09.12.2019
09.12.2019
CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, Mecliste düzenlediği basın toplantısı ile “AKP İktidarının 17 yıllık döneminde emek ve çalışma hayatı” başlıklı kitapçığın tanıtımını yaparak; 17 yıllık AKP iktidarında işsizliğe, açlığa, güvencesizliğe, ölüme terk edilen milyonlarca işçinin ve emekçinin kısa hikâyesini anlattı.
Genel Başkan Yardımcısı Ağbaba Basın Toplantısında şöyle konuştu:
"Bugün sizlerle AKP iktidarı sürecinde çalışma ve emek yaşamının acı bilançosunu paylaşacağız. 17 yıllık AKP iktidarında işsizliğe, açlığa, güvencesizliğe, ölüme terk edilen milyonlarca işçinin ve emekçinin kısa hikâyesini konuşacağız.
Bu çalışmamızda anlatılan milyonlarca işçinin, emekçinin ve emeklinin yani emeği ile geçinenlerin hikayesidir.
AKP,17 yıllık iktidarı süresince işçilerin ve emekçilerin üzerindeki baskıyı ve sömürüyü günden güne arttırdı. Düşük ücretler, güvencesiz çalışma koşulları; işçiler ve emekçiler üzerinde yoğunlaşan siyasal baskılar, AKP iktidarının 17 yıl boyunca işçilere ve emekçilere uyguladığı sömürü politikalarının temel noktaları haline geldi.
AKP iktidarı döneminde oluşturulan baskıya dayalı çalışma yaşamı rejimi, işyerlerinde işçilere uygulanan faşizmin 21. Yüzyıldaki uzantısı oldu.
Emekçiler 17 yıl boyunca daha fazla yoksullaştı/güvencesizliğe terk edildi.
Aradan geçen 17 yılın sonunda emekçiler, ‘geçinemiyoruz’ feryatları ile yaşamlarına son vermeye /aileleri ile birlikte toplu bir şekilde intihar etmeye başladılar.
Saldırının boyutları 2 yıllık OHAL sürecinde daha da artarken,
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile çalışanların hakları iyiden iyiye hedef tahtasına oturtuldu. Kısacası AKP iktidarı döneminde çalışanların hakları adeta ‘Yağma Hasan’ın böreğine’ dönüştü.
Aradan geçen 17 yılda;
• AKP iktidarı,2003 yılında İş Kanunu’nu değiştirerek çalışma hayatının esnekleşmesine ve güvencesiz çalışma biçimlerinin yaygınlaşmasına yol açtı.
• AKP iktidarları boyunca en az 22 bin işçi, işyerlerinde çalışırken göz göre göre ölüme terk edildi. Erkek, kadın ve çocuk en az 22 bin işçi adına ‘fıtrat’ dedikleri düzende, AKP’nin daha fazla rant ve kar hırsının bedelini canlarıyla ödedi.
• Türkiye’de sendikal hak ve özgürlükler yasal güvence altına alınmış olmasına rağmen, AKP iktidarı ile işçilerin sendikalaşma hakkına ağır saldırılar gerçekleşti. AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında yüzde 57,98 olan sendikalaşma oranı yüzde 44 azalarak yüzde 13’lere geriledi.
• Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) raporlarına göre Türkiye sendikal hak ve özgürlükler noktasında Dünya’nın en kötü 10 ülkesi arasında yer aldı.
• 7’si OHAL sürecinde olmak üzere toplam 16 grev AKP iktidarı döneminde “erteleme” adı altında yasaklandı. AKP iktidarında bugüne kadar 200 binden fazla işçinin grev hakkı elinden alındı.
• AKP iktidarı ile birlikte taşeron çalışma uygulaması arttı. 21.YY’da kölelik rejiminin bir diğer adı olan taşeron kavramı çalışma yaşamında sömürünün bir diğer adı oldu. Kadro vereceğiz yalanı ile yıllarca oyalanan işçiler maaş ve özlük haklarından yoksun bir şekilde ‘sözde’ kadro ile kandırıldı.
• 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile emekli olabilme yaşı yükseltildi, emekli aylıkları düşmeye başladı.
