03.06.2020
03.06.2020
-“MECLİS’İN GÜNDEMİ BEKÇİLER DEĞİL, SAĞLIK ÇALIŞANLARI ÜRETİCİ, ESNAF, MİLLET OLMALI”
-“FAHRETTİN ALTUN OLAYINDA SARAYA BAĞLANMIŞ BİR ADLİYE TABLOSU, YARGI AÇISINDAN KEPAZELEKTİR”
“GELECEK YIL 2 HAZİRAN CUMHURBAŞKANI’NIN ANKARA’YA DÖNÜŞ GÜNÜ OLARAK KUTLANABİLİR”
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, uyuşturucu baronu Zindaşti’nin tahliye edilmesi sürecinde Burhan Kuzu’nun rolünün somut ortaya çıktığını ancak Kuzu’nun Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu’nda görevini sürdürdüğüne dikkat çekerek, “Sayın Erdoğan, bu kepazelikten hiç mi haberin olmadı? Saraya uyuşturucu baronlarının utancı ve lekesi düşmüştür” dedi.
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, Güney Kıbrıs Limasol Köprülü Hacı İbrahim Ağa Camii’ne yapılan saldırıyı kınadı. Altay, “Camimize molotoflu saldırı haberini irkilerek duyduk. Kutsala saldırı asla kabul edilemez. Nerede ve hangi inanca ait olursa olsun kutsala saygı insan olmanın en temel vasıflarından biridir” dedi.
TBMM’NİN GÜNDEMİ BEKÇİ DEĞİL MİLLET OLMALI
TBMM’nin 48 gün sonra yeniden açıldığını hatırlatan Altay, “Meclis 48 gün sonra açılıyor ama gündem bekçiler. Yaklaşık 50 gündür kapalı olan TBMM'ye, sevgili Sağlık Bakanımız gelseydi, TBMM'ye bir bilgi verseydi. TBMM'de en çok çoğunluğu bulunan siyasi parti geleydi, 'Ey CHP, ey muhalefet, gelin Kovid ile mücadelede yaşamını yitiren sağlık çalışanlarının şehit sayılmasıyla ilgili kanun teklifini bir günde çıkarıverelim dense fena mı olurdu? Çiftçi inim inim inliyor. Birinci parti deseydi, 'Engin Altay çiftçi perişan gelin bu konuda bir şey yapalım.' Milletin derdi ile dertlenmeyen Meclis olmaz olsun. Yok efendim 'bekçi kanunu çıkaracağız. Saraya yeni kolluk kuvveti tesis edeceğiz, direkt sarayın emrinde. AK Parti yandaşlarından oluşan bir tim kuracağız.' Kurma kardeşim. Bu timin sana hayrı olmaz. Biz bekçilik müessesesine karşı değiliz. Tümünü tenzih ederim ama polisten ve bekçiden kaynaklı şiddet görüntüleri ile Türkiye sarsılıyor. ABD'deki polisin yaptığını kınayan Erdoğan'ın, Çorlu'da bir aileye yapılan, yerlerde sürüklenen vatandaşlarıma yönelik polisin yaptığı insan hakları ihlalini de kınamasını isterdim. ABD'deki George Floyd için gösterdiğin tepkiyi Türkiye'nin muhtelif yerlerinde yaşanan olaylara da göster Erdoğan. Olmaz böyle. Atama bekleyen sağlıkçılarımız var. Küçük esnaf perişan. Efendim 'sana yeni borç veriyorum, bunun faizi biraz daha esnek.' Devlet Kovid'den beri hiç veren el olmadı. Bu hak mıdır? Millete IBAN dağıtacaksın sonra sen onları faizle millete vereceksin. Olmaz. Devlet alan el olursa devlet olmaktan çıkar. Devlet veren el ise devlettir. Esnaf, KOBİ kredilerini saymıyorum alelade vatandaşın bankalara kredi borcu Kovid süresinde 50 milyar artmış. Şu anda Türkiye'de vatandaşın kredi borcu 650 milyar lira. Bir Türkiye bütçesi kadar vatandaş borçlanmış. Biz şimdi Meclis'te ne yapacağız? Bekçilerin yasal düzenlemelerini yapacağız. AK Parti'ye sesleniyorum. Gelin Meclis'in yarınki gündemini birlikte belirleyelim, her türlü uzlaşmaya hazırız. Sağlık çalışanlarımızın şehit sayılması ile ilgili teklifimizi ya da onların getireceği teklifi hemen geçirelim. Gelin atama bekleyen sağlıkçılarımıza bu kadroları verelim” diye konuştu.
