17.09.2018
17.09.2018
CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI VE PARTİ SÖZCÜSÜ FAİK ÖZTRAK’IN BASIN TOPLANTISI
(17 EYLÜL 2018)
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, bugün MYK sürerken düzenlediği basın toplantısında şunları belirtti:
MECLİS AÇILIR AÇILMAZ 3 YASA
Bugün 2018-2019 ders yılı başladı. 18 milyon öğrencimiz için ders zili çaldı. Tabi birçok sorunlar var eğitim, öğretim yılı başlarken. Bunların başında şunu duyuyoruz, birçok ders kitabı öğrencilerimize daha ulaşmamış. Öğretmeni olmayan okullarımız var. Bunun yanı sıra istediği okula giremeyen öğrencilerimizde açık liselere yönlendirilmişler. Meclis açılır açılmaz ilk işimiz bir Öğretmen Meslek Yasasını, Meclis’e sunmak olacak. Bu yasada öğretmenlerimize, öğretmenler gününde bir maaş ikramiye verilmesi, 3600 ek göstergenin verilmesi gibi hususlar olacak. Öğretmenlerimizi bu sözleşmenin baskısı aslında, sözleşmeli olmanın baskısı altından biran önce kurtarmak istiyoruz.
BÜTÇE AÇIĞI VE MEVSİM ETKİLERİNDEN ARINDIRILMIŞ İŞSİZLİK ARTIYOR
Bugün Merkez Yönetim Kurulu toplantımızda Meclis İçtüzüğüyle ilgili olarak Grup Başkanvekillerimiz bize bilgi verdiler. Aslında resmen bize intikal etmiş bir şey yok ama ortada iktidar partisinin içtüzük önerileriyle ilgili bir takım söylentiler var. Bunlarla ilgili bir takım değerlendirmelerde bulundular. Konuyla ilgili açıklamaları Grup Başkanvekillerimiz sizlere yapacaklar. Yine bugünkü toplantıda ekonomideki son gelişmeleri ele aldık. Onun dışında yine bu kapsamda Türkiye’de ekonomiyi de ilgilendiren uçan saray meselesini, diğer konuları da nedir, ne değildir, bunları da gözden geçirme imkanını bulduk.
Değerli basın mensupları, bu sabah gelirken önce işsizlik verileri açıklandı. İşsizlik rakamları yeniden çift haneli hale geldi, yüzde 10,2. Yine her zaman söylediğim aylıkları karşılaştırmak bakımından kullanılan bir işsizlik göstergesi var, mevsim etkilerinden arındırılmış. O da yüzde 11’e tırmanmış vaziyette, artmaya devam ediyor, son 4 aydır sürekli artıyor. Dolayısıyla işsizlik meselesi ciddiyetini koruyor. Bu çerçevede genç işsizliğinde yüzde 19’u aşmış olması da yine önemle üzerinde durulması gereken bir husus. Bunun dışında yine ekonomiyle bir başka veride, bankaların ticari işletmelere dağıtmış oldukları pos cihazları var. Geçen yıl pos cihazı sayısı 1 milyon 700 binmiş. Bu yıl, Haziran ayında 1 milyon 600 bine düşmüş. Yani yaklaşık yüzde 7’lik bir azalma var. Bu da ekonomideki sıkıntıyı gösteriyor. Diğer taraftan biraz önce bütçe açıklandı. Bütçe açığı geçen sene 25 milyar Türk Lirasıymış, 25,2 tam rakam. 50,8 milyar Türk Lirası’na ulaşmış. Yani bütçe açığımız yüzde 102 artmış, ikiye katlanmış. Faiz giderlerimiz geçen yıl 38 milyar TL imiş, bu yıl 50 milyarı geçmiş, bütçeden ödenen faizler. Buda yüzde 31 buçuk bir artış yapıyor.
