20.05.2020

CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI SARIBAL, KORONA SÜRECİNDE ÜRETİCİYİ PERİŞAN EDEN UYGULAMALARI ANLATTI

CHP Genel Başkan Yardımcısı Orhan Sarıbal, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında tarım ile ilgili sorunları anlattı. 
Genel Başkan Yardımcısı Sarıbal'ın açıklamaları şöyle: 

Bugün Dünya Arı Günü. Arı yaşamın devamlılığı için çok önemli bir canlı. Çünkü, arılar polenleme yapar. Polenleme olmaz ise meyve, sebze, bitkiler ürün vermez, yaşamlarını sürdüremez. Einstein'ın dediği gibi: "Arılar ölürse insanlar da ölür."
Ayrı ayrıca ‘bal’ gibi çok değerli bir ürünü meydana getiren bir canlı. 
Bugün ülkemizde 150 bin hane arıcılıkla geçimini sağlıyor. Ülkemiz yıllık 110 bin ton bal üretimi ile dünyada ikinci sırada. Bu 110 bin ton balın 80 bin tonu çiçek, 30 bin tonu ise çam balı oluşturuyor. Bütün bu veriler, balın ve arıcılığını ülkemiz ekonomisinde önemli bir yer tuttuğunun göstergesi.
Bal üreticisi çiftçilerimizin Dünya Arı Gününü kutluyor, çalışmalarında başarılar diliyorum.
Ülkemizde ilk koronavirüs hastasının görüldüğü tarihin üzerinden 70 gün geçti. Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de salgına rağmen işini aksatmamaya çalışan iki kesim var. Bunlardan biri sağlık çalışanları diğeri ise tarım kesimi. Bunun içindir ki bütün dünyada sağlık personeli ve tarım çalışanları için özel önlemler alındı. 
Gelişmiş ülkeler başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesi, gıda tedarikinde bir sorun yaşanmaması dolayısıyla da tarımsal üretimin devamı için çiftçilere desteklerini arttırdı. 
Ülkemizde ise yeni destekler verilmesi bir yana çiftçiyi ürettiğine pişman eden birçok uygulama yapıldı. AKP’nin ithalatı önceleyen yanlış tarım politikası aynı hızla devam ederken, çay üreticileri, soğan, patates, limon üreticileri başta olmak üzere tarım kesiminin önemli bir bölümü bu süreçte mağdur edildi.
Çay ve Üreticisi Gözden Çıkarılmış
Hasat dönemi gelen çayda uzun süre üreticilerin tarlalarına gitmesine izin verilmedi. Aynı şekilde daha önce yurt dışından gelen çay işçilerinin salgın nedeniyle gelmeyeceği anlaşıldığı halde gerekli tedbirler alınmadı ve yurt içinden de işçi temini bir türlü sağlanamadı.
Çayın nasıl toplanacağı hala büyük bir sorun iken açıklanan çay alım fiyatı da üreticide hayal kırıklığı yarattı. Üreticiler 4-4,5 TL arasında yaş çay alım fiyatı beklerken, prim dâhil 3,40 TL fiyat açıklandı. Üreticilerin, açıklanan fiyatın taban ve sabit fiyat olması, bu fiyatın altında çay alımı yapılmaması için önlem alınması talebi dikkate alınmadı.
Kota uygulaması devam ettiği için özel sektörün bu fiyatın bile altında alım yapacağı değerlendirilirken, iki özel çay firmasının, 3 TL’de yaş çay alımı yapacağını bir mesajla üreticilere duyurduğu iddia edildi.
Özetle salgın sonrası çayda üretici hem ürün kalitesi düştüğü, hem toplanma imkânı sınırlandığı için mağdur olurken, açıklanan fiyat ile de adeta gözden çıkarıldı. 
Limon, Soğan ve Patates Kısıtlaması 
Koronavirüs salgınının dünyayı etkilemesi sonrası 7 Ocak 2020 tarihinde patates ve soğan ihracatına kısıtlama getirildi. Kısıtlama kararının ardından özellikle soğanın fiyatı 1 TL’nin de altına düştü. Depolarda çürümeye başladı. Bunun üzerine 30 Nisan 2020 tarihinde 250 tonu geçmeyecek şekilde ihracata soğan ihracatına izin verileceği bildirildi.