• AKP demek Cumhuriyet kazanımlarının yağmalanması, talan edilmesi ve peşkeş çekilmesi demektir.1986 yılından AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılına kadar toplam 8,2 milyar dolarlık özelleştirme yapılırken, AKP iktidarı döneminde 62,1 milyar dolarlık özelleştirme yapıldı. Türkiye’de şimdiye kadar yapılan 70,3 milyar dolarlık özelleştirmenin yüzde 90’ı AKP iktidarında gerçekleşmiş oldu.
• AKP iktidarı zorunlu arabuluculuk sistemi düzenlemesi ile işçilere hak aramaları önünde yeni bir engel daha çıkardı.
• AKP iktidarı Özel İstihdam Büroları adı altında Kiralık İşçi Bürolarını kurarak, kölelik düzeninin daha fazla yaygınlaşmasına neden oldu.
• Cumhuriyet tarihimizin en büyük işsizlik oranı AKP iktidarı döneminde gerçekleşti. Ülkemizde geniş tanımlı işsiz sayısı Lübnan nüfusunu geride bırakarak 8 milyona dayandı. İşsiz sayımız 95 ülke nüfusunu geçti. İşsizlik en çok kadın ve gençleri etkiledi. Türkiye Avrupa ülkeleri arasında genç işsizliğin sürekli olarak yükseldiği 2. Ülke konumuna yükseldi.
• Zorunlu Bireysel Emeklilik sistemi adı altında ülkede çalışan milyonlarca emekçinin ücretlerinde zorunlu olarak ek kesintiye gidildi. Kamusal Emeklilik Sisteminin tasfiyesi hedeflendi.
• Kıdem tazminatının fona devredilerek gasp edilme süreci tekrar gündeme getirildi.
• Asgari ücret üzerinde vergi oranları arttırıldı. Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında asgari ücretin en düşük olduğu 4. Ülke oldu.
• Kamu Personel rejimi adı altında kamuda güvencesizlik yaygınlaşarak sözde performans sistemi adı atında kamuda kadrolaşmanın önü açıldı.
• İşsizlik Sigorta fonu yağmaya açıldı. İşsizlik sigorta fonu işçilerden çok işverenlerin derdine derman oldu. Türkiye’de işsizlerin yüzde 80’inden fazlası işsizlik sigorta fonundan yararlanamadı.
• Cumhurbaşkanlığı sistemi ile ülkemizin yönetim şekli baştan aşağı değiştirilirken ülkenin kaderi ne yazık ki tek bir kişinin insafına terk edildi. Ülkemiz nüfusunun yarısından fazlasını oluşturan emekçilerin kaderi de bundan sonra ne yazık ki tek bir kişinin iki dudağından çıkacak kararlara bağlandı. Örgütlü emeğin sesinin kısılması için yasal girişimler hız kazandı.
• OECD verilerine göre en uzun çalışma saatleri Türkiye’de gerçekleşti. Yasal sınırı 45 saat olsa da Türkiye'de çalışma süresi 48 saati bulmaktadır.
• Artan ekonomik kriz koşullarının bedeli çalışanlara ve emeklilere ödetilmesi süreci ‘’Yeni Ekonomik Programlar’’ ile hayata geçirildi.
• Yeni sistem ile Çalışma Bakanlığı kaldırıldı; yerine kurulan Aile,Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın hedefleri laftan ibaret kaldı.
• EYT’liler ve 3600 Ek gösterge bekleyenler yine unutuldu. Verilen sözler tutulmadı, milyonlarca kişi yüzüstü bırakıldı.
• Taşeron işçilere sözde kadro adı altında güvencesizlik reva görüldü.
İNSAN ONURUNA YARAŞIR ÇALIŞMA KOŞULLARI VE GÜVENCELİ BİR GELECEK İÇİN ÖNERİLERİMİZ
• Asgari ücret vergi kapsamı dışında bırakılmalıdır. Asgari ücrete yılda bir defa değil, altı ayda bir (Ocak - Temmuz) zam yapılmalıdır.
• İş kanununda esnek çalışma modellerine son verilmelidir.
• Kiralık işçilik bürosu adı altında emek sömürüsüne son verilmelidir.
• 696 Sayılı KHK ile kadroya geçirilen taşeron işçiler için özgür toplu sözleşme hakkı tanınmalıdır.