BU SİZİN KRİZİNİZ DEĞİL, SIRTINA ÇÖKTÜĞÜNÜZ MİLLETİN KRİZİ
Değerli basın mensupları, aslında ekonomide tüm göstergeler hızla kötüye doğru gidiyor. Ama geçtiğimiz hafta tek adam, TESK Genel Kurulu’nda, “Bu kriz bizim krizimiz değildir” dedi. Evet, sizin kriziniz değil. Aslında bu kriz, sofrasına 2 günde bir, bir kap et yemeği koyamayan 29 milyon vatandaşımızın krizi. Bu kriz, 1 ay içinde aldığı yumurta yüzde 20 zamlanan, son 2 ayda kullandığı elektriğe yüzde 18, doğalgaza yüzde 14 daha fazla para ödemek zorunda kalan Ayşe Teyzemizin krizi. Bu kriz, faturayı görünce ay sonunu getirebilmek için, aldığı malları kasada bırakmak zorunda kalan emekli Ali Rıza Amca’nın krizi. Bu kriz, işini korumaya çalışan işçinin, emekçinin krizi. Bu kriz, işyerini korumaya çalışan esnafın krizi. Bu kriz, fabrikasını kurtarmaya çalışan sanayicinin krizi. Bu kriz, gübre fiyatlarıyla ürün fiyatları arasında ezilip kalan, arazisini önümüzdeki yıl nasıl ekeceğini düşünen çiftçimizin krizi. Evet, bu kriz sizlerin krizi değil. Bu kriz, sizlerin sırtına çöktüğünüz milletimizin krizi.
BU ÜLKENİN KATAR’IN HİBESİNE İHTİYACI YOK
Saraylarda oturuyorlar, efulileri içiyorlar, smoothieleri içiyorlar, aile boyu seyahatler yapıyorlar, gösterişli toplantılar yapıyorlar ama son bir şey yaptılar ki bu gerçekten her şeyin tuz biberi oldu. Türkiye’ye Katar, bir uçan saray hediye etmiş, hibe etmiş. Ama öncesi var. Diyor ki Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Genel Başkanı, aslında diyor biz bu uçakla ilgilendik. Yani millet krizde inim inim inlerken, onlar bir uçan saray almak için gerekli girişimlerde bulunmuşlar. Katar Emiri’de demiş ki, “Ben bu uçağı Türkiye’ye satmam, hibe ederim.” Yazıktır, günahtır. Bu ülkenin Katar’ın hibesine ihtiyacı yok. Bu ülkenin Katar Emiri’nin kullandığı uçağı, kullanmaya ihtiyacı yok. Bu ülkenin yöneticilerinin saray uçaklarla, uçan saraylarla sağa sola gitmelerine de ihtiyaç yok, gerek yok. Bırakın Katar’ı, herhangi bir ülke kalkıp bize 500 milyonluk bir uçak hibe etse, bizim onurumuza dokunur, gururumuzu zedeler. Nerede kaldı bu iktidarın sabahtan akşama kadar ağzından düşürmediği yerlilik ve millilik? Bu mu onların yerli ve milli olma anlayışı?
MİLLETTEN KOPTULAR
Hep söylüyorum, milletten koptular, varsa yoksa kendi yandaşları. Bakın geçen gün tasarruf tedbirleri açıklanıyor. Hemen bitecek yatırımlara öncelik vereceğiz, şunu yapacağız, bunu yapacağız, yatırımlar durduruluyor. Öyle anlaşılıyor, öyle görülüyor. Kamu yatırımları duruyor. Ama bir şey söylüyor hemen arada. Diyor ki, kamu özel işbirliği projelerine devam edeceğiz. Niye? Bu kamu özel işbirliği projeleri aslında sizin hazineden dolarla garanti verdiğiniz ve açık söyleyeyim, yandaş holdinglerinize sunduğunuz bir takım projeler. Bunun sebebi yandaş holdingler kar etmeye devam etsin, budur.
HAVALİMANI GECİKECEK Mİ?
Bir de şuanda önümüzde bu uçan sarayın ineceği bir havaalanı meselesi var. Buna 3. Havaalanı diyorlar. Bu havaalanını açtıklarında ikincisini kapatacaklar. Dolayısıyla İstanbul’da 2 tane havaalanı olacak. Dolayısıyla bu 2. Havaalanı. Önce bu havaalanının pistlerinin çöktüğünü duyduk. Sonra taşımalarla ilgili yapılan ihalelerde sorunlar var dendi. Şimdi orada çalışan emekçiler ayakta. Emekçiler tahta kurusundan şikayet ediyor, dayak yiyorlar, ölen emekçiler var. İnsanca çalışma şartları istiyorlar. Onlar insanca çalışma şartları istiyorlar, üzerlerine TOMA’larla gidiliyor, biber gazı sıkılıyor, kapıları kırılıyor, emekçiler gözaltına alınıyor. Şuanda bir Genel Başkan Yardımcımız Sayın Veli Ağbaba ve 10 arkadaşımız sabahtan oraya gittiler. Ne oluyor? İstanbul Valisi açıklama yapıyor. Burada diyor bir provokasyon girişimi var diyor, havaalanının açılışıyla ilgili. Bu havaalanının açılışı galiba 29 Ekim’e yetişmeyecek. O nedenle de iktidar bunun yetişmemesiyle ilgili gerekçe arıyor. Gerekçe ne olursa olsun, Türkiye 24 Haziran’dan sonra tek adam rejimine geçmiştir. Kim ne yaparsa yapsın bir tane sorumlu vardır, o da tek adam. 29 Ekim’de bu havaalanı açılmazsa, bunun hesabı tek adamdan sorulacaktır.
