29.03.2019

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU, FOX TV’DE “İSMAİL KÜÇÜKKAYA İLE ÇALAR SAAT” PROGRAMINA KATILDI (29 MART 2019)

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU, FOX TV’DE “İSMAİL KÜÇÜKKAYA İLE ÇALAR SAAT” PROGRAMINA KATILDI
(29 MART 2019)


İsmail KÜÇÜKKAYA- Türkiye’nin ana muhalefet partisinin Cumhuriyet Halk Partisinin lideri Sayın Kemal Kılıçdaroğlu İsmail Küçükkaya’yla demokrasi geldi. Efendim hoş geldiniz.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Hoş bulduk İsmail Bey.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Nasılsınız seçime artık iki gün kaldı, nasıl hissediyorsunuz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Gayet iyi çalışıyoruz. Ben ve arkadaşlarım hepimiz çalışıyoruz, milletvekili arkadaşlarım çalışıyor, belediye başkan adayları çalışıyor, gönüllüler çalışıyor, herkes çalışıyor.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Şimdi ortak mitingler yapıyorsunuz, bugün de Manisa’ya gidiyorsunuz Meral Hanımla birlikte ortak miting yapacaksınız.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Evet.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Ortak mitingleri mesela biz Aydın’da gördük, Balıkesir’de gördük.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Dün Bursa vardı.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Çok kalabalık oluyor. Çünkü hani Ege bölgesi biliyoruz yıllardır gittik, geldik. Nasıl görüyorsunuz oradaki havaları, ortak miting mesela nasıl gidiyor?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Şöyle, belli bir ideal uğruna yani demokrasi için mücadele güzel bir şey. Sonuçta demokrasi sadece bizim partiye oy veren veya İYİ Parti’ye veya Saadet Partisine oy veren vatandaşlar için değil AK Partiye, MHP’ye, HDP’ye, Vatan Partisine, DSP’ye oy veren vatandaşlar için de çok önemli bir kavram demokrasiyi güçlendirmek açısından. Bizim mitinglerimiz bir anlamda demokrasi şölenine dönüşmüş oluyor, birlikteyiz, beraberiz, aşağı yukarı söylemler büyük ölçüde örtüşüyor, demokrasi açısından, ekonomide yaşanan sıkıntılar açısından, bu sıkıntıların nasıl aşılacağı konusunda düşünceler ifade ediliyor. Biz büyük mitingler yapmıyoruz, yani parti olarak yapmıyoruz; daha çok sivil toplum örgütleri, kanaat önderleri, meslek kuruluşlarıyla bir araya gelip, onlarla karşılıklı soru cevap şeklinde çalışmalarımızı yürütüyoruz, ama belli bölgeler için ortak mitinge ihtiyaç var o nedenle bu mitingleri yapıyoruz.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Ben defalarca izledim, siz mesela kürsüdesiniz ya da Meral Akşener kürsüde, siz aşağıda biriniz dinliyorsunuz, birbirinize böyle jestler, sonra şık nezaket içerisinde ifadeler. Meral Hanım nasıl biri sizce?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Meral Hanım son derece değerli bir siyasetçi, siyasette birikimi var, deneyimi var, devlet yönetiminde deneyimi var, devletin ne olduğunu bilen, devletin nasıl yönetilmesi gerektiğini bilen bir siyasetçi. Aynı zamanda bir akademisyen, dolayısıyla entelektüel birikimi de oldukça iyi bir politikacı, kendisine saygı duyuyoruz tabi.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Dün Soner Yalçın’ın Sözcü’deki yazısında kendisinin öğretmen, akademisyen kimliğine atıfta bulunuyordu ve diyordu ki, kulağı çekiverin diyor ya Meral hanım, bu seçim şimdi Sayın Cumhurbaşkanı da söylüyor ders verme seçimi değil ha filan diyordu. Sizler de diyorsunuz ki, erken seçim olmayacak sizi izledik Kübra Par’ın programında. Biraz evvel Saadet lideri de söyledi. Bu seçim ne seçimi olacak efendim?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Bu seçim yerel seçim. Şimdi asıl komedi olan konu bu seçimde bunun bir beka seçimi olduğu şeklindeki bir anlayış ve bunun geniş kitlelere anlatılmak istenmesi. Ortada bir beka sorunu falan yok yani. Şimdi İsmail Bey kimi seçeceğiz? Muhtar seçeceğiz. Yani ya mahallenin muhtarını veya köyün muhtarını seçeceğiz. Muhtarın bekayla ne ilgisi var? Alıyorum belediye meclis üyesi, belediye meclis üyesi Türkiye’nin bütün illerinde, ilçelerinde belediye meclis üyeleri seçilecek, belediye başkanları seçilecek. Belediye meclis üyesi, belediye başkanlarının bekayla ne ilgisi var? Yani sonuçta bulundukları beldeye hizmet götürecekler. Eğridir, doğrudur, yanlıştır, ama bir şekliyle çalışacaklar bu insanlar. İl genel meclis üyeleri var başında zaten vali var. Dolayısıyla il genel meclisi üyeleri de gidecekler vali getirecek bir şeyler, yatırım programı, kırsala neler yapılacak bunlar yapılacak. Bunların bekayla ne ilgisi var? Korku üzerinden siyaset yapmak istiyorlar, endişe üzerinden siyaset yapmak istiyorlar. Siyaset aslında vatandaşa umut vermektir, bir gelecek çizmektir vatandaşa. Ben ne yapacağım? Belediye Başkanı gelecek diyecek ki ben seçildiğim takdirde şunu, şunu, şunu yapacağım diyecek. Biz bunu savunuyoruz ve bizim gittiğimiz yerlerde önce belediye başkan adayımız konuşuyor. Çünkü belediye başkan adayı çıkacak, örneğin dün Bursa’da Mustafa Bozbey çıktı benden, Meral Hanımdan önce bir konuşma yaptı, neler yapacağını, mahallelere kreşi nasıl getireceğini, İnegöl’ü nasıl Türkiye’nin ve Avrupa’nın…
İsmail KÜÇÜKKAYA- Nilüfer’in belediye başkanıydı zaten değil mi?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Evet Nilüfer belediye başkanıydı. İnegöl’ü nasıl Türkiye’nin ve Avrupa’nın en önemli mobilya merkezlerinden birisi haline getireceğini, bütün Bursa’yı Nilüfer gibi yapacağını, yeşillendireceğini anlattı. Eski adı Yeşil Bursa şimdi beton Bursa oldu…
İsmail KÜÇÜKKAYA- Bir şey söyleyebilir miyim, şimdi ben Bursa’da da yayın yaptım efendim. En fazla şuna şaşırıyorum, ben hiç anketlerden filan bahsetmem, yönlendirmek istemem halkımızı. Fakat bu seçimde Bursa’dan bir sürpriz gelebilir ve çok şaşırıyorum. Çünkü Bursa hani yapısı belli, demografisi belli, gidip yayında yaptığım için görüyorum. Bursa benim 31 Mart gecesi burada Fatih Portakal kardeşimle birlikte sunarken ver Bursa’yı deyip defalarca bakacağım kentlerden bir tanesi. Şimdilik bu kadar söyleyeyim.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Bursa aslında demokrat gelenekten, Demokrat Parti geleneğinden, güçlü geleneğinden gelen bir anlayışı var. Dolayısıyla Demokrat bir kent, hayatı sorgulayan bir kent, aynı zamanda bir sanayi kenti, bir üretim kenti, üniversite kenti. Fakat o eski güçlü yıllarını, dönemlerini bir anlamda geride bırakmış, biraz fazla istismar edilen bir kent. Bir beton ormanına dönüşmüş. Oysa orası biliyorsunuz Osmanlı’ya başkentlik yapmış bir yer, bir kent. Şimdi bakıyorsunuz turist daha çok Eskişehir’e geliyor, Bursa’ya daha az geliyor. Şimdi bu tabloyu Bursa açısından en azından değiştirmek lazım.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Bursa’yı kazanabilir misiniz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Kazanacağız. Kazanabilir misiniz değil kazanacağız. Mustafa Bozbey göreceksiniz…
İsmail KÜÇÜKKAYA- Başka nereleri mesela şanslı görüyorsunuz efendim kendinize?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Tabi İstanbul’u.
