19.01.2017

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU, FOX TV’DE YAYINLANAN İSMAİL KÜÇÜKKAYA İLE ÇALAR SAAT PROGRAMINA CANLI YAYIN KONUĞU OLDU

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU, FOX TV’DE YAYINLANAN İSMAİL KÜÇÜKKAYA İLE ÇALAR SAAT PROGRAMINA CANLI YAYIN KONUĞU OLDU

KILIÇDAROĞLU: BÜTÜN BU BASKILARA KARŞI HALKIMIZ REFERANDUMDA "HAYIR" DİYECEK

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Fox Tv’de katıldığı canlı yayında, “Bu koşullarda bir referanduma karşı biz yine mücadele edeceğiz. Bakın bütün bu baskılara karşı halk buna “Hayır” diyecektir. Kesinlikle “Hayır” diyecektir. Neden? Çünkü halk kendi geleceğini de düşünecektir, çocuğunun geleceğini düşünecektir. Bu düzenleme çıksın, hiç kimsenin can ve mal güvenliği olmaz” dedi.

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Fox Tv’de katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin değerlendirmeleri ve sorulara verdiği yanıtlar şöyle:






İsmail KÜÇÜKKAYA- Çalar Saat devam ediyor. Bu defa özel bir konuğumuz var Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu. Efendim hoşgeldiniz.

Kemal KILIÇDAROĞLU- Hoşbulduk efendim.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Günaydın.

Kemal KILIÇDAROĞLU- Günaydın sizde hoşgeldiniz.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Hoşbulduk çok teşekkürler. Nasılsınız? Çünkü gece 4’te mi gittiniz, 3’te mi gittiniz oylamalar geç bitti.

Kemal KILIÇDAROĞLU- Gece 4’te evdeydim, sabaha karşı geldik dolayısıyla çalışıyoruz öyle diyelim.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Şimdi efendim kritik bir dönemde size sormak istediğim çok soru var ve biz sosyal medya vasıtasıyla da sorular alıyoruz. Her şeyi konuşmak istiyoruz, çünkü çok önemli bir dönem. Önce dün MHP lideri Devlet Bahçeli’ye gittiniz, gitmeden önce aslında çok konuşuldu, tartışıldı. Çünkü Devlet Bahçeli’nin açıklamaları da vardı. Dolayısıyla, “Niye gidiliyor” denildi. Nasıl geçti görüşmeniz?

BİZİM ÇOCUKLARIMIZA, TARİHE VE TÜRKİYE’YE KARŞI SORUMLULUĞUMUZ VAR

Kemal KILIÇDAROĞLU- Görüşme gayet güzel, samimi bir ortamda geçti. Herhangi bir sorun yok. Ama bizim çocuklarımıza karşı sorumluluğumuz var, tarihe karşı sorumluluğumuz var, Türkiye’ye karşı sorumluluğumuz var. Türkiye’de bir anayasa değişikliği yapılıyor ve çok temel bir değişiklik, rejimi değiştiriyoruz, başka bir rejime geçiyoruz.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Rejim değişiyor mu efendim? İktidar sistem değişiyor diyor rejim değil.

BU REJİM DEĞİŞİKLİĞİDİR

Kemal KILIÇDAROĞLU- Efendim parlamenter demokratik sistemden başkanlık sistemine geçiyoruz. Yani bu rejim değişikliğidir. Parlamenter demokratik sistem vardı bizde, hala var. Ama 2 yıldır uygulanmıyor, fiili durum var deniyor, anayasa ihlal ediliyor. Onun yerine diyorlar ki, fiili durumu yasal duruma geçirelim. Bunun için ne yapmamız gerekiyor? Anayasayı değiştirmemiz gerekiyor. Dolayısıyla, anayasa değişikliğiyle rejimi değiştirip, parlamenter demokratik sistemden başkanlık sistemine geçmek istiyorlar.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Zaten Başbakanda olmayacak yeni dönemde artık.

Kemal KILIÇDAROĞLU- Başbakan olmayacak, parlamento ikinci derecede bir organ olarak ortaya çıkmış olacak. Hükümet parlamentodan güvenoyu almayacak, böyle bir ihtiyaç duymuyor, gensoru verilmeyecek.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Dün efendim işte Sayın Bahçeli’nin makamına girdiniz, o da sizi kapıda karşıladı son derece nazik bir şekilde, her zamanki gibi. Zaten nazikte bir insan. Ne dediniz kendisine?

Kemal KILIÇDAROĞLU- Evet öyle. Önce biraz sohbet ettik. İkimizde Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi mezunuyuz. Okula gidip gitmediğini, ne kadar süredir gidip gitmediğini sordum. Biraz geçmişten, ortak geçmişimizden bir anlamda söz ettik. Daha sonra doğrudan doğruya anayasa değişikliğiyle ilgili kaygılarımı Sayın Bahçeli’yle paylaştım.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Ne dediniz, tam nasıl başladı orada?

Kemal KILIÇDAROĞLU- Şimdi izin verirseniz, yani kaygılar derken, ben anayasa değişikliği konusunda yapılan uygulamaların, getirilen düzenlemelerin bizim açımızdan sakıncalarına değindim ve ayrıntılarına girdim. Sayın Bahçeli’ye bütün bu ayrıntıları aktardım. Dolayısıyla bunları aktarmak benim görevimdi. Dediğim gibi benim tarihe karşı sorumluluğum var, ülkeme karşı sorumluluğum var, çocuklarımıza karşı sorumluluğumuz var. Dolayısıyla bu kadar temel bir değişikliğin, bir anayasa değişikliğinin parlamentodan güle oynaya geçmesi gerekirken kavgayla geçiyorsa, bunun altında derin bir sorun var demektir.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Ki, Sayın Bahçeli’de bu kavga ve gerginlik havasının referandum sürecinde eğer meclisten onaylanırsa, halka da yansıyabileceğine dair kaygılarını da dile getirmişti.

Kemal KILIÇDAROĞLU- Yansıyacaktır mutlaka. Yani siz parlamenter demokratik sistemden ya da parlamenter demokratik rejimden neden vazgeçiyorsunuz, hangi gerekçeyle vazgeçiyorsunuz?

İsmail KÜÇÜKKAYA- Efendim siz bu kaygılarınızı dile getirince Sayın Bahçeli ne dedi?

Kemal KILIÇDAROĞLU- İzin verirseniz o bölümlere girmek istemem. Çünkü baş başa yaptığımız bir görüşmeydi. Sizin bu sorduğunuz soru önemli bir soru ama bu sorunun muhatabı izin verirseniz ben olmayım, Sayın Bahçeli olsun. Çünkü bir özel görüşmenin dışarıya yansıtılmasını çok doğru bulmuyorum.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Ama hepimizin hayatı, kaderi sözkonusu efendim. Mesela şeyi savundu mu? Bu anayasa paketini savundu mu? “Bu geçmelidir, ülke için önemlidir mi” dedi? Yani şunun için, ya da şunu sordunuz mu? Çünkü Sayın Bahçeli geçmişte farklı düşünüyordu. Değişikliğinin bir sebebi olmalı onu anlamak istiyoruz biz.

Kemal KILIÇDAROĞLU- Şimdi Sayın Bahçeli elbette yani bir söz vermiş ve bu sözünün arkasında duruyor. Ben de illa görüşünü değiştir diye bir özel öneri götürmedim.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Demediniz mi ona vazgeçin?

Kemal KILIÇDAROĞLU- Ben bu anayasa değişikliğinin Türkiye’ye bir felaket getireceğini, kendi açımdan bütün ayrıntılarıyla ortaya koydum. Dolayısıyla takdir elbette ki, Sayın Bahçeli’ye aittir. Görüşü değerlendirmek, benim görüşüme itibar edip etmemek, yine tümüyle Sayın Bahçeli’nin takdirindedir. Ama bu yapının, bu anlayışın, bu anayasa değişikliğinin Türkiye’yi bir felakete sürükleyeceği aklı başında olan herkesin bileceği bir gerçektir.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Yorumunuzu alıyım. Sayın Bahçeli’nin sözlerini vermiyorsunuz ikili görüşmeye saygınızdan dolayı. Siz şimdi dün oraya gittiniz, aynı zamanda bir yurttaşsınız ve karşınızda da ülkenin bir siyasi parti lideri var. O tutum değişikliğinin, yani bu başkanlık sistemine ilişkin desteğinin neden olduğunu siz anlayabildiniz mi?

