23.05.2019

CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI MUHARREM ERKEK’İN BASIN AÇIKLAMASI (23 MAYIS 2019)

CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI MUHARREM ERKEK’İN BASIN AÇIKLAMASI (23 MAYIS 2019)
https://youtu.be/1a5zNk8XgzE


Değerli basın mensupları, Yüksek Seçim Kurulu’nun gerekçesiz kararını dün akşam herkes gibi bizde inceledik. Kararı değerlendirmeden önce bir 31 Mart gününe çok kısa dönmek istiyorum. Çünkü her şeyi çok çabuk unutuyoruz.
31 Mart seçim günü seçmenler özgür iradeleriyle İstanbul’daki tüm sandıklarda 31 bin 186 sandıkta oy kullanmaya gittiler. Gittiklerinde tüm sandıklarda sandık kurulları hazırdı 7 kişiden oluşan. 5’i siyasi partilerin temsilcileri sandık kurulu üyeleri, başkan ve üye. Bu 7 kişilik sandık kurulunun önünde seçmenler özgür iradeleriyle oylarını kullandılar ve bu sandık kurulları da tüm işlemleri kanuna ve Yüksek Seçim Kurulu’nun genelgelerine uygun şekilde gerçekleştirdiler. Sonra oy sayım döküm işlemleri başladı sandıklar kapandıktan sonra. 7 kişilik sandık kurulunun, siyasi partilerin müşahitlerinin ve vatandaşların huzurunda şeffaf bir şekilde tüm oylar sayıldı ve tüm sandıkların sandık sonuç tutanakları 7 kişilik kurul tarafından imzalanarak AK Partili ve MHP’li sandık kurulu üyelerinin de imzalarıyla imza altına, tutanak altına alındı ve ilçe seçim kurullarında birleştirildi. Bugün İstanbul’da 31 bin 186 sandığında sandık sonuç tutanağı Yüksek Seçim Kurulunun sisteminde taralı halde mevcuttur.
Evet seçim günü seçmenler anayasada yazılı seçme hakkını kullandı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanını belirledi, yönetilme hakkını da gerçekleştirmiş oldu.
Peki sonra ne oldu? Seçimin kaybedildiği görülünce oylar yeniden yeniden yeniden sayıldı, kısıtlılara bakıldı, hükümlülere bakıldı, zihinsel engellilere bakıldı, her şeye bakıldı sonuç değişmeyince sandık kurulu başkanlarının bir kısmının kamu görevlisi olmaması bahanesiyle seçim iptal edildi ve Ekrem İmamoğlu’nun hakkı hukuksuz bir şekilde elinden alındı.
250 sayfalık karara baktık, tamamını okuduk. Yüksek Seçim Kurulunun 250 sayfalık kararının ilk 12 sayfası AK Partinin itiraz dilekçesinin özeti. Devam eden 84 sayfa Yüksek Seçim Kurulunun yazışmaları. 39 ilçe seçim kuruluna yazdığı yazılar. Yine devam eden 84 sayfadan sonraki 104 sayfa 39 ilçe seçim kurulunun Yüksek Seçim Kuruluna verdiği cevaplar ve tespitler. Ki o tespitlerde de hiçbir şey çıkmadığını zaten o günlerde gördük. 38 sayfada karşı oy yazısı var. Zaten topladığınız zaman geriye yalnızca 12 sayfa kalıyor. 7 üye 17 gün boyunca 12 sayfa bir gerekçe yazmaya çalışmış ama maalesef o da yazılamamış. 7 üyenin yazdığı 12 sayfanın son sayfası yani 211. sayfa sonuç kısmından bir önceki paragraflar. 211. sayfa aslında tüm gerçeği bizzat 7 üyenin yazdığıyla ortaya koyuyor. Ne diyor o 211. sayfada, 7 üye ne bulmuş? 7 üye demiş ki, 108 sandıkta sayım döküm cetvellerinde eksiklikler var. 18 sandıkta sayım döküm cetvelleri boş, 90 sandıkta da imzalar eksik demiş. Yani toplam 108 sandıkta çetelelerde sayım döküm cetvellerinde eksiklik var. 31 bin 186 sandıkta yalnızca 108 sandıkta. Üstelik Yüksek Seçim Kurulunun 6 Mayıs’taki toplantısında verdiği hükümde buna hiç değinilmemiş olduğu halde hükümden ayrılarak 7 üye böyle bir gerekçeyi de yazmış. Ama devamında da şunu söylemiş aynen okuyorum. “Sayım döküm cetvellerindeki bu eksiklik tek başına seçim sonucuna müessir olmamakla birlikte sandık kurulu başkanlarının kanuna aykırı biçimde belirlenmesiyle birlikte değerlendirilmiştir”. Birlikte değerlendirdiniz, seçim sonucuna nasıl etki etti bu durum? Onunla ilgili 250 sayfanın içinde bir tek cümle dahi yok. Yüksek Seçim Kurulu Başkanı bile yazmak zorunda kalmış “İstanbul seçiminin sonucunu etkileyecek bir durum tespit edemedik”. Onun için ret oyu veriyorum diye.