KAMU YÖNETİMİNDE GÖRÜLMEMİŞ BİR OLAY
Geçtiğimiz hafta yine çok ilginç bir olay yaşadık. Hatırlayacaksınız, bu ülkenin elde kalan son gümüşlerinin devredildiği bir Varlık Fonu var. Tek adam önce kendini bu Varlık Fonu’nun Yönetim Kurulu Başkanlığına atadı, daha sonra damadını da başkanvekili yaptı. Örtülü ödeneği de ikisi kullanıyordu, birlikte kullanıyorlardı. Şimdi Varlık Fonu’nu da birlikte yönetecekler. Bu, kamu yönetiminde bugüne kadar görülmemiş bir olay.
MİLLETİN DERDİNE DERMAN OLACAĞINA VARLIK FONU’NA PATRON OLDU
Öyle anlaşılıyor ki önce Sayın Erdoğan herkesin Cumhurbaşkanı olmak yerine partisinin genel başkanı olmayı tercih etti. Geçen hafta yaptığı bu uygulamayla da Varlık Fonu’na patron olmayı, milletin derdine derman olmaya tercih etti. Bu görüntü bir çadır devleti görüntüsüdür. Bu görüntü, ülkenin zaten içine düştüğü güven sorunu problemini aşmasını daha da zorlaştırır. Bu ancak Ortadoğu ülkelerinde görülen bir tablodur ve çok açık söyleyeyim, Türkiye’nin artık Dünya’daki başarısız devletler ligine düşmesine ramak kalmıştır.
OVP NEDEN GECİKTİ?
Geçtiğimiz hafta yine Orta Vadeli Programı bu ayın 20’sinde, yani bu hafta açıklayacaklarını ilan ettiler. Kanun ne diyor? “Orta Vadeli Program Eylül ayının ilk haftasının sonuna kadar açıklanır” deniliyor. Yani 10 gün geç kaldılar. Buradan her hafta söylüyorum, kurbağanın gözü patladı diyorum, onlar bugün herkesin beklediği orta vadeli programı 10 gün geciktirmeyi göze alabiliyorlar. Şimdi söylüyorum, 100 günlük icraat programı açıkladılar, tutmadı. Yeni ekonomi modeli dediler, olmadı. Türk Lirası çökmeye, faiz coşmaya devam etti. Fiyatlar azdı gitti. Enflasyon aldı başını gitti. Şimdi bu iki önemli belge tutmadı, “Hadi bu sefer biraz pansuman tedbirleri, biraz aspirin tedavisiyle bu işi götürelim” dediler, o da tutmadı. Son hafta, geçtiğimiz hafta dolarla yapılan sözleşmeleri Türk Lirası’na çevirmeyi öngören bir yasal değişikliği açıkladılar. Açıkladılar ama bununla ilgili kur ne olacak, şu ne olacak, bu ne olacak, hala daha bütün belirsizlikler sürüyor, devam ediyor.
VATANDAŞIN SIRTINA YÜK YÜKLEMEYE GELİNCE BELİRSİZLİK YOK
Ama bu sabah Ankara Belediyesi bir açıklama yaptı. Vatandaşın kartında bulunan doğalgaz kontörlerini Türk Lirası’na çeviriyoruz. Hemen oldu, açık seçik, neden? Şimdi sabah bakıyorum basına vermişler. Eskiden kota varmış, şimdi kota olmayacakmış, şuymuş, buymuş. Arkadaşlar burada yapılan bir tek şey var, bundan böyle doğalgaz fiyatlarına yapılan zamlar anında vatandaşa yansıtılacak, bunun söylediği bu düzenlemenin söylediği şey bu. Vatandaşın sırtına yük yüklemeye gelince burada hiçbir tereddüt yok, hiçbir belirsizlik yok. Ama diğer işlere gelince hep bir tereddüt, hep bir belirsizlik.
