18.06.2020

CHP GRUP BAŞKANVEKİLİ ÖZEL: CUMHUR İTTİFAKI’NIN MECLİS BAŞKANI GÖRÜNTÜSÜ BU RUHA UYGUN OLMAMIŞTIR

-“DARBE VEHMİNİ GÜNDEMDE TUTMAK TÜRKİYE’YE ÇOK ŞEY KAYBETTİRİR”
-“KİMSENİN İKTİDARININ SONLANDIRILMAYA ÇALIŞILMADIĞI BİR TÜRKİYE’YE KATKI VERMEYİ SÜRDÜRECEĞİZ”
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Anayasa Komisyonu’nda kabul edilen Yassıada’daki yargılamalara ilişkin kanun teklifi sürecinde TBMM Başkanı Mustafa Şentop ile yaşanan imza polemiğine işaret ederek, “Bıraktığı yeri bilsek, gider imzalardık. Bunun yapılmaması, adada gündelik ittifakın görüntüsü, kanun teklifinde Cumhur İttifakı’nın Meclis Başkanı görüntüsü, yakalanmaya ihtiyaç duyulan ruha, birlikteliğe uygun bir yaklaşım asla olmamıştır” dedi. Özel, darbe tartışmalarına ilişkin olarak da “Bir darbe şüphesini, darbe vehmini devamlı gündemde tutmanın ülkeye ve demokrasiye çok şey kaybettirdiğini söylüyoruz” ifadesini kullandı.
CHP’li Özel, Yassıada’daki yargılamalara ilişkin kanun teklifinin görüşüldüğü Anayasa Komisyonu’nda yaptığı konuşmada, “Meclis Başkanı’nın birinci imza sahibi olması kıymetlidir. ‘İlk imzayı kim atsın’ noktasında uzlaşı da olmaz, kavga da olmaz, elbette ki Meclis Başkanı, tarafsız kimliğiyle, o ilk imzayı atar ve onun ardından, bir uzlaşı temin edilmişse bütün gruplar, uzlaşı temini yoksa uygun, meşru bir yere bırakılıp oraya bunu isteyen tüm milletvekilleri imza koyabilir. Bu, doğru usuldür, aklın gereği budur. Ama, işin devamı öyle olmamıştır” dedi. Özel, “Yassıada’daki açılış doğru takvimlendirmeyle olmuştur ama doğal davetliler listesinin ihlali vicdanlara uygun bir ses verememiştir. Oraya, altmış yıl öncesiyle hesaplaşılırken, bu altmış yılda zaman zaman çok ters düşülmüş, zaman zaman birlikte olunmuş ama bugünkü bir siyasi ittifak görüntüsü damga vurmuştur. Teşekkül etmiş bir ittifakın orada yeniden görüntü vermesinde hiçbir sıkıntı yoktur ama o katılımın bununla sınırlı tutulması 60 yılın sonunda ortaya çıkacak siyaset üstü bir uzlaşmaya ve oradaki yasa, acıya, oradan alınacak derslere, tüketilecek husumetlere, öğrenilecek derslere, demokrasiye yapılacak katkılara sınırlı ve gündelik bir siyasi ittifak görüntüsü vermiştir ki itiraz ettiğimiz de budur” diye konuştu. Özel, şunları kaydetti:
DOĞAL DAVETLİLER LİSTESİ İHLAL EDİLDİ
“O gün doğal davetliler listesinin ihlal edilmiş olmasına bir tepkimiz vardır. Örneğin, bir Meclis Başkanı bir açılışa gidiyorsa hangi siyasi görüşten olursa olsun eski Meclis Başkanlarının da böyle bir yere davet edilmesine katkı sağlaması veya koluna girmesi beklenir ama en çok kimin beklenir? Yassıada’nın en genç avukatı Hüsamettin Cindoruk, bu Meclisin eski Meclis Başkanlarından. Bu törene davet edilmemiş olması bir eksikliktir. Bugün Demokrat Parti diye bir parti vardır, amblemi kırattır; çizgisi, Adnan Menderes’in siyasi çizgisini sahiplenmektedir. Demokrat Parti’nin bakanlarının, Başbakanının asıldığı yaslı adadaki o törende bulunmamaları eksikliktir. Toplumda bunu izah etmek mümkün değildir. Örneğin, Celal Bayar’ın kızı Nilüfer Gürsoy. O niye davetli değildir?