CUMHURBAŞKANININ ANKARA’YA DÖNÜŞ GÜNÜ
Erdoğan’ın uzun bir aradan sonra Ankara’ya döndüğünü belirten Altay, “Bugün 2 Haziran. Cumhurbaşkanı'nın Ankara'ya gelişinin başlangıcı. Bir dahaki sene 2 Haziran'da Cumhurbaşkanı'nın Ankara'ya gelişinin birinci sene-i devriyesi diye belirli günler ve haftalar vardır okullarda bunu da ekleriz. Sayın Erdoğan ne zaman bir kriz olsa Ankara'dan kirişi kırıyorsun kardeşim. 15 Temmuz'da da Ankara'dan kiriş kırıldı. Herkes Ankara'da darbe bitmiş, bertaraf edilmiş, Erdoğan yok. Bir kriz var Erdoğan Ankara'dan kirişi kırıyor. Korkma Ankara seni darbe ile mücadelede de, kovid ile mücadelede de korur ver kollar. 75 gün bir Cumhurbaşkanı'nın başkentte olmaması çok vahim, garip bir durumdur. Derebeyler de yapmaz. Hiçbir diktatör de başkentini 75 gün terk etmemiştir” diye konuştu.
SARAYA BAĞLANMIŞ ADLİYE TABLOSU KEPAZELİK
Basına yönelik baskı ve şiddetin “en acımasız, en aymaz” şekliyle yaşandığını vurgulayan Altay, ”Televizyonlar, gazeteler sansürle boğuşurken Erdoğan yeni bir metot buldu. Kes-kopyala-yapıştır tekzipleri ile gazeteleri kapatıyorlar. Bir gazeteyi istersek o gün birinci sayfasını karartıyorlar. İşte örtülü faşizm böyle bir şey. Yani legal faşist bir düzende matbaayı basarsın, gazeteyi çıkarmazsın. Örtülü faşizmde Cumhuriyet Gazetesi’nde olduğu gibi 3 düzeltme ile birinci sayfayı kapatıyorlar. Fahrettin Altun aslında bu haberin içeriğini yalanlamıyor. 'Kişilik haklarıma saldırı oldu' diyor. Grup Başkanvekillerimiz Özgür Özel ve Engin Özkoç hakkında dava açmış. Savcı da fezlekeleri hazırlamış. Adliyeden saraya, saraydan da medyaya bir servis var. Bu yargı açısından kepazeliktir. Çok rica ediyorum Altun'un avukatlarından. Beni Özgür Özel'den Engin Özkoç'tan neyim eksik. Aynı şeyleri ben de söyledim. Sayın Altun niye belediyeye bir dava açmıyorsun? Sen haklıysan Cumhuriyet gazetesini bu hale çevirecek kadar haklıysan, insan ne yapar, bir dava açar. Büyükşehir yıkmış dava yok, 4 gazeteciye soruşturma açılıyor. 4 gazeteciye deniyor ki; 'terör örgütlerine hizmet etti.' Artık şuraya geldik; 'saraya ve Erdoğan'a karşı çıkan herkes teröristtir.' Türkiye'de 22 milyon terörist var Erdoğan'ın kafasına göre. Derebeylikte, Hitler, Mussolini faşizminde bunları göremezsiniz. Cumhuriyet gazetesinin hepsini kuşa çevirsen, Cumhuriyet Gazetesi’nin adı her şeye değer. Onurlu duruşlarından dolayı Cumhuriyet gazetesinin bütün çalışanlarını kutluyorum” dedi.
SARAYA UŞUTRUCU BARONU LEKESİ
Uyuşturucu baronu Zindaşti ile ilgili Burhan Kuzu’nun müdahalesine değinen Altay, “Zindaşti skandalı büyüyor. Bu uyuşturucu baronu ile ilgili ilişki kurduğu öne sürülen şöhretli hukukçu Burhan Kuzu... Önce 'tanımam' diyor, yemek fotoğrafları çıkıyor, 'yedik' diyor. Aynı ağababası Erdoğan gibi önce yok diyor sonra kabul ediyor. 'Hakimleri aramadım' diyor her şey ortaya çıkıyor, 'hakimi aramayan mı var' diyor. Ben Burhan Kuzu'nun hangi özelliklerinden dolayı Zindaşti için sabah akşam İstanbul Adliyesini aradığını bilmem. Ama hakim önce avukatını gönderip sonra hakimleri defalarca arayan ve hakim Cevdet Özcan'ın kendisine, ifadesini alan cumhuriyet başsavcısına 'Ankara'dan baskı var' ifadesini soruşturmaya muhtaç görürüm. Ankara kim? Ankara, Cumhurbaşkanı'dır ya da Meclis'tir. Ben Cumhurbaşkanı'ndan bir açıklama bekliyorum. Burhan Kuzu'ya talimatı Cumhurbaşkanı mı verdi? Hal böyleyken, koku saçılmış, pislik hem görülüyor hem kokar iken Burhan Kuzu'nun orada tutulmasının sebebini merak ediyorum. Burhan Kuzu görevde kalacak mı sayın Erdoğan? İki; bu kepazelikten hiç mi haberin olmadı? Burhan Kuzu ile ilgili iddianamenin akıbeti nedir? Saraya uyuşturucu baronlarının utancı ve lekesi düşmüştür” dedi. Altay şunları söyledi:
FETÖ TEMİZLİĞİ BÖYLE OLMAZ
“Erdoğan'a 2016'dan beri sorduğumuz 4 soruyu sormak istiyorum. Adil Öksüz'ü kim kaçırdı? Fettah Tamince'nin kerameti nedir? Mehmet Dişli neden MİT raporuna rağmen korundu? Efendim FETÖ borsası diye kıyamet koparan Şamil Tayyar'ı çağırıp niye sormadım 'kim bunlar' diye soruyoruz, cevap yok. Hayırlı olsun, Şamil Tayyar, AK Parti Medya ve İletişim Başkan Yardımcılığına atanmış. Bu adamcağız bağırıyor FETÖ borsası diye. Bank Asya Yönetim Kurulu Üyesi Türker Gürsoy'u, Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurulu Başkanı neden yaptınız? Muradınız nedir? Bugün operasyon var İstanbul'da 98 muvazzaf subay gözaltında. Siz bizim bu altı sorumuza cevap vermezseniz FETÖ'yü temizlemekte daha çok zorlanırsınız. Parası pulu çok olan, akrabalık ilişkiniz olan en hain FETÖ'cüler elini kolunu sallayarak gezerken, Bank Asya'ya 100 lira yatıranları, emir komuta zincirinde sokağa çıkar eri erbaşı hapislerde çürütemezsiniz buna hakkınız yok.
