16.12.2019

CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI VE PARTİ SÖZCÜSÜ FAİK ÖZTRAK’IN BASIN TOPLANTISI (16 ARALIK 2019)

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, bugün CHP Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: TÜİK, Eylül ayı işgücü ve istihdam rakamlarını açıkladı. Ağustos-Eylül-Ekim dönemini kapsayan Eylül ayı işsizlik rakamları, Türkiye’nin gerçekten yapışkan, kalıcı ve giderek ürkütücü hale gelen bir işsizlik sorunuyla karşı karşıya olduğunu ortaya koyuyor.



RESMİ İŞSİZ SAYISI 16 AYDIR ARTIYOR
Eylül ayında, son bir ayda iş arayıp da bulamayanların sayısı geçen yılın aynı ayına göre 817 bin kişi artarak 4 milyon 566 bin kişiye ulaşmış. Buna göre Eylül ayında resmi işsizlik oranı da yüzde 13,8 olmuş. Resmi işsizlerin sayısı son on altı aydır kesintisiz olarak artıyor. Son on aydır da işsizlerin sayısı 4 milyonun üstüne çıktı ve orada kaldı.

GERÇEK İŞSİZ SAYISI 8 MİLYONA YAKIN
Gerçek işsizlik ise, yani daha geniş tanımlı işsizlik rakamı ise bu resmi rakamı ikiye katlıyor. Kimler var bu rakamda son bir ayda iş arayanların dışında? İş aramış ama ümidini yitirmiş, iş aramaktan vazgeçmiş ama kendisine “Bir iş bulsan çalışır mısın?” diye sorulduğunda, çalışırım diyenler var. Mevsimlik çalışanlar var. Eksik ve yetersiz istihdam edilen yurttaşlarımız var. Tüm bunların hepsini topladığımızda, gerçek işsiz sayısı son bir yılda Eylül ayı itibariyle 898 bin kişi artarak 7 milyon 983 bin kişiye ulaşmış. Gerçek işsiz sayımız böyle bakıldığında dünyadaki 95 ülkenin nüfusundan fazla. Son 14 aydır, ülkemizde gerçek işsizlerin sayısı 8 milyon kişi etrafında dalgalanıp duruyor. Son 3 aydır da gerçek işsizlerin oranı işsizlik oranı yani yüzde 20’nin üzerinde seyrediyor. Bunlar son derece ürkütücü vahim rakamlar.

İŞSİZLİK RAKAMLARINA KARARTMA
Yine işsizlikte ilan edilen rakamlarla gerçek rakamlar arasındaki makasında çok açık olduğuna dair ciddi emareler var. Fiyat toplama gününde fiyat toplanan müesseselere telefon edip etiketlere müdahale eden, enflasyon rakamlarını makyajlayan, büyüme rakamlarına taklalar attıran iktidarın, işsizlik rakamlarının üzerinde de ciddi karartmalar uyguladığına dair, müdahaleler olduğuna dair bir takım emareler var. Geçtiğimiz yılın Eylül ayında, çalışma çağındaki nüfus 792 bin kişi artmış. Bu 792 bin kişinin de 592 bini iş aramaya başlamış. Yani işgücü piyasasına katılmış. Bu Eylül ayında son bir yılda çalışma çağındaki nüfustaki artış 887 bin olmuş. Buna karşılık, çalışma çağına gelen bu insanların sadece 193 bini iş aramaya başlamış. Yani geçen yıl 592 bin kişi iş aramaya başlamışken bu yıl sadece 193 bin kişi iş aramaya başlamış. Herhalde Saray’ın Damadına ayıp olmasın, Saray’ın Damadının kayınpederinin canı sıkılmasın diye insanlar iş aramaktan, işgücü piyasasına katılmaktan vazgeçmişler. Geçen seneki işgücüne katılım rakamlarına bakıyoruz. Eğer bu rakamları esas alsaydık, yani Saray’ın gönlü olsun diye insanlar evde oturmayı tercih etmemiş, geçen seneki gibi iş aramaya başlamış olsalardı işsiz sayımız 286 bin kişi daha yüksek olacaktı. Bu durumda işsizlik oranı da yüzde 13,8 değil yüzde 14,6’ya çıkacaktı.

