19.03.2019
19.03.2019
CUMHURİYET HALK PARTİSİ VE İYİ PARTİ'NİN ORTAK ANTALYA MİTİNGİ
(19 MART 2019)
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Cumhuriyet Halk Partisi ve İYİ Parti Ortak Antalya Mitinginde yaptığı konuşmada şunları söyledi:
Efendim havanın sıcak olduğunu biliyorum. Arkadaşlar dediler ki, Antalyalılar sıcağa alışkındır. Uzun süre sıcakta kalmanın doğru olmadığını da biliyorum. Kısa ama çok net düşüncelerimi açıklayacağım ve sizden dikkatle dinlemenizi isteyeceğim.
Sayın Genel Başkanımız, Sayın Akşener, Türkiye’nin temel sorunlarına değindi. Bu sorunları biliyoruz, hepimiz biliyoruz ama o bir siyasal Genel Başkanın sorumluluğu içinde geniş kitlelere aktarmak gibi bir görev üstlendi ve bunu yaptı. Evet Türkiye’nin sorunları var. Evet bu sorunlar çözülmeyecek sorunlar değildir. Bu sorunları aşmak mümkün mü? Elbette mümkün. Neden? Devasa bir Türkiye’nin insan potansiyeli, entelektüel birikimi, tarihsel birikimi, güzel coğrafyası, denizi, gölü, insanlarıyla biz bu sorunları aşabiliriz. Eğer Milli Kurtuluş Savaşını hep birlikte verdiysek, ayrım yapmadıysak; doğu, batı, güney kuzey demediysek, hep birlikte bayrağımız için, vatanımız için mücadele ettiysek şimdi demokrasi anlamında da aynı sürecin içindeyiz. Birlikte mücadele edeceğiz. Hiç kimsenin önünde diz çökmeyeceğiz, hiç kimsenin baskısına evet demeyeceğiz. Herkes şunu bilmeli, Cumhuriyet Halk Partisinin, İYİ Partinin, Saadet Partisinin eğer belediye başkanları kazanır ve Türkiye genelinde iyi bir çıtayı yakalarsak bütün dünya şunu söyleyecektir: İktidarın bütün baskılarına rağmen Türkiye’de halk demokrasiyi tercih etti, demokrasiden yana oy kullandı. Bunu söyleyecektir.
Bizim mücadelemiz demokrasi mücadelesidir, bizim mücadelemiz ekmek mücadelesidir, bizim mücadelemiz onur mücadelesidir, bizim mücadelemiz her evde huzur, her evde bereket olsun mücadelesidir. Bizim mücadelemiz hiç kimsenin önünde diz çökmeyen bir Türkiye mücadelesidir. Bizim mücadelemiz Trump telefon açtığı zaman papazı serbest bırakmayacak onurlu bir mücadeledir. Bizim mücadelemiz Kuvayı Milliye mücadelesidir. Bizim mücadelemiz birlik ve beraberlik mücadelesidir. Bizim mücadelemiz işsizlikle mücadeledir. Bizim mücadelemiz budur.
Bireysel, kişisel bir çıkarım peşinde değiliz. Cennet gibi bir ülkede, her şeyimizin olduğu bir ülkede, denizimizin, yaylalarımızın, ovalarımızın, nehirlerimizin olduğu bir ülkede, cennet gibi bir ülkede neden cehenneme döndürdüler bu ülkeyi, bu soruyu sorma zamanıdır. Niçin kavga ediyoruz? Hangi gerekçeyle kavga ediyoruz, hangi gerekçeyle bizlere her türlü iftira yapılıyor? Çünkü beylerin söyleyecek sözü yok. Ekonomi deseler batmış, işsizlik deseler yükselmiş, çiftçinin durumu iyi diyemiyorlar, esnafın durumu iyi diyemiyorlar, sanayicinin durumu iyi diyemiyorlar. Diyemiyorlar ama şimdi herkesi suçlamaya başladı. Yok şu terörist, yok bu terörist, yok şu şunu yaptı, yok bu bunu yaptı. Oturduğun koltuk Cumhurbaşkanlığı koltuğu, işgal ettiğin koltuk Cumhurbaşkanlığı koltuğu. Sen oradan temiz mesajlar vereceksin, güzel mesajlar vereceksin, insanların onuruyla, kimliğiyle oynamayacaksın, yaşam tarzıyla oynamayacaksın, insanların inancını siyasete alet etmeyeceksin. Dünyadan haberi yok. Sanıyor ki milleti kavga ettirirsem ben o koltukta ömür boyu oturacağım. Bir koltukta ömür boyu oturmak diye bir gerekçe olmamalı. Hepimiz faniyiz, bugün buradayız, yarın gideceğiz, bugün hayattayız yarın vefat edeceğiz. Ama arkada bir hoş seda kalması lazım. Bilmiyorlar, unutmuşlar, dinden imandan bahsediyorlar ama Yunus Emre’yi bilmiyorlar, Mevlana’yı bilmiyorlar, Erzurumlu Emrah’ı bilmiyorlar, Karacaoğlan’ı bilmiyorlar, Dadaloğlu’nu bilmiyorlar, Yörükleri bilmiyorlar, ne olduğunu bilmiyorlar, insanları kavga ettiriyorlar.
