10.07.2010

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU’NUN BALIKESİR’İN İVRİNDİ İLÇESİNDE YAPTIĞI KONUŞMA (10 TEMMUZ 2010)

Referandum Mitingleri - 11.07.2010 Balıkesir-İvrindi

Efendim hepinize merhabalar. Sizinle sohbete geldim. Sizinle dertleşmeye geldim. Ve sizin derdinizle ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisi ne düşünüyor onu da anlatmaya geldim.

Önce bir konuda anlaşalım. İster sağcı olalım, ister solcu, ister ortacı, ister bilmem ne. Bir konuda anlaşalım. Bu memlekette temiz siyaset istiyor muyuz? Bu memlekette kul hakkı yiyenlerden hesap sormak istiyor muyuz? Bu memlekette cebini doldurmak için milletvekili olanlardan bıktığımızı söyleyebiliyor muyuz? Bu memlekette siyasete yırtık ayakkabıyla girip daha sonra kul hakkı yiyerek zenginleşenleri artık meclise göndermeyelim diye söylüyor muyuz? O zaman bir ortak paydamız var demektir. O zaman artık bu memlekette düzgün siyaset yapacağız, temiz siyaset yapacağız, vatandaşa hesap vereceğiz. Hesap vermeyi namuslu bir görev kabul edeceğiz. Öylemi? Burada anlaşıyorsak meselemiz yok.

Geliyorum ikinci konuya. İkinci konu şu; siyaset vatandaşın sorunuyla ilgilenir. İşsizlik var mı? Yoksulluk var mı? Süt üreticisi alın terinin karşılığını alıyor mu? Hayvancılık yeteri kadar büyüdü, gelişti mi? O zaman demek ki siyasetin konusu kendiliğinden ortaya çıkıyor. Siyasetin konusu vatandaşın inançlarıyla oynamak değildir. Siyasetin konusu vatandaşın etnik kimliğiyle uğraşmak değildir. Allah’la kul arasına bir başkasının girme hakkı ve yetkisi var mı? O zaman bir konuda daha anlaşıyoruz. Biz insanların düşüncelerine, insanların inançlarına saygılıyız, saygı göstereceğiz ve şunu gittiğim her yerde söylüyorum. 80 milyonluk ülkede bir tek Allah’ın kulu çıkıp ben inancımı özgürce yerine getiremiyorum diyorsa gelsin beni bulsun. Ben onun önüne düşeceğim ve onun inancını özgürce yerine getirmesi için çaba harcayacağım.

Bakın şimdi önünüze 12 Eylül’de bir şey gelecek, yasa gelecek. Anayasa değişikliği referandum dolayısıyla gelecek. Allah aşkına bu anayasa değişikliği neyi getiriyor bilen var mı? Peki bu anayasa değişikliği işsizlik sorununu çözüyor mu? Çiftçinin sorununu çözüyor mu? Süt üreticisinin sorununu çözüyor mu? Peki nedir bu anayasa değişikliği? Sizin önünüze geliyor ve deniyor ki, ya evet diyeceksiniz, ya hayır diyeceksiniz. Bu da yanlış. Öyle şey olur mu? Vatandaş bilmediği şeye ne diyecek, nasıl evet diyecek, nasıl hayır diyecek. Az önce söyledim. Bir ortak paydada anlaşacağız. Temiz siyaset istiyoruz, düzgün siyaset istiyoruz, namuslu siyaset istiyoruz. Kul hakkı yemeyen siyaset istiyoruz. Siyasette zenginleşme istemiyoruz. Bunu söylüyoruz. Bu konuda anlaştık mı? O zaman şu; anayasada bir hüküm var. Diyor ki, milletvekili vatandaşın hakkını da yese dokunulmazlığı var. Milletvekili hayali ihracatta yapsa kimse dokunamıyor. Milletvekili ihaleye fesat karıştırsa kimse dokunamıyor. Siz böyle bir düzenlemeyi istiyor musunuz? Yolsuzluk yapana dokunalım değil mi? Hırsızlık yapana dokunalım öyle mi? O zaman bu anayasa değişikliğinde milletvekili dokunulmazlığını kaldıran değişiklik yok. Yoksa bizimde oyumuz hayırdır diyeceğiz tamam mı?

Eğer temiz siyaset istiyorsak, bacılarım orada onlara söylüyorum özellikle. Temiz siyaset istiyorsak, düzgün siyaset istiyorsak, kul hakkı yiyenlerden sormak istiyorsak önce anayasada dokunulmazlık kalkacak. Ne demek milletvekili dokunulmazlığı? Milletvekili neden korkar? Eğer milletvekili hırsızlık yapıyorsa korkacak, yolsuzluk yapıyorsa korkacak, kul hakkı yemişse korkacak. Onun dışında milletvekili neden korkacak. Millet için çalışan milletvekilinin dokunulmazlığa ihtiyacı var mı? Millet için çalışıyorsa bir milletvekili dokunulmazlığa ihtiyacı yoktur. Düşünce dokunulmazlığı olur biz onu savunuyoruz. Kürsü dokunulmazlığı olur onu savunuyoruz. Ama yolsuzluğun, hırsızlığın dokunulmazlığımı olur? Böyle bir şeyi kabul etmemiz mümkün değildir. Onun için dedik eğer bu anayasa değişikliğinde dokunulmazlık yoksa bizimde oyumuz hayırdır diyoruz.