Birde bir karşı oyda bir ders verilmiş. 108 sandıktaki sayım döküm cetvellerindeki sorunu sen 754 sandıktaki kamu görevlisi olmayanlarla birlikte değerlendireceksen diyor ki burada birlikte değerlendirilmiş. 754 sandığa baktık, kamu görevlisi olmadığı iddia edilen 754 sandık, 31 bin 186 sandıkta 754 bulabilmişler. Yalnızca bu 754 sandıktan yalnızca 2 tanesinde sayım döküm cetvelinde eksiklik var. Onda da sandık sonuç tutanağıyla birebir aynı yalnızca imza eksikliği var. Yalnızca iki sandıkta.
Ve 211. sayfada 7 üye şunu da söylüyor, biz diyor ilçe seçim kurullarına yazdık cevaplarda geldi. Yalnızca diyor oy kullanma hakkı olmamasına karşın 706 kişinin diyor oy kullandığını tespit edebildik. İşte kısıtlı, taksirli suçtan hükümlü, tutuklu 46 bin kişi bildirilmişti. 46 bin küsur kişi bildirilmişti. Bunun içerisinden yalnız 706 kişi. Fark 706 olsaydı belki bu önemli olabilirdi ama fark 14 bine yakın. Yani yine seçimin sonucuna müessir bir durum sözkonusu değil ve 7 üye en sonunda diyor ki, evet yani biz bundan da bir şey tespit edemedik yani sonuç olarak diyor bir kısım sandık kurullarının başkanlarının kamu görevlisi olmaması sebebiyle biz bunu seçim sonucuna müessir gördük ve bu seçimi iptal ettik diyor. Kararın özü bu.
Ben öncelikle şunu vurgulamak istiyorum. Seçmenin iradesinin İstanbul seçiminde nasıl sakatladığına ilişkin bir tek satır dahi kararda yok. Seçmenin iradesi nasıl sakatlandı. Sandık kurulu başkanları bu 754 sandıkta nasıl yanlı davrandı, seçmenin oyunu nasıl değiştirdi, seçmenin oyunu nasıl çaldı? Bir tek cümle dahi yok.
Ben ayrıca çarpıcı bir örnek vereceğim. Hani diyorlar ya usulsüzlükler yapıldı ve televizyonlarda kanal kanal bu sayım döküm cetvellerinden bahsediliyor. 108 tane diyor 7 üye. Bunların 18 tanesi boş diyor. Sandık numaraları hepsi kararda yazılı. Yüksek Seçim Kurulunun sitesinden tek tek sonuçları aldık bizde de var sonuçlar. Bizim sitemizde de var. Ama biz YSK’dan aldığımız verileri paylaşacağız, bizdeki verilerle de aynıdır.
Sayım döküm cetveli boş olan 18 sandık. Hani sayım döküm cetvellerinin boş olmasını büyük bir usulsüzlük olarak anlatıyorlar ya. 18 sandığın sonucu; Binali Yıldırım 2352 oy. Ekrem İmamoğlu; 2167 oy. Binali Yıldırım bu çeteleler boş dedikleri sandıklarda daha çok oy almış. Çünkü bütün bu sandıklar sayıldı, bütün bu sandıkların sandık sonuç tutanakları yani ıslak imzalı tutanakları YSK’nın sisteminde mevcut. Binali Yıldırım daha çok oy almış. 18 boş sandık var diyorlar ya. 90 sandıkta da imzalar eksikmiş 108 sandığın 90 sandığında da. Tek tek hepsini gece kontrol ettik. 90 sandığın toplam sonucunu veriyorum. Bunlar iptal gerekçesi değil ama yazıldığı için gerekçede mecburen kamuoyuyla gerçeği paylaşmak zorundayız. 90 sandık sayım döküm cetveli imzasız olan 90 sandığın toplam sonucu; Binali Yıldırım 12017 oy. Ekrem İmamoğlu 11853 oy. Burada da Binali Yıldırım çok oy almış. Kim yaptı bu usulsüzlüğü, bu nasıl bir usulsüzlük, nasıl bir organizasyon ki bu çeteleleri boş olan veya imzaları eksik olan sandıklarda dahi Binali Yıldırım’ın oyları çok daha yüksek çıkıyor?
