ülkemizde aynı mantıkla yürütülüyor. Milletin aleyhindeki pazarlıkların etkileri onlarca yıl sürecek gizli anlaşmaların üstüne verilen pozlarla bir propagandaya dönüştürülüyor. Milletten meşruiyet alamayanların okyanus ötesinde meşruiyet araması, bu milletin ve hepimizin onurunu zedeliyor. Bunun için Türkiye’nin menfaatlerinden tavizler veriliyor. Nadir toprak elementleri gibi bir servet, geleceğimizin güvencesi pazarlık konusu yapılabiliyor. Adaletin ve demokrasinin tesis edileceği Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında, dış politika yeniden milletin çıkarları yönünde evrilecek, dönüşecek ve bu anlayış tekrar yerleşecek. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarı, dünyadaki hiçbir lidere karşı boynunu bükmeyen, halkından aldığı güç dışında hiçbir liderle güç aramayan, ülkenin menfaatleriyle bir takım ilişkileri al - ver pazarlıklarına sokmayan bir zemine mutlaka oturtulacak. Dış politika, kurumsal bir çerçevede yürütülecek. Oğullar, damatlar, enişteler üzerinden ciddiyetsiz bir yöne evrilmeyecek. Türkiye Cumhuriyeti pasaportu yeniden saygınlık kazanacak. Dünyanın her yerinde vatandaşlarımız devleti yanında hissedecek. Ülkemiz bölgesel istikrarın da güvencesi olacak. Keyfiyetten uzak, ciddi bir dış politika bölgemize de umut olacak. Orta Doğu’daki özgün yerimizi, bir yıldız gibi parlayan bölgesel barış ve refah ülkesi konumumuzu mutlaka kuracağız. Demokrasi, adalet ve ekonomide atacağımız adımlar, dış politikada elde edeceğimiz saygınlık, bize çoktan hak ettiğimiz Avrupa Birliği’ne tam üyelik kapısını açacak. Türkiye kısa sürede Avrupa Birliği’ne tam üye olacak. Ve gençler başta olmak üzere; milletimiz yasaksız Türkiye’ye ve vizesiz Avrupa’ya kavuşacak.”
“KURUMSAL DİRENÇ SİSTEMLERİ KURACAĞIZ”
“Programımızın en önemli başlıklarından bir tanesi de hiç şüphe yok ki dirençlilik. Biz bugünün iktidarını değil, geleceğin sorumluluğunu üstleniyoruz. Afetlerde, krizlerde, belirsizliklerde toplumun ayakta kalabileceği kurumsal direnç sistemlerini kuracağız. Afet yönetiminden iklim krizine kadar her alanda hazırlıklı olacağız. Artık depremlerde, sellerde, orman yangınlarında milletimiz sanki devlet yokmuş gibi kendi başının çaresini aramayacak. Güçlü yurttaşla güvenli geleceği kuracağız. Kazanan Türkiye olacak.”
“KÖTÜLÜĞÜ KÖKÜNDEN KAZIYACAĞIZ”
“Değerli yol arkadaşlarım kıymetli katılımcılar, Türkiye şifasını da yeniden inşasını da bu programın içinde bulacak. ‘Sanma ki zalimin ettiği kardır’ diyen Yunus’un geçtiği topraklarda kötülüğün en çok sahibine zarar verdiğini unutmamalıyız. Kötülüğe karşı mücadelemizi cesaretle ve kararlılıkla sürdüreceğiz. Gerekirse sistemi çürümenin başladığı dip noktalara kadar topyekûn değiştirmenin kararında olacağız. Kötülüğü kökünden kazıyacağız. Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu şey, sorunları görmezden gelen değil; onlarla yüzleşen, çözen, siyaset üreten bir anlayıştır. İç barış meselesine de bu pencereden baktık, bakmaya devam ediyoruz. Toplumsal barışımızı sağlamayı olmazsa olmaz görüyoruz. Bu nedenle birileri bırakın Kürt sorununu, Kürtlerin varlığını bile inkar ederken, biz ‘Bu sorun vardır’ dedik, orada durmaya devam ediyoruz. Kayyım uygulamasının sona ermesini, siyasi tutukluların serbest kalmasını, demokratik siyasetin önünün açılmasını savunuyoruz. Bu ülkede son Alevi ‘Sorunum var’ diyene kadar Alevilerin eşitlik sorunu vardır. Bu ülkede son bir Kürt ‘Benim sorunum var, eşitlik sorunum var’ diyene kadar Kürt sorunu vardır. Bunları demokratik zeminde, adaletle, birlik ve beraberlik anlayışı içinde mutlaka hep birlikte çözeceğiz. Tüm bu konuların Meclis’te konuşulması fikrinin de sahibi zaten biziz. Birileri milletin barış umutlarını heba ederse, hiç merak etmesinler biz buradayız. Türkiye’ye adaleti de demokrasiyi de barışı da getirmeye kararlıyız.”