“2,5 MİLYON YENİ İŞ” DEDİLER, 623 BİN KİŞİ İŞİNDEN OLDU
Daha bu yılın başında saray ve damadı hatırlayın, yanlarında da iş aleminin, sivil toplum örgütlerinin ve resmi örgütlerinin başkanları çıktılar “Seçim zamanında tam 2,5 milyon kişiye iş vereceğiz” dediler. Vaat bu. Neydi Saray’ın vaadi? 2,5 milyon kişiye iş vermek. Ama geldik Eylül ayına. Eylül ayında, bırakın 2,5 milyon kişiye yeni iş imkanı vermeyi, son bir yılda iş sahibi olan 623 bin yurttaşımız işini kaybetmiş. İşsizler ordusuna katılan her 100 vatandaşımızın 76’sı; son bir yılda işini kaybedenlerden oluşuyor. Dünyada, 2,5 milyon istihdam yaratacağım diye vaat edip 623 bin kişiyi işsiz bırakan bir iktidar o koltukta aslında oturamaz. Sorumluluk bunu gerektirir ama bu konuda kimsenin ağzını açtığı yok.

İNŞAAT SEKTÖRÜNDE 432 BİN KİŞİ İŞİNİ KAYBETTİ
Eylül döneminde, son bir yılda; tarımda 108 bin, sanayide 152 bin, inşaat sektöründe 432 bin kişi işinden olmuş. Eylül ayı itibariyle hizmetler sektöründe çalışan sayısında 68 bin kişilik oldukça sınırlıda bir artış var. Tarımda son 20 aydır, sanayide son 10 aydır, inşaat sektöründe ise son 18 aydır çalışanlar sürekli işini yitiriyor.

ÜLKENİN UMUDU GENÇLER İŞSİZ
Bu ülkenin umudu gençlerimize iş veremiyoruz. Genç işsizliği de Eylül ayında geçen yılın aynı dönemine göre tam 4,5 puan artarak yüzde 26,1 olmuş. Gençlerin işsizlik oranı son 14 aydır hep yüzde 20’nin üzerinde. 20-29 yaş arasındaki gençlerimizden ne okulda ne de işte olanların yani evde oturanların sayısı ise son bir yılda 308 bin kişi artarak Eylül’de 4 milyon 293 bin olmuş. “Bu ülkenin umudu, bu ülkenin en değerli varlığı gençlerimiz” diyoruz ama onlara iş veremiyoruz, eğitemiyoruz, evlerinde oturtturuyoruz. Üniversiteli işsizlerimizin sayısı 1 milyon 250 bin olarak gerçekleşmiş. Her yüz işsiz yurttaşımızdan 27’si üniversite mezunu.

İŞSİZLİK DERİN VE YAPIŞKAN
Son derece derin ve yapışkan bir işsizlik sorunuyla karşı karşıyayız. Daha önce hiçbir krizde böyle bir manzarayla karşı karşıya kalmamıştık. Nitekim bir yıl ve daha uzun süredir işsiz olan yurttaşlarımızın sayısı da 1 milyon 156 bin kişi. Toplam işsiz sayısı içinde bir yıldan uzun işsiz kalanlar dörtte birden fazla. İşgücü piyasasından bu kadar uzun süre ayrı kalmak, sadece ekonomik değil, sosyal sorunları da ağırlaştırıyor. İnsanlarımızın aileleriyle beraber yaşamlarına kıymasının ardında da bu gerçekler var.

SİMİTÇİYE VAR, ÇİFTÇİYE YOK
Ekonomik kriz artık büyük şirketlerimizi de sallamaya başladı. YÖRSAN, TEMSA gibi Türkiye’nin önemli firmaları iflas ve üretimlerini durdurma noktalarına geldiğine dair basında bilgiler yer alıyor. Çiftçimiz, esnafımız, iş adamımız, işçimiz hepsi perişan. Çiftçiye 10 bin liralık kredi açmak için bir ev, 2 memur kefili teminat olarak isteyen Ziraat Bankası, şimdi kalkmış simitçiliğe soyunuyor. Hükümete yakın olduğu söylenen ve sektörün en büyük simitçisi olan bir firma için milyonlarca dolarlık kurtarma operasyonu yapılıyor.

ZİRAAT NE KADAR TEMİNAT ALDI
Şimdi merak ediyoruz. Bu operasyonu yapabilmek için gariban çiftçiden bir ev, ikide memurdan kefalet isteyen Ziraat Bankası ne istedi, ne aldı? Ne kadar kefalet aldı? Hükümetin gündeminde aslında işçi yok, çiftçi yok, sanayici yok, esnaf yok. Varsa yoksa yandaş, varsa yoksa rant, varsa yoksa hafriyat.

