04.10.2019
04.10.2019
CHP GENEL BAŞKAN KEMAL KILIÇDAROĞLU, BOLU KIBRISCIK BELEDİYESİNİ ZİYARET ETTİ
(04 EKİM 2019)
Bolu Kıbrıscık Belediyesini ziyaret eden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başkan Emin Tekemen'den çalışmalar hakkında bilgi aldı.
Ziyaret sonrası Belediye Meydanında vatandaşlara hitap eden Genel Başkan Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:
Efendim güzel bir pankartınız var burada, afişiniz var burada ‘Köroğlu’nun diyarına hoş geldiniz’ diye. Köroğlu’nun torunlarıyla beraber olmaktan son derece mutluyum ve bununla da gurur duyuyorum, onur duyuyorum. Köroğlu’nun bu ülkede tarih yazdığını hepimiz biliyoruz. Halktan yanaydı, mazlumdan yanaydı, fakirden, fukaradan yanaydı. Köroğlu’nu Köroğlu yapan da budur zaten. Bolu Bey’ine karşı, yani zalime karşı direnmiştir, halkın yanında olmuştur. Şimdi Belediye Başkanımız, önceki Belediye Başkanlarımız da bir şekliyle Köroğlu’nun mirasını 21.yüzyıla kadar taşıdılar kadınıyla erkeğiyle. Bu nedenle ben bu mirası buraya taşıyan, bize taşıyan, çocuklarımıza taşıyan ve bundan sonra da taşıyacak olan herkese yürekten teşekkür ediyorum, saygılarımı, sevgilerimi sunuyorum.
Yeni bir siyaset anlayışıyla yola çıktık. Kavga olmasın istiyoruz, gerginlik olmasın istiyoruz, her evde huzur olsun istiyoruz, her evde bereket olsun istiyoruz, hiçbir çocuk yatağa aç girmesin istiyoruz. Bizim siyaset anlayışımız budur. Siyaset anlayışını bunun üzerine kurarsak bu memlekette huzuru sağlarız. Biz kavgadan yana değiliz, söylediğimiz her şey gayet açık, herkesin anlayacağı dilden konuşuyoruz, herkesin bileceği dilden konuşuyoruz. Bizim arka planımız yok, arkada farklı şeyler düşünmüyoruz. Bizim düşüncemizde bir tek şey var, Allah inandırsın tek bir şey; bu ülkeyi kuran gazilerimiz, şehitlerimiz, başta Mustafa Kemal Atatürk, onun arkasından kahramanca gideceğiz ve yürüyeceğiz.
Ne istiyoruz? Bayrağımız var, yücelsin istiyoruz. Toprağımız var, bereketli olsun istiyoruz. Kadınımız, erkeğimiz, gencimiz, yaşlımız var, huzur olsun istiyoruz. Siyasetçi halka hesap verecek, siyasetçi cebini doldurmaya çalışmayacak; halkın cebi dolu mu, halkın cebi boş mu, her evde tencere kaynıyor mu, kaynamıyor mu, siyasetçi bunu düşünecek. Siyasetçi köşeyi nasıl döneceğim diye düşünürse memlekette işsizlik olur. İşsizlik felakettir, işsizlik bütün kötülüklerin anasıdır. Her anne ister ki, çocuğunun eli ekmek tutsun. Her anne ister ki, çocuğu iyi okullarda okusun, mezun olduktan sonra işi olsun, kimseye, el aleme muhtaç olmasın. 8 milyon işsiz var, ben bunu söyleyince kızıyorlar vay neden bunu söylüyorsun diye. Ben fakirin, fukaranın, yetimin hakkını savunmayacağım da o zaman ben niye siyaset yapıyorum. Ben onların hakkını savunacağım, fakirin, fukaranın hakkını savunacağım, yoksulun hakkını savunacağım, çiftçinin hakkını savunacağım, esnafın hakkını savunacağım, kadınların, erkeklerin hakkını savunacağım. Ben bunları savunmak zorundayım. Kızıyorlar, istedikleri kadar kızsınlar, ben bunları yapacağım, sözüm sözdür.
