16.07.2020

CHP GRUP BAŞKANVEKİLİ ALTAY: “ANAYASA MAHKEMESİ’NİN BARO BAŞVURUMUZU KABUL EDECEĞİNDEN YÜZDE 100 EMİNİM”

-“ANAYASA MAHKEMESİ GEÇİT VERİRSE, ERDOĞAN’IN BİR SONRAKİ ADIMI ÇOKLU HUKUK OLACAKTIR”
-“BAHÇELİ’NİN ATATÜRK’E YAPILAN İHANET SUÇLAMASINA SESSİZ KALMASI HAYAL KIRIKLIĞI”
-“ERDOĞAN ŞİMDİ DE ŞEHİT YAKINI VE GAZİLERİ BÖLÜYOR”
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, “çoklu baro düzenlemesi”nin Anayasa’ya açık aykırılıklar içerdiğini ve adil yargılama ilkesini tamamen ortadan kaldıracağını belirterek, “Anayasa’ya açık aykırılıklar içeren düzenlemenin yürürlüğünün durdurulmasını ve esastan iptal edilmesini istedik. Anayasa Mahkemesi’nin başvurumuzu kabul edeceğine yüzde 100 eminim” dedi. 
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek ile birlikte kamuoyunda “çoklu baro düzenlemesi” olarak bilinen 7249 sayılı Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un iptalini öngören başvuru dilekçesini Anayasa Mahkemesi’ne teslim etti. Altay, başvurunun ardından Anayasa Mahkemesi önünde yaptığı açıklamada, başvurunun 3 temel noktasının bulunduğunu kaydetti. Altay, “Bugün buraya gelişimizin üç temel noktası var. Ben bu yüksek mahkemenin, bu başvurumuzla ilgili tarihi bir sınav vereceğini düşünüyorum. Biz 26 maddenin 21 maddesinin iptalini talep ettik. Bu sık karşılaşılan bir durum değildir. Eylemli içtüzük ihlali ile birlikte, 15 ve 18. maddeler uzantılı ve ilintili maddeler olduğu için, iptalini istediğimiz madde sayısı 21 maddeyi içermektedir. TBMM İçtüzüğü'nün 26. ve 36. maddeleri açıkça çiğnenmiş ve iki gün geçmeden, 48 saat geçmeden komisyon toplanmıştır. Biz bunun adına eylemli içtüzük ihlali diyoruz. Bu eylemli içtüzük ihlali oluşturularak Meclis'te yapılan kanunların hükümsüz, yok hükmünde olduğunu görüyor, biliyoruz. Eylemli içtüzük ihlali nedeniyle, kabul edilen teklifin tümünün iptalini istedik. İkinci noktada 15. maddeye yönelik güçlü bir itirazımız var. 5 bin ve üstü avukat bulunan yargı çevresinde 2 bin avukatın baro kurabilmesidir. Tüm dünyada baroların örgütlenmesi yargı çevreleri esasına göredir. Bizim ülkemizde yargı çevresinden anlaşılan illerdir. Aynı yargı çevresinde, yani aynı ilde, iki baronun örneği yok. İstanbul'da 46 bin 52, Ankara'da 17 bin 598, İzmir'de 9 bin 612 avukatımız var. Bu şu demek: Bu teklif Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmezse; İstanbul'da 23, Ankara'da 8, İzmir'de 4 baro kurulabilir. Ne var bunda canım da denebilir. Şu var: Barolar arası oluşacak, ideolojik, ekonomik ve siyasi rekabet düzeni disiplini ve meslek ahlakını ortadan kaldırır. Kimse kaldırmaz demesin. Ayrıca farklı dinsel, etnik, ideolojik hatta yaşam tarzı üzerinden oluşacak yeni barılar adliyelerimizi çatışma ve ayrışma merkezlerine dönüştürür ki, bu da adil yargılama imkânını zaten ortadan kaldırır” dedi. Altay şunları söyledi:
YÜKSEK MAHKEME BAŞVURUMUZU KABUL EDECEK
