23.05.2019
23.05.2019
CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI VE ANKARA MİLLETVEKİLİ YILDIRIM KAYA: ORTAÖĞRETİM TASARISI EĞİTİM BİLEŞENLERİNE SORULMADAN HAZIRLANMIŞ
· EĞİTİM ŞURASI TOPLANARAK EĞİTİMİN BİLEŞENLERİNDEN GÖRÜŞ ALINMALIDIR
CHP Genel Başkan Yardımcısı Ve Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un açıkladığı “Ortaöğretim Tasarısı” hakkında TBMM’de bir basın toplantısı düzenledi.
Yıldırım Kaya, “Sayın Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk 18 Mayıs Cumartesi günü, eğitim sistemimizi 16. Kez değiştiren, “Ortaöğretim Tasarısı”nı açıkladı. Bu tasarının, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nın 100. yıldönümünden bir gün önceye getirilmiş olması bizleri fazlasıyla üzmüştür.” dedi.
“Açıklamanın yapıldığı tarihin talihsizliği yanında, eğitimin bileşenleriyle görüşülmeden ‘Ortaöğretim Tasarısı’nın hazırlanıp açıklanması da ayrı bir şaşkınlık yaratmıştır.” diyen Kaya, “Ortaöğretim Tasarısından, ne eğitim sendikaları, ne öğretmenler ne de çocuklarımız bir şey anlamamıştır. O yüzdendir ki, Sayın Milli Eğitim Bakanı dört gündür üst üste açıklamalar yapıyor. Ancak açıklamalardan kimse tatmin olmuyor.” ifadelerini kullandı.
“Biz, çocuklarımızı geleceğe hazırlayan, çağın ihtiyaçlarına cevap veren bir eğitim sistemi için her türlü öneriyi tartışmaya, katkı sunmaya, sorumluluk alma konusunda elimizi değil, tüm gövdemizi taşın altına koymaya hazırız” diyen Kaya, “Sayın Ziya Selçuk, eğitim alanında gerçekten iyi şeyler yapmak istiyorsanız, yapılması gereken, Eğitim Şurasını toplayarak eğitimin bileşenlerinden görüş almaktır. Bu görüşler doğrultusunda bir eğitim politikasını belirlemektir.” dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Ve Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya’nın açıklaması şöyle:
Sayın Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk 18 Mayıs Cumartesi günü, eğitim sistemimizi 16. Kez değiştiren, “Ortaöğretim Tasarısı”nı açıkladı. Bu tasarının, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nın 100. yıldönümünden bir gün önceye getirilmiş olması bizleri fazlasıyla üzmüştür.
Açıklamanın yapıldığı tarihin talihsizliği yanında, eğitimin bileşenleriyle görüşülmeden “Ortaöğretim Tasarısı”nın hazırlanıp açıklanması da ayrı bir şaşkınlık yaratmıştır.
Ben, Ana Muhalefet Partisinin Cumhuriyet Halk Partisi’nin Eğitim Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısıyım, aynı zamanda TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu CHP Gurup Sözcüsüyüm, Türkiye’de kamu çalışanlarının sendikalaşması için çalışma hayatım boyunca mücadele vermiş, Eğitim Sen’in Kurucusu ve ilk Genel Başkanlığını yapmış, hayatını eğitime adamış bir kişiyim. Benim dahi böyle bir çalışmadan haberim olmadı, hiçbir şekilde fikrimiz alınmadı.
Ortaöğretim Tasarısından, ne eğitim sendikaları, ne öğretmenler ne de çocuklarımız bir şey anlamamıştır. O yüzdendir ki, Sayın Milli Eğitim Bakanı dört gündür üst üste açıklamalar yapıyor. Ancak açıklamalardan kimse tatmin olmuyor.
Matematik seçmeli ders oldu, eleştirisine cevap verip “hayır” olmadı diyorsunuz. Bu defa da felesefe seçmeli ders mi? Tarih seçmeli ders mi? Yüzlerce, binlerce soru cevapsız kalıyor.
Sayın Bakan açıklamalarınızdan tatmin olmayan eğitim sevdalılarına twitler atarak kızmayın. Siz insanlara haddini bildirecek bir makamda oturmuyorsunuz. Siz T.C. Milli Eğitim Bakanısınız! Halkı tatmin edecek açıklamalar yapana kadar, her vatandaşın endişesini giderene kadar, biz soracağız siz cevaplandıracaksınız.
