Referandum Mitingleri - 03.07.2010 Giresun
Sizinle dertleşmeye geldim. Gönül birlikteliğimizi dile getirmeye geldim. Bu milletin çektiği zulmü kurtarmaya ve bu zulümden bu milleti kurtarmaya geldik.
Boynumuzda fındık var. Dediler ki, biliyorum ki, söylüyorum ki, fındık bir ulusal üründür ve fındığın hakkını vermekte halkın iktidarının görevidir. AKP’nin fındık politikasından memnun musunuz? Sizin bu sesiniz Ankara’ya gidecek ve Recep Beyin ezberi bozulacaktır.
AKP fındık kurdudur. O fındık kurdunu yok etmek için ilaçlamamız lazım. Ne zaman? Ne zaman ilaçlayacağız? Seçim sandığında. Seçim sandığında AKP fındık kurdunu ilaçlamaya hazır mıyız? O zaman Recep Beyin ezberi bir daha bozulacak.
Size şunu söyleyeyim; Fiskobirlik bizim iktidarımızla, yani CHP iktidarında eski görkemli günlerine kavuşacaktır. Dünyada fındık üretiminde 1 numarayız. Dünyaya üretiyoruz. Alın teri döküyoruz. Ama fındık fiyatına gelince anlımızın akı olan, teri olan ürünümüzün bedelini alamıyoruz. Buna karşı çıkmayacak mıyız? Onun için diyoruz ki, CHP’nin iktidarında fındık borası mutlaka Karadeniz’de kurulacaktır. Fiyatı biz belirleyeceğiz.
2005’de 2,5 milyar dolar Türkiye fındıktan para kazandı. Bu sene gelen para 1 milyar doları bulmadı. O zaman bu para nereye gidiyor? Bu ürün nereye gidiyor? Sormayacak mıyız? Fındık üreticisinin alın terinin hesabını sormak bizim boynumuzun borcudur. Bundan emin olmanızı istiyorum.
Çünkü neden diyorum bizim görevimizdir sormak hesabını? Nedeni şu; CHP yani bizler, yani halkın partisi asla ve asla ranttan yana olmayacak, rantın iktidarı olmayacak, halkın iktidarı olacaktır.
Biz baştan söyledik. Tavrımızı koyduk. Tutumumuzu da söyledik. Dedik ki, biz siyasette zenginleşmeyeceğiz. Önce halk zenginleşecek dedik. Biz siyasete yırtık ayakkabıyla girip, köşeyi dönüp, Kısıklı’daki villasında oturanlardan olmayacağız. Biz halka hizmet edeceğiz. Burada bir pankart var. Diyor ki, bizim çocuklar gemi leğende yüzdürüyor diye. Evet, bizim çocuklar gemiyi leğende yüzdürüyorlar. Onların çocukları ne yapıyor? Onlar işe fakir fukara edebiyatıyla başladılar. Garip guruba edebiyatıyla başladılar. Yoksulluğu yeneceğiz dediler. İşsizliği yeneceğiz dediler. Halkı kandırdılar, kendileri köşeyi döndüler. Bunun hesabını mutlaka soracağız.
CHP’nin iktidarında yani halkın iktidarında hepimiz barış içinde, huzur içinde, kardeşlik içinde yaşayacağız, yaşmakta da kararlıyız. Bizim iktidarımızda herkesin karnı doyacak. Bir tek çocuk yatağa aç girmeyecek diyoruz biz. Bunlar her gittikleri yerde söz verdiler. Hiçbir sözü tutmadılar. Dokunulmazlıkları kaldıracağız dediler, kaldırmadılar. Adaletten kaçtılar. Onun için diyoruz AKP eşittir adaletten kaçanlar partisi diyoruz.
Biz hesap vermekten korkmayız. Hesap vermek bizim için namus görevidir. Hesap vermek vatandaşa hesap vermek onurlu bir görevdir. Hesap vermekten korkanları bu meydana bırakmayın diye ben söylüyorum sizlere.
Sizler Ordu ve Giresun, uzun süredir bekliyorsunuz. Adını da koymuşsunuz. ORGİ Havaalanı diyorsunuz. Niye yapılmaz bu havaalanı? Neden yapılmaz bu havaalanı? Sizin ödediğiniz her kuruşun hesabını AKP’nin size vermesi lazım. Ama bu hesabı vermez. Ama meraklanmayın, bizim iktidarımızda yani halkın iktidarında halka hesap vermeyi namuslu bir görev kabul edeceğiz ve böyle yola çıktık, böyle yola çıkmaya da devam edeceğiz.