Şimdi bakın, 8 yıldır AKP iktidarda. 8 yıl. Ne diyordu Recep bey? Diyordu ki biz iktidar olduğumuzda kişi başına gelir 2500 dolardı. Şimdi oldu 10 bin dolar. Şimdi ben sizlere soruyorum. Sizin geliriniz 8 yılda ikiye katlandı mı? Peki bu artış nereye gitti? Sormayacak mıyız bu artış nereye gitti? Türkiye’de öyle zenginleşti ki bazı adamlar Türkiye’deki dolar milyarderi sayısı Japonya’dan fazla oldu. Demek ki, millet kazanmadı birileri kazandı. Millet yoksullaştı birileri cebini doldurdu. Bunun adına da adalet diyorlarsa biz o adaleti kabul etmiyoruz.

Bizim için adalet şudur; önce millet kazanacak. Bizim için hak şudur; önce milletin hakkını koruyacaksınız. Halkın iktidarı için, onun için iktidar koşusu başlattık. Yoksulluğa son diyeceğiz. Talana son diyeceğiz, yalana son diyeceğiz, halkın iktidarını halkla beraber kuracağız diyoruz.

Şimdi burada tarım ve hayvancılık çok önemli. Birinci nokta şu; Türkiye mademki hayvancılıkta kendisine yeten bir ülkeyse biz dışarıdan niye et ithal ediyoruz. Türkiye’nin hayvancılık yapacak adamı yok mu? Çiftçisi yok mu, köylüsü yok mu? Var mı? O zaman biz niye dışarıdan kırmızı et ithal ediyoruz. Birilerini zengin etmek için mi? Eğer birilerini zengin edeceksen önce bizim üreticimizi zengin et. Parayı dışarıya vereceğine kendi köylüne ver, kendi işçine ver. Ona gelince vermeyiz. Neymiş? Dışarıdan getireceğiz. Brezilya’dan et mi gelir? Almanya’dan et mi gelir? Onlar kendi köylüsünü teşvik ediyor, kendi üreticisini teşvik ediyor. Ama biz ne yapıyoruz? Gidip onlardan gene et ürünü alıyoruz. Bu ayıp bize yeter. Demokrasi istiyorsak, zenginleşmek istiyorsak, yarattığımız değeri hakça bölüşmek istiyorsak bu hükümetten kurtulmak zorundayız. Ve bu hükümetten kurtulacağız. İnşallah sizlerin oylarıyla kurtulacağız bu hükümetten.

Önümüzde 12 Eylül gelecek, anayasa değişikliği gelecek. İnanıyorum ilk tokat İvrindi’den çıkar. Çıkacak mı? Şunun için söylüyorum arkadan seçim gelecek. Ya tüyü bitmemiş yetimin hakkını koruyacağız, ya düşkün siyasetin yolunu açacağız, ya gelecek kaygısı olmayan bir Türkiye yaratacağız veya AKP’nin baskısı ve zulmü devam edecek. Köylü üzerinde zulmü var, çiftçi üzerinde zulmü var. Ne diyor Recep bey çiftçiye? Ananı da al git diyor değil mi? Bir başbakan bunu söyler mi? Bir siyasetçi her türlü eleştiriye saygı duymak zorundadır. Eleştiriyor diye kimseyi aşağılamaması lazım. Aşağılama hakkın var mı senin? Vatandaş bulmuş başbakanı ona derdini anlatacak. Sen dert bile dinleyemiyorsun. Vatandaşın derdini dinlemeyen bir başbakan vatandaşın derdini dinlemiyorsan sorununu nasıl çözeceksin?

Bunlar garip gurabe edebiyatı yaptılar. Fakir fukara edebiyatı yaptılar. Siyasette zenginleştiler, milyarder oldular, Kısıklı’da villada oturuyorlar. Nereden buldun sen bu parayı? Çıkıp millete bir anlatsana. Bizde şunu söylüyoruz. Siyasette zenginleşmeyeceğiz, siyaseti zenginleşme aracı görmeyeceğiz. Önce halk zenginleşecek diyoruz biz.