Ne eğitim sendikalarının görüşleri sorulmuş, ne üniversitelerden görüş alınmış, ne öğretmenlerden, ne öğrenciden ne veliden… Eğitimin tüm bileşenleri devre dışı bırakılarak, sarayın talimatıyla hazırlanan bir “Ortaöğretim Tasarısıyla karşı karşıyayız.
Toplumu geleceğe hazırlayan eğitimdir. Eğitim gibi hayati bir konuda tek kişinin karar vermesi anlaşılır bir şey değildir. Hatta felakettir! Zamanın ihtiyaçlarına uygun, toplumsal, bilimsel ve ekonomik gelişmeleri devre dışı bırakarak yapılan eğitim planlaması bizi hedeflerimize ulaştıramaz.
Yapmak değil, yıkmak için yapılan değişikliler eğitimi içinden çıkılmaz bir hale sokmuştur. 1 milyon 700 bin öğrenci okula devam etmiyor. AKP, 17 yıllık iktidarında, 6 Milli Eğitim Bakanıyla; eğitim alanını arka bahçesi yapmak için sistemde sürekli değişiklikler yapmıştır. Siz 7. Bakansınız. Her gelen Bakan bir öncekini reddetmiştir.
Sayın Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk eğitim çok hassas bir konudur. Eğitim konusunda ciddi işlere imza atmak istiyorsan, Sakarya Meydan Muharebesi devam ederken Öğretmenler Şurası'nı Ankara'da toplayan Mustafa Kemal Atatürk'ün yaptıklarına bakacaksın. Çünkü, savaş devam ederken, Cumhuriyet kurulmadan önce Gazi Mustafa Kemal Atatürk eğitime dair ne yapacağını önce öğretmenlere sormuştur.
Eğitim sistemimizin çağın ihtiyaçlarını karşılanması için fazla uzağa gitmemize gerek yok. 1974-1978 yılları arasında Mili Eğitim Bakanlığı yapmış olan Mustafa Üstündağ’ın yaptıklarına bakın.
Mustafa Üstündağ, 24 Haziran-4 Temmuz 1974 tarihleri arasında 9. Milli Eğitim Şurasını toplayarak eğitim politikalarını belirlemiştir.
Bu şuralarda;
Mesleğe yönelik öğretimin hızlandırılmasına karar vermiştir.
Yaz okulları açarak ilkokul öğretmenlerinin yüksekokul mezunu olmalarını sağlamıştır. Öğretmen ihtiyacını karşılamak için Eğitim Enstitülerinde gece öğretimini başlatmıştır.
Lise mezunlarınınım mektupla yükseköğretim yapmalarını sağlamıştır.
Bakmanız gereken diğer bir örnek Köy Enstitüleridir. 1940 yılında kurulan Köy Enstitüleri de Türkiye’nin eğitim ihtiyacından doğmuştur.
Köy Enstitüleri, İnönü’nün talimatıyla, Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’in döneminde kurulmuştur. Köy Enstitüleri’nin mimarı ise eğitim bilimci, dönemin İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç’tur.
Tamamen yerli ve milli olan Köy Enstitüleri, eğitimi yurdun en ücra köşelerine kadar götürmüştür. Herkese fırsat eşitliği sağlamıştır. Yeteneğine göre eğitim veren, eğitirken üretim de yapan eşi benzeri görülmemiş bir sistem kurmuştur.
Köy Enstitülerinde, “eğitim içinde üretim, üretim içinde eğitim” modeli uygulanmıştır. Mustafa Kemal Atatürk’ün 1923 yılında söylediği, “Eğitim programımızı takip eden insanlar güzel çiftçi, kunduracı, fabrikacı, tüccar olacak; pratik, yararlı, verimli adam olacak” sözlerine hayat vermiştir.
Sayın Bakan, eğitim konusu bir partinin siyasi geleceğine göre belirlenecek bir konu değildir. Saraya bakarak ufkunuzu daraltmayın. Gözünüzü, dünyaya fikir veren, Türkiye’de uygulanmış, eğitim örneklerine çevirin, dünyanın gelişmiş ülkelerinin eğitim modellerine bakın. Evrensel düşünüp ulusal uygulayın.