“KANAL” İSTANBUL, MEĞER “KATAR” İSTANBULMUŞ!
2011’den bu yana Kanal İstanbul deyip duruyorlardı. Birde baktık “Kanal İstanbul” aslında “Kanal İstanbul” değil “Katar İstanbul” muş. Katar Emirinin ailesinin buralarda ciddi arsalar kapattığına dair iddiaları basında gördük. Yani Katar’ın taşını toprağını korumak için Mehmetçiklerimizi Katar’a taşıdınız. Bu ülkenin savunma sanayinin gözbebeği Tank Palet Fabrikasını Katar’a peşkeş çektiniz. Savunma sanayini, taşı, toprağı Katar’a verdiniz ama ne aldınız? Bu ülkenin taşıyla, bu ülkenin daha ne kadar kuşunu Katar’a vurduracaksınız? Bir uçan Saray’a ödenen bu bedel, eğer karşılığı bunun uçan Saray ise, bir uçan Saray’a ödenen bu bedel çok fazla.

GERÇEK GÜNDEME DÖNMEK ZORUNDAYIZ
Bu ülkenin gerçek gündemi işsizliktir, hayat pahalılığıdır. Acilen bu ülkenin gerçek gündemine dönmek zorundayız. Bu sorunları görmezden gelerek, pansuman ve aspirin tedavileriyle, emir komuta zincirleri oluşturarak piyasalara ve piyasa oyuncularına müdahalelerle yapısal ve yapışkan hale gelen bu işsizlik sorununu çözemezsiniz.

GERÇEKLERDEN KAÇABİLİRSİNİZ AMA SONUÇLARINDAN KAÇAMAZSINIZ
Saray belki rakamlarla oynayarak, piyasayı tehdit ederek ülkemizin gerçeklerinden bir müddet daha kaçabilir. Ama şunu görmemiz lazım. Bu ülkenin gündemi olan işsizlik, bu ülkenin onun da arkasında mevcut olan yatırımsızlık ve güven erozyonu bu şekilde aşılamaz. Gerçeklerden kaçmak, gerçeklerin sonuçlarından kaçmaya yetmez. Saray artık ülkenin gerçek gündemine odaklanmalı, gerçek gündemin üstüne şal örtmeyi bırakmalıdır. Daha fazla vakit yitirmeden gerçekçi, piyasalara güven verecek tedbirlere ihtiyaç vardır. Artık ekonominin yatırımların gecikmesine tahammülü yoktur.
Benim söyleyeceklerim bu kadar. Şimdi sorularınız varsa alabilirim. İsim ve kurumlarınızla lütfen.

Soru- Efendim iki sorum olacak. Birincisi, Sayın Cumhurbaşkanının dün yaptığı bir açıklama vardı. Amerika’nın yaptırımlarına karşı söyledi bu sözü. “Kürecik ve İncirlik’i gerekirse kapatırız” dedi. Birinci sorum bu olacak. İkincisi de şu saatlerde de Meclis’te Dışişleri Komisyonu’nda görüşülüyor Libya’ya asker gönderme kararı. Bu kararı nasıl değerlendirirsiniz?
Faik ÖZTRAK- Önce ikincisinden başlayım. Libya’ya asker gönderme kararını Katar’a asker gönderme kararını nasıl karşıladıysak öyle karşılarız. Biz Mehmetçiğimizin başka ülkelerin topraklarında bulundurulmasına, o toprakları korumaya görevlendirilmesine karşıyız. Mehmetçiğimizin görevi sınırlarımızı korumaktır. Sınırlarımızdan gelecek olan terör dahil her türlü tehdide karşı ülkemizi savunmaktır. Biz Mehmetçiğimizin kanının Libya çöllerinde dökülmesine karşıyız.
İkinci olarak söyleyeceğim konu, bu üsler Türkiye’nin kararıyla kapatılabilir. Ama bunların hepsi bir hesap kitap işidir. Dış politikayı uzunca bir süredir iç politikanın malzemesi haline getirdik. Dış politikayı iç politikanın malzemesi haline getirip bunun üzerinden oy toplamaya, oy devşirmeye başladığınız andan itibaren ciddi sıkıntılarla karşı karşıya oluyorsunuz. Bunlar öyle söylenerek, bağırarak, çağırarak, “ey” diyerek yapılacak işler değildir. Yapılacaksa karar verilir yapılır. Ama başı, sonu, neticesi, bunların hepsi bir devlet adamı ciddiyetiyle ülkenin yetkili kurullarında değerlendirilip bu kararlar öyle alınır. “Şahsım şöyle düşünüyor, şahsım böyle düşünüyor” diyerek alınacak kararlar değildir bunlar.
Teşekkür ediyorum arkadaşlar.