Gelelim 754 sandığa. Kamu görevlisi yokmuş bu 754 sandıkta. Bu 754 sandığın 532’sinde görev yapan sandık kurulu başkanları öğretmen. Özel okullarda, kolejlerde öğretmenlik yapan çocuklarımızı emanet ettiğimiz pırıl pırıl insanlar. 532’den kalanda bankalarda çalışan. Onlar işte Garanti Bankası, Yapıkredi, İş Bankası, Şekerbank ve geçmiş dönemlerde de, geçmiş seçimlerde de 24 Haziranda da görev yapmış paramızı emanet ettiğimiz, kredilerimizi emanet ettiğimiz güvenilir dürüst insanlar. Şimdi bu pırıl pırıl insanları itham ederek ki bu insanların yaptığı hiçbir usulsüzlüğü de ortaya koyamadan İstanbul seçimini iptal ettiler. Ki, İstanbul’da 76 seçim kurulundan 65’i 24 Haziran’da olduğu gibi eksiklikleri bu güvenilir kişilerle doldurmuş. Çünkü mülkiye amirlerin gönderdiği listelerden mazeret bildirenler olmuş. O ilçedeki kamu görevlilerinin sayısı bazı ilçelerde eksik kalmış ve bunları Yüksek Seçim Kuruluna sorarak yaptı ilçe seçim kurulları Maltepe örneğinde olduğu gibi. Seçmenin kusuru nedir burada, seçmen iradesi nasıl sakatlandı? Seçmen gitti özgür iradesiyle oyunu kullandı o sandıklarda. O sandıkların hepsi sayıldı, yeniden yeniden sayıldı. 2 defa, 3 defa sayım sonuçlarını dahi kabul etmiyor musunuz? İstanbul’da 39 ilçede tüm geçersiz oyları saydınız, 6 ilçede geçerli, geçersiz tüm oyları saydınız, çetelelerinde sorun var dediğiniz sandıkları YSK tek tek inceledi 57 tanesinin tümünü saydırdı. Orada da Ekrem İmamoğlu lehine biliyorsunuz 13 oy çıktı. Peki seçmenin iradesi nasıl sakatlandı? Çok vahim bir durum hukuken. Hüküm veriyor, kısa karar demek hüküm demektir hukukta. O 7 kişi karar verilince dosya kapatılır ondan sonra o hükme uygun o hükümle uyumlu gerekçe yazılır. 7 kişi ne yapıyor? Sanki demokrasiye pusu kurmuşlar, toplanmaya devam ediyorlar, hükmün dışına çıkarak 6 Mayıs’taki Yüksek Seçim Kurulu toplantısında hiç konuşulmamış, iptal gerekçesi yapılmamış konuları da karara sokuyorlar. İşte 108 sandık, sayım döküm cetvelleri, kısıtlılar, bunların hiçbiri aslında hükümde yok. Çok vahim bir tablo hukuk devleti adına. Bu da zaten karşı oyda ciddi şekilde eleştirilmiş.
Bir cümle okuyacağım size karşı oydan, çok önemli bir cümle. Bunu bizde söylüyorduk hep. Bu karar yazılmadan önce hep ifade ettik. Yüksek Seçim Kurulunun bu kararına kadar sandık başkanı ve sandık kurulu üyesi atamalarına dayanarak iptal edilen hiçbir seçim yok Türkiye tarihinde. İstanbul seçimlerini siyasi bir kararla iptal ettiklerinin başlı başına bir göstergesi.