İşsizlik var doğrudur. Sadece bir yılda işsiz kalanların sayısı 1 milyon 11 bin kişi. 1 milyon haneye ekmeğin girmemesi ne demektir? 1 milyon hanede bir babanın okula giden çocuğuna harçlık vermemesi ne demektir? 1 milyon hanede akşam evde tencerenin kaynamaması ne demektir? 1 milyon hanede annenin çocuğunu yatağa aç yatırması ne demektir? Onların bundan haberi yok, onlar bunu bilmiyorlar. Onlar sarayda oturuyorlar, onların keyfi yerinde. Bütün devletin hazinesini damada teslim etmiş. Ne diyor damat? “Efendim seçimlerden sonra 2,5 milyon kişiye istihdam yaratacağız” diyor. Beyefendi sen uzayda mı yaşıyorsun, yaratacaksan şimdi yarat, vereceksen şimdi ver, millet zaten perişan.
Antalya’dan güzel bir örnek vereceğim. Çadırlar kurdular, fakir fukara gitsin ucuz domates alsın, soğan alsın, patates alsın diye. Antalya’dan saygın iş insanları tırlarla, beş kuruş para almadan tırlarla yardım gönderdiler. Ne olması lazım? Bedava alınan şeyin o fakir fukaraya bedava verilmesi lazım, değil mi? O bedava aldıkları domatesi, biberi, salatalığı, soğanı gene o fakir fukaraya parayla sattılar. Bu ahlak mı, bu erdem mi?
Ama İzmir Büyükşehir Belediyesi ne yaptı? İzmir Büyükşehir Belediyesi şunu yaptı, dedi ki benim kentimde 35 bin fakir aile var. 35 bin fakir ailenin kapısını çaldılar, 10 kilo soğan, 10 kilo patatesi teslim ettiler kimse duymadı ve para da almadılar, bedava. Madem fakir para mı alacaksın? İşte insana saygı budur, yoksulluğu teşhir etmemek budur. İnsan onuruyla oynamamak budur. Biz onlar gibi değiliz, biz insanımızı seviyoruz, nerede yaşarsa yaşasın. Biz insanımıza saygılıyız, nerede yaşarsa yaşasın. Kimsenin kimliğini, kimsenin yaşam tarzını, kimsenin inancını siyasete alet etmeyiz. İnsan Allah’ın yarattığı en değerli varlıktır ve başımızın üstünde yeri vardır biz böyle bakarız, böyle olması lazım.
Geçmiş seçimlerde AK Partiye oy veren kardeşlerime seslenmek isterim. 17 yıldır omuzlarınızda taşıyorsunuz, 17 yıl. 17 yıldır ne istedilerse verdiniz, boğazınızdan kestiniz verdiniz, 17 yıl AK Partiye çalışan kadınlar vardı, doğru dürüst ayakkabıları bile yoktu. Bizi kurtaracak, karnımız doyacak, Türkiye güzelleşecek diye kapı kapı gezdiler. 17 yılın sonunda sizlerden vergi istediler vergi ödediniz, özelleştirme yaptılar 70 milyar dolar o da gitti. Dışarıdan 500 milyar lira borç aldılar. Peki ne oldu da 17 yılın sonunda bu güzelim insanlar soğan kuyruğuna girdi? Bu soruyu her vatandaşın özellikle AK Partiye oy veren her vatandaşımın kendisine sormasını isterim. Sen 17 yıl bunlara oy verdin kardeşim, 17 yılın sonunda seni getirip soğan kuyruğuna sokuyorsa dur demen lazım.