Kemal KILIÇDAROĞLU- Daha önce yaptığı açıklama vardı izin verirseniz o açıklamayı ifade edeyim. Bir fiili durum var, o fiili durumu hukuki duruma kavuşturmak.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Bu izlenimde?

Kemal KILIÇDAROĞLU- Evet.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Sizce Bahçeli nasıl bir lider?

NEREDE ÇİFT BAŞLILIK VAR?

Kemal KILIÇDAROĞLU- Zor bir soru. Önce şunu ifade edeyim, bir liderin elbette ki partisinin iktidar olması için çaba harcaması son derece doğaldır ve böyle olması lazım. Ama bir liderin aynı zaman da Türkiye’ye karşı sorumlulukları vardır. Bizim parti programlarımız var, seçim beyannamelerimiz var, bizim halka verdiğimiz vaatler var ve liderlerin kendi içinde tutarlılıkları çok ama çok önemlidir bu ideallerle yola çıkıyorlarsa, yani büyük Türkiye idealiyle yola çıkıyorlarsa, ben isterdim ki, gönlümden geçen şudur tabi, Sayın Bahçeli parlamenter demokratik sistemdeki ısrarını sürdürebilseydi ve şunu söyleyebilseydi. Arkadaş siz parlamenter demokratik sistemden neden şikâyet ediyorsunuz? 14 yıldır, 15 yıldır tek başına iktidarsınız. Kim geldi size engel oldu? İstediğiniz kanunu çıkarıyor musunuz? Çıkarıyorsunuz. İstediğiniz kararı alıyor musunuz? Alıyorsunuz. Bakanlar kurulunda yabancı birisi var mı? Hayır. Bir koalisyon var mı? Hayır. İstikrar istikrar istikrar dediniz geldiniz tek başınıza 15 yıldır ülkeyi yönetiyorsunuz. Şimdi ne oldu da birdenbire bir gün kalktınız dediniz ki, efendim çift başlılık olmaz. Nerede çift başlılık var? Nerede var? Yani Erdoğan bir şey söyledi de Binali Bey itiraz mı etti?

İsmail KÜÇÜKKAYA- Hemen araya gireyim efendim. Ben sizden önce Sayın Başbakana Çankaya Köşküne gittim. Tabi Çankaya Köşkü deyince insan söylerken bile heyecanlanıyor. Onu Başbakana da söyledim, kurmaylarına da. Çankaya Köşkü Atamızın, kurucu devlet babamızın makamı.

Kemal KILIÇDAROĞLU- Devletin temellerinin atıldığı yer öyle diyelim.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Şimdi oraya girdim Sayın Başbakana da bunları sordum. Dedi ki, “şimdi çift başlılık yok ama, yarın bir gün iki farklı isim gelir, egosu yüksektir bu iki isim, tartışma çıkarsa ne olur, bunun için biz değiştiriyoruz” dedi. Nasıl geliyor size bu argüman?

BİR PARTİNİN GENEL BAŞKANI TARAFSIZ OLAMAZ

Kemal KILIÇDAROĞLU- Devleti ya bir kişi yönetecek ya ortak akıl yönetecek. Bugün tarihsel süreç içinde geldiğimiz nokta, milli egemenliğin üç ayrı güç tarafından kullanılmasıdır. Yasama, yargı, yürütme. Daha çağdaş demokrasilerde, demokrasisi daha gelişmiş ülkelerde medya dördüncü unsur olarak ortaya çıkar. Çünkü medyada halkın gözü, kulağı, sesi olmak durumundadır. Şimdi siz bütün yetkileri bir kişiye veriyorsunuz. Bu kişi hem milletvekili, hem Başbakan, hem Genelkurmay Başkanı, hem Yargıtay Başkanı, hem Danıştay Başkanı, hem Anayasa Mahkemesi Başkanı, hem Milli Güvenlik Kurulu Başkanı. Yani bütün yetkiler kendisinde. Hem bir partinin Genel Başkanı. Hem de çıkıp ben tarafsız olacağım diyecek.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Ben mesela kendi yorumumu yapıyım. Yurttaş olarak benim de bir fikrim var. Ben bunu muhataplarıma AKP’lilere de söylüyorum. Ya diyorum ben mesela diyelim bir Cumhurbaşkanı, saygı duyuyorum ben bütün Cumhurbaşkanlarına. Ama o Cumhurbaşkanı gidip mesela diyelim CHP’li bir Cumhurbaşkanı seçildi, halk seçti. Ama ben istemem ki o kişi aynı zamanda gidip CHP’nin Genel Başkanı olsun. Bunu bir tık anlayamıyorum efendim. Bunu da bir fikir olarak söylemiş olayım.

TARAFSIZ, HERKESE EŞİT MESAFEDE OLMASIDIR

Kemal KILIÇDAROĞLU- Efendim sadece o değil ki, o kadar çok şey var ki bizim anlamakta zorluk çektiğimiz. Şimdi az önce söylediniz partinin Genel Başkanı, güzel partinin Genel Başkanı aynı zamanda. Şimdi bu kişi aynı zamanda gelecek TBMM’ye diyecek ki, “Ben tarafsız davranacağıma dair namusum ve şerefim üzerine ant içerim” Bir partinin Genel Başkanı tarafsız olamaz ki, örneğin ben tarafsız olamam. Çünkü ben CHP’liyim. Sayın Binali Yıldırım tarafsız olamaz, Sayın Devlet Bahçeli tarafsız olamaz. Parlamentoda seçilip gelen bir milletvekili tarafsız olamaz. Çünkü milletvekili yemininde de tarafsızlık sözü yoktur. Tarafsızlık sözü sadece ve sadece Cumhurbaşkanında vardır. Çünkü Cumhurbaşkanı cumhuru temsil ediyor, herkesi temsil ediyor. Beni de temsil ediyor, sizi de temsil ediyor, simitçiyi de, sanayiciyi de, hepimizi, dilenciyi de, çok varlıklı birisini de. Yani bu ülkede yaşayan herkesi temsil ediyor. Şimdi peki herkesi temsil etmesi gereken bir kişinin temel özelliği nedir? Tarafsız olmasıdır. Herkese eşit mesafede olmasıdır.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Şimdi efendim sizin önünüzde tabi bu anayasa metni de var siz iyi çalıştınız bu konuya biliyorum 18 maddeyi. Ben Başbakana bunu da sordum niye dedim hani ortak akıl, şimdi siz diyordunuz ki bize mutabakat, çünkü biz işte zor bir dönemdeyiz, sizde gittiniz Yenikapı ruhuna Cumhurbaşkanıyla, Başbakana destek de verdiniz. FETÖ’yle mücadelede destek verdiniz, veriyorsunuz değil mi efendim?

Kemal KILIÇDAROĞLU- Tabi elbette.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Peki niye olmadı dedim hani CHP’de olsa madem anayasayı değiştiriyorsunuz böylesine bir dönemde. Dedi ki, “Bende isterdim CHP gelsin, itirazlarını yapsın, böyle toptan hayırcı olmak yerine, bana madde madde bu evet mesela 18 yaşa indirmeyi söyledi, bunun nesine itiraz edebilir, hayırlarını da söyleseydi ortak bulsaydık” dedi. Bu nasıl geliyor size peki?