22 MİLYON TERÖRİST Mİ VAR?
Erdoğan; CHP, İYİ Parti ve HDP'yi terör örgütleriyle ilişkilendirmek konusunda inatla uğraşıyor. IŞİD'e sempati, destek mesajları atan üç-beş ismi sayarım. Bunlar AK Parti'nin üyesi... Ama 'AK Parti ile IŞİD arasında ilişki var' demeyi, AK Parti'ye oy vermiş 20 milyona yapılan bir saygısızlık olarak görürüm. CHP, İYİ Parti ve HDP'nin toplam oyu 22 milyon 205 bin. Bu şu demektir sen 22 milyon 205 bin insanın teröristlere yardım ve yataklık etiğini, amaçlarına hizmet etiğini iddia ediyorsun. Hani dört gazeteciyi, Fahrettin Altun haberini yaptılar diye aldın ya içeri, al sana 22 milyonu da içeri. 22 milyonu içeri almadan senin karnının şişi geçmez Erdoğan.”
ERKEN SEÇİME TERTİP DEMEK MİLLETTEN KORKMAKTIR
Altay, Bahçeli’nin erken seçimle ilgili açıklamalarının sorulması üzerine şunları söyledi:
“Sayın Bahçeli erken seçimlere karar veriyor genel olarak. Bundan sonra da öyle olacağını muhtemelen zannediyor. Belki, 'nereden çıkarıyorsunuz kardeşim, bunu ilan edersem ben ederim, benden önce siz niye ilan ettiniz' diye hayıflanmış olabilir. Bahçeli hakaret ve iftira diliyle saldırıyor. Biz de olabildiğince nazik yanıt veriyoruz. Fakat ardından MHP'li yöneticilerden, sosyal medyadan, küfür tehdit ve hakaretler alıyoruz. Gerçek ülkücü küfür etmez, hakaret etmez, tehdit etmez. MHP'li kimi yöneticiler bunu yapıyor. Ve adeta toplumda bir ayrışma, kutuplaşma için kutuplaşma virüsünün müellifi Erdoğan ile yarış ediyorlar. 3 Kasım 2002, 7 Haziran 2015 ve 24 Haziran 2018 seçimleri tarihinden önce yapılan seçimlerdir. Hepsi Bahçeli'nin talebiyle gerçekleşmiştir. Yani Bahçeli üç kez kirli tertibin başını çekmiştir. Bahçeli Türkiye'de üç kez ayıplı bir tuzak kurmuştur. Erken seçimi tertip ve tuzak olarak nitelemek sandıktan ve milletten korkmak demektir. Bir siyasetçinin seçildiği partide milletvekilliğine devam etmesi doğru, etik olandır. Vekil transferleri noktasında ayıplı olan biz değiliz, AK Parti ve MHP'dir. Bu dönem iki milletvekili AK Parti'ye bir milletvekili MHP'ye geçmiştir. Bir ahlaksızlık varsa bunu yapan AK Parti ve MHP'dir. 15'ler olayı hep bize hatırlatılır. İYİ Parti'yi seçime sokmamak için YSK'ya verilmiş bir talimat vardı. YSK'ya bir demokrasi günahı işletilecekti. CHP'nin İYİ Parti'ye gönderdiği 15 vekil, bir partiden başka bir partiye transfer yolculuğuna değil, demokrasi yolculuğuna çıkmış ve demokrasinin namusunu kurtarmışlardır. Siyasi Partiler Kanunu'nu getirsinler bakalım, üzerinde konuşuruz. Ama demokrasiye kurulan tuzaklara karşı demokrasinin ve Siyasi Partiler Kanunu'nun, TBMM İçtüzüğü'nün ve Anayasa'nın imkân verdiği fırsatlar ve manivelaları kullanmak demokratik bir haktır.”
24.12.2024
23.12.2024
23.12.2024
23.12.2024