Sayın Bakan diğer bir konu da eğitimde içeriktir. Hangi derslerin ne oranda ve hangi derinlikte öğretileceği politik karar verme konusudur. Eğitimin paradigmasını oluşturur. Deyim yerindeyse ne öğretileceği tohum gibidir; maya işlevi görür; toplumun genetik kodlarını oluşturur; toplumun kültür kodlarını belirler. Bu bakımdan son derece önemli ve politik bir alandır.
Bu çağda insan beyni vatan toprağı kadar önemlidir. Bu tohum insan beynine atılır. Çağdaş eğitim toplumları özgürleştirir. Fakat günümüzde iktidarlar için eğitim, toplumların özgürleştirilmesi aracı değil, maalesef toplumları yönetme aracı haline getirilmektedir.
Böylesi önemli bir alanda Milli Eğitim Bakanı içerik belirleme konusunda tek başına karar vererek bir model geliştirdiğini ifade ediyor.
Bizim bu konuda üzerinde yoğunlaşacağımız politik hatlar ise şunlardır:
1- Çocuklarımızın çağın gerektirdiği bilgi ile donatılması (Bu çağda çocuklarımıza ne öğretmeliyiz?),
2- Zorunlu ve seçmeli eğitim içeriklerinin ders olarak tercihinin stratejik olarak yönetilmesi (Bu çağda ülke eğitim politikası olarak ne zorunlu, ne seçmeli olacak?),
3- Ders sayısı ve türüne bağlı olarak, norm kadro bağlamında binlerce öğretmenin norm fazlası durumuna getirilmesi (Hangi branş öğretmenlerinin ne kadarının norm fazlası olacağının ders saati/sayısıyla oynayarak belirlenmesi?),
4- Ders türü ve içeriği, bilgi toplumunda yaşam ile ekonomiyi ilişkilendirmelidir. (Bu çağdaki yaşantı ile bu çağdaki ekonomi için hangi dersler okutulmalıdır?) ,
5- Eğitimle şekillendirdiğiniz çocukların gelecekte almış oldukları eğitimin işlevsizleşmesi (Öğrenci gelecek çağa hangi kazanımlarla hazırlanacak?),
6- Ulusal ve uluslararası sınavlarda matematik, fen ve felsefe alanlarında başarı ortalamalarının utanılacak düzeyde olması içerikle ilgilidir. (Eğitim içerikleri nasıl OECD ülkeleriyle yarışır düzeye getirilir?)
AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, öğretmenlerle açtığı iftarında, "17 yıldır eğitim öğretimi en öncelikli gündem maddemiz yaptık. Hep ifade ettiğim gibi bütçede aslan payını daima eğitime verdik." diyor ancak rakamlar onu doğrulamıyor.
AKP 2002’de iktidara geldiğinde Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan pay %17,18 iken, 2019 yılında bu oran % 4,88’e düştü. Bu nasıl aslan payı ayırmak?
Sayın Bakan sorular sormakta, mevcut sistemin sorgulamasını yapmaktadır. Eğitim sisteminin ezbere dayanmasını ve sınav sistemini eleştirmektedir. Eleştirilerinde çok haklı yanlar bulunmaktadır. Ancak bugün eleştirdiği sistemin, Talim Terbiye Kurulu Başkanı olduğu dönemdeki düşünce mekaniğine bağlı program ve sistem değişikliklerine dayandığını da hatırlamak isteriz.
Hüseyin Çelik eğitim programına ilişkin”tarlaya arpa ekip burda biçemezsiniz” demişti. O buğdayı da yapılandırmacı program adı altında sana ektirmişti. Öyle görünüyor ki sen bile bu hasatı kaldıramayacaksın.
Sayın Ziya Selçuk;
· Eğitimde dünyanın gerisine düşen başarı düzeyi ortadayken neyi yanlış yaptığınızı hiç düşündünüz mü?
· Eğitimi düşürdüğünüz durum hakkında hiç özeleştiri yaptınız mı?
· Hiçbir öğrencinin başladığı sistemle
· okulunu bitiremediği bir eğitim sisteminde, yine aynı kafayla eğitimin paydaşlarına sormadan, değişim yapmanızın farklı bir sonuç doğuracağını düşünüyor musunuz?