Değerli basın mensupları, bilgileriniz üzere sandık kurulu başkanlarının kamu görevlisi olması esastır ama olmazsa olmaz bir durum değildir. Çünkü yasa ne diyor? 298 sayılı yasanın 23.maddesinin son fıkrası, eğer diyor eksiklik varsa, mazeret varsa o eksiklikleri o ilçede güvenilir insanlardan doldurabilirsin diyor. İlçe seçim kuruluna bu yetkiyi veriyor. 22. maddenin son fıkrası ne diyor? Sandık kurulu başkanını atadın kamu görevlisi, üyeyi de belirledin kamu görevlisi. Bunlar seçim günü gelmedi diyor sabah göreve. Kalan 5 tane siyasi parti üyesinden en yaşlı üye başkanlık eder sandık kuruluna ve işlemler devam eder diyor. Yani şunu demiyor, o sandıkta seçmen oy kullanamaz, o sandıkta kullanılan oylar geçersizdir. Bizim kanunumuzda, bizim hukukumuzda sandık kurulu başkanlarının kamu görevlisi olmaması sebebiyle o sandıkta yapılan işlemlerin yok sayılacağına dair hiçbir hüküm yoktur. O sandıktan çıkan iradenin yok sayılacağına ilişkin hiçbir hüküm yoktur. Kanunda yoktur bu. Nasıl iptal ediyorsunuz İstanbul seçimini? Bunlara da cevap verememişler zaten. Hiçbir şeye cevap verememişler. Hani seçmen gitti 4 oy pusulası aldı aynı zarfa koydu ya onlardan yalnızca bir tanesini geçersiz kıldınız onu da açıklayamamışlar.
Aynı Yüksek Seçim Kurulu hatırlayalım referandumda açıkça kanuna aykırı olduğu halde milyonlarca mühürsüz oyu geçerli kabul etti. O zamanki kanun ne diyordu biliyorsunuz sonra değiştirdiler kanunu, düzenleme yaptılar. O zamanki kanun ne diyordu referandumdaki kanun? Sandık kurulları oy pusulalarını eğer mühürlememişse o oy pusulaları geçersizdir. Kanunda yazıyordu. Yasal görevini yapmamış sandık kurulu buna rağmen ne dedi YSK? Ben seçmen iradesini sakatlayamam. Sonuçta o sandıktan bir irade çıkmış. Onun için kanuna aykırıda olsa ben seçimi iptal etmem dedi. İstanbul seçimini niçin iptal ettiniz? Kanuna aykırılık varsa seçmen iradesinin nasıl sakatlandığını kanıtlamadan seçimin sonucuna müessir olayları ortaya koymadan, bunları kimin ve nasıl yaptığını somut kesin delillerle ispatlamadan nasıl bunu iptal edebiliyorsunuz? Sizin sıfatınız yargıç olabilir ama siz hukuk insanı olamazsınız. Yastığa başınızı koyduğunuzda nasıl rahat uyuyabiliyorsunuz? Bu kararda 38 sayfalık, 38 sayfalık karşı oyda, muhalefet şerhinde tam bir hukuk dersi var. Orada hukuk var 7 üyenin yazdığı 12 sayfada siyasi bir irade ve karar var. Yüksek Seçim Kurulunun 7 üyesi bu kararla kendilerini aslında imha ettiler, kendilerini imha ettiler.