İsmail KÜÇÜKKAYA- İstanbul’u alıyor musunuz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- İstanbul’da Ekrem İmamoğlu inşallah gelecek, Ankara’da Mansur Yavaş gelecek, Antalya’da Muhittin Böcek gelecek, Adana’da Zeydan Karalar, Mersin’de Vahap Seçer Bey kazanacak. Bunları görüyoruz zaten yani. Sokakta vatandaşın nabzını tuttuğumuzda bunları birebir görüyoruz.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Şunu bir kere daha kayda geçirmek istiyorum efendim. Sayın Bahçeli de dün söyledi, erken seçim filan olmayacak dedi. Her ne kadar siz söylemiş olsanız da burada da kayda geçirmek isterim. 31 Mart seçiminden hangi sonuç çıkarsa çıksın, iktidar nereleri kazanır veya kaybederse, siz nereleri kazanırsanız da kazanın erken seçim istemeyeceksiniz. Ekonomiye odaklanacağız, üreticiye odaklanacağız değil mi, doğru mudur?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Kesinlikle doğru. Bakın, siyasi fırsatçılık ayrıdır, siyaset yapmak ayrıdır. Biz siyaset yapmak istiyoruz. Şimdi biz diyelim ki Ankara, İstanbul’u, Bursa’yı, Adana’yı, Mersin’i, Antalya’yı aldık hemen vay efendim derhal erken seçime gidelim. Bunun adı siyasi fırsatçılıktır. Biz siyaset yapmak istiyoruz. Buraları bizim belediye başkan adaylarımız kazandığında önce vatandaşa şunu söylüyoruz, bakın belediye başkanı çıktı kürsüye vaatlerde bulundu, ben de takipçisi olacağım, siz de takipçisi olacaksınız. Önce bu belediye başkanı vaat ettiklerini getiriyor mu getirmiyor mu? Yerine getirirse o zaman zaten vaktimiz var. Peki bu vaatleri ne kadar sürede yerine getirecek? Üç günde değil, beş günde değil, beş yıllık bir periyodu var. Dolayısıyla belli bir zaman dilimi içinde denetleyeceğiz, bakacağız. Başarı elde ettiği zaman zaten bir sonraki seçimlerde başarı yine elde etmiş olacağız. Ve biz şu anda bir ekonomik krizin içindeyiz, ortasındayız, göbeğindeyiz, Türkiye ciddi bir sorunla karşı karşıya, ekonomik krizle karşı karşıya ve bunun aşılması lazım.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Biraz evvel Temel Beyi gördünüz mü çıkarken?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Evet gördüm.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Karşılaştınız mı?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Karşılaştık evet.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Ne dediniz? Ben oraları çünkü buraya hazırlanırken onu da sormak isterim.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Kendisini dinleme imkanım da oldu.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Nasıl buluyorsunuz Temel Beyi?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Temel Bey başarılı bir siyasetçi, düzgün bir siyasetçi, ülkesini seven, insanını seven bir siyasetçi. Elbette ki siyasi görüşlerimiz farklı, ama sonuçta birbirimize saygı duymasını bilen, saygılı davranan ve dolayısıyla da ülkesini seven bir siyasetçi olarak görüyorum ve kendisine saygı duyuyorum.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Birkaç kısa kısa soru sorabilir miyim? Bir, FETÖ nedir?
Kemal KILIÇDAROĞLU- FETÖ bir dönem siyasal iktidarla birlikte yürüyen bir terör örgütü.
İsmail KÜÇÜKKAYA- 15 Temmuz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- 15 Temmuz hain darbe girişimi. Demokrasiye kastetmek için yapılan 15 Temmuz hain darbe girişimi.
İsmail KÜÇÜKKAYA- 15 Temmuz sonrasında yaşadığımız süreç?
Kemal KILIÇDAROĞLU- 20 Temmuz sonrası Türkiye bir sivil darbeyle karşılaştı, 15 Temmuz fırsat bilinerek 20 Temmuz’da bir sivil darbe yapıldı Türkiye’de.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Metastaz kitabını okudunuz mu efendim?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Okudum, olağanüstü güzel bir kitap.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Çok etkili, çok sarsıcı bir kitap.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Evet.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Şundan dolayı soruyorum efendim. Devletimizin FETÖ benzeri oluşumlardan tamamen temizlenmesi gerekiyor, mutabık mıyız?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Kesinlikle.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Peki bununla etkili mücadele yapılıyor mu?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Hayır. Parası olan, siyasi arkası olanların hiçbir mücadelesi yok. Yani onlar yerlerinde duruyorlar, onlara büyük ihaleler veriyor, her türlü imkanlar sağlanıyor ama bunun yanında gariban varsa, avukat parası yoksa bunların tamamı içeri. Örnek vereyim size, Bank Asya’nın önünden geçen adamı içeri aldılar, apartman aidatlarını götürüp Bank Asya’ya yatıranları kamu görevinden attılar, ama 17 – 25’ten sonra, özellikle bu tarihin altını çiziyorum, 17 – 25’ten sonra Pensilvanya’ya gidip bağlılığını belirten, 17 – 25’ten sonra Bank Asya’ya para yatıran bir kişi Fettah Tamince en büyük ihaleleri aldı ve Erdoğan’ın koruması altında. Bunu sordum, defalarca sordum hangi gerekçeyle yapıyor.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Kürsüde de sordunuz.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Tabi, bir Salı konuşmasını buna ayırdım.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Cumhuriyet ve Birgün gazetesi manşet yapmıştı.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Evet. Neden dedim yani, neden bunu koruyorsunuz? En son hatırlarsınız o bayan çok açıklama yapmıştı…
İsmail KÜÇÜKKAYA- Nihal Hanım.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Evet açıklama yaptı.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Demokrasi şehitlerimizin annesi ve eşidir kendisi. İsyan etti kaça sattınız, neyi takas ettiniz dedi.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Aynen.   
