15.12.2022
15.12.2022
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Halk TV'de "İsmail Küçükkaya ile Yeni Bir Sabah" canlı yayınında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
İsmail Küçükkaya- Evet tarihi bir süreçteyiz ve CHP lideri Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, Sayın Genel Başkan hoş geldiniz.
Kemal Kılıçdaroğlu- Teşekkür ederim İsmail Bey. Çok teşekkür ederim, sağ olun.
İsmail Küçükkaya- Şimdi efendim nasıl olaylar yaşıyoruz böyle Sayın Genel Başkan. İnanılır gibi değil. İlk yorumunuzu almak isterim. Dün gerçi Almanya’dan iki video yayınladınız. İsmail Saymaz da bunları kamuoyuna da duyurdu, anlattı. Orada tam o sırada Berlin’de teknik üniversitedeydiniz. Onun dışında bu gelişmeleri bir taraftan takip ediyordunuz, kurmaylarınız sizi bilgilendiriyordu. Videolar çektiniz yolladınız. Sonra geldiniz geziyi iptal edip Saraçhane’ye gittiniz, İmamoğlu’na moral verdiniz, 'gülümse' dediniz, '16 milyon sizinle' dediniz. Ama sıcağı sıcağına genel bir değerlendirme rica edebilir miyim?
Kemal Kılıçdaroğlu- Genel değerlendirme şu; bunu rahatlıkla ifade edebilirim, Anadolu’da güzel bir söz vardır zalimin erken gitmesi için ‘zulmün artsın’ derler. Saray iktidarının da yaptığı açıkça bu. Tek kişilik hükümet, yasama, yargı kendisine bağlı, yürütme organının başında, istediği yere istediği hakimi atayabiliyor, istediği hakimden istediği kararı çıkartabiliyor. Dolayısıyla kendisinin önüne çıkacak engelleri, İstanbullunun rantlarını bir şekliyle devşirmek istiyor. İstanbul’u kaybetmesi onun için büyük bir yara oldu. Vay efendim nasıl İstanbul’u kaybederiz. Çünkü İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder demişti. Şimdi Türkiye’yi de kaybediyor. İstanbul’u kaybetti, Türkiye’yi de kaybediyor. Şunun için bunu ifade ediyorum. Normalde olması gereken yargının bağımsız olmasıdır. Yargı bağımsız olur, açar bakar hukukun üstünlüğü ve vicdani kanaatine göre karar verir. Ama yargı, yani yargıç hukukun üstünlüğü ve vicdani kanaatine göre karar vermiyor, saraydan gelen talimata göre karar veriyor. Bu milli iradeye darbedir. Yani milli iradenin seçtiği bir belediye başkanını, bir yargıç tek başına, aldığı talimatla ona siyasi yasak getirme cüretini gösterebiliyor. Baskı kurabiliyor. Dolayısıyla bu tablo bizim alışkın olmadığımız, demokrasilerde yaşanmaması gereken bir tablo. Ama bu tablo maalesef Türkiye'de aşama aşama hayata geçiriliyor.
Daha önce hatırlarsınız herhalde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız da benzer bir tabloyla karşılaşmıştı, ona da 100 küsur yıllık ceza isteniyordu. Bizim İstanbul İl Başkanımız Sayın Kaftancıoğlu'na aynı şekilde siyasi yasak getirildi. Sanıyorlar ki; biz bu yasakları getirirsek CHP geri adım atar, CHP’nin lideri geri adım atar. Asla ve asla zalimin karşısında yarım santim, bir milim dahi geri adım atmayacağız. Tam tersine, inadına inadına, demokrasiyi bütün kurallarıyla bu ülkeye getirmek için mücadele edeceğiz. Bundan herkesin emin olmasını isterim. Yani kimse karamsarlığa kapılmasın. Bu ülke sahipsiz değildir. Bu ülkenin halkı demokrasiye aşıktır ve bu ülkenin halkı demokrasi istiyor, bu ülkenin halkı yargı bağımsızlığı istiyor.
İsmail Küçükkaya- Sayın Kılıçdaroğlu, dün Almanya’dan iki kez Sayın İmamoğlu’nu aradınız. İlk aramanızda hem bilgi aldınız 10 dakika civarında. Hukuki açıdan... Bunun tabi siyasi meselelerini soracağım size ama hukuka ne olmuş da bu karar nasıl çıkabilir efendim, nasıl bilgiler aldınız?
Kemal Kılıçdaroğlu- Şimdi daha önceki duruşmada, yargıcın 'evet bunun İçişleri Bakanına yönelik bir söylem olduğu...' dediği zaten tutanaklarda var. Yani Yüksek Seçim Kuruluyla ilgisi yok bunun. Zaten o dönem FOX TV muhabiri var, ona da soruluyor, o da tanık olarak dinleniyor. O da evet diyor ben Süleyman Soylu’yla ilgili bir soru sordum ve bu cevabı aldım. Şimdi bunu alıp götürüp başka bir olayla bağlantı kurdurup ve bir şekliyle bizim İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanını cezalandırmak istiyorlar. Ama dediğim gibi ben dün Sayın İmamoğlu’na 'sakın üzülme' dedim. 'Sakın üzülme. Senin sorumluluğun var ve 16 milyon İstanbullu seni dirençle görmek istiyor, kararlılıkla görmek istiyor. İstanbul’a hizmet etmek için verdiğin, harcadığın emeği görmek istiyor, bu da gözle görülüyor artık. Dolayısıyla asla üzülme, gülümseyerek İstanbullulara hizmet etmeye devam et' dedim. Çünkü bizim üzülmemiz onların keyifli olmasına yol açıyor. Oysa biz üzülmeyeceğiz.
