18.06.2022

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İzmir'de Gençlerle Buluştu

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İzmir’de Gençlik Buluşmasında gençlerle bir araya gelerek sorularını yanıtladı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na sorulan sorular ve yanıtları şöyle:

“MÜLAKAT OLMAYACAK: (İktidara geldiğinizde mülakatlar olacak mı?) KPSS sınavında aldığınız puan geçerli olacak, ilke olarak mülakat olmayacak, kim kazandıysa doğal olarak ataması yapılacak. Eğer bir mesleğin gerektirdiği mülakat varsa, mülakat yapılması gerekiyorsa kamera konulacak dolayısıyla sorulan sorular, sizin verdiğiniz yanıtlar banda alınacak böylece haksızlığa uğradığınızı düşünürseniz yargıya başvurup hak arama imkanınız da sağlanacak.

ERDOĞAN DA ADAY OLACAK VE BİZ DE ONU İNŞALLAH HEP BİRLİKTE EMEKLİ EDECEĞİZ: (Erdoğan’ın üçüncü kez Cumhurbaşkanı olması hakkında ne düşünüyorsunuz?) Büyük olasılıkla Erdoğan erken seçim kararı alacak, erken seçim kararı alması için parlamentoyu feshetmesi lazım, son uygulamalara göre o zaman kendisi aday olabiliyor. Dolayısıyla zamanında seçim olacaktır gibi açıklamalar yapıyor ama aslında erken seçim olacak bizim tahminimize göre, Erdoğan da aday olacak ve biz de onu inşallah hep birlikte emekli edeceğiz.

KADINA YÖNELİK ŞİDDETİ EN AĞI ŞEKİLDE CEZALANDIRILMASI İÇİN ELİMİZDEN GELENİ YAPACAĞIZ (Kadına şiddet her geçen gün çoğalıyor, yaptırımlar hakkında ne düşünüyorsunuz?) Kadına şiddet uygulayan kişinin yasada öngörülen cezayı hiçbir indirim almaksızın cezalandırılması, yani kravat taktı diye, ütülü pantolon giydi diye hakimin karşısına çıkıp iyi hal indirimi sağlamak mümkün değil, bu konuda çok kararlıyız, ben de, kadın kolları da kadınların oluşturduğu sivil toplum örgütleri de aynı görüşte. Kadına yönelik şiddettin bir başka penceresi daha var, sosyolojik olarak bakılması lazım. Şiddettin gerekçelerinin ortaya konulması lazım ve o gerekçelerle de ayrıca mücadele edilmesi lazım. Tek başına ceza değil, şiddeti bir anlamda yaygınlaştıran uygulamaların sosyolojik olarak nedenlerine bakmak gerekiyor o konuda da akademik dünyada çalışmalar var. Kadına yönelik şiddeti en ağı şekilde cezalandırılması için elimizden geleni yapacağız.

TARIMDA ÖNCE HAVZA BAZLI BİR PLANLAMA YAPMANIZ LAZIM: (Tarımla ilgili hareketleriniz ne olacak?) Hollanda, Konya’dan küçük toprak büyüklüğü olarak, yıllık 180 milyar dolar üzerinde tarım ihraç ediyor ama Türkiye ise tam tersine mercimekten fasulyeye kadar, etten canlı hayvana kadar hemen hemen her şeyi ithal etmek zorunda kalıyor. Tarımda önce havza bazlı bir planlama yapmanız lazım, örneğin Mardin’de ne ekilmeli, Çukurova’da, Konya ovasında ne ekilmeli? Havza bazlı planlama yapmanız lazım. Kişi neyi ekeceğini bilmeli, neyi üreteceğini bilmeli ve 1 yıl sonra onu kaça satacağını bilmeli. Yapacağınız modelde şu ilkeyi göz önünde bulundurmak zorundasınız; maliyet, artı makul kar, eşittir taban fiyat. Yani bir malın maliyet 100 liraysa, 15 lira kar vereceksiniz 115 lira olacak, 115 liranın üzerinde çiftçi alıcı buluyorsa ihracat yapabilir, satabilir ama 115’in altına düştüğü zaman alıcının devlet olması lazım. Cumhuriyet’in kuruluşunda da aynı felsefe var, şeker pancarından Toprak Mahsulleri Ofisi, Fiskobirlik’ten tutun TARİŞ’e kadar aynı felsefe var. Çiftçinin asla zarar etmeyeceği bir modeli inşa etmek zorundasınız. Çiftçi zarar etmediği takdirde kırsaldan kente göç akını başlamaz, insanlar kırsalda daha rahat yaşayabilirler, üretebilirler, gelir elde edebilirler. Bunların altyapısını yapmak mümkün. Tarım Kanunu 21’inci maddesine göre çiftçiye verilmesi gerek teşvik var, milli gelirin en az yüzde 1 oranında, bu şu ana kadar verilmedi, bunun verilmesi lazım.