Siyaset halka hesap vermek için yapılır. Bunun içinde siyasetçinin temiz olması lazım, düzgün olması lazım. Şimdi ben size soruyorum; TBMM’de naylon faturacı bir Maliye bakanı ister misiniz? TBMM’de ihaleye fesat karıştıran bir milletvekili ister misiniz? TBMM’de bir hayali ihracatçı milletvekili ister misiniz? Bunun yolu açık ve bir soru son soru daha; siz TBMM’de bir kalpazan ister misiniz?
O zaman yolumuz açık. Yolumuz açık, sandık geliyor. Sandığa gideceğiz, bütün bunları sandığa gömeceğiz ve temiz, düzgün, helal süt emmiş milletvekillerini parlamentoya göndermenin yolunu açacağız.
İşsizliği biliyorsunuz. Burada da işsizlik var değil mi? Emin misiniz? Burada işsizlik var mı? Ama Recep Beye sorarsanız işsizlik azaldı. Hatta büyüme çift rakamlı oldu diyor Recep Bey. Şimdi ben size soruyorum; esnaf o çift haneli büyümeden nasibini aldı mı? Emekli nasibini aldı mı? İşçi nasibini aldı mı? Peki, kim faydalandı bundan? Bu büyümeden kim faydalandı?
Bunların kurdukları düzenden, bunların yarattıkları düzenden, izledikleri ekonomik politikadan, memur memnun değil, işçi memnun değil, esnaf memnun değil, emekli memnun değil, öğretmen memnun değil. Allah aşkına bu düzenden kim memnun? Bu düzenden memnun musunuz?
Bu düzenden memnu değilsek, bu düzeni değiştireceğiz. Yola çıkışımızın nedeni de bu düzeni değiştirmektir. Bu düzeni halktan yana kurucağız. Halk için kuracağız. Hak için çalışacağız. Beraber üreteceğiz, halkça bölüşeceğiz. Hiç kimseye ama kimseye haksızlık yapmayacağız. Yolumuz bu. Yöntemimiz bu. Adamımız bu. Erkanımızda bu olacak bizim.
Sizden bir şey daha istiyorum. Seçim döneminde size gelecekler gene para verecekler. Sizin hakkınızı verecekler. Ama bekletiyorlar. Size para verdiklerinde şunu söyleyeyim; bu para benim 2004’deki hakkımdı. 2005’deki hakkımdı. 2006’daki hakkımdı. 2007-2008-2009’daki hakkımdı. Niçin benim paramı bu kadar geç ödüyorsun ey AKP diye soracak mısınız? Diyeceksiniz ki, bu parayı bana bu kadar getir dedin o zaman onun faizini de öde bakalım. Ödeyebiliyor musun bana?
Sizin alın terinizi bunlar çaldılar. Sizin alın terinizin hakkını vermediler. Sizin alın terinizi sömürdüler. Onun için diyoruz ki, bunlara güvenmeyin. Ahmet Arif’in dediği gibi bunlar milletin aşına, ekmeğine göz koyanlardır. Bunları tanıyacağız.
Herkes halka hesap verecek. AKP’de halka hesap verecek. Bundan hiç endişeniz olmasın. Neden hesap verecek? Tüyü bitmemiş yetimin hakkının hesabını sormayacak mıyız? Eğer insansan tüyü bitmemiş yetimin hakkını birileri yiyorsa bunlara hesap sormamız lazım. Mademki demokrasi var. Bunlar demokrasi dediler, demokrasinin içini boşalttılar. Özgürlük dediler özgürlüğün içini boşalttılar. Hak dediler hakkın içini boşalttılar. Bunlar her şeyi aldılar bir korku imparatorluğu yarattılar.
Siz cep telefonlarınızla rahat konuşabiliyor musunuz? Bu nasıl demokrasidir diye soramayacak mıyız? O zaman yine seçim sandığı gelecek, yine bunun hesabını soracağız. Bunu yaptığımız zaman bilin ki, artık Türkiye’de demokrasi geldi. Bunu yaptığımız zaman biliyoruz ki, artık halkımız hesap sormasını öğrendi, öğrenecek diyeceğiz.