İsmail Küçükkaya- Siz İmamoğlu’na bunu söylediniz ama siz üzülmediniz mi mesela?
Kemal Kılıçdaroğlu- Şöyle, demokrasi adına üzüldüm, ülkem adına üzüldüm. Olay bir kişi olayı değil, olay bir demokrasi olayıdır. Olay bir insan hakları olayıdır. Olay bir milli iradeye darbe vurup vurmama olayıdır. Milli iradeye saygı olayıdır. Şimdi bunları düşündüğünüz zaman, bakıldığı zaman bütün bunlara, bu tabloya baktığınız zaman öteden beri gelen bir süreç var zaten. Bu süreçte ne yapmak istiyor? Kendi iktidarını pekiştirmek istiyor. Ben koltukta kalayım, Türkiye yanabilir. Ben koltukta kalayım, çocuklar yatağa aç girebilir. Ben koltuğumda kalayım, çocuklar beslenme çantasına bir şey koymayabilir. Aramızda dağlar kadar fark var.
İsmail Küçükkaya- Yani şöyle, üzüldünüz ama bu üzüntünüz sizin daha güçlü bir mücadele kararlılığı olarak mı yansıdı?
Kemal Kılıçdaroğlu- Elbette zaten.
İsmail Küçükkaya- Çünkü daha böyle bir şey görüyorum.
Kemal Kılıçdaroğlu- Şimdi bakın İsmail Bey, gerçekten de bakın yani şimdi siz CHP’nin elini, kolunu bağlamak istiyorsunuz. İl başkanlarından başlıyor, belediye başkanlarından başlıyor, soruşturmalarla başlıyor, CHP’li belediyeler için özel birimlerin oluşturulduğunu biliyorum. Özel görevlilerin olduğunu biliyorum. Ben bunu belediye başkanları toplantılarında da söylüyorum zaten. Şimdi bunu aşama aşama hayata geçirmeye çalışıyorlar. Elbette ki, onlar hukuk dışı yola saparak ve hukukun gücünü, daha doğrusu yargıçların gücünü, iradesini saraya ipotek eden yargıçların güçlerini arkalarına alarak bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Biz de halkın gücünü, halkın iradesini kazanmak istiyoruz. Halkla beraber yürümek istiyoruz. O nedenle dedik halkın iradesi değerlidir ve önemlidir. Halkın iradesine darbe yapan bir siyasi anlayış demokrasilerde yoktur. 16 milyon İstanbullunun hakkı gasp edilmiştir. 16 milyon İstanbulluya 'Siz ne oy verirseniz verin, hangi belediye başkanını seçerseniz seçim ben yeri zamanı geldiğinde ben o belediye başkanını yargıç kararıyla alırım siyasi yasaklı haline getirebilirim' diyor.
İsmail Küçükkaya- Peki bundan sonra nasıl olur efendim? Mesela şimdi bir karar verildi, istinaf ve Yargıtay yolu var.
Kemal Kılıçdaroğlu- Var gidilecek. Bakın bu eleştirilerime rağmen şunu açıkça ifade etmek isterim. Hala bu ülkede hakkın, hukukun ne olduğunu bilen, hukukun üstünlüğü çerçevesinde karar veren namuslu ve yürekli yargıçlarımız var. Biz o yargıçlarımıza güveniyoruz. O hakimlerimize güveniyoruz. Çünkü onlar da bu gidişten kaygı duyuyorlar. Adalet kurumuna en büyük zararı verenin iradelerini ipotek eden yargıçlar olduğunu da onlar da dile getiriyorlar. Biz bunları da gayet iyi biliyoruz.
İsmail Küçükkaya- Yani döner mi istinaftan, Yargıtay’dan bu karar?
Kemal Kılıçdaroğlu- Efendim niye dönmesin? Eğer bu ülkede adalet varsa bir şekliyle dönecektir bu. Ne demek dönmez? Yani eğer gerçekten de ülkede adaletin zerreciği kalmışsa bunun dönmesi lazım. Bu kadar açık, bu kadar net.
İsmail Küçükkaya- Abdullah Gül, Bülent Arınç gibi, Hüseyin Çelik gibi AK Parti’nin kurucusu olarak da yer almış isimler, bu karardan duydukları üzüntü ve tepkiyi dile getirirken mahkemelerden döneceğine olan inançlarını belirtiyorlar.
Kemal Kılıçdaroğlu- Bakın şimdi, aşağıdaki yargıç bu kararı verdi. Bu bir yukarıya gidecek, diğer işte aşamaları var. Şimdi elini vicdanına koyan bir yargıç, 16 milyon kişinin seçtiği bir İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının bir ifadesi dolayısıyla -ki yargıçlara yönelik bir ifade değil- bir ifadesi dolayısıyla, bilirkişi raporu da bunu çok net bir şekilde ortaya koyduğu halde, siz alıyorsunuz bunu hem mahkumiyet, hem siyasi yasaklı konumuna getiriyorsunuz. Bunun kabul edilebilir tarafı var mı? Yok tabi. Vicdan sahibi olan herkes karşı çıkar. Bu işin sağı solu yok. Bu iş bir hukuk olayıdır, bu iş bir insan hakları olayıdır, bu iş bir demokrasi olaydır. Siz, yargı ya demokrasiye sahip çıkacak ya da hayır demokrasi yok o zaman yargıyı da kaldırmamız lazım. Bir kişi karar veriyor. O karara göre işlem yapılıyor anlamına gelir bu. Bütün bunlara rağmen biz mücadelemizi sürdüreceğiz.