İsmail KÜÇÜKKAYA- Efendim müsaade ederseniz bizim bağımsızlığımızın tek bir teminatı var. Bizim öyle bankalarımız, holdinglerimiz, benzin istasyonlarımız, GSM şirketlerimiz yok. Biz sadece çok izleneceğiz, reklam alacağız.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Size kamu ihalelerinden pay da yok.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Bize kamu reklam bile vermiyor.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Biliyorum.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Biz kendi yağımızla kavruluyoruz. Efendim reklamlar sonra demokrasi meydanına devam edeceğiz.
Efendim o kadar çok soru var, o kadar çok selam var üzerimde kalmasın ama tek tek söyleyemeyeceğim.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Herkese selam olsun diyelim.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Şimdi efendim gözlemim şu, her seçimin bir karakteristiği var, o seçime ruhunu veren bir olay var. Bu seçimin karakteristiğini belirleyen olayları size soracağım ama inanılmaz bir hamle yaptınız. Partinizle ilgili diye söylemiyorum ama ben Türk siyaseti açısından önemsediğim için söylüyorum. İstanbul’da Ekrem İmamoğlu bir Belediye Başkanı idi Beylikdüzü. İzmir’de Tunç Soyer Seferihisar’da belediye başkanıydı. Bursa’da Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey. Antalya’da Muhittin Böcek Konyaaltı Belediye Başkanıydı. Zeydan Karalar Adana’da böyleydi. Daha sayamayacağım, o kadar çok. Şimdi bu bilerek mi yaptınız, bilmeyerek mi yaptınız bilmiyorum ama Türk siyasetine bir hareket, bir soluk getirdi.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Bilerek yaptım.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Anlatır mısınız onu bana?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Belediye başkanı seçeceğiz, belediye başkanlığının bir başarı hikayesi olması lazım, yani adayın bir başarı hikayesi olması lazım. Büyük kentlere bakıyoruz büyük kentlerde gerçekten başarılı belediye başkanlığı yapan arkadaşlarımız var. Az önce saydığımız arkadaşlarımız. Bir başarı hikayesi var mı? Var. Bu başarı hikayesi kanıtlanmış mı? Kanıtlanmış. Bütün belde yani büyükşehir bu başarıyı görmüş mü? Görmüş. O zaman ilçeye verdiği hizmeti neden Büyükşehir’e vermesin dedik ve o çerçevede yola çıktık ve başarılı da olduk. O arkadaşlarımız seviliyorlar, sayılıyorlar. Hangi partiden olursa olsun bu arkadaşlarımızın başarısı görünüyor ve destek de alıyorlar bizim en büyük yaptığımız stratejik dönüşüm bu aslında.
İsmail KÜÇÜKKAYA- İmamoğlu’nu değerlendirir misiniz efendim, nasıl buldunuz performansını?
Kemal KILIÇDAROĞLU- İmamoğlu genç bir arkadaş, birikimli bir arkadaş, başarılı bir belediye başkanlığı yaptı. Son derece samimi, insanları kucaklayan ve şu sözü çok önemli “Ben İstanbul’u kazandığımda 16 milyon kişi kazanmış olacaktır”. Yani kendisine oy vermeyen kişileri ötekileştirmeden herkesin belediye başkanı olacağım diyor. Ayrım yapmayacağım, ayrımcılık yapmayacağım, özellikle pozitif ayrımcılığı belli bölgelere, yoksul mahallelere, kesimlere yapacağım diyor ve bütün İstanbul’u kucaklayacağım diyor. Yapmak istediği bu ve buna benzer çok şey var. Ekonomik açıdan da güçlendireceğini söylüyor.
Bir şey söyledi onu ifade edeyim. Dedi ki, “Ben 5 yıl içinde 150 bin kişiye istihdam yaratacağım.” Binali Bey buna itiraz etti, “Belediyelerin işi değildir bu istihdam yaratmak” diye. Onun üzerine Ekrem İmamoğlu, “Hayır belediyelerin görevlerinden birisi de istihdam yaratmaktır. Ben çok ihtiyatlı bir dil kullanmıştım, ama söz 5 yıl içinde 200 bin kişiye istihdam yaratacağım” dedi. Arkasından Binali Bey bir açıklama yaptı bir televizyon programında, “Ben de 500 bin kişiye istihdam yaratacağım” diye. Yani Ekrem Beyin söylediklerinin ne kadar doğru olduğunu bir süre sonra kendisi de kabul etmek zorunda kaldı.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Çünkü efendim ekonomik sıkıntı ve daralma dönemlerinden geçiyoruz ve benim gözlemlerim, uzmanlardan aldığım bilgiler doğruysa analizler bu süreç birkaç yıl daha devam edecek. O nedenle seçilecek belediye başkanlarına hep şunu sordum efendim, üretici için ne yapacaksınız, köylü için ne yapacaksınız, emekli için, engelli için, kadınların istihdama katılımı için ne yapacaksınız, kooperatifleşme yapacak mısınız diye hepsine sordum.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Bakın kooperatifleşme, yani kentle kır arasında gelir dağılımı dengesini sağlamak açısından kooperatifleşmeyi başlatan Cumhuriyet Halk Partili belediyeler. Kooperatiften bir mal satın aldığınızda özellikle kırsalda bu bir süt kooperatifi olabilir, tarımda başka kooperatifler olabilir, kadınların gelip kendi el emekleriyle yaptıkları ürünlerin pazarlanmasıyla ilgili kooperatif olabilir, bunları bizim belediyelerimiz yaptılar. Süt alınacaksa örneğin İzmir, örneğin Eskişehir, süt alınacaksa sütü nereden alacak? Kooperatiften alacak. 0 -6 yaş grubunda çocuğu olan bütün ailelere fakir zengin ayrımı yapmaksızın süt veriliyor. Kim kazanıyor? Aile kazanıyor. Kim kazanıyor? Süt üreten kooperatif kazanıyor. Yani bütün üreticiler kazanıyor. Fidan... AK Partili belediyeler fidanı yurtdışından ithal ettiler, İtalya’dan fidan getirdiler sanki bu ülkede fidan yokmuş gibi. Ama bizim belediyeler ne yaptı? Gitti kooperatiflerden fidanı aldı, kentin her tarafına fidan dikti. Bunlar yapılabilir. Aynı şekilde çiçek, bunların tamamı yapılabilir ve yapıyoruz da.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Yeni dönemde belediye başkanlarının böyle bir misyonu olacak efendim.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Şu anda bizim belediyelerimizin büyük bir kısmı bunu yapıyor, özellikle büyükşehir belediyelerimiz yapıyor. Yani Aydın yapıyor bunu, İzmir yapıyor, Eskişehir yapıyor. Bakın bir adım daha ileriye gidelim, Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanımız bütün ilçelere okul yaptı. Oysa okul yapmak Milli Eğitim Bakanlığının görevi. Ama Büyükşehir Belediye Başkanımız baktı bizim çocuklarımız çok kötü okullara gidiyorlar, inşaatı doğru dürüst değil, yerleşim alanı doğru dürüst değil, her ilçeye okul yaptı, anahtarı da Milli Eğitim Bakanlığına teslim etti. Neden? Bu beldedeki bütün çocuklar güzel okullara gitsinler diye.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Bir fotoğraf gördüm efendim Türktime’de gördüm önce, sonra Oda TV de bunu aldı. Sizin Ankara adayınızın Mansur Yavaş’ın Ankara Ticaret Odası Başkanı Gürsel Baran’la çok yakın bir dostluğu olduğu, evlerine gidip geldikleri filan. Bu konuda müthiş fotoğraflar var, izleyenlerimize şöyle bir gösterelim bakın işte o fotoğraflar diye. Neden bunu gösteriyorum? Dün bir etkinlik oldu Mansur Yavaş ve aslında Emine Erdoğan’ın da, First Lady’nin de akrabası oluyor ATO Başkanı ve dün bir etkinlik oldu, o haberi bir izleyelim de ben CHP liderinin yorumunu merak ediyorum.