BIRAKTIĞI YERİ BİLSEK GİDER İMZALARDIK
Bu birinci imzayı bekliyorduk, normaldir ama Meclis Başkanı bu birinci imzadan bir hafta önce Mecliste, ‘Olgunlaştırınca siyasi partilerle görüşeceğim.’ dediğinde ben şöyle bir şey söyledim: ‘Bugüne kadar çok eleştirdim kendisini ama şimdi bir tane nazar boncuğu takacağım.’ Hadi, Anayasa’yı korumakta bazen meziyetsiz olabilirsiniz, bazı konularda eksik olabilirsiniz, bir nazar boncuğu bir günde düşürülür mü? Ertesi gün bunu verdi. Süreyya Sadi Bilgiç imzasını burada ikinci imza olarak manalı bulurum, hemen ardından ‘Levent Gök’e imza açılmış mı?’ diye baktım çünkü tüm siyasi partilerin Meclis Başkan Vekilleri de anlamlı olurdu. Sonra, baktım ki yok ama diğer değerli Grup Başkan Vekillerinin imzası var Cumhur İttifakı’ndan olan ve imzaların içinde başka kimse yok. Şimdi, tabii, Demokrat Partinin Sayın Genel Başkanına teklif edilmesi gerekirdi. İYİ Parti milletvekilimiz Ahmet Kamil Erozan var. Babası, Bursa Milletvekili Agah Erozan idama mahkûm edilip idam edilmeyen 12 kişiden birisi. O, buna imza atmak istemez mi? Bir bakıyorsunuz, Sayın Mustafa Şentop şöyle bir açıklama yapıyor: ‘Hiç kimseyle görüşmediğim için 'Bizimle niye görüşülmedi?' diyen arkadaşlara onu söyleyebilirim. Atmak isteyen hiç kimseye ‘Hayır.’ demedik isteyen attı.’ Nereye bırakmış bilinmez ama parlamentolarda bunun bir yolu yordamı, usulü vardır. Hiç değilse, örneğin, vermeden önce ‘Ben hazırladım. İsteyenler, Kanunlar ve Kararlardan, Genel Sekreterlikten, makamımdan, özel kalemimden…’ dediğinizde gelinir, bulunur da ‘Diğer siyasi partilerle temas kuracağım.’ deyip sonra da ‘Ben bıraktım birileri imzalamış, imzalamayanlara da bir şey diyemem.’ lafı etik değil ve bugün yakalamaya çalıştığımız ruha uygun değil, onu söylemek istiyorum. Bıraktığı yeri bilsek, gider imzalardık. Hiç şüphe etmiyorum ki bu Parlamentodaki çok sayıda milletvekilimiz bu imzayı koymak isterdi ama bunun yapılmaması, adada gündelik ittifakın görüntüsü, kanun teklifinde Cumhur İttifakı’nın Meclis Başkanı görüntüsü, yakalanmaya ihtiyaç duyulan ruha, birlikteliğe uygun bir yaklaşım asla olmamıştır.
DARBE VEHMİNİ GÜNDEMDE TUTMAK ÜLKEYE ÇOK ŞEY KAYBETTİRİR
Yüksek Adalet Divanı’nı oluşturan düzenlemenin ortadan kaldırılmasıyla, Menderes’in, Polatkan’ın, Zorlu’nun manevi huzurlarında onlara Allah’tan rahmet diliyoruz. Ailelerinin acılarını hep yüreğimizde hissettik. Zaman zaman fevkalade gerçek dışı ifadelere rağmen İsmet İnönü’nün 1961’de darbeci generallere yazdığı açık mektup, yapmış olduğu açıklamalar, ailenin son günlerdeki ziyaretinden sonra Aydın Menderes, anılaştırdığı kitabında İsmet Paşa’nın bu konuda gösterdiği hassasiyeti ve üzüntüsünü ifade etmişti. Bir daha Türkiye'de hiç kimsenin siyasi görüşünden ve inancından, davranış biçimlerinden, düşüncesinden dolayı hayatını kaybetmediği, idam edilmediği, milletin seçtiği, buralara yolladığı kimsenin hiçbir şekilde, asla ve asla bir başka güç tarafından iktidarının sonlandırılmaya çalışılmadığı, darbelerin hiçbir zaman yaşanmayacağı bir Türkiye'ye nasıl bir katkı yapmamız gerekiyorsa o katkıyı sürdüreceğimizi ifade ediyorum. Bir darbe şüphesinin bu ülkeye çok şey kaybettirdiğini, darbelere karşı her birimizin, her zaman en üst alarm düzeyinde olmamız gerektiğini düşünmekle beraber, bir darbe şüphesini, darbe vehmini devamlı gündemde tutmanın ülkeye ve demokrasiye çok şey kaybettirdiğini söylüyoruz. Darbe iması değil darbe girişimi sırasında bile nasıl tutum takınılması gerektiğini bu ülkenin tüm siyasi partileri 15 Temmuz günü göstermişlerdir. O günkü tutumumuzu bir kez daha teyit ediyoruz.”