Bakın bu mücadele sadece bir kişinin mücadelesi değil. Bu mücadele aynı zamanda bir demokrasi mücadelesidir. Bir insan hakları mücadelesidir. Bizim İstanbul İl Başkanımız mahkum edildiğinde, siyasi yasaklı hale getirildiğinde biz sahip çıktık, beraber aynı mücadeleyi bugün de veriyoruz, yarın da vereceğiz.
Bakın, hapishanelere bakın Allah aşkına. Hapishanelerde hala hak arayan insanlar var ve onlar orada bir anlamda tutsak şeklinde, esir şeklinde tutuluyorlar. Osman Kavala’yı biliyorsunuz değil mi? Osman Kavala niye içerde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı olmasına rağmen? Selahattin Demirtaş niye içerde yargı kararı olmasına rağmen, serbest bırakın demesine rağmen? Avukatlar içerde mi? Evet içerde. Askeri öğrenciler darbeci diye içeri alındılar. Askeri öğrenciler Allah aşkına öğrenci darbe mi yapar? Komutanı serbest ama öğrenciyi tutukluyorsun. Buna benzer haksızlıklar var. İsmail Bey, şundan herkesin emin olmasını isterim. Türkiye’de bir değişim yaşanıyor, bir dönüşüm yaşanıyor. Türkiye hukuka doğru akan bir nehir gibi gidiyor. Milli irade bu şekliyle gidiyor. Türkiye’de göreceksiniz demokrasinin nasıl olduğunu, insan haklarının nasıl olduğunu, güzelliklerin nasıl olduğunu, herkes görecek, göstereceğiz.
İsmail Küçükkaya- Sayın Kılıçdaroğlu, tabiki ana muhalefet partisi lideri olarak hukuka güveniyorsunuz güzel. İşte Sayın Arınç, Sayın Gül…
Kemal Kılıçdaroğlu- Hukuk olmazsa olmazımız.
İsmail Küçükkaya- Tabiki. Milli irade de yine olmazsa olmazımız. Lakin yine de şöyle bir senaryo olursa, istinafta onanırsa, Yargıtay’da onanırsa ve İstanbul Büyükşehir Belediyesine tarihimizin bu en kritik 2023 seçimlerine giderken orada AK Partili bir isim gelirse İmamoğlu’nun yerine. Mesela Tevfik Göksu diyorlar, Göksel Gümüşdağ diyorlar. O zaman ne yapacaksınız efendim?
Kemal Kılıçdaroğlu- Şöyle, ben kararın onanacağı şeklinde bir düşünceye sahip değilim. Bu ülkenin namuslu hakimleri var, namuslu yargıçları var. Bu adaletsizliğe evet 'dur' diyeceklerdir. Adaletsizliğe evet demek Mevlana’nın deyişiyle ‘dikene su vermek’ demektir. Eğer bir parça, zerre kadar adalet duygusu kalmışsa, ahlak duygusu kalmışsa, erdem duygusu kalmışsa, fazilet duygusu kalmışsa; hayır bu kadar olmaz, bu vicdansızlıktır deyip bunu reddetmeleri gerekiyor. Beklentimiz o. Reddedilecek bunu biliyoruz, bekliyoruz yani bir şekliyle. Çünkü yargıç dediğiniz kişi, hakim dediğiniz kişi, anayasanın 138. Maddesi var 'hukukun üstünlüğü ve vicdani kanaatine göre karar verir hakim' diyor. Kanuna göre değil, hukukun üstünlüğü ve vicdani kanaatine göre karar verir. Vicdan sahibi olan her yargıç, bir parça eğer hukuk kültürü varsa bunun ne kadar haksız bir uygulama olduğunu, adaletsiz bir uygulama olduğunu görür ve fark eder.
İsmail Küçükkaya- O zaman Sayın Kılıçdaroğlu, sözlerinizden şöyle bir şey anlıyorum. Lütfen doğruysam veya yanlışsam beni düzeltin. Doğruysam da yorumunuzu rica edeceğim. Siz ülkede sayısı az da kalsa hala bir hakim, yargıç böyle cumhuriyetin hakimleri…
Kemal Kılıçdaroğlu- Az değil, hayır efendim. Şimdi neden az değil onu söyleyeyim. Şimdi bu tür olaylarla fazla karşılaşıyoruz. Seyyar mahkemeler ve seyyar hakimler var. Yani bakıyor bir dava düzgün, namuslu bir yargıca düşmüş, istedikleri gibi karar çıkmayacak, o hakimi değiştiriyorlar seyyar hakimi getirip oraya atıyorlar. Kararı sen vereceksin diyorlar. Bunun bir kısmını Cumhurbaşkanının avukatları yapıyor. Bir kısmı doğrudan doğruya Erdoğan'ın talimatıyla oluyor. Biz bütün bunları biliyoruz. O yargıçları da biliyoruz. Kim olduklarını da gayet iyi biliyoruz. Kendi partilerden devşirip getirdiler, mahkemeye kürsüye oturttular. Bir partili, Allah aşkına bir partili nasıl olur da hakim koltuğuna oturabilir?