“BUNLAR İLLA BİZ BAŞKANLIK GETİRECEĞİZ” DEDİLER

Kemal KILIÇDAROĞLU- Samimi değil. Neden? Şimdi TBMM Başkanı Sayın Karaman dedi ki, “Bir anayasa komisyonu kuracağız, uzlaşma komisyonu siz de gelip burada görüşlerinizi beyan edin” Kendisine bir mektup yazdım. Çünkü sözle söylesek söz uçar, ortada delil kalmaz. Yazı kalır. Bir yazı yazdım dedim ki, “Parlamenter demokratik sistemi güçlendireceksek, Türk hukuk sistemini darbe hukukundan arındıracaksak biz varız, geliriz her türlü katkıyı vermeye hazırız.” Bu mektubu yazdım. Ama siz derseniz ki, “Yok arkadaş biz illa başkanlığı getireceğiz biz orada yokuz, bunlar illa biz başkanlık getireceğiz” dediler. Biz de “Başkanlığın olmayacağını, olmaması gerektiğini söyledik” ve şunu da söyledik, “140 yıllık bir parlamento geleneğimiz var bizim.” Biz ne diyoruz? “Efendim tarihimize bağlıyız” Bağlıysa niye vazgeçiyorsun. Efendim Osmanlı’ya bağlıyız. Niye vazgeçiyorsun 140 yıllık bir gelenek var, niye vazgeçiyorsunuz bundan? Ayrıca bu sistemde eksiklik var mı? Olabilir gelin düzeltelim.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Aklınıza şu geliyor mu efendim? Şimdi mesela ülke zorlu bir dönemden geçiyor. FETÖ’sü, PKK’sı, DAEŞ’i, ekonomi zorda. Bakın ben her gün burada insanların mesajlarını görüyorum. Ekonomi gerçekten zorda. Niye bunu şimdi yapıyorlar yani onu anlayabildiniz mi? Neden bu gücümüzü harcıyoruz, zamanımızı harcıyoruz. Bunun arkasındaki dinamik, motivasyon ne?

DARBEDEN HÜKÜMETİN HABERİ VARDI
Kemal KILIÇDAROĞLU- 20 bir darbe yapıldı Türkiye’de 15 Temmuz’dan sonra 20 Temmuz’da. 20 Temmuz’da OHAL ilan edildi.

İsmail KÜÇÜKKAYA- 15 Temmuz bir darbeydi…

Kemal KILIÇDAROĞLU- 20 Temmuz gerçek darbeydi.

İsmail KÜÇÜKKAYA- 15 Temmuz?

Kemal KILIÇDAROĞLU- 15 Temmuz FETÖ’nün kontrollü bir darbe girişimi.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Ne demek efendim bunu anlatın?

Kemal KILIÇDAROĞLU- Yani bu darbeden hükümetin önceden haberi vardı. Bu kadar açık, bu kadar net. Bunu yeni söylemiyorum bunu öteden beri söylüyorum zaten.

İsmail KÜÇÜKKAYA- 20 Temmuz?

Kemal KILIÇDAROĞLU- 20 Temmuz OHAL ilan edildi ve gerçek darbe oluşturulmaya çalışıldı ve bütün koşulları ortaya kondu. Onbinlerce kamu görevlisi işinden atıldı, akademisyenler işinden atıldı, OHAL ilan edildi, anayasaya göre, parlamentonun verdiği yetkiye göre yapılması gerekenlerin dışına çıkılarak OHAL’le pek çok düzenlemeler yapıldı, gazeteciler 150’ye yakın gazeteci şu anda hapiste. Bakıldığı zaman toplumun her kesimine, her dokusuna sinen baskıyı, toplumda baskılamayı artıran bir baskıcı yönetimin içine girdik. 12 Eylül darbe dönemini ben biliyorum, 1971 darbe dönemini biliyorum. Aynı uygulamalar bugünde geçerli. Bakın altını çiziyorum aynı uygulamalar…

İsmail KÜÇÜKKAYA- Çok ağır değil mi?

Kemal KILIÇDAROĞLU- Hayır.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Şartlar mı böyle?

Kemal KILIÇDAROĞLU- Yani hükümet bu baskıyı yapıyor. Şimdi neredeyse iki kişi sokakta yan yana yürüyemeyecek. Ne oldu Türkiye’de niye bunlar yapılıyor? “FETÖ’yle mücadele edecekseniz edin, her türlü yardımı yapacağız size” dedik. Hiç FETÖ’yle ilgisi olmayan akademisyenler hapse atıldı. Görüşünü beğenmediğiniz pek çok üniversite hocasının görevine son verildi ve bunların yargıya gitme hakları da neredeyse ellerinden alındı.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Ve olağanüstü hal dönemindeyiz.

Kemal KILIÇDAROĞLU- Ve olağanüstü hal dönemindeyiz ve siz Türkiye Cumhuriyeti hükümeti olarak Birleşmiş Milletlere dilekçe veriyorsunuz diyorsunuz ki, “Türkiye’de ben OHAL ilan ettim ben kendi hapishanelerimde işkence yapacağım” Bu olur mu?

İsmail KÜÇÜKKAYA- Soru şu efendim. Bir ülke böylesine bir değişikliğe giderken olağanüstü hal rejimi altında gider mi? Başbakan bunu tercih etmeyiz demişti. Gider mi efendim?

ORTADA BAŞBAKAN YOK

Kemal KILIÇDAROĞLU- Başbakanın elinde değil ki. Başbakan kendi Başbakanlığını sonlandırma mücadelesi yapıyor. Başbakan yok ki ortada, gerçekçi olalım. Bir kişi var, bir kişi ne diyorsa o oluyor. Fiili durum değil miydi? Fiili durum sözcüğünü kim kullandı en çok? Sayın Bahçeli kullandı. Sonra Sayın Binali Yıldırım kullandı. Yani bir fiili durum var. Bir kişi var sarayda oturuyor ve bu anayasaya uymuyor. Anayasa kurallarına uymuyor. O zaman ne yapmam gerekiyor? O zaman o anayasaya uymuyorsa anayasayı ona uyduralım.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Şunu söyleyebilir misiniz efendim? OHAL döneminde anayasa değişikliği yapılır mı?

ANAYASALAR TOPLUMSAL UZLAŞMA BELGESİDİR

Kemal KILIÇDAROĞLU- Hayır. Bakın, anayasalar yani şu kitapçık toplumsal uzlaşma belgesidir. Her vatandaş eline aldığında bu benim anayasamdır demesi lazım. Çünkü benim haklarımı güvence altına alıyor. Sizin de haklarınızı, Cumhurbaşkanının da hakkını en aşağıda yaşayan yoksul, gariban vatandaşın hakkını da güvence altına alıyor. Şimdi siz anayasa değişikliği yaparken o uzlaşmayı sağlamak zorundasınız. Peki uzlaşma var mı? Hayır yok. Ne var? Parlamentoda gerginlik var.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Size bir fotoğraf göstermek isterim efendim. Bugün bana en çok gelen, CHP tabanından da gelen şu, şimdi size şöyle gösteriyim. Adalet Bakanıyla Levent Gök böyle bayağı güzel el ele tutuşmuşlar aralarından su sızmıyor derler ya işte o hesap. Bunu neden gösterdim. Bugün çok konuşuldu. Şimdi siz 4’te gittiniz oyunuzu kullandınız. Partinizin bu anayasa değişikliği döneminde meclisteki performansından memnun musunuz? Ve bu ve benzeri fotoğrafları nasıl yorumluyorsunuz siz?

Kemal KILIÇDAROĞLU- Şimdi bu fotoğrafın öyküsü şu; çünkü ben 3 veya 4 milletvekilinden sonra geliyordum oyumu kullandım geliyordum. Levent bey Adalet Bakanına dönerek, “Sayın Bakan neden açık oy kullandınız?” dedi Sayın Bakan da Levent beyin elini tutarak, “Açık oy kullanmadım ne oyu kullandığımı sizde biliyorsunuz” dedi. Bu o anda çekilmiş bir fotoğraf. Yani Levent beyin eleştirisine yönelik olarak, Sayın Bakanın elini tutması o anda çekilen bir fotoğraf.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Gerçi sizin mesela meclis kulisinde Sayın Başbakanla çayınızı da eleştirdiler. Ben o zaman dedim ki televizyonda da anlattım. Bunda ne var arkadaşlar dedim, içerde gerekli direnişi yapar sonra çayda içer. Medeni insan bunu yapar.

