02.03.2019

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU, HATAY SANAYİCİ VE İŞADAMLARI DERNEĞİNDE KONUŞTU (2 MART 2019)

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU, HATAY SANAYİCİ VE İŞADAMLARI DERNEĞİNDE KONUŞTU (2 MART 2019)
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Hatay Sanayici ve İşadamları Derneği'nde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin ciddi bir stratejik dönüşüme ihtiyacı olduğunu bildirdi.
Genel Başkan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Kriz çıktığında Ağustos ayında İstanbul'da bir basın toplantısı yaptım. Krizden nasıl çıkılır diye 13 madde halinde dile getirdik. Devlette liyakat sisteminin olması gerektiğini söyledik, tasarruf edilmesi gerektiğini, kamunun saydam olması gerektiğini, yapılan harcamaların Sayıştay tarafından denetlenmesi gerektiğini söyledik. Bütün bunları anlattık 13 madde halinde, beklerdim ki iktidar yani ülkeyi yönetenler dönüp şunu söylesinler; teşekkür ederiz iyi öneriler getirdiniz, biz de bunlara bir bakacağız. Öneri getirdiniz ama şu eksiklikler var. Şu eksikliklerinde ifade edilmesi lazım. Ben onu da anlayışla karşılarım. Bu söylediklerinizin hiçbirinin tutarlılığı yok, bu öneriler doğru değil. 3 seçenekli bir yanıt beklerdik hiçbirisi olmadı. Doğrudan doğruya CHP eleştirildi. Vay efendim bunları nasıl söylersiniz? "
Siyasal krizin başlangıcının önerilere kapalı bir siyaset anlayışı olduğunu kaydeden CHP lideri Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Önerilere kapalı bir siyaset anlayışı varsa orada bir demokrasi yoktur zaten. Benim önerimi beğenmeyebilirsiniz. Eksik bulabilir, fazla bulabilirsiniz, eleştirebilirsiniz. Ama suçlamak insanın aklına gelmez ve doğru değil. Şimdi biz gittikçe derinleşen bu krizden Türkiye'yi nasıl çıkarabiliriz? Her birimizin tek tek sorumluluğu var baştan bunu söyleyeyim. İşçinin, işverenin, çiftçinin de işsizin de üniversitedeki aydının da, siyasetçinin de var. Hepimizin tek tek sorumluluğu var. Stratejik dönüşüme ihtiyacımız var.
Birincisi şu; Türkiye hukukun üstünlüğünü sağlamak zorundadır. Yargı bağımsızlığını sağlamak zorundadır. Eğer siz hukukun üstünlüğünü sağlamazsanız, can ve mal güvenliğini sağlayamazsınız, yabancı gelip yatırıp yapacak, can, mal güvenliği yoksa niye yapsın? Şu an yürürlükte olan yasaya göre, hepimizi terörist ilan edip, gözaltına almaları mümkün. Bir de dosyaya gizlilik kararı koyarlar, bizi savunacak avukat neden bunlar tutuklandı onu bile anlayamaz. Çünkü gizli. Böyle bir hukuk düzeni olmaz. Hukukun üstünlüğü can ve mal güvenliğinin teminatıdır. Yargı bağımsızlığı, hakim vicdanıyla görev ve hukukun üstünlüğüyle karar verecek. Saraya bakacaksa, ben nasıl karar verirsem memnun olur diye karar verecekse, orada hukuk da, yargı da yargıç da yoktur. Bir kişi var ve o kişinin beklentilerine göre hakim karar vermiş olur. Kişinin beklentisine göre karar verilmez ki. Karar yasalara göre, hukukun üstünlüğüne göre verilir. Evrensel hukuka göre verilir. Siz bir kişinin beklentilerine göre karar veriyorsanız, hukukun üstünlüğü olmaz. 
İkinci ayağı ise şu; Üreten Türkiye. Türkiye'nin üretmesi lazım. Bugün içinde bulunduğumuz tablo nedir ? İthalat olmazsa üretim olmuyor. Dışarıdan ham madde gelecek ki Türkiye'de üretim yapalım. Sanayimizin büyük bir kısmı böyle. Tarım, her şey ithalat. Kendi kendine yeten bir Türkiye, ithal etmeden beslenemez hale geldi.
Üçüncü ayağı şu; Sürdürülebilirlik. İnsanoğlu 3 milyon yıl önce tekerleği icat etti. Bugün her saniyede bir buluş var. Ve siz o sürdürülebilirliği sağlamak için sürekli çalışacak, üretecek, düşüneceksiniz. Biz düşünen insanları üniversiteden attık. Hatırlar mısınız? Hitler de üniversitelerden bir çok hocayı attı, hocaların bir kısmı geldi Anadolu ya da Türkiye'ye geldiler üniversitelerde ders verdiler, üniversitelerimiz sınıf atladı. Şimdi bizim üniversitelerimizden bir sürü hocayı attık. Hocalar yurt dışına gidecekler bari o ülkelerde gidelim ders verelim, yurt dışına çıkmaları da yasak. Çalış, çalışmaları da yasak. Ne olacak? Sivil ölüme mahkum edildiler. Bu sürdürülebilirliğin önündeki en ciddi engellerden birisidir. Dördüncü ayağı; Güçlü bir sosyal devlet. Sosyal devlet anlayışı da gelişiyor. Onu da geliştireceksiniz.
Bilim, teknolojideki gelişimi, değişimi izleyeceksiniz, bizim insanımız bunu yapma kapasitesine sahip. Gençlerimiz taşı sıksa suyunu çıkaracak. Ama siyaset önlerindeki en ciddi engel. İzin vermiyor. Bunları düşüneceğimize ve kendimize güçlü bir yol haritası belirleyeceğimize kısır bir tartışmanın içine çekiliyor Türkiye, ve enerjisini gücünü kaybediyor. İş dünyası, üniversiteler, sokaktaki insanlar karamsar, işsizlik almış başını gidiyor. İnsanlar intihar ediyor, kendisini yakıyor. Ama önümüzde bir duvar var. Bütün bu olayları görmeyen, duymayan bir duvar var. O duvarı yıkmamız lazım. Başka da çaresi yok yani. Eğer bu ülke Milli Kurtuluş Savaşını yaptı ve başarıyı sağladıysa, ekonomide, sosyal yaşamda, bilimde aynı mücadeleyi yapmak zorundayız."
Suriyeliler için 35 milyar dolar harcandığına da değinen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Suriyelilerin şirket kurmaları ve bunların bizim iş adamlarına göre bazı ayrıcalıkları olmaları, örneğin hiç denetlenmemeleri, vergi ödememeleri, sigorta ödememeleri gibi bazı ayrıcalıkları var. İş dünyasında da değil hastanede de ayrıcalıkları var. Onlar daha iyi tedavi edilirler, hiçbir ücret ödemezler. 35 milyar dolar Suriyelilere ödendiği söyleniyor. Hiç merak ettiniz mi? Kimlere harcandı 35 milyar dolar. Az para değil, 1 milyar dolar olsa anlarım, 10 milyar olsa anlarım, 35 milyar dolar. 35 milyar dolar eğer harcandıysa, hepsinin ev bark sahibi olması lazım. Az değil 35 milyar dolar. Ya rakamı şişiriyorlar, ya bu parayı başka yerde yediler." diye konuştu.