18.12.2024

CHP Ekonomi Takımı Bartın'da... Yalçın Karatepe: “Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun Vardığı Tek Karar, Bir Sonraki Toplantı Tarihini Belirlemek Oldu”

-Yalçın Karatepe: “Asgari Ücret Tespit Komisyonu iki toplantı yaptı ama her iki toplantıda vardıkları tek karar, bir sonraki toplantı tarihini belirlemek oldu.”

-Volkan Demir: “Ekonomi programı sahada yazılır, ekonomi programı Ankara'da yazılmaz. Ekonomi programı sanayi bölgelerinde yazılır, tarlalarda yazılır, çiftçinin yanında olarak yazılır.”

CHP Hazine ve Maliye Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yalçın Karatepe ile Ticaret Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Volkan Demir öncülüğündeki ekonomi takımı, “Ekonomik Sorunların Var Bir Çaresi” sloganıyla Türkiye’nin farklı illerinde ekonomik sorunların çözümünü anlatıp vatandaşın sorunlarını dinlemeye devam ediyor.

Karatepe ve Demir’in öncülüğündeki ekonomi turunun beşinci haftasında ilk durak Zonguldak’tan sonra Bartın oldu. Ekonomi takımının sabah saatlerinde Bartın Belediye Başkanı Muhammed Rıza Yalçınkaya ve Amasra Belediye Başkanı Recai Çakır’ı makamında ziyaret ederek başlattıkları program, Bartın Organize ve Sanayi Bölgesi’nde devam etti. Burada Bartınlı iş insanlarıyla toplantı yapan CHP’li heyet, iş insanlarının sorunlarını dinleyerek not aldı. Toplantının ardından 6 farklı ülkede otomotiv tedarikçisi olan Teklas Fabrikası’nı ziyaret eden heyet, otomobil parçalarının üretim aşamasını yerinde gözlemledi.

Karatepe ve Demir’e; CHP Bartın İl Başkanı İsmail Cem Akyol, Kayseri Milletvekili Aşkın Genç, Yalova Milletvekili Tahsin Becan, Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun, Bolu Milletvekili Türker Ateş, Kocaeli Milletvekili Nail Çiler ve Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu eşlik etti.

Ziyaretlerin ardından CHP Bartın İl Başkanlığı’nda basın açıklaması yapan Karatepe şunları kaydetti:

“Bu hafta Batı Karadeniz'deyiz. Dün Zonguldak'taydık bugün Bartın'dayız. Bartın önemli kentlerimizden birisi özellikle madenci kenti olarak bilinen bir yer. Kömür maden ocaklarının olduğunu biliyoruz. Tabi bir taraftan istihdam olanakları gelir yaratırken aynı zamanda facialara da tanıklık ediyoruz üzülerek. Geçen yıl yaşanan kazada hayatını kaybeden 43 madencimizi rahmetle bir kez daha anmak istiyoruz. Ama bizim arzumuz sadece rahmetle hayatını kaybeden maden işçilerimizi anmak değil, aynı zamanda o kazanın gerçekleşmesinde sorumluluğu olanların yargı sistemi önünde, hukuk sistemi içerisinde sorumluluklarından kaynaklanan hesabı da vermeleri yönündedir.

“Madenlerin yoğun olarak bulunduğu bölgelere gittiğimizde buradaki eksikleri görüyoruz”

Türkiye, iş güvenliğinin ileri seviyede olduğu bir ortamı yaratmak zorundadır. 21. yüzyıl bunu gerektirir. Maalesef madenlerin yoğun olarak bulunduğu bölgelere gittiğimizde buradaki eksikleri görüyoruz. Bunlar zaten yaşanan kazalarla da somut bir biçimde ortaya çıkıyor. Ben bir kez daha geçen yılki kazada hayatını kaybedenlere rahmet diliyorum. Ama o kazanın sorumlularının da mutlaka hukuk önünde hesap vermeleri gerektiğini bir kez daha ifade etmek istiyorum.

“Asgari ücretin kim tarafından nasıl tespit edileceğini biliyoruz”