KAVGA MI EDELİM?

Kemal KILIÇDAROĞLU- Daha önemli bir şey, muhalefet kulisine Sayın Başbakan gelmiş, ben tam içeri girerken o da girdi. Şimdi biz yani kavga mı edelim? Yani bir anlamda bizim misafirimiz, yani muhalefet kulisine gelmiş. Bir anlamda bizim misafirimiz oturup çay içildi. Yani çay içilmesi bile bir eleştiri konusu oluyorsa AKP hükümetinin Türkiye’yi hangi noktaya getirdiğini oturup düşünmemiz lazım.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Soruma geri döneyim. Partinizin meclisteki bu konuyla ilgili performansından memnun musunuz?

CUMHURBAŞKANLARI DEVLETİN SİGORTASIDIR

Kemal KILIÇDAROĞLU- Evet memnunum. Bütün milletvekillerimiz neredeyse günün 24 saati çalışıyorlar, mücadelelerini veriyorlar, parlamenter demokratik sistemin güçlenmesi için, güçlendirilmesi için, yapılan düzenlemelerin yanlış olduğunu ifade ediyorlar, gerekçelendiriyorlar bilimsel açıdan, tarihsel açıdan, kültürümüz açısından bunun yanlış olduğunu ifade ediyorlar. Bu sistemin Türkiye’yi bir dikta yönetimine götüreceğini, Türkiye’de tarafsızlığı ile bilinen Cumhurbaşkanının tarafsızlığını ortadan kaldıracağını, hem Cumhurbaşkanı, hem bir partinin Genel Başkanı olmanın doğru olmadığını.

Bir şey daha söyleyeyim bu çok önemli. Şimdi bakın, Cumhurbaşkanı neden tarafsız olur? Çünkü Cumhurbaşkanları devletin sigortasıdır. Şuanda bu çıkarsa Türkiye Cumhuriyetinin sigortası olmayacak. Sigortası her an atabilir. Neden sigortasıdır? Çünkü devletin uyum içinde çalışmasını sağlayacak tek organdır Cumhurbaşkanlığı. Sorun çıkabilir, hükümetin kendi içinde sorun çıkabilir, diğer organlarla sorun çıkabilir. Örneğin yasama, yargı, yürütme arasında sorun çıkabilir. İktidarla muhalefet arasında tartışmalar, sorunlar çıkabilir. Cumhurbaşkanı çağırır ve bir uzlaşma sağlar. Yani devletin sigortası görevini yapar.

Şimdi bu düzenleme olursa, Cumhurbaşkanının bu fonksiyonu bitiyor. Çünkü tarafsız değil. Hangi sorunu çözecek iktidarla muhalefet arasında? Diğer organların bütün görevlerini kendisi üstleniyor. Hakimleri ben atarım diyor, milletvekillerini ben atarım, valiyi ben atarım, kaymakamı ben atarım, her şeyi ben yaparım diyor. Ama bu sorunu çözmez ki.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Şimdi mecliste artık 10 madde kaldı ama ikinci tur oylamalarda da üç aşağı beş yukarı 341, 342 çıkıyor. Bir sürpriz bekliyor musunuz bundan sonraki bölümde?

Kemal KILIÇDAROĞLU- Tabi her an milletvekilleri ellerini vicdanına koyup çocuklarını, Türkiye’yi düşünürlerse çıkıp buna hayır demeleri lazım. Bakın bunu büyük samimiyetle söylüyorum. Bu olay CHP olayı değildir. Bu olay benim olayım olduğu kadar sizin de olayınız, sanayicinin de, çiftçinin de, emeklinin de, taşeron işçisinin de olayıdır. Demokrasi benim içinde geçerlidir, sizin içinde geçerlidir. Ben düşüncelerimi nasıl açıklayabiliyorsam sizin de düşüncelerinizi açıklamanıza fırsat vermeliyim. Her şeyi ben bilirim, her şeyi ben yaparım ve sadece benim düşündüğüm gibi düşüneceksiniz, benim söylediğim gibi davranacaksınız dediğiniz andan itibaren toplumu bir cenderenin içine sokarsınız.

İsmail KÜÇÜKKAYA- 330’un altına düşme ihtimali görüyor musunuz?

SEN TARAFSIZ CUMHURBAŞKANI MI, TARAFLI CUMHURBAŞKANI MI İSTİYORSUN?

Kemal KILIÇDAROĞLU- Her an düşebilir. Yani eğer ellerini vicdanlarına koyup emin olun eşlerine, emin olun çocuklarına, emin olun mahallenin bakkalına sorsunlar yeter. Ya arkadaş sen tarafsız bir Cumhurbaşkanı mı istiyorsun, yoksa taraflı bir Cumhurbaşkanı mı istiyorsun?

İsmail KÜÇÜKKAYA- Şu anda açık oy mu yapılıyor yoksa anayasamızın emrettiği gibi gizli oyla mı devam ediliyor?

Kemal KILIÇDAROĞLU- Hayır efendim gizli oylama yok açık oylama.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Öyle mi? Mahalle baskısıyla.

Kemal KILIÇDAROĞLU- Tabi çünkü birebir kontrol ediliyor. Sayın Davutoğlu dahil, Sayın Cemil Çiçek dahil hepsi kontrol ediliyor.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Yani Davutoğlu’nun nasıl oy verdiğinden emin olmadıkları için mi?

MİLLETVEKİLLERİNİN OYU KONTROL EDİLİYOR

Kemal KILIÇDAROĞLU- Tabi. Cemil Çiçek dahil pek çok AKP milletvekili tek tek kontrol ediliyor. Diğer milletvekillerinin kullandıkları pullar ellerinden alınıyor getir bakalım sen oraya beyaz attıysan yeşille kırmızıyı getir bakalım bize görelim bakalım sen gerçekten hangi oyu kullandın diye. Bakın orada kabinler yapılmış. Gizli oy ne demektir? Gidersiniz alırsınız pulları zarfta verilmiş kabine girersiniz özgür vicdanınızla oyu kullanırsınız, puanı ya da işte pulu koyarsınız gidersiniz atarsınız ve oyununuzu kullanırsınız. Sadece vatandaşlara sorayım gidiyoruz normal seçimlerde açık oy kullanabiliyor muyuz? Sizde oy kullandınız bende oy kullandım. Gidiyorsunuz alıyorsunuz, size veriliyor listeler gidiyorsunuz bir bölmeye orada oyunuzu kullanıyorsunuz evet, hayır mührünüzü kullanıyorsunuz getiriyorsunuz zarfa atıyorsunuz değil mi? Gizli oy budur. Gizli oy açık tasnif.

Şimdi mecliste de gizli oy olması lazım. Anayasa diyor bunu öngörüyor. Gizli oy. Efendim ben açık kullanırım. Kullanamazsınız efendim. Çünkü gizli oy sizin açık oy kullanmanıza engel oluyor anayasa bu hükmü getirerek.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Çünkü bir başkasının özgür vicdanıyla oy kullanmasının teminatı o aslında. Kimse baskı altına alamasın diye.

Kemal KILIÇDAROĞLU- Türkiye’nin en temel yasası, Türkiye’nin rejimini belirleyen bir yasayı eğer oy kullanırsan diyor oturacaksın gizli kabinde bakacaksın buna ben buna hayır mı demeliyim evet mi demeliyim? Şimdi kabine girmeden, çoğu zaman oylarını da göstererek gelip oy kullanıyorlar. Biz buna hep itiraz ediyoruz. Bakın daha önce bir gerginlik çıktı az önce söylediniz. O gerginliğin temel nedeni bu. Arkadaş niye gizli oy kullanmıyorsunuz? Gizli oy olsa belki bazı milletvekilleri gerçekten vicdanlarının sesini dinleyecekler buna hayır diyecekler.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Ne olur mesela tam olarak gizli oy kuralına uyulsa?