“ÇAĞIN KUŞATMASINI KIRMANIN PAROLASI CESARETTİR”
“Bu devlet, milletin devletidir. Egemenlik sadece millete aittir. Biz bu programımızla herkese kendisini ait hissedeceği, güven duyacağı, sırtını yaslayacağı bir devlet vadediyoruz. Birilerinin eşit, birilerinin daha az eşit olduğu, birilerinin güvende tutulup milyonların güvencesiz bırakıldığı, birilerinin servet sahibi olup milyonların geçim derdi çektiği bu kara düzeni değiştirmeye ant içtik. Bu yolda yürüyeceğiz. Biliriz ki bu millet cesaretiyle her zorluğun üstesinden gelmiş, her kuşatmayı kırmıştır. Bizden önceki kuşaklar korkunun üzerine yürüdü, şimdi artık sıra bizdedir. Çağın kuşatmasını kırmanın parolası, sadece cesarettir. Bir büyük hikaye yazmanın heyecanını ve umudunu taşıyoruz. Herkesi bu onurlu hikayeyi yazdığımız bu sürecin içinde olmaya, omuz vermeye, katkı sağlamaya davet ediyoruz.”
“EN DOĞRU ZEMİNİ TARİF EDEN BİR METNE SAHİBİZ”
“Şimdi bugün buradan buradaki bu taslak metin üzerinde bir yılın üzerinde çok titiz bir çalışmanın olduğu metin, delegelerimiz, doğal delegelerimize ve dijital yollarla milletimize ulaştırılacak. Bir yıl boyunca bu metne başta Genel Sekreterimiz Sayın Selin Sayek Böke olmak üzere, tüm Gölge Kabinedeki bakanlarımız, onların yardımcıları, MYK üyelerimiz, Parti Meclis üyelerimiz ve Meclis’teki milletvekillerimiz, siz değerli akademisyenler, kanaat önderleri, toplumun tüm kesimleri emek verdi ve bu noktaya kadar geldi. Gelecek hafta delegelerimizin takdiriyle programımız kesinleştikten sonra Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisimizde birlikte artık bu parti programı, yani birilerinin yazdığı iddianamelerde 973 kez ‘-mış, -miş, -muş’ sayılıyorken, biraz önceki sunumda 1000’in üzerinde kez ‘yapacağız, edeceğiz’ duyduk. ‘Cumhuriyet Halk Partisi sorunları biliyor, peki çözüm ne?’ diyenlere 18 yıl sonra, bir yıllık bir emekle, çağı gören, bugünü yakalayan, yarınların neye gebe olduğunu öngören ve buna hazırlık yapan, ülkenin ihtiyaçlarını ve gelecek perspektifini doğru yerden yakalayan, kısa ama olabildiğince kısa, kapsamlı, detaydan kaçan ama derdini anlatabilen, kolay anlaşılabilir ve bir hükümet programına evrilmek üzere en doğru zemini tarif eden bir metne sahibiz.”
“TÜRKİYE CUMHURİYETİ VATANDAŞI OLMANIN ONURUNUN NASIL YAŞANACAĞINI GÖSTERECEK”
“Bu metinden politika belgeleri çıkacak, bu metinden seçim vaatleri çıkacak. Elbette ilk günlerden bir takım kapkaç vakalarıyla karşılaştık, bu kaçınılmaz. Bu üzülecek değil, memnun olunacak bir durum. Türkiye ‘İlk kez kiralık konut projesini, kiralık sosyal konut projesini bu lansmanda duyacağız’ derken, bizim 4 - 9 Eylül’deki kiralık sosyal konut projemiz olgunlaşmış ve bir anda heyecan yaratmışken, bunu bir hükümet projesi olarak duyduk. Hiç üzülmedik ve hiç bozulmadık. Eğer seçim iki yıl sonra olacaksa demek ki iki yıl zaman kaybetmeyeceğiz. O projenin bize uygun taraflarını görüyor, destekliyor, eksik gördüğümüz özellikle kiralık konut sayısındaki eksikliğin, bizim önerimizin neredeyse 10’da biri noktasındaki eksikliği iktidara geldiğimizde revize edeceğiz. Elbette önerilerimizi, eleştirilerimizi söyleyeceğiz. Bugün biraz önce Vatandaşlık Temel Geliri ile ilgili programdaki bilgi, yaklaşık üç aydır bizler tarafından dile getiriliyor. Aslında Cumhuriyet Halk Partisi bu eksiği çok öncelerden tespit etti, çeşitli yöntemler ve öneriler ortaya koydu. Ama dünyadaki gelişmeler ve uygulamaların en doğru yönlerinin alınmasıyla bir Temel Vatandaşlık Geliri projeksiyonumuz netleşti, somutlaştı, ortaya çıktı. Bununla ilgili önümüzdeki günlerde toplumu çok heyecanlandıracak ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmanın onurunun nasıl yaşanacağını gösterecek bu projeyi bolca konuşacağız.”