Kararda çarpıcı bir şey daha var. Bunlar 6 Mayıs tarihli Yüksek Seçim Kurulu toplantısında hiç konuşulmadı, karara dayanakta yapılmadı ama 7 üye tekrar oturmuşlar yeni yeni kararlar ihdas etmişler. Örneğin diyor ki kararda, 6 sandıkta KHK’yla ihraç edilen kişiler sandık kurulu başkanlığı yapmış 6 sandıkta.31 bin 186 sandık içerisinde 6 sandıkta. 3 sandıkta da yine KHK’yla ihraç edilen kişiler üye olarak görev yapmış diyor, toplam 9 sandık diyor. Bunu da çok önemli görerek yazmış. 9 sandıkta KHK’yla ihraç edilen kişiler görev yapmış. Bu sandık kurulu başkanlarını, üyelerini kim belirledi, kim atadı? Sayın Ekrem İmamoğlu mu, biz mi, seçmen mi, kim belirledi? İlçe seçim kurulları belirledi. İlçe seçim kurullarında AK Partinin de seçim kurulu üyeleri var bizim olduğumuz gibi. Orada isim isim kimlerin görev aldığı yazıyor. Hani bilmiyoruz diyorlar ya hayır herkes biliyor. Bu insanların24 Haziran’da da görev yaptığını biliyoruz. O 9 sandığa da baktık hani KHK’yla ihraç edilmiş kişiler görev yapmış, usulsüzlük yapılmış, kumpas kurulmuş ona da baktık. Allah’tan sandıkları da yazmışlar kararda sandık numaralarını. Biz biliyoruz ama yazmışlar. KHK’lı sandık kurulu başkan ve sandık kurulu üyesi 9 sandık var. 31 bin 186 sandıkta 9 sandık. Hani usulsüzlük yapılmışsa yani Ekrem İmamoğlu’nun çok yüksek oy alması lazım. 9 sandığın sonucu; Binali Yıldırım 1233 oy. 9 KHK’lı var bu sandıkta. 1233 oy Binali Yıldırım, 1188 oy Ekrem İmamoğlu. Nasıl usulsüzlük yapılmış burada? Lütfen milletin aklıyla alay etmeyin. Öyle şeyler söylüyorsunuz ki, kendi seçmeninizle, kendi tabanınızla bile, onlara bile saygısızlık yapıyorsunuz. Kendi sandık kurulu üyelerinize saygısızlık yapıyorsunuz partinizin. O görev yapan pırıl pırıl insanları suçluyorsunuz. Ayıptır, günahtır, yazıktır. Gerçekten Türkiye’ye yazık etmek istiyorlar ama buna asla müsaade etmeyeceğiz.
754 sandıkta da Binali Yıldırım’ın açık ara önde olduğu sandıklarda var. Çok doğaldır bunlar. Bizim güçlü olduğumuz yerlerde biz öndeyizdir, AK Partinin güçlü olduğu yerlerde AK Parti öndedir. Asıl tabi acı olan, her şey belgesiyle ortadayken böyle bir kararın verilebilmesi.
Değerli basın mensupları, sözlerimi bitirirken şunu samimiyetle ifade etmek istiyorum. Bu artık bir demokrasi mücadelesi. Bu tüm Türkiye’nin bir demokrasi mücadelesi. Hangi siyasi partiden, hangi siyasi görüşten, hangi inançtan, hangi düşünceden, hangi kökenden olursa olsun İstanbul seçmeninin 23 Haziran’da bir hakkı teslim edeceğine yürekten inanıyoruz. O hak teslim edilecek. Herkes rahat olsun, herkes sandığa gitsin oyunu kullansın. Biz her bir oya sahip çıkacağız. YSK bu seçimi iptal etti ama son sözü İstanbul seçmeni söyleyecek 23 Haziran’da ve her şey çok güzel olacak.
Teşekkür ediyorum. Soru varsa alabilirim.
Soru- Efendim Sayın Binali Yıldırım’ında bir açıklaması oldu oylar çalındı söylemiyle ilgili olarak. Bunun hukuken değil, siyaseten bir söylem olduğunu ifade etti nasıl değerlendirirsiniz?
Muharrem ERKEK- Tabi bir hukukçu olarak üzüntüyle karşıladığımı samimi olarak ifade etmek istiyorum. Bu neyin itirafı biliyor musunuz? Yalan söylediklerinin itirafı. Bu neyin itirafı biliyor musunuz? Oyların aslında çalınmadığını, böyle bir durumun olmadığının itirafı. Ben onu siyaseten söyledim hukuken söylemedim demek ne demek? Yani hukuken işte YSK kararında da bir cümle dahi geçmiyor. Oyların çalındığına ilişkin bir tek ifade yok. Yani bizim aslında oylarımız çalınmadı, biz algı yaratmak için siyaseten bunu söylüyoruz. Şunu samimiyetle sormak istiyorum, bu durumda birilerine ve Sayın Binali Yıldırım’a siyaseten hırsız denebilir mi? Böyle bir şey mümkün mü? Oyların çalınmadığını herhalde bu kararı görünce kendisi itiraf etmek zorunda kaldı diye düşünüyorum.