Belli bölgelerden belli ürünler stratejik üründür. Örneğin Karadeniz’de fındık stratejik üründür, çay Rize ve Artvin’de stratejik üründür, orada da benzer politikayı izlemeniz gerekiyor. Fındık konusunda bir İtalyan firma Karadeniz’e girmiş durumda, fındık bahçelerini tek tek satın alıyor dolayısıyla bir süre sonra fındık üreticilerinin İtalyan firmasında işçi olarak çalıştıklarını görürseniz şaşırmayın ama bu tabloyu değiştirmek zorundayız. Fındık üretiminden elde edilen gelir 2,5 milyar dolar civarında ama ihraç ettiğimiz fındığın kullanıldığı sanayi sektöründe ise 152 milyar dolar, Türkiye 2-2,5 milyar dolar elde ediyor. İyi bir politika izlerseniz, sağlıklı, tutarlı bir politika izlerseniz tabloyu tersine değiştirmek mümkün olabilir.

Sosyal devlet dediğimiz bir kavram var; Türkiye Cumhuriyeti devleti demokratik, laik, sosyal hukuk devletidir. Anayasanın bu maddesi değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen maddelerden birisidir. Ayrıca yeni Anayasada engellerin hakları var ve engellilerin sosyal devlet tarafından korunması zorunlu tutulmuş. Bir üçüncü düzenleme daha var; kamu ve özel sektör çalıştırdığı personelin en az yüzde 3’nü engelli kadrosundan almak zorundadır. Zorundadır diyorum ama bu uygulanmıyor, belki size şöyle bir yardım yapabiliriz biz, hakkınız olan atama yapılmadığı için bir dava açabilirsiniz hakkınızı arayabilirsiniz, Anayasanın ilgili maddesi, yasanın ilgili maddesini gerekçe göstererek ben dava açıyorum ve hakkımı almak zorundayım, kızım engelli ve çalışmak zorunda, hakkını aramak zorunda…Çünkü sosyal devlet bu ilkeleri mecburen yapacak, yüzde 3 engelli kadro verilir diyor. Bildiğim kadarıyla 10 binin üstünde engelli kadrosu boş ve doldurulmuyor, KPSS’ye girip başarı elde ettiği halde atanmıyor. Engelli derneklerinin bu konuda çaba harcaması, dava açması lazım. Eğer arzu ederseniz biz size avukat desteği sağlayabiliriz.

EĞİTİM KONUSUNDA SINIFTA KALMIŞ BİR ÜLKEYİZ: (Eğitim politikanız nasıl olacak?) Bir topluma, bir sınıfa olağanüstü avantaj sağlayan tek şey var o da eğitim. Sınıf atlatır, toplumu da ülkeyi de sınıf atlatır. Eğitim konusunda sınıfta kalmış bir ülkeyiz. 4 artı 4 artı 4 uygulaması geldiği zaman eğitimin kalitesine büyük bir darbe vuruldu. Biz bunu Anayasa Mahkemesi’ne götürdük fakat bunu iptal etmedi. Sonuçta eğitim ezbere dayalı bir sistem olarak karşımıza çıktı. Eğitim ile ilgili son derece güzel öneriler var, ben eğitimci değilim ama bir eğitimle ilgili bir sorunu çözmek istiyorsanız, bu işle uğraşan pedagoglar, eğitimciler, akademik dünyanın saygı değer insanları var artı dünyada bu konuda büyük başarılar elde eden ülkeler var, Finlandiya gibi…Bunların deneyimlerinden yararlanıp, kendi eğitim politikanızı oluşturabilirsiniz.

EĞİTİM REFORMUNU EĞİTİMCİLER YAPACAK: Eğitimin özünde yatan şu; merak duygusunu artırdığınız sürece o eğitim başarılıdır. Özetle okula giden çocuk hangi düzeyde olursa olsun ne kadar çok nitelikli sorula sorabiliyorsa eğitim o kadar başarılıdır. Merak duygusunu ve nitelikli sorular soracak bir eğitim sistemi oluşturduğunuz zaman Türkiye’yi uçurursunuz. Müthiş bir potansiyelimiz var ama ezbere dayalı bir sistem sizin yeteneklerinizi köreltiyor. Ben eğitim reformunu yapacağım dersem size doğruyu söylememiş olurum, eğitim reformunu yapmak sıradan politikacıların bizim işimiz değildir. Eğitim reformunu eğitimciler, bu işin uzmanları yapacak. Son 3 yıldır İran üniversitelerinin ürettiği bilgi sayısı Türk üniversitelerini geçti, bizdeki üniversitelerin çoğu üniversite değil, adı üniversite ama gerçek anlamda üniversite değil. Üniversitelerde her türlü özgür düşüncenin tartışılması gerekir.