İsmail Küçükkaya- Bir saniye Sayın Genel Başkan. Barış Pehlivan çok iyi bir gazetecidir. Şimdi ben henüz teyit etmediğim için erken kuşaklarda söylememiştim. Eminim bugün bizim Bengü Şap kontrolündeki Halk TV haber merkezi çalışıyor onun üzerinde, ama taze taze bu konu, söz oraya geldiği için size sormak istiyorum. Şimdi efendim bakın, tam da sizin bahsettiğiniz konu. Barış Pehlivan diyor ki; Foto-1: En soldaki İmamoğlu davasının hakimi Mehdi Komşul, en sağdaki AKP Sancaktepe yöneticisi Nezir Özalp. Foto-2: En soldaki AKP Sancaktepe ilçe yöneticisi Nezir Özalp ve eski İBB Başkanı Kadir Topbaş. Foto-3: AKP Sancaktepe ilçe yöneticisi Nezir Özalp’in Twitter sayfası.
Bir paylaşım daha geliyor. İmamoğlu’na ceza isteyen savcının adı Furkan Okudan. Foto-1: Savcı Okudan TÜGVA koordinatörüyle. Foto-2: Savcı, AKP Canikli BELEDİYE BAŞKANININ yeğeni çıktı. Foto-3: Savcının nikahını AKP’li Samsun BELEDİYE BAŞKANI kıydı. Ve foto 4: Nikahta AKP Samsun İL BAŞKANI da vardı diyor.
Şimdi efendim geçmişte AK Parti’de mesela ilçe başkanlığı yapmış, teşkilatlarda görev yapmış isimleri biz şimdi savcı olarak, hatta hakim olarak görüyoruz. Bunu nasıl yorumlayacağız?
Kemal Kılıçdaroğlu- Bunlar doğru değil. Bakın İsmail Bey, bir hakim veya bir savcı seçime girmek isteyebilir mi? Girmek isteyebilir. Ben istifa ediyorum, seçime giriyorum diyor, kendi yasalarında özel bir hüküm var, seçimi kazanırsa zaten milletvekili, kazanamazsa geri dönemiyor. Çünkü diyor ki, artık bu siyasete bulaştı, bunun hakim koltuğunda, savcı koltuğunda yeri olmaz diyor. Bu madde var, ama bu maddeye rağmen bir grup hakim ve savcı aldılar. Kendi partilerinde il başkanlığı, ilçe başkanlığı, yöneticilik yapmış olan veya orada üyelik yapmış olan insanları getirdiler, hakim koltuğuna oturttular. Kimin itiraz etmesi lazım? Hakimler Savcılar Kurulunun bu olmaz demesi lazım. Adalet Bakanlığı'nın, bu olmaz demesi lazım. Demediler. Niçin? Hakimler Savcılar Kurulunun da bağımsız iradesi yok.
İsmail Küçükkaya- Çünkü orada Adalet Bakanı da var, müsteşar var, eski müsteşar.
Kemal Kılıçdaroğlu- Efendim onlardan bağımsız. Oraya da kendi istedikleri yargıçları atadılar. Bugün Erdoğan ne dese, onlar altına koşulsuz imza atarlar. Ben bunu da gayet iyi biliyorum. Ama bütün bunlara rağmen kilit noktalarda bunlar var. Ama onların altında güzel bir ahlak sahibi, erdem sahibi, hukuku, adaleti savunan bir adalet ordusu da var. Biz onları da gayet iyi biliyoruz. Nitelikli insanlar kılı kırk yarar doğru karar vermek için, adalete gölge düşmemesi için. Onlar da karar verirler. Bu kararlardan acaba sadece ve sadece bir kişi mi, iki kişi mi üzüntü duyuyor? Hayır efendim. Adalet camiası bundan üzüntü duyuyor.
İsmail Küçükkaya- Ben eminim efendim bakın, AK Parti’ye ve MHP’ye oy vermiş kıymetli izleyenlerim de bundan üzüntü duyuyordur eminim.
Kemal Kılıçdaroğlu- Elbette efendim. Şimdi siz milli iradeye darbe mi? Milli iradeye darbe. 16 milyon İstanbullunun oyunu yok sayıyorsunuz.
İsmail Küçükkaya- Şimdi soru şu Sayın Kılıçdaroğlu. Şimdi ben sizin danışmanlarınızla da konuşuyorum, bu konuyu da çok ciddiye aldığınızı, çok yakın takip ettiğinizi biliyorum onlardan an ve an bütün gelişmeleri. Aklıma takılan soru şu; bu davanın bu şekilde sonuçlanacağını tahmin ediyor muydunuz efendim?
Kemal Kılıçdaroğlu- Hayır. Emin olun hayır. Niçin? Yargıcın kendi tutanaklara geçen ifadesi var. Yani ‘bu ifade Soylu'ya yönelik söylenmiştir’ diye bir ifadesi var. Şimdi bunu söyleyen ve duruşma tutanaklarına geçen bu ifade üzerine ne beklersiniz? Beraat beklersiniz, bu kadar basit.
