18.10.2019

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU TV5'DE "DÜŞÜNME VAKTİ" CANLI YAYININA KATILDI (17 EKİM 2019)

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU TV5'DE "DÜŞÜNME VAKTİ" CANLI YAYININA KATILDI
(17 EKİM 2019) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TV5 televizyonunun canlı yayınında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, gazeteciler Mustafa Yılmaz İle Suat Toktaş'ın sorularını yanıtladı. Genel Başkan Kılıçdaroğlu özetle şöyle konuştu:

- Trump'ın mektubu
ABD Başkanı Donald Trump'ın yazdığı mektuba ilişkin bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, mektubu dün gece yarısı sosyal medyada gördüğünü söyledi.
Öncelikli olarak, "bu mektup herhalde sahtedir" diye düşündüğünü belirten Kılıçdaroğlu, CHP Washington temsilcisini arayıp sorduğunu ve "maalesef doğru" cevabını aldığını anlattı.
Mektubu, "nezaketten uzak, küstahça kaleme alınmış bir mektup" olarak niteleyen Kılıçdaroğlu, "Bunu kabul etmek mümkün değil, böyle bir mektubun kaleme alınması ve gönderilmesi başlı başına skandal. Mektubun aynen iadesi gerekir ve aynı ağırlıkta nezaket kuralları içinde diplomatik dille bir cevap verilmeli." dedi. 
"İktidar mektubu çöpe attığını söyledi, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine de Kılıçdaroğlu, "Günü kurtarmaya ihtiyacımız yok. Türkiye Cumhuriyetini aşağılayan hakaret eden bir mektup gelmiş, 'çöpe attık' ne demek. Çöpe atabilirsin ama ona cevap verilmeyecek mi? Tarihte buna benzer olaylarla karşılaştık, en ağır cevaplar verildi." diye konuştu. 
Johnson Mektubu'na gerekli cevabın verildiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Kin ve kibir dolu bir mektup, bu kibirin bir cevabının olması lazım. En ağır ifadelerle, diplomatik dil kullanılarak, bütün dünyaya örnek olacak şekilde gereken cevap verilmeli. Bir vatandaş olarak rahatsızım ve beklentim budur. Böyle ağır mektuba kimse muhatap olamaz." değerlendirmesinde bulundu.
Söz konusu mektubun zaten devlet arşivine girdiğini belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Ne çöpe atması, kimi kandıracağız. Sorun 'çöpe attık' değil. Biz buna “bir kağıt parçası” diyoruz, bir diplomatik mektup değil. Mektuba gerekli cevap verilmedi. Johnson mektup yazdı ama cevabını da aldı. Biz kendi imkanlarımızla Kıbrıs'ın arkasında durduk. Üstelik koalisyon dönemiydi. Ecevit ve Erbakan kapı gibi durdular. Hiç kimseye boyun eğmedik. Devlet dediğiniz kurum budur. Haklı bir eyleminizi birileri kınıyorsa, siz haklılığınızı bütün dünyaya anlatırsınız."  
Mektupta, Trump'ın "sizin sorunlarınızı çözmek için çalıştım" demesinin sorulması üzerine de Kılıçdaroğlu, "Ben ona bakmıyorum, ne yazarsa yazsın. İkisi arasındaki yüz yüze görüşmelerde belli şeyler vaat edilmiş olabilir, bunları doğal karşılarım. Ama bu mektubu kabul etmek mümkün değil, bu mektubun gereği mutlaka yapılmalıdır. Aynı ağırlıkta ama diplomatik dil kullanılarak Trump'a gerekli cevap verilmelidir. Bunun karşılığı olmalı." diye konuştu.
- Pence'in ziyareti
ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence'in ziyaretine ilişkin soruyu da yanıtlayan Kemal Kılıçdaroğlu, "Başkan yardımcısı ile Erdoğan'ın oturmalarına bakın, sanki Trump'la Erdoğan oturuyormuş gibi, ikisi yan yana, heyetler karşıda. Pence ABD Başkanı mı? Niye o paye veriliyor ona? Devletler arası ilişkilerde eşitlik vardır." değerlendirmesinde bulundu.
Masanın başında sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bulunması gerektiğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, bu durumun ağırına gittiğini aktardı.
Kılıçdaroğlu, bir soru üzerine Washington'daki temsilcilerine sorduklarını ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendisine, eşine ve yakınlarına vize verilmediği şeklinde bilgilerin doğru olmadığını öğrendiklerini söyledi.