GİZLİ OY KULLANILIRSA “RET” ÇIKAR

Kemal KILIÇDAROĞLU- Kesinlikle ret çıkar. Bu arkadaşlarımızın birebir yaptığı görüşmelerde de gayet açık ve net söylüyorlar.

İsmail KÜÇÜKKAYA- MHP’den mi, AKP’den mi?

Kemal KILIÇDAROĞLU- İki taraftan da. Kesinlikle hayır çıkar. Yani neden hayır çıkar? Az önce söyledim, bir ülkede Cumhurbaşkanının tarafsızlığı kadar önemli bir konu var mı? Yok. Şimdi biz tarafsızlığını kaldırıyoruz Cumhurbaşkanına diyoruz ki, sen hem bir partinin Genel Başkanı olacaksın aynı zamanda sen Cumhurbaşkanı olacaksın. Bir partinin Genel Başkanı bu ne demektir biliyor musun? Sen hem valiyi tayin edeceksin, hem bulunduğun partinin İl Başkanını tayin edeceksin. O zaman Cumhurbaşkanını kim temsil edecek?

Bakın, ben CHP’nin Genel Başkanıyım. İstanbul İl Başkanı, Hakkari İl Başkanı, Trabzon İl Başkanı beni temsil eder İl Başkanları. Ben Cumhurbaşkanı olduğum da Trabzon’daki İl Başkanı beni temsil edecek, vali de beni temsil edecek. Devletin yönetiminde kim söz sahibi olacak? Asıl iki başlılık o zamanlar çıkacak ortaya. Parlamentoyla Cumhurbaşkanı arasında kavgalar çıkacak. Asıl derin kavgalar o zaman çıkacak.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Bir de ben fotoğrafa baktığımda, bu 18 maddeyi okuduğumda bu çok açık söyleyebilirim bunu bir vatandaş, bir gazeteciyim. Bu tam Erdoğan’a göre bir elbise olmuş. Şimdi peki Erdoğan’dan sonra ne olacak? İnsanlar baki değil ki. Yani insanoğlu fani. Şimdi biz kişilere göre mi sistem değiştireceğiz?

KİŞİLERE GÖRE REJİM BELİRLENMEZ

Kemal KILIÇDAROĞLU- İsmail bey, kişilere göre rejim belirlenmez. Rejimi bir ülkenin tarihsel koşulları, sosyolojik koşulları, kültürel koşulları belirler. Bizim tarihimize baktığımız zaman 200 yıllık bir modernleşme mücadelesi vardı. Hatta 500 yıllık bir modernleşme mücadelesi vardı. Sürekli demokrasimizi geliştirmeye çalışmışız. Zaman zaman engeller olmuş, zaman zaman geriye dönüşler olmuş ama hep demokrasiyi geliştirmeye çalışmışız. Şimdi temelden bütün sistemi, rejimi bir tarafa atıyoruz bir kişinin beklentilerine uygun rejim oluşturuyoruz bütün yetkileri vererek. Yarın birisi geldi oturdu oraya…

İsmail KÜÇÜKKAYA- Erdoğan’dan sonra bir başkası.

Kemal KILIÇDAROĞLU- Birisi herhangi birisi. Özür dilerim ama bir deli geldi oturdu oraya diyelim. Ülke ne hale gelir?

İsmail KÜÇÜKKAYA- Ya da efendim mesela FETÖ gitti METÖ geldi işte öyle biri geldi nereden bileceğim. O adam her şeyi belirleyecek tek başına.

Kemal KILIÇDAROĞLU- Tabi her şeyi. Hakimi o belirleyecek, valiyi o belirleyecek, milletvekilini o belirleyecek. Devletin temel omurgası altüst olacak. Şimdi siz bir kişiye göre değil, bizim tarihsel koşullarımıza göre, sosyolojik koşullarımıza göre, kültürel koşullarımıza göre. Bakın Almanya’daki sisteme bakın, bütün tarihi birikim yansır oraya. Amerika’daki sisteme bakın bütün tarihi birikim yansır oraya.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Zaten efendim buna diyorlar ya bu Türk usulü diyorlar.

Kemal KILIÇDAROĞLU- Hayır efendim Türk usulü değil, açın Metehan’dan buyana gelin bakın Türk tarihine bakın.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Bu Türk usulü de değil.

Kemal KILIÇDAROĞLU- Yok efendim. Bu gayri milli, gayri yerli bir kişinin egosunu tatmin etmek için parlamentoya getirilen ve zorla çıkartılmaya çalışılan bir düzenleme.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Peki meclisten diyelim ikinci turda da geçti. Geneli üzerindeki oylamalardan da 330 üzeri çıktı. İş milletimize geliyor. Benim güzel milletim neylerse güzel eyler. Peki ne olur sizce?

Kemal KILIÇDAROĞLU-
Şimdi bakın, silahlar eşit olmalı. Yani hükümet bunun propagandasını yaparken muhalefete de en azından belli imkanlar sağlanması lazım.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Şartlar eşit olursa?

Kemal KILIÇDAROĞLU- Yani öyle olması lazım. Şimdi ben buna niye hayır diyorum vatandaşımın bilmesi lazım değil mi? Veya hükümet neden evet diyor onu da vatandaşın bilmesi lazım. Dolayısıyla silahların eşit olması lazım, koşulların eşit olması lazım.

BÜTÜN BU BASKILARA KARŞI HALK BUNA HAYIR DİYECEK

Şimdi bu eşitlik sağlanmıyor. Bizi endişelendiren temel nokta o. Bakın bu geçtikten sonra valisi, kaymakamı, muhtarı herkesi baskı altına alacaklar. Medya zaten şuanda %90 hükümetin kontrolünde kimse kusura bakmasın. Medya %90 hatta 90’ında çok daha üstünde hükümetin kontrolünde. Hatta bazen tek noktadan aynı başlıklar atılabiliyor. Aynı köşe yazıları aynı başlıkla yazılabiliyor. Üstelik onlarcası. Bu koşullarda bir referanduma karşı biz yine mücadele edeceğiz. Bakın bütün bu baskılara karşı halk buna hayır diyecektir. Kesinlikle hayır diyecektir. Neden? Çünkü halk kendi geleceğini de düşünecektir, çocuğunun geleceğini düşünecektir. Yarın birisi çıkacak diyecek ki, ey ahali hepinizi aldım içeriye. Alır mı? Alır. Kimsenin şu düzenleme çıksın hiç kimsenin can ve mal güvenliği olmaz. Hiç kimsenin. Şuanda bakın açıklama yaptılar değil mi? Doları olanı terörist ilan ettiler mi? Sayın Cumhurbaşkanı FETÖ terör örgütüyle…

İsmail KÜÇÜKKAYA- Dolar üzerinden terör estiriyorlar dedi.

ELİNDE DOLAR OLANI BİR ANLAMDA TERÖRİST İLAN ETTİLER

Kemal KILIÇDAROĞLU- FETÖ terör örgütüyle elinde dolar bulunduranı terör örgütü üyesi kabul etti. Bir anlamda terörist ilan etti.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Çok konuşuldu biliyorum da efendim tam olarak ben onu şimdi defalarca okudum öyle algılandığını biliyorum ama tam olarak söylediği şu; “Bizi dolar üzerinden terörize ediyorlar” diyor. Yani aslında manipülatörleri de söylemeye çalışıyor ama.

Kemal KILIÇDAROĞLU- İyi de kim bunlar, git yakala kardeşim. Kim bunlar? Şimdi sen ülkenin Cumhurbaşkanısın, hadi Başbakan yok, zaten arazi olmuş vaziyette o yok zaten. Peki kardeşim cebinde bu doları tutup da Türkiye’yi manipüle eden kişiyi niye gidip yakalamıyorsun? Niye elindeki dolarları almıyorsun? Bu dolarlar herhalde bavulun içinde değil, ayakkabı kutusunda da değil. Nerede bu dolarlar? Türkiye’de. Yükseliyor düşüyor mu? Evet. Git yakala kardeşim.