Ve bir şey daha, bunlar bizim inançlarımız ile oynadılar. Bizim Allah’la olan manevi ilişkimize bile müdahale ettiler. Din iman dediler. İnsanların inançlarıyla oynadılar. Biz şunu söylüyoruz; kişinin inancı ne olursa olsun onun inancı bizim başımızın üstünedir. Onun inançlarıyla oynamayacağız. Ama onun yoksulluğunu gidereceğiz. İşsizliğini gidereceğiz. Evine alın teriyle ekmek götürmesinin yolunu açacağız.
O nedenle diyoruz ki, seçim sandığında bölünmeyelim, birleşelim. Bir olalım, güçlü olalım. Eğer beraber olursak, birlik olursak bizi ayıranlara karşı ortak mücadele yaparsak Türkiye’de demokrasiyi kurarız. Türkiye’de halkın iktidarını kurarız. Türkiye’yi gelecek, parlak günlere elbirliğiyle taşımız oluruz.
Birde diyorlar ki, vatandaşlarımız diyor ki, bunları biraz daha silkeleyin. Meraklanmayın, Ankara’da gövdesini silkeliyoruz. Ordu’da, Trabzon’da dallarını silkeleyeceğiz. Silkelemeye hazır mısınız? Bakın şunu unutmayın, biz silkeledikçe onlar baskıcı olacaklar. Onlar millete hükmetmeye başladılar. Biz hükmetmeyeceğiz. Biz millete hizmet edeceğiz. Hizmet için yola çıktık.
Orada pankartlarımız var. Başka yerlerde de pankartlarımız var. Şunu söyleyeyim; birlik içinde, düzenlik içinde, huzur içinde, AKP’nin yarattığı huzursuzluğu, AKP’nin yarattığı işsizliği, AKP’nin yarattığı yoksulluğu gidermek bizim elimizdedir. Mücadeleyi beraber yapacağız. Beraber yola çıkacağız. İktidara beraber koşacağız. Bunu için var mısınız? Sizlerde var mısınız?
Beraber gideceğiz. Temiz Türkiye’yi yaratacağız. Güzel Türkiye’yi yaratacağız. Onurlu Türkiye’yi yaratacağız. Birilerinin kullandığı Türkiye’yi değil. Birilerinin sömürdüğü Türkiye’yi değil. Onurlu, dik duran, halkına hesap veren, namuslu, güzel çalışan, parlamentosu olan bir Türkiye’yi yaratacağız. Genciyle, yaşlısıyla, erkeğiyle, kadınıyla yaratacağız.
Bir arkadaşımız soruyor, diyor ki; Recep Bey ………………. nerede? Recep Bey buraya gelince sorun. Onlar bunu yapamazlar. Onlar ceplerini düşünüyorlar başka bir şey değil. Biz halkı düşünüyoruz. Halkla beraber gideceğiz. Onu söyledim.
Fındık fiyatları verildi mi? Bekliyorlar. Fındık üreticisi perişan olsun ondan sonra açıklayacağız diye. Bu yapıyı, bu anlayışı değiştireceğiz.
Size son bir şeyler söyleyip sözlerime son vermek istiyorum. Biz dünyanın en güzel coğrafyasında yaşıyoruz. Güneşimiz var. Denizimiz var. Toprağımız var bereketli. İnsanımız var çalışkan. Her şeyi üretiyoruz. Toprağı sıksak hayat fışkırıyor. Ama bu güzel ülkede kardeş kavgası var. Bu güzel ülkede işsizlik var. Bu güzel ülkede yoksulluk var. .bu güzel ülkede esnafımız memnu değil. Bu güzel ülkede sanayicimiz memnun değil.
Onun için bir şey yapacağız. Her şeyin en güzelini yapmak, yola çıkmak ve helvayı yeniden yapmak zorundayız. Bu helvayı yapmaya hazır mıyız? Bu helvayı yapacak kişiyi siz seçeceksiniz. Seçmeye hazır mısınız? Bizde size söz veriyoruz. O helvayı halkın çıkarları işçin yapacağız. Halkla beraber yapacağız. Halkla beraber yürüyeceğiz.
Yani koca Nazım’ın dediği gibi bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçe yaşayacağız bu güzel coğrafyada. Sağolun varolun diyorum. Çok teşekkür ediyorum.