Bir şey daha, ülkücü kardeşlerime de seslenmek isterim. Milliyetçiliğin ne olduğunu bilirim, altı okumuzdan birisi milliyetçilik. Milliyetçilik, Sayın Genel Başkan söyledi Meral Hanım, milliyetçilik önemlidir sıradan bir olay değildir. Milliyetçi olmak için bayrağını seveceksin, milliyetçi olmak için vatanını seveceksin, milliyetçi olmak için yatağa aç giren birisi varsa rahat uyumayacaksın, milliyetçi olmak için insanları kucaklayacaksın, milliyetçi olmak için yeri geldiğinde yedi düvele karşı meydan okuyacaksın. Milliyetçi olmak için Çanakkale’yi unutmayacaksın, Kuvayı Milliyeyi unutmayacaksın milliyetçi olmak için. Milliyetçi olmak için Dumlupınar’ı unutmayacaksın. Milliyetçi olmak kolay değildir. Milliyetçi olmak için kendi ülkenin silah fabrikalarını yabancı bir orduya satmayacaksın. Sakarya’daki Tank Palet Fabrikasından söz ediyor. Değeri 20 milyar dolar, dünyanın en önemli fabrikalarından birisidir. Fırtına obüslerini yapan fabrikadır, değeri 20 milyar dolar. Yüzde 49.9’unu Katar ordusuna sattılar. Şimdi ben kendisini milliyetçi olarak tanımlayıp sarayın sözcülüğünü yapan kişiye seslenmek isterim. Nasıl oluyor da bu ülkenin silah fabrikası Katar ordusuna satılacak ve sen de kalkacaksın bunu savunacaksın? Bunu benim vicdanım da, benim milliyetçilik anlayışım da asla kabul etmiyor. Bu devlet sıradan bir devlet değildir. Bu devletin sınırları sıradan sınırlar değildir. Her metrekaresinde şehit kanları vardır, gözyaşı vardır, acı vardır, emek vardır, sevgi vardır bu memleketin bütün toprağında. Her şeyi sattınız, sıra silah fabrikalarına geldi. Buna asla izin vermeyin. İlk etapta gideceğiz ayın 31’inde sandığa ve demokrasiden yana, birlikten, bütünlükten yana, sevgiden, hoşgörüden yana olanların belediye başkanlarına, İYİ Partinin Belediye Başkan adayına, Cumhuriyet Halk Partisinin Belediye Başkan adayına, eğer başka bir yerde birliktelik sağlanmışsa Saadet Partisinin Belediye Başkan adayına oy vereceğiz. Demokrasi için, birlikte yaşamak için, huzurlu bir Türkiye için, kimseye muhtaç olmamak için bunu yapacağız.
Emeklilikte Yaşa Takılanlar. Biliyorum derdinizi de biliyorum, Sayın Meral Akşener burada, ben de buradayım. Emeklilikte Yaşa Takılanlarla ilgili kanun teklifini verdik, parlamentoya verdik, reddettiler. Kim reddetti? AK Parti reddetti, MHP reddetti. Size düşen ne? Onlar size ret kararı verdiyse, siz de sandıkta dersini vereceksiniz, bu kadar basit. Bunu yapacaksınız. Demokrasi budur, demokrasinin güzelliği de budur zaten, bunu yapacaksınız. Bunu yaptığımız zaman Türkiye büyümüş olur ve Türkiye’de demokrasi kalıcı hale gelmiş olur.
Bizim güvenliğimizi sağlayan polis kardeşlerim; çarşıda, pazarda, caddede, sokakta bir olay olsa devlet nerede deriz, polisi davet ederiz. Polis dediğim halkın polisi, halk için çalışan, halk için mücadele eden, hiç kimsenin burnunun kanamadığı bir görevi üstlenen polis kardeşlerime de seslenmek isterim. Polis arkadaşların 3 bin 600 ek göstergesini daha önceki mitinglerde de her seferinde seslendirdim. Öğretmenlere 3 bin 600’ü her seferinde seslendirdim, söz verdiler yapacağız diye. Kanun teklifi verdik, onu da reddettiler. Ama söyleyeceğim, her yerde söyleyeceğiz ta ki gerçekleşinceye kadar biz bunu söyleyeceğiz.
