07.03.2019
07.03.2019
CHP GENEL BAŞKAN KEMAL KILIÇDAROĞLU, ANKARA’DA MUHTARLARLA BİR ARAYA GELDİ
(07 MART 2019)
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu:
- "17 yıldır memleketi yönetecekler, 17 yılın sonunda milleti soğan kuyruğuna sokacaklar, bunun adı da olacak varlık kuyruğu. Bu, milletin aklıyla alay etmektir. Soğanı nereden alıyoruz, Mısır'dan alıyoruz. Kızıyordu ya 'Sisi' diye. Şimdi gittik Mısır'ın soğanına muhtaç hale geldik. Bu topraklarda soğan ekilemez mi?"
- "Bir devlet kendi silah fabrikasını yabancılara satar mı? 'Milliyetçilik' diyorlar. Ne milliyetçiliği kardeşim? Önce benim köylüm, işçim, vatandaşım kazanacak. Hangi milliyetçilikten söz ediyorsunuz?"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mansur Yavaş ile birlikte Ankaralı muhtarlarla bir araya geldiği toplantıda şöyle konuştu:
Efendim hepinize afiyet olsun, selamlar, saygılar sunuyorum. Bizleri bir araya getiren Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Mansur Yavaş’a teşekkür ediyorum.
Mansur Bey cümlelerine “mesai arkadaşlarım” diye başladı, aslında çok önemli bir cümle bu. Ne demek mesai arkadaşlarım? Ben de seçimle geliyorum, siz de seçimle geliyorsunuz, beni de halk seçiyor, sizi de halk seçiyor. Dolayısıyla birlikte çalışacağız, birlikte mücadele edeceğiz, el ele verirsek Ankara’yı 21.yüzyılın en önemli başkentlerinden birisi haline getireceğiz diyor. Demokrasinin güzelliği de bu zaten.
Muhtar arkadaşlarım seçildiler, halkın desteğini aldılar, sizlerin desteğiyle inşallah Mansur Başkanı da Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğuna oturtacağız ve hep birlikte gideceğiz kahvesini içeceğiz. Sayın Başkan, kahve ısmarlayacaksın herhalde.
Bir başka önemli soru, Ankara ekonomisini nasıl canlandırırız? Şimdi şu cümle çok önemli, “efendim hükümet destek vermezse belediye başkanı bir şey yapamaz…” Ne demek hükümet destek vermezse? İzmir’e destek mi veriyorlar, Aydın’a destek mi veriyorlar, Tekirdağ’a destek mi veriyorlar? Destek dediğiniz nedir? Önce şu gerçeği herkesin bilmesi lazım. Kanunlar var, kanunların gereği yerine getirilir. Ankara Büyükşehir Belediyesinin bütçesi var mı? Var. Bu bütçedeki mali yapıyı oluşturan kim? Ankara halkı. Yani siz vergi ödüyorsunuz, harç ödüyorsunuz. Kime ödüyorsunuz? Belediyeye ödüyorsunuz. Yani hükümetin desteği değil, sizin desteğiniz önemli. Siz ne kadar çok diyelim ki, vergi, harç vs. ödeyip ekonomi büyüdükçe Ankara Büyükşehir Belediyesinin bütçesi de büyüyor. İzmir’in bütçesi Ankara’nın bütçesinden daha küçük. İzmir kendi metrosunu yapıyor. Kaça yapıyor? Kilometresini 50 milyon liraya yapıyor. Ankara kaça yapıyor? 100 milyon liraya yapıyor aynı kilometre. Nasıl oluyor da birisi 50 milyona, birisi 100 milyona yapıyor? Demek ki birisi hakkıyla, hukukuyla yapıyor yatırımı, öbürü 50’sini götürüyor. Mansur Başkan buna izin vermeyecek, 50’liyse 50, mesele bitti! Tam tersine bizim büyükşehir belediyelerimiz merkezi hükümete destek veriyor. Nasıl destek veriyor diyeceksiniz? Tekirdağ Büyükşehir’i alalım, Tekirdağ’ın ilçelerindeki okullar yetersizdi. Milli Eğitim Bakanlığı da okul yapamıyor, param yok diyor. Ne yaptı Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi? Her ilçeye okul yaptı, götürdü Milli Eğitime teslim etti. Bu ne demektir? Para var ve yerinde kullanılırsa mesele yok demektir. Para var zaten arkadaşlar, kim dedi para yok. Devasa bir bütçesi var Ankara Büyükşehir’in. Tekirdağ’ın bütçesini üçe katlar. İzmir bütçesini ikiye katlıyor. İstanbul bütçesinin 4’te 3’ü kadar. Para var, parayı siz ödüyorsunuz.