Şimdi Türktime yazarı Talat Atila diyor ki, “Aslında çok eski dostlukları var. Fakat aynı zamanda First Lady’nin Emine hanımın da akrabası olduğu için sen Mansur Yavaş’ı neden davet ettin de konuşma imkanı verdin gibi soruya muhatap olmamak için böyle bir manevra yaptı” diyor. Nasıl yorumluyorsunuz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Olabilir. Doğru değil, ya hiç davet etmeyeceksiniz, davet ediyorsanız da dinleyeceksiniz. Yani bu normal insani bir davranıştır; davet edersiniz, gelir, oturur, konuşur, düşüncelerine katılırsınız veya katılmazsınız, öyle bakmak lazım. Ama belli çevrelerin telkinleri veya belli çevrelerin baskılarıyla tavrınızı değiştirirseniz sonuçta kaybeden salonu terk eden olur. Salonda oturup düşüncelerini aktaran kişinin kaybedeceği hiçbir yoktur zaten.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Birkaç gün evvel efendim meslektaşım İsmail Saymaz bir Tweet attı dedi ki, bu seçimin kazananı belli oldu dedi. Bu seçimin kazananı Mansur Yavaş dedi. Şundan dolayı, mağdur olduğuna dair haberlerin linklerini ortaya koydu. Gerçekten de bu seçimde yani inanılmaz şeylere tanık olduk. Yani seçime 15 gün kala soruşturmalar açmalar…
Kemal KILIÇDAROĞLU- İsmail Bey beni en çok üzen şu, şimdi bir belediye başkanı gelmiş, daha önce belediye başkanlığı yapmış, başarılı bir belediye başkanı, daha sonra aday olmuş, bir dönem adaylık süreci de yaşamış, sonra kendisine AK Parti teklif etmiş gel bizden belediye başkan adayı ol diye, bunu kabul etmemiş Cumhuriyet Halk Partisinden aday diye kıyamet kopuyor. Her türlü iftira, her türlü karalama. Şimdi şu olsa ben onu makul bulurum. Yani iki belediye başkan adayı oturur karşılıklı birbirlerini suçlarlar ben bunu anlarım. Yani derim ki ikisi aday vs. vs. vs. ama bir ülkenin cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan zat, bakın cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan zat yani tarafsızlığı üzerine, namusu ve şerefi üzerine yemin eden bir kişi nasıl olur da kalkar belediye başkanlarıyla ilgili ağza alınmayacak özel suçlamalar yapar. Ya arkadaş senin bir ağırlığının olması lazım. Hadi tamam senin ağırlığın yok ama o koltuğun bir ağırlığı var. Cumhurbaşkanlığı yani bu sıradan bir makam değil, bir bakkal dükkanının olduğu yer değil, bir çiftçinin olduğu yer değil, bir sanayicinin olduğu yer değil, bir işsizin olduğu yer değil. Yani burası bütün Türkiye Cumhuriyeti devletini temsil eden bir makam ve bu makamın bir ağırlığının olması lazım. Kalkıyorsunuz her türlü suçlamayı yapıyorsunuz, olacak şey değil. Şu var, tehdit ediliyor ayrıca Mansur Yavaş. Niye tehdit ediyorsunuz?
İsmail KÜÇÜKKAYA- Seçimi kazanması halinde işbaşına getirilmeme ya da görevden alınma gibi bir ihtimal olabilir mi?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Diyor ki, seçime girmek serbest, kazanmak yasak, o anlama geliyor. Seçime girebilirsin ama kazanırsan bu yasak ben kazandırmam seni. Ne anlayıştır bu, hangi demokratik anlayıştır bu? Kişiyi seversiniz sevmezsiniz…
İsmail KÜÇÜKKAYA- Ne olur Ankara’da?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Ankara’da Mansur Yavaş alır.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Sonra?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Görevinin başına gelir. Bakın, bütün Ankaralılara hizmet eder Mansur Yavaş, ayrımcılık yapmaz.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Nasıl biri sizce Mansur Yavaş efendim?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Efendim Mansur bey son derece düzgün, gerçekten vatandaşlar arasında ayrım yapmayan…
İsmail KÜÇÜKKAYA- Dürüst biri midir?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Dürüst birisi. Vatandaş arasında ayrım yapmayan. Aradılar buldular acaba bir şey yakalayabilir miyiz? Yok zaten, yani neyini bulacaklar zaten. Mansur Yavaş bakın, aday olduğu gün malvarlığını açıklayan kişi. Malvarlığıyla ilgili bir şey söylediler mi? Söylemediler. Yani bir insanın düzgün olup olmadığını, temiz olup olmadığını mal varlığına baktığınız zaman anlarsınız.
İsmail KÜÇÜKKAYA- BBC News, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dün Ankara’da gençlerle yaptığı buluşmada Türk lirası biriktirin çok daha isabetli olur diyor. Yorumunuz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Türk lirası biriktirin demesi için ve bunun samimi olması için şu olması lazım. Dolar bazında ihale alanların, dolar bazında geçiş ücretinden garanti alanların da Türk lirasına dönmesi lazım. Onu niye söylemiyor?
İsmail KÜÇÜKKAYA- Köprülerden geçerken dolar endeksli.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Köprülerden, tüp geçitlerden geçerken, havaalanları alırken, büyük ihaleler alırken, üstelik dolar arttıkça onların geliri de artıyor ve biz ödüyoruz o parayı. Onunla ilgili niye bir şey söylemiyor Sayın Erdoğan, onlarla ilgili niye bir şey demiyor, neden Türk lirasına döndürmüyor onları, hangi gerekçeyle döndürmüyor? Onlara gelince hazineden dünyanın parasını aktarıyorsun, dolar bazında, avro bazında aktarıyorsun. Bizim gençlere de diyor ki, Türk lirası biriktirin.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Onların sözleşmeleri dolarla yapılmıştır.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Dönüştürsün.