BUNUN TÜRKÇESİ: BATIK ŞİRKETE BATIK DEMEYİN
Bir başka önemli düzenleme hafta sonunda yapıldı arkadaşlar. Bu düzenlemede muhasebeyle ilgili olarak, şirketlerin sermaye kaybının veya borca batık olmalarının hesabında, kur farklarının, kur farkı zararlarının dikkate alınmayabileceğine dair düzenleme yapıldı. Bunun Türkçesi şu demektir: “Batık şirkete batık demeyin.” Şirketlere de diyorlar ki, ya da kamuoyuna da şöyle bir açıklama olmuş oluyor, “Kur farkı zararını yazmayın. Biz Türk Lirası’nın kısa sürede yeniden eski değerine geleceğini tahmin ediyoruz.”
ŞİRKET BİLANÇOLARINA DEVLET ELİYLE MAKYAJ
Açıklayacaksınız Orta Vadeli Programı, göreceğiz bakalım orada kuru ne almışsınız. Bunun adı şirket bilançolarına devlet eliyle makyaj yapmaktır. Hatta bunu yaptığınız zaman, şirket bilançolarına olan güven biter ve bir takım çevrelerde de piyasada ciddi bir batık var, bu nedenle de bunu devlet eliyle gizlemeye çalışıyorlar izlenimi yaratırsınız. Açık söyleyeyim, bir iş yaparken, bir başkasını bozuyorlar.
SAATLİ BOMBA ETKİSİ
Bir cin fikir atılıyor ortaya ama o cin fikrin ekonomide bir saatli bomba etkisi yapacağı düşünülmüyor. Bunun başka yolları var. Bilançoyu bozmadan, bilançoda zararı, karı açık seçik göstererek de yapmanın yolları var. Yani enflasyon muhasebesi uygulamasını erkene çekin, gözüksün. Orada kredinin bugünkü kurlarla karşılığı, öbür taraftan alınan malın bugünkü kurlarla karşılığı da gözüksün. Arkadaşlar, bu şekilde bu işin gitmesi mümkün değil. Ben, iktidarı artık kendilerine bir çeki düzen vermeye çağırıyorum. Bu Orta Vadeli Program’da eğer aspirin tedavisinden ve pansumandan ibaret olursa bu, milletimize çok ciddi bedeller ödetir.
OVP DE YETMEZ, SİYASİ VE HUKUKİ REFORM LAZIM
Bakın ne olması lazım, aslında biz bu krizin başında 13 tane madde önerdik. 13 tane başlık. Bu başlık içinden seçecekleri bir takım, bu başlık altındaki bir takım düzenlemelerle ekonomiyle ilgili olarak gerekli güveni yaratmaları mümkün. Bakın, orta vadeli programda şunlar olmalı, bir kere acil ve orta vadeli bir takım önlemler görmeliyiz. Orta Vadeli Program, yatırımcıya, tüketiciye, vatandaşa, herkese bir ufuk vermeli. Borçlanmayı değil, üretimi öncelemeli. Ekonomiye güveni tekrar sağlamalı. Ayakları yere basmalı. Çapalar olması lazım, güveni sağlayacak şekilde ve bu çapaların takvimlenmesi lazım, bir takvime bağlanmış olması lazım. Ama şunu söyleyeyim, artık ekonomi için yapılmış olan bir Orta Vadeli Program da piyasalarda beklenen toparlanmayı sağlamaz. Türkiye’de demokrasiye olan bağlılığı, hukuk devletini, insan haklarını, basın özgürlüğünü, ifade özgürlüğünü güçlendirecek siyasi ve hukuki reformlarında biran önce kamuoyuna açıklanması gerekir.
