21.12.2018

CHP GENEL BAŞKAN KOORDİNATÖR BAŞDANIŞMANI TOPRAK: “ABD’NİN SURİYE’DEN ÇEKİLME KARARI, YENİ BİR TUZAK MI?”

CHP GENEL BAŞKAN KOORDİNATÖR BAŞDANIŞMANI TOPRAK: “ABD’NİN SURİYE’DEN ÇEKİLME KARARI, YENİ BİR TUZAK MI?”
CHP Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı Erdoğan Toprak, ABD’nin ani çekilme kararı sonrasında Suriye’de ortaya çıkacak yeni konjonktürde Türkiye’nin Osmanlı gibi Arap çöllerinde “tuzağa çekilebileceği” uyarısını dile getirerek 10 kritik tespitte bulundu.
CHP İstanbul Milletvekili ve Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı Erdoğan Toprak, yaptığı açıklamada, Rusya’nın resmi görüşünün hiçbir zaman PKK-YPG-PYD’yi terör örgütü olarak kabul etmeme yönünde olduğunu hatırlatarak, ABD’nin ani çekilme kararının Rusya ile örtülü bir anlaşma çerçevesinde olabileceğini kaydetti.
Toprak “Türkiye’nin ulusal güvenliği, sınırlarının korunması ve bu çerçevede teröre karşı mücadelesi en meşru hakkıdır. Ancak bir hafta öncesine kadar YPG’yi müttefik ilan eden, sınırımıza gözetim kuleleri kuran ABD’nin ani çekilme kararının bir gün öncesinde, uzun süredir karşı çıktığı Türkiye’ye Patriot satışına onay vermesi ve 3,5 milyar dolarlık bir fatura çıkartması dikkat çekicidir! ABD’nin boşalttığı alana Türkiye’nin çekilmek istenmesinin yıllarca çıkılamayacak bir tuzak olma ihtimali göz ardı edilmeksizin, ulusal çıkarlarımız ön planda tutularak, silahlı çözümden evvel Suriye’de demokratik çözüm, toprak bütünlüğü, kendi demokrasisini kurmasına zemin yaratılmalıdır. Trump’ın Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey’in Ankara ziyareti öncesinde ‘Astana’nın fişini çekme vakti geldi’ sözleri, çekilmenin Astana mutabakatının garantörleri Rusya, Türkiye ve İran’ı karşı karşıya getirme amacını da içinde barındırdığı gözden kaçırılmamalıdır. ABD’nin Suriye’den çekilme kararını iyi okumak, öncelikle ülkemizin güvenliğini, iç barış ve huzurunu, bölgedeki saygınlığını ve Türkiye’nin çıkarlarını gözetecek politikaları oluşturmak durumundayız.” dedi.
CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, Türkiye’nin ekonomik-siyasi ve askeri açılardan Suriye politikasında yeni hatalar ve yanlışlar yapma lüksünün kalmadığını vurgulayarak, tespit ve önerilerini şöyle sıraladı:
1) Türkiye; 900 kilometrelik Suriye sınırlarının güvenliğini sağlamak, buradan gelebilecek saldırıları bertaraf etmek, terör tehdidini ortadan kaldırmak konusunda meşru haklara sahiptir ve ödünsüz bu haklarını kullanmak durumundadır.
2) Suriye politikasında silahlı çözümden evvel “demokratik çözüm” öncelikli olmalıdır. Türkiye’yi Suriye çöllerine sürükleyerek, askeri ve ekonomik açıdan zayıflatacak bir tuzak ihtimalini göz ardı etmemeliyiz. Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunup, demokrasisini inşa etmesine imkân yaratılmasında, Türkiye’ye önemli görev ve sorumluluk düşmektedir.
3) Türkiye’deki 4 milyona yaklaşan Suriyeli mülteciye, barış içinde ülkelerine dönme yolunun açılması, ülkelerinde demokrasinin inşasına destek olmalarını sağlayacak zeminin yaratılması bir diğer önemli seçenektir.
4) ABD’nin bir hafta öncesine kadar “Sahadaki güvenilir müttefikimiz” dediği YPG-PYD’yi ortada bırakarak bir anda Suriye’den 100 günde çekileceğini açıklamasını iyi okumamız gerekiyor. Emperyalist devletler, günü birlik değil, 40-50 yıllık plan ve senaryolarla strateji uygularlar.
5) Çekilme kararının bir gün öncesinde, yıllardır Türkiye’ye satışında zorluklar çıkarılan 3,5 milyar dolarlık Patriot Füze Savunma Sistemine onay verildiğinin açıklanması, önümüze konulacak olan faturalardan ilki ve belki de en küçüğüdür.
6) Suriye Kürtlerinin bu tablodan çıkartacağı iki seçenek, Rusya veya Şam’a yakınlaşmaktır. YPG-PYD bölgelerinin Esad güçlerine açılarak devredilmesi, sınıra Suriye Ordusunun yerleşmesi sürpriz sayılmamalıdır.
7) Astana ve Soçi mutabakatlarında ortak hareket ettiğimiz Rusya, Kürtler konusunda Türkiye ile aynı düşünmediğini, PKK-PYD-YPG’yi terör örgütü görmediğini beyan etmiştir. Hazırladığı Suriye Anayasa Taslağında Kürtlere federasyon ve özel anayasal statü ve güvence vaat etmiştir.
8) ABD’nin boşalttığı alanlara TSK’nın girmesine yönelik bir harekâtın bu çerçevede Rusya’nın itirazı ile karşılaşması ve çekilme öncesi ABD-Rusya arasında bu konuda örtülü bir mutabakata varılmış olması yüksek ihtimaldir.
9) ABD’nin Suriye’den Çekilme Kararı’nın arkasında; Suriye’de Astana sürecinin üç garantör ülkesini karşı karşıya getirme, Türkiye’yi Astana’dan kopartıp yanına çekme ve Suriye’de ağır askeri sorumluluklara mecbur etme amacının olabileceği düşünülmelidir.
10) Suriye’nin toprak bütünlüğünden yana olduklarını sıklıkla yineleyen Rusya-İran ve Türkiye’nin, ABD’nin boşalttığı çok geniş sınır bölgesi ve diğer alanlara yönelik bir TSK harekâtı durumunda karşıt taraflarda olması ihtimali büyüktür!

Gündem'den Öne Çıkan Haberler