İsmail Küçükkaya- Şimdi oldu. Neden biliyor musunuz efendim? Sizden evvel demokrasi meydanına Bahadır Erdem geldi, ben ona bunu da sordum. Dedi ki, nasıl oldu dedim Akşener bastırdı gitti oraya. Sayın Kılıçdaroğlu bilimsel toplantılardaydı dedim. Aynen şöyle anlattı. Bizler hiçbirimiz kararın böyle sonuçlanacağını bilmiyorduk ki. Mahkemeye bir baktık mahkemede tuhaf şeyler oluyor diye anlattı. Sonra il başkanı aramış Akşener’i demiş ki, ya bu mahkemede böyle tuhaf şeyler oluyor diyerek ondan sonra gelmiş. Demem o ki, siz Almanya’ya gittiniz ya efendim kararın dün açıklanacağını biliyor muydunuz ya da tahmin ediyor muydunuz?
Kemal Kılıçdaroğlu- Yo hayır. Yani karar açıklanırsa beraat diye veya ertelenecek diye, yani ikisinden birisi olur diye. Ama ertelense de sonuçta bir beraat çıkacağını düşünüyordum ben. İşin özü odur yani. Mahkeme tutanağına bir önceki duruşmada geçen bu ifade üzerine aklı başında olan herkes ne düşünür? Bu YSK’ya yönelik bir açıklama değildir diye… Tanıkları dinliyorsunuz, değildir diye. Bilirkişi raporu var, değildir diye. Ama siz kalkıyorsunuz birilerinin iradesini, kendi iradenizin üstüne koyuyorsunuz; hukuku, yargıyı yok ediyorsunuz, diyorsunuz ki, ben sarayın talimatıyla bu kişiyi mahkum edeceğim. Mahkum etmekle kalmayacak diyor, aynı zamanda siyasi yasaklı yapacağım diyor.
İsmail Küçükkaya- Peki o zaman anladım. Yani siz hukuki metne baktınız, hakimin ifadesi, savcı mütalaası hepsine baktınız…
Kemal Kılıçdaroğlu- Arkadaşlarımla da görüştüm. Geçen duruşmaya katılan Genel Başkan Yardımcıları var, arkadaşlarım var, onlarla da görüştüm.
İsmail Küçükkaya- Size ne dediler?
Kemal Kılıçdaroğlu- Bakılırsa bu normalde beraattır dediler.
İsmail Küçükkaya- Siz de buna güvendiniz ve dün Almanya’ya gittiniz Almanya’da işte bizim İsmail Saymaz da bize anlattı Halk TV ekranlarında. İşte sürücüsüz araç başta olmak üzere bir takım teknolojik gelişmeleri dinlemeye gittiniz ki, İngiltere ve Amerika…
Kemal Kılıçdaroğlu- Yapay zeka.
İsmail Küçükkaya- Yapay zeka?
Kemal Kılıçdaroğlu- Evet önemli bir yapay zeka merkezi.
İsmail Küçükkaya- İşte Türkiye’deki bu kısır çekişmelerin dışında biz böyle bir vizyon arıyoruz da dediğiniz İngiltere, Amerika ve Almanya seyahatleri. Sonra size bilgiler geldi bu davaya ilişkin. Onu bir anlatır mısınız nasıl oldu iptal ettiğiniz süreç?
Kemal Kılıçdaroğlu- Şimdi şöyle, benim İngiltere’ye, benim Amerika’ya gidişim, benim Almanya’ya gidişim; Türkiye’nin hızla büyümesi, kalkınması ve kendi bölgesinde de, dünyada da söz sahibi bir ülke haline gelmesidir. Ve artık Türkiye’nin bu kısır tartışmalardan, çekişmelerden çıkması gerekiyor. Bu amaçla bu gezileri yaparken telefon açıp ben geliyorum siz hazır mısınız değil. Uluslararası ilişkilerde belli bir zaman dilimi var, onların müsait olduğu zaman, bizim müsait olduğumuz zaman. Dolayısıyla o çerçevede belli bir zaman dilimi içinde bütün randevular alınır, programlar yapılır, hangi saatte kiminle görüşeceğiniz bellidir ve bunu yaparsınız. Biz de Almanya’ya bu çerçevede gittik. Yani İngiltere’den sonra İkinci Yüzyıla Çağrı Vizyonu toplantısını yaptık. Onun bir üçüncü ayağı Almanya vardı, çünkü Almanya hem bilgiyi, hem teknolojiyi bir arada büyüten bir devlet. Yani sanayi 4.0’ın başladığı ülkeydi ve biz buraya gitmek zorundaydık. Artı, gerçekten de Türkiye’nin önemli finans kaynaklarına ihtiyacı var, temiz paraya ihtiyacı var. Biz bu kısır tartışmalardan, çekişmelerden bağımsız olarak tümüyle enerjimizi nasıl bir Türkiye’yi, nasıl güzel bir Türkiye’yi inşa edebiliriz bunun için bu programları yaptık ve oraya da gittim.
Şimdi normalde davaya bakıldığı zaman beraat edilmesi gereken, az önce de ifade ettim bilirkişi raporu var, olaya tanık olan gazeteciler var, bunların açıklamaları var. Daha önceki duruşmada tutanağa geçen ifadeler var. Normalde beraat bekliyoruz.
İsmail Küçükkaya- Sizin kurmaylarınız da bu şekilde bilgi verdi?
Kemal Kılıçdaroğlu- Elbette. Şimdi arkadan beklemediğimiz bir olay. Ve ben üzülerek ifade edeyim, o yaptığım görüşmeleri kesmek zorunda kaldım ve apar topar bir özel uçakla…
İsmail Küçükkaya- Ne oldu orada? Size karar çıkıyor diye bilgi geldi.