Diyeceksiniz ki biz nasıl para ödüyoruz? Ankaralı hanımlar musluğu açtığında beş çeşit vergi ödüyorlar. Elektrik düğmesini açtığınızda dört çeşit vergi ödüyorsunuz. Sizden alıyorlar bunu. Dolayısıyla “para yok merkezi hükümet yardım etmezse hizmet gitmez...” bunların tamamı hikaye. Yardımı yapan, parayı veren sizsiniz. Siz parayı veriyorsunuz o da size hizmet sunuyor.
Efendim Ankara Büyükşehir Belediyesinin bütçesi, devasa bir bütçesi var. Şu yollara dikilen fidanlar nereden geldi? İtalya’dan. Bu memlekette fidan mı yok, orman mı yok, ağaç mı yok, çam mı yok, çınar mı yok? Hepsi var. Muhtar olarak sormanız lazım bunların hepsi bu memlekette varken niye İtalya’dan geldi, niye geldi oradan, hangi gerekçeyle geldi? Yine muhtar olarak sormanız lazım, ne oldu dünya çapındaki Ankara keçisine ne oldu Allah aşkına? Angora markası buranındır. Bütün dünyanın bildiği markayı Türkiye’de unuttuk. Kim unutturmayacak? Büyükşehir Belediye Başkanı unutturmayacak. Ankara’nın dört beyazını unutturmayacak, Ankara’yı ayağa kaldıracak. İmkan var, para var yerinde kullanacaksınız. Bir fidanı 1 liraya almak var, bir fidanı 500 liraya almak var. Onlar 500 liraya alıyorlar, aslında normalde 1 liraya, diğerini cebe atıyorlar. Mansur Başkanın böyle bir alışkanlığı yok, Allah böyle alışkanlık da vermemiş zaten. Dolayısıyla 1 liralık fidanı 1 liraya alıyor, 5 liralık çiçeği 5 liraya alıyor, hesabını da millete veriyor.
Muhtar kardeşlerim, sizler bu toplumun kanaat önderlerisiniz, seçimle geldiniz. Sizlerle ilgili bizim büyük projelerimiz var. Muhtarlarla ilgili benim yaptığım bütün açıklamalar sizin hak ettiğiniz açıklamalardır. Muhtarların bütçesi var mı? Yok. Niye bütçesi yok muhtarların? Şöyle bir düşünün sizin diğer seçilenlerle ne farkınız var? Milletse aynı millet, oysa aynı oy. Niye siz böyle demokrasinin üçüncü sınıf insanları olarak bir yerde tutuluyorsunuz? Destek vereceksiniz, sizleri yüceltmemiz lazım, büyütmemiz lazım, elbirliğiyle çalışmak gerekiyor.
Başkanın kullandığı bir cümle daha vardı, “beraber yöneteceğiz...” Evet, beraber yönetilecek, birlikte yönetilecek. Beraber yönetmek nedir, birlikte yönetmek nedir? Bir mahalleyle ilgili karar alacaksınız, bir köyle ilgili karar alacaksınız, kime soracaksınız? Önce o mahallenin muhtarına bir soracaksınız, ya kendiniz gideceksiniz veya davet edeceksiniz, “arkadaş şöyle bir şey yapacağım, bu köyde, bu mahallede şunu yapacağım ne diyorsun sen?” Çünkü sorunu en yakın bilen kişi muhtardır.
2002’den beri siyasetteyim. Bir vatandaş bakana kolay ulaşamaz, bakan yardımcısına kolay ulaşamaz, devletin genel müdürüne kolay ulaşamaz, milletvekiline kolay ulaşamaz, belediye başkanına kolay ulaşamaz. En rahat, en kolay ulaştığı kişi muhtardır. Muhtarın kapısı açıktır, vatandaş gider muhtara derdini anlatır. Bitti, bu kadar basit. Böyle bir ortam içerisinde vatandaş derdini size anlatıyorsa, sizin de bu derdi çözme konusunda yetkiliye ulaşmanız lazım ve o yetkilinin de, muhtarın bu sorununu çözme iradesi ve kapasitesi olması lazım.