TEK ADAM REJİMİ 80 MİLYONU EZMEK İÇİN KURULDU
Hatırlayacaksınız 24 Haziran’dan önce Sayın Erdoğan, “Siz bu kardeşinize 24’ünde oyu verin, yetkiyi verin, ondan sonra bu faizle, şunla-bunla nasıl uğraşılır göreceksiniz” dedi. Ne oldu? Geldi, AKP iktidarının en yüksek faiz artışını yaptı. Sonrada buna oy veren vatandaşlar, “Bu da faizci çıktı” demesinler diye Merkez Bankası’yla bir kayıkçı kavgası başlattı. Arkadaşlar manzara ortada, 24 Haziran’da tek adam parti devleti rejimi başladı, zamlar azdı, TL’nin değeri çakıldı, faiz patladı ve bütün bu gelişmeler, daha üzerinden 2 ay geçmeden, 3 ay geçmeden tek adam düzeninin aslında 80 milyonu ezmek ve sömürmek için kurulduğunu ortaya çıkardı. Faiz sebep mi, sonuç mu? Yıllardır memleketi bu laflarla oyalıyorsunuz. Aslında şunu söyleyeyim, madem faizi bu kadar arttıracaktınız, çok daha düşük bir artışla bundan 1 yıl önce Türk Lirası’nın bu hale gelmesini, enflasyonunda buralara çıkmasını önleyebilirdiniz.
SEBEP ARIYORSANIZ UÇAN SARAY’IN AYNALARINA BAKIN
Şimdi soruyorsunuz, faiz sebep mi, sonuç mu? Sebep mi arıyorsunuz? Sebep arıyorsanız, şu yeni aldığınız uçan sarayın aynalarına bakın, bütün bunların sebebi orada göreceğiniz yüzdür. Sebep sizsiniz Sayın Erdoğan. Tek adam rejiminiz, ekonomide yaptığınız hatalar ve keyfilikler. Sonuç, faizdeki rekor artıştır. Bunlar şimdi kredilere yansıyor, kredi kartlarına dün yansıtıldı. Bakın değerli basın mensupları, ben açık söyleyeyim, bu faiz esnafı, tüccarı, çiftçiyi, vatandaşı batırır. Yatırımcıları, bankalara esir eder. Ekonomiyi durdurur.
FAİZ LOBİLERİNİN CHP’Yİ SEVECEK HALİ YOK
Şimdi bir rakam vereceğim. 1975’ten 2003 yılına kadar devletin bütçeden ödediği faiz 251 milyar dolar. Yani 28 yılda 251 milyar dolar ödenmiş. Son 16 yılda ödenen faiz ise 451 milyar dolar. Şimdi bu faiz lobileriyle kim el ele, kol kola? Faiz lobileri kimi seviyor, bu rakamlardan anlaşılıyor. Bu faiz lobilerinin Cumhuriyet Halk Partisi’ni sevecek hali yok. Bu faiz lobileri Adalet ve Kalkınma Partisi’ni ve onun genel başkanını çok seviyor arkadaşlar. Tekrar söylüyorum, milletin derdine derman olacak tedbirleri biran önce alın. Tek adam, tek sorumlu demektir. Artık yok dış güçler, yok Merkez Bankası, bu bahanelerin arkasına saklanmayın. Faizinde sorumluluğu sizdedir, ben açık söyleyeyim, tek adam parti devletinde, tek adamdan izin almadan kuş uçabilir mi? Ondan sonra diyeceksiniz ki “Faizi ben arttırmadım, sabrediyorum”… Yok böyle bir şey.
BUNUN NEDENİ YAĞMUR DEYİP KAÇAMAZSINIZ
Bir diğer önemli konu, biliyorsunuz Çorlu’da bir tren kazası olmuştu. Burada yurttaşlarımız hayatını kaybetmişti. Biz bununla ilgili olarak bir rapor hazırlamıştık ve bu tren kazasıyla ilgili olarak ciddi ihmallerin olduğunu ortaya koymuştuk. Ama bu hafta Ulaştırma Bakanı Çorlu’ya gitmiş demiş ki, “Bu kazanın nedeni yağmur.” Çocuklar öldü, pırıl pırıl gençler hayatını kaybetti, insanlar analarını, babalarını yitirdi, kollarından bacaklarından oldu, şimdi siz bu işten, “bunun nedeni yağmur” deyip, ellerinizi yıkayıp kaçamazsınız. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde hatırlayın bir araştırma önergesi vermiştik. Bu araştırma önergesi Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekilleri ve Milliyetçi Hareket Partisi milletvekilleri tarafından reddedilmişti. Şimdi bakanların bu kadar rahat beyanlarda bulunmasının ve dolayısıyla bu insanların, yitirilen bu hayatların, bu uzuvların hesabının sorulmamasının nedeni bu iki partidir.
SİZE TAPU MÜDÜRLÜĞÜ MÜ YAPTIRDILAR?