Kemal Kılıçdaroğlu- Karar çıktıktan sonra tabi hemen bir uçakla dönmem lazım. Tarifeli bir uçak o saatte yoktu. Dolayısıyla hemen bir özel uçak ayarlamaya çalıştık, onu süratle ayarladık ve oradan ben arkadaşlarımla beraber Türkiye’ye döndüm. Havaalanında Ekrem Bey’le, Büyükşehir Belediye Başkanlarımızla hep beraber buluştuk. Sonra belediyeye malum gittik.
İsmail Küçükkaya- Ve Saraçhane’de bu fotoğrafta ortaya çıktı.
Kemal Kılıçdaroğlu- Evet.
İsmail Küçükkaya- Sayın Belediye Başkanına moral verdiniz, üzülme dediniz, 16 milyon sizinle dediniz. Bir talimat daha vermiştiniz Almanya’dan aslında. Dediniz ki ona yarın Millet İttifakını oluşturan 6 partinin liderleri bir arada buna tepki göstereceğiz dediniz. Onu bir anlatır mısınız efendim?
Kemal Kılıçdaroğlu- Şöyle, Sayın Davutoğlu aradı ve büyük bir üzüntü duyduğunu ifade etti ben Almanya’dayken ve ben de oraya gidip Ekrem Bey’e üzüntülerimi aktarmak istiyorum diye. Tabi dedim çok mutlu olurum. Yani sonuçta olay bir kişi olayı değil, olay bir hukuk olayı. Hukuka yapılan bir darbe, milli iradeye yapılan bir darbe. Hukukun nasıl şahsileştirilirse hangi sonuçları verebileceğini gösteren ilginç bir olay. Bunu ifade ettim. Ekrem Bey’e de biz yarın bir miting yapalım yine Saraçhane’de olsun diye. Onun üzerine anladığım kadarıyla diğer liderler de duyarlıklarını gösterdiler o çerçevede bugün saat 16.00’da Saraçhane’de İstanbullularla beraber olacağız.
İsmail Küçükkaya- Sayın Davutoğlu ne kadar incelikli davranmış değil mi böyle sizi arayıp…
Kemal Kılıçdaroğlu- Evet.
İsmail Küçükkaya- Mesela Sayın Akşener aradı mı sizi?
Kemal Kılıçdaroğlu- Yo hayır.
İsmail Küçükkaya- Aramadı, o gitti dayanışma gösterdi oraya giderek.
Kemal Kılıçdaroğlu- Evet.
İsmail Küçükkaya- Bugün ne olacak efendim, o 6 lider bir arada ne yapacaksınız?
Kemal Kılıçdaroğlu- Şimdi tabi ben diğer liderler adına konuşma hakkına sahip değilim; ama orada hukukun ne kadar önemli olduğunu, İstanbul’un ne kadar önemli olduğunu, İstanbul üzerine neden siyasal iktidarın bu kadar durduğunu, İstanbul’un rantını yemek istediğini. Bunlar İsmail Bey nasıl insanlar ya, ye ye doymuyor bu insanlar ya! Gerçekten ya. Aklımın alacağı bir şey değil. Siz metroları durdurdunuz, inşaatları durdurdunuz. Nerede bir boş alan varsa orayı aldınız gökdelenler diktiniz, arkasından kalkıp itiraf ettiniz ‘biz İstanbul’a ihanet ettik’ diye. Hala doymuyorlar hala! Ben İstanbul’u nasıl alabilirim diye. İstanbullular İstanbul’un rantını İstanbulluya vereceklerdir bir kişiye değil. Bir kişinin iradesine değil. İstanbullulara güveniyorum. İstanbulluların iradesine de güveniyorum. Yapılan haksızlığın kamu vicdanında derin yaralar açtığını da görüyorum zaten. Ama bizim hiçbir umutsuzluğa kapılmadan, altını özenle çiziyorum hiçbir umutsuzluğa kapılmadan demokrasiyi yeniden getireceğimizi, hukukun üstünlüğünü yeniden sağlayacağımızı herkesin bilmesini isterim. Bu olaylar, sadece bizim daha azimli ve daha kararlı bir yol yürümemize ortam hazırlıyor.
İsmail Küçükkaya- Siz düne göre böyle misiniz; şahıs olarak, Genel Başkan olarak?
Kemal Kılıçdaroğlu- Elbette, tabi. O nedenle söyledim Ekrem Bey’e, sakın üzülme dedim. Güler yüzle bütün İstanbullulara hizmet etmeye devam edeceğim de. Benim İstanbullulara vereceğim hizmeti hiç kimse engelleyemez de. Evet, hiç kimse engelleyemez. Gücü nereden alıyor? Gücü bir kişiden değil, 16 milyon İstanbulludan alıyor. 16 milyon İstanbulludan ben güç alıyorsam benim önümde hiç kimse duramaz. Halk en büyük güçtür, buna herkesin inanmasını isterim. Halkın gücü hakkın gücüdür. Dolayısıyla halkın gücünü arkanıza aldığınız zaman, aynı zamanda haklı bir davanızın da 16 milyon kişi tarafından desteklendiğini görüyorsunuz.