“18. madde ile TBB'nin illerden gelen delege sayıları değiştiriliyor. Bütün illerden gelen 2 olan delege sayısı 3'e çıkıyor. Ama orantısal olarak da her 300 avukata 1 delegelik hakkın, 300'den 5 bine çıkarılması suretiyle; İstanbul, İzmir, Ankara barolarının TBB Genel Kurulu'ndaki temsil hakları gasp ediliyor. İstanbul, Ankara ve İzmir'de, Türkiye'deki toplam avukatlarımızın yüzde 60'ı görev yapıyor. Bu düzenleme ile avukatlarımızın yüzde 60'ı, yüzde 10'un altında bir temsil oranıyla temsil edilebilecekler. Bu düzenleme ile avukatlık mesleğinin varlık sebebi olan, adil yargılamanın güvencesi olma rolü işlevsizleşecektir. Yargının; hüküm, iddia, savunma ayağı vardır. Adil ve tarafsız yapılması imkânsızlaşacaktır. Bu tablo Anayasa'nın 135 başta olmak üzere; 2, 9, 13, 36 ve 138. maddelerine çok açık aykırılık taşımaktadır. Ayrıca Geçmişte bu yüce mahkemenin aldığı kimi kararlar var. Türk Eczacılar Birliği, Türk Tabipleri Birliği, Türk Veteriner Hekimleri Birliği, Türk Diş Hekimleri Birliklerinin temsillerinde geçmişte kimi düzenlemeler yapıldı. Yüksek mahkeme bunların hepsini bozdu. Yüksek mahkemenin elinde, geniş bir içtihat havuzu var. Ben buraya çok geldim ama ilk defa İlk defa bu başvurumuzun kabul edileceğine dair yüzde 100'lük bir inançla buradan ayrılacağım.”
BAHÇELİ FETÖ-PKK BAROSUNUN ARKASINDA MI?
AK Partili bir grup başkanvekilinin “PKK, FETÖ baro kuracakmış, kursun arkadaş” sözünü hatırlatan Altay, “AK Parti Grup Başkanvekili şöyle bir laf etmişti: 'Bu kanun geçtiğinde PKK, FETÖ baro kuracaklarmış, kursunlar arkadaş.' Sayın Bahçeli'nin bu konudaki yüksek hassasiyeti malumdur. Şu söze bir refleks göstermemesini yadırgadım. Sayın Bahçeli, AK Parti Grup Başkanvekili'nin beyanının arkasında mıdır, değil midir? Kamuoyu da biz de merak ediyoruz” dedi. Altay şöyle devam etti:
ERDOĞAN BAKKAL TERAZİSİNİ DEĞİL ADALET TERAZİSİNİ BOZUYOR
“Tayyip Erdoğan'ın; tek devlet, tek bayrak, tek millet, tek vatan der ama hiç de tek bıraktığı bir şey yok. Her şeyi böldü, en az ikiye ayırdı. Ayıramadığı barolar vardı. Şimdi de baroları ayrıştırmak suretiyle, kutuplaşma politikasına devam edecek. Bu teklif Anayasa Mahkemesi'nde de uygun görülürse, adliyeye siyaset, mahkemeye fitne, duruşma salonuna nifak girecek. Toplum kutuplaşacak, millet ayrışacak. Yüzde 100 eminim mahkemenin başvurumuzu kabul edeceğinden ama bu mahkememiz bu başvurumuzu reddederse Erdoğan'ın bir sonraki adımı çoklu hukuk olacaktır. İşte o Türkiye'nin felaketidir, sonudur. Kamuoyunu da bu sebeple ciddi bir duyarlılığına, reflekse, özellikle de 140 bin avukatı, davalarına, meslek onurlarına sahip çıkmaya da çağırıyorum. Erdoğan'ın oynadığı manav, bakkal, kasap terazisi değil. Adaletin terazisiyle oynuyor. Bir gün Erdoğan o terazinin kendisini de tartacağını unutuyor. Ayarı bozulmuş, hileli bir adalet terazisi yarın en çok Erdoğan'a zarar verecektir.”