KREDİ YURTLAR KURUMU’NDAN ALDIĞINIZ BURSLARLA İLGİLİ OLARAK FAİZLERİN TAMAMINI SİLECEĞİZ: (Siz hükümete geldikten sonra biz gençlerin üzerindeki borç kamburuna haciz yollamaya devam mı edeceksiniz, yoksa KYK borçlarımızı silecek misiniz?) Düşündüğünüzden daha fazla Türkiye’de kaynak var ama dengeli dağılmıyor. 128 milyar dolar örneğini verdiniz buna benzer çok sayıda örnek verilebilir. Gençlerin daha iyi koşullarda eğitim görmeleri açısından yurt sorunu çözülmesi lazım. Seçim bildirgemizde var, en geç 1 yıl içinde yurt sorununu çözeceğiz. Kredi Yurtlar Kurumu’ndan aldığınız burslarla ilgili olarak faizlerin tamamını sileceğiz. İşe girdikten sonra ancak borcunuzu taksitle alacağız ama faiz asla uygulanmayacak.

TÜRKİYE, KATMA DEĞERİ YÜKSEK ÜRÜN ÜRETMESİ LAZIM: (Ekonomi alanında nasıl bir plan düşünüyorsunuz?) Stratejik Planlama Teşkilatı’nı hemen kuracaksınız çünkü bir devlet plansız asla yönetilemez. Var olan Devlet Planlama Teşkilatı kapatıldı ve 10 gün içinde oraya yapacağımız nitelikli atamalardan sonra diyeceksiniz ki bana; ‘En geç 10 gün içinde Türkiye’nin bütün verilerini getirin, yükümlülüğünüz nedir, geliriniz, gideriniz nedir,’ bütün bunları alacaksınız ve ondan sonra karar vereceksiniz. Ekonomide üreten Türkiye kavramı var, iki demokrasi var; demokrasisi gelişmemiş hiçbir ülke büyümemiştir, dolayısıyla yapacağınız ilk iş can ve mal güvenliğini sağlamak ve demokratik standartları Avrupa Birliği sürecine uyumlu hale getirmek. İkincisi üreten Türkiye, katma değeri yüksek ürün üretmesi lazım. Üretim alanlarının teşvik edilmesi lazım. Örneğin çiftçilere elektriği belirli bir zaman diliminde ücretsiz vermeyi öngörüyoruz ve güneş enerjisini Türkiye’nin enerji sorununu çözmede en temel unsur olarak görüyoruz. Doğu Anadolu’daki beş, altı ilden başlayarak Türkiye’nin bütün illerine güneş enerjisi sistemi içerisinde enerjiyi petrole, doğal gaza, kömüre bağlı olmaktan yani dövize bağlı olmaktan kurtarmayı düşünüyoruz.

ÜRETMEZSENİZ İSTİHDAM ALANI YARATMAZSINIZ: İstihdam alanı yaratmak zorundasınız ama üretmezseniz istihdam alanı yaratmazsınız. Temel bir sorunumuz var ekonomik büyüklükler Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa gibi yerlere kaydı Anadolu’nun içi boşaldı, sizin teşvik etmeniz ve Anadolu’nun içinde yeni cazibe merkezleri yaratmanız lazım. Bizim şöyle bir hedefimiz var; Samandağ’dan başlayarak Mersin’e kadar olan o havzayı Akdeniz’in en önemli sanayi merkezi haline dönüştürmek istiyoruz. Doğu Akdeniz’de çıkan doğal gazın Mersin üzerinden Avrupa’ya gitmesi ve enerjide maliyeti 3 sente kadar düşürme konusunda bir projemiz var. Aynı zamanda katma değeri yüksek ürünler üretilecek bu bölgede ve bu bölge için özel bir yasal düzenleme yapılacak. Bu düzenlemeyi yapar da 5’inci yılın sonuna geldiğimizde İstanbul’un nüfusuz 2,5 milyon kişi azalacak çünkü inşalar bu bölgeye gelecekler. Eğer Yozgat’ta, Kayseri’de, Çorum’da bir fabrikanız var ve malınız ihraç etmek istiyorsanız demir yoluyla taşınmak kaydıyla limana, demir yolu harcamalarının tamamını kamu karşılayacak.