“Su fiyatlarını indireceğim” dedi. Doğru indirmesi lazım, eskiden bedavaydı, şimdi paralı yaptılar. Emlak vergisi ödenmezdi, şimdi biraz idare ediyorlar. Kırsal oldu mahalle. Bu yükü çeker mi kırsalda oturan vatandaş? Kırsalda oturan vatandaşın, bir kentin, bir şehrin nimetlerinden yararlanma yok mu? Bütün bunların hepsinin birlikte düşünülmesi lazım. Şehir bir bakıyorsunuz, nereye doğru büyüyor şehir? Çayyolu, Eskişehir Yolu. Bütün Ankara Eskişehir Yolu mu? Başka bir yer yok mu bu Ankara’da? Niye büyük fuarlar yapılmaz, neden Ankara’ya turist gelmez? Neden Ankara akşam olduktan sonra böyle sesiz bir şehre bürünür? Neden 24 saat canlı değildir Ankara? Turist gelmesi ne demektir? Herkesin kazanması demektir. Fuar ne demektir? Dünyanın her tarafından insanların Ankara’ya gelmesi demektir, Ankara’yı tanıması demektir. Ankara’nın özelliği nedir? Ankara dünyanın ilk planlı kentlerinden birisidir, başkentlerinden birisidir. Ankara’yı kuranlar güçlü bir planlama yapmışlardır, geniş caddeler yapmışlardır, güzel binalar yapmışlardır.
Bakın bu fotoğraf, “cumhuriyeti böyle kurduk” diyen bu fotoğraf, bir Ankara fotoğrafıdır, sıradan bir fotoğraf değildir. Türkiye’nin hangi iline gitseniz bu fotoğrafa bakanlar cumhuriyetin nasıl kurulduğunu görürler.
Ve daha önemli bir şey, Ankara’yı yönetecek kişilerin dürüst insanlar olması lazım. Kul hakkına tecavüz etmemesi lazım. Siyaseti bir zenginleşme aracı olarak görmemesi lazım. Yakınına, eşine, dostuna, akrabasına malı nasıl götürür diye imkan sağlamaması lazım. Bunu yapacaklardan birisi de Mansur Yavaş’tır. Niye bu cümleyi kurdum? Belediye Başkan Adayı oldu malvarlığını açıkladı, “benim malvarlığım budur” dedi. “Alın teriyle kazandığım para, malım, mülküm budur” dedi. Bu ne demektir? Bu Beyt-ül mala el uzatmayacağım demektir. Herkesin hakkını ve hukukunu koruyacağım demektir. Dolayısıyla herkesin hakkını ve hukukunu koruma konusunda sizin destekleriniz çok önemlidir. Siz normal bir vatandaş değilsiniz, seçimle geldiniz, arkanızda bir halk desteği var. Dolayısıyla sizin seçimlerde alacağınız her tavır, tutunacağınız her tavır Ankara’nın büyümesine, Ankara’nın güzelleşmesine katkı verecektir. Birlikte yönetmek, birlikte çalışmak, bunu yapmak zorundayız.
İşsizlik var, biliyorum. Çiftçi perişan, biliyorum. Allah aşkına şu soruyu kendinize sorun, bir ülke düşünün, herhangi bir ülke, 17 yıl tek başına yönetsin, 17 yıl! Vergi dediler aldılar, trilyonlarca lira aldılar. Özelleştirme dediler, 70 milyar dolarlık özelleştirme yaptılar. Yani sizlerin vergileriyle kurulan bütün o fabrikaların tamamı satıldı. Şimdi sıra geldi Tank Palet Fabrikasını Katarlılara satmaya. Bir devlet kendi silah fabrikasını yabancılara satar mı Allah aşkına? Milliyetçi diyorlar, ne milliyetçiliği kardeşim, milliyetçi dediğiniz adam Tank Palet Fabrikasının yabancılara satılmasına karşı çıkar! Milliyetçilik vatanseverliktir, milliyetçilik sıradan bir olay değildir. Milliyetçiyseniz önce kendi insanınıza sahip çıkacaksınız. Sen Yozgat’ın kokulu mercimeği dururken gider de Kanada’dan mercimek getirirsen, ben senin milliyetçiliğini sorgularım. Ne milliyetçiliği! Önce benim köylüm kazanacak, benim işçim kazanacak, benim vatandaşım kazanacak. Hangi milliyetçilikten söz ediyorsunuz siz? Ülkücülük? Ülkücülük budur. Silah fabrikasını yabancılara satıyorsanız orada her şey biter. Ona karşı çıkacaksınız. Tank Palet Fabrikası dediğim sıradan bir fabrika değil. Bugün kurmaya kalksanız 20 milyar dolardır değeri. Kime veriyorsunuz? Katarlılara. Ne karşılığında? Bedava uçak verdi diye. Bir uçak için devasa bir fabrika Katar ordusuna peşkeş çekilir mi Allah aşkına? Milliyetçiliği rahmetli Ecevit derdi, “biz milliyetçiliği Kıbrıs’ın Beşparmak dağlarına yazdık” derdi, “Akdeniz’in sularına yazdık” derdi milliyetçilik budur diye. Milliyetçilik sıradan bir olay değildir. Milliyetçilik 82 milyonu kucaklamak ve beraber yaşamak demektir. Hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir Türkiye, milliyetçi bir Türkiye’dir. Bayrak? Bayrağa saygımız sonsuzdur. Kim bayrağa sahip çıkıyorsa başımızın üstünde yeri vardır. Vatanına kim sahip çıkıyorsa başımızın üstünde yeri vardır, ne inancından, ne kimliğinden ötürü hiç kimseyi ötekileştirmeden. Vatansa gel kardeşim, bayraksa gel kardeşim, milletse gel kardeşim. Hiç ayrım yapmayız bizim felsefemizde ayrımcılık yoktur. Biz Yunus’un kültürünü biliriz. Yunus Emre’ye bakın, Mevlana’ya bakın, hoşgörüye bakın, birlikte yaşamaya bakın, kardeşliğe bakın. Ayrıştırdılar, neredeyse millet birbirini boğazlayacak nedir Allah aşkına bu? Ankara’ya barışı ve huzuru getirecek olan kişinin adı Mansur Yavaş’tır, hepinize söylüyorum.