Biz, yani Cumhuriyet Halk Partisi, Gazi Mustafa Kemal’in kurduğu bir partidir, Atatürk’ün kurduğu bir partidir. Bize güzel bir miras devretti. Nedir o miras? Cumhuriyettir. Nedir o miras? Kadın, erkek eşitliğidir. Nedir o miras? Aydınlıktır, beraberliktir, birlikteliktir. Nedir o miras? Milliyetçiliktir, devletçiliktir, cumhuriyetçiliktir. Bunların tamamı bize miras olarak kalmıştır. Bizim milliyetçilik anlayışımız kafatası milliyetçiliği değildir. Bizim milliyetçilik anlayışımız Atatürk’ten gelir, bizim milliyetçilik anlayışımız Ecevit’le devam eder. Bizim milliyetçilik anlayışımız şudur, Mısır’daki sağır sultan da bizim milliyetçilik anlayışımızı bilsin, biz milliyetçilik anlayışımızı Kıbrıs’ın Beşparmak dağlarına yazmışız, Akdeniz’in sularına yazmışımız. Bizim milliyetçilik anlayışımızda vatan toprağını terk etmek yoktur. Süleyman Şah Türbesi kaçırılırken niye birisinin sesi çıkmıyordu da sadece ben konuşuyordum? O toprak bizim toprağımızdır, kimse toprağını terk edemez. Bu ülkenin çakıl taşı için göğsümüzü siper ederiz, herkes bunu iyi bilsin. Bizim milliyetçilik anlayışımızda herkesin karnının tok olması lazım. Bizim milliyetçilik anlayışımızda herkesin huzur içinde olması lazım. Bizim milliyetçilik anlayışımızda alın terine değer vermek yatar. Üretecek bir ülke, alın teri dökecek. Memleketi götürüp de Londra’daki bir avuç tefeciye teslim ederseniz siz milliyetçi olamazsınız. Çünkü borç alan emir alır. Biz kimseye gidip borç para dilenmeyiz. Bizim kitabımızda yoktur bu. Biz otururuz, çalışırız, üretiriz, kazanırız ve dünyaya satarız. Bizim milliyetçilik anlayışımız budur.
Nohut ithal edeceksin… Memlekette nohut mu kalmadı? Buğday ithal edeceksin... Memlekette buğday mı kalmadı? Pamuk ithal edeceksin... Memlekette pamuk ekecek yer mi kalmadı? Bizim milliyetçilik anlayışımız budur. Üreteceğiz, kendimiz kadın – erkek çalışacağız. Gerekirse 24 saat çalışacağız. Ele güne bu memleketi teslim etmeyeceğiz. Bizim milliyetçilik anlayışımız budur. Buradan yola çıktığımız zaman Türkiye büyür, buradan yola çıktığımız zaman herkes kazanır, buradan yola çıktığımız zaman hiçbir çocuk yatağa aç girmez, bizim milliyetçilik anlayışımız budur. Biz bu anlayışımızı en küçüğümüzden en büyüğümüze kadar büyüteceğiz, büyütmek zorundayız, birlikte yaşamak zorundayız. Biz kimsenin kimliğiyle uğraşmayız, kimsenin inancıyla uğraşmayız, kimsenin yaşam tarzıyla uğraşmayız. Herkesin kimliği kendi şerefidir, herkesin inancı Allah’la kul arasındaki ilişkidir. Herkesin yaşam tarzı bizim de saygı duyacağımız bir tarzdır. Biz neyle uğraşırız? Onların evinde işsiz birisi var mı, yoksul birisi var mı, fakir birisi var mı, onlara sosyal devletin yardım yapması lazım, sosyal devletin katkı vermesi lazım. Belediye Başkanlarıma söyledim; bulunduğunuz beldede bir çocuk yatağa aç giriyorsa o gün uyumayacaksınız o çocuğun karnı doyacak, o çocuk huzur içinde yatağa girecek. Bizim anlayışımız budur. Yoksa el aleme çalışacak halimiz yok, cebimizi dolduracak halimiz de yok. Neden? Kul hakkına saygılıyız biz.
Ve yine Belediye Başkanlarıma söyledim; para harcıyorsunuz, iki Belediye Başkanımız da burada para harcıyorlar doğru, bazen yol yaparlar, bina yaparlar, park yaparlar vs. okula yardım yaparlar, ailelere yardım yaparlar para harcarlar. Kimin parası bu? Milletin parası. Belediye Başkanlarıma söyledim, harcadığınız her kuruşun hesabını millete vereceksiniz, şu parkı şu kadar liraya yaptım diye. Bunu niye söylüyorum biliyor musunuz? En küçük belediyemizden en büyük belediyemize kadar söylüyorum, neyi kaça yaptıysanız millete söyleyeceksiniz. Niçin? Harcadığınız para milletin parası.