Bakın Ardıçtepe barajı kaç yıldır konuşuluyor. 30 yıldır. Kayıtlara baktık biz. İvrindi’ye gelmeden önce kayıtlara baktık. 30 yıldır konuşuluyor. Ne oldu 30 yılda? Hiçbir şey olmadı. Kandırma oldu. Halkı kandıranlar kandıranlardan halkın hesap sorması lazım. Eğer halk hesap sorarsa bilin ki o ülkede artık demokrasi vardır. Halk hesabını sorduğu zaman demokrasi çıtasını yükseltmiş oluruz. Yalan söyleyen politikacıya güvenmeyeceksiniz. Güvenmiyorsunuz ama o güvenmemeyi sandıkta da göstermek zorundayız. Efendim baraj yapacaksın, barajı yapmıyorsun. Dokunulmazlığı kaldıracağım, dokunulmazlığı kaldırmıyorsun. Mazotta ÖTV’yi kaldıracağım dedin 2002’de 2010 hala ortada bir şey yok. Tütünü bunlar perişan ettiler. Tütün üreticisini perişan ettiler. Pancar üreticisini perişan ettiler. Bunların hepsini biliyoruz. Şimdi bir tek isteğimiz var. Perişan olan bütün vatandaşlarımız sandıkta AKP’yi perişan etmeli. O noktaya gelmeliyiz artık biz.

Başbakanlık sizin elinizde. Seçimde mühür sizde, Süleyman sizsiniz. Kararı siz vereceksiniz. Ben siyasete girerken şunu söyledim. Milletime doğruyu söyleyeceğim. Halka doğruyu söyleyeceğim. 9 köyden de kovsalar 10. köye gidip gene doğruyu söyleyeceğim. Artık yeter. Milleti iliklerine kadar soydular. Köşeyi döndüler, din iman dediler han haman sahibi oldular. Bunlara hesap sormayacak mıyız artık? Artık hesap sormamız lazım. Yeter artık dememiz lazım. Bu ülkeye bir de temiz insanlar gelsin, temiz insanlar yönetsin, düzgün insanlar yönetsin. Milleti aldatmasın, milletin sırtına binip zengin olmasın. Elini milletin cebinden çeksin artık bu siyaset diyoruz. Onun için yola çıktık. Ve bakın bizim ülkemiz dünyanın en güzel ülkesi. Bizim ülkemizde güzel güneşimiz var, bereketli topraklarımız var, çalışkan çiftçimiz var. Fabrikalarımız çalışıyordu bir döneme kadar. Sanayicimiz vardı doğru dürüst çalışan, üreten. Üniversitelerimiz var. Ne oldu? Hepiniz memnun musunuz? Bu ülkenin işçisi memnun mu? Bu ülkenin çiftçisi memnun mu? Bu ülkenin emeklisi memnun mu? Bu ülkenin sanayicisi memnun mu? Peki nedir derdimiz? Derdimiz bu kadar güzelliğin ortasında helvayı yapacak adamı bulamadık biz. O helvayı yapacak adamı bulmamız lazım. Ve kendi ülkemizde barış içinde yaşayacağız. Kardeşçe yaşayacağız. Bu ülkede her şeyimiz var. Ne eksiğimiz var bizim bu ülkede? Bir eksiğimiz var. Temiz siyaset eksiğimiz var. Temiz siyaseti bulduğumuz zaman biz kalkınırız. Bu ülkede çocuklar yatağa aç girmez. Bu ülkede işsizlik olmaz. Bu ülkede yaratırız katma değeri ve hakça bölüşürüz. Alın terinin değerini veririz, kıymetini veririz. Temiz siyaset bu demektir zaten.

Bizi bekleyen dostlarımız var. Oralara da gideceğiz. Diğer ilçelerimize de gideceğiz. Adım adım Anadolu’yu gezeceğiz. Adım adım halkla buluşacağız. Adım adım kardeşliği, dostluğu ve mutluluğu bütün Türkiye’ye yaymaya kararlıyız. Bunun için yola çıktık. Bunun için iktidar koşusu başlattık. Sizden destek istiyoruz, sizden özveri istiyoruz, sizden gelecek kaygısı olmayan bir Türkiye’yi yaratmak için izin istiyorum sizden.

Siyasette bacılarımın siyasete el atmasını istiyorum. Beylerinizi ikna edin, artık yeter. Eğer bir evde tencere kaynamıyorsa o evin en büyük sıkıntısını kadınlarımız çekiyor. Onun için diyoruz yoksulluğu tarihe gömeceğiz diye. Onun için diyoruz işsizliği tarihe gömeceğiz diye. Onun için diyoruz çiftçi kazandığı, alın teri döktüğü emeğinin hakkını alacaktır diye. Bunun için yola çıktık. Bunun için bacılarımızdan da destek istiyoruz.

Hepiniz sağolun, hepiniz var olun, hepinize teşekkür ediyorum. Oylarınız hayırlı olsun, Türkiye’ye de hayır getirsin diyorum.