Efendim dedim ya sizlerden vergi alınıyor diye. Elektrik vergi, su vergi, otobüse binersiniz vergi, dolmuşa binersiniz vergi, kefen bezi alırsınız vergi. Son bir değişiklik yaptılar geçen hafta, ne yaptılar biliyor musunuz? Kürkte vergiyi sıfırladılar. Muhtar kardeşlerim, özellikle erkek muhtar kardeşlerim artık buradan çıkışta hanımlara birer kürk alırsınız, nasıl olsa vergisiz. Bu mudur adalet Allah aşkına, bu mudur adalet? Kefen bezine vergi var, kürke vergi yok. Neymiş vergi politikasıymış. Hangi vergi politikası? Çiftçiden alırsın, emekliden alırsın, herkesten alırsın, kürkten vergiyi sıfırladılar. Niye? Saray sosyetesinin kürke ihtiyacı var da onun için, başka ne için olacak?
Bir kişi 3 bin kişilik koruma ordusuyla gezmez. Bir kişi 3 bin kişilik koruma ordusuyla geziyorsa vatandaşından kopmuş demektir, milletinden kopmuş demektir. Bakmayın millet edebiyatına, onlara inanmayın. Biz size şu sözü veriyoruz, kul hakkına el uzatmayız, yetimin hakkına el uzatmayız. Eğer bir çocuk yatağa aç giriyorsa o dert benim derdimdir, o evlat bizim evladımızdır çünkü. Bir babanın çocuğuna okula giderken harçlık verememesinin dramı nedir biliyor musunuz? Bir annenin çocuğu açken rahat uyuyabileceğini düşünüyor musunuz? 17 yıldır memleketi yönetecekler, 17 yılın sonunda milleti soğan kuyruğuna sokacaklar bunun adı da olacak varlık kuyruğu, bu milletin aklıyla alay etmektir. Soğanı nereden alıyoruz? Mısır’dan alıyoruz. Kızıyordu ya “Sisi Sisi” diye, şimdi gittik Mısır’ın soğanına muhtaç hale geldik. Peki, bu topraklarda soğan ekilemez mi? Ankara’da Polatlı’da ekilen soğanları, tüketilmeyen soğanların nasıl derelere döküldüğünü hepimiz biliyoruz. Niye oluyor bunlar? Devlet akılla yönetilir arkadaşlar, mantıkla yönetilir, liyakatle yönetilir. Hamasetle devlet yönetilmez. Bunların bilinmesini isterim.
Efendim ben hepinize selamlarımı, saygılarımı sunuyorum, sağ olun, var olun diyorum. Birazdan Aydın’a gideceğiz, Sayın Meral Akşener’le birlikte Aydın’da tekrar bir ortak mitingimiz olacak. Bu nedenle aranızdan ayrılmak zorundayım, ayrılacağım. Regaip Kandiliniz kutlu olsun, mübarek aylardayız, hoşgörüyü, birlikteliği, beraber olmayı, kardeşliği yüreğinizden eksik etmeyin. Hepinize en içten selamlarımı, saygılarımı, hürmetlerimi sunuyorum, sağ olun, var olun muhtar arkadaşlarım. Teşekkür ederim.
26.12.2024
26.12.2024
26.12.2024
26.12.2024