İsmail KÜÇÜKKAYA- 2 veya 9 Nisan’da eğer meclis kabul ederse referanduma gideceğiz. Şimdi halkımız karar verecek. Hayır çıkarsa ne olur? Diyelim millet hayır dedi bu istenen…

HAYIR ÇIKARSA; TÜRKİYE RAHAT BİR NEFES ALIR

Kemal KILIÇDAROĞLU- Türkiye rahat bir nefes alır.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Öyle mi?

Kemal KILIÇDAROĞLU- Evet.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Nasıl?

TBMM’NİN GAZİLİK ÜNVANI ELİNDEN ALINIYOR

Kemal KILIÇDAROĞLU- Türkiye tarihine sahip çıkarak, meclisine sahip çıkarak rahat bir nefes alır. Bakın, bu meclis, yani TBMM Gazi Meclistir. TBMM Milli Kurtuluş Savaşını yöneten meclistir. TBMM 15 Temmuz darbe girişimini, kontrollü darbe girişimini onuruyla, namusuyla savuşturan bir meclistir. Şimdi milli kurtuluş savaşını yöneten bir meclise diyorlar ki, senin gazilik unvanını elinden alıyorum sen beceriksiz bir meclisin, sen iş yapamıyorsun. Bütün yetkileri getireceğiz bir kişiye vereceğiz diyorlar. Bu millet bunu kabul etmez.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Hayır çıkarsa Türkiye bir dönüm noktasını aşar.

Kemal KILIÇDAROĞLU- Rahat bir nefes alacaktır. Demokrasi konusunda tarihindeki en önemli adımlardan birisini atacaktır ben buna inanıyorum. Çünkü bu anayasa değişikliğinin Türkiye’yi hangi felaketlere sürükleyeceğini bu ülkenin sağduyusu görecektir.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Şimdi efendim ben burada tabi İsmail Küçükkaya’yla Çalar Saat’te öteden beri bazı ilkelerim var. Bunlardan biri anket yayınlamıyorum. Çünkü anket yayınlayarak Türkiye’de manipülasyon yapıyorlar. Şu parti daha seçim yok ortada şu parti %55 diyorlar, bu parti 20 – 25 diyorlar filan. Bu aslında oyunun oynanış biçimiyle ilgili dolayısıyla ben öteden beri anketlere yer vermiyorum. Dün ama Kadir Has Üniversitesinin bir araştırması çıktı. Rakam vermeyeceğim yine orada işte hayır, evet dengeleri ortaya koyuyor. En çok konuşulanlardan bir tanesi bütün araştırmalarda hem Kadir Has’a baktım hem de diğerlerine; insanlarımızda bir bölünme korkusu var. Mesela buna ilişkin bu pakette yani anayasa değişikliği paketinde bir bölünme riski var mı?

Kemal KILIÇDAROĞLU- Var tabi.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Nasıl?

Kemal KILIÇDAROĞLU- Cumhurbaşkanı bir kararnameyle mecliste kanun çıkmasına da gerek yok. Bir kararnameyle birden fazla ili kapsayan düzenlemeler yapabiliyor. Örneğin bütün Trakya’da diyelim ki; Kırklareli, Edirne ve Tekirdağ’ı tekil yapabilir. İdari düzenleme yapabilir. Tekil yaptım der.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Yani o zaman federatif sistem olur mu diye düşünüyorsunuz? Çünkü genelde dünya geneline baktığımız zaman başkan ve federasyon oluyor.

Kemal KILIÇDAROĞLU- Evet. Öyle bir hak veriliyor cumhurbaşkanına, vatandaş bundan çekinmez mi? Ülkenin birliğinden bütünlüğünden yana olmaz mı vatandaş? Vatandaş Türkiye’nin bölünmesini ayrışmasını ister mi? Hepimiz bir arada doğusu, batısı, güneyi, kuzeyi bir aradayız. Neden bir arada olmuyoruz? Bunu söyledim. Defalarca söyledim, yine söylüyorum. Ya bu anayasa değişikliği Türkiye’yi felakete sürükleyecektir. Türkiye’de iç çatışmalara zemin hazırlıyor bu anayasa değişikliği ve bakın hükümette kendi açısından ayrı bir organizasyon yapıyor. Ayrı düzenlemeler yapıyor. Şu soruyu emin olun her vatandaşım kendisine sorsun, yine söyledim; ya arkadaş 15 yıldır tek başınıza iktidarsınız, 15 yıl! Ya elinizden ne geldiyse yaptınız siz. Niye bu anayasayı değiştiriyorsunuz?

İsmail KÜÇÜKKAYA- Hangi yetki eksik değil mi? Mesela bende soruyorum bunu. Mesela şimdi ben bakıyorum. Sayın cumhurbaşkanına tabi çok güçlü. Yani herkes onun gözünün içine bakıyor efendim. Bugün gazete yönetmenleri, televizyonda böyle. Onu kızdırmayalım. Onun gönlünü hoş edelim diye herkes sivil toplum konuşamıyor. Şimdi mesela şunu merak ediyorum; bugün sayın cumhurbaşkanı mesela ne istiyor ve yapamıyor? Ben bunu bulamıyorum mesela, sizce var mı bunun bir yanıtı?

Kemal KILIÇDAROĞLU- Her şeyi yapıyor. Her istediğini yapıyor. Bir kişi bir şey mi söyledi. Soruşturma açın diyor. 10 dakika sonra soruşturma açılıyor. Tutuklayın diyor, 5 dakika sonra da tutuklanıyor.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Başbakana da sordum bunu efendim önceki gün, niye efendim dedim? Ya dedi ki, “Koalisyon dönemini bitirelim, şimdi aslında 15 yıldır tek parti iktidarı var.” Mesela “Ben CHP’nin yerinde olsam dedi desteklerim” dedi. Niye efendim dedim? Dedi ki; “CHP bu haliyle iktidara gelemiyor, işte Türkiye’yi konuştu, Türkiye sosyolojisi şudur budur diye, peki, nasıl gelecek bunlar? Biz diyor en fazla bunda iki dönem geliriz, sonra CHP iktidara gelir” diyor.

OLAY CHP SORUNU DEĞİL, OLAY BİR DEMOKRASİ SORUNU

Kemal KILIÇDAROĞLU- Efendim olay bir CHP sorunu değil. Olay bir demokrasi sorunu. Demokrasi benim içinde geçerli, sizin içinde geçerli. Olay CHP sorunu olsaydı o tamam böyle gitsin. Ama olay CHP sorunu değil. Simitçinin de sorunudur, dilencinin de sorunudur, milletvekilinin de sorunudur, cumhurbaşkanının da sorunudur. Sorun hepsinin ortak sorunudur; demokrasi.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Nasıl bir kampanya yapacaksınız?