Son olarak Suriye meselesine de kısaca değinmek istiyorum. Sayın Erdoğan diyor ki “Herkes parselasyon yapmış, Türkiye olarak bizim öyle bir derdimiz yok.” Sayın Erdoğan, bu parselasyon olurken size de tapu müdürlüğü yaptırdılar. Kim sizi kandırdı? Kimin dolduruşuna geldiniz? Şimdi, bizim öyle bir derdimiz yok diyerek, burada oyunu kaybettiğimizi mi söylemek istiyorsunuz?
ASKERİMİZİN TIRNAĞINA ZARAR GELSE SORUMLUSU TEK ADAMDIR
Bizim hala Suriye’de bini aşkın askerimiz vardır. Bunların tırnağına zarar gelirse, tek bir sorumlu biliriz. O da tek adamdır. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sorularınız varsa alayım, buyurun.
12 EYLÜL PAŞALARI DA DENEMİŞTİ
Soru – Sözcü yazarı Necati Doğru, Türkiye Varlık Fonu’nun yönetimindeki değişiklikten yola çıkarak, Türk Hava Yolları’nın Katarlılara satılacağı iddiasında bulunuyor. Siz buna katılıyor musunuz? Bununla ilgili bir öngörünüz var mı? İkinci sorum, İş Bankası’nın hisselerinin hazineye devredilmesi gerektiğini söyledi Cumhurbaşkanı Erdoğan. CHP’nin ukdesinde olduğunu biliyoruz. Bu konuyla ilgili değerlendirmeniz nedir?
Faik ÖZTRAK – Şimdi bir kere şunu söyleyeyim, İş Bankası hisseleriyle ilgili olarak, aslında bu İş Bankası hisselerine el koymayı 12 Eylül paşaları da denemişti. Ama sonuçta mahkemeden döndü. Şimdi görüyoruz ki, o dönemdeki darbenin müelliflerinin yapamadığını, bu dönemde Sayın Erdoğan yapmak istiyor. Ondan sonra biz, bu döneme sivil darbe dönemi dediğimiz zaman kızıyor. Arkadaşlar biz darbeye darbe demek zorundayız. Şimdi Varlık Fonu’nun Yönetim Kurulu Başkanlığına kendisini ataması, bu fonun kimin iradesiyle yönetileceğini açık seçik ortaya koyuyor. Bu fonun doğru düzgün denetimi de olmayacaktır. Dolayısıyla bu fondan her şey yapılabilir.
HARAMDIR, GÜNAHTIR, YAZIKTIR
Son olarak hibe, uçan saraya değindiğiniz için, onunla ilgili olarak bir şey daha söyleyeyim. Arkadaşlar, Türkiye’ye hibe edilen her şeyin mutlaka kaydı olur. Hibe mektubu olur, hibe anlaşması olur, hibe hazine envanterine geçer. Şimdi bu belgelerin saray tarafından kamuoyuna açıklanmasını bekliyoruz. Bunlar açıklansın ki, bunun hibe mi yoksa satın alma mı olduğu ortaya çıksın. Her iki halde de çok açık söyleyeyim, bugün bu ülke bu durumdayken, bu uçağı alıp kullanmak, uçan sarayla uçmak haramdır, günahtır, yazıktır.
BURNUMUZUN DİBİ
Soru – Efendim az, çok değindiniz ama gündemde İdlib operasyonu var. Bu bağlamda Türkiye’nin de bir takım diplomatik temasları var. Bugün Sayın Erdoğan Soçi’de. Azerbaycan dönüşünde Sayın Erdoğan’ın “Hepimiz birlikte çıkalım Suriye’den” şeklinde bir açıklaması olmuştu. Siz bununla ilgili ne düşünüyorsunuz? Sizce hükümetin bu çabaları, operasyonsuz bir çözüm getirir mi? Sizin muhalefet partisi olarak yaklaşımınız nedir? İdlib özelinde soruyorum efendim. Teşekkürler.
Faik ÖZTRAK – Şu anda ben açık söyleyeyim, yani İdlib’le ilgili manzaraya ve yapılan açıklamalara baktığımız zaman, Türkiye’nin giderek etkileştirilmeye çalışıldığını görüyoruz. Bu tabi Suriye’ye baktığınız zaman, Suriye’nin o bölgesi, şu anda orada parselasyonu yapmış olan, Sayın Erdoğan’ın deyimiyle, ne Rusya’nın, ne İran’ın ne de Amerika Birleşik Devletleri’nin komşusu. Bizim burnumuzun dibi. Dolayısıyla Türkiye, Suriye’yle ilgili olarak baştan itibaren çok ciddi hatalar yapmıştır. Ama sonuç itibariyle Suriye komşumuzdur. Dolayısıyla bu meselelerin Suriye yönetimiyle karşılıklı konuşarak halledilmesinde yarar vardır.
