26.10.2019

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU, İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KEMERBURGAZ KENT ORMANI AÇILIŞINDA KONUŞTU (26 EKİM 2019)

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU, İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KEMERBURGAZ KENT ORMANI AÇILIŞINDA KONUŞTU
(26 EKİM 2019) Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Kemerburgaz Kent Ormanı Açılış Töreni'ne katıldı. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun ev sahipliğinde düzenlenen törende 1. Gazi Atletizm Koşusu'nda dereceye girenlere ödüllerini CHP Lideri Kılıçdaroğlu verdi. Genel Başkan Kılıçdaroğlu'nun açılış töreninde yaptığı konuşma şöyle:


Efendim hepinize merhabalar, ben de sizi seviyorum hiç endişeniz olmasın. Sadece sevmiyorum; seviyorum, kucaklıyorum ve hepinizi baş tacı ediyorum ondan hiç kimse endişe duymasın. Bu ülkenin insanlarına kim hizmet ediyorsa, bugün ve dün kim hizmet ettiyse, onları her zaman, her ortamda, her yerde baş tacı etmek benim görevimdir. Çünkü insana hizmet etmek hakka hizmet etmek demektir, böyle görürüm.
Değerli başkanlarımız da burada, milletvekillerimiz burada, siyasal partilerimizin temsilcileri burada ve en önemlisi İstanbullular buradalar. Dolayısıyla hepinize en içten selamlarımı, sevgilerimi ve saygılarımı gönderiyorum, sunuyorum.
Az önce Belediye Başkanımızı dinledik. Şuna hep beraber tanık olduk, İstanbul’u çok iyi biliyor, İstanbul’un sorunlarını çok iyi biliyor, İstanbullunun beklentilerini biliyor ve o beklentilere uygun olarak İstanbul’un dokusunu bozmadan, tarihini öne çıkararak, kültürünü öne çıkararak, yeşillerini öne çıkararak hizmet etmek istiyor. Dolayısıyla hepinizin huzurunda Sayın Büyükşehir Belediye Başkanımızı yürekten kutluyorum.
Konuşmasında şunu söyledi, “İstanbul’u yeşil alanlarla donatmak istiyorum” dedi. Kent kültürü farklı bir kültürdür. Kırsalda yaşarsanız yeşil zaten sizin bir parçanızdır, yeşille zaten berabersiniz. Dağında, ovasında, tarlasında, bağında, bahçesinde zaten uğraşıyorsunuz, toprakla uğraşıyorsunuz. Hatta ağaçların nasıl büyüdüğünü bile fark etmezsiniz. Arılar bir tarafta, orman bir tarafta, yeşiller bir tarafta, su bir tarafta, çocuklar rahatlıkla bütün o yeşillikler içinde, doğanın içinde oynarlar. Kadınıyla erkeğiyle çalışırlar, mücadele ederler, bir şeyler kazanmaya, geçimlerini sağlamaya çalışırlar. Ama kente geldiğimizde her şeyden önce kendimize bir yer bulmaya çalışırız. Bir apartman dairesine sığmaya çalışırız, apartman dairesinin doğal olarak her tarafı betondur. Betonla yüz yüzeyiz, betonla karşı karşıyayız. İneriz sokağa asfalt vardır, ya ağaç vardır, ya da hiç ağaç yoktur. Çocukların oynayacakları bir yer yoktur. Eğer kadın çalışmıyorsa ve küçük çocuklar da varsa bütün hayatı dört duvar arasında geçer. Peki Belediye Başkanının ne yapması lazım? Belediye Başkanının, sadece İstanbul’da yaşayanlar değil, nerede olursa olsun kentte yaşayanları doğayla kucaklaştırması lazım, yeşillikle tanıştırması lazım. Anne, baba, yaşlı, genç, dede, torun