Kemal KILIÇDAROĞLU- Bütün bu gerçekleri halka anlatacağız. Köy köy, kasaba kasaba, il il dolaşacağız yani başka seçeneğimiz mi var? Vatandaşa anlatacağız. Bakın bir şey anlatayım size bugün diyelim ki, her hangi bir vatandaş, siz, ben veya her hangi bir vatandaş gitti valiyle işini halletmek istedi, olmadı. Kaymakama gitti, olmadı. Tapu dairesine gitti, olmadı. Nüfusa gitti, olmadı. Yargıya gitti, olmadı vesaire. Derdini anlatmak için nereye geliyor? Türkiye Büyük Millet Meclisine milletvekili buluyor, çayını, kahvesini içiyor. İşi olur veya olmaz lokantasında yemeğini yiyor. Sonra gidiyor kendi yerine. İşi oluyorsa mutlu, işi olmuyorsa yine mutlu en azından milletvekiline gittim. Benim sorunumla ilgilendi. Demek ki; bu çözülmüyormuş. Bu değişiklik gerçekleşirse hiçbir vatandaşın meclise gelmesine gerek yok. Hiç gerek yok. Ne için? Çünkü milletvekilinin öyle bir fonksiyonu yok. Yani sorunla ilgilenme fonksiyonu yok. Bitiyor onların tamamı.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Şimdi efendim bu kampanyayı soracağım. Biz başbakanla yaptığımız görüşme bugün Hürriyet gazetesinde yer almış. 1. Sayfada da vardı. Ben ona sordum, şunu sordum hem kendisine hem de kurmaylarıyla daha sonra konuştuğumda da, “Ben Bahçeli’den çok etkilendim” dedi. İşte vatanını düşünüyor. Efendim dedim acaba başkan yardımcısı mı olacak? Zinhar, “Reddediyor” böyle teklifleri falan dedi. Gerçi hiçbir beklentisi yok dedi. Ama dedi yeni başkan pekala dedi Türkiye’de işte bir sol, bir sağ böyle aslında sol, sağ kaldı mı bilmiyorum ama şimdi dedi ki; yeni başkan pekala dedi Türkiye sosyolojisine bakıp MHP’li bakanlar alabilir dedi. Yani aslında bir çeşit koalisyondan bahsediyor bence, MHP’li bugün işte bakın işte Bahçeli’nin Fox TV’de İsmail Küçükkaya’ya yaptığı açıklamalar diye bahsedilmiş bu.

KOALİSYONA KARŞI AMA YUKARDA KOALİSYON KURACAK

Kemal KILIÇDAROĞLU- Koalisyona karşı ama yukarda koalisyon kuracak.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Öyle mi? Değil mi biraz.

Kemal KILIÇDAROĞLU- Onu anlatıyor. Kendi iç tutarsızlıkları hayatın her tarafına yansıyor aslında, meclisi savunurken de efendim diyorlar olur mu bakın ta 1930’larda da böyleydi. Yani 30’larda tek parti dönemine dayanarak şimdi onu savunuyorlar. Düne kadar siz o yanlıştır diyordunuz. Cumhuriyet’in kuruluşunda da doğru.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Niye sordum biliyor musunuz efendim? Şimdi siz kampanyaya gireceksiniz bütün çevrelere baktım Ankara’da HDP’liler şunu söylüyor. Biz böyle büyük kampanya yapmayacağız. Gideceğiz hayır diyeceğiz diyorlar. Ama biz diyorlar öyle kampanya falan yapmayacağız. Şimdi MHP ne yapar sizce? Yani CHP’yi soracağım ama…

DEMOKRASİYE “EVET”, DİKTA YÖNETİMİNE “HAYIR” DİYECEĞİZ

Kemal KILIÇDAROĞLU- MHP’liler çoğu MHP’li daha doğrusu az önce söyledim bu sorun CHP’nin sorunu değildir. Bu sorun bir partinin sorunu değil. Bu sorun ülke sorunudur. Onun için kendisini milliyetçi olarak tanımlayan, ülkücü olarak tanımlayan, devrimci olarak tanımlayan, sosyal demokrat tanımlayan, liberal olarak tanımlayan, muhafazakar olarak tanımlayan, dindar olarak tanımlayan bütün vatandaşların ortak sorunudur. Hepimiz demokrasiyi savunmak zorundayız. Sandığa gideceğiz nasıl işsizliğe hayır diyorsak demokrasiye evet ama dikta yönetimine de hayır diyeceğiz.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Mesela MHP genel merkezi sizin edindiğiniz izlenim Bahçeli’yle görüştünüz sahaya çıkarak meydanlarda evet kampanyası yapar mı?

Kemal KILIÇDAROĞLU- Sanmıyorum. Ne söylenecek? Evet, kampanyası için ne söylenecek? Ben merak ediyorum mesela evet kampanyası için ne… Şimdi AKP’lilerin ne söyleyeceğini biliyorum. Ya bizim bir reisimiz var, o bunu istedi. Bizde zaten onu iradesinin dışında bir irade sergilemiyoruz. Bizde ona uyuyoruz.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Sizde hayır diyeceksiniz.


BU BİR CHP KAMPANYASI DEĞİL, BU DEMOKRASİYİ SAVUNANLARIN KAMPANYASIDIR

Kemal KILIÇDAROĞLU- Bakın sadece biz değil. Yani bu bir CHP kampanyası değil. Onun altını özenle çizelim. Bu bir CHP kampanyası değil. Bu demokrasiyi savunanların kampanyasıdır. Özgürlüğü, insan haklarını savunanların kampanyasıdır. Bir ülkede demokrasi yoksa aş olmaz, iş olmaz. Bu ülkede demokrasi olmazsa büyüme olmaz, refah olmaz, kalkınma olmaz. Bu ülkede demokrasi olmasa barış olmaz, huzur olmaz. Biz bunu savunacağız. Barışa evet, buna hayır. İşsizliğe biz nasıl hayır diyorsak, yoksulluğa nasıl hayır diyorsak, refah devletine nasıl evet diyorsa bütün koşulları oturup vatandaşa anlatmak zorundayız.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Şimdi mesela benim de tabi kaygılarım var ülkeme dair; umutlarımı korumak istiyorum. Şimdi biliyorsunuz ben 15 Temmuz’dan sonra her gün yayınlarıma Nutuk okuyarak başladım ve memnuniyetle görüyorum ki çok satıyor şimdi, metrolarda falan da görüyoruz. Sizin Nutuk için söyleyeceğiniz bir şey var mı efendim? En çok etkilendiğiniz böyle neresidir?

Kemal KILIÇDAROĞLU- Öğrenciyken Nutuk’u okumuştum. En son geçen bayramda Nutuk’u bir daha okudum. Bütün vatandaşlarımdan bu kitabı okumalarını isterim. Cumhuriyet’in nasıl kurulduğunu bilmemiz lazım. Hangi şartlar altında Cumhuriyet’in kurulduğunu bilememiz lazım. Çocuklarımıza yeteri kadar bunu öğretemedik. Kendi geçmişimizi, yaşadığımız o derin sorunları yeteri kadar çocuklarımıza anlatamadık.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Bazıları soruyor efendim bize.

Kemal KILIÇDAROĞLU- Bakın Atatürk; ilk anayasa da “Egemenlik bila kaydu şart milletindir” demiştir. Anayasanın 1. maddesi. Ne için? O güne kadar egemenlik saraydaydı. Aldım diyor saraydan, alınmıştır diyor bu halk millete vermiştir ve Nutuk’ta söyler izin verir misiniz?

İsmail KÜÇÜKKAYA- Lütfen efendim memnun olurum.

21. YÜZYILDA MİLLETİN EGEMENLİĞİNİ ALIYORUZ TEKRAR SARAYA VERİYORUZ, OLMAZ

Kemal KILIÇDAROĞLU- Hâkimiyet hiçbir anlamda, hiçbir şekilde, hiçbir renk ve hiçbir kılavuzlukta ortaklık kabul etmez. Unvanı ister halife, ister başka bir şey olsun. Hiç kimse bu milletin kaderine ortak çıkamaz. Millet buna kesinlikle müsaade edemez. Bunu teklif edecek hiçbir milletvekili bulunamaz diyor. Evet, milletin egemenliği bu kadar önemli. Şimdi biz geldik 21. Yüzyıla, milletin egemenliğini savunurken şimdi milletin egemenliğini alıyoruz tekrar saraya veriyoruz. Olmaz, olmaz, olmaz.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Şimdi bize de soruyorlar efendim pek çok yerde; neden diyorlar? Yani yıl 2017 şundan diyorum; bakın biz bir FETÖ darbe girişimi yaşamadık mı? Yaşadık. Birlik diyorlar değil mi? Hep şunu söylerim; birlik böyle tek adamın, tek partinin dediği değil hepimizin ortak akılla olacak. Mutabakat, Yenikapı ruhu ben ona sahip çıkarım efendim.