Türkiye'yi dolaşırken gördüğümüz konular, bize iletilen sorunlar aslında ortak sorunlar. İş dünyasının sorunları var, emek örgütlerinin sorunları var, esnafın sorunları var. Fakat en sık karşılaştığımız konulardan bir tanesi asgari ücretin ne olacağı? Bütün Türkiye'de gözler asgari ücrete çevrilmiş durumda. Asgari Ücret Tespit Komisyonu iki toplantı yaptı ama her iki toplantıda vardıkları tek karar bir sonraki toplantı tarihine ilişkin olmuştu. Maalesef içeriğe ilişkin kamuoyuyla paylaşılan bir şey yok. Anlamlı bir sonuç çıkmamıştır. Aslında bu bize şunu gösteriyor; asgari ücret tespit komisyonu çalışmaları nafile bir çaba. Asgari ücretin kim tarafından nasıl tespit edileceğini biliyoruz. Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Hazine Maliye Bakanı Mehmet Şimşek olmak üzere asgari ücretin ne kadar olacağına karar verecekler. Dolayısıyla onların ne söylediğine dönüp bakıyor toplum, asgari ücret ne olacağı konusunda tespit komisyonundan ziyade ilgili bakan Cumhurbaşkanı’nın ifadelerine bakıyor. Bu kapsamda dün Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek şöyle bir açıklama yaptı, ‘asgari ücret enflasyonun üzerinde olacak’. Şimdi böyle baktığınız zaman çok umut verici bir açıklamaymış gibi görünebilir. Fakat Türkiye'de sadece fiyatlardan kaynaklanan bir enflasyon yok, aynı zamanda enflasyon verisi enflasyonu da var. Türkiye'de o kadar çok enflasyon rakamı telaffuz ediliyor ki Sayın Bakan'ın hangi enflasyon verisine bakarak enflasyonun üstünde olacağı açıklamasını toplum olarak hepimiz merak ediyoruz. Yıl sonunda gerçekleşecek enflasyon yani ocak ayı referansı sağlanacak. Yoksa 2025 için Merkez Bankası'nın öngördüğü ya da orta vadeli programda ifade edilen enflasyon oranı mı esas alınıp onun üzerinde bir oran belirlenecek yoksa hane halkı enflasyon beklentisi mi, ya da iş dünyasının enflasyon beklentisi mi, ya da piyasa katılımcılarının enflasyon beklentisi mi? Hangi enflasyon esas alınarak asgari ücret bunun üzerinde belirlenecek? Biz bu konuda iktidarın samimi olmadığını biliyoruz. Eğer gerçekten çalışanların satın alma gücünü koruyacak bir asgari ücret belirlemek istiyorlarsa biz birkaç aydır bunu çok açık ve net bir biçimde ifade ediyoruz. Çalışanların maruz kaldığı gerçek enflasyonun ne olduğunu biz somut olarak biliyoruz. Asgari ücretin olması gereken seviyenin 30 bin lira olduğunu biz uzun zamandan beri ifade ediyoruz. Dolayısıyla Sayın Bakan eğer enflasyonun üzerinde bir asgari ücret artışı yapacağını ifade ediyorsa hangi enflasyon rakamını esas alması gerektiğini biz buradan bir kez daha iletelim. Ücretli çalışanların referans olarak aldıkları maruz kaldıkları gerçek enflasyonu esas alıp bununla uyumlu bir artışın yapılması gerekir. Bu da asgari ücretin 30 bin lira seviyesine çıkmasına sebep olur. “

Karatepe’den sonra söz alan Demir şunları kaydetti:

“İl bazındaki çalışmalarımızla bugün Bartın'dayız. Yalçın hocamın da söylediği gibi epey il dolaştık. Bugün on üçüncü ilimiz Bartın. Bartın'daki paydaşlarımızla görüştüğümüzde Bartın'ın sorunlarının Türkiye sorunlarından farklı olmadığını gördük. Ortaklaştığımız birçok sorun var ama Bartın'a özel de sorunlarımız var. Biz Cumhuriyet Halk Partisi'nin iktidar olduğunda uygulayacağı ekonomi politikalarının ilkelerini paylaşıyoruz. Halkçı, adil paylaşımı önceleyen, vatandaşı refahta buluşturan, stratejik planlamayı ekonominin temeline koyan ve demokratikleşme ile adalete güveni maksimuma çıkaracak bir anlayışa sahibiz. Bu paylaşımımız her kesimce takdir görüyor, teveccüh görüyor.

“CHP olarak tüm vatandaşlarımızın derdini dert edindiğimiz gibi iş dünyasının da derdini dert ediniyoruz”

İş dünyasının, emek dünyasının, meslek örgütlerinin dertlerini, sorunlarını dinliyoruz. Ancak 13. ilde Bartın'da anladık ki iş dünyasının derdini dert edinen hiçbir siyasetçi yok. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak tüm vatandaşlarımızın derdini dert edindiğimiz gibi iş dünyasının da derdini dert ediniyoruz. Ekonomik sorunlar çok. Yüksek finansman maliyetleri, istihdam piyasasındaki; işçilik açığıyla, arz fazlasıyla, arz talebi birleştirememe gibi bir sorun var. Bunun nedenlerinden en büyüğü de ekonomi politikalarının yanı sıra eğitim politikalarının yıllar boyunca yanlış uygulanması.

“İhracat yapın diyorlar ama makine kurmaya eleman, teknisyen gönderemiyoruz”

Bartınlı iş insanlarının vize sorunu var, Türkiye'deki bütün iş insanlarında olduğu gibi. Buna çözüm bulamıyorlar. Makine satın diyorlar, ihracat yapın diyorlar ama makine kurmaya eleman, teknisyen gönderemiyoruz. Böyle bir durumdayız. Bu durum normal mi? Normal, Türkiye'nin geldiği noktada ama bunu dert edinen hiçbir yöneticinin olmaması normal değil. Dolayısıyla biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak ne kadar doğru bir iş yaptığımızı bir kez daha anlıyoruz. Ekonomi programı sahada yazılır, ekonomi programı Ankara'da yazılmaz. Ekonomi programı sanayi bölgelerinde yazılır, tarlalarda yazılır, çiftçinin yanında olarak yazılır. Biz bunu yapmaya çalışıyoruz ve çok mutlu oluyoruz. Bunun da karşılığını gördüğümüze inanıyoruz.”