BAHÇELİ HADSİZ AÇILAMAYA SESSİZ KALMAMALI
AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın Ayasofya ile açıklamasında “ihanet” kavramına yer vermesine tepki gösteren Altay, “Erdoğan dün kıvırdı ama şu lafı edince hepimizin tüyleri ürperdi. Ayasofya için, 1934 için, Atatürk için söylüyor: 'Tek parti döneminde alınan bu karar, tarihe ihanet olmanın yanında hukuka da aykırıdır. Bugün alınan karar Fatih'in bedduasından kurtulmamızı sağlamıştır.' 11 Temmuz'da bu lafı eden Erdoğan, 14 Temmuz'da buradan bir çark etti. İyi yaptı. Çünkü şunu bilmesi lazım. Atatürk'e hakaretin bedeli ağır olur. Türkiye'de 83 milyon, bu cumhuriyeti Atatürk'e ve onun silah arkadaşlarına, şehitlerimize borçlu olduğunu bilir. Bir şaşkınlığım da şudur. Ben Devlet Bahçeli'nin Atatürk sevgisinden şüphe etmem ama ben Bahçeli'nin, Recep Tayyip Erdoğan'ın Atatürk'ü ihanetle suçlayan bu konuşmasına bir refleks göstermesini gerçekten beklerdim. Bahçeli'nin, hem bu hadsiz, bu densiz konuşmaya, hem de AK Parti Grup Başkanvekili'nin, 'PKK, FETÖ baro kuracakmış, kursun kardeşim' lafına verecek iki çift cevabın olmaması, olamaması, bende bir hayal kırıklığı yarattı. Bahçeli'nin bu tutumunu aziz milletimizin takdirine havale ediyorum” diye konuştu. Altay, şunları söyledi:
ERDOĞAN ŞEHİT VE GAZİLERİ BÖLÜYOR
“Baroları bölen Erdoğan, şimdi de 15 Temmuz şehit yakını ve gazileri bölmek için yeni bir hamle başlattı. Aziz milletimizin kesesinden yapılan bağışlarla toplanan 340 milyonun hesabını soranlara Erdoğan, 'bunlar şehit yakını ve gaziliğin manevi sırrına vakıf olamamış' diyor. Hak aramak manevi sırra vakıf olmamak değildir. Ötekileştirmediğin, ayrıştırmadığın bir şehit yakınları ve gazilerimiz kalmıştı bunları da ayrıştırmaya çalışıyorsun ama o şehit yakınları o gazilerimiz senin bu tuzağına gelmeyecek. Bir kere daha soruyoruz: Sayın Erdoğan 340 milyon nerede? Neden hak sahiplerine ödemiyorsun? Parayı ne yaptın? Üç tane soru soruyorum üç tane de cevap bekliyorum.
AL PAPAZI VER PAPAZI
Bir de, 'FETÖ ile mücadele, son FETÖ'cü hukuk önünde hesap verene kadar, yurt içinde ve yurt dışında sürecek' demiş. 'Al papazı ver papazı' diyordun, Brunson için. Adamlar papazı aldı ama seninkini vermedi. Aradan 4 yıl geçti, darbenin bir numaralısı Adil Öksüz nerede? Zırhlı araç verdiğin Zekeriya Öz nerede? Erdoğan'ın gafletinden uyanmasını tavsiye ederim. 15 Temmuz'u; Malazgirt'e, İstanbul'a ve Kurtuluş Savaşı'na benzetmiş. Erdoğan, sen kendi elinle devleti, devletin askerinin tüfeğini, devletin tankını, uçağını teröristlere verdin. Alparslan Malazgirt'te düşmanlarına ok ve yay vermedi. Fetih Sultan Mehmet düşmanlarına top, tüfek vermedi. Atatürk Kurtuluş Savaşı'nı yaparken düşmanlarına, top, tüfek, Çanakkale'yi yaparken gemi teslim etmedi. Kendini Atatürk'ün, Fatih'in, Alparslan'ın yerine koymak için önce bir tarihi oku, sonra FETÖ günahınla yüzleş, hesaplaş. Sonra böyle konuşmalar istersen yap.”