TÜİK’İN VERİ KALİTESİNDE CİDDİ SORUNLAR VAR
Soru – Efendim iki tane sorum olacak. Bütçe açık verdi, işsizlik 2 hane, sanayi üretiminde de artış olduğu ifade edildi. Bu dengeleri birbirinden ayırmak mümkün mü? Bunu nasıl yorumlamak lazım?
Faik ÖZTRAK – Şimdi gerçekten elimizde bir veri var. Temmuz ayını da kapsıyor işsizlik verisi. Haziran, Temmuz, daha öncede Mayıs. 3 aylık dönemi kapsıyor. Ona baktığımız zaman işsizlik artıyor ve kararlı bir biçimde artıyor. Biraz önce Haziran ayındaki pos cihazlarının durumunu verdim. Yine dönüp basına baktığımız zaman, basında konuşulanlar belli. En son çıkarılan şu biraz önce bahsettiğim kur farklarıyla ilgili olarak yapılan düzenlemeler, sanayicinin de, esnafın da, tüccarın da ciddi sıkıntı içinde olduğunu gösteriyor. Bütün bunlar yaşanırken, yine bütçe önemli ölçüde açık vermiş durumda, 2 katına çıkmış geçen senenin. Faiz giderleri artıyor. Bütün bunlar yaşanırken, Temmuz ayında nasıl oldu da sanayi üretimi yeniden yukarı doğru döndü tüm diğer göstergelere rağmen? Ben bunu anlamakta zorluk çekiyorum. Uzunca bir zamandır ben bunu ifade ediyorum. TÜİK’in veri kalitesinde ciddi sorunlar var. Bu, dediler ki bizim katma değer hesabımızla, üretim hesaplarımız tutmuyor. Burada bir düzeltme yaptılar. Son 2 aydır yine katma değerle üretim birbirinden ayrışmaya başladı. Dolayısıyla değerli basın mensupları, hükümete çeki düzen, iktidara çeki düzen versin dedim. Kendine bir çeki düzen vermesi gereken kuruluşta TÜİK. Ve bakın bugün Arjantin’de faizler yüzde 60’a çıkmışsa, Arjantin’in enflasyon verilerine duyulan güvensizliktendir. Yani hatırlayın geçtiğimiz hafta, ben burada açıklama yaptım. Marketlerde, pazarlarda, bakkallarda gıda fiyatları almış başını gitmiş, TÜİK’in hesaplarında yerinden kımıldamıyor.
MHP KENDİNİ VEBALDEN KURTARAMAZ
Soru – Alaattin Çakıcı konusu üzerinden Sağlık Bakanlığı arasında bir polemik var. Bu Cumhur İttifakı’nda çatlak konusuna kadarda ulaştı. Şimdi bakıldığında en son MHP’den gelen açıklamada, “Bizim kimseye diyet borcumuz yoktur” açıklaması. “Madem bu konudaki hassasiyetiniz ortada, o zaman FETÖ’nün siyasi ayağı konusunda da atacağınız adımı görmek isteriz” imasında bir açıklama yapıldı. Yani iş FETÖ’nün siyasi ayağı ve Cumhur İttifakı içerisindeki bağlantılar noktasında tartışmaya başlandı. Bunu nasıl değerlendirirsiniz?
Faik ÖZTRAK – Değerli arkadaşlar, değerli basın mensupları, tabi Adalet ve Kalkınma Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi arasında bir ittifak var. Bu ittifak giderek bir ortaklık şekline bürünüyor. Ben açık söyleyeyim, şu anda ortada olan bu atışmalar, kavgalar, sözler, bunlarda bana kayıkçı kavgası gibi geliyor. Bu ortaklık bir şekilde yürüyor. Ve bu kavgalarla Milliyetçi Hareket Partisi kendini fiyat artışlarının vebalinden, faiz artışlarının vebalinden, işsizliğin vebalinden, durgunluğun vebalinden kurtaramaz.
Teşekkür ediyorum değerli basın mensupları.
29.11.2024
29.11.2024
29.11.2024
29.11.2024