Yaptırımlarla ilgili soru üzerine de Kılıçdaroğlu, "Ne uygularsa uygulasınlar. Nasıl Kıbrıs Barış Harekatında kenetlendiysek yine kenetlenebiliriz. Ambargo uygulanacak diye ben teslim mi olacağım? Direnirim, istediğini yap. Devletler arası ilişkiler sertleşebilir, bunu kabul edelim. Dış politika ülkelerin çıkarları üzerine kurulur, önemli olan bu çıkarlarda uyumu sağlamaktır." dedi.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın siyasi partilere yaptığı bilgilendirme ziyaretlerine ilişkin soru üzerine Kılıçdaroğlu, görüşmede basına yansıyanlar dışında çok farklı bilgilerin olmadığını söyledi. Kılıçdaroğlu, tüm siyasi partilerin genel başkanlarına gidilip bilgi verilmesi gerektiğini de kaydetti.
Türkiye'nin Suriye stratejisinde ilk düğmenin yanlış iliklendiğini belirten Kılıçdaroğlu, orada egemen güçlerin taleplerinin yerine getirilmesinin ise bu mektubun yazılmasına sonuç açtığını ifade etti.
Suriye meselesinde kısa sürede barış olur demenin zor olduğuna dikkati çeken Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Suriye'de barışa giden yol Şam ile Ankara arasındaki görüşmelere bağlıdır. Onlar da terörden Suriye'nin temizlenmesini istiyor biz de? O zaman niye kavga ediyoruz? Biz CHP olarak OBİT'in kurulmasını istedik. Biz kendi göbeğimizi kendimiz keselim, burayı bir barış havzasına dönüştürelim. Egemen güçler orada Rusya, ABD, Çin orada herkes bir şey kapıyor, kaybedenler oradaki Müslümanlar. Bu tuzağı görmüyor muyuz? Devlet adamının bunu görmesi lazım."
- Trump'ın tweet'leri
Donald Trump'ın "Teşekkürler Recep Tayyip Erdoğan, milyonlarca hayat kurtarıldı." şeklinde bir tweet attığının belirtilmesi üzerine Kemal Kılıçdaroğlu, "Trump, biri biriyle çelişen, saat başına tweet'ler atan birisi. Dolayısıyla çok ciddiye alınması gereken birisi değil." ifadesini kullandı.
"Amerikan kamuoyunda da özellikle entellektüel kamuoyunda da Trump'a yönelik ciddi bir tepki var zaten." diyen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Bir devlet başkanı, bir şeyler söylüyorsun tamam, 15 dakika sonra 180 derece tersini söylüyorsun. Hangisi doğru, hangisi yanlış? Beni Trump'ın attığı tweet'ler çok fazla ilgilendirmiyor. Samimi söylüyorum ben ciddiye almıyorum ama bu mektup çok ağır mektup. Büyük ihtimalle görüşmelerden sonra yapılan uzlaşma konusunda Trump'a bilgi verilmiştir, Trump da bu tweet'i atmıştır. Bütün bunları Trump, Brunson'un serbest bırakılması ile onu örnek göstererek, 'ben söyledim sen serbest bıraktın, bak ekonomini mahvettim' diye. Serbest bırakılmasıya bu sürecin, bu yanlış sürecin başladığını kabul edebiliriz. Erdoğan çıktı, 'bu can bu tende kaldığı süreci Brunson'ı alamazsın' dedi. O can o tende kaldı, Brunson Oval Ofis’e gitti. Bu, 'ben baskı kurarsam istediğimi alırım' algısını kuvvetlendirdi. Zaten sorunumuz da burada. Onun verdiği cesaret bu mektubun yazılmasına yol açtı maalesef."
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın "Kimyasal silah kullanıp suçu bizim üstümüze atacaklar" diye bir çıkışının olduğunun hatırlatılması üzerine de Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin kimyasal silah kullanma gibi bir düşüncesinin asla ve asla olamayacağını söyledi.
Kılıçdaroğlu, "TSK savaşın bütün kurallarına uyar. Türkiye uluslararası anlaşmalara bağlı bir ülkedir. İnsan hakları bağlamında titizlik gösteren bir ülke, bir ordudur. Bizim ordumuz sıradan bir ordu değlidir, biz onu 'Peygamber ocağı' diye tanımlarız. Böyle bir şey olması mümkün değil." yanıtını verdi.