İsmail Küçükkaya- Sayın Genel Başkan, sizi kararlı görüyorum bu anlamda düne göre ve zaten bunu açıkladınız. Şimdi sabah bir izleyenim de bana sormuştu ben de dedim ki, tam 31 yıllık gazeteciyim, Ankara’dan geliyorum, boş zamanlarımda İlber Ortaylı gibi bilge tarihçilerle de vakit geçirdim. Yakın siyasi tarihi biliyorum veya bilmediğimi okuyarak öğrendim. Bu kararın nasıl siyasi sonuçlar üreteceğini biliyorum ben. Ama benim söylediğimin bir önemi yok. Ben hani bir gazeteci olarak ben biliyorum. Yani biz şimdiki seçimde siz 6 lider bir aday göstereceksiniz, bunun nasıl sonuçlanacağını biliyorum. Benim söylediğim önemli değil. Sizce bu karar siyaseten hangi sonuçları üretecek?
Kemal Kılıçdaroğlu- Bu karar siyaseten şunu; 85 milyon yurttaş ve oy kullanacak olan yurttaşlar, demokrasinin ayaklarının altından kaydığını görüyorlar. Dolayısıyla altı lideri buluşturan aslında demokrasi, demokrasi özlemi. Daha sağlıklı ve daha tutarlı bir anayasa özlemi. Altı lideri buluşturan bu. Biz o nedenle önce anayasa değişikliğinden başladık, nasıl daha demokratik, güzel işleyen bir anayasa yapabiliriz diye. Çünkü demokrasi gelişmedikçe ekonomi gelişmez. Demokrasi gelişmedikçe insan hakkı ihlalleri olur. Demokrasi gelişmedikçe düşünme, fikir, ifade bunları açıklama özgürlüğü olmaz. Bütün bunların hepsini yapmamızın, ilk adım atmamızın nedeni o. Bu olay bizim altı liderin daha sıkı sıkıya, kol kola, omuz omuza yürümeleri için önemli bir ivme kazandırır. Bu olay bize bir ivme kazandırır. Bunu görüyorum zaten. O nedenle hepimiz bunu biliyoruz zaten. Seçimle gelen seçimle gitmeli. Seçimle gelen darbeyle gitmemeli. Bu ülke darbelerden çok çekti ya, yetmez mi Allah aşkına ya! O darbe, bu darbe, şu darbe…
İsmail Küçükkaya- Bunu darbe olarak mı görüyorsunuz?
Kemal Kılıçdaroğlu- Darbe tabi. Açıkça bir darbe bu da. Sen kim oluyorsun da diyor İstanbullulara hizmet ediyorsun? Hizmeti bana edeceksin, ben ne söylersem ona uyacaksın diyor. Uymazsan diyor, bak bir mahkeme kararıyla seni hem siyasi yasaklı, hem de belediye başkanlığından alacağım diye bir tehdit var bunun içinde. Bir kişinin tehdidi var. Bir kişinin tehdidi var. Bir kişinin tehdidi İsmail Bey bize sökmez. Bu kardeşinizi linç girişimiyle karşı karşıya bıraktılar Çubuk’ta. Neden? Acaba Kılıçdaroğlu geri adım atar mı? Ya siz kim oluyorsunuz da biz geri adım atacağız? Sizin feriştahınız gelse biz geri adım atmayız! Biz hayatımızı bu ülke için, bu insanlar için adamaya hazır insanlarız. Bizim siyaset anlayışımız budur. Bizim siyaset anlayışımız, herkesin düşüncesini özgürce ifade ettiği bir Türkiye’dir. Bizim siyaset anlayışımız, benim gibi düşünmeyen insanın da özgürce düşüncelerini açıklayabileceği bir siyaset anlayışıdır. Yasakçı bir siyaset anlayışından yola çıkamayız biz. Bunlar yasakçı. Bunlar parlamentonun da iradesini gasp ettiler. Bakmayın sadece böyle değil parlamentonun da iradesini gasp ettiler. O nedenle bütçe görüşmelerinde ‘Gazi Meclis’ demişlerdi. Gazi Meclisi burayla karıştırmayın. Bu meclis, o Gazi Meclis değildir. Bu meclis, iradesi ipotek altında olan bir meclistir. O nedenle ona güveniyorlar. Parlamentodaki güçlerine güveniyorlar. Baskı kurarız diyorlar. Yargı üzerinde baskı kurarız diyorlar. Kimin üzerinde baskı kurarsanız kurun, bu millet demokrasiye aşıktır ve bu millet bu ülkeye demokrasiyi getirecektir.
İsmail Küçükkaya- Sayın Kılıçdaroğlu, sizinle en son CHP Genel Merkezinde buluştuğumda, ‘henüz adayın kim olduğunu hiç konuşmadık, bilerek konuşmuyoruz çünkü önce programlar, ilkeler, geçiş’ demiştiniz. Şimdi bir sonraki toplantı ne zaman efendim 26’sı diye bir şey duydum ama?
Kemal Kılıçdaroğlu- Olabilir. Gelecek Partisinin ev sahipliğinde bunu yapacağız, Sayın Davutoğlu liderler turunu sürdürüyor.
İsmail Küçükkaya- ‘Ocak’ın ilk haftasına da kalabilir’ dedi, Davutoğlu’nu aramıştım...
Kemal Kılıçdaroğlu- Olabilir evet.
İsmail Küçükkaya- Adayı henüz konuşmadınız?
Kemal Kılıçdaroğlu- Tabi.
İsmail Küçükkaya- Ne zaman konuşacaksınız?