İsmail KÜÇÜKKAYA- TL’ye?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Tabi dönüştürmek zorunda.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Ama kredileri öyle almıştır, dolarla almıştır. Şimdi mesela o firmalar var ya onlar anlaşma yapıyorlar, dolarla yapmışlardır onlar.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Yapsın, Türk lirasına döndürmek zorunda. Kaldı ki o aldıkları paraların büyük bir kısmını Türk bankalarından aldılar.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Sizin döviz mevduatınız var mı efendim kendinizin, ailenizin?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Hayır.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Sözcü, Erdoğan’a zor soru yine dünkü toplantıdan. HDP için terör örgütüyle bağlantılı diyorsunuz, muhalefeti terörle işbirliği yapmakla eleştiriyoruz, çözüm süreci döneminde bu kişilerle temas halindeydiniz neler değişti? Dün efendim Ankara’da sosyal medyadan canlı yayınlandı ama tabi bütün televizyonlar hemen canlı yayına da geçtiler. Çünkü cumhurbaşkanı konuşunca efendim bütün televizyonlar canlı yayına geçiyor anında.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Öyle.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Fakat bir genç kardeşimiz böyle bir soru sordu. Dedi ki, ama dedi geçmişte siz onlarla görüştünüz, çözüm süreci dediniz dedi. Ben Sayın Cumhurbaşkanının yanıtını da verdim ama sizin yorumunuzu merak ediyorum.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Efendim bir insan politikada çifte standart uygularsa bu ahlaki değildir. Düne kadar kucak kucağaydı bunlar, bir aradaydı bunlar. Ne oldu birden bire düşman haline geldi? Oy almak için, oy kapmak için.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Bir izleyenim de biraz evvel sormuş Sibel Hanım diyor ki, sabah ne güzel sordunuz diyor. FETÖ nedir dedim, siz dediniz ki FETÖ terör örgütüdür. 15 Temmuz nedir dedim, hain darbe girişimidir. PKK için de sorsanıza diyor. PKK nedir efendim?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Terör örgütüdür.
İsmail KÜÇÜKKAYA- HDP?
Kemal KILIÇDAROĞLU- HDP parlamentoda grubu bulunan bir siyasal parti.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Sizin listelerinizde HDP’li var mı efendim?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Hayır, tamamı CHP’li.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Böyle gizli, örtük bir anlaşma, bir liste yok?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Hayır. Anlaşma yaptığımız yerler belli zaten, onları kamuoyuyla paylaşıyoruz, deklare ediyoruz, bir araya geliyoruz. Örneğin İYİ Partiyle bizim işbirliğimiz var, Saadet Partisinin bazı adaylarını belli yerlerde zaten destekliyoruz.
İsmail KÜÇÜKKAYA- HDP’nin herhangi bir adayını desteklediğiniz var mı?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Hayır.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Evrensel gazetesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan HDP Mardin eş başkan adayı Ahmet Türk’ü kastederek; 3 – 5 sene bekleyemeyiz GBT’leri hazır tutuyoruz sonuca göre adımlarımızı atacağız dedi. Yani yalnızca Mansur Yavaş için değil pek çok başka aday içinde…
Kemal KILIÇDAROĞLU- Benim için de söyledi, Ey Kılıçdaroğlu diyor, dokunulmazlığa güvenme diyor, ben avukatlarıma talimat verdim işte gereği yapılacak. Gereği yapılacaksa yap kardeşim, ne yapacaksan yap.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Hapse atabilir mi sizi efendim?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Ne yaparsa yapsın efendim.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Çünkü Meral Hanıma biliyorsunuz söyledi, dedi ki bak dedi birileri cezaevinde dedi.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Aynen. Şimdi bakın İsmail Bey dediğim gibi cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan bir kişinin o koltuğun ağırlığına uygun olarak konuşması lazım. Yaptığı bütün işler yanlış. Tehdit üzerinden, şantaj üzerinden, baskı üzerinden siyaset yapılmaz. Sen kalkıp desene bizim belediye başkanı şunu yapacak, bizim belediye başkanı bunu yapacak diye. Bakın bunu ben söylemiyorum, bunu söyleyen bizim belediye başkan adayımız. Mustafa Bozbey çıkıp ben şunu yapacağım diyor, Mansur Yavaş çıkıp ben şunu yapacağım diyor. Her adayımız çıkıp neyi yapacağını anlatıyor. Erdoğan ne diyor? Bunlar kötüdür, bunlar teröristtir, bunlar bilmem şudur, bunlar budur. Yeter arkadaş ya, bu kadar ayrımcılık yeter ya! Emin olun Trabzon’dan bana AK Partili birisi mektup yazmış, ben diyor böyle bir cumhurbaşkanıyla hiç karşılaşmadım diyor, nasıl bir cumhurbaşkanıdır bu? Değil ki cumhurbaşkanı. Bir partinin Genel Başkanı. Bir partinin Genel Başkanı karalama üzerine, çirkef üzerine siyaset mi yapar? Varsa bir eksiğimiz söylesin, varsa bir yanlışımız söylesin, varsa bir yolsuzluğumuz söylesin. Ama karalama, herkes terörist… Hal esnafını terörist ilan etti. Hal esnafından ne istiyorsun? Pazarcı esnafını terörist ilan etti. Pazarcı esnafından ne istiyorsun? Meral Hanımı, beni, Temel Beyi terörist ilan etti, teröristlerle beraber olmayı... Pes yani! PKK Şavşat’tan Ardanuç’a giderken saldırdı, bir tane erimiz de şehit oldu.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Size saldırdı?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Evet. Bütün bunlara rağmen bu kadar iftirayla, iftirayla siyaset mi yapılır? Biraz Allah’tan korkun, kuldan utanın.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Efendim bir haber hazırlattık Zafer Söken, bakın seçimde yaşanan polemikler.
Evet efendim bu seçimin meydanlarından arkadaşlarımız böyle bir çalışma yaptılar. Yorumunuz ne olur?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Ben düşüncelerimi ifade ettim, o beni karalamakla meşgul. Ben ne söyledim? İki Trakya büyüklüğünde alan ekilmiyor çiftçi tarafından, niçin? Bakın bir rakam vereyim size, sadece 2018 yılında Yunanistan’dan 115 milyon dolarlık pamuk ithal ettik. Cevabı var mı? Cevabı yok. Aynı Yunanistan’dan 2018 yılında 28 milyon dolarlık buğday ithal ettik. Cevabı var mı? Cevabı yok. Aynı Yunanistan’dan 13 milyon dolarlık da tütün ithal ettik Türk tütünü? Dünyada bir marka, bütün sigaralarda harman olarak kullanılan bir tütün, önemli bir marka. Bunlara cevap var mı? Yok. Bay Kemal, Bay Kemal, Bay Kemal…
İsmail KÜÇÜKKAYA- Niye Bay Kemal diyor efendim size, yani ne demek istiyor?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Sözde beni kızdıracak. Ben kızmam ki. Niye kızayım yani?