Kemal KILIÇDAROĞLU- Yenikapı dediniz, Yenikapı ruhuna sadık kalan tek kişi benim.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Öyle mi? Kim ihanet etti?

YENİKAPI RUHUNA SADIK KALAN TEK KİŞİ BENİM

Kemal KILIÇDAROĞLU- Benim dışımdakilerin hiç birisi uymadı. Ben parlamenter demokratik sistem güçlendirmelidir derken, Yenikapı’da alkışlanıyordum. Parlamenter demokratik sistem güçlendirilmelidir diye 16 Temmuz’da mecliste alkışlanıyordum. Haklısınız diyorlardı. Başkanlıktan söz eden var mıydı? Hayır yoktu.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Şunu yapsalardı efendim mesela; bu ışıkta yani biz hepimiz cumhurbaşkanına FETÖ’yle mücadelede destek verelim, IŞİD’le işte hepsiyle bütün terör örgütleriyle ama değil mi şimdi herhalde biz buna ilişkin Atatürk ruhuna, Atatürk’ün aydınlık bakışına ilişkin sizin endişeniz var mı şuan?

Kemal KILIÇDAROĞLU- Mustafa Kemal Atatürk sadece bizim değil aslında, düşmanlarının takdirini kazanmış bir liderdir. Bakın altını çiziyorum düşmanlarının takdirini kazanmış bir liderdir. Çünkü bir Ulus’u yani büyük Türk Milletini birsinin kulu ve kölesi olmaktan çıkarmış, Türkiye Cumhuriyeti’nin özgür, eşit yurttaşlar haline getirmiştir. Bizler bunu kabul edelim. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir derken aslında bunu vurguluyor. Neden Türkiye Büyük Millet Meclis’inin dubarında egemenlik kayıtsız şartsız milletindir diyor? İşte bunun için. Saraydan aldım. Sen saraydaki birisinin kulu, kölesi olmayacaksın. Sen Türkiye Cumhuriyeti’nin eşit vatandaşısın. Bakın bunun değeri ne kadar önemli biliyor musunuz? Rize’de doğan birisi eğer gelip bu ülkede Cumhurbaşkanı oluyorsa, Tunceli’de doğan birisi gelip bu ülkede yine ana muhalefet partisinin genel başkanı oluyorsa, Erzincan’da doğan birisinin başbakan olması tablosu ortaya çıkıyorsa, Kayseri’de doğan birisi gelip cumhurbaşkanı oluyorsa Cumhuriyet’in sayesindedir ve Nutuk’ta söylenen, verilen mücadelelerin sonundadır. Şimdi biz bu anayasa değişikliğiyle milli iradeye ihanet ediyoruz, tarihimize ihanet ediyoruz, geleceğimize ihanet diyoruz. Yazık günahtır bu ülkeye, bu ülke bu kadar savrulamaz. Bir yerlere savrulamaz ülke. Bir kişinin iradesi parlamentonun iradesi olamaz. Bir kişi çıkıp da ben milli iradeyim diyemez. 80 milyondur milli irade. Nasıl çıkar da bir kişi ben milli iradeyim der? Kimsiniz sizde kendinizi milli irade olarak tanımlıyorsunuz?

İsmail KÜÇÜKKAYA- Efendim şimdi çok detaya girmeden bir şey sormak istiyorum. Tabi durum nazik, hassas ama bende gözlemlerde bulunuyorum. Siz şimdi hem PKK’nın tehdit listesindesiniz hem DHKP-C’nin her tarafın tehdit, IŞİD’in detaya girmeden soruyorum gerekli güvenlik önlemlerini alıyor musunuz? Başbakan da sizi aramıştı.

Kemal KILIÇDAROĞLU- Gerekli güvenlik önlemlerini koruma arkadaşlar var onlar alıyorlar. Onlar zaman zaman kendi müdürlüklerinde yani Emniyet Genel Müdürlüğünden aldıkları bilgilerle koruma işlerini, görevlerini yapıyorlar. Dikkatimi çeken bu süreç içinde koruma arkadaşların ellerinde zaman zaman uzun namlulu silahlar görmemdir.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Ama… Sizin ekipte?

PKK TERÖR ÖRGÜTÜNÜN DOĞRUDAN HEDEF ALDIĞI LİDER BENİM, IŞİD TERÖR ÖRGÜTÜNÜN LİSTESİNDE OLAN DA BENİM

Kemal KILIÇDAROĞLU- Evet bizim ekipte silahlar görmemdir. Şimdi bakın şunu açık ve net söyleyeyim teröre hep karşı durduk, hep karşı duracağız. Evet, PKK terör örgütünün doğrudan hedef aldığı lider benim, doğrudur. IŞİD terör örgütünün listesinde olan da benim. Onu da biz gayet iyi biliyoruz. Bu da söyleniyor bize. Ama bu bizim inandığımız yoldan dönmemizi sağlamaz. Biz inandığımız yolda yolumuza devam edeceğiz. Teröre karşı duracağız, teröre karşı mücadele edeceğiz hep birlikte mücadele edeceğiz. Terörün bir insanlık suçu olduğunu her zaman, her yerde, her ortamda söyledik. Hiçbir haklı gerekçesi de olamaz terörün. Bize karşı bu yapılıyor doğrudur. Zaman zaman hükümet kanadından da bu tür duyumlar bize aktarılıyor. Önlem alın deniyor.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Başbakan bizzat aradı değil mi?

Kemal KILIÇDAROĞLU- Evet. Önlem alın deniyor. Tabi bizim önlem alınacak ne önlemi alacağız yani sonuçta…

İsmail KÜÇÜKKAYA- Ama efendi bir şey soracağım?

Kemal KILIÇDAROĞLU- Evet.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Zırhlı aracı niye kullanmıyorsunuz? Kullanın devletimizin imkanı, devletimiz büyük devlet değil mi efendim?

ÖNEMLİ OLAN BU ÜLKENİN BEKASIDIR, BU ÜLKENİN GELECEĞİDİR

Kemal KILIÇDAROĞLU- Şimdi devlet büyük bir devlet, yani biz Türkiye Cumhuriyeti’nin görkeminden de, devletin büyüklüğünden de memnunuz. Memnun olmadığımız bu kadar görkemli soylu bir geçmişi olan Türkiye Cumhuriyet’inin kötü yönetilmiş olmasıdır. Bizim en büyük sıkıntımız bu ve bugün bu tartışmanın odak noktasını da zaten bu oluşturuyor. Bir kişinin canı çok önemli değildir, hayatı da çok önemli değildir. Önemli olan bu ülkenin bekasıdır, bu ülkenin geleceğidir. Bu ülkenin geleceği için hepimizin mücadele etmesi lazım, bekası için mücadele etmemiz lazım. Ben o nedenle Sayın Bahçeli’ye ziyarette bulundum. Benim sorunum değil Türkiye’nin sorunu, sadece benim sorunum değil. Bu sorun hepimizin ortak sorunudur. Bir arada huzur içinde, kardeşçe, barış içinde yaşamalıyız. Kimliği ne olursa olsun, inancı ne olursa olsun, yaşam tarzı ne olursa olsun bütün vatandaşlarımızı baş tacı yapmalıyız. Kimseyi ötekileştirememeliyiz, kimseyle kavga etmeden.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Efendim çok teşekkür ediyorum. Sağ olun Sayın Genel Başkan.

Kemal KILIÇDAROĞLU- Sizde sağ olun.

İsmail KÜÇÜKKAYA- Eksik olmayın sabah çok erken saatlerde geldiniz. Sevgili seyirciler CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu konuğumuz oldu. Başbakan Binali Yıldırım gibi o da sorularımıza içtenlikle yanıt verdi. Yarın meclisten özel bir yayın yapacağız sizlerle, hem AKP’den hem de MHP’den çok önemli konuklarım olacak. CHP liderine çok teşekkür ediyorum. Esen kalın efendim.