Soru- Efendim sizde dikkat çektiniz, 4 oy pusulasından 3’ünün geçerli olup birinin geçersiz olduğuna yönelik herhangi bir karar ve ifade olmadığını söylediniz. Dün AK Partinin YSK temsilcisi Recep Özel YSK sadece kendisine yapılan başvurular üzerine karar verir dedi. Gerçekten böyle midir? Yoksa YSK resende bu konuyla ilgili, tam kanunsuzlukla ilgili bir işlem yapabilir miydi?
Muharrem ERKEK- Teşekkür ederim. YSK’ya AK Partinin sunduğu dilekçelerde sandık kurulu başkanlarının kamu görevlisi olmaması tam kanunsuzluk olarak niteleniyor kendi dilekçelerinde. Bu bir tam kanunsuzluk durumudur deniyor. Tam kanunsuzluk varsa en azından İstanbul seçmenine ve Türkiye’ye saygınız gereği itiraz olmasa bile bunu izah etmek zorundasınız, bunu açıklamak zorundasınız. İtiraz olsaydı şu şu gerekçelerle şu şekilde bir karar verebilirdik diye. Bu izah edilemez ki.
Şimdi bakın, ben bir şey daha paylaşmak istiyorum onu da yanıma almıştım. Hani diyorlar ya salt sandık kurulu başkanları kamu görevlisi olması diye biz bunu iptal etmek zorunda kaldık. Aslında bu karar bunu özetliyor. Tamamen tahminlere, faraziyelere dayanarak hani AK Partinin dilekçesi hislere dayanıyordu ya bu 7 üyenin aslında yazdığı 12 sayfada hislere dayanmış. 9 Nisan 2014 tarihli YSK kararı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimiyle ilgili Mansur Yavaş, Melih Gökçek. Bakın orada ne diyor YSK aynen okuyorum size. “Sandık başında seçimi siyasi partilerin yaptığının kabulü gerekir”. Siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurudur yazıyor ya. Sandık başında seçimi de siyasi partiler yapar. Onun için 5 siyasi parti temsilcisi var orada. O 5 kişi önemli asıl. Yani YSK’nın ve seçim kurullarının denetiminde siyasi partiler yarışır. Demokrasinin gereği budur. Aynen bunu diyor. 7 kişilik sandık kurulunun 5 üyesi siyasi partilerin bildirdiği isimlerden oluşmaktadır. Başka bir anlatımla sandık kurulu başkanının, o nedenle iptal edildi ya sandık kurulu başkanı kamu görevlisi değil diye. Sandık kurulu başkanının sandık kurulunun siyasi partili üyelerinin huzurunda yanlı davranmaya cesaret edemeyeceği açıktır diyor. Yani sandık kurulu başkanı kamu görevlisi olmasa dahi ne yapabilir ki diyor orada 5 tane siyasi parti temsilcisi var, müşahitler var, vatandaşlar var. Onun için böyle bir şeye dayanmayın lütfen diyor, ciddi olun diyor aynen böyle yazıyor. Seçim hukukunda itirazlar ciddi olmalıdır diyor.
Ondan sonra devam ediyor delil ve gerekçe gösterilmeyen itirazlar. Hiçbir itirazda ilk itirazlarında delil ve gerekçe yok. Çünkü delil ve gerekçe olabilmesi için sandık başında itiraz olması lazım. Sandık başında itiraz yok ki, şikayet yok ki. Sandık kurulu üyelerinin tamamı imzalamış sandık sonuç tutanaklarını sisteme girmiş.
Şimdi böyle bir karar veriyorsunuz 2014’te. Bugün o 754 sandık kurulu başkanı nasıl yanlı davrandı? Bir tek cümle yok kararda. Çetelelerle ilgili bir karardan bahsedeyim size karşı oyda var lütfen bakın. Hani diyorlar ya çeteleler boş, imzalar eksik. Aynı itiraz daha önceki bir seçimde YSK’nın eline gelmiş Adana’da. Sandık sandık numaralar verilmiş demişler ki bu torbalarda çeteleler yok. Hani imzalar eksikte değil yok. Oyları yeniden saymamış bile. YSK demiş ki, çeteleler olmayabilir ama sandık sonuç tutanakları var imzalı. Saymamış bile oyları. Bırakın iptal etmeyi oyları saymamış. Ne değişti şimdi? Neyin değiştiğinin ve ne olduğunun 250 sayfa içerisinde bir cümle izahı yok.
Çok teşekkür ediyorum, saygılarımı sunuyorum arkadaşlar.