İsmail KÜÇÜKKAYA- Sinirlenmiyor musunuz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Yo hayır. Bay Kemal olmak için dürüst adam olmak lazım, namuslu adam olmak lazım. Bay Kemal olmak için vatandaşı düşünmek lazım. Bay Kemal olmak için sabahın köründe oğluna telefon edip oğlum paraları sıfırladın mı dememek lazım. Yani ben bunları söylüyorum. Bundan alınıyor, buna kızıyor. Ben konuştuğum için neden Kılıçdaroğlu konuşuyor, bundan ürküyor. Konuşmamam lazım…
İsmail KÜÇÜKKAYA- Ana muhalefet liderisiniz.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Ama ben konuşmak zorundayım. Çiftçinin durumu çok iyi onun anlatımına göre. Ama ben çiftçilerle konuşuyorum.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Çok destek verdik diyor rakamlar veriyor Sayın Cumhurbaşkanı. Diyor ki, şu kadar milyar TL…
Kemal KILIÇDAROĞLU- İsmail Bey bunların hepsi hikaye. Bakın çok açık, tarım kanunu madde 21, 2006 yılında çıktı; diyor ki, her yıl en az milli gelirin yüzde 1’i oranında çiftçiye destek verilir. Verilebilir değil verilir, yani vereceksiniz, emredici hüküm. Bugüne kadar 2006 – 2019 yüzde 1’i verilmedi. Daha ne söyleyeyim ben?
İsmail KÜÇÜKKAYA- Medya meselesi. Erdoğan’ın sadece sosyal medya hesaplarımızdan takip edilecek diye duyurduğu etkinlik neredeyse tüm TV kanallarından canlı yayınlandı. Şimdi bir gazeteci olarak üzüldüğümü ifade etmek isterim. Medya açısından çok ama çok yadırgatıcı, kaygı verici bir durumla karşı karşıyayız.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Felaket bir durumdayız. Öyle maalesef.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Nasıl çıkacağız buradan peki medya açısından soruyorum? Çünkü bizim mesleğimiz gidiyor elimizden.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Şöyle söyleyeyim, tabi medyada ciddi bir bozulma var, yüzde 95’i iktidarın kontrolünde, gücün kontrolünde onu da gayet iyi biliyorum. O medya mensuplarına nasıl kamu bankalarından büyük paralar aktarıldığını ve o bazı gazetelerin, televizyon kanallarının nasıl satın alındığını bunların hepsini biliyoruz. Şöyle bir tablo çıkıyor ortaya, sizin izleyiciniz artıyor. Her görüşten insan tarafsız haber dinlemek için, tarafsız yorum dinlemek için, her siyasal partiye eşit mesafede yaklaşmak için sizleri izliyorlar. Yani sonuçta yine de her şeye rağmen izlenebilecek kanallar var.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Valla iyi ki FOX var.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Tabi.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Ama efendim şunu söylemek istiyorum, ben tabi mesleğimizin geleceğini de düşünüyorum. Mesela TRT bizim hepimizin değil mi? Mesela ben orada Ekrem İmamoğlu’nu göremedim, Mansur Yavaş’ı göremedim. Eğer olduysa çünkü o kadar dikkat ediyorum ki. Benim televizyonum orası, devletimin, milletimin, herkesi görmek isterim.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Bir şey anlatayım, 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra yanlış hatırlamıyorsam 16 Temmuz’da saraya gittik, yani Türkiye çok ciddi bir olayla karşı karşıyaydı dolayısıyla olayın değerlendirilmesi gerekiyordu. Konuşma sırasında Erdoğan’a şunu söyledim, 15 Temmuz darbe girişiminin bize büyük bir faydası oldu dedim, nedir dedi? TRT bize kapılarını açtı ve ben TRT’de televizyona çıkma imkanı buldum. Olur mu öyle şey dedi, oranın herkese eşit hizmet götürmesi lazım. 15 Temmuz’dan önce bizi çıkarmıyorlardı dedim. 15 Temmuz’dan sonra bir kez çıktım, sonra o defter tekrar kapandı. Orası bildiğimiz bizim vergilerimizle çalışıyor, dünyanın kanalı var…
İsmail KÜÇÜKKAYA- Benim faturamda ben TRT katkı payı ödüyorum efendim Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak. Vergimi verdiğim gibi düzenli.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Evet. Ama tümüyle iktidarın kontrolünde. Sabahtan akşama kadar günün 24 saati onların propagandasını yapıyor.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Şimdi efendim bakın, cumhur ittifakının AKP’li Eskişehir belediye başkan adayı Burhan Sakallı Eskişehir’den bahsediyor. Mevcut yönetim yol yapmanın dışında, park yapmanın dışında, yeşil alan yapmanın dışında kongre merkezi, sosyal tesis yapmanın dışında Eskişehirlilere hiçbir şey vaat etmiyor. Yılmaz Büyükerşen hoca Eskişehirlilere ne vaat ediyor efendim?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Efendim Yılmaz Büyükerşen beni serbest bırakın baraj yapacağım dedi, baraj yaptı. Suyu getirecek kente izin vermiyorlar. Yılmaz Büyükerşen süt projesi yaptı, aynı şekilde Halk Süt dediğimiz proje, kırsala yardım götürdü, kırsala her türlü yatırımı yaptı. Elbette bunları da yaptı. Şunu sorması lazım bu arkadaşın, nasıl oluyor da Bursa gibi Osmanlının başkentliğini yapmış bir kente giden turist sayısı Eskişehir’den daha az? İnsanlar her taraftan Eskişehir’e gezmeye gidiyorlar.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Ekrem İmamoğlu’yla ilgili bir haberim var onu da sizlere sunacağım ve soracağım daha sonra. Eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz İYİ Partili biliyorsunuz swap krizini Şirin Payzın’a değerlendirdi. IMF’den başka çareleri yok, ekonomide ciddi kriz var. Şimdi efendim sorum şu, çok detaya girmeyeceğim manipülasyon gibi algılanmasını istemem de ama çok insanla konuştum ekonomide seçimden sonra ne olabileceğini biliyorum. Burada ama detaya girmeyeceğim. Fakat sıkıntılı bir sürece girersek bu iktidara destek verir misiniz? Mesela bunlar ne bileyim işte yapısal reformlar deseler, şu deseler çünkü durum iyi değil çok. Seçim sonrasını bir değerlendirir misiniz bize?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Erdoğan’ın güzel bir itirafı var kendisine teşekkür ederim. Diyor ki, Türkiye’nin ekonomisini belediye başkanlarının düzeltme şansı var mı? Yok diyor. Türkiye ekonomisinin sorumlusu benim diyor. Yani memleketi bu hale getiren benim diyor. Dolayısıyla kendisine teşekkür etmek lazım. İsmail Bey, geçen yılın 2018’in Ağustos ayında ekonomik krizin daha henüz başındayken İstanbul’da bir basın toplantısı yaptım. Bu ekonomik krizden nasıl çıkacağımızı 13 madde halinde saydım. 