beraber parka inmeliler, çocuklar parkta oynayabilmeli, kediyle, köpekle uğraşabilmeli, kuşları görmeli, ağaçları görmeli, ağacın meyvesini görmeli, ilkbaharını, sonbaharını görmeli. Ağaçlar çiçek açarken kendi ruhundaki o huzuru yaşayabilmeli. Bunu kim sağlayacak? Belediye Başkanları sağlayacak. Son yıllarda gelişen bir kavram vardı: “Beton Ormanı”… Çünkü ağaç yok ama her tarafta yüksek binalar var ve yüksek binaların içinde kaybolan insanlar var. Bu doğru mu? Asla doğru değil. Sayın Başkan dedi ki, “İstanbul’u yeşilliklerle tanıştıracağım, bu benim görevlerimden birisidir.” Ama ben şunu çok iyi biliyorum, İstanbul’da bazı semtlerde kişi başına düşen yeşil alan bir metre 90 santim. Peki burada insanlar yaşamıyor mu, burada çocuklar yaşamıyor mu, burada yaşlılar yaşamıyor mu? Burada yaşayanların da ağaç görmeye hakları yok mu, yeşil bir alan görmeye hakları yok mu, çocukların oynayabileceği bir alan elde etmeye hakları yok mu? Bu çocuklar bizim çocuklarımız değil mi? Bakın bütün bu tanımlamaları yaparken hiçbir siyasi ayrım yapmıyorum. Benim çocuğum da oynayabilmeli, siyasal düşünce olarak benim karşımda olan kişinin de çocuğu oynayabilmeli, onlara da bu imkanı sağlayabilmeliyiz. O nedenle Belediye Başkanlarımız ne diyorlar? Bütün kenti kucaklayacağız diyorlar. Hiçbir ayrım yapmadan herkese eşit hizmet götüreceğiz diyorlar.
Burası açıldı doğrudur, güzel şeyler yapılıyor burada o da doğrudur. İki yıldır bu alan neden açılmadı diye Ekrem Başkanımızın sorduğu bir soru vardı neden açmadınız iki yıldır burayı diye. Sayın Başkan kimse duymasın bir sır vereyim, iki yıldır benimle uğraşıyorlardı acaba Kılıçdaroğlu ne olacak, Kılıçdaroğlu’nu ne yapacağız? Ya kardeşim benimle uğraşmaktan vazgeçin İstanbul’la uğraşın, İstanbul’u İstanbul yapın. Eğer 6 yıllığına Büyükşehir’e verilmişse bunun 4 yılı yazık günahtır yani 4 yıl niçin buraya gelmedik çocuklarımızla, yaşlılarımızla, annelerimizle, babalarımızla, ninelerimizle, dedelerimizle niye buraya gelmedik? Buraya gelebilirdik, oturabilirdik, oynayabilirdik, koşabilirdik, yeşil alanı teneffüs edebilirdik. Şimdi bir burayı düşünün, oldukça güzel bir atmosfer var, oldukça güzel bir hava var. Bu temiz havayı ciğerlerimize çekiyoruz. Bir de düşünün İstanbul’da bir yerde ister Şişli, ister Kadıköy, ister Bağcılar, ister Ümraniye’yi düşünün arabalar vızır vızır geçiyor ve siz egzoz kokusunu teneffüs ediyorsunuz burası varken. Burası güzel değil mi, ağaçları güzel değil mi, çimenleri güzel değil mi? Bakın hepimizin yüzü gülüyor, hepimizin ama. İstisnasız hepimiz seviniyoruz. Neden? Ağaçları gördük, göğü gördük, yemyeşil ağaçlar, çayırlar, çimenler her şey var burada.
Başkan, “mesele öncelik” dedi. Mesele öncelik evet, öncelik insandır bizim felsefemizde. Her şey insan için olmalıdır her şey. Çocuklarımız için, gençlerimiz için, kadınlarımız için, yaşlılarımız için, engellilerimiz için, her şey insan için olmalıdır. İnsan mutluysa hepimiz mutlu oluruz. Hepimizin mutsuz olduğu bir dünyada yaşamak istemeyiz.