İşin özeti, hoş geldiniz, sefa geldiniz, onur verdiniz, sizlere şükran borçluyuz, sizlere hitap etmenin onurunu verdiğiniz için ayrıca yürekten teşekkür ediyorum. Çiftçinin durumunu biliyorum, emeklinin durumunu biliyorum, çöpten kağıt toplayıp geçimini sağlayanın durumunu biliyorum, sanayicinin durumunu biliyorum. Asla umutsuz değiliz, umutsuzluğa kapılmayacağız, bizim kitabımızda umutsuzluk yoktur, sevgiyle, saygıyla, dostlukla sandığa gideceğiz ve gerisini Sayın Genel Başkan söyledi, bir kulaktan tutacağız ve gereğini yapacağız.
Hepinize en içten selamlar, sevgiler, saygılar sunuyorum.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de "Antalya'da geçen hafta miting yapan Sayın Erdoğan, beni 250 milyon liralık yani 50 milyon dolarlık mahkemeye verdiğini söyledi." ifadesini kullanarak, şöyle konuştu:
"Hani arada bir diyorsunuz ya 'Abla sen konuş, biz öderiz.' Vallahi ne siz ödeyebilirsiniz ne de ben. Zahir beni Mehmet Cengiz zannetti. Sayın Erdoğan, olsa dükkan senin ama yok. Emekli maaşıma haciz koydurursun olur biter. Çok kızdı ya terörist deyişime. Söyleyeyim mi? Var mısınız? Antalya'nın teröristleri nasılsınız, iyi misiniz?"
Genel Başkan Akşener, pazarcıya, domates yetiştiricisine, çiftçiye, 11 milyon oy almış CHP seçmenine, 5 milyon oy almış İYİ Parti seçmenine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın terörist dediğini savunarak, "Meral Akşener, ayna tutunca karşılığı 250 milyon lira, 50 milyon dolar. Battı balık yan gidermiş. 250 milyon değil, bir dahakine 500 milyon liralık versin." dedi.
Yerel seçimlerde Antalya'dan Muhittin Böcek'in, İstanbul'da Ekrem İmamoğlu ve Ankara'da Mansur Yavaş'ın projelerinin dinlenmesi gerekirken, Muhittin Böcek'in ve ilçe belediye başkanlarının rakibinin Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğunu belirten CHP Lideri Akşener, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Biliyorsunuz bana, Sayın Kılıçdaroğlu ve Temel Bey'e PKK'lı dedi. Vatandaşına terörist dedi ama inkar ediyor. Buradan kendisine sesleniyorum, PKK'lı isnadında bulunmak çok ayıptır, ayıp. Senin karşında Meral Akşener var. Hendekleri kazdıran kim, sensin. Vali ve emniyet müdürlerine kafanızı yana çevirin diyen, sendin. Sonra, o hendekleri 793 şehitle kapatan kim, bu aziz milletin evlatları. 793 şehidin hesabını vereceksin. Kimin yalancı, kimin dürüst olduğuna Antalyalılar şahit. Ortaya konulan iftiralar, ekonominin konuşulmaması için yapılıyor. Antalyalılar turizmden memnun değil. Bir bakanın yaptığı konuşmanın ardından Almanya tedbir aldı. Kültür ve Turizm Bakanı ise toparlamaya çalıştı. Antalya'ya gelen turistlerin, üç ülkeye bağlı olması doğru mudur? Pazar çeşitlenmesi gerekiyor mu? Niye yapmıyorlar? Çünkü vizyonları yok. Çünkü bütün hedefleri cep doldurmak. Bütün hedefleri beton. Otellere geliyor turistlerimiz, mecburen orada kalıyorlar. Turizmden geçinen esnaf, sabahtan akşama sinek avlıyor."
Sanayide üretimin olmadığını, iktidarın da üreten bir Türkiye vizyonunun bulunmadığını iddia eden İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, "17 yıl boyunca büyük bir imkan tanıdınız. 'Muhtar olmaz', dediler, siz başbakan yaptınız. Başbakanlık yetmedi, Cumhurbaşkanı yaptınız. Cumhurbaşkanlığı yetmedi başkan yaptınız. Hani 24 Haziran'dan sonra hani her şey uçacaktı, ne oldu? 24 Haziran'dan, Mart'ın 31'ine gidiyoruz. Hayatınızda ne değişti. Daha iyiye mi gittiniz, daha kötüye mi gittiniz? Daha kötüye gittiniz. Bakın, bu aziz millete Antalyalılara bu arkadaş ihanet etti. Ne istediyse verdiğiniz, karşılığında işsiz gençler, ölen tarım, yüzde 10 zam almış emekliler, yüzde 26 kendi maaşına zam yapmış bir cumhurbaşkanı." diye konuştu.
22.12.2024
21.12.2024
21.12.2024
20.12.2024