· Ankara’nın merkezinde bile tuvaletinde sabunu olmayan, sobasında yakacak kömürü bulunmayan okullarımız varken, süslü sözlerle vaatlerde bulunmanın eğitim sorunlarını çözeceğini mi sanıyorsunuz?
· 21. yüzyılda, birleştirilmiş sınıflarda eğitim veren bir ülkede çağı yakalamanın mümkün olacağını mı düşünüyorsunuz?
· Öğretmen; eğitimin tüm sorunlarının hedefinde gösterilmekte, sorunların çözümü için ise öğretmen eğitimlerinin planlandığı açıklanmaktadır. Öğretmenlerin hak ve özgürlükleri genişletilmeden nitelikli eğitimden söz edilemez. En temel hak olan kamusal emeklilik hakkı 3600 ek gösterge yaşama geçirilecek midir?
· Sözleşmeli öğretmenler kadroya geçirilecek ve mazerete dayalı tayin hakkı başta olmak üzere tüm hakları iade edilecek midir?
· Ücretli öğretmen uygulamasına son verilecek midir?
· Ataması yapılmayan öğretmelerin atama sorununa çözüm bulunacak mıdır?
· Öğrencilerimizin ilgi, yetenek ve becerileri doğrultusunda yönlendirilebilmesi için bilim, kültür, sanat, spor, yabancı dil branşları başta olmak üzere tüm branşlardan atama yapılacak mıdır? Proje okul uygulamasına son verilecek midir?
· Yönetici atamaları, öğretmen atamaları, proje okullarına öğretmen alımında mülakat uygulamalarına son verilecek midir?
5544 sayılı Mesleki Yeterlilik Kurulu kanunu ile eğitimin içi boşaltılmıştır. Örgün eğitim içerisinde verilen mesleki eğitim sistemi, adeta sertifika programına dönüştürülmüştür. Siz okullarda 4 yıl bir mesleğin eğitimini vereceksiniz, o mesleği icra etme hakkına sahip olamayacaksınız. Öte tarafta, o mesleğe ilişkin 3 -4 aylık bir sertifika programına devam eden bir kişi, sizin 4 yıllık eğitimle alamadığınız hakkı almış olacak.
Bu kanun bir tuzaktır.
Kanunla eğitimin içi boşaltılmıştır.
Sayın Bakanın açıkladığı, reform diye sunduğu şey de bu kanunun devamı niteliğindedir.
Hiç bir bilimsel temeli olmayan, aceleyle hazırlanmış bir sunudan ibarettir.
Diplomayı Sertifikaya mı dönüştürmek istiyorsunuz?
Diplomaya karşı bir alerjiniz mi var?
Sayın Ziya Selçuk, siz de bir öğretmensiniz, öğretmenlere değer verdiğinizi biliyoruz. Uyguladığınız eğitim politikaları çocuklarımızı geleceğe hazırlamaya yeterli değildir. Sarayın kararlarıyla eğitim politikası belirlenemez. Gelin bu konunun uzmanlarından görüş alın. Eğitim sendikalarına sorun, üniversitelere danışın, Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Cumhuriyet Halk Partisinin görüşünü sorun, diğer siyasi partilerimizden görüş alın.
Açıklanan Ortaöğretim Tasarısının, kötünün iyisi olmaması, daha büyük kaosa yol açmaması için, yapılan eleştiri ve önerilerin dikkate alınıp, uygulamanın bir parçası haline getirilmesi en doğru çözüm olacaktır.
Sayın Ziya Selçuk, eğitim alanında gerçekten iyi şeyler yapmak istiyorsanız, yapılması gereken, Eğitim Şurasını toplayarak eğitimin bileşenlerinden görüş almaktır. Bu görüşler doğrultusunda bir eğitim politikasını belirlemektir.
Biz, çocuklarımızı geleceğe hazırlayan, çağın ihtiyaçlarına cevap veren bir eğitim sistemi için her türlü öneriyi tartışmaya, katkı sunmaya, sorumluluk alma konusunda elimizi değil, tüm gövdemizi taşın altına koymaya hazırız.
25.12.2024
25.12.2024
25.12.2024
25.12.2024