“MESELENİN TAKTİK VE ÖN ALMA OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ”
“Lansmanımıza birkaç gün kala iktidara yakın gazetelerde gelecek yıl bunun pilot yapılacağını, seçim yılında da iktidar tarafından da verilmeye başlayacağını gördük. Bakarsanız bu ülkede emekliye iki maaş ikramiye de böyle geldi, taşerona kadro da böyle geldi. Ama bu iktidarın hayata nasıl baktığını, kişiye, vatandaşa, sosyal hakka, sosyal devlete nasıl baktığını bilen birisi olarak, buradaki meselenin basit bir taktik ve ön alma olduğunu şimdiden görüyoruz. Çünkü Vatandaşlık Temel Geliri pilot yapılmaz. Dünyanın dört bir yanında yaşayan uygulamalar varken neyin pilotunu yapıyorsunuz? Bir sene boyunca bir mahalleye Vatandaşlık Temel Geliri verip, o parayla karnını doyurabilir, ısınabilir, barınabilir. Geri kalan ülkeyi bir yıl daha çözümsüz bırakıp, seçime birkaç ay kala bir şeyleri başlatıp, hani meydanlara koydukları ucuz gıda, ucuz tarım ürünleri, ucuz et için seçimden sonra götürdükleri kamyonlar gibi, samimi olmadıklarını vatandaş görür, bilir. Biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmanın bir asgari ücret gelmiyorsa eğer evine; devletin ayıbı, kişinin eksiği değil devletin ayıbı, kişinin mücadele etmesi gereken bir sorun değil, devletin ortadan kaldırması gereken bir durum olduğunu biliriz. Biz bu ülkede yaşayan ve Türkiye Cumhuriyeti kimliği alan herkesin onurlu şekilde yaşamasını, barınmasını, karnını doyurmasını, evlatlarının karnını doyurmasını ve istediği zaman istediği kadar çocuk sahibi olup aile kurumu içinde en iyi şekilde yaşamalarını ve hiçbir çocuğun hayata kapatamayacağı farkla geriden başlamamasını, hiçbir çocuğun annesinden - babasından yoksulluğu miras almaması gerektiğini savunuyoruz. Bu yüzden Vatandaşlık Temel Geliri de her bir doğan çocuğun artık kapatamayacağı bir farkla geriden başlamamasını sağlamak da sosyal demokratların, sosyal devlete inananların, kendi yandaşlarına değil de bütün vatandaşları düşünenlerin işi olduğunu biliyoruz.”
“ZAMAN, İKTİDAR ZAMANIDIR”
“Önümüzdeki bir hafta boyunca kurultayımıza hazırlanacağız. Kurultayımızda bu taslak son şeklini alacak. Ondan sonra bir hükümet programı hazırlama, somut vaatler ve bunların Türkiye’de kapı kapı, sokak sokak, ev ev, kahvehane kahvehane, iş yeri iş yeri, işçi servisi işçi servisi gezilip anlatılacağı. Tarlada çalışan ve oradaki sıkıntıyı çeken çiftçinin gidip tarlada bulunacağı, tarlada sorunun çözümünü anlatılacağı. Ev toplantılarında ev kadınlarına bundan sonra onlara nasıl bir Türkiye, nasıl bir yaşam, çocuklarına nasıl bir gelecek, nasıl bir eğitim vadettiğimizin ev toplantılarında anlaşılacağı. Çalmadık kapının bırakılmayacağı, 186 bin şimdiden atanmış sandık görevlimizin ellerindeki uygulamalarla, Benim Sandığım uygulamasıyla, kendi sandığında oy kullanacak herkesin en az üç ayda bir ziyaret edilerek; bu programdan, hükümet programımızdan, seçim vaatlerimizden ve geleceğe yönelik olarak ‘Güçlü Yurttaş ve Güvenli Gelecek, Kazanan Türkiye’ için parti programımızdan haberdar edileceği bir sürecin start’ını veriyoruz. Bundan sonra çok iyi bildiğimiz, vatandaşın da iliğine kemiğine kadar hissettiği sorunları anlatma değil; ona çözümleri söyleme zamanıdır. Bundan sonra Cumhuriyet Halk Partisi’nin yönetebilme kapasitesinin izahı zamanıdır. Bundan sonra genç kadrolarıyla, eşit kadrolarıyla, güçlü kadrolarıyla bu ülkenin bir çıkar grubuna mahkum ve mecbur olmadığının izahı zamanıdır. Bundan sonraki yürüyüş, iktidara yürüyüştür. Zaman, iktidar zamanıdır. Hepinizi önümüzdeki hafta ‘Şimdi iktidar zamanı’ diyeceğiniz kurultayımıza davet ediyorum. Hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum. Sağ olun, var olun.”
21.11.2025
20.11.2025
20.11.2025
20.11.2025