Şimdi diyorlar ki, yol yapıyoruz, iyi teşekkür ederiz. Köprü yapıyoruz, eyvallah teşekkür ederiz. Tünel yapıyoruz, eyvallah. Havaalanı yapıyoruz, eyvallah teşekkür ederiz. Ama bir soru soruyorum, kaça yaptınız? Ben bunu öğrenmek zorundayım çünkü benim paramı, tüyü bitmemiş yetimin parasını harcıyorsunuz. O zaman kaça yaptınız? 1 liralık işi 5 liraya mı yaptınız, 1 liralık işi 1 liraya mı yaptınız? 1 liralık işi 1 liraya yapıyorsanız başımın üstünde yeriniz var. Ama 1 liralık işi 5 liraya yapıp, 4 lirasını cebe atıyorsanız ben tüyü bitmemiş yetimin hakkını sormak zorundayım. Benim görevim budur. Siyaseten görevim budur. İşte benim milliyetçilik anlayışım da budur. Doğusu, batısı, güneyi, kuzeyi herkesi kucaklamak zorundayız. Milliyetçilik anlayışımda ne var? Bayrak, benim bayrağımdır. Vatan, benim vatanımdır. Bayrağıyla, vatanıyla sorunu olmayan herkesin benim başımın üstünde yeri vardır, hangi partiden olursa olsun.
Biz hep böyle davrandık, hep böyle gittik ve böyle gideceğiz. Mücadelemizi de böyle yapacağız. Vatandaşa hizmeti de böyle yapacağız. Çünkü vatandaş bizim vatandaşımızdır. Ona sahip çıkmak, onun dertleriyle ilgilenmek, onun derdini, sorununu çözmek siyaseten bizim görevimizdir. Ne dedim? Yeni bir siyaset anlayışıyla yola çıkıyoruz. İstanbul’u bu siyaset anlayışıyla aldık, Ankara’yı bu siyaset anlayışıyla aldık, Antalya’yı, Mersin’i, Adana’yı bu siyaset anlayışıyla aldık. Allah nasip eder, önümüzde seçimler olur, göreceksiniz yeni siyaset anlayışıyla Türkiye’nin ufkunu açacağız. Ele güne muhtaç etmeyeceğiz bu memleketi. Gidip yalvarmayacağız bize biraz para verin de memleketi düzeltelim diye. Hiç kimseye yalvarmayacağız. Londra’daki tefecilerden kurtaracağız bu memleketi. En son hangi genel müdürlüğü kurdular biliyor musunuz? Borçlanma Genel Müdürlüğü. O kadar çok borçlandılar ki, borçları yönetecek bir genel müdürlük kurdular. Bunu kimse unutmasın, Borçlanma Genel Müdürlüğü Osmanlı’nın son dönemindeki Duyunu Umumiye İdaresi gibidir. Çünkü o zaman da el koymuşlardı gelirlere, o zaman da vergilere el koymuşlardı. Siz yönetemiyorsunuz biz yöneteceğiz diyorlardı. Borçlanma Genel Müdürlüğü ne demektir? Hadi ben Gelir İdaresi Başkanlığını anlarım, Gelirler Genel Müdürlüğünü anlarım, Vergiler Genel Müdürlüğünü anlarım, Karayolları Genel Müdürlüğünü anlarım. Borçlanma Genel Müdürlüğü nedir? Türkiye’yi borç batağına soktular, vatandaşı da borç batağına soktular. Çiftçinin durumunu biliyorum, perişan vaziyette. Kıbrıscık’ta bunları anlatmak istedim sizlere. Çünkü biz hepimiz bu ülkenin selameti için çalışmak zorundayız. Kimimiz üniversite mezunu olur, kimimiz ilkokul mezunu olur, kimimiz ortaokul, lise mezunu olur, kimimiz hiç okuma yazma da bilmemiş olabilir. Ama hiç kimse unutmasın; bayrak ve vatan bizimdir, bizim şehitlerimizin, gazilerimizin bize teslim ettiği iki büyük emanettir. Bu iki büyük emanete sonuna kadar sahip çıkacağız. Hiç endişe etmeyin, sonuna kadar sahip çıkacağız.
Hepinize en içten selamlarımı, saygılarımı sunuyorum. İki Başkanımız da burada, iki Başkanımızı da size emanet ediyorum, sizi de Allah’a emanet ediyorum. Sağ olun, var olun diyorum.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ilçedeki vatandaşlarla da sohbet edip hatıra fotoğrafı çektirdi.
29.11.2024
29.11.2024
29.11.2024
29.11.2024