-Ateşkes sağlanması
ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence'in Suriye'nin kuzeydoğusunda kalıcı ateşkes sağlandığı ve YPG'nin 5 gün içinde bölgeden çekileceği yönündeki açıklamalarıyla ilgili Kılıçdaroğlu, "Ateşkes sağlanmış olması güzel bir şey tabii." ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu, bu kararın neyin karşılığında alındığını bilinmediğini belirterek, Trump'ın uygulaması öngörülen yaptırımlarına ilişkin şunları kaydetti:
"Zaten ne yaptırım uygulayacak ki? Ekonomide zaten büyük bir kırılganlık var. Onlar da biliyor ekonomide kırılganlığın olduğunu. Amerika'yla biz ilişkimizin bozulmasını istemeyiz, Rusya'yla, Avrupa Birliği'yle, Arap dünyasıyla ilişkilerimizin bozulmasını istemeyiz. Tam tersine her ülkeyle barış içinde, huzur içinde yaşamak isteriz. Barışı, huzuru her yerde savunmak bizim görevimizdir ama bizim halkımızı aşağılayan, küçük gören kibirli ifadelerle bize bir mektup yazılmışsa, bu da en azından diplomatik olarak bizim arşivimize girdiyse, onların da arşivine bir şeylerin girmesi lazım."
-“Biz her şeyden önce Türkiye'nin çıkarlarını savunuruz”
"İçimiz kan ağlaya ağlaya tezkereye 'evet' diyeceğiz" sözünün hatırlatılması ve bununla ilgili soru yöneltilmesi üzerine Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Tezkereye niye 'evet' dedik şunun için bakın; Suriye'de ordumuzun gözetiminde, sivil toplum örgütleri oradaki Suriye halkına büyük hizmetler veriyorlar. Hastane, yemek var. Bizim Hatay Büyükşehir Belediye Başkanımız sürekli oraya tankerlerle su gönderiyor. Diyelim ki asker oradan çekildi, bütün bu hizmetler ne olacak, oradaki halk ne olacak? Başka büyük sorunlar çıkabilir. Esad'la bir anlaşma yapıldı mı, oturulup konuşuldu mu? Konuşulmadı. Zaten o uzlaşma sağlandıktan sonra bir sorun yok, biz Suriye'nin toprak bütünlüğünü savunuyoruz. Gerçekten de Türkiye kendi sınırında terör örgütünün yuvalanmasını istemez. Hangi ülke ister? Uluslararası hakkımız bu bizim. 'Hayır' demenin kendine göre de sorunları olur. Nedir o sorunlar? Siz, kendi ülkenizin çıkarlarını savunmuyor olursunuz. Biz, bunu kabul etmeyiz. Biz, her şeyden önce Türkiye'nin, halkımızın çıkarlarını savunuruz. Bu, bizim görevimiz."
15 Temmuz ile ilgili bir vakıfta para toplanması yönündeki soru üzerine ise Kılıçdaroğlu, Resmi Gazete'de yayınlanan adrese gidildiğini ve o adreste bir vakıf bulunmadığını anlattı. Kılıçdaroğlu, vakfın sadece adının olduğunu ancak adresi, telefonu ve yönetim kurulunun bulunmadığını belirterek, toplanan paraların nerede olduğunu sordu.
Vakıf yönetimi olmadığını ve soru soracak muhatap bulamadıklarını iddia eden Kılıçdaroğlu, "Bu para, hayatını demokrasi için veren insanların yakınlarına verilmesi gereken bir paradır. Gazilere verilmesi gereken bir paradır. Sıradan bir para değildir, az bir para değildir." dedi.
"Başörtüsü meselesini Türkiye Cumhuriyeti'nin en temel meselesi haline getirdik." açıklamasının hatırlatılması ve bunun samimi bir çaba mı yoksa konjonktürün oluşturduğu bir strateji olup olmadığı yönündeki soruya, "Her şeyi yüzde 100 biz doğru yaptık demek kaçamak güreşmek olur. Yanlışımız varsa söyleyeceğiz. Doğru, bir dönem başörtüsünü Türkiye'nin sorunu haline getirdik. Bu doğru değildi." ifadelerini kullandı.