(Siyasette kadınların geride kalmışlığı konusunda ne düşünüyorsunuz?) Siyasi partiler yasası 12 Eylül darbesinden sonra çıktığı için orada cinsiyet kotası gelmesi lazım ve yüzde 50’ye 50 olması lazım. O zaman siyasette taşlar yerine oturacak. Bu konuda biz bir hazırlık yaptık 306 kadın örgütüyle konuştuk, görüşünü aldık ve parlamentoya bir yasa teklifi sunduk, sunduğumuz yasa teklifinde yüzde 50 cinsiyet kotası vardı fakat maalesef AK Parti ve MHP oylarıyla reddedildi ama bunu hayata geçireceğiz.

SİZE SÖZÜMDÜR; SABAHIN 6’SINDA KAPINIZI ÇALARSA GELENİN SÜTÇÜ OLDUĞUNU GÖRECEKSİNİZ, POLİS DEĞİL: Önce helalleşme konusunda anlaşalım, bazen şöyle anlıyorlar adam malı götürmüş gel helalleşelim, orada helalleşme yok. Hiç kimse düşüncelerinden ötürü yargılanamaz ve hapse atılamaz, insanlığın temel felsefesidir bu. Hakaret içermemek kaydıyla hiç kimse suçlanamaz. Size açık ve net sözümdür; sabahın 6’sında kapınızı çalarsa bilin ki gelenin sütçü olduğunu göreceksiniz, polis değil. Ve hiçbir genç siyasi otoriteyi veya siyasi gücü eleştirdi diye, sadece gençler değil kim olursa olsun eleştirdi diye asla yargılanamaz. O konuda da size açık ve net söylüyorum; bana oy verin, der de bir çağrı yaparsam; bunun tek gerekçesi var beni özgürce eleştirebileceğiniz bir dünyayı size vaat ettiğimiz için.

ONLAR YASA ÇIKARACAKLAR BASKI KURMAK İÇİN BİZ DE MÜCADELE EDECEĞİZ BASKILARI KALDIRMAK İÇİN: (Sosyal medya yasası hakkında ne düşünüyorsunuz?) Bu eğer bu şekliyle çıkarsa Anayasa Mahkemesi’ne iptali için götüreceğiz, mücadelemizi yapacağız. Sonuçta demokrasiyi güçlendirmek, demokrasiyi gerçekten de toplumun dokularına kazandırmak için ortak mücadele etmek lazım. Size yönelik bir haksızlık olursa haberimiz olur, o haksızlıkla mücadele ederiz, sizin yanınızda olmaya devam ederiz, bu konuda emin olmanızı isterim. Onlar yasa çıkaracaklar baskı kurmak için bizde mücadele edeceğiz baskıları kaldırmak için, biz daha güçlüyüz çünkü biz demokrasiyi savunuyoruz.

SANATÇI DÜNYANIN EN GÜÇLÜ KİŞİSİDİR: (Sanata karşı bir engelleme söz konusu bunun için ne yapmayı düşünüyorsunuz?) Sanatçı dünyanın en güçlü kişisidir, sanat ve kültürde Türkiye ne kadar çok zenginleşirse dünyadaki saygınlığı o kadar artar. Sanatçının gücünün anlatmak için bir örnek vereceğim; Alexandre Dumas’ın Üç Silahşörler kitabı vardır, kitabını gazetede tefrika ettiğinde yaz ayları gelir, gazetenin patronuna der ki; ‘Ben tatile çıkacağım tatil dönüşü romanı bitireceğim’, patronu itiraz eder romanı bitir ondan sonra git der, mahkemeye vereceğim der ve mahkemeye verir. Yargıç çağırır Alexandre Dumas’ı der ki; ‘Bütün Parisliler romanının sonunu bekliyor sen romanı yarım bırakıp gidemezsin.’ Alexandre Dumas geriye döner ‘Bana bir kağıt kalem getirir misiniz?’ der, romanın baş aktörünün adını yazar; ‘elinde kılıcı, ayakları titredi, yere düştü ve öldü.’ Altına, ‘son’ yazar, ‘götür yayınla’ der ve roman bitmiştir. Gazetenin patronu itiraz eder; ‘Yapmayın böyle bitiremezsiniz romanı’ der, ‘Romandaki bütün karakterlerin tanrısı benim’ der, sanatçı bu kadar güçlüdür. Demokratik ortamlarda sanat yeşerir, kısırlaştığı ortamlarda da sanatçı cezalandırılır çünkü sanatçı aykırıdır, rüzgara karşı durur, mücadelecidir."

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU İZMİR’DE - 5