Kemal Kılıçdaroğlu- Bütün bunlar belli olduktan sonra. Yani bir hükümet programı dediğimiz bir gerçek metnin ortaya çıkması lazım, bu metnin kamuoyuyla paylaşılması lazım. Çünkü bu ortaya çıktıktan sonra altı lider aynı şeyi seslendireceğiz. Her birimiz ayrı şeyi değil, aynı şeyi seslendireceğiz. Arkasından işte bir güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçişin yol haritası var, o yol haritası üzerinde de görüşmeler şu anda devam ediyor. Onu da yine altı lider netleştirdikten sonra, hangi süre içinde güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçeceğiz, geçerken nasıl çalışacağız, hangi kararları nasıl alacağız bununla ilgili çalışmalar da var.
İsmail Küçükkaya- Bu dün meydana gelen gelişme sizin buradaki çerçevenizi, yol haritanızı etkiler mi? Yani adaylık belirleme sürecini takvim olarak veya herhangi bir şekilde etkiler mi efendim?
Kemal Kılıçdaroğlu- Yo etkilemez. Şunun için etkilemez. Biz öteden beri attığımız her adımın belli bir kararlılıkla ve bilgi birikimi şeklinde ilerlediğini biliyoruz. Yani attığımız her adımda bir tuğla koyuyoruz. Üzerine iki tuğla koyuyoruz, üzerine üç tuğla koyuyoruz. Acele etmiyoruz. Kararlılıkla ve altı liderin ortak iradesiyle bir metni çıkarmaya çalışıyoruz. Altı lider derken, sadece altı liderden ibaret bir şey değil, altı liderin altında gerçekten güçlü kadrolar var her bir liderin altında. Onun için o kadrolarda akademisyenler var, o kadrolarda emekli bürokratlar var, o kadrolarda siyasiler var, eski siyasiler var, halen görevde olan siyasiler var. Dolayısıyla her birisi kendi alanında çalışıyor, olgunlaştırıyor, kendi aralarında tartışıyorlar. Uzlaşılmayan konular varsa onlar liderlere intikal edecek.
İsmail Küçükkaya- Efendim son soru. Bu yayın için bir kere geldiğiniz için teşekkür ediyorum. Almanya gezisini iptal ederek geldiniz. Dün danışmanınız Ömer Bey’le konuşurken saati sıkı sıkı planlamak durumunda kaldık 10.45’te çıkmanız için, çünkü 11.00’de de bütün belediye başkanlarıyla bir araya geliyorsunuz değil mi efendim?
Kemal Kılıçdaroğlu- Evet. Bir açılışımız var. Yani şu; Ekrem Bey, Büyükşehir Belediye Başkanı olarak İstanbullulara hizmet etmeye devam ediyor. Gideceğiz beraber, bir temel atma var. Dolayısıyla ne yaparlarsa yapsınlar hiç kimse Ekrem Beyi İstanbullulara hizmet etmekten alıkoyamayacak. Bunu bütün İstanbullu kardeşlerimin bilmesini isterim. Arkasında güçlü bir irade var, arkasında Cumhuriyet Halk Partisi var. Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz bütün belediye başkanlarımıza nasıl sahip çıktıysak, il başkanımız da haksızlığa uğradı, ona da nasıl sahip çıktıysak aynı çerçevede sahip çıkacağız. Hiç kimse moralini bozmasın, hiç kimse, herkes geleceğe umutla baksın.
Özellikle gençlere seslenmek isterim. Sevgili gençler diyorum onlara. Sevgili gençler, üzülmeyin. Sevgili gençler, bunlar sakın ola ki moralinizi bozmasın. Neden moralinizi bozmasın? Çünkü sandığa gideceksiniz ve otoriter bir yönetimi kendi oylarınızla değiştireceksiniz ve gençler şunu görecekler, tarihe bir not düşecekler. Sadece Türkiye Cumhuriyeti Devletinin tarihine değil, dünya siyaset tarihine bir not düşecekler. Gençler diyecekler ki; biz otoriter bir yönetimi, kendi oylarımızla, demokratik yöntemlerle değiştirdik diyecekler. Bu, dünya siyaset tarihine bizim gençlerimizin bırakacağı en güzel armağan olacak. O nedenle hiç kimse üzülmesin. Zulümleri artacak, ben bunun farkındayım; baskıları artacak ben bunun farkındayım; pek çok kurumu çalışamaz hale getirecekler, ben bunun da farkındayım. Ama şunun da farkındayım. Artık sonları geldi. Zulmü artıyor, çünkü onlar da sonlarının geldiğini biliyorlar. Yeni bir Türkiye’ye, güzel bir Türkiye’ye, aydınlık bir Türkiye’ye, herkesin rahat gezdiği bir Türkiye’ye özlem duyduk ve bu özlemi gerçekleştireceğiz.
İsmail Küçükkaya- Sayın Kılıçdaroğlu, ‘Demokrasi Meydanı’na katıldığınız için çok teşekkür ediyorum efendim.
Kemal Kılıçdaroğlu- Ben de teşekkür ederim.
İsmail Küçükkaya- Kolaylıklar diliyorum, eksik olmayın.
Kemal Kılıçdaroğlu- Sağ olun efendim.
İsmail Küçükkaya- Değerli izleyenler, müsaade ederseniz ben ana muhalefet partisi lideri Sayın Kılıçdaroğlu’nu uğurlayacağım. Yarın sabaha kadar esen kalın, sağlıkla kalın.
25.11.2024
25.11.2024
25.11.2024
25.11.2024