13 madde halinde belirttim, belirtirken de şunu özellikle yaptım; yani ekonomik krize iktidar sebep oldu, şu yaptı, bu yaptı, Erdoğan yaptı gibi cümleyi hiç kullanmadım. Memleket bizim memleketimiz, sonuçta bu krizden Türkiye’nin çıkması lazım. İyi niyetlerle 13 maddeyi saydım, bunlara uyarsanız Türkiye ekonomik krizden çıkar, artı faturayı da geniş halk kitleleri ödemez dedim. Bu fatura ödenecek, en azından hakça paylaşılsın bu fatura. Şunu söyleyebilirlerdi, 13 maddenin efendim 3’ü yanlış, 5’i yanlış, hatta 13’ü de yanlış. Tam tersine hakaret içeren bir sürü laf. Şimdi kalkmışlar ekonomiyi düzelteceğiz… Neden sonra? Efendim seçimlerden sonra. Daha iyi düzelt. Damat kalktı bir açıklama yaptı, meşhur damat. Efendim seçimlerden sonra 2,5 milyon kişiye istihdam yaratacağız. Şimdi yaratsana, oy alırsın! 2,5 milyon kişiye yarat. 8 milyona yaklaştı işsiz sayımız. Ne yapacaklar? IMF’nin kapısına gidecekler. Arka kapıdan IMF’yle görüşüyorlar zaten, biz bunları biliyoruz. IMF’ye gidecekler yalvaracaklar, yakaracaklar…
İsmail KÜÇÜKKAYA- Cumhurbaşkanı yalanlıyor bunu. Bir de diyor ki kesinlikle doğru değil diyor.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Efendim Cumhurbaşkanı ne söyledi de ertesi gün neler yaptı hepimiz bilmiyor muyuz yani? Bugün söylediklerinin fazla değil yani yarım saat sonra 180 derece dönüp aksini de söylüyor. Şu çok önemli, eğer aldığınız borcun taksitini ödemek için borç almak zorundaysanız tefecinin eline düşmüşsünüz demektir.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Türkiye’nin durumu böyle mi?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Son 16 yılda Londra’daki bir grup tefeciye ödenen faiz 149 milyar dolar, bütün cumhuriyet hükümetlerinin ödediği faizden daha fazla.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Mansur Yavaş’ın uyarısı varmış Deniz Zeyrek aktarmış, seçim akşamı için ellerinde sopalar ve beyzbol sopalarıyla dışarıya çıkacak şekilde belediye personelinden gruplar oluşturulduğu ve görevlendirmeler yapıldığı bilgisini alıyoruz. Şimdi bunun doğru olmasına hiç ihtimal vermek istemiyorum efendim.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Doğru olmaz efendim. Seçim gecesi beyzbol sopalarıyla insanların sokaklarda ne işi var? Yani o geceyi hepimiz soğukkanlılıkla geçirmek zorundayız. Artısı, eksisi olur, yanlışı, doğrusu olur. Sandıklara gidilecek, sandıklar kontrol edilecek, herkes sandıklara bakacak…
İsmail KÜÇÜKKAYA- Seçim güvenliğinden emin misiniz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Tabi. Bu seçimin şöyle bir özelliği var; muhtar seçimi var, muhtar sandığın başında olacak. Belediye meclis üyesi seçimi var, belediye meclis üyesi sandığın başında olacak. İl genel meclisi üyesi seçimi var, il genel meclisi üyesi sandığın başında olacak. Belediye başkanı olacak, büyükşehir belediye başkanı bunları takip edecek. Dolayısıyla ayrıca avukat arkadaşlara yürekten teşekkür ediyorum. Belli yerlerde, belli bölgelerde avukatlar gidecekler sandık güvenliği için, bir şikayet geldiği zaman, şikayeti illa CHP’den gelecek değil, AK Partiliden de şikayet gelebilir, MHP’liden de şikayet gelebilir. Avukat orada hukuki olarak olaya anında el koyacak.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Ekrem İmamoğlu da şunu söyledi, o kazanacağına inanıyor. Ama diyor ki hiçbir şekilde kutlamaymış, asla diyor. Sakince bekleyeceğiz, soğukkanlılıkla görev teslimini alacağız, göreve başlayacağız, işimiz çok diyor.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Aynen.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Posta’dan bir haber aldım, marketlere tanzim ürün satışı başladı. Şimdi hayat pahalılığı arttı efendim. Tabi tanzim satış istasyonları ve bu uygulama şimdi…
Kemal KILIÇDAROĞLU- Varlık kuyruğu artıyor. Öyle diyor.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Devam edelim. Anadolu Ajansı da teröre bulaşanı görevden alacağız. Bu da Cumhurbaşkanı, aynı zamanda AK Parti lideri Erdoğan’ın sözleri. İradenize ipotek koyanlara sandıkta gereken cevabı verin. Ve ayrıca Ayasofya müze olarak anılmayacak. O statüden çıkacak, cami olarak anacağız diyor, Anadolu Ajansı da Cumhurbaşkanı’nın bu sözlerini almış.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Hani cami yapmayacaktı, öyle diyordu daha önce, 2 gün önce söylüyordu bunu. Şimdi müze olarak anılmayacak, Ayasofya cami olarak anılacak. İsminin müze olmasıyla cami olması arasında işlev eğer değişmiyorsa, ismi değiştirecek. Niye değiştiriyor ismi? Oy devşirebilir miyim? Buraya kadar düştükten sonra Ayasofya müzeyse müze olarak kalır, camiyse cami olarak kalır. Yani bunu istismar etmenin, oy devşirmenin aracı olarak burası kullanılıyorsa, artık kendisi bitmiş demektir. Geldiğimiz nokta budur yani.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Bir de İmamoğlu’na bir bakmak isterim. Efendim bu seçimin en kritik yerlerinden bir tanesi de Ekrem İmamoğlu, bakalım Ekrem İmamoğlu, yani CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı neler söylemiş.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Şu efendim, bizi şimdi her yerde izliyorlar. İşyerlerinde, evlerde, kahvehanelerde. 24 Haziran seçimlerinde halkımızın bir kısmı sevindi, bir kısmı hayal kırıklığına uğradı. Siz buradan kendiniz, partiniz olarak özeleştiri yaptınız mı? Alınması gereken dersleri aldınız mı?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Yaptık tabi, özeleştiri yaptık. O geceyi iyi yönetmediğimizi söyledim zaten. Kabahat vatandaşta değil, kabahat bizde yani. Şimdi kalkıp da vatandaşı suçlamanın hiçbir mantığı yok, doğru da değil zaten. Bir eksiğiniz varsa, hatanız varsa, bunu kabulleneceksiniz. Tabi her hatadan bir ders çıkarmak gerekiyor ve hatayı tekrar etmemek gerekiyor, bu da önemli bir olay. Eksiklikler vardı, evet onlar tamamlandı. Tabi bu seçimlerin kendine özgü bir atmosferi de var, onu da kabul edelim. Bir Cumhurbaşkanlığı seçimi değil, bir belediye başkanlığı seçimi. Yerel yönetim seçimleri, muhtarlar, belediye meclis üyeleri, il genel meclis üyeleri, büyükşehir belediye başkanları seçilecek. Dolayısıyla pek çok alanda arkadaşlarımız görev yapacaklar. Çalışmalar yapıldı, altyapılar oluşturuldu, arkadaşlarımızın hangi bölgelerde nasıl olacakları, ıslak imzalı tutanakların nasıl hangi merkeze gönderileceği, en kısa sürede nasıl gönderileceği, bütün bunların altyapıları oluşturuldu.