• Kamuda taşeron işçilerin kadroya geçişlerinde kapsam dışı bırakılan tüm işçiler kadroya alınmalıdır.
• İşçilerin hak aramaları önünde engel teşkil eden zorunlu arabuluculuk uygulamasına son verilmelidir.
• Çalışma hayatında ve ücretlerin belirlenmesinde cinsiyet, etnik kimlik, din, dil, ırk ayrımlarına son verilmelidir.
• Çocuk işçiliğine son verilmeli, kadınların ve gençlerin istihdamı önündeki engeller ortadan kaldırılmalıdır.
• Kayıt dışı çalıştırılmanın ortadan kaldırılması için gerekli tüm tedbirler alınmalıdır.
• Haftalık çalışma süresi ücrette azalma olmaksızın 40 saate
düşürülmelidir.
• İşsizlik Sigortası Fonu’nun amacı dışında kullanılmasına son
verilmelidir. İşsizlik sigorta fonundan yararlanma hakkı olan son 3 yılda 600 gün sigorta şartı 180 güne indirilmeli, işverenlerin işçilere ödediği ücretler işsizlik sigortasından karşılanmamalıdır.
• İş cinayetlerine karşı etkin mücadele programları hayata geçirilmelidir. İş yerlerinde denetimsiz ve güvencesiz çalışma koşullarına son verilmelidir.
• Kıdem tazminatının fona devrinden vazgeçilmelidir. Kıdem hakkını elde edebilme şartları ilerletilmeli, işverenin iflası halinde kıdem tazminatı hakkını tüm diğer işçi haklarıyla birlikte öncelikli alacak durumuna getirilmelidir.
• Zorunlu bireysel emeklilik sistemi veya tamamlayıcı emeklilik sisteminden vazgeçilmeli kamusal emeklilik sistemi güçlendirilmelidir.
• Emekli aylıklarının artışında sadece enflasyon değil, milli gelir artışı da hesaba katılmalıdır.
• Emeklilerin sendikal hakları önündeki engeller kaldırılmalı emeklilere toplu görüşme hakkı tanınmalıdır.
• Devlet ve iktidar güdümlü sendikacılık anlayışına son verilmelidir.
• Sendikal örgütlenmede yer alan baraj sistemlerine son verilmelidir.
• Sendikaya üyelik hakkı, toplu sözleşme hakkı ve grev hakkını bir bütün olarak kabul edilmelidir. Bu hakların kullanılmasını ILO sözleşmelerine uygun hale getirilmelidir.
• 12 Eylül darbesinin ürünü olan yüksek hakem uygulamasına son
verilmelidir.
• Grev hakkını engelleyen tüm yasal uygulamalara son verilmelidir. Hak Grevi, Uyarı Grevi, Dayanışma Grevi ve Genel Grev önündeki bütün yasal engellere derhal son verilmelidir.
• Kamuda performans sistemi adı atında güvencesiz çalışma koşullarına son verilmelidir.
• Kamu çalışanlarına grevli toplu sözleşmeli sendika hakkı tanınmalıdır.
• 3600 ek gösterge bekleyen memurlarımızın ve emeklilikte yaşa takılan yurttaşlarımızın mağduriyeti derhal giderilmelidir.
• Özelleştirme politikalarına derhal son verilmelidir. Evet, AKP’nin 17 yıllık yıkım iktidarları ile ilgili aslında sayfalarca şey söylenebilir.
Biz, emek dünyasında yaşanılanları bir basın toplantısı için özetlemeye çalıştık.
Sizlere dağıttığımız “AKP İktidarının 17 yıllık döneminde emek ve çalışma hayatı” başlıklı kitapçıkta çalışma yaşamındaki gerilemeyi çok daha geniş bir şekilde göreceksiniz. Kitapçık çoğaltılarak sendikalara, emek dünyasının temsilcilerine ve konunun tüm taraflarına gönderilecektir.
Amacımız hem ‘gündem değiştirme ustası’ AKP’nin 17 yıldır yapıp unutturduğu acı gerçekleri bir kez daha hatırlatmak, hem de emek dünyasının 17 yıllık arşivine bir katkı sunarak ‘ANLATILAN SENİN HİKAYEN’ demektir."
21.12.2024
21.12.2024
20.12.2024
20.12.2024