Çubuk'taki şehit cenazesine kendisine düzenlenen saldırıyla ilgili de açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu, düzenlenen saldırının faillerinin de televizyon kayıtları, fotoğraflar ve görüntülerden oluşan belgelerle üç aşağı beş yukarı belirlendiğini ifade etti.
Bu olayın örgütlü bir linç girişimi olduğunu iddia eden Kılıçdaroğlu, "Bu örgütlü linç girişiminin ayrıntılarının ortaya çıkması lazım. Dediğim gibi fotoğrafı var, görüntü var ama kim o bilmiyoruz. Biz bunu çıkaramadık. Onu kim çıkaracak? Güvenlik güçleri çıkaracak. Güvenlik güçleri bugüne kadar çıkaramıyorsa bunun altında başka bir şey var. Biz, bütün bu ayrıntıların çıkmasını isteriz. O nedenle de takipçisi olmaya devam edeceğiz." dedi.
- Tank palet fabrikasının özelleştirilmesi
Kılıçdaroğlu, tank palet fabrikasının özelleştirilmesi ile ilgili fabrikanın işletme hakkının BMC grubuna bedava verildiğini belirterek, fabrikanın işletme hakkının devriyle ilgili ihale görmediğini söyledi. Kılıçdaroğlu, ihalesiz verildiyse hangi kanuna göre verildiği, ihale yapıldıysa da neye göre yapıldığını sordu.
"İYİ Parti ile aranızda ittifak çatlağı var mı?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Millet ittifakını bozmak için özel çabalar harcandığını gayet iyi biliyoruz. Devletin bazı unsurlarının bu ittifakı bozmak üzere belli kişi tarafından yetkilendirildiğini ve görevlendirildiğini de biliyoruz. Ama şu bir gerçek, onlar ne yaparlarsa yapsınlar ittifakta herhangi bir sorunumuz yok bizim." yanıtını verdi.
- “Operasyonu bile iç politikaya malzeme yapıyor”
Siyasi parti liderleriyle ortak paydalar çerçevesinde bir araya gelindiğini belirten Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu durumdan rahatsız olduğunu söyledi.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Hatta Sırbistan'dan gelirken harekatın olduğunun ertesi günü gazetelerde yer alan, 'Millet İttifakı'nın dağılması çok önemli' ifadesi var. Suriye'de bir operasyon yapılıyor. Milli birliğin ve bütünlüğün olması gereken bir ortamdayız halen kafası 'acaba ben Millet İttifakını nasıl dağıtırım?' Operasyonu bile iç politikaya malzeme yapıyor. Ağırıma giden de bu." ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu, devleti yöneten insanların adil olması ve akılcı davranması gerektiğini dile getirdi.
- “Kendisine 'milli' diyen bir kurumun, milli olması lazım”
Türkiye'de derin devlet olup olmadığına ilişkin bir soruya karşılık Kılıçdaroğlu, her devletin kendi istihbarat örgütlerinin bulunduğunu, bunların devletin, ülkenin çıkarları ve menfaatleri için çaba harcadıklarını belirterek, siyasal partinin çıkarlarına dönük çaba olması durumunda farklı bir durumun ortaya çıkacağını kaydederek şöyle devam etti:
"Devletin belli kurumları içinde belli insanlar seçiliyor, 'sizin göreviniz budur' deniliyor. 'Millet ittifakını bozacaksınız' deniliyor. Bu kadar basit. Onlar da 'emredersiniz' diyorlar."
"Karar gazetesine verdiğiniz röportajda 'Görevlendirilen istihbaratçıları isim isim biliyoruz.' diyorsunuz? Neden söylemiyorsunuz?" sorusunu Kılıçdaroğlu, "Sorumluluğum gereği söyleyemem." şeklinde yanıtladı.
Kendisi dışında bu isimleri pek çok insanın da bildiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Kendisine 'milli' diyen bir kurumun, milli olması lazım. Kendisine 'milli' diyen bir kurum, bir siyasal partinin arka bahçesine asla dönüşmemeli." dedi.
Yeni seçilen belediye başkanlarının performanslarına ilişkin bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, yeni seçilen belediye başkanlarının performanslarının gayet iyi olduğunu, başlangıçta büyük bir borç yığınıyla karşılaşınca duraksama yaşadıklarını ifade etti.
Kılıçdaroğlu, belediyelerde belli bir zaman dilimi içinde yapılan tasarruflarla sağlıklı yönetilmeye başlandığını kaydetti.

Gündem'den Öne Çıkan Haberler