Aynı şekilde ihracatı yasaklanan patateste de fiyatlar maliyetlerinin altına düştü. Üretici zarar edince 5 gün önce (15 Mayıs 2020) tarihinde 50 bin ton patates ihracatı için izin çıktı.
İhracat kısıtlamasından zarar gören bir başka kesim ise limon üreticisi oldu. Fiyatları yükseliyor bahanesi ile 7 Nisan 2020 tarihinde limon ihracatına kısıtlama getirildi. Karara göre 31 Haziran 2020 tarihine kadar limon ihracatı olmayacaktı. Karardan sonra limon fiyatları hızla düştü. Üretici ürününü toplayamaz hale geldi. Bunun üzerine Tarım ve Orman Bakanlığı 15 Mayıs 2020 tarihinde 10 ton limon için de ihracat izni verildi. 
Bu üç ürün için de izin verilen miktar asla yeterli değildir.
Ayrıca, madem izin verecektiniz neden üreticiyi perişan edene kadar beklettiniz?
Enginar da tarlada kaldı
Üreticisini perişan eden bir başka ürün ise enginar. Hem İzmir’deki hem de Bursa’daki enginar üreticinin elinde kalmış durumda. İzmir Büyükşehir Belediyemiz İzmir’deki, Nilüfer Belediyemiz de Bursa Hasanağa’da hasadı başlayan enginarların, koronavirüs salgını nedeniyle üreticinin elinde kalmaması için büyük bir çaba harcıyorlar. 
Yerel yöneticilerimizin çiftçilerimizle dayanışma göstermesini çok güzel bir davranış. Ancak sadece yerel yönetimlerin çabası üreticinin mağduriyetini gidermeye yetmeyecektir. Tarım ve Orman Bakanı “siz üretin gerekirse biz alırız” diyordu. O zaman soralım, nerede alım garantisi? Enginar üreticisi ürününü satamıyor. Tarım Bakanlığı bu konuda ne yapacak?
• Ülkemizde 28 bin 732 dekar alanda, 39 bin ton enginar üretilmektedir.
• 20 İlde enginar üretimi yapılıyor. Üretimin %35’i İzmir, %19 Aydın, %15 Bursa, %14 Sakarya geriye kalan kısım ise diğer illerde üretilmektedir.
• Yıllık ortalama 7 bin ton enginar ithal edilmektedir. Enginar ithalatına yıllık ortalama 16 milyon 244 bin TL ödeniyor. 
• Bu yılın ilk 3 ayında 2 bin 793 ton enginar ithal edilerek karşılığında 8 milyon 214 bin TL para ödendi. 
İthalatımızın %77’si KKTC’den yapılmaktadır. Geriye kalan kısım Peru, İtalya ve Mısır’dan karşılanmaktadır.
Üreticilerin Elektriği Kesildi
Mardin’de enerji şirketi, borçlarından dolayı üreticilerin elektriğini kesmeye başladı. İki ay önce (4 Mart 2020) tarihinde TBMM’de yaptığım basın açıklamasında bu konuyu gündeme getirmiştim. Mardin başta olmak üzere birçok ilimizde üreticilere, inanılması güç elektrik faturaları çıkarıldı. 100 dönüm araziye 120 bin ile 200 bin TL arasında değişen faturalar kesildi. Üreticilerin bu faturaları ödemesi zaten mümkün değildi.
Bölgede elektrik dağıtımı yapan firma, üreticilere ihtarname çekerek, faturalarını ödemedikleri takdirde elektriklerinin kesileceğini söyledi. 
Bir hafta önce enerji firması, 6 bin 173 abonenin ödenmemiş 1 milyar 342 milyon borcu bulunduğunu bildirerek, jandarma eşliğinde, köylerin elektriğini kesmeye başladı.
Şu anda Mardin’in birçok ilçesinde onlarca köy, elektriği kesildiği için, karanlığa mahkûm edilmiş durumda. Bazı köylerde, kullanılan su şebekesi de elektriğe bağlı olduğu için, kullandıkları su da kesilmiş durumda. 
Ramazan ayında, 40 dereceyi bulan sıcaklarda onlarca köy hem susuz hem elektriksiz bırakıldı. Elektrik olmadığı için büyük ihtimalle ürünleri de koruyacak.
Bütün bunlar yaşanırken AKP yönetimi ise sadece seyrediyor.