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Peki, İmamoğlu, şöyle bir algı var efendim. Önce onu sormak istiyorum. Sizin deneyimli bir isimsiniz artık. İmamoğlu bir dalga yarattı, insanlarda bir umut, bir sevildi. Siz de geçen gün dediniz ki gözbebeğimiz bizim dediniz. Halkımızın İmamoğlu’na gösterdiği ilgi ve teveccühün neye tekabül ettiğini düşünüyorsunuz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Şöyle, bir sefer İmamoğlu çok samimi birisi. Yapay birisi değil, suni birisi değil. Samimi, içten, düşündüğünü rahatlıkla söyleyebilen bir arkadaşımız. Artı, ayrımcılık yapmıyor. Şu kişi bana oy verecek, şu kişi bana oy vermeyecek, burada bir ayrımcılık yapalım, böyle bir şey düşünmüyor zaten. Tam tersine herkesi kucaklıyor. Beylikdüzü’ne gidin, kendisine en az oy çıkan mahalleye yaptığı hizmetlere bakın, o mahalle şimdi İmamoğlu’na destek veriyor. Dolayısıyla şunu yapabilirdi, siz bana oy vermediniz, ben size hizmet getirmeyeceğim. Bu anlayışta değil, tam tersine her kesime eşit hizmet götürüyor. Eğer bir mahallede yoksulluk varsa, oraya pozitif ayrımcılık yapıp, daha fazla hizmet götürüyor. Çünkü onların yaşam standardının da yükselmesi lazım, bunun farkında zaten. Ayrıca bir şey daha söyleyeyim, Karadeniz’e gittim mesela, Ordu’ya gittim, Giresun’a gittim, Artvin’e gittim, İmamoğlu dediğim zaman alanda oldukça güzel bir alkış, dolayısıyla bütün Karadenizlilerin de bizim evladımız diyerek İmamoğlu’na sahip çıkmaları lazım.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Bir gözlemim var efendim, ben kendisine de söyledim. Seçimi kazanır mısınız, kaybeder misiniz bilmem. Ama siz eğer büyük bir hata yapmazsanız, Türk siyasetinde uzun yıllar çok farklı noktalarda, ne bileyim belki dedim CHP Genel Başkanı olursunuz, belki Cumhurbaşkanı olursunuz dedim, bir vatandaşım ben aynı zamanda gazeteciyim ama. Bu gözlemime nasıl yorumlarsınız?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Gayet güzel, olması gereken. Bakın az önce konuştuk, ilçe belediye başkanlığından, büyükşehir belediye başkanlığına. Bu aynı zamanda partinin kendi iç dinamiklerini, genç insanların biraz öne çıkmasını, onların daha geniş kitleler tarafından tanınmasını sağlayan bir ortam, biz bunu yapıyoruz ve bu çok güzel bir olay.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Peki, bir de bizim kendimiz için, bir de kendimize teşekkür edelim mi?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Edelim tabi.
İsmail KÜÇÜKKAYA- FOX’a teşekkür edeyim, siz de hazır gelmişsiniz efendim. İzleyelim bakalım biz ne yapmışız?
İsmail KÜÇÜKKAYA- Efendim önce bir vatandaş olarak Avcılar Belediye Başkan Adayınız için sizi kutluyorum.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Sağ olun efendim.  
İsmail KÜÇÜKKAYA- Engel tanımayan bir kardeşimiz o. Onun için kutluyorum. İki, bir düşüncemi söyleyeyim, ben bu seçimde en çok Ovacık’ı, Tunceli’yi merak ediyorum. Ben orada açık söyleyeyim, Ovacık Belediye Başkanının Tunceli’de kazanmasını isterim. HDP’yi de geçmesini isterim, sizi de geçmesini isterim. Ve sözüm var Tunceli’ye gideceğim eğer kazanırsa. Çünkü kooperatifleşme. Ben TKP’yi destekleyen birisi değilim, komünist de değilim ama ben o kişiyi destekliyorum efendim. Ne söylemek istersiniz, şimdi seçim için efendim, bir soru da var gerçi ama. İlçenin adını veremem, yine manipülasyona girebilir. DSP’li, aslında CHP’li olup da DSP’den aday olanlar, bizim oyumuzu bölüyorlar diyor, bir ilçeden bahsediyor. Mesela bunu nasıl yorumlarsınız?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Şimdi tabi DSP’ye bir siyasal parti olarak saygı duyuyoruz. Sonuçta o da yasalara göre kurulmuş, faaliyette bulunan bir siyasal parti. Burada yanlış olan şu, bizim aday göstermediğimiz arkadaşların partiden istifa edip başka bir partiden aday olarak siyasete girmeleri. Bunu etik bulmuyorum yani, söyleyeceğim bu sadece. Sandığa giden her vatandaşın şunu düşünmesini isterim, oyları bölmek değil, oyları birleştirmek gerekiyor. Türkiye bir zor süreçten geçiyor ve Türkiye’de şu algının Dünya’ya yayılması çok ama çok önemli. Bütün baskılara rağmen, bütün medya baskılarına rağmen, bütün iftiralara rağmen halk demokrasiden yana oyunu kullandı ve Türkiye’de demokrasi geldi desinler. CHP’li Belediye Başkanları seçildiğinde bu algı bütün Dünya’da yankılanacaktır.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Son bir soru sakladım, ama ifade ettiğim gibi bizim bağımsızlığımızın teminatı reklamlar. Efendim reklamlara gidiyoruz.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Bir kampanya dönemi, vatana millete, memlekete hayırlı olsun. Şöyle sakin bir seçim olsun isteklerimi, dileklerimi ifade ediyor ve son sözü Sayın Kılıçdaroğlu’na bırakıyorum.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Efendim, sabah kahvaltınızı yapınız, eşinizle beraber, oy kullanma yaşına gelen çocuklarınızla beraber huzur içinde sandığa gidiniz. Elinizi vicdanınıza koyunuz ve oyunuzu kullanınız. Bu seçimler önemlidir, size hizmet edecek belediye başkanını seçeceksiniz. Belediye başkanlarımız başarılı, belediye başkanlarımız deneyimli ve bu seçimlerin sağlıklı ve huzurlu bir ortamda gerçekleşmesini istiyoruz. Arkadaşlarımız görevlerinin başındalar, çok sayıda avukat yine görevlerinin başında olacak sandıkların güvenliği açısından. Ve sizlerin gidip oy kullanmanız, demokrasimizin geleceği çok ama çok önemli. Sizleri seviyoruz, belediye başkanlarımız sizlere hizmet etmek istiyor.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Efendim çok teşekkür ediyoruz.