Benim üç çocuğum var üçü de İstanbul doğumlu, üçü de Zeynep Kamil Hastanesi’nde doğdular. Gençliğimi yaşadığım yıllarda, ilk bürokrat olduğum yıllarda Göztepe’de her hafta sonu bir yeşil alanda maç yapardık, bir araya gelirdik arkadaşlarla top oynardık. Şimdi o yeşil alanlardan hiçbirisi kalmadı, büyük ölçüde tamamı gitti, tamamı beton ormanına dönüştü. Her tarafta beton olmaya başladı. Bizim yeşilliğe ihtiyacımız var, bizim gülmeye ihtiyacımız var, bizim yürümeye, koşmaya ihtiyacımız var, bizim çocuklarımızın rahatlıkla oynayabilecekleri alanlara ihtiyacımız var.
Dolayısıyla bütün bu olanakları bize elinden geldiğince Sayın Büyükşehir Belediye Başkanımız ve diğer Belediye Başkanları birlikte sağlamaya çalışacaklar.
Efendim meclis grubunda iktidar kanadı Belediye Meclis Üyelerinin de her alanı yeşil alan yapalım demesi büyük bir memnuniyet yaratmış. Bunu duymaktan ötürü de ben de son derece mutlu oldum, gerçekten keyif aldım. Umarım İstanbul’un her tarafı yemyeşil olur ve biz uçakla geldiğimizde bina değil her taraftan ağaç görürüz, orman görürüz, park görürüz. Böyle bir imkanımız olursa son derece mutlu olurum. Eğer böyle bir imkanı bize sağlayacaklarsa biz bunu yapacağız. Hayır buraya dokunmayın derlerse biraz zaman alacak. Hiç meraklanmayın İstanbul’u İstanbullunun hak ettiği bir şekliyle yeniden ayağa kaldırmak zorundayız. Bu görevi üstlendi Sayın Başkan. Görüyorsunuz genç, dinamik, tuttuğunu koparan, sorunlara kilitlenmiş ve ben bu sorunları aşacağım diyen bir kişi.
Güzel, bu alkış geldiğine göre demek ki bu işi halletmişiz yani. Gelecekte de halledeceğiz, güzel şeyler yapacağız. Ne dedik? “Her şey çok güzel olacak” dedik. Kimin için? Hepimiz için. Yeni doğan çocuktan en yaşlımıza kadar İstanbul her şeyiyle çok güzel olacak. İstanbul… Üç büyük imparatorluğa başkentlik yapmış İstanbul. İstanbul… Dünyanın en kadim kentlerinden birisi İstanbul. Boğazıyla, minareleriyle, tarihi eserleriyle, doğasıyla ve güzel insanlarıyla bir kadim kent olan İstanbul. İstanbul’a Ekrem Başkan yakışıyor dolayısıyla Ekrem Başkanın da görevi size hizmet etmek.
Tabi hakkını yemeyelim iki değerli Belediye Başkanımız da burada. Onlara da şükran borçluyuz. Geçmişte de buraya hizmet eden bütün Belediye Başkanlarına da elbette şükran borçluyuz. Biz hizmet eden hiç kimsenin hizmetini göz ardı etmek istemeyiz. Herkes sonuçta hizmet eder. Ama bütün hizmet rant için değil halk için olmalı, rant için değil çocuklar için olmalı, rant için değil ağaçlar için olmalı, rant için değil bizimle beraber bu kentte yaşayan diğer canlılar için de olmalı. Dolayısıyla biz hep beraber güzel bir kentte yaşamak isteriz. Bunu da birlikte sağlayacağız, birlikte yapacağız, kararlılıkla yapacağız, güzellikle yapacağız, gülümseyerek yapacağız. Kin duymadan, öfke duymadan yapacağız. Bütün güzellikleri İstanbul’dan bütün Türkiye sathına yayacağız buna yürekten inanıyorum.
Hepinize